23 Kas 2013

Banttan Yayın; Galatasaray 2-1 Sivasspor

Televizyonun futbolla tanıştığı yıllarda bir geyik vardı. Maç naklen mi, banttan mı? diye. Naklen ise bildiğiniz sistem, banttan ise, maç bittikten sonra tamamı yayınlanırdı. Galatasaray maçı tam bir banttan maç yayınıdır. Oynanmış, bitmiş, maçta ne olduğu biliniyor sen sadece pozisyonları izliyorsun.

Dany, saatsiz bomba, saatli olsa ne zaman patlayacağı belli olurdu, Dany el bombasının düzeneğini kuranlar saat koymayı unutmuş, 1. dakikada patlayabilir, 90. dakikada da, olmadı bir sonraki maç garanti.

Eboue ayısı, en az 5 defa kurşun yemiş, vurulmuş gibi yere yatacak.

Burak bey, ofsayttan çıkmayacak, her hareketi faul olacak. 1 gol atabilmek için Galatasaray'ın en az 5 golü güme gidecek.

Drogba topun başına gidecek, Selçuk'u canından bezdirecek.

Kaleye gelen ilk top gol olacak.

Şecu, kritik bir müdahalede bulunacak. Hakem gördü çalacak, görmedi yırtacak. Yenilen gole felç geçirerek asist yapacak

Hakemler, Galatasaray'a nasıl zarar veririm diye ilave bir kaç gözlük daha takacak.

Galipsek, o da tek farklı olmak koşuluyla, son 10 dakika taraftara ecel teri döktürülecek. Kaleci vakit geçirmekten sarı kart görecek. Maça karşılıklı gol yazanların kuponları tutacak

Aydın'dan ben dahil bütün taraftar o maç bu maç diye, artı yönde patlama bekleyecek.

Umut Bulut ben futbolcu değilim, beni niye oynatıyorsunuz diye bas bas bağıracak.

Melo olmasa takım hiç bir maçını kazanamayacak.

İşte aynen böyle, maçtan önce yaz, maçı banttan izle. Bu nedir kardeşim, yazıklar olsun. Tamam takımı kuranlar, ne kadar hurda varsa Florya mezarlığına gömmüş kaçmış, ama bu nedir? Nasıl bir gençsiniz lan, 60. dakikayı çıkaramıyorsunuz, hepinizin baldırı atıyor. Tribünlere sorsan, sizin bir lokantada verdiğiniz bahşişe değil 90, 900 dakika it gibi koşacak yüzlerce adam çıkar.

Büyük maçlar atlatıldı, Gökhan Bey iyileşti, ortalama oyununu oynadı ki, biz buna iyi oynadı diyoruz.  Hakan Balta Bey'de yedek sırasında oturuyordu. Ne işe yarıyordu? Mancini'yi maskara edecekler ya. Adam ilk 11 i açıkladı, yayıncı kuruluş ve muhtemelen maç öncesi geyikçiler, bu 11 i sahaya dizdiler. Bir baktık sağ bekte Dany oynuyor. Yani lafın gelişi, kıl payı saat satmaktan kurtarmış kendini, futbolcu sanıp kakalamışlar. Eminönü'nde saat satanların arasına koy, fark edemezsin hangisi Dany diye. Ya da saat satanlardan birini oynat yine fark yok. Hangisi futbolcu hangisi değil ayırt edilmez, en azından ben ayırt edemem. Sağ ratafta aynı anda Ayı Eboue'de görünüyordu, ee bir de Aydın var ama o henüz görünmüyordu. Dany atılana kadar top değmedi.

Mancini, Dany'yi Evliya Çelebi gibi gezdiriyor. Hatta yalancı gazeteleri sayarsak, devre arasında tatile bile gönderiyor. Sonra da bu adam çıksın top oynasın isteniyor. Tribündeki yeri iyiydi bence orada kalsın, bir daha da oynamasın.

Galip geldiğimiz bir maçtan sonra yazıyorum. Melo ile Selçuk'u ayır kenara, bütün takımı değiştir. Maça çıkarken de aynı işlemi yapabilirsin. Bu ikisi hariç, bütün takımın ismini yaz, at torbaya, çek 8 kişi çık oyna. Takımın en kötü futbolcusu Burak Yılmaz'dı. Adam net futbolcu değil, vuruşçu.Tek atımcı, başka bir şey. Çalım atma, top sürme, ver kaça girme, hak getire. istatistik futbolcusu, takım 4-1 yenilsin o golü de ben atayımın derdinde. Oynatmasan olmaz, iti gibi koşuyor, taraftara oynuyor. Oynadığı oyuna başka bir ad bulmak lazım, ya da Burak'ın oyun şekline göre oyun kurulması lazım.

Bu maçta Aydın'dan iyi futbol bekledim. ilk 20 dakikada görünmedi, ikinci yarı bir kaç bindirme yaptı. Biraz şansı olsa, ya da Burak Bey'in şansı olsa maçı 2 asist yapmış olarak bitirecekti.

Mancini'ye bok atamıyoruz, her maç bir Hoca hamlesiyle çıkıyor şova. Eldeki bayat malzemelerden lezzetli şeyler çıkarmaya uğraşıyor, ama çok zor artık. Takımın rotu kaymış, daha önce aynı oyuncuların iyi oynadığı maçları gördük bir daha görmemiz çok zor.

Eray'dan ben oynadığı bütün maçlar ortalamasıyla memnunum. Yediği golü az daha çıkarıyordu, topları oyuna seri ve elle soktu. Güvensiz, tedirgin görüntüsü atlatılmış. Bir kaç maçı gol yemeden atlatabilse kaleci olacak. Bu gece Selçuk maça ismini koydu. Aslında her maç aynı oynuyordu. Sneijder'in gölgesinde kalıyor, duran top belasına Drogba'ya çarpılıyordu. Artık şu işe bir nokta konulsun. Drogba falan dinlemem, bir daha duran topun başında Drogba'yı görürsem saldıracağım haberiniz olsun.  Az  daha 8 kişiye berabere kalıp, çakallara maskara olacaktık onun yüzünden.

Nazar değdirmemek için Melo'yu yazmıyorum. Takımın en az yarısıdır, Dany atıldığında hiç bir endişe duymadım. Daha iyi oldu diye de söyledim. Penaltı yaptırma, kendi kalemize gol atma riski ortadan kalktı. Maça gidenler takımın oynadığı oyunu beğenmiş, demek tribünlerden öyle göründü.

Bu iş Tugay'ın mı, Bülent Tulun'un mu bilmem? Mancini'nin uyarılması lazım. Net galibiyet için hakemleri de yenmek gerekecek. Yoruma açık her pozisyonda hakem yorumu bizim aleyhimize olacaktır. Hakem Fener maçı hakemi olsa bu maçı Sivasspor hükmen yenik kapatırdı. Roberto Carlos'da aklı sıra televizyonlardan şov yaptı.

2-1 e memnun olan da çıkar elbet, ben değilim. Tek farklı galibiyetler ileriki maçlar için alarm butonudur. Şu Bruma demek sanıldığı kadar istikbal vad etmiyor. Takımda sol bek varken, Dany oynamasa da olurken, hatta Dany atılıp eksik bile oynasak sorun değilken, Bruma'nın maçı tribünden seyretmesi hayra alamet değil. Bence Mancini Bruma'yı burma burma oyacak, kiralık gönderecek.

Maçın son saniyeler kalması bir bakıma da iyi oluyor. Taraftar maçtan kaçamıyor. 3. golü atsalar, metroya yetişmek için 80. dakikada tribünler boşalacak. Belki de takım bu yüzden maçı koparmıyor. Eğer bu sebepten fark atmıyorlarsa razıyım, atmasınlar.

Tay Burak, 100 ler kulübüne girdi, o değil biz rahatladık.

Hadi geçmiş olsun. Real Madrid maçından da korkmayın, bu maçtan çok daha kolay geçecek.