31 Ara 2008

2009'a Girerken


Her birimiz için nasıl geçti bilemem ama ortak paydamız, yaşam biçimimiz, biricik sevdamız Galatasaray için 2008 güzel geçti. Yönetim, futbolcu taraftar naralarıyla şampiyon olduk. Adımızı kanla irfanla en tepelere bir kere daha yazdık. Onca olumsuz koşullara rağmen müthiş bir finalle göğüsledik ipi.

Hakan Şükür destanı sona erdi, bundan sonra gelecek nesiller dilden dile efsanesini yaşatırlar daha öncekileri gibi. Uğur Uçar uçtu gitti soğuk bir Konya gecesinde. Daha dönmedi, yolu gözleniyor. Aslantepe Stadyumu inşaası başladı. Her gün takibimizde, gün sayıyoruz tribünlerinde bağırmak için. Kewell ile Baros'u karşıladık hava alanında. Galatasaray'ımızı bir adım daha ileriye taşıyan yeni futbolcularımızla kaynaştık.

Şampiyonlar liginden elendik, çok kötü koydu, travmayı ancak guruptan kalifiye olarak atlattık. Takımın Avrupa maçlarında oynadığı oyunu görünce de Kadıköy'de final lafı etmeye başladık yeniden. İnsan bir garip oluyor, final derken, sanki hiç olmamış bir şeymiş, finali almamışız gibi. Ne varki bunda, bu sene bence daha kolay yol alınır üstelik aşırı bir motivasyona sahibiz.
En acı olayımızı Alpaslan'ı yıldızlara yollarken yaşadık. Yeri dolmaz, büyük bir insan ve tribün lideriydi.

Takım 2008'i unutulmaz futbolla yolladı. 2009 yılında da çıkışımız sürecek. Ali Sami Yen Stadı'nı şampiyonluk turu atmadan terkedersek gözümüz açık gider. Metin Oktay'ın , Ali Sami Yen'in aziz hatırasına, şampiyonluk gözyaşlarıyla, Stadın yıkımının gözyaşları karışacak.

Ey büyük Galatasaray taraftarı, sonsuza akıp gidecek yıllarda bu büyük ve şanlı takımınla her zaman gururlanmanı, övünmeni gönülden diliyorum. En kötü gününüz Galatasaray'ın yenildiği gün olsun. Hepinizin yeni yıllarda yolu ve bahtı açık olsun.

Yiğido Gelmedi


Yanıldık, hepinizden özür, en çok ta Ümit Karan'dan. Ben gelmesini çok isterdim, gelseydi Ümit Karan'ı değil de Nonda'yı feda edecektim. Olmadı ne yapalım, yarım takım verdik kabul etmediler. Yalan haber yazmak böyle bir şey demek. Bayağı sağlam yerden tüyo almıştım halbuki.




Züğürt tesellisi yapacak değiliz ancak ağlamayızda. Ligin en büyük hücum hattı bizde. Hayırlı olsun Sivas'a ne diyelim. Bu da bize ders oldu. Galatasaray resmi sitesi yazmadan hiç bir habere inanmamak gerekiyormuş.




Yiğido'nun gelmesini istemeyenler vardı, istedikleri oldu.

29 Ara 2008

Dişi Aslanlar


Geleneksel hareket, yer;Fenerbahçe stadı, öfke tavan yapmış. Bütün eller aynı ama dişilerde diğer el destek yapıyor. ne de olsa eylem erkek eylemi, kadınlar bilmez. Ama işte tribün dili, kavganın haklı olanı erkek dişi bilmiyor, bütün taraftarlar birlik olmazsa kavga haklı olmuyor. Ne kadar masum hareket, hele bayan yaptımı ne komik oluyor.
Ah, tribünler; binlerce seyircinin taraftar olma yolundaki ilk eğitim, ilk sınav yeri. Orada ezilenler, kendine yer bulamayanlar, zorluklara katlanamayanlar, beğenmeyip bir daha gelmeyenler. Oraları küçümseyenler, oralarda tepinenleri insan yerine koymayanlar. Birde herşeye rağmen, herşeylerini tribünlerde, Galatasaray'a vermeye karar verenler. Karşılıksız bir aşkla takımına bağlı olabilmenin saygı doruğuna erişenler. İşte ateşten geçenler. İşte ateşten geçenlerin takımı. Bir günde kral olmayan, bin yılda tahttan inmeyecek takımın taraftarları.
Peşindeyiz Galatasaray; armanın, formanın ölümüne bir aşkın peşinde. Hepimiz bir adım öne geçme yarışındayız karşılıksız sevginin, bazen en öne dişiler geçiyor, geçtiler.

Türk Futbolundaki Lanetli Futbolcu; Necati Ateş


Sivasspor Basın Sözcüsü Fikret Ünsal da dün söz konusu transfer hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ünsal, "Mehmet Yıldız için dün başkanlar düzeyinde resmi bir görüşme yapıldı. Bu transfer en geç bir hafta içerisinde netlik kazanır. Galatasaray'dan takasta istemediğimiz tek futbolcu Necati Ateş'tir. Sivasspor taraftarının bunu bilmesini istiyorum" dedi.




Bir tane sevenin olmazmı be kardeşim. Vebalı gibi kaçıyorlar senden. Hiç bi takım taraftarı seni kabul etmiyor, ya Ankara'da ayazda seyircisiz, ya dağbaşında Olimpiyat'ta gözden ırak. Ben seni ilk gördüğüm maç nefret ettim, hiç oyununu görmeden. Gelişin hiç hoşuma gitmemişti, Adanalı'sın ya Milli Takım CEO'sunun hemşehrisi kontenjanından başımıza bela olarak kaldın. Hagi'nin başını yedi kıl herif. Hasan Şaş'la dalaştı, sen kimsin lan koskoca Hasan'a efeleneceksin. Bu taraftar sen Hasan'la kavga edeceksin ve tarafsız kalacak öylemi. Ne olduğunu anlamadan Endülüs'te Raks yaparsın. Orayı nerden buldun, kimin basiret bağlanması sonucu Adana'nın dışında olmaman gerekirken kendini San Sabastian'da buluverdin. Senin kadar ilerde oynayıpta topu kale içine atamayan bir santrafor bulamamışlarmı.

İnanılır gibi değil bu adam bu kadar sene ilk 11 bizde nasıl oynadı, nasıl gol attı. Bir Mehmet Yıldız için yarım takım veriliyor, üstüne sen veriliyorsun, sadece boğaz tokluğuna, bizden maaş alma diye yine de kabul edilemeyirsun. Biraz şeref haysiyet olsa bir daha ülkeye dönmez insan. Bu adamın çocukluk arkadaşlarını bulup sormak lazım, acaba mahallede nasıl oynuyordu.

İnsan tipini hiçmi değiştirmez, çok sevdiği karısı sıkılmadımı bu inek yalayacısa saçlarından. Nasıl ki Hasan Şaş kabak kafalı Hasan Şaş olarak kazındıysa kalbimize, saçını uzatırsa o büyülü sevgisi kaybolacak sanki içimizdeki. Biz Hasan'ı başı kel nasıl sevdiysek, seni de bu tiple öyle sevmedik.

Necati Ateş ne olur şu lanet olası bonservisinle bir takıma git ve beni ya dönerse travmasından kurtar. Dikkat et, taraftarı olan bir takıma gideyim deme. İlk gol kaçırdığında yani ilk maçında bir araba sopa yersin. Bu arada olurmu olur, Fenerbahçe Guiza'yı kovarda seni alır mı? Bir hafta oruç tutacağım lan.

28 Ara 2008

Yiğido Galatasaray'da


Gazeteler günlerdir yazıyor. Mehmet Yıldız'ı Florya yollarında görmek istiyorlar. Sevdiğim bir futbolcudur, tank gibidir. Delikanlıdır, yiğittir.Tam Galatasaray futbolcusudur. İkinci yarıda en büyük değişiklik bizde olacak gibi.

Mehmet Yıldız geliyorsa, mutlak Ümit Karan gidiyordur.İçimiz elbet burulacaktır Ümit için. Fantastik gollerini özleyeceğiz elbet. Milan Baros'la muhteşem ikili olurlar. Bu arada Aydın'a yazık olacak gibi gözüküyorsa da korkmaylım kiralık gidecek. Aydın Aslantepe'ye yetişir. Biraz Temeltepe'de burnu sürtsün diye şark hizmetine gönderiyorlar galiba. Saçını başını kessin öyle gitsin. Kızılırmak boyları Bebek sahili değildir.

Galatasaray resmi sitesi yazmadan hiç bir transfer haberine inanmam ama, az evvel Bülent Uygun'un açıklamalarından bu sonucu çıkardım. Aydın'ın Sivas'ta pişmesi gerektiğini falan söyledi. Ben Mehmet Yıldız'ın taraftara yılbaşı hediyesi olarak ilan edileceğine inanıyorum. Yanlız bir ricam olacak, gol attığı zaman yüzüğünü öperek golü karısına hediye eden futbolculara gıcık oluyorum, bazen bu hareketi Yiğido'da yapıyor. Sakın yapmasın.

Aceliniz Ne Çocuklar





Biriniz 26, biriniz 21 yaşında. Bekara karı boşamak kolaymış, ne yapacaksınız lan şimdi bu genç yaşta inzivaya mı çıkacaksınız. Seneye de çocuğunuz olur sizin. Ülkenin en kral takımında oynayacaksınız, en güçlü kuvvetli, en verimli olduğunuz yaşınızda evlleneceksiniz.
Bizim gibi taraftar için, futbolcuların evli olması iyi bir şey. Suat, Bülent genç yaşlarında evliydiler. Keşke Arda'da evli olsa, ama ben o kadar bencil olamam. Umarım pişman olmazsınız. Olacağınız garanti de.

Tandoğan'ın Defteri Dürülürken


Dürüllülü Mustafa olmasa Beşiktaş'la ilgili bir şey yazmak istemezdim. Benim için Beşiktaş'ın Kayserispor'dan bir farkı yok.(Sergen'le aynı görüşteyim). İstanbul'un güçlü bir Anadolu takımıdır.
Mustafa Denizli kumar oynamayı çok sever, vaktiyle oynamış kazanmıştı, her zaman kazanırım sanıyor. Neushatel maçında oldu ya, hep olacak. Yüzde 51 kazanma ihtimaliyle çıktığı İngiltere'den 8 tane yemişti.
Ertuğrul'u kovdurup takımın başına geçtiği dakikadan beri kandırıyor milleti. 25. hafta görüşelimmiş. Ya lider olamazsan ne yapacaksın peki. Verecekmisin aldığın paraları geriye, yırtacakmısın Hocalık diplomanı.
8 puan Fener'den önde aldığın, üstelik Fener'lede oynamamışken, takımı ne hale getirdin. Umut dağıtıyorsun, sanıyorsun ki taraftar salaktır. İnanır hamasete. Bu sene son senen Dürüllülü Mustafa. Seninde foyan çıktı. Başarısızlığının faturasını kes bakalım Ali'ye. Şu resimdeki sahtekarlığa bakın, sanki babacan biriymiş gibi sarılmış futbolcusuna. Ne diyor acaba. Bak sen beni kurtar, kurtaramadın ben senin defterini düreceğim.
Takip edin şimdi Ali Tandoğan'ı, Batuhan'ı. Bakalım nasıl oynayacaklar. Ve Mustafa'yı da gözlem altına alalım bakalım. Çıban başlarını ayıkladı, istermisin 18 de 18 yapsın!

27 Ara 2008

Endülüste Raks


Necati ikna olmuyor
Ligin devre arasında Sivasspor'un golcüsü Mehmet Yıldız'ı renklerine bağlamak isteyen Galatasarayımız, bu oyuncuya karşılık takasta kullanmayı düşündüğü Necati Ateş'i ikna edemiyor
.

Sakın ha Necati, ikna olayım falan deme. Bu tiple, bu küpeli kulakla, bu inek yalamış saçınla yiğidolar diyarına gideyim deme. Eğer gidersen de gol attığında yüzüğünü öpüp golü karına hediye falan edeyim deme sakın. Konya da yediğin dayağın bin beterini yersin.

Necati Galatasaray'da en nefret ettiğim futbolcuydu, attığı gole(Fenere attığı hariç) sevinmezdim. Oynayacak takım bulamadı, kim nasıl bir torpil geçmişse bir zamanlar Nihat'ın ekmek yediği Real Sociadat'a gitmiş, şu ana kadar tek gol atamamış. Atamaza da. Bizde o kadar golü nasıl attı inanılır gibi değil. Demek kurtulamadık Neco'dan. Ben razıyım bir takıma gitse de üstüne para versek. Bir de travma yaşamayalım. Necati geri dönermi diye. Açıkçası bu sene başında bayağı korkmuştum, Hakan Şükür bırakınca döner diye. Her halde bu takıma limon taşıtmazlar kendisine. Bizden uzak ol Necati, Sivas'a da sakın gelme, git Endülüs'te soytarılık yap ülkeye dönme. Belediyeler, ya da taraftarı olmayan takımların dışında hiç bir yerde oynayamazsın. Döverler.

adam Sandıklarımız ; Necati Bilgiç


Bizde sevgi özgür, saygı mecburidir. Bizden büyüklere saygı göstermek, geleneğimiz, harsımızdır. Gel gör ki öyle mikroorganizma insan görünümlü yaratıklar var ki bırak saygıyı bin küfürü hak eden. Yüzüne tükürsen sinirin geçmez, yumruk atsan elinde kalır. Beddua etsen zaten gün sayıyor, taklaya gelmesi an meselesi vicdan azabı çekersin. Yazdığı yazıya bak, bakta etraf nasıl bok kokuyo anla, anla da bir okkalı küfür sen et. Yaşlıymış, bana ne lan. Hacca git, köyüne yerleş, inzivaya çekil. Bunca yıl neler yazdın da gözümüzden kaçmış. Yolda görsek tanımayız, amma ve lakin, bizimde yol gösterdiklerimiz, bize de yol gösterenler var. Onlardan kaçmamış, bana şikayetçi olmuşlar. Buyrun bok bile sanmayıp atladığımız moruk Fenerbahçe kemik yalayıcısının yazdığına,




Süper Lig'in devre arası şimdiye kadar uygulanmamış bir yöntemle ve hiçbir neden yokken bir hafta öne alınarak, süratle zirveye tırmanan ve çıkışa geçen Fenerbahçe'nin çok muhtemel liderliği önlenmiş oldu. Zira son hafta oynansa ve sarılacivertli takım sahasında Trabzonspor'u yense, Sivas'la Galatasaray'ın berabere kalmasıyla ara tatile lider girecekti. Ama bazı medya, bu önemli olaya parmak başka yerine, 3-5 sene önceki defterleri karıştırıp hakem hatalarını gündeme getiriyor. Aynı hakemlerin, sarı-lacivertli takımın iki ezeli rabininin şike yaparak lig şampiyonluğunu nasıl önlediğini, Türkiye Kupası'nı da taraflı bir yönetimle nasıl elinden aldığı ise dile getirilmiyor. En az 2-3 oyuncu şart Geçtiğimiz hafta en iyi ihtimalle berabere bitmesi gereken maçlarda yine hakemlerin Sivas, Trabzon ve Galatasaray'ı galip getirerek Fenerbahçe'nin liderliğini nasıl önlediği gündeme alınmıyor. Fenerbahçe, Konya'da 3 puanı anasının ak sütü gibi kazandı. Müftüoğlu, Önder'in göğsüne çarpan topun nizami gol olduğunu görmüş, itirazlar olunca da "Galiba ofsayttı" diyerek kararını değiştirmeye kalkışmıştı. Ama yardımcı hakem, ısrarla pozisyonun ofsayt olmadığını belirtince hatadan dönüldü.

Bu kararı alanlar, öyle bir tahmin yapışlarki sonlara doğru Fener şaha kalkar, en iyisi biz ara verelim. Şerefsiz moruk daha iyi değilmi, zenginsin arada transfer yapar daha da güçlenirsin Trabzon maçına öyle çıkarsın.

Bu yaşta insan niye yalan söyler, ne çıkarı olabilir menfaaat odaklarından. Biz lig ara verdi diye başımızı taşlara vururken, meğerse başka cenaptakiler tozu dumana katmanın yöntemlerini arıyorlarmış. Ne yazık ki buluyorlarmış. Sanırım bu zavallı yaratığın torunun torunu bile vardır. Garanti Fenerlidir. Ne büyük bir miras bırakıyorum diye de övünüyordur muhtemelen. Acaba torun ne düşünüyordur. Bırak torunu yalamalığını yaptığı takımın başkanı ne düşünüryordur. Ben Fenerbahçe başkanı olsam bu yaştaki şerefsizleri kapıdan sokmam.

Ne büyük takımız, şu durumda bile ağlaması gerekenlere teselli bulabilecek kanallar açabiliyoruz. Ağlayın lan pis herifler, kokun leş gibi. Dua edin sizi bi bok sananlara. Bok sanıpta adınızı lanetle de olsa ananlara. Ben seni şimdi tanıdım, bu yazdıklarınla. Lanet olsun okumuyordum, okumam.

Tapınak



Dünyanın en iyi atmosfere sahip statları' listesinde Ali Sami Yen 13., Şükrü Saracoğlu ise 28. sırada yer aldı. Maçlarda yapılan şovlarla dikkat çeken BJk İnönü Stadı ise ilk 50 stat arasında kendine yer bulamadı.
İngiliz basını, Türkiye'de çok tartışılacak bir liste daha yayınladı... 'Bir stattan daha çok mabedi andıran' başlığıyla yayınlanan ve yaptıkları listeyle 'Dünyanın en iyi atmosfere sahip 50 stadı'nı belirleyen İngilizler'in, geçmişte Ali Sami Yen Stadı'nda gördükleri ortamın etkisinden kurtulamadığı açıkça ortaya çıktı.
Milliyet.


Yarış devam ediyor, bakalım hangi gazete göğüsleyecek ipi. Ne yazık, insanlar doğruyu yazıyorlar diye sevinir olduk. İmbiklerden süzüp çıkaracakları daha neler var. Avrupa gazetesi Lincoln'e 14 asist yazarken, bizimki 11 e indiriyor. Geri kalanlar da olacak mutlaka, ürkütmek istemeyecekler Bokludere'deki kurbağaları. Geri dönülecek nokta aşıldı, her zamanki şiarımız şu dur ki- Galatasaray'ın oynayacağı en kötü maç, oynadığı en son maç olacaktır-.



Tapınak, en ürkütücü stadyumlarda yerini almış. Yani stadyum olarak çok kötü olmasına karşın babaocağı dillere de destan olmaya devam edecek. Kolay değildi, yıllara yayılan büyük mücadelelerden, devrilip giden nice takımlardan, tribünlere akıtılmış göz yaşlarından, kanlardan serpilip gelişerek büyütmüşüz tapınağı. Avrupa da ismini söyleyemeyen yok. Maç be maç ibadete gider gibi gittik. Ne varki bu sene son olacak. Bizde gelişen teknolojiye, endüstriye feda ediyoruz tapınağımızı. Artık Aslantepe'nin adını sanını en azından Sami Yen'in yarısı kadar duyurmamıza ömrümüz vefa edermi bilinmez.



Ne kadar duygu katılacak yeni stadyuma, mabetten stadyumda oynamak nasıl bir şey. Tapınak ta bağırmakla, ağlamakla stadyumda bağırmak, ağlamak aynımı. Kimler gelecek aramıza, biz 20.000 kişiydik bu takımın dünya üzerindeki öncü birliğiydik. Kontenjan arttı iki misli taraftara daha ihtiyaç var. Gelenlerin asimile olması ne kadar zaman alacak. Kaç ömür geçecek, kaç nesil bitecek Aslantepe efsanesinin Dünya'ya yayılması için. Sadece galibiyet yetermi, o tribünlere duyguları, desibel desibel gırtlakları kimler yırtacak. Haykıranlar seslerini duyurabileceklermi.



Ali Sami Yen'den uzaklaşma menzili yaklaştıkça, takımla aram açılıyor gibi sanki çocuklar. Hiç şüphem yokki yeni stadyumda eski ben olamayacağım. Bunu Olmpiyat Stadında 1 sene boyunca yaşadım. O stadyumda dolu dolu hiç bağıramadım. Ne kadar görkemli olursa olsun yeni stadyuma benim alışmam çok zor. Yıllarını geçirdiği gecekondusunu müteahhite vermiş de modern bir binaya taşınmış bir baba gibi olurum herhalde.



Ben kapalının koltularının yaslandığımız incecik plastiklerinde omuz omuza çekmeyi çok ararım. Elveda Sami Yen diyen en son Galatasaray'lı ben olmak istiyorum.

26 Ara 2008

Maskeli Balonun Kirli Yüzleri


Pazar akşamı penaltı öncesi Uğur İnceman’a attığı çalım, basit görülebilir. Oysa Ronaldinho’nun reklamlara konu olan adam geçişleri kadar akıl almaz bir kıvraklık, zekâ ve doğaçlama gösterisiydi bu. Hızla ilerlerken, onu kaleden uzak tutmaya yüzünü o tarafa çevirmemeye çalışan Uğur’un markajında köşe gönderine doğru giderken, tabanıyla topu okşayarak terse çekip Uğur’u penaltı yapmaya mecbur etti. Müthişti.. Mehmet Demirkol

Demedemmi taraftar demedim mi ben sana. Sıraya girecekler anlı şanlı spor yazarları şimdi. İçlerinde çok iyi yazarlar var, kalplerinden geçenleri yazsalar, doğru bildiklerini döktürebilseler ne cevherler var onlarda. Mehmet Demirkol, Uğur Meleke, Altan Tanrıkulu, Bağış Erten.... yeni nesil daha öne hiç bir takımdan olmadığı için hiç kimseye gebe olması gerekmeyen yazarlarımız. Futbolcu eskisine güvenmem, en kralı bile olsa beyninin bir tarafında geldiği takıma mehil verir.

Bizim bu işlere bulaşmamızın nedenleriydi. Hiç birinin yazdığı beni tatmin etmedi. Bir maç seyrediyoruz, ertesi günü ne yazmışlar diye bir bakıyoruz, alakası yok bizim seyrettiğimiz maçla. Ah birde şu lanet Galatasaray'ın yerine Fenerbahçe olsaydı bu yazarlar ne edebiyatlar parçalarlardı kimbilir. Kavgamız bu yüzden, bu adamların işi bu, para kazanıyorlar. Bizler vakit harcıyoruz, bir lira kazanmıyoruz, beklentimiz de yok. Amacımız hiç olmazsa bir kaç yüz kişinin sürü dışındaki görüşlerine katkıda bulunmak. Bizi okuyanlar zaten herşeyin farkındalar, kalbi mühürlü yazarlar da okuyarak ortalama bir taraftar görüşünün ne olduğunu tesbit edebilir. Be meyanda yazar yazılarını.

İftira atmak, karalamak için bizim gibi her maça gel bakalım. Sen akıllısın Lincoln'ü kovdurmak için çok uğraştın, peki biz aptalız da hiç duymadık Lincoln hakkında olumsuz düşünen taraftar. Adam Shalke'de oynamış, Galatasaray'da nasıl oynayamaz. Nitekim oynadı da geldiği ilk haftalarda. Sakatlandı işte adam. Birde geçen sene Hakan Şükür vardı takımda gol yolları hep havadan işliyordu. Doldur boşalt pası, gelişi güzel orta yapmayı içine sindiremiyor Lincoln. Elinizi vicdanınıza koyun son maçta Baros'un olduğu yerde Hakan Şükür olsa o pası atarmıydı. Atsa o golü Türk Futbolunun en büyük golcüsü atabilirmiydi.

Futbol, büyük futbolcularla güzel. Güzel futbolu oynayan futbolcuyu, seyreden taraftarı yazmak işi de güzel insanlara düşüyor. Tarafsız olma kardeşim, biz tarafsızmıyız. Nasıl ki hakemden gördüğünü çalmasını istiyorsun, sende gördüğünü hissettiğini yaz. Alex'e kötü diyen Galatasaray'lı varmı. Şimdiden hazırlayın notlarınızı, daha Kewell ağırlığını koymadı lige.

Belki ikinci yarıya kalecisiz çıkarız biz. Bu takıma birde Hasan Şaş girerse kaleciye gerçekten ihtiyaç yok. Yesen ne olacak, o kadar gol yedik ne oldu ki, yendiğimiz maçları en az 2 farkla kazanmışız işte. Sabri çok iyi kalecidir, eldivenle oynasın, hızlı adam zaten, tehlike olduğunda koşar kaleye geçer. En azından Ali Sami Yen'deki normal maçları ben hoca olsam bu Galatasaray'ı kalecisiz 6 forvetle oynatırım.

Bak o zaman Mehmet Demirkol ne hikayeler yazar hakkımızda.

Bekle Bizi Aslantepe


Salkım salkım sallanacağız tribünlerinden. Bayraklarla donatacağız dört bir yanını. Şarkımız bile hazır Aslantepe. Bu sene sonuna kadar Dünyadaki bütün Galatasaray'lılar öğrenip, makamında söyleyecek. Hangimiz gelirsek gelelim burçlarına çıkıp ''bize her sevdadan geriye kalan sadece Galatasaray'' diye haykıracağız. Yıllardır haramiler başımız kakmışlardı, kaldırımı çalarak yaptıkları stadı, haramilerin saltanatını da yıkacağız. Bir tek beton yığını kalmıştı bizden önde oldukları. Bu senede bekar gezsinler bakalım.

Şimdiden organize olmak lazım. Olimpiyat stadına yerleşmek kolaydı. Sahaya çok uzak olduğundan tribünler, Ali Sami Yen'deki gibi konuşlanmıştı. Burası farklı, kale arkası en önemli tribün olacak. Şu anki Kapalı ve Alpaslan Dikmen tribünü kale arkasına yerleşmeli. Tezahüratçılar olanağı oranında kapalıya doğru kaymalıdır. Tribünlerin tamamında 2 kat loca olduğu düşünülürse alt üst tribün kombinasyonunda kopukluk olabilir. O yüzden şimdiki klasik 2-3 bin kişinin söylediği tezahüratlardan vazgeçilmelidir.

50.000 kişinin maç seyrettiği stadyumda her kese aynı tezahüratı maç anında söyletemezsiniz. Top rakipteyken ıslık, top bizdeyken kolay söylenen gaz verici tezahüratlar yapılması lazım. Maç başı üçlüsü devam eder, klasik olmuştur. Alt tribünle, üst tribün karşılıklı tezahürat yapar. Maç koptuğu zaman sonlara doğru, ya da yenilsek bile teselli ve bağlılık gösterisi bizim peşindeyiz şarkısıyla son düdük beklenir.

Bu stadyumda her büyük maç mutlaka kareografi yapılmalıdır ve mutlaka ve mutlaka her maç aynı forma giyilmelidir. Amsterdam Arena Stadının elle yapılan maketi var, ben yapmıştım. Şimdiden Aslantepe stadının maketi yapılıp satılmalı, taraftarı heyecanlandırmalılar.

Sonlara doğru kim bilir neler icat edilir, ben bir kaç blogta stadın resmini gördüğüm için eksik kalmayayım dedim sadece. Bizim gibi ''bir baba hindi''yle taraftarlık hayatını başlatmış Galatasaray'lı sizlere akıl verecek değil. Ben zaten bu sene taraftarlıktan emekli olup seyirciliğe terfi ediyorum. Sizlerin tam karşınızdan bir koltuk alabilirsem çekirdek mekirdek te istemem hani. Meraklanmayın maç başı üçlüsünü çeker, maç sonu peşindeyiz şarkısına katılırım.

25 Ara 2008

Futbolu Sevdirenler;Uğur Tütüneker


Ne yapsak olmuyordu işte. Bir önceki sezon Derwall'li takım averajla şampiyonluğu kaybedince çok üzülmüştük. Son maçta Sarıyer'le oynayıp, Trabzondan gol haberi gelmeyince Galatasaray'ı ''feda olsun'' tezahüratıyla tatile yollamıştık. Ne de olsa biz beklerdik 1 yıl daha. Yıllardır beklenen şey sadece Şampiyonluk değildi bizim için. Televizyonlarda seyredipte yanlarına yaklaşamayacağımız takımları eleme zamanı gelmişti. Avrupa Stadyumlarının tepesinde Galatasaray hayaletinin dolaşmaya başladığı yılların arifesiydi.

Almanya'dan transfer edilmişti. Sanki bir ayağı kısa gibiydi, koşarken yalpalardı. Tribünler uuuuuu, uuuuuu diye çağırırdı. Uve derdik kendi aramızda konuşurken. Uzun yıllar sonra gelen şampiyonluğun en büyük oyuncusuydu. Sayesinde o zamanlar çalıştığım bankanın müdürü Emine Hanım Galatasaray'lı olmuştu. Şimdiki Galatasaray taraftarı için son 4 maçın Lincoln'ü ne ise bizim için bütün bir sezonun Uve'si aynıydı. O zamanlar asistleri sayan, takan yoktu, sayılsaydı, böyle bir istatistik yapılsaydı uzak ara Uğur Tütüneker birinci gelirdi.

İkinci sezonunda Tanju Çolak geldi takıma. Lincoln-Baros ikilisiydi. Tanju Çolak'ı Avrupa Gol Kralı yaptı. Altın ayakkabının teki onun olmalıydı aslında. Unutulmaz maçları oynadı, unutulmaz goller attı, unutulmaz goller attırdı. Bir Galatasaray'lı olarak futbolu bıraktı. Bir Galatasaray'lı eski futbolcu olarak yaşamını sürdürmektedir.

222 lig maçına çıkıp 40 gol atmış, attırdıkları sayılamamıştır. Resimdeki maç Neushatel maçıdır. Şu resimdeki konsantrasyonu, o maçın tarihe geçeceğini maçın başında söylemiştir zaten.

Yeni doğan çocuğumun beşiğine resmini astığım ilk Galatasaray futbolcusu, Uğur Tütüneker; Galatasaray sevgimin ivme kazandığı yıllardaki motor gücümdün. Seni çok sevmiştik, formanın içindeykende, formanın dışındaykende. Selam olsun her neredeysen Büyük Galatasaray'a Avrupa Fatihi madalyasını taktıranların başında gelen büyük futbolcu. Her zaman büyük olarak kalacaksın.

En Kötüsü Lincoln

yazacak tabi, sırayla yazacaklar.

Olmaz ya Dünya'nın bir ucundan Galatasaray'ı hiç tanımayan, hiç bir futbolcusu hakkında görüşü bulunmayan bir furbolsevere isim listesini, kariyer diyorlar, oynadığı maçlar durumunu verseler ve en kötü futbolcu bu durumda kim deseler. Lincoln diyecek kuşkusuz.

Maçlardan önce Turko reklamı var, takımların dizilişleri verilince Turko'lar yanıp sönüyor. Bizim takımın yarısı Turko zaten. Kalecimiz İtalyan Milli Takımın'da, beğenmediğimiz Meira Portekiz ulus takımının bankosu. Ruhsuz, ağır dediğimiz, gitse hiç kimsenin ah vah demeyeceği Nonda Afrika karmasında oynuyor, Baros, Kewell kendi Uluslararası takımlarının göz bebekleri. Sakat sakat alıyorlar Linderoth'u takımlarına İsveç'liler.

Yedek Sabri, Servet, Hakan Balta bizim milli takımın savunması. Hatta Emre'lerin her ikisi daha dün 3. oldular. Mehmet Topal, Ayhan orta sahamızın canavarları. Barış Özbek kapışılamıyor. Arda Turan'ı saymıyorum. Konu bile etmiyorum. Eee geriye bir tek Lincoln kalmış. Adam sırtına milli formayı giymemiş. Giyeceği de yok. Demekki neymiş en kötü futbolcumuz Lincoln'müş.

Yazdım, bir kez daha hatırlatayım ben takip ediyorum. Şimdi Galatasaray'ı yazma zamanı. Sıraya girecekler. Attıkları çamura kendileri bulaştı. Ortalık yalan transfer haberleriyle çalkalanırken biz rahat olalım. Ey büyük Galatasaray sen neymişsin be. Keşke bu yaşıma kadar takım tutmamış olsaydım. Sadece bu sezonu takip ederek 50 yıllık Galatasaray'lı bendenizden daha fazla Galatasaray'lı olmasaydım, Galatasaray'lı olmayayım.

24 Ara 2008

Emre İle Emreciksin





Çabuk pişman oldular Emre'yi aldıkları için. Galatasaray'a manevi zarar vermek için kendileri şu yok zamanda milyonlarca dolar maddiyattan oldular. Orta sahaya aldıkları bütün futbolcular bidon çıkınca devre arasında futbolcu pazarına çıkmışlar. Biz istirahata çekilmişiz, futbolcularımız huzurla tatile çıkmış, taraftar şimdiden takımı özlemiş. Yöneticiler gururla yeni yıla girecekler. Kısaca biz yatarken birileri orta sahalarına futbolcu arayışlarında. Dürüllülü içinde tavşan olmayan şapkayla çıkmıştı son maça, çarpıldı, embesil başkanları harıl harıl futbolcu peşinde. Aziz Yıldırım kafede bizim maçı seyretmiş, Final oynarlar diye kehanette bulunmuş. Tek şut çekememiş Maldonado ve tek bir şut çekmiş Josika ve baldırı attı atacak Emre'li orta sahaya Ciksin'i ilave etmiş galiba.
Komedi dans seyredeceğiz bu sezon Fenerbahçe orta sahasını seyrederken. Langırt golleriyle, alınan 3 puanlar Fenerbahçe'yi tepede tutmaya yetti. Oynanan oyunla korku dağları bekliyor normaldir. Yani maçlar hakem kararıyla daha doğrusu oynanan oyunla doğru orantılı bitse açık ara Galatasaray'ın önde olması gereken lig sıralaması şu anda böyle tecelli etti. Oynanacak 18 maç var daha, 9 u oynansın fark açılmazsa ben bütün yazdıklarımı silip kendimi bu ortamda imha edeceğim.
Televizyonun verdiği iki maçta üst üste attığı şut direkten dönünce kendisini Fenerbahçe'de bulmuş Ciksin kardeşimiz. Bir de gol olsaymış attıkları vay anam vay. Emre ile Ciksin'in şovu başlıyor. Ekren başına, Türkcell Süper Lig hiç bitmesin. Eğleniyoruz şunun şurasında.

Peşindeyiz

Bizden başka hiç kimsenin söylemediği, bize özgü bir tezahüratımız vardı yıllardır. Haksızlığa uğradığımız, elektrikli anlarda, takımın şahlanıp çöktüğü golün an meslesi olduğu dakikalarda hançer gibi sahaya fırlattığımız tezahüratımız. Re re re, ra ra ra. Şimdilerde bir şarkı dolaşıyor dillerden dillere. Maçtan önceki resteronlarda biraz içildikten sonra mırıldanan, son maçta kapalıda tavan yapan ve stada yayılan Nevizade Geceleri.


Yakında bilmeyen kalmaz, makamınıda oturttukmu işte yıllardır beklediğim tescilli Galatasaray şarkısı. Kimse söyleyemez, taklit edilemez. Liverpool'un asla yanlız yürümeyeceksin şarkısının aynısı olur. Klasik olur maç biterken sonuç ne olursa olsun söylenir. Evet tam maç biterken takımı yollama şarkısı olur bu şarkı. Eğer yenmişsek teşekkür, yenilmişsek bağlılık şarkısı olur gider. Bayraklar, atkılar açılır ünü dünyaya yayılır.


Mümkün olduğunca fazla taraftar en kısa zamanda öğrenmeli ve tribünlere taşımalı şarkıyı. Kim bestelemişse, sözleri kimden çıkmışsa helal olsun. Gelecek nesillerin Galatasaray'lı taraftarları sizi minnetle, şükranla anacaklardır.

Giden her sevgilinin ardından hep biz olduk el sallayan....Haykırsak duyarlar mı sesimizi? Hangi sevdadan galip çıktık ki!...Yürüyoruz sessiz ve kederli Nevizade geceleri. İnletiyoruz hep çıkışında İstiklal Caddesi'ni...Boşuna çekilmedi bunca çile, içiyoruz gündüz geceHaykırdık ama duymadı hiçkimse peşindeyiz heryerde!Zaten aşklar hep yalan dolan. Sonu hep acı hüsran...Bize her sevdadan geriye kalan; sadece GALATASARAY...cimbombomum cimbombomum canım feda olsun sana, hiç bir şeye değişilmez senin sevgin bu dünyada

Taarruz Geçti


Maçlar bitti, 1 ay ara var. Görünmez adam düğmeye bastı şimdi Galatasaray'lı olma zamanı. Aziz Yıldırım bile Galatasaray'ı övmüş. Lincoln'e iki misli para veren takım varmış. Skibbe kendisini ispatlamış. Arda-Baros-Lincoln üçlüsüne iç çekerek bakıyorlar. Messi Galatasaray demiş, Hamit Aslantepe yolundaymış.

Dikkat edin her gün değişik bir Galatasaray iyi haberi yazacaklar. Bütün bir ilk yarı boyunca üstümüze üstümüze kusanlar çark ettiler. Engelleyemediler akan seli. Ne Skibbe'yi kovdurabildiler(buna ben dahil), ne Lincoln'ü küstürebildiler. Na Arda'yı kızdırabildiler, ne Baros'u durdurabildiler. Kendileri çok iyi biliyor ki iyi futbol maçları seyrettiler. 10 pastan sonra atılan golü gördüler. 5 kişinin ortasına ara pası seyrettiler. Toplukla atılan golü kıskandılar. Sektirerek atılan depara kızdılar. Netice de balık golleri atmasa 10 puan daha aşağıda olması gereken takımlarının rezil futbolunu da gördü o gözler.

Yapacak bir şey yok şu 1 ay için. Düşünürler, bakarlar, bulurlar çaresini ligin ikinci yarısının ilk maçında. Taarruz geçti şimdilik, Galatasaray'lıların gönlünü alma zamanı şimdi. Sakın inanmayın, bunlar bizden daha fazla Galatasaray'lıyız dese de yutmayın kolpaları. Özellikle Galatasaray'lı olduğu varsayılan yazarlar ne derse desin bizim lehimize koca bir kepazeliktir, yalandır.

Varın 1 ay boyunca keyfini çıkarın oynadığımız büyük futbolun. Lincoln gibi bir futbolcunuz olduğu için övünün. Arda'yı özleyin, Baros'la gururlanın. Aslında oynanan oyuna bakılırsa en 5 puan önde olmamız gerekirken ne yazıkki 3. durumdayız. İkinci yarıda devam eder bu fırtına, yeniden yükselir dalgalar, kupalara layıksın sen şanlı Galatasaray

23 Ara 2008

Kaptan


Maç bitiminde Arda kapalının önüne geldi, bir elini boğazını keser gibi yapıp sahayı gösterdi. Biz anladık ki ölene kadar Galatasaray'lıyım dedi. Bu gün Milliyet gazetesinin daha yeni dikkatini çekmiş. Muhtemelen onlar gidip sormuşlardır ne demek istedin diye. Sonra da Arda tribünleri susturup 3 lü Cim Bom çektirdi, kendisi de söyledi.
İşte biz buyuz, İşte Galatasaray futbolcusu bu. Anlamazlar, anlatamayız ulemalara. Tribünlerden çıkan sesi futbolcu top kendisindeyken duymaz bile. O sadece çıkan uğultuya bakar, ne söylersen söyle. Hayatında bir kere bile tribünden tezahürat yapmamış Hıncal, Gole giden futbolcu ağzıyla konuşuyor, dur bakalım taraftarım ne diyormuş diye kendi kendine soruyor.
Futbolcu bilir ki arkasında 10 binlerce militan taraftar kendisiyle beraber atağa kalkar, atak karşılar, kaleye geçer, 90 dakikayı yaşar. Biz de bilirizki Arda'nın Galatasaray formasıyla oynayacağı oyunla, başka takım formasıyla oynayacağı oyun aynı olamaz. Örneğin Tugay Liverpool'a yenilince ağlamaz ama Arda Fener'e yenilince ağlar.
Bu genç yaşta yemin etmiş, Galatasaray'dan başka yerde oynamam diye. Bizler inandık ve ona takım kaptanlığının verilmesini istiyoruz. 3 senedir oynadığı ligte son 25 yılın efsanesine giren futbocumuza kendisinden eski bile olan varsa takımda kaptanlık yakışır. Daha bir motivasyonla oynar Arda. İş kaç sene oynamaktan geçiyorsa, Arda her halde bir 10 yıldır sarı kırmızı forma altındadır. Kaptanın banko olması da önemlidir.
İkinci yarıya kaptanı Arda olarak çıkacak bir Galatasaray'ı şimdiden özledim.

Maçın Tartışmamalı Pozisyonları


Geçen yıl, Cüneyt Çakır Fener maçında son yılların en büyük hakemliğini yaparak maçı bitirmişti. Son dakikada Ümit Karan geçirince Cüneyt'i iptal ettiler. Daha doğrusu etmek istediler ama edemediler. Çünkü hakemleri sadece bizdeki gözlemciler ve onları yönlendirenlerden başkaları da izliyorlardı. Büzümkiler yemeye çalıştıkça onlar Avrupa maçlarına çağırdılar. Şu anda UEFA'nın en güvendiği hakem Cüneyt Çakır.

Maça verdiler bu hafta. Maçtan önce olumsuz düşünen yoktu. Hakemi motive ediyorlardı, mesaj veriyorlardı. Galatasaray'ın tekerine çomak sokabilseydi eğer bu gün hakemliğin heykelini diktireceklerdi. Ne varki aslan gibi yönetti maçı. Maç yazısında yazdık, o lanet olası kuralı uyguladı. Uygulamasa ben gene kızmazdım hakeme. Başka hatası yokmu. Olmaz olurmu göstermediler. Oynatma Uğur dedi ulema.

Beşiktaş'ın attığı ilk golde Lincoln'ün ağız burun dağılıyordu neredeyse. Baltanın biri 2 metre taban kaldırdı, Cüneyt Hoca'nın burnunun dibindeydi pozisyon, devam dedi. O top gitti gol oldu. Tamam devamdı belki ulemaya göre, pozisyon Galatasaray aleyhine gelişti hatta gol oldu. Golün başlangıç pozisyonunu tartışmayı gereksiz buldu bütün kanalların, kanalizasyoncu eski hakemleri. Tartışsalar belki biri fauldü diyecek, uyuyan arının götüne çöp sokacak.

Ben tribünde hayret etmiştim, Holosko Servet'ten nasıl sıyrılabildi diye. Uğur oynatmadı tekrar tekrar, usulen geçtiler. Holosko topu elle önüne aldı. Cüneyt Hoca'ya göre elle oynama değil, tamam inanıyorum ona ama bir tartışın bakalım ya. Yalandan da olsa bi gösterin. Yağmayın lan beklemiyoruz bari bi gürleyin. Ama vazgeçtim tamam hiç bir şey yapmayın bizim için daha iyi. Yazdıklarımızı yedirmeyin bize. Bizler sizlerin baş çelişkisiyiz, sizinle aynı görüşte olursak yaşayamayız.

Delgado ilk yarının sonuna doğru Barış'ın ayağına olanca hışmıyla basıyor. Barış aynı hareketi olsa kesin kırmızı diye kalın bağırsaklarını yırtan medya maymunları Delgado'cu olup çıktı. Hiç bir şey yok dedi. Penaltıları tekrar ettirmesi gerekiyor diye de yırtındılar. İçeri girmişler, girenler topa, kaleciye ne gibi bir etki yapıyorlar da iptal edeceksin. Kaleciden, direkten dönen topa biri vurur o zaman saymazsın. Vurana sarı kart gösterirsin olur biter. Galatasaray 10 pasla 3. golü atmış, gol pasını Dünyada verebilecek futbolcu sayısı 3 tane değildir, oynatma Uğur sinirlendirme şimdi bizi.

Bir şeyi iyi yakalamış, hakkını yemeyeyim dobermanın. Lincoln zavallı Uğur İnceman'ı ters çalımla bel fıtığı ameliyatına göndermiş, Uğur'un ayaklarına felç inmiş, Lincoln içeri giriyor, ensesindeki gözüyle Baros'u arıyorken iki Beşiktaş'lı resmen konuşuyorlar. Muhtemelen sen kademe kavgası yapıyorlar. Uğur'dan sonra çalımı kim yiyecek tartışması. Bu pozisyonu yeterince tartıştılar ama Nonda'nın bu futbolculara güldüğü pozisyonu tartışmamalı pozisyon saydılar. İyi ki görememişler yoksa alay etmekten hedef yaparlardı Nonda'yı.

Barış Özbek'in taraftarın tezahüratına uyup, taca giden topa koşup ta üstünden atlamasını da tartışmadılar. Alayın daniskasıydı oysa. Maç bitiminde amigo Arda Turan'ın çektirdiği üçlüyü de atladılar. Ne yapsak acaba, bunların tartışmadığı pozisyonları mı takip etsek bundan sonra. Maça gidenler dikkatli olsunlar, tahmin etsinler Musa Çözen'in kasıtlı göstermediği, Uğur'un oynatmadığı pozisyonları takip etsinler. Bizde atlamadan yazmaya çalışalım.

22 Ara 2008

Son Dakikada 1 Gol Yeseydiler




Kudurmaya devam etsinler, tozu dumana katıp gerçekleri yok saysınlar. Bize malzeme çok, güzel şeyleri bulup ortaya çıkarma misyonu bizim. Onur, şeref, insanlık dersi almak, aldığımızı bizden sonraki nesillere aktarabilmek bizim işimiz. Ne demişti usta Çırak Uyanıyor'da;

Sevda ne yana düşer usta, hicran ne yana, yanlızlık hep banamı düşer usta. Zor olan bize düşer çocuklar, onlar en kolayını seçtiler yıllardır. Görünmez bir el, sebebi anlaşılmaz şekilde o takıma yaranmak, yalanmak, sebeplenmek yoluna istikamet veriyor. Bir kişi Cebelitarık Maymunu rolünü üstleniyor, diğerleri aynı anda o ne derse onu söylüyor, o ne yaparsa aynısını yapıyor.

Pascal Nuama tombala çekmişti hatırlayanınız varsa. Maç oynanırken hiç bir yorumcu hiç bir şey demedi. Maçtan sonra kimsa konuşmadı, Hatta Ayı Sinan ne var bunda gibisinden kelam etti uyanmak isteyen bir muhabire. Beşiktaş Başkanı hareketi yok saydı. Ertesi günü Genel Kurmay Başkanı bu ne kepazelik lan diye fırçalayıp marşa bastı, hizaya getirdi maymunları. Pascal'ı idam ettiler bir anda.

Konudan sapmayalım, toparlayayım. Galatasaray muhteşem bir geri dönüşle ilk yarıyı bitirdi. Ne yazıkki liste 3. durumda gösteriyor takımı. Saldırı bu yüzden değil. Galatasaray 3. oldu diye değil. Yoksa bu şerefsizler Trabzon'a, Sivas'a saldırır. Önemli değil sıralama şu anda. Ama önemli olan, korkulması gereken şeyler oldu son haftalarda. Galatasaray yendimi evire çevire yeniyor. Goller dandik değil, penaltı pozisyonu bile 5-6 pastan sonra oluyor. Galatasaray'ın golleri 10 pastan sonra atılıyor. Lincoln cemi cümleyi maymuna çeviriyor. Hakan Şükür'ün tek bacağı olamayan Baros gol krallığını ilan etti. İkinci yarı korku dağları bekliyor. Sakatlar iyileşti, daha sırada Hasan Şaş, Uğur, Linderoth, Emre Güngör var. Durduramadılar akan seli, durduramayacaklar.

Ben bir hesap yaptım. Şu kafadaki takımlar, hepimiz son dakikada bir gol yeseydik şu oynadığımız 13 maçın tamamında puanlar nasıl olurdu acaba diye. Misal biz 10 defa galip gelmişiz, son dakikada gol yesek bile yine galip bitirecekmişiz maçı. 3 defa berabere kalmışız, yenilecek ve toplam 3 puan daha kaybımız olacaktı ve de puanımız 30 da kalacaktı. O belediye amelesi gibi yalaya yalaya anüsünü tertemiz ettikleri Fenerbahçe 4 defa tek farklı galip geldiği maçlarda berabere kalacak,2 defa berabere kaldığı maçı yenilecek toplamda 10 puan kaybıyla 22 puanı olacaktı. Yani bulundukları yer ve topladıkları puan için gök tanrıya şükür edeceklerine lüverden fırlamış giden Galatasaray'ın yollarına taş koymaya çalışıp beddua ediyorlar. Bir de bu taraftan bakarak takımınla, futbolcunla, oynadıkları oyunla gurur duymanı istedim, beni okuyan büyük Galatasaray Taraftarının sevgili taburu.

Diğerlerini de çıkardım tablo şu şekilde oluştu, bilgilerinize sunarım.


Metin'e Tokat


Rüştü ellerinden seken topa uzanırken kanımca elleri veya kollarının bir kısmıyla topa dokunmuştu. Dolayısıyla topu kontrolü altına almıştı. Servet’in topu ayağıyla tamamlaması sonrası gereken golü iptal etmeli, faul vermeliydi. Rüştü, ellerinden seken topa uzanırken, elleri veya kollarının bir kısmıyla topa dokunamadan Servet’e gol izni verdi. Gol kararı doğruydu. Metin Tokat

Anlayan bi anlatabilirmi, kafayı yicem.
Galatasaray'ın bütün golleri şaibeli, defans hatası var. Az kalsın atamayacaktı.
Yediği gollerde atanın hüneri var, Arda kıl payı ofsaytı bozuyor, Holosko Serveti balık ve de elle oynayarak geçiyor, bahseden bile yok. Beşiktaş'lıda seviniyor şimdi yazık, Cebelitarık Maymunları onları tutuyor sanıyor. Onlar Galatasaray'ın rakibini tutarlar. Bitti Beşiktaş'ın işi artık, bekleyecekler ta ki İnönü'deki Galatasaray maçına kadar yağmurda su yok onlara. Bu Beşiktaş Başkanı gerçekten embesil, bunu bile anlayamıyor. Sen gel bizimle kardeşçe geçin yoksa kolpadan 3 büyüklerden biriyim diye ortalıkta görünme. Bu medya Fener yalakası, yalamasıdır, bir hafta boyunca hiç sevmedikleri Dürüllü'lüyü bile el üstünde tuttu. Yapacağın tek şey bizi izlemek olsun, biz Fener'i geçelim sende kuyruğumuza takıl. Bizi de kaybedersen Alibeyköy Adalet olacak başkanı olduğun takım. Sen dua et Delgado atıldı, kimyası bozuldu bizim çaylağın. Nonda'yı çıkarıp, Sabri'yi oyuna soksa o andan itibaren Fulya'ya sokmazlardı seni. Yat kalk Galatasaray'la oynadığına dua et. Bu maç Fener'e denk gelse 10 luk yaparlardı seni.

21 Ara 2008

Hakan Şükür'ün Tek Bacağı; Galatasaray 4-Bjk 2


Büyük Galatasaray'ın eski futbolcusu Hakan Ünsal'ın yorumu böyleydi. Bizi uyarmıştı, biz de ona inanmıştık Baros'u Hakan Şükür'ün tek bacağı etmez sanıyorduk. Tek bacağına razıyız Milan Baros, devam.

Geçmiş olsun diğer lig takımlarına, Galatasaray'ın gazabına ara verildi. Bu gazla kimle oynarsa oynasınlar minumum 3 lük yaparlar.

Gün boyu yağmur vardı İstanbul'da, maça doğru hava durdu, maç için mükemmel bir hava vardı. İlk devre Galatasaray'ı muhteşem bir taraftar uğurladı. Epeydir maça gelmeyenleri(eski tüfek) bile gördük tribünlerde. Demek oynanan oyun güzelse seyirci de güzel oluyor.

İki haftadır dışarıdaki takımın ağaları maçtan önce çağırıldı. Bu Lincoln çocuk gibi, sevilince oynuyor, oynadıkça seviliyor. Maçtan hiç korkmadık nedense, sanki oynadığımız Beşiktaş değil gibi. O kadar net gidiyorki maç, kesin yeneceğiz. Bu yüzden seyirci hiç gergin değildi. Bir Fener maçının desibeli asla yakalanamadı.

Maçın hakemi için ne diyecek ulema bilemem, maçı canlı seyrettiğimizden penaltılar için de bir şey diyemem ama diyeceğim şu ki bu maçta bu kadar kolay adam atılmaz. Geçen hafta Raul sarı kartı istedi hakem çekti gitti, sen de git be Cüneyt Hoca. Ben bu kuralı kim koymuşsa lanet olsun. Ne var ki kart istediyse sen de verme. Niye atıyorsun, Galatasaray'a niye avantaj olsun ki bu pozisyon.
3. gol yine 10 un üzerinde pastan sonra usta işi asist ve usta işi oldu. Galatasaray muhasebe müdürünün Baros'un parasından kesip Lincoln'e ödeme yapması lazım. Bide bizim ödeme yapmamız gerekenler var. Yatalım kalkalım Hıncal Uluç'a dua edelim. Lincoln için yazdıkları için teşekkür edelim. Hıncal ne derse tersini yaptıklarından Lincoln'ü göndermediler. Hakan Ünsal'a da teşekkür etmek gerekir Baros için yaptığı isabetli yorumu için.

Meira çok ağır kalıyor, takımın formuyla paralellik göstermiyor oyunu. Çok açık veriyor. Ayhan çok top kaptırdı, Arda ile maç içinde devamlı tartıştılar. Nonda'nın ayağındaki demiri ne zaman
alacaklar merak ediyorum. İki santim zıplayamıyor, ruhsuz oyunu devam ediyor. Ah ulan Ümit Karan diye iç çekiyorum.

Maç bitiminde Arda çağrıldı tribünlere. Merak eden varsa söyleyeyim ölene kadar burdayım dedi bize. Sonra da üçlü çektirdi ve vedalaştık.

Galatasaray taraftarı takımına doyamadan lig tatile girdi, biz ne yapacağız şimdi Galatasaraysız. Neyseki tribünlerden yükselen Nevizade geceleri, bütün aşklar yalan dolan şarkısıyla rakı içeriz artık.

20 Ara 2008

adam Sandıklarımız ;Metin Tokat


Nasıl atlamışız büyük Galatasaray Taraftarı bu adamı. Sıyrılmış geçmiş, gazabımızdan kurtulmuş. Futbol camiasının en azılı Fener'lilerin aksine golü nizami bulmuş, imbikten süzmüş, acabamı diyenlerin yüreğine su serpmiş.

Araştırmış kardeşlerim, kendisi hakemken elle oynayanı görmemiş. Fırsat bu fırsat demiş, yıllarca beklemiş, elle atılan bir golü haklı görmüş aklı sıra kendisini aklamıştır. Elle oynayanlara demek toleransı var eski ve her zaman eski kalacak eski hakemimizin. İnsanın aklı hafsalası almıyor, bu adamlar vakti zamanında mutlaka bizim maçlara da çıktılar. Çetele tutmadık nasıl tecelli etti yönettiği maçlar acaba.

Ah ulan Metin Tokat, en kötü hakemlerden Talat'ın oğlu. Böylesine aşağılık pozisyona gol diyorsan bedeli nedir. Ne çıkarın var, varsa üç kuruşluk çıkarın değermi dünyanın küfürünü yemeye. İnan bana Önder Turacı bile küfür ediyordur sana. Önder ne de olsa Belçika kültürür almış, bu boktan gole ne sevinmiş ne birine sarılmış. Sarı kart vermesin diye hakeme koluma çarptı derken aşağılık Yasin'den fırça yemiş ne olduğunu anlamadan yerine dönmüş. Volkan'a izah etmiş nasıl kaleye girdiğini topun. Utancından topunu oynayamamış ve sen aşağılık eski hakem kraldan çok kralcı olup Fener yalamalığı yapıyorsun.

Haklısın aslında, Fener'e yaranmayıp kime yaranacaksın. Dikkate almışlardır merak etme sayın Tokat, sadık bir kul oldun ilgili camiaya. Artık yolun açık, yakında en büyük kanallardan birinde hekem yorumcusu olursun. Ha dikkatli ol yetmez bir Galatasaray maçı kolla, belki çoktan kusmuşundur da biz seni adam yerine koymadığımızdan okumamış, duymamışızdır. Sıç Galatasaray'ın ağzına, bizim maçta bizim lehimize (olmaz ya) çalan hakemi itin götüne sok sokabilirsen. O zaman yırttığının resmidir.
Ben hiç bir şey diyemiyorum, kilitlendim, bu gole nizami diyen mikroorganizma için ne desek boş. Beni izleyenlerin isteğini yerine getirdim sadece. Bi bok sandıklarımıza ekle dediler. Eklemiyorum lan, bokluğunda bir şerefi var, birileri okuyor sonuçta. Bu yaratık bok bile değil, okumayın sakın. Hele ki yorum bile yazmayın, lanet olsun böyle insanlara sadece.

El Klasiko

5 gece önce El Clasico'yu seyrettik. Boşuna klasik maç dememiş adamlar. O maçın hakemi maçı Dünyada kaç kişinin seyrettiğini biliyor. Bizdeki maymunlar gibi FİFA kurallarını değil, insan kurallarını uyguluyor. Ne sarı kart diye yırtınan Raul'u görüyor, ne penaltıya küfür eden kaleci İlker'i. Ben hakem olsam bana küfür eden futbolcuyu oyundan atmam. Duymamazlıktan gelir maçtan sonra yumruk yumruğa kavga ederim. Bana edilmiş bir küfürden rakip takıma niye avantaj sağlayayım.

El Clasico'yu hala seyrediyoruz, bizim için maç bitmedi. Ama bizim el klasiko vakasında televizyonu kapattık. Altan Tanrıkulu görmüş, Önder yerine gittiğinde Volkan golü nasıl oldu diye sorunca sağ kolunu işaret etmiş. Yazıklar olsun ki önceki el, kol vakasında Önder sahadaydı, maçı Fener 2-0 geriden Aykut'un öküz gibi tren geçişini seyrederek maçı oluruna bırakmasıyla 4-2 kazanmıştı. Kazanmıştı lafın gelişi, futbol tanrıları yukarıdan seyrediyordu, sırat köprüsünü Denizli'de kurmuşlardı. Yıllarca unutamayacakları bir azap verdiklerini düşünüyorlardı totemler. Kime ders vereceksin bu ülkede. Sporcuda ahlak yoksa hakem ne yapsın. Fenerbahçe'li Davut gol atıyor, topa en yakın kaleci 1.5 metre içeri düşmüş topa gol demiyorsa hakem ne yapsın.

Konya gol atmış(başka kanaldayken gol yazınca tekrar 77 ye basıp golü izledim) top ikinci defa Fenerbahçe ağlarından dışarı çıkmış.(birinciyi yazmaya gerek yok). Fenerbahçe'li futbolcular gol değil diye itiraz ediyor. Hakem ilk yarıdaki pozisyona kafayı takmış olsa da bu golü acabamı diye vermese ne olacak.(ben çok isterdim avut vermesini). Yani ağ olmasa göz görmüyormu çerçeveyi. Bizim mahalle maçlarında ağmı vardı. Acaba bizim gollerin çoğu güme mi gitti. Hiç biri gitmemiştir. Golse goldür, en azından yiyen kaleci doğruyu söyler. Volkan yumurtlamış, top hakemin esas yapması gereken şeyi yapmamasıyla, (ağları yalandan sallamış, üşenmiş) topun delikten dışarı çıkmasını ganimet sanmış can havliyle itiraz ediyor.

Sıkıldım, hepimizde var aynı illet. Şu nalet olası maç kazanma primi yüzünden, kazanmak için her yol mübahtır felsefesinden, sahrekar sporculardan çok sıkıldım. Evvelki sene Sivas maçında oyunun durduğunu sanan Sivaslı futbolcu ceza sahasında topu eline alınca penaltı kazanmıştık. Penaltıyı utanmadan Ümit Karan atmış, birde utanmadan sevinmişti. Yani hastalık bulaşıcı, sahtekarlık hastalığı. Bakalım ilk kim taburcu olacak.

Kaleci Santsciz'in geçen hafta yaptığının daha ağırını yapıp yumruk atacak, gerekirse atılacak ama bir insanlık dersi verecek biri daha lazım. Hatta bir tane yetmez, her maçta sahtekarlık yapan futbolcuya gerek kendi takımından, gerekse karşı takımdan tepkiler gelecek, yüzüne tükürülecek, aldığı prim haram edilecek, dışarda kendisiyle arkadaşlık edilmeyecek, sahtekar futbolcular takip edilip gerekirse milli takıma bile alınmayacak, televizyonlarda pozisyonu gören söyleyecek.... bunun gibi onlarca yaptırım.

Düzelir mi? peki, düzelmez, biz kendimiz söyler kendimiz dinleriz. Bu sahtekar düzende futbol mu dürüst olacak. Her şeyimiz doğru da futbolumuzmu eğri. Her zaman söylerim biz bir garip çingeneyiz, nemize gerek gümüş zurna. Oturun el klasiklerimizi seyredin, gök tanrıya dua edin bize denk gelmesin.

19 Ara 2008

Langırt


Şu pis kış günü, ülkenin ambarına fare girmiş, millet can derdine düşmüş, yapacak en kötü şey bile yapılamıyor, ve ondan kötüsüne razı oluyoruz. Fenerbahçe maçı seyrediyoruz. Dese ki şu an biri gel tavla oynayalım dışarda soğukta yağmurda, oynarım. Ne yazıkki Fenerbahçe maçı seyrediyordum. Maç başında Oktay'ın yorumlarını dinledik. Dinledik ama unuttuk ne dediğini. Demekki bir şey dememiş. Kuddisi maçın hakemiymiş, üşendik söyleyemedik garanti bi kelek olacak diye. Bizde ne Poliannaymışız, Fahri Tatan'dan pas Veysel'den gol bekliyoruz. Cihan Haspolatlı kırmızı kart cezalısıymış. Eşşoleşşek bir kerede bizde kırmızı kart cezalısı olsaydın. Ne etliye karıştın ne sütlüye dolandırdın hocaları 5 sene banko oynayıp bize tribünleri yaktırdın.

Oynanan sporun ne olduğunu anlayamadık. Stadyum futbol stadyumuna benzemiyor. Seyirci (dediğimize bakmayın seyreden yok) sahayı belirleyen çizginin en yakın 70 metre uzağında. Dünyanın en kötü stadında oynanan müsabaka.(2 Galatasaray maçı seyrettim). Fukaranın düşkünü beyaz giymiş kış gününde zengin Fenerbahçe. Alex maç bi bitse de tatile çıksam diye yalvarıyor. Yasin, Önder Turacı beklemedikleri hafta ilk 11 de. Kısaca gol mol olacağı yok. Yani gol demek istiyorum. 3 kale direğinin hizsından topun tamamının geçtiği her aksiyona gol dersen olur, olacak mutlaka. Ama biz gol derken en az 5 pas en az 5 futbolcunun topa ayağının değmesinin ardından birinin topu 17.86 metretül kalenin içine göndermesini kast ediyoruz.

Alex bir duran top kullandı. İçeri gönderdi, kaleci çok rahat kucaklayacağı topu yumrukladı. Kafaya çıkan Fenerbahçeli futbolcular gözlerini kapamışlardı. Top gelişigüzel zıplayan Önder Turacı'nın koluna çarptı ve çizgiden içeri girdi. Kuddusi eli gördü serbest vuruşu tesbit etti. Önder mahçup döndü gidiyordu. Yan hakem kulaklıktan götünü yırtıyordu. Ofsayt değil diye bağırıyor. Ofsayt vermediki Kuddusi, el vermişti ama verdirmediler.

Velevki eline çarmadı da götüne çarptı Önder'in ne fark eder. Bir bizim attığımız gole bak birde Fener'in. Hep merak eder dururum yokmu delikanlı bir futbolcu diye. Acaba kim çıkacak. Ne olur lan hocam gol değil desen, kim kızacak sana. Hakeme yardımcı olsanız ne çıkar. Bu golü attım diye sevinecekmisiniz. Langırttan attığınız bu kaçıncı gol. Değiştirin kanalları maç bitti. Adanalı var kanalın birinde, birinde Acun Ilıcalı maymunluk yapıyor. Fenerbahçe maçı seyretmekten iyidir.
Not;Fahri tatan pas vemiş, Veysel gol atmış, bizde ne Poliannaymışız.

Efsane Sizin Olsun Destan Bizim


Bir efsane 11 tutturdular şu sıralar. Medyamızın ulemalarına bakılırsa seçilen takımın çoğu Galatasaray'lı. Aziz Yıldırım tek başına jüri olsa, sadece Fenebahçe stadında oylama yapılsa çıkacak sonuç yine aynı. Galatasaray'lı fazla olacak. Maksat o değil, adet yerini bulsun. Arda Turan'ı seçmişler embesiller. Eyvah dediler ne yaptık, aday göstermekle bile hata yaptılar. Daha dünkü çocuk, bu yaşta efsane yaparsak gelecekte ne yapacağız.

Fenerbahçe resmi gazetesi Vatan, altarnatif efsane 11 yapmış. Sağ bek Kazma Recep yerine Rıza'nın. Olsun Beşiktaş'lı bir şey değişmez. Sol tarafa hem Trabzonspor'lular üzülmesin hemide Fener'e bir kontenjan lazım Apo'yu koymuşlar. Arda'yı yeme pahasına Oğuz'u feda etmişler. Veeee Tuncaycıksın'ı efsane yapmışlar. Ben olsam Tanju'nun yerine de Semih'i efsane yapardım. Efsane işte ismi üstünde bir zaman gelir kimi inanır kimi safsata der.

Bu ülkede tek bir efsane 11 sahaya çıkmış ve muzaffer dönmüştür. Arsenal'e çıkan 11 Türkiye'nin efsane 11'idir. Kaleye Taffarel'in yerine Rüştü'yü korsun, Popescu'nun yerine Tugay'ı, Hagi'nin yerine de Yıldıray'ı çıkartırsan Dünya 3. olursun. Efsane devam eder.

Avrupa Şampiyonu ve Dünya 3. apoletli futbolcular da artık efsanelikten çıkar yazdıkları destanlarla anılırlar.

Siz Fenerbahçe'nizi efsaneleştire durun, Arda Turan'ımızı rahat bırakın, işimiz var bir destan daha yazmaya gidiyoruz.

18 Ara 2008

Efsane 11'in Efsane Futbolcusu; Arda Turan


Kiminin saçı ağarmış, kimi şişmanlamış, yaşlı başlı dede olmuşlar, en son futbolu bırakan Kral 38 yaşında. Bir zamanlar her kes kendi futbolcusunun peşinde ne maçlarını seyrettik. Ne çok övündük onlarla. Bizden Bülent Korkmaz var, Hakan Ünsal var her ne kadar şimdilerde küstüysekde kendisine, neticede bizim sol bekte efsane olmuş, tarihe geçmiş bir futbolcumuz. Tanju Çolak herhalde Galatasaray'lı kral olarak efsaneye girdi. En büyük efsane yine bizimdi, Kral Hakan Şükür gelmiş geçmiş en büyük efsaneydi.

Diğerleri futbolu bırakmışlardı. Biri ise daha dün top oynamaya başladı. Nihat'lar, Tugay'lar, Tuncay'lar. Ne büyük onur, 21 yaşındasın iki yıllık tanınmışlığın var, taraftarın gözbebeğisin.

Sen son fantastik futbolcusun Arda Turan. Senden önceki Hasan Şaş'tı. Sen sonsun. Bu gidişle de senden sonra fantastik futbolcu gelmez. Senden büyük futbolcu gelebilir ama oynadığı takımın amigosu, gol atıldığında taraftarcasına sevinen, oynamadığında taraftar gibi maçı izleyen. Arda Turan sanki içimizden birini sırayla oynatıyorlar gibi geliyor bize seni seyrederken. Biz futbolcu olsak, Galatasaray'da oynasak senden daha fazla konsantre olamayız.

Arda, bu yaşta gelmiş geçmiş en büyük 11 e koydular seni. 10 seneye kalmaz Dünyanın en büyük 11 ine koyacaklar. Bizler ölmez sağ kalırsak, çıktığın ilk maçı seyretmiş biri olarak sen nerede olursan ol seninle gururlanacağız, övüneceğiz. Galatasaray'ın Galatasaray'lı futbolcusu bizi bırakma sakın. Daha çok maç var alınacak, daha çok kupa var getirilecek. Ne mutlu bize ki Arda Turan bizim futbolcumuzsun, bir destan senle beraber olmak.

Bir Beşiktaş Tramvayı


22 sene öncesine götürüyorum sizi çocuklar. Beşiktaş maçına. Hepiniz 28 yaşındasınız. Takımınız en son şampiyon gördüğünüzde 14 yaşındaydınız. Burun buruna giriliyor Beşiktaşla son haftalara. Hatta tam kelime manasıyla burun buruna. Puanlar eşit.(Şimdiki sistam olsa şampiyon biziz, ilk maç 0-0 ikinci maç 1-1 bitti).

O zamanlar, kombine, numaralı, biletiks, araba, forma falan yok. Digitürk, oynat bakalım, Şansal- Erman şebekesi henüz kurulmamış. Alırsın bayrağını delikanlıca, havalar sıcaksa kartondan, soğuksa annenin ördüğü sarı kırmızı bereyi geçirirsin kafana düşersin yola. Ama bu maç her zamanki gibi bir maç değil. İnönü Stadında, 40.000 kişi maçı izleyecek, 40.000 kişi maça girmeyecek. Diğer bütün taraftarlar radyodan dinleyecekler maçı.
40.00o kişinin yarısının içine girmemiz lazım. O zaman maçlar gece oynanmıyor, Cumartesiden düşmek lazım yollara. Ben, Eskitüfek aldık bayrağımızı Cumartesi gecesi Beşitaştaydık. Eski Tüfeğin öğrenci arkadaşlarının evinde kampa girdik. Erkenden kalkıp, pastırmalı bir yarım ekmek arası götürdük. Ve kapalı kuyruğuna daldık. 4 kuyruk var, deniz tarafına yakınlardan ikisi bizim kuyruk. Kapalıda nerde oturacağın, dikileceğin demek istiyorum pafta dışarıdaki kuyruktan belli oluyor. Beşiktaş'lılar yukarı kuyruktalar. İtişmeler, kavgalar,polisler kendini demir tünelin içine attınmı girdin artık. Araya kimse giremiyor. Gişeden biletini alıyorsun, sonra biri yırtıyor kendini tribüne attın geçmiş olsun. Geçmiş olsun da maçın başlamasına 7 saat var.

Arada bir kıvılcım çakılıyor, her iki takım taraftarı yoğun tezahürata girişiyor, mola. Millet bir birinin kucağında uyuyor. Saat başı bağırmaca. Kapılar kapanmış, kapı önleri lime lime insan, açık alt demirlerinden fırlarcasına dolmuş taraftar.


Maç saati yaklaşıyor, en gergin, en kritik yarım saate girilmiş. Şimdiki gibi takımlar ısınmaya çıkmıyor. 10 dakika kala Beşiktaş çıktı sahaya, şimdikilerde sahaya çıkmamı. Sahaya çıkış, maça galip veya mağlup başlamak demekti. Çanakkale Savaşı çıkmıştı sanki, çatapatların barut kokusu, havayı kaplayan sis.

Cüneyt büyük kaptandı, çok iyi bilirdi nasıl sahaya çıkacağını. Bekledi tüğnelin ucunda Beşiktaş taarruzunu, arkadan gökler gürledi, kıyamat koparken süzüldü büyük kaptan. Adam başı 20 şer rula kağıt atmışızdır. Maç, mahşerin zebanisinin borazanıyla başladı sanki. Tezahüratlar, çığlıklar, yırtınlmalar, ahlar vahlar bir birine karıştı. Köylü Yusuf 18 dışından topu doksana taktığı an çıkan gol sesi, ve insanların gol sevinci yazarak anlatılmaz. 2 dakka süren tepinmeden sakinleşince yaralanmayan taraftara ben taraftar demem.

Devre olduğunda arada en az 5 Beşiktaşlı sedyeyle ambulansa taşındı. İkinci devre Beşiktaşlıların can havliyle tezahüratı, sahaya yansıdı. Kedi Bülent yüzde yüz bir golü kaçırdı. Atsa 13 sene diyecektik. Ziya Doğan golü attığında Simoviç'e bu sefer biz taş kesildik. Maç 1-1 bitti. Averajla Beşiktaşın liderliği devam ediyordu. Son maça kadar da böyle devam etti.

Şimdi bakıyorum, hak da veriyorum. Maça gidenler, gidecek olanlar Galatasaray'ın en büyük 20.000 kişisi değil. Parası olan, bilet bulabilen gidiyor. O maça Galatasaray'ın yeryüzündeki en ateşli taraftarı gitmişti, pazar günü aynı şeyleri söyleyemem. Başka yolu yok arkadaşlar, yemeyip içmeyeceksiniz para biriktireceksiniz kombine alacaksınız. Alamıyorsanızda lanet olsun böyle sisteme diye küfürü basacak televizyondan izleyeceksiniz.

Ha isteyen olurmu acaba bizim sisteme dinmek isteyen. Bizim gittiğimiz büyük maça biriniz gidin şimdi bir daha maça gitmeye tövbe edersiniz. Yatın kalkın medeniyete dua edin derim ben yine son tahlilde.

Biletiks İcat Oldu Mertlik Bozuldu


Not;Bu yazı her büyük maç öncesi öne çıkar, düz(ül)en değişmediği sürece günceldir. Okmuş olan varsa bir daha okumasın. Bu maç için eziyet çekeniniz varsa küfür serbest.
Yangından mallar kaçırıldı sevgili Galatasaray Taraftarı gözün aydın. Biletlerin delikanlı gibi satışından vazgeçildiğinden beri masum taraftar için mertlik bozuldu. Takımın seven 50 yerine 150 lira verecek maça gitmek için. 100 lirası büyük abilerimizin. Bilet kuyruğundakileri dövdüler, internet aletiyle bilet almak imkansız. Bunca yıllık tecrübeli taraftar olarak bilet alamayanlara tavsiyem var. Kimse karaborsacılara para kaptırmasın. Bileti olmayan Ali Sami Yen'e maç günü gelsin. 50 liralık bileti 30 liraya satmazlarsa ben bi bok bilmiyorum. Yazıklar olsun, maç maç saya saya bu günleri bekleyedursun taraftarlar, para biriktirsin, Biletiks götverenlerinin kuyruklarında sabahlasın ve bilet alamasın. Bu filmi çok gördüm ben. Kim sebep olduysa allahından bulsun, kim bu işlerden nemalanıyorsa haram olsun. Galatasaray'lıya yakışmayan para kazanma biçimine şiddetle karşı çıkıyorum ve her zamanki gibi yönetime lanet ediyorum.


Kendimiz için bir şey talep ediyorsak namertiz, bizim kapalı kombine kartımız var sorun yok yani. Geçen yıl üstüne para vererek bulundu stadı mahşer yerine çevirecek olan taraftar, bu sene burun buruna nasıl olsa gelecekler, çarpın çarpabildiğiniz kadar şu gariban milleti. Ya da daha beteri alet olun ses çıkarmayın soyguna.


Biletiks kimsen sahibin kimse boyun devrilsin emi.

Lige Balans Ayarı



Bir kaç hafta önce puan tablosuna bakanlar neredeyse Fenerbahçe'yi görmüyorlardı. Biraz üstünde Galatasaray vardı. Ligin tepesinde Beşiktaş, Trabzon, Ankarasapor, Kayseri, Sivas...

Dürüllülü Mustafa, medyanın torpiliyle hocası kovulan Beşiktaş'a geçtiğinden toleransı vardı. Kolay kolay eleştirilmeyen hocamızdı. Başında bulunduğu takımdan korkmaya gerek yoktu. 15 senede bir defa şampiyon yaptırıldığı için sıra daha gelmemişti. Kıl payı Alibeyköy Adalet olacakken adı Beşiktaş oluvermişti. 3 büyüklerden sayılıyordu, nesi büyükse. Ortalamaya bakılsa Trabzon ikiye katlardı Beşiktaş'ı. Beşiktaş olsa olsa Dünyanın belki de en büyük semt takımı sayılabilirdi. Diğer takımlar hele hiç sorun olmazdı. Kafasını kaldıran Trabzonspor'u tokatladılar. Bu hafta Konya'ya yendirirler, arkadan Fener'e yenilip hizaya gelir.

Trabzonspor haddini bilecek. O eskiden gaflete delalete gelinip 6 defa şampiyon olduklarına daha çok pişman olacaklar. O zamanlar şampiyonluk şimdiki gibi değerli değildi. Maddi olarak demek istiyorum. Onun için pek şamatası yapılmazd. Şimdiki şampiyonlukların manevi yönüne bakan yok. Gelsin paralar, artsın takımın değeri.

Sivasspor iki sezondur efeleniyor. Eğer bu sezonda son maça kadar tehlike yaratırsa bilinki seneye kümeye oynatırlar. Bir tokat yerler, bütün takım dağılır, yönetenler kaçar Sivas ellerinde saz çalarlar.

Kayserispor, ikinci ligin en büyük takımıdır. Tepelerde dolaşır her zaman, çoğu ikinci ligte tabiki. Bir sene kötü olur onda da kümesini düşer, arkadan asansöre biner geri gelir. Belediyesporlar lige ne tat veriyorlar ne tuz. Tek bir taraftarı var Ankaraspor'un. Geçen televizyon gösterdi, Beşiktaş maçında tribünde tek kişi.

Bizim ligte iki tane takım var. Onlardan biri şampiyon olacak. Herhangi bir karışıklık ihtimali doğarsa balans ayarı yapılır. Hizaya sokulurlar. Muhtemelen haftaya Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor şekline sokulur süper ligimiz.

15 Ara 2008

Boyalı Basın'ın Sevgili Ertuğrul Özkök'ü


Ernesto'ya bin selam dediğimiz yıllarda küsmüştük, boyalı basın demiştik. Hürriyet'i, Milliyet'i okumak ayıptı o zamanlar. Toplumun en geri, en şoven, en emperyal unsurları okurdu düzen gazetelerini. Bir de lümpen proletarya dediğimiz, sınıf atlama özentisindekiler, olur ya bir gün bizde zengin oluruz beklentisinde olanlar. Bir de gizli gizli benim gibiler, mitingten kaçıp Galatasaray'ın maçına gidenler. Maç ertesi neler yazmışlar acaba diye meraktan okuyanlar.

Bin türlü lanetim üzerinize olsun emi boyalı basının kodamanları, monşerleri. Gazeteci bir arkadaşımın daveti üzerine Fenerbahçe Stadının locasında Ergun Babahan'la, Savaş Ay'la Fenerbahçe Kayserispor maçını seyretmek bahtsızlığına uğramıştım. Fenerbahçe'nin 6-0 önde oynadığı anda yalandan penaltı arayan Van Hojdonka'a sarı kart gösteren hakeme nasılda küfür etmişti koskoca Ergün Babahan. 7. gol gelmediği için. O herkesin sevdiği Savaş Abi'lerini o maç gören bir Galatasaray'lı olsaydı keşke benim gibi. Nefret ederdiniz, iğrenirdiniz bu adamlarla bir maçı beraber seyretseniz.

Cuma günü Galatasaray Ankara'da şov yapmış, 5 pas yapmadan atılan golü saymamış, Lincoln'ü ile bir tomurcuk daha açmış, ertesi sabah Ertuğrul Özkök(Ercan Saatçi'nin kayın pederi) yok saymış sanki. İlk sayfada yazmaya gerek görmemiş. Cumartesi Beşiktaş, bir balık golle iğrenç futbolla galip gelmiş, pazar günü ana sayfada görüntülü haber yapmışlar. Beşiktaş'lıların övünmesine gerek yok, onlar sadece bu hafta bizim maç var diye motive ediliyor. Yoksa Beşiktaş'ı kim ne yapsın bu alemde. Bizim maçtan sonra boyalı basın için yok hükmündeler.

Ve tiyatro başlıyor Fenerbahçe her zamanki balıyla, Avrupa hezimetinden sonra bir kolay maça denk geliyor. Lig sonuncularından, çakma hoca Şifo Mehmet'li, Galatasaray'a nasıl zarar veririm futbolcusu Volkan Arslan'lı Antalyaspor'la oynuyor. İki korner golüyle galip geliyor. Antalya'nın bir golü sayılmıyor, bir golü boş kaleye atamıyor, Lugano'nun muhtemel ikinci sarı kartını Musa Çözen bizlerden kaçırıyor ve biz her zamanki başka maçı seyretmişler, kandırılıp sezonun en iyi futbolunu oynayan Fenerbahçe'nin anüsünü yalayanlarla baş başa kalıyoruz ekranlarda, gazetelerde.

Pazartesi sabah, Altan Tanrıkulu olmasa eve sokmayacağım Hürriyet gazetesine bakıyoruz. Baş sayfada gözümüzün bebeğine sokulmuş Lugano-Emre resmi ile lige sarılan Fenerbahçe resmi. İç spor sayfalarında ise Galatasaray haberi hiç yok. Olmadığı daha iyi benim için yanlış anlaşılmasın. Benim sevgili Galatasaray'ımı ve kardeşim Galatasaray taraftarını boyalı basın 3 sütun üstüne haykıran puntolarla överse üzülürüm asıl.

Büyük Galatasaray Taraftarı yalnız ve güzel takımınla ne kadar övünsen azdır. Bizler bilerek ya da bilmeyerek sürüden ayrılıp kurtlarla boğuşmayı tercih ettik. Çoğu zaman elbet ezildik, ama ezdiğimiz zamanlar tarihe Avrupa Şampiyonu olarak yazıldı. Bundandır kinleri başka bir şeyden değil. Takımları sıçan gibi elenirken Galatasaray'ın Kadıköy'de final oynama ihtimalinin korkusu sardı dört bir yanı.

Ulan Galatasaray bu sene bu kupayı al, bu Ertuğrul'u, Ergün'ü kısmi felç olmuş göster yedi düvele, kafalarına huni geçirsinler, pardösü giyip otobana çıksınlar, kudurup zincire bağlansınlar o günleri görelim sonra da ne istersen iste bizden. İstersen donatırız dört bir yanı bayraklarla, istersen oynarız davullarla zurnalarla

Eski Tüfek Derki; Peruk Düşer Kel Görünür


Erol Büyükburç gibi bir adam bu. Ağaran peruğuna rağmen hala itidal kazanamadı. Bir şeyler yazıp konuşuyor, hiç bir denetime takılmıyor. Denetim derken peruğun altındakinin denetiminden bahsediyorum. İnsanın en önemli denetimi orada çünkü.

Küfürü severim, hakkını verip yapanı da. Ama edilen adamın da önemi büyüktür, edenin vurgusu kadar. Küfürün estetiği çok önemlidir. mesela hakkını vererek söylenen "uleeyn!" bile değme küfürden estetik gelir kulağa. Hakaret değildir zaman zaman. Uyarıdır, sitemdir, cuk oturmasıdır düşünülenin.

Şahane bir maç izledim Cumartesi. Sonra bu adamları düşündüm. Eleştiri bab'ından bir küfür dizgesi sıraladım.

Raul orta sahada yapılan bir faul ile eli ile sarı kart işereti yaptı. Sahanın onca güzelinden bir güzel hakem vardı. Dönüpte bakmadı bile. Vay! dedim "Anuna koyiiim" bizi kandırıyor bu ibneler. Öyle ya "basacaktı sarıyı", öyle öğretmişlerdi bize bu "ibiş"ler. Ama adamda tık yok. "Ulan" dedim kendi kendime, "El Clasico'daFİFA kurallarına yamuk ha?" Sonra da düşündüm lan bu Raul çıkarsa lezzet nerede kalacak. Bu herifi seyretmek isteyen gözlere ne olacak? Neyse, Real'in kalecisi sinirleniyor kale içinde bin türlü küfür bela okuyor korner atılırken hakeme. Kafamda oynatıyorum,ileri geri sarıyorum. Hakem umursamıyor bile. Ne olacak şimdi. İyi ki Uğurcuum yok orada. Sarsak ileri geri 30 sarı 10 kırmizi var. Bir sürü kelam, bir sürü bela küfür.
Sahada herkes oynuyor, herkes harika futbolcu. Ama bir Puyol var ki bayılıyorum ona. Sonra Filipescu aklıma geliyor, adamın anasını bellediler. Ne hayvanlığı ne vahşiliği kaldı kovdular buralardan. Ulan diyorum Puyol "Edirne'den bu tarafa gelen Puyol'un anuna koyayım". Öyle ya rastlarsın bir yüzbaşı eskisine ya da çavuş bozuntusuna ömrünü çürütürsün. Vay anasıni be! İspanya'da Barcelona gibi takımın yıkılmaz kalesi olacaksın. Burada olsan maymun!

Nerede yaşıyoruz biz yav?

Bay Bülent neymiş? Korteks önemli imiş...

İlkel beyin herkeste var çünkü. Ta "homo-sapiens" ten bu güne. Ama korteks?...

Çetin

14 Ara 2008

Bu Pezevenk Eski Hakemler, Cim Bom Bom'dan Ne İster




Nazmi abi izninle bir kaç kirli çamaşırını hatırlatıyorum bizlere. galatasaray sözlükteki yazımdan alıntıdır."kirli çamaşırlarını çıkarıp çıkarıp kompozisyon yapacağım gıcık kaptığım bir iddiaya göre 12 eylül dayakçı yüzbaşısı. ancak bu dayak işiyli ilgili alıntı'yı en sona koyacağız. önce bir maça götürüyorum sizi.
14 nisan 2002 beşiktaş - fenerbahçe macına. kendisi o dönem mhk başkanı. atadığı hakem bilin bakalım kim? muhittin boşat...
yani 21 eylül 2003 galatasaray- fenerbahçe macının hakemi. önce maç içi detaylar sonra bir iki gün sonra yaptığı açıklama ve en sonunda 12 eylül meselesi.---alinti---beşiktaş'a mutlaka galibiyet gerekiyordu... sezonun son derbisinde fenerbahçe, 35. dakikada ali eren'in kırmızı kart görmesiyle, 10 kişi kalan beşiktaş karşısında zor deplasmandan 3 puanla ayrılırken, hem şampiyonlar ligi'ne katılmakta büyük avantaj yakaladı, hem de olası puan eşitliğinde üstünlük sağladı. maçın dönüm noktası sayılacak dakikada, muhittin boşat doğrudan kırmızı kartını çıkarırken, daum'un tüm oyun planları altüst oldu. maçın sonlarında hakemin kırmızı kart hastalığı yine depreşti ve boşat fenerbahçe'den ümit özat ve ceyhun'a, beşiktaş'tan da ilhan'a çıkararak, derbiyi 4 kırmızı kartla tamamladı.---alinti---35'te beşiktaş doğrudan kırmızı kartla 10 kişi... 45'te gol, 53'te gol. operasyon tamamlanınca eyyam devreye girer. ümit özat çift sarıdan kırmızı. sonlara doğru iki kişi daha atılıyor iki takımdan da... işin acıklı yanı bu hakem daha sonra

21 eylül 2003'te galatasaray-fenerbahçe maçına atanıyor. hem de şu açıklamalardan sonra:---alinti---merkez hakem komitesi -mhk- başkanı bülent yavuz, fenerbahçe kulübü başkanı aziz yıldırım'ın kendisini aradığını doğruladı. beşiktaş kulübü başkanı serdar bilgili'nin "yıldırım, mhk başkanı'nı tehdit etti" iddiasıyla ilgili açıklamada bulunan yavuz, "yıldırım, perşembe günkü telefon görüşmemizde, beşiktaş maçından dolayı tereddüt ve kaygılarının olduğunu söyledi. ben de hiçbir kaygı duymamasını ona ilettim" diye konuştu. yavuz, yıldırım ile aralarında geçen konuşmayı, görev anlayışı gereği, federasyon başkanı ulusoy'a aktardığını söyledi.---alinti---

eh aziz'in kaygı duymamasına gerek kalmamış hakikaten de. şu da 12 eylül muhabbeti. cem dizdar canlı yayında söylemiş vaktiyle.---alinti---kendisinin hiçbir suç işlemediği halde polis ve askerden korktuğunu söyleyen dizdar, bülent yavuz'a dönüp "hocam 28 yıl önce samsun'da görevliydiniz. -bülent yavuz o dönem hakemliğe başlamamıştı ve yüzbaşı rütbesiyle samsun'da bölük komutanıydı.- 12 eylül dönemiydi. ben de solcularla beraber içeri alınmış ve sizinle karşılaşmıştım. saçlarım sıfıra vurulmuş halde karşınıza çıkardılar beni, siz de kroşe mi, direkt mi şimdi tam hatırlayamadığım bir vuruş şekli ile burnuma patlatmıştınız. burnum kanamıştı ve bayılmış numarası yapmıştım. 15 gün sonra suçsuz bulunup içeriden çıkartılmıştım" dedi. bülent yavuz olayı hatırlamadığını söylerken dizdar, "çok önemli değil ben hatırlıyorum" dedi.---alinti--

-daha çok kirli çamaşırını bulacağım bülent..."saygılar selamlar.
Onur tarafından MAHALLE TAKIMI bloguna 14 Aralık 2008 Pazar tarihinde gönderildi.

Taraftarı bir kızarsa analarını........Nerde bir halk düşmanı varsa teşhir ve tecrit edelim arkadaşlar.




Onur Kardeşe sevgilerimle.

Gel de Küfür Etme


Galatasaray 3-1 kazandı ama hakem Halis Özkahya’nın önemli hataları vardı. Bunlar müsabakaya yansısaydı; skor daha değişik olabilirdi. İşte hakemin önemli hataları:1- Baros kendini ceza alanı içinde bırakıyor, bir de penaltı bekliyor. Penaltı yok ama Baros’un sarı kart alması gerekirdi. 2- Sahanın orkestra şefi Lincoln’ün, ikinci gol pasını verirken net bir şekilde ofsaytta olduğu görülüyor. Hakem oyna dedi, Baros ikinci golü attı. 3- Barış kendi ceza alanı içinde topa eliyle oynadı, hakem yakın olmasına rağmen penaltıyı veremedi. 4- Arda sarı kart almaktan kurtardı. Baros, sarı kart aldı ama kırmızı karttan kurtardı. Daha önce iki tane sarı kart alması gerekirdi. 5- Kaleci De Sanctis, rakip oyuncuya resmen vurdu, hakem bunu da görmedi veya görmemezliğe geldi.

Eski hakem başkanı Bülent Yavuz olanca kinini böyle kusmuş. Ona göre Baros 3 sarı kart almalıydı. Yani 1.5 kırmızı. İlk sarıyı alsa muhtemelen ikincisini de alırdı nasıl olsa. Küfür etmeyelim diyoruz, ne yapalım peki. Adam bizim anamıza küfür etse daha iyi. Hiç olmazsa delikanlıymış, mertmiş diyeceğiz. Resmen Galatasaray'a küfür ediyor dallama. Bu ne sadistliktir, bu ne halk düşmanlığıdır yazacağız ama yazdık önceleri. Bunları böyle kabul edeceğiz artık. Bu şerefsizlere yapılacak en büyük eziyet, maçları evire çevire kazanmaktır.

Böyle giderse bu sezon be güruhtan kuduranları bekliyorum. Nasıl dayanıyorlar anlamıyorum. Santciz'i demek Bülent Yavuz oyundan atarmış. Vay be bu adamların kakem olduğu maçlarda oynandı bu ülkede. Belki de uzun yıllar şampiyon olamadığımızın sebeplerindendi hakemler. Biz o zaman hiç kötü gözle bakmazdık. Ne mutlu bana ki bu adam hakkında arşivimizde kayıt var. Bize düşen Galatasaray'a nerde kim saldırırsa onu bulup teşhir ve tecrit ettirmektir. Bu bizim manevi, Galatasaray'lılık görevimizdir. Bu görevi bize kimse vermedi, biz kendimiz durumdan vazife çıkardık. Tiksiniyorum lan senden Bülent Yavuz.

13 Ara 2008

Bahtsız Ankara Taraftarı


Takım vites büyütüp Ankara'ya gelmiş. Skor bordun olduğu taraf bizimkilerin kale arkası. Bu senenin en büyük şovu gerçekleşmiş iki maç üst üste. Linconl tavan yapmış. Her iki maça giden taraftar sezonun en şanslı taraftarı olmalı.


Ama değiller, bu kadar şanssızlık olmaz dahası. Takım geçen hafta ilk yarıyı golsüz kapatıp, şov dakikalarını ikinci yarıya saklamış. Bu hafta tersini düşünmüş, şov yapalım dedikleri dakikalar ilk yarıda. Bu arada değişiklik kaptanlar. Kaptanlar da kaleleri öyle bir tercih yapmışlar ki bu kadar olur.

Halı sahada halı saha golleri atılmış 6 tane. Ulan ne gaddar futbolcularmışınız be. Bütün golleri taraftarın olmadığı kaleyemi atarsınız. O güzelim unutulmaz gollerin tamamı karşı kaleye. İşin bir de estetik tarafını düşünmeleri lazım. Ne yapıp yapıp ikinci yarıda bir gol atmalıydı Galatasaray. Ben maçlarda değildim ama taraftarın önünde de gol bekledim takımdan. Here maç beklerim o ayrı. Benim yakın olduğum kaleye atılsın isterim maçlardaki gollerin.

Şampiyonlar Ligi Finalindeydim, 6 gol ve penaltılar benim yakın olduğum kaleye atıldı. Pareken'i saymıyorum. Hepimiz orada kalemizin arkasındaydık.

Ankaralı Galatasaray'lılar biz sizi unutmayız, alacağınız olsun. Bundan sonraki ilk maçta atılacak ilk gol sizin tarafa olacaktır garanti veriyorum. Takıma her iki maçta verdiğiniz desteğe bizim taraftarlar adına teşekkür ediyorum.

12 Ara 2008

Zaman Makinası; Gençler 1- Galatasaray 3




Zaman durdurulmuştu sanki. Saha aynı, formalar aynı, maça gidenler aynı, oynayanlar aynı. Aynı derken, Kewell ameliyata gittiğinden önde Nonda, Ayhan cezalıyken orta sahada Mehmet Güven.


Kadrolar açıklanıp sürprizin kimler olduğunu öğrendikten sonra telefonlar çalıştı. Mehmet Güven ve Nonda bu sezon taraftarların sevmediği futbolculardı. Bende elimde not tuttum bakalım Mehmet Güven ile Nonda ne yapacak diye. İlk yarıyı yazıyorum şimdi, 27 kere topla buluşmuş 27 kere olumlu kullanmış. Sahanın en iyi futbolcusu ilk yarıda. Umarım taraftarla barışır. Nonda ise mehteran futbolcusu. Olumsuz bir yığın top kullandıktan sonra Lincoln'ün acıyıp bir de sen at diye önüne yuvarladığı topu, ben formsuzum şimdi Kewell'e imrenip yaradana sığınıp vuracam, gecekondu tribününden alacaklar topu neme lazım diyerek, gerilerden kısrak başı gibi uzanan Arda'ya uzattı. Arda bir kaç maçtır sıkılıyordu, gündemdeki 3 lüden. Ben niye yokum aralarında der gibiydi. Muhteşem bir teknikle topu ağlara gönderdi.


İkinci yarıda şovun ve gollerin devamını bekleyenler, Galatasaray'ı tanımıyordu. Kimi ezmişiz, kimi rencide etmişiz ki bu güne kadar. 8 tane atsan ne olacak, karşıdaki futbolculara taraftarlarından küfür mü yedirsinler. Aktif dinlenmeye geçtiler ve idare ederek Beşiktaş maçına hazırlanmaya başladılar.


Mehmet Güven'in ikinci yarıda da iyi futbolu devam etti. Sonlara doğru birde ben savurayaım deyip çektiği şut kasık problemini gündeme getirdi. Revire gider ilk yarıyı kapatır. Baros iki kere sarı karttan yırttı, biraz sahtekarlık kokuyor adamımızın yüzünden. Biz hakemi kandırarak alınan penaltıyı istemiyoruz Baros, elinle de oynama artık. Baktı hakem vermeyecek rica etti benim sarı kartı unutmayın lütfen diyerek kartını alıverdi.


Bir zaman makinası icat ettiler. Galatasaray'ın maçı bitecek ve biz orada bekleyeceğiz diğer maçı. Gel de şimdi bir haftayı geçir bakalım nasıl geçireceksen. Haftaya Ali Sami Yen tarih yazar, şahit olun maçı kaçırmayın. En övünülecek durum Galatasaray'ın golleri. Bir kaç kişi paslasmazsa sanki sayılmayacak gibi oynuyorlar. Beleş, dandik gol atmak yok.
Santctsiz, kurtardığı toptan sonra ki kale çizgisine yarım metre vardı gol diye elini kaldıran Gençler'li ihtiyar! kafalıyının ensesine hadi lan diyerek tokatlaması insanlık dersiydi. Hakemi aldatmaya yönelik harekette, yapan futbolcuyu utandıracaksın.


Son üç maçtır takım vites büyülttü, ürküten, rakibe korku, taraftara güven veren futbol oynuyor. Ve ben çaylaktan söz etmiyorum. Belki de birileri bekliyor benim mars olmamı. Benim fikrim aynı arkadaşlar, Galatasaray'ın oynadığı en kötü oyun oynadığı en son maçta oynadığı oyundur her zaman. Bu takıma kötü futbol oynatamazsın, oynatıyorsan işte o zaman somut büyük(ya da küçük) antrenörsün. Yoksa bırak ne yaparlarsa yapsınlar, her takımı 10 dakika top oynasalar maymuna çevirirler zaten.



Yendiğimiz maçtan sonra futbolcu eleştirmek pek adetim değil derken ben Meira'dan biraz bahsedeyim. Çok güzel bir asist yaptı, bu topu kafayla o futbolcunun önüne indirmeye karar vermek için insanın deli olması lazım. Nonda kardeşim takım 3 puanı cebe koymuş, biraz gayret edipte kendini hatırlatsan olmazmı. Bu ne ayağında demir varmış gibi.



Son bir lafımda Rıdvan Dilmen'e. Takımı, sıçan gibi oynayıp bütün turnuvalardan dip yaparak elenmiş, taraftarlarına umut satmayı ihmael etmiyor. Bu maçta puan ya da puanlar kaybetmeyen Galatasaray'ın bu günkü gollerini ben müsade ederseniz Rıdvan'a hediye ediyorum. Yılbaşı hediyeniz benden, Rıdvan ve temsilcisi olduğu yığınlar.

11 Ara 2008

Aşk Olsun Be Kral Sana


Her şeyinle efsane oldun bu alemde be kral. En unutulmaz golleri sen attın, en değerli ödülleri sen aldın, en güzel kadınlarla sen yattın. En kral arabalara sen bindin. En güzel ateşi sen ettin. En güzel voltaları sen attın, en ağır kitapları sen okudun. En güzel hapisleri sen yattın. Mertliktendi bunca savaşın. Fener'e gittiğinde kockoca bir camiayı ağlatmıştın, zor da olsa döndün. Önce veteran takımına kabul edildin sonra bizim aileye döndün yeniden. Her ortamda delikanlıydın, Galatasaray'lıyım diye bağırdın seni Florya'ya almadıkları zamanlar da bile.

Topu en kral golcüden daha iyi mi bileceklerdi. Kanaltürk'de yorumlarını dinliyorduk merakla. Ah be Tanju, sana işe girerken tembih eden olmadı mı. Eski Galatasaray'lı arkadaşlarında mı tüyo vermedi sana. Galatasaray'a sövmeyene ekmek varmı sanıyorsun televizyonlarda. Hadi sövmek bir tarafa dursun, sana mı kaldı Galatasaray'ın hakkını vermek. Hakkında doğruyu söylemek. Şöyle okkalı bir küfür de sen patlatsaydın Lincoln'e. Kewell sakat deseydin, Baros'ta golcümü ben tek bacağımla atardım onun attıklarını diye kıçını yırtsaydın.

Olmadı kral, cami duvarına işedin ve kovuldun.Biz de seni akıllı bir futbolcu sanıyorduk. Hakan Ünsal kadar bile olamadın, yazıklar olsun sana. Çok kısa mesafe koşabildin bu uzun koşuda. Ama olsun kral, en güzel yüz metreleriydi koştuğun. Bizim için kendini yaktın sağolasın, aşk olsun be kral sana kral aşk olsun.