Yarın gece bu saatlerde futbol tarihimizin en büyük lig maçı oynanmış olacak. Ve tabi yine bu saatlerde bir renke tutkun olanlar sokaklarda, barlarda, kırlarda, ovalarda şarkılar söylerken, kaybeden eğer sarı kırmızı renklere tutkun olanlar olursa, kötü kaderine küsecek, canından bezecek, uzun süre yüzü gülmeyecek, kendi kabuğunun yalnızlığına çekilecek. Kaybetmeye hiç ihtimal vermiyoruz, ama yine de her ihtimale karşı elimizden gelen karınca kararınca sinerjimizi sevgili Galatasarayımıza ulaştırılmak üzere sonsuzluğa bırakıyoruz.
Eminim ki Fatih Terim, bildiğimiz klasik Galatasaray dizilişinde değişikliğe gidecek. Bu değişiklik asla beraberliğin bize yaraması dolayısıyla değil, bilakis beraberlik yettiği halde, saldırmak, tarihe bir kez daha nam salmak için olacaktır. Grande, nice maçı beraberliğe razı olmayarak kaybettiği için adı İmparatora çıkmıştır. Sıçan gibi oynayarak Galatasarayı yenen Aykut Kocaman'ın taraftarı olmaktansa, aslan gibi oynayarak Fenerbahçeye yenilen Fatih Terim'in taraftarı olmanın onur ve gururunu taşırız. Aynı oyunu oynasınlar, isterse her maç yenilsinler.
Finallerin mazereti yok, bize yakışmaz. Baştan kabul edip, lige devam ettik lig bitmedi, yarın bitecek. Galatasaray büyük takım, ne finaller gördü bunun gibi, ne finallerden utkuyla ayrıldı, yarın ayrılacağı gibi. Şimdi kendimizi bir anlığına Galatasaray kulübesine koyuyoruz. Ve takımı gerekçeli kararlarımızla çıkarıyoruz.
Muslera; Son maçlarda topu oyuna sokmakta çok hata yapıyor. Attığı topların neredeyse tamamı taca, rakibe gidiyor. Daha sakin oyuna sokmalı, garanti pas atmalı. Asla vakit geçirmeye oynamamalı. Hatta, topu acele elle oyuna sokarak Fenerbahçeli futbolculardan asla korkmadığını maçın başında hissettirmeli. Büyük kaleci olduğunu geçen yaz gördük, bu finalde de biraz daha büyüyeceğine eminim.
Sabri; Ben sağ bekte azılı Galatasaraylı Sabri ile başlarım. Fener maçları başka maçlara benzemez, bugün var yarın yok futbolcularla Fener maçı kazanılmaz. Kosantre bir Sabri, aşırı motive şekilde maça çıkar, Galatasaray sağ tarafını aslan gibi savunur. Savunup savunamayacağı zaten maçın başlarında belli olur. Baktık tekliyor, önce saha içi önlem alınır o da olmaz sa ilk değişiklik yapılır. Bir kaç iyi hamle ile başlarsa da hayatının topunu oynar, önündeki hücum beki Ebu'nun vitesini büyültür.
Semih Kaya; Özel bir taktiğe gerek yok, ilk topa çıkacak. İlk müdaheleleri yapacak, penaltı veya serbest vuruşa sebep olmayacak. Emre Aşık performansı bekliyorum.
Ufo; Son maçlarda düşüşe geçenlerden. Maçta en korktuğum futbolcu olacak. Risk alıp topu Muslera'dan istemeli, kazasız belasız Selçuk'un sihirli ayaklarına ulaştırmalıdır. Bence maçın kader adamlarının başında olacak. Hata yapmaz ise kolay kolay gol pozisyonu vermeyiz.
Hakan Balta; İşi kolay, Fenerbahçe'nin sağ tarafı sol tarafından güçsüz. Gökhan Gönül her maç olduğu gibi bu maçta da yarım sakat olarak oynayacak. İçeri iyi orta yapılmasını engellesin, top kalemşizden mümkün olduğunca uzakta kalacaktır. Normal oyununun üstüne çıkabilirse hücumda da kendini gösterir. Bu maçta da koyar mı koyar.
Ebu; Ben bu maçlığına hücum bekimizi biraz daha önde konuşlandırıyorum. İki sebepten, biri Fener'in en tehlikeli, en hızlı futbolcusu Stok'u ilk kapatacak olmasından, ikincisi daha önemlisi Zikler'in üstüne üstüne salınarak tam bir kara bela olması açısından. Ebu, bence önünde kat edeceği mesafe kısa olduğunda daha tehlikeli olur. Ayrıca bitmez tükenmez enerjisi ile savunmada Sabri imdat dediğinde yetişir.
Selçuk; Kötü oynaması yasak olan futbolcularımızdandır. Muslera, Ebu, Melo, Elmander ile birlikte mutlaka iyi oynama mecburiyeti olan futbolcularımızdan biridir. Diğerlerinden biri kötü oynarsa kompanse edilebilir, ama bu saydığım futbolculardan biri bile kötü oynarsa sonuç felaketimiz olur. Profesör Selçuk bu maçtan da yüz akıyla çıkacak, şu an oynayayan en büyük Türk futbolcusu olmanın onuruyla tatile çıkacaktır.
Melo; Pitbull maçta, benim en güvendiğim futbolcu olacaktır. Sezonun en büyük futbolunu oynayacağına inancım tamdır. Cami tarafındaki kaleye doğru işeyeceğine inanıyorum. Hırlayacak, havlayacak, ısıracak, boğacak, kan kusturacaktır.
Engin Baytar; Açıklardan biri odur. Fener seyircisi, maçın ilk dakikaları atlatıldıktan sonra susacaktır. Korkudan bağıramayacaklardır. İlerleyen dakikalarda golü bulamayan Fenerbahçeli futbolcuların savunmada mutlaka dikkati dağılacak, hata yapacaklardır. Fenerbahçe'de en güvendiğim futbolcu Bekir'dir. Bekir'e doğru atılacak her topu kovalasın mutlaka pozisyon bulacaktır. Ben ekmeği Bekir'den yiyeceğimizi düşünüyorum.
Aydın Yılmaz; Diğer tarafta da Aydın'ı koşturmayı planlıyorum. Engin için söylediklerim onun için de geçerlidir. Bekir'e kim daha yakınsa pusuya o yatsın. Elmander'in bozacağı savunmada bir Galatasaraylı olarak tarihe geçme fırsatı kendi ellerindedir.
Elmander; Neco veya baros yok diye sakın ola ki tek forvet oynuyoruz sanmasın kşmse. Bir kere Neco'nun gelişi Baros'u bitirmiştir. Baros golcüdür, atamadığı her maç stresini bir sonraki maça taşır. Fatih Terim kendisini hazırlamayarak Şampiyonluğu riske atmıştır. Neco ile ısrar edip, değersiz gollere razı olacağına, o değersiz gollerden birini Baros'a attırabilseydi, yarın bu maçı Baros tek başına alabilirdi. Ama artık macera aramak için çok geç. Elmander daha önde oynayacak, Ebu'nun gücüne güç kattığı orta saha topu kendisiyle daha fazla buluşturacaktır. Kötü gol atmaya yeninli Elmander'den artık jeneriklik, unutulmaz bir gol beklemek bütyük Galatasaray Taraftarının hakkıdır.
İlk 11 i bu diziliş ve taktikle sahaya sürdükten sonra, artık oyunu okumak, yönetmek Fatih Terim'in tecrübesine kalmıştır. Ne yapacak yapacak oyun üstünlüğünü bariz bir şekilde onlara vermeyecektir. Olur ya, Futbol Tanrısı yine onlardan yana fetva verir de golü kalemizde bulursak. Oyun planında epey bir süre ısrarcı olacaktır. Cüneyt Çakır seyirciden etkilenmemekle ün salmış bir hakemdir. Avantaj uygulatmaz, kolay kırmızı çıkarır, kolay penaltı çalar, Hoca, gözünü maçtan bir an bile ayırmayacak, tuzaklara düşmeyecektir. Maçın sonlarına doğru hala vaziyet bizim lehimize değilse, artık ya herro ya merro taktiğiyle oynanacak. Baros, Emre, Neco, Ayhan artık elinde ne kozu varsa cepheye sürecektir.
Sonuç; Galatasaray kimle nerede oynarsa oynasın yenmek için oynar. Yeter ki aslan gibi oynadıklarından, maç bittiğinde 1 metre koşacak dermanları kalmadığından emin olalım. Gerisi 3 ihtimallidir, katlanırız. Eğer kaybedersek,de takımın yeniden denemesi için katkıda bulunmaya devam ederiz. Biz Galatasarayız, Galatasaraylıyız, yensek de büyüğüz yenilsek de. Biz Galatasarayı Şampiyon olsun diye sevmedik diyoruz. Ve takımın kupayı getireceğine gönülden inanıyoruz.
Eğer maçta dara düştüğünüzü hissettiğiniz bir an gelirse Arsenal maçını hatırlayın.
Yolunuz açık gazanız mübarek olsun çocuklar, her zaman sizinleyiz. Haydi Fatih'in Aslanları kükreme sırası sizin.. .
12 May 2012
11 May 2012
NO FEAR
Atmaya gelince koca topçu Genç Osman oluyorlar. En kolay maçları Galatasaray maçı. 4 atıyorlar, 6 atıyorlar, her maç yeniyorlar. En zayıf takımlarıyla bile yendiler, yenerler. Bir Fener'liyle dayanabilirsen otur sohbet et. Maçı oynamadan kazanırlar, en büyük onlar, en büyük en zengin onlar, en çok taraftar onlarda var. 3 puan geride bile çıksalar farketmez, nasıl olsa yenecekler. Peki o zaman neden bu korku, neden bu yaygara . Sana ne Fatih Terim'in maçı nereden yöneteceğinden?. İster sahadan yönetsin, ister Florya'daki Kaşıbeyaz Lokantasından. Sen nasılsa yenmeyecek misin beni zaten?. Biz senin Trabzon maçının nasıl kazandığınla ilgileniyor muyuz? Ya da bu düzeyde bir maçı nasıl oluyor da oynuyor olduğuna? Ne halin varsa gör maçlarını bile çoğu Galatasaraylı seyretmez. Ben en son Fener maçının gollerini sonradan bile görmedim.
Keşke her maç Fener maçı olsa. Hayatımda hiç bir Fener maçından korkmadım. Hele ki yarın oynanacak Fener maçını en rahat Fenerbahçe maçımız olarak izleyeceğim. Galatasaray'ı Fatih Terim değil, Galatasaray ruhu yönetir. Siz onu bazen görürsünüz, bazen göremezsiniz. Ama Galatasaraylılar her zaman görmüştür, hissetmiştir. Ruhun yönettiği nice final maçlarından, Galatasaray muzaffer ayrılmıştır. Galatasaray Dünyanın neresinde kimle oynarsa oynasın yenmeye oynar. Beraberliğe razı olmadığı için kaybettiği ne maçla yüzünden,adı İmparatora çıkmıştır Galatasaray Hocasının. Yarın gece sahaya Galatasaray değil, Galatasaray ruhu çıkacaktır, Kenarda tepinen, bağıran, çağıran, Galatasaraylı duruşunu dosta düşmana bir kez daha ispat etmek mecburiyetinde olan da , bir günde kral olmayıp, bin yılda tahttan inmeyecek Grande olacaktır.
Bokludere Stadyumuna maça gidenler; mezarlıkların önünden geçerken, maçta top bizdeyken çok iyi ıslık çalın da korktuğunuz belli olmasın.
7 May 2012
Gazozuna Maç; Galatasaray 2- Beşiktaş 2
MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
|
1
|
Ebu
|
7
|
Semih
|
5
|
Ufo
|
2
|
Hakan Balta
|
3
|
Melo
|
6
|
Selçuk
|
7
|
Emre
|
-2
|
Engin
|
6
|
Baros
|
3
|
Elmander
|
2
|
ZURNANIN
ZIRT DEDİĞİ AN:
Zurna
çok çabuk öttü Arena’da. Maçın başında Trabzon’dan gelen gol haberi sessizliği
maçı maçlıktan çıkardı. Ne futbolcular, ne taraftarlar, ne de hocalar da
heyecan kalmadı. Bir umut, bir bekleyiş, tansiyonu sıfıra indirdi. Maç langırt
maçına dönüştü.
-
VARİL:
Emre
Çolak; Birkaç maç kendi ortalamasının üstünde oynamış meğerse. Uzun maratonu
kaldıramadı. Bu fizikle futbol oynayacaksan en azından Messi’nin yarısı kadar
oynayacaksın. Finallerin en kötü futbolcusu olarak sezonu kapattı. Eğer son
maçta tabelaya yansıyacak bir hamle yapamaz ise, seneye tek tük oynar, ondan
sonra da ömrünü vasat altı bir Anadolu takımında tamamlar. Yok aksi olur da,
sayesinde Fener maçı kazanılırsa, o zaman da takımın bankosu olur. Yani demem
şu ki kaderi tek bir maça bağlı.
-
GLADYATÖR:
Selçuk
İnan; Ayağına top geldiğinde seyrettiğimiz gösterinin futbol olduğunu
anlıyoruz. Topu sanki ayağıyla değil de, kafasıyla oynuyor gibi. Takımı, pas
trafiğine soktuğunda sonucunda mutlaka kaleye vuruş hamlesine kadar sürüklüyor.
Fenerbahçe’deki Aleks’in koşanı, genci, istikbal vad edeni. Takımdan kendisini
çıkar, en az oynanan futbolun kalitesi 2 kademe düşer. Yine 2 yüzde yüz gol
pası çıkardı. Attığı serbest vuruşta top kimin kafasına çarparsa çarpsın, hatta
kimseye çarpmasın gol olacaktı.
-
BOROZANCI:
Bülent
Yıldırım; Bizde hakemler futbolu bilmiyor. Topun güzel oynanmasının engeli
oluyorlar. En ufak mücadelede bir düşsün zart zurt düdük öttürüyorlar. Avantaj
hak getire. Tek düşündükleri şey, aman sonuca etki edecek bir hata yapmamayım.
Maç istediği kadar kötü olabilir, yeter ki hata yapmasınlar. Bu gece tam da
böyle tipik kötü bir Türk Ligi hakemi vardı sahada. Hiç hata yapmadı. Hiç kavga
etmezsen, dayak yememiş olursun.
-
BİR
SORU – BİR CEVAP:
Baros
ve Elmander’in çıkartılıp, Aydın ve Sabri’yi oyuna alınması kararı niçin
verildi?
Her
halde bir iletişim hatası vardı. 2 forvetle oynama karakteri olan
Galatasaray’ı, 2-0 öndeyken forvetsiz oynar duruma sokmak Fatih terim’in
düşüncesi olamaz. Farkı artırmak için Sabri’yi santrafor oynatmak için deli
olmak lazım. Deli olmadıklarına, ve o dakikadan sonra gol atmayıp, tabela
yatmak için sokulmuşlar demektir. O zaman da bu hamle Galatasaray’ı küçük
düşürmüştür.
-
İMPARATOR:
Grande
bana göre Trabzonspor maçında Şampiyonluğu kaybettiğini düşünüp mızıkçılık
yaptı. Bahanelere sığındı, sanki bu finaller kendisine yapılmış bir
haksızlıkmış gibi isyan etti. Bize, Grande’ye yakışır mı?. Lig başlamadan bu
karar alınmadı mı? Madem sıkıntı olacak, madem yanlışlık var oynamasaydın. Ben
anlamam, kurallar her takım için geçerli. Şimdi Fenerbahçe’ye kaybedip eldeki
kuşu uçurursa ağlamaya başlayacak. Sen kendi sahanda hiçbir maçı kazanama,
Şampiyonluk için Fener’in küme düşmesini, puanının silinmesini bekle. Olmadı,
Trabzonspor’dan medet bekle. Büyük Hocaysan, büyük takımın varsa kendi işini
kendin halledersin. 86. Dakikaya 2-0 önde gir, Galatasaraylı bir ayakkabı
boyacısının bile yapmayacağı değişiklikleri yap, maçı berabere bitir. Bereket
Fenerbahçe berabere kalmadı, hatta 3. Golü attı da rahatladık.
-
ORDAKİLER:
Kesinlikle
Şampiyonluk maçına çıkmış bir taraftar değildi. UltrAslan’ın ya parası bitti, ya fazla yoruldular. Koskoca
stadyumda tek bir bayrak yoktu. Antrenmana giden taraftar daha iyiydi. Gerçi
diğer maçtan gelen kötü haberler coşkuyu bitirdi ama, iyi haber gelse ne
olacaktı anlamadım. 20-25 meşale getirilmiş maça şampiyonluk kutlamaları için.
Eminim şampiyonluk gelseydi, hiçbir hazırlığımız yoktu. Denizli’de Fener’in
takıldığı maçta bile biz çok daha organize, çok daha heyecanlıydık.
-
ANALİZ:
Fenerbahçe,
Beşiktaş’a takılınca gitti gözüyle bakılan şampiyonluk, geldi gözüyle bu gece
Arena’daydı. Ancak bu düzeyde dolabilecek Stadımız, yine de tıklım tıklım
değildi. Muhtemelen karaborsacıların elinde patlayan biletlerin koltukları
kapalıydı. Yeri gelmişken Arena’da büyük maç seyretmek isteyen, fakat bilet
alamayanlara tüyo vereyim. Sakın karaborsadan falan bilet almayın, bilet bitti
denilen maça gelin. Yarı fiyatına bilet alır maça girersin. Her maça
gelmeyeceksen, sadece büyük maçlar için kombine alacaksan sakın alma.
İşte
böyle bir taraftarla olası Şampiyon olacağımız maça çıktık. Hoca locadaydı,
emir komuta Hasan’damı, Ümit’temi anlayacaktık. Takımda tek değişiklik,
oynatılmaya oynatılmaya futbolu, gol atmayı unutturulmuş Baroş vard, Neco’nun
yerine. Emre’nin yerine de Aydın’la başlasa benim çıkardığım 11 olacaktı, neyse
buna da razıydık. Baros neticede golcüydü. Golcü gol atamadıkça sıkıntıya
girer, kötü oynar, bencilleşir, takıma zarar verir. Tamam da atarsa da arkası
gelir. Yüze yüze kuyruğuna getirdiğimiz post işi, son maça gelmişiz Baros’u
hazırlayamadılar. O da tıpkı Emre Çolak gibi kaderi fener maçına bağlı
futbolcuların başında. Fener’e koyması da yetmez, bizi ipten alıp, Şampiyonluğu
sadece onun sayesinde almamız lazım. Yok be o da yetmez, Baros gidici, en
azından anılarda güzel kalabilir di. Şu son maça kadar kalmasaydı gol atma işi.
Yinede
taraftarın gök gürlemesi, santra vuruşu, naralarıyla başladı maç. Takım
kendinden emin top çevirmelere çabuk başladı. Bir delik bulup, tabelayı erkene
alıp, antenleri Trabzon’a çevirecekti. Stadyumdaki sessizlik pek dikkatimizi
çekmedi, daha maçların başıydı. Selçuk’un serbest vuruşunu seyrettik. Mutlaka
iyi yere vurmuştur, top barajdan sekip ah larla kornere gitti. Vamos bien di,
iyi gidiyorduk. Soldan atılan kornerleri de Selçuk kullanıyordu, belki üşendi,
belik maçın daha başıydı aceleye gerek yok diye düşündü. Engin Baytar’a
attırdı. Top Pitbull’a 2-3 metre varken biz gol diye bağırmaya başlamıştık.
O
da neyin nesi? Trabzon’da meğerse çok erken gelen bir Fener golü varmış. Olsun
biz kendi işimize bakalım dı, nasıl olsa Trabzonspor bu maçı kaybetmeyecekti.
Trabzon’da oynanan maçta olduğu gibi, yine 1-2 dakika top dolastırılarak, 30-40
pas yaparak topu yine Emre ile buluşturdular. Yine bir büyük takım golü
kaçırılmış oldu, devamında yine bir serbest vuruş golüyle tabela alındı. Bu durumda
çok maç seyretmiş biri olarak aynı duygulardaydım. Maça taraftar artık bakmaz
bu dakikadan sonra. Herkes diğer maçı dinlemeye başlar. Fener’in ikinci golü de
gelince sahadaki futbolcular sessizlikten maçı bıraktılar, Kadıköy’ü düşünmeye
başladılar. Devreye tam girerken, hatta girmişken gol sesi geldi.
İkinci
yarı, 2. Golün sesini beklemekle geçiyordu. Beşiktaş farkın açılmaması rezil
olmamak peşindeydi. Ligin en kötü teknik direktörü onlardaydı. Unu eleyip
elekleri tavana asmış futbolcular onlardaydı. En iyi futbolcuları Fernandez’in
topla buluşması engellenmişti. Bu maç böyle bitecekti bitmesine de diğer maç ne
olacaktı acaba? Takım kötü oynuyordu ama bir çok daha fazla sırıtıyordu. Fatih
Terim’in prens kontenjanından, ben bilirim siz bilmezsiniz tafrasından oynayan
Emre Çolak Sabri’yle yer değiştirdi.
Koleradan kurtulalım derken vereme yakalanmıştık. Sabri futbolu satranç oynar
gibi oynadı. Topla 18 içinde buluştuğunda ne yapacağını yarım dakika düşündü,
tabi sonunda kaptırdı. Önce Elmander, sonra Baros oyundan çıktı. İnanılır gibi
değil di, 2 dakikada durum 2-2 ye geldi. Bilenler, Fener aman beraberlik golünü
yemesin diye duaya başladılar. Eğer böyle bir netice olsaydı o stadyum o
travmayı atlatamazdı. Arena’yı bilmem ama ben travmaya girmiş durumdayım. Öyle bir maç oldu ki pis ligimizin gazozuna oynanan bir maçı olarak kayıtlara geçti. Maçın neticesi hiç bir takıma yaramadı, cacıktan sonra gazoz içip yediklerimizi sindirmeye çalışalım.
Fenerbahçe
3. Golü attıktan sonra, yenilelim isterdim. Benim için Kadıköy’e 3 puan önde
gitmekle, 2 puan geride gitmek arasında fark yoktur demiştim. Yanılmışım,
varmış,keşke geriden gitseymişik. Beraberliğin bize yaraması beni hiç memnun
etmedi. 9 puanlık farkı, 5 maçta yarım puana indiren Galatasaraylı futbolcular
beraberliğe oynarlar ise maçtan sonra sakın kimse ağlamasın. Kimse de bize niye
final oynattılar diye Federasyona küfür edip, yenilgiye kılıf aramasın.
Büyük
takımsan, Kadıköy'e gidip, kupayı alacak Florya'ya getireceksin.
6 May 2012
Sizin Dağlarınız Varsa CHE, Bizim de Deniz'imiz var
İsyancılar tarihi değiştirenlerdir,
insanlığın motor gücüdür. Hepsi kelle koltukta mücadele vermiş
çoğu da telef olmuştur. Hiç birinin isyanı boşuna
olmadığından bu günlere kadar dünyanın bütün koordinatları üzerinde
Macellan Boğazından , Sibirya
Bozkırlarına , Yeni Zelendadan Alaskaya kadar dilden dile nesilden nesile
söylene, anlatıla gelmiştir.
Şeytanı daha üstün tutan Allaha karşı
gelmesiyle ilk isyancılığı başlatıp
cennetten kovulan Adem Babamızdan, Kerbelada
Muaviyenin oğlu Yezide halifeliği
vermeyerek, kelleyi veren Hüseyin’e,
Romada köleliğe
başkaldıran proletaryanın ilk önderi Spartaküsten, İtalyadan dünyayı döndüren Galileye,
Kızıl Meydanda ISKRA(kıvılcım)yı çakan
Leninden, Sierra Maestrada puro yakan Commandante Che Guevaraya,
Vietkongtaki Ho She Minhten,
Kafkaslardaki Şeyh Şamile,
Robin Hood tan, Don Kişota,
köleliği kaldırtan, zencilerin önderi Martin Lutherden, Latin
Amerika halklarının şanlı direniş
meşalesini taşıyan Emilyano Zapataya,
Anadolu’da Hızır Paşaya
isyan eden Pir Sultandan, Conk Bayırında yedi düveli gırtlaklayan Mustafa
Kemale,
Van’da Bedirhan, Boluda Köroğlu,
Varna’da Nazım Baba, Lorke’de Göven’de
Temirağ’da Ahmet Kaya, sehpada Deniz Gezmiş,…..
Ve her kim ise.
Sisteme, kurulu düzene boyun eğmeyip
de, haksızlığa başkaldırmışsa
onlaradır son sözümüz.
İnsanlık tarihinin yazıp yazacağı,
görüp görebileceği bütün isyancılara selam olsun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)