27 Ara 2010

Türk Futbolu Yalan Tarihi

Tarih demek böyle bir şey, ilgili zamanları yaşayanlar göçüp gittikçe, işine geldiği gibi yazıla gelen, yutturula gelen yalanlar bütünlüğü. Oldum olası sevemedim tarihi bu yüzden. Misal, Fatih Sultan Mehmet'in, gemileri İnönü  Stadının önünden sürükleyerek İstiklal Caddesine çıkışına, Nevizade'de mola verip şarap, kuzu çevirme partisi yapışına, Tayyip Erdoğan Stadında yeniçerileri maça götürüp, bir baba hindi çektirdikten sonra, Hacı Hüsrev'de üçlü sarıp kafaları buldurup, Allah Allah nidalarıyla Haliç'e daldıklarına, Bizans'tan 3 puan alıp döndükleri yalanına asla inanmadım. Madem bu kadar güçlüsün, takımına bu kadar güveniyorsun, ne gerek var? sal yüzme takımından bir yeniçeri. Tophane'de Ali Baba'da nargile içsin, Yüksek Kaldırım'da bir kere milli olsun, gece karanlığında insin Karaköy Rıhtımına, kessin Eminönü'yle arasında gerilmiş zinciri, daha kolay yoldan kupayı alıp dönsün. Yok olmaz, olayın böyle cereyan ettiğini karşı taraftan bir kişi yazmaz. Üzerlerine yağ dökülen, kazığa oturtulan çapulculardan da eser kalmayınca, çağır İlberoviç'i, Murat Bardakçı de Souza'yi, yazsınlar sana görmüşler, yaşamışlar misali yalan tarihini.

Neymiş efendim Galatasaray 14 sene Şampiyon olamamış. Yalan o kadar yerli yerine oturmuş ki, bizzat yaşamış olan bizler bile inanmışız. Bırakın inanmayı, bu yalanla övünür olmuşuz. Anılan periyotta tribünde olanlar sanki birer madalya takmışlar omuzlarına. Sanki yeni nesil taraftar da, böyle bir jenerasyon geçirip, yalan tarihinde kendine bir yer aramakta. Ve sanki ancak böyle bir zamanı yaşayıp da, hala takımına yüksek sevgiyle bağlı kalmışsan taraftarlığın tescil edilecek.

Yok böyle bir şey çocuklar. Madem biz 14 sene Şampiyon olamadık, hayaletspor mu şampiyon oldu o kadar sene? Türkiye'de takımlardan bir haber yabancıya söylesen, biz şu kadar yıl şampiyon olamadık, en yakın rakibimiz olan Fenerbahçe ile Şampiyonluk sayımızla ilgili bir tahmin yap diye sorsan ne cevap verecek. Arada
kapanmaz bir uçurum olması lazım. Nitekim son 10 yılda kendi sahalarında aldıkları galibiyetlere bakılırsa biz aradaki farkı kapatamayız. Bir kere 14 sene değil, 13 sene biz Şampiyon olamadık. Seri başlamadan önceki 3 sene biz şampiyon olmuştuk, seri sonunda da 2 sene olduk. Yani 18 futbol lig sezonundan 5 defa Şampiyon çıktık. Aynı 18 lig sezonunda, sidik yarışına tutuştuğumuz Fenerbahçe de 5 defa şampiyon oldu. O süreyi hesaba iyi katarsak 6 defa Şampiyon olan Trabzonspor her üçümüze de nal toplattı. 3.üyü de Beşiktaş olarak gerçek tarih defterlerine kayıt ediyorum. Yani demem şu; 20 yaşında ilk defa sigara içen çocuğun, 20 senedir ilk defa sigara içiyorum demesi gibi bir şey. Biz de doğrucu Davut'uz ya, Boklu Dere tarih yazıcı yalamaların yazdıklarını yutmuşuz bu güne dek. Ulan daha biz tarih olmadık, yaşadık o günleri, gerçeği zapta geçirmek boynumuzun borcu.

Tozu dumana katarak yutturdukları bir yalan da, Eskiden Galatasaray'ın taraftarı hiç yokmuş, kapalıda ancak 2 direk arasını dolduruyorlarmış falan. Bu yalanı en az 20 defa Turgay Şeren'den dinledim, okudum.  Şu resimdeki Kaptan Turgay'ın sahaya çıkışına bakın. Tribünlerdeki yoğunluktan, bu güne oranlayıp, ne kadar taraftar olduğunu tahmin edin. Adamımız bunamış,diğer taraf da işine geldiği için ses çıkarmamış ve bu büyük yalan bu günlere kadar gelmiş. Sıkımı bir yalancının, aynı tarihlerde Fenerbahçeli azdı diye yalan söylesin. Yok öyle bir şey, ben 1970 de çıktım tribünlere. Bütün takımlar İnönü, o zamanki Mithat Paşa Stadında oynardı maçlarını ve Fener'in maçında tribünler nasıl salkım saçak sa, bizim maçta öyleydi. Bırak 3 büyükleri Vefa bile en az 20.000 kişiye oynardı. Turgay Şeren herhalde Papazın Çayırında oynanan maçları hesaplamış, Taksim Stadında oynana maçlara gitmiş çocukken, aklı sıra dürüst adam ya, bize yutturacak. Nasıl olsa 40 senedir tribünde olan adam kalmadı bizden başka. Yeni nesil de bize biat edecek, bizi taraftar peygamberi sanacak. Sanki biz olmasak Galatasaray taraftarı olmayacakmış gibi masallara inanıyorlar. İnanmayın, hatta sizler bizden daha önemlisiniz aslında. Bizim o zamanlar yapacak hiç bir şeyimiz yoktu, maçları radyodan dinlerdik. Ya maça gidecektik, ya Deniz Gezmiş'in peşine takılıp Nurhak'larda halay çekecektik. Gerçi ben kendi payıma, hem taraftarlık yapıp, hem de onların peşi sıra marşlar söyledim ama sayılmaz tabi, azınlıktı böyle çocuklar. İnanıyorum ki, misal şimdiki takım o zaman olsa, şimdiki teknoloji aynen geçerli olsa, maçlar televizyondan yayınlanıp, pozisyonlar hödükler tarafından yorumlansa ve sizin gibi akıllı olup yapabileceğimiz yüzlerce alternatifimiz olsaydı maça falan götüremezlerdi bizi. Kimse kimseyi kandırmasın, yalanlara da inanmasın.

Ramses olmuş yazarlar, aklı sıra insanlık dersi verecekler ya, kendilerinin nasıl kibar, medeni olduklarını yazacaklar ya, sizlerin kafasını bulandıracaklar ya. Efendim, eskiden bütün taraftarlar iç içe otururmuş, Fenerlisi, Galatasaraylısı yan yanaymış. Hiç kavga etmeden kuzu kuzu maç seyredilirmiş. Küllüm yalan, inanma sakın. Biz niye böyle maç seyredemiyoruz, yabani miyiz diye de düşünme. Bu yalanı yayanlar da Çengel Hüseyin'i, Baba Hakkı'yı seyredenler olsa gerek. Ben 41 yıllık tribün hayatımda, Fenerliyle yan yana bırak stadyumda, televizyonda bile Galatasaray maçı seyretmedim. Ha bir gerçek var, bazımız yan yana, omuz omuza olduk. O zamanlar tribünler yarı yarıya iken, kapalıda, açıkta sınırda bulunanlar yan yana maç seyrettiler. Bende oldum o yüksek gerilim yüklü sınırda. Ne var ki hiç bir maçta dostane olmadık. Atılan her gole tribünlerin tam orasında, yan yana olan iki kişiden birinin sevindiği anları yaşadım. Maçın atmosferine göre, golde sınırın kaydığını gördüm. Önce tek sıra, sonra 2, 3 derken yığınla polisin stadın en güzel yerini bölmelerine sebep olanlardan oldum. Sonrasında belki bir çoğunuzun hatırlayacağı gibi endüstriyel futbola boyun eğip şimdiki tribün platformuna hep beraber tanık olduk. Yani yalan çocuklar, yalan. Hiç bir Galatasaraylı, gidip de kendi maçını rakip takım taraftarı arasından izlemedi. Hiç birimiz, gidip de şu Fenerbahçe güzel oynuyormuş lig maçını seyredelim demedik. Bu arada tam zamanı bir anım var onu yazayım.

Galatasaraylı arkadaşım vardı, Murat Haznedaroğlu, yönetici Semih Haznedaroğlu'nun amca oğlu. Abisi Günay, Adanaspor'da oynuyordu. Bize kapalıdan bilet verdi 2 tane. Tıklım tıklım Fenerbahçe kapalısının içinde deli iki Galatasaraylı. Tezahürat yapmayan, yalandan kaynayan. 60 dakikada Günay gol attı. Bizim Murat gol diye havaya zıplamasıyla koca stadyumda o koca adamı kaybettim. Araziye uyup ben de kaybolduktan sonra maçtan sonra ağzı burnu kan içinde buldum Murat'ı. Tamam Fener gol yediğine zaten seviniyordu da, o anda abisinin attığı gole sevinmişti.

İşte budur, anlattıklarım ayniyle vakidir. Bu gerçek diye anlatılan yalanlar, sahiden gerçek olsalardı, hiç şüpheniz olmasın bu günlerde taraftar diye bir olgu olmazdı. Taraftarlık biraz da bu futbol dışı olaylardaki görüş, duruş ve tavır koyuşla oluştu.

Bu yazım, bu senenin son yazısı olsun, sonunda siz de tarih oldunuz, gelmiş geçmiş en kötü takımı seyrettiniz. Ali Sami Yen'deki son maçı seyredip, Seyrantepe'deki ilk maçı seyredeceksiniz,  Tarihin en kötü Başkanını gördünüz, bizim 41 senede ettiğimiz küfürü siz tek bir sezonda ettiniz. Ramses, Heredot olmak için bizim gibi senelerce beklemenize gerek kalmadı. Hiç şüpheniz olmasın, ne kadar itin götünde de olsa takımınız, mutlaka çıkaracak leylek, tarih önünde cümbür cemaat, ne kadar heder edilmeye çalışılsa da çıkacak bir delik bulunacaktır.        

Dünyanın daha bir çekilir, daha bir yaşanır olması için, keşke sizin gibi, 1,2 ve daha çok çocuk Galatasaraylıyım diye bağırabilseydi. Hepinizin gözlerinden öper, ilerleyen yıllarda tuttuğunuz takım gibi başarılı olmanızı gönülden dilerim.

Ne mutlu Galatasaraylıyım diyene  

not; İngiltere liginde Liverpool tam 27 senedir şampiyon olamıyor, her sene şampiyon olan Manchester United tüm zamanlarda 17 defa şampiyon olmuş. 27 senedir olamayan kırmızı şeytanlar ne kadar olmuş bilen var mı? 15 defa.