9 Ağu 2008

Yavaş Yavaş Hasan Şaş



''Mısır kancasıGalatasaray'ın yıldız futbolcusu Hasan Şaş'a Mısır'dan teklifler var. Hasan'ı çok sevdiklerini ve onun ülke futboluna katkıda bulunmasını isteyen Mısırlılar, "Hasan'ın, Ahli ve Zamalek kulüplerinden birisine gelmesini bekliyoruz" dediler. 2002 Dünya Kupası'nda hafızalara yer eden Şaş, ülkedeki en ünlü yabancı futbolcular arasında gösteriliyor.''

Yalancı Fotmaç haberi. Ancak doğruluk payı var. Yalancı yazar her halde Mısır'da bulunmuş. Eğer giden varsa, yolu düşen olursa, Türk'üm der demez her Mısır'lı aynı şeyi söyler. ''Yavaş yavaş Hasan Şaş.'' Mısır'lının Hasan'ı nedense çok sevdiği doğrudur. Hasan sinirlendimi 10 kişi ayıramaz, Hasan delikanlıdır, kavga etmişse mutlaka haklıdır. Maçlara birer kişi çıkılsa ben Hasan'la çıkarım. Mısır'lıda bence hırçınlığını, mertliğini sevmiş olmalı.
Delikanlı Hasan bu sezon senin sezonun. İlker Yücesir'den iğne yemezsen en büyük sen oynayacaksın. Haydi Hasan Şaş, coş, koş


Hasan'ı işte biz bu

Bizim Sağlık Kurulu


Sağlık Kurulu KoordinatörüProf. Dr. Mehmet KurtoğluKoordinatör YardımcısıProf. Dr. Dursun BuğraOrtopediProf. Dr. Ömer TaşerProf. Dr. Remzi TözünProf. Dr. Mahmut BerkmanProf. Dr. Azmi HamzaoğluSpor ve Performans HekimliğiDoç. Dr. Bülent BayraktarUzm. Dr. İlker YücesirFizik Tedavi ve RehabilitasyonProf. Dr. Önder ÇerezciProf. Dr. Ayşegül ÇakmakUzm. Dr. Sururi ÖzkılıçKulak Burun BoğazProf .Dr. Ahmet ÖzdoğanProf. Dr. Mehmet TınazKardiyolojiProf. Dr. Yılmaz NişancıMoleküler Tıp ve GenetikProf. Dr. Turgay İsbirDoç. Dr. Oğuz ÖztürkPsikiyatriProf. Dr. İbrahim Balcıoğlu Doç. Dr. Mert SavrunKadın Hastalıkları ve DoğumProf. Dr. Ergin BengisuProf. Dr. Lemi İbrahimoğluAlgolojiProf.Dr. Süleyman ÖzyalçınSporcu BeslenmesiUzm. Dyt. Şule Şakar


27 Ocok ta yazmışım, ''Atın şu sağlık kurulunu'' İlker Yücesir etiketiyle. Atamayana atarlar. Daha ligler başlamadı, antrenmanda, özel maçta, yatarken, yürürken, tuvaletteyken, hergün biri revirde. Serkan Çalık ameliyet olmuş. Aspirin içer gibi narkoz yiyor takım. Ümit Karan 3 hafta yok. Kewell yarım saat oynadı 2 ay yok. Sakatlar iyileşemedi, iyiler sakatlandı. Bir Uğur Uçar'ı sahaya çıkaramadılar. Bakın göreceksiniz, İlker Yücesir'de var bir bit yeniği. Her maçta biri sakatlanacak. Tam kadro bir maça çıkamayacakmıyız be.

8 Ağu 2008

Unutulan Maçlar Galatasaray 0- Verder Bremen 0


Kupa Galipleri Kupası(Fenerbahçe'nin alınmadığı organizasyon) çeyrek finalinde Almanya Kupa galibi çıktığında az sevinmemiştik. Almanya'nın yarısı bizimdi. 92 nin martında Almanya'da ki maçı büyük seyirci desteğiyle 1-0 önde götürüyorduk. Son 10 dakikada Tugay'ın kaptırdığı bir topla beraberliği yakaladı mızıkacılar. Son dakikada gelen golle de 2-1 yendiler.

Olsundu, daha o zamanlar Avrupa cehennemin neresi olduğunu bilmiyordu. ''Avrupa Avrupa duy sesimizi, İşte bu Cim Bom'un ayak sesleri'' tezahüratları o sezon başlamıştı. Rövanş maçı 18 Mart a denk geldi. Çanakkale zaferiyle, bizim olası zafer çakışmıştı. Mustafa Denizli, Nushatel Xamax maçlarından tecrübeliydi. 50.000 işsizi Ali Sami Yen'e getirmeyi planlıyordu. 17 mart günü İstanbul'da hava çok güzeldi. Hepimiz Ali Sami Yen'i kontrole gitmiştik. Bir gün önceden maçta bulunacakların en az yarısı stadı tavaf edip, Ali Sami Yen umresi yapmıştı. Fakat lanet hava gece yarısı dönmeye başladı. Sanki kar sadece bizim stadın üstüne yağıyordu. Tıklım tıklım doldurduk tribünleri. Tipiden karşı tribün görünmez oluyordu. Maç başladı, kar, buz, çamur. Çöktük Almanların üstüne bela gibi. İlk yarı 0-0 bitti. Bizim yarı saha sanki top oynanmamış gibi karla kaplı olmuştu. Devrede 100 lerce kişi karları kürdü. Aynı kabus ikinci yarıda da vardı. Futboldan başka bir oyun oynanıyordu ama Bremen kalesine yakındı top. Ne ablukaları atlatıyordu ballı Almanlar. Bir türlü sokamıyorduk topu içeriye.

Son dakikaya girdik. Eski açık tarafındaki kaleye soldan bir orta geldi. Bülent kafayla içeri yolladı. Top kaleye yarım metre mesafede durdu, kara saplandı. En yakın oyuncumuz Rotariu idi. Roti sanki taş kesilmiş, felç inmişti, dürtemedi içeri. Pozisyonu hayal edecekler için söylüyorum. Hakan Yakın'ın milli maçta bize attığı golden daha kolay pozisyondu.

40.000 kişi gol diye kalktık, eleme golü, tur golü olacaktı. Karda kıyamette. Olmadı, elendik. O sene Verder Bremen şampiyon oldu. O maçtan sonra Denizli şöyle bir demeç vermişti. ''Rotariu, senin ve benim futbol Galatasaray'daki futbol hayatımız bitti.''

Denizli doğru söylemişti, o sezonun sonundaki ayrılık bu günlere kadar geldi. Roti kimbilir nerlerde şimdi.

7 Ağu 2008

Galatasaray 2008-2009 Kadrosu


2 ay önce Ali Sami Yen'e çıkan Şampiyon kadro şöyleydi.
Aykut- Sabri, Servet, Emre, Hakan Balta. Barış, Ayhan, Topal, Arda. Hakan Şükür, Ümit Karan

Şekilde görüldüğü gibi yabancı futbolcu yok. Hatta son düzlüğe girlirken ve ölüm kalım maçlarında bile yok. Üstelik hoca bile yok. 2 ay sonra takım sahaya çıkıyor. Yenilenmiş, yeni sezona Şampiyonlar Ligi'ne hazır olması gereken kadro. Hocası yenilenmiş. Kewell ve Meira ile takviye görmüş. Kaleye ne olduğunu ilk maçta anlayacağımız biri alınmış. Aydın dönmüş. Hasan iyileşmiş, Uğur iyileşememiş. Servet ve Emre sakatlanmış. Kewell ayağına top gelmeden istirahete çekilmiş. Cevat Güler nezaretinde salonda çalışır. Linderoth iptal , bir şey beklemeyin. Tkımdan ayrı düz koşu yapar. Lincoln sakat değilse bile ilk düştüğünde bir iki kaburgası kırılır. Küser, nazlanır, kaçar.

Bizde bu kadar transfer yapacaklarına Yücesir'in başında bulunduğu sağlık ekibini kovsunlar. Bu adamlar varken tam kadro maça çıkamayız biz. Daha önce yazdım 5. maçın sonunda Meira dışında yabancı futbolcu kalmaz. Kalmazsa kalmasın, ben 40 maç oynamayacak yabancıyı zaten istemiyorum. Benim takımım maça şu kadroyla çıkar ve ben razıyım.

Kaleci(Kim olursa olsun) -Sabri, Meira,Emre Aşık(Servet, Emre Güngör) Alpaslan(Balta). Aydın(Ayhan), Topal, Barış(Fırat), Arda, Hasan Şaş- Ümit Karan(Yaser Yıldız).

Hepiniz eve sakatlar, kaprisliler, dolandırıcılar. Kimse korkmasın, Linderoth'u, Lincoln'ü, Nonda'yı, Kewell'i unutun. Sakın bel bağlamayın. Bel bağlayan varsa iddiaya girelim.

1-Bunların topu aynı maçta asla oynamaz.
2-Bunların topu toplam 50 maç oynamaz.(not; Servet geçen yıl toplam 50 maç oynadı, milli maçlar hariç)

5 Ağu 2008

Türk Telekom Stadyumu


Galatasaray önümüzdeki sezon sırtını yaslayacağı(sponsor firma da denmekte) kodaman firmayı bulmuş, anlaşmış. Aslantepe Stadının adı 10 yıl boyunca Türk Telekom Stayumu olacakmış. Net bir görüş yok taraftar sitelerinde. Her ne kadar sponsorumuz TT Net ise de bizim görüş net değil. İyi olmuş diyenler de var, stadın adı satılırmı diyende. Payanda ad sözleşme süresince kullanılan addır. Bizim maçlarımızı oynayacağımız stad Ali Sami Yen'dir. Biz Olimpiyat Stadında bile oynarken oraya Ali Sami Yen dedik.

Kimse vesvese içine girmesin. Endüstriyel futbola karşıyız deyip nal toplamak mı istiyorsunuz. Telekom o stadı doldurmak için ne maymunluklar yapar görürsünüz. Kim bilir ne futbolcular alınır. Bir de bu yönetim tam taraftar yönetimidir. En az bizim gibi düşünürler zaten. Ben isme fazla kafayı takmam. O stadın adı ne yazarsa yazsın Ali Sami Yen olarak kalacaktır.


Stadları stad yapan tribünlerinde tepinen taraftardır.

Ters Kolpa


BU HAFTA GELİYORLAR G.SARAY'ın başarılı ön liberosu Mehmet Topal'ın peşine şimdi de Arsenal düştü. Arsenal, 22 yaşındaki Topal için resmi teklife hazırlanıyor. Hakan Ünsal'ı Blackburn'e götüren menajer Müjdat Gürel vasıtasıyla haber yollayan İngilizlerin bu hafta G.Saray'ın kapısını çalacağı belirtildi

Transfer sonlanmak üzere, yalancı transfer habercisi nasıl ekmek yiyecek. Gelecek demekle gidecek demek arasında fark yok onun için. Eldeki malzeme de kısıtlı. Arda'ya takım bulamadılar. Hepsi talip oldu, bütün takımların menecerleri ellerinde dolar valizleriyle Florya'da yattılar. Başkandan Arda'dan gelen net açıklamalardan sonra şimdilik kaydıyla umutlarını kestiler. Ama bu yalancılar, ellerine senet versen gene inanmazlar. İnanırlarda işte kendilerini okuyan (bizim gibi keriz çok) ları umutlandırmaya, kendi yalanlarına inandırmaya çalışırlar.

Topal için umut kesilmedi, haftalardır Everton yandı tutuştu Ada'ya götürmek için. Açık artırma salonlarında, futbolcu menkul kıymetlerinde arttıkça arttı fiatı. Bir türlü sat ordinosu verilemedi. Everton'un yalancı yazarları her halde umudu kestiler de rahat ettik sanarken bu kez Arsenal'li yalancının eline düştük. Bizim yalancımız yazıyor, Arsenal'li inanıyor ve o da yazıyor. Onun yazısını okuyan aşağılık kompleksli bizim yalancı bu defa yaydığı yalana kendi inanıp tekrar yazıyor.

Şu ligler başlasa da bıraksak okumayı Pasfotomaç'la Fanatik(demeye dilim varmıyor) gazetelerini. (İşimiz icabı mecburen takılıyoruz yalan borsasına bu arada aklınıza kötü bir şey gelmesin. Ben bu adları taşıyan kağıt parçaları için feda edilmiş selülozun atası ağaca acırım.)

4 Ağu 2008

Michael Skibbe'mi Büyük, Benjamin Toschak'mı





Bilmiyorum çocuklar, bir birlerinden ayrılmazlar, ayrılamazlar. Biri olmadan biri olmaz. Beraber anılırlar alemde. Hangisinin büyük olduğu tartışılır. Normal zamanlarda Benjamin daha bir okkalı durur sanki, daha büyüktür. Mertlik, delikanlılık, cesaret ölçü birimidir, sembolüdür. Ama birde normal olmayan zamanlar vardır, Michael büyüdükçe Benjamin büzülür, küçülür. Küfürün hammaddesidir. Eylemdir, yaşam biçimidir, felsefedir Michael.

Emin olduğum bir şey varsa, Michael'in her zaman her koşulda her pozisyonda Benjamin'in hemen üstünde olduğudur!

Futbolu Sevdirenler ; Tarık Kupoğlu


Aşağıda yazdığım unutulan fakat seyretmişler tarafından unutulmaz maçların adamını. Şampiyon Kulüpler kupasında Atletico Madrid'le eşleşince antrenör Brian Birch rekibi izlemek için Madrid'e gitmişti. Aslında usulen izleme tabiki. Esastan izlemeye gerek yoktu o zamanlar. Hatta bizler büyük takım çıksa diye yalvarırdık kupalarda. Nitekim bir önceki sezon Bayern Münşen çıkmış Müller'i, Vogts'u, Beko'yu seredeceğiz diye ne çok sevinmiştik. Nasıl olsa eleneceğiz bari resmini gördüğümüz ( o zamanlar televizyon yoktu çocuklar) futbolcuların kendini görelim zamanlarıydı. Futbolun peygamberlerini seyrederdik.

Neyse Birch gitmiş rakibin maçıını izlemişti. O zamanlar geride Muzaffer ve Tuncay oynardı genelde. Fakat büyük maçların bir futbolcusu vardı. Aynı Emre Aşık. Tarık askerdeydi. Ve Birch geldi anonsunu etti. ''Tarık'sız maçın mesuliyetini taşımam''. Tarık'a askerden özel izin alındı. Ve o maçlarda oynadı.

Gerisi aşağıdaki unutulan maçlarda yazılı.


3 Ağu 2008

Unutulan Maçlar ; Galatasaray 0- Atletico Madrid 1


3.10.1973 İnönü stadı. 15 gün önce İspanyol Şampiyonu Atletico Madrid'le İspanya'da 0-0 berabere kalınmış maçın rövanşı. Dönemin en büyük futbolcularının oynadığı İspanyol takımıyla yapılan ilk maça hezimet korkusuyla çıkılmış. Estergon Kalesi taktiğiyle oynanmış, 75 dakika bizim 18 de maç oynanmış, En büyük futbolcuları Luis'in, Tarık tarafından Kırım Kongo Kenesi markajıyla ayağına top gelmemesi sağlanmış gol yemeden ve tabiki atamadan(pozisyon yok, kalecilerine gelen tek topu santradan Gökmen kaleye atmıştı) İstanbul'a dönülmüştü.

İnönü Stadı tıklım tıklım, yeni açıktayız. Aynı Tarık( büyük maçların stoperi, o zamanın Emre Aşık'ı) aynı Luis'e yapışmış adım attırmıyordu. Maç 0-0 bitti. O zamanların en büyük skoruydu. Şampiyon kulüpler kupası maçında İspanyol Şampiyonu'na karşı iki maç golsüz kapanmış uzatmalara taşınmıştı. Stadyumda korkudan tezahürat yapılamıyordu. Uzatmanın ilk yarısıda kazasız belasız atlatılınca bayağı umutlanmıştık. Penaltılar da elenirsek kader utansındı artık. Bitime 5-6 dakika kala Yeni Açık tribünlerine doğru olan kaleye serbest vuruş kazandılar. Topun başında Luis vardı ve maalesef Tarık iki maç toplamında Luis'den ilk defa en az 9.15 metre mesafedeydi maalesef. Yine de hatırlıyorum elinden daha doğrusu ayağından geleni yaptı olanca gücüyle sıçradı, top barajın, dolayısıyla Tarık'ın saçlarını yalayarak Yasin'in solundan doksana yapıştı. 45.000 kişi taş kesildi, gol olup olmadığı bile anlaşılmadı.

Elendik aslan gibi. Bizi eleyen Atletico Madrid Kızıl Yıldız'la final oynadı ve kazandı. Kıl payı bizi eleyen takım dönemin en büyük takımıydı. Yaşları 40-50 dolaylarında olanlar ne hissettiğimi anlayabilirlar. Bu maç, unutulan maçlarımızdan biriydi.

Aşağılık Kompleksi Olmayan Adam


Usta spor yazarı Hıncal Uluç, bugünkü köşesinde sarı-kırmızılı takımın aşağılık kompleksinden bahsetti. Bu kompleksin karşılıklı olduğunu söyleyebiliriz herhalde. Galatasaraylıların çoğunluğu ’Fenerbahçe şampiyon olmasın da kim olursa olsun’ anlayışında!.. Var var. Senelerdir yazıp söylüyorum ben. Galatasaraylılarda aşağılık kompleksi var.

Fenerbahçenin ilk resmi maçında asılmış pankart. '' Emre'yi aldık sıra Arda'da.'' Fenrbehçelilerde aşağılık kompleksi asla yok. Bizi 6-0 yendikleri sezon Avrupa Kupalarına gidememiş, tarihlerinin en en kötü sezonlarından birini geçirmişlerdi. Ama olsundu kendileri şampiyon olmasa da Galatasaray da olamamıştı. Üstelik en ağır yenilgiyi tattırmışlardı Galatasaray'lılara. Aşağılık kompleksleri yoktu. Neden olsundu, kendileri en zengin, en büyük, en sevilen, büyük başlar tarafından en çok tutulan takımdı.

Galatasaray'lılar hiç bir zaman Fenerbahçe forması giymiş biri bize gelsin diye kemik duasına çıkmazlar. Yöneticilerin, hocaların bir anlık gaflet veya hiyanetiyle gelseler bile oynayamazlar, taraftar lanet eder, oynattırmaz.( Revivo, Baliç, Abdullah....)

Bu neyin, kimin kompleksidir. Eğer sende aşağılık kompleksi yoksa ve sen her şeyi yazabiliyorsan sıkıysa Fenerlilerde aşağılık kompleksi var diye yazsana. Yoksa yokmu onlarda. Sadece bize özgümüdür. Evet bizler Fenerbahçe Dünyada kiminle oynarsa oynasın istisnasız Fener'in oynadığı takımın kazanmasını isteriz. Bu kompleksimizden değil Fenerbahçe'ye duyduğumuz yoğunlaştırılmış nefrettendir. Ancak yarışma içersinde, şampiyon Fenerbahçe olmasında kim olursa olsun demeyiz. Biz Şampiyon olamazsak eğer, Fenerbahçe de olamasın o da olamıyorsa kim olursa olsun. Beşiktaş dahil.

Daha ligler başlamadı, şimdiden yalama basın her sene olduğu gibi Fenerbahçe'ye kupa aramakla meşgul. MTK yı elediler ya-ki inşallah elerler Partizan maçında bir sürprizimiz olacak- Artık hangi takımla final oynayacaklar hesap yapmaya başladılar. Emre'yi aldılar ya istediklerini alırlar. Arda kimmiş canım bastır parayı satsın Galatasaray'ı.

Parasıyla her şeyi satın alacaklarını sananların her şeyi satılıktır oysa.