18 Tem 2008

Serdar Kulbilge'nin İzinde


Fenerbahçe yedek kalecisi Serdar Kulbilge yönetime blöf çekti. Kendisini panter sanıyordu herhalde. 1.700.000 Euro isterim diye tutturmuş. Geçen sene adını kimsenin bilmediği kalecimiz, Volkan'ın sakatlanmasıyla kaleye geçmiş, önce ismini öğrendik, sonra kendisini tanımış olduk. Önce şaka yapıyor sandık, Fener'li yöneticiler ve taraftarlar gibi. Ya para saymasını bilmiyor bu kardeşimiz, ya da Rüştü Abisi gibi henüz taraftar dayağı yememiş. Allahtan aklı selim, paranın hesabını çok iyi bilen idarecileri, başkanları var da attılar takımdan. Zeki olmayan bu çevik kardeş kendini ligin yeni takımı Kocaelispor'da buldu. Acaba o kadar parayı onlar verdimi, verdiyse nasıl verdi. E be unutulup gitmek üzere olan kaleci, sabretsene Fener kulübesinde. Milli takımdan havalı dönen kaleci Volkan bir iki dandik gol yer kaleye geçersin. Bu na akıl(sızlık) ya. Bari senden sonrakiler yol göster, örnek ol diye akıl verecektim ki, meğer izinden gidenler varmış.

Gökhan Zan namlı balta, aynı yolu seçmiş. Kulübüyle sözleşme yenilememiş. Beşiktaşta akıllı yönetici yok ki, delikanlı Toraman'ı atıp bu salağı tutarlar işte. Bırakın nereye giderse gitsin. Büyük takımlarda oynaması sırtında dinamit taşımak gibi bir şey. O da Antalyaspor'a gitsin bari. Ulan Cam Adam lakaplı futbolcu. Senede kaç dakika top oynuyorsun. Senede kaç defa topa dokunuyorsun. Futbol hayatın takımdan ayrı düz koşu yapmakla geçiyor, ne parası istiyorsun.
Bu adamlar kendilerini ne sanar acaba. Hiç oynadıkları yani kötü oynadıkları maçı tekrar seyrederlermi. Bu adamlara bu kadar kıymet ve para verenlere yazık esasında. Biz de ne salağızki bu adamlar hakkında yazı yazıp, birilerinin okumasını istiyoruz. Defolun lan.

Futbolu Sevdirenler; Mehmet Oğuz (Ördek Mehmet)


Tribüne çıktığım zamanların en büyük futbolcusuydu. O zamanki gazeteler her hafta anket yaparlardı. Cemil'mi büyük, Büyük Mehmet'mi? Kadırgalı'ydı, Kadırgaspordan gelmiş Galatasaray'a. Gerçek anlamda bir Kadırga kabadayısıydı.

Hatırlayanlar varsa o zamanların Arda Turan'ydı. Arda'yı ilk gördüğümde Büyük Mehmet'e benzetmiştim. Bir Fener maçının son 3 dakikasında 2-0 yenik olduğumuz maçı berabereye taşımış, hakem Fener'e acımayıp maçı bitirmese alacaktı neredeyse. Çalım ustasıydı, frikik ustasıydı, tekniğine yaklaşan belkide tekTugay olmuştu.

3 yıl üst üste şampiyon olduğumuz senelerin ve sonraların unutulmaz futbolcusuydu. Şampiyon Kulüpler kupasında Rapid Vien'le eşleşmiş ilk maçı 1-0 kaybetmiştik. İnönüdeki rövanşta 2-0 öne geçtik maçın sonlarına doğru o zamanların ünlü futbolcusu Krankl, Yasine iğne deliğinden çakmış 2-1 e getirmişti tabelayı. Şerefli elenmelerin meşhur olduğu maçlardan biri tam bitmek üzereyken, deniz tarafındaki kalenin ceza sahası sağ köşesinden serbest vuruş kazandık. Topun başına geçen Büyük Mehmet sağ ayağıyla penaltı noktasına kesti. Top havada durdu sanki bir kaç saniye. O anda Gökmen topu kafayla direk dibinden ağlara taktığında gol sesi Kadıköy'den duyuldu, bu benim ilk yabancı takım eleyişimizi canlı izlediğim maçtı.

Yeni nesil adını bilmez. Ne televizyona çıkar, ne hocadır, ne yorumcu. Bu ülkede futbolu bilenler parmak kaldırsın dense ilk 5 el garanti Büyük Mehmet'in olmalıydı. Galatasaray orta sahasında Tugay'dan sonra en çok forma giyen oyuncu Büyük Mehmet'tir. 278 lig maçı oynamış, 31 gol atmış sayılsaydı en az 300 gol attırmış büyük bir oyuncuydu.

Mahalledeki onca Fener'linin arasından iyi ki Galatasaray'ı tutmuşum dedirten efsaneydi benim için. Metin Oktay'ın heykelinin yanında heykeli olması gereken futbolcu kendisi olacaktı, Florya'nın delikanlısı olacaktı, sokak çocuklarının idolü olacaktı. Ah o sene Fener'e gitmeseydi. Aynı Hakan Şükür gibi bırak dendi, oynarım dedi, oynardı. Eminim şimdi koysunlar gene oynar. Ama gitmeyecektin Ördek Mehmet, Fener'de oynamayacaktın. 1 sene Boklu Dere'de top oynamak uğruna koca bir maziyi çöpe attın.

Gittiğinde bizi çok ağlatmıştın, kenar mahallelerin Maradona'sı anlı şanlı Büyük Mehmet. Nerdesin, seni ben unutamam.

16 Tem 2008

Oliveira; Küme Düşen Takımın Santroforu



Real Zaragosa'nın ünlü futbolcusuymuş. Yabancı ligleri pek izlemem belki bu yüzden tanımıyorum müstakbel santroforumuzu. Oliveira kimdir sütunundan öğrendiğimize göre kariyerli biriymiş. Yalancı gazetelerin yazdığına bir an için acabamı diye inandığımız olasılığıyla kendisiyle ilgili bir kaç şey karalamak istedim.


Bir kere hiç tanımıyorum. İsmini ilk kez bizim yalancılardan duydum. Ama transferin bir numaralı verisi, küme düşen takımın futbolcusunu büyük takım almaz desturudur. Madem bu kadar büyük golcüymüş, takımını kurtarsaymış. Bizim elimizde Nonda, Karan ve ikinci yarı kadro dışı kalmasaydı kesin gol kralı olacak olan Yaser var. Hadi aldın, kimi keseceksin. Küme düşmüşsen kalecin kötüdür en başta mantığıyla alıyorlarsa çelişki var. Geçen yıl küme düşen Erciyes'in kalecisini aldık. Demek bizim için futbolcunun oynadığı takımın performansı önemli değil. Yani bir anlamda bizim alacağımızın dışında diğerleri kötü olduğu için takım küme düşmüştür.


Ben bu adamın geleceğine inanmıyorum. Bizimkiler alacak olsa bu yalancıların haberi bile olmazdı. Kewell misali. Bizde boşu boşuna yazmış olduk. En azından etiketlere ekledik ismini bundan böyle bir yerlerde rastlarsak aaaa bizim transfer etmek istediğimiz futbolcudur diye böbürleniriz.

Futbola Lanet Ettirenler; Titrek İsmail


Bize bizden öncekiler Şampiyon takım emanet etmişlerdi. Bizler Dolmabahçe Stadı yeni açık tribüne Orhan Abinin emrine girdiğimiz sezon Galatasaray Şampiyondu. Bizlerin de bizden sonrakilere Şampiyon takım bırakabilmek için neler çektiğimizi yeni nesil nereden bilecek biz aktarmasak. Ne futbolcular seyrettik, futbola lanet ettik ama bir an için terketmedi sevdamız bizi. Şimdilerde sizler Nevizade'den, Meşale'den kafalar kıyak cepte kombine kapalıya takılıyorsanız o uzun yıllar Şampiyon olamayan takımın tribünlerini terketmeyenlere bir kez daha saygı duyun bakalım.

İsmail Demiriz yani Titrek İsmail'in Türk Futbolu ve Galatasaray'ın kaderini değiştiren futbolcu olduğunu söylesem inanmazsınız. Galatasaray'ın Sami Yendeki gelmiş geçmiş en unutulmaz maçı hangisi diye sorsam hepiniz Neushatel Xamax maçı der. Doğrudur peki maçın en önemli futbolcusu kimdi. Hadi lan Tanju'ymuş, Uğur'muş. Kırk sene düşünseniz bulamazsınız. İsviçre'li spikerin ''50.000 işsize bizi boğdurdular'' dediği maçın kahramanını. Eskilerden Çetin Abinize sorun tak diye bilir. İşte o maçın en büyük ve unutamadığım futbolcusu 10 sene Galatasaray sağbekinde 250 lig maçı titremiş, seyrettiğimiz futbola lanet ettirmiş en kötü Galatasaray 11 inin değişmez sağbekidir.

3-0 yenildiğimiz o büyük maçın ilk yarısı 1-0 kapandı. İkinci yarı ortalarına doğru Titrek İsmail sakatlandı, yerine Küçük Savaş girdi. Girer girmez titreyen takım İsviçre takımının üstüne cehennem gibi çöktü. Arka arkaya atılan 4 golle gelen büyük geri dönüş o yıl Şampiyon Kulüpler kupasında bir daha asla görülemeyen yarı final maçı seyrettirdi Galatasaray'lılara. Özellikle bendenize, ilk defa yurt dışında Galatasaray'ı seyrettiğim, Hagi'li Steau Bukarest maçını.

250 lig maçı oynayıp 7 gol atmak ne demek acaba. İnsan kalede oynasa o kadar gol atar ya. Tamam sağ bekler kazma olur(Uğur Uçar'ı saymazsak) da İsmail kadar da olmaz. Yeni nesil anlasın diye futbolcu ölçü birimimiz var ya bizim. O ölçüye göre Cihan Haspolatlı, Titrek İsmail'in yanında Cafu'ydu. Her ne kadar kendisi de az daha kovdurmasak futbolu sevdiğimize pişman ettiriyor olsaydı da.

15 Tem 2008

Helal Lan Sana İbrahim Toraman


Galatasaray'da olmanı isterdim doğrusu. Ama bu şekilde leşe konarak değil tabi. Hiç Beşiktaş'a gelmeden hatırlıyorum bir Gaziantep maçında bizim kapalıya çağrıldığını. Gelseydin iyi olurdu. Artık olmaz, ben futbolda profosyonelliğe karşı olanlardanım. İşin içine para için taraftar sömürüsü girdimi bir dakikada silerim en kral topçuyu.

Neden Milli Takımda olmadığın anlaşılıyor. Haksızlığa başkaldırın, ucuz şeylere minnetin yok. Yapıştırırsın kafayı haklıysan gerisini düşünmezsin. Ayı Sinan biletini keser, belkide senelerdir fırsat kolluyordur da iyi olduğun için eylem yapamıyordur. Senin gibi futbolcuyu istemezler oğlum bu maskeli ligte.

Beni affetmezlerse gider dışarda oynarım, Fener'li, Galatasaray'lı olmam demişsin. Bravo kardeşim olma. Büyük takım kaptanıysan başka büyük takıma gitmeyeceksin. Seni sevenleri üzmeyeceksin baba. Yolun açık olsun Beşiktaş'lı İbrahim Toraman.

Gül(e) Gül(e) Kaptan


Koskoca Galatasaray Başkanı yalvardı kendisine, futbolu bırak gel istediğin kademede Florya'da takıl diye. ultrAslan forumları 2 aydır yazıyor, aman kaptan başka takıma gidip te sevenlerini ikiye üçe bölme diye. Kaptan umursamadı hiç kimseyi. Korkuttu hepimizi, Konya'ya, Kasımpaşa'ya yakıştırdılar. Neden Diyarbakırspor'a, Altay'a, Göztepe'ye değilde, Konya ya Kasımpaşa'ya acaba.


Bugün Cumhurbaşkanıyla görüşmüş. Kurşun döktürmeye gitmediğine göre ne işi ola ki Hakan'ın köşkte. Belki köşkün bahçesinde çift kale maç etmişlerdir. Acaba oynarmı diye kontrole çıkmıştır. Belki naklen yayın yapılmıştır maç Ameri'ka ya. Hocaların hocası son bir denemeye almıştır. Ve sonuç açıklanmış. Hakan Şükür'e futbol bıraktırılmış. Adnan Polat'ın Büyük Galatasaray taraftarının yaptıramadığı şeyi Cumhurbaşkanı Gül yaptırmış. Biz de kendimizi bir bok sanıyorduk. Gel sen 14 sene Kral Hakan Şükür diye götünü yırt, Kralımızın futbolunu bırakacakmı bırakmayacakmı diye falına Cemati Müslümin liderleri baksın.


Ülke bok içindeyken, en yiğit evlatlar içerdeyken, pazar yerşeri yangın yeriyken, bir ülkenin Cumhurbaşkanı, ülkenin bir takımında oynayan futbolcuya ne yapması için akıl veriyor. Sıkıldım bu işten, soğudum Hakan Şükür'den. Gül'le konuşup karar vereceğini bilseydim seni hiç sevmezdim. Benim sevdiğim Hakan sahalardaki Hakandı, bıraksaydın bari anılar güzel kalsaydı. Tamam her türlü aklı danışabilirsin, pirin onlar ama seni biz cami imamısın diye sevmedik. Attığın attırdığın gollere bakıp futbolla ilgili kararı verecek olan tek makam olan Galatasaray Taraftarı dururken Gül'e gitmen derinden yaraladı. Şimdi sana sakal bırakıp, takke giymek, ve bu ramazanda o cami senin bu cami senin ziyaret etmek yakışır. Sakın Galatasaray maçına gelme, gevur icadıdır futbol, çarpılırsın allah muhafaza.

14 Tem 2008

Futbolu Sevdirenler; Metin Kurt


Öner Kılıç'tan önceki sağ açığımızdı. Sağ kanatta Kurtalan ekspresi gibiydi. 150 lig maçı oynamış, 34 gol atmıştı. Onun zamanında Gökmen gol kralı olduğuna göre bayağı bir asisti olması lazım. O zamanlar gol atan bile karambole gidiyordu, golün pasını vereni kim kayıt altına alacaktı. ''top havada döndü durdu, Metin'in ortası Gökmeni buldu, Gökmen topa güm diye vurdu, Şen ola Cim Bom şen ola'' diye bir tezahüratımız vardı adının geçtiği. Solcuydu, futbolcular sendikası kurmaya kalkıp, düzenin tekerine çomak sokmaya uğraştı. 3 yıl üst üste şampiyon olunca takım, kendisine açıktan prim verdiler, almadı. Yanlış hatırlamıyorsam 1 sene bedavaya oynadı.

Günümüzdeki futbolcu yapısına pek uymazdı. Ne sağcıyım ne solcu futbolcuyum futbolcu demeyenlerdendi. Fenerbahçe'de bir Kemalettin vardı aynı kafadalardı ikiside. Unutturuldular, cemaat olsaydı o zamanlar, Metin Kurt'da cemaate üye olsaydı, bu gün bütün Galatasaray'lılar tanıyor olacaktı. Kominist Partiye üye olduğu söylenirdi, sahanın halka en yakın yeri çizgi olduğundan, çizgi futbolcusu olduğu iddia edilirdi. Kapalının önünde oynamak için bazen bir devre sol açık, bir devre sağaçık oynardı.

Kendisini Şarköy'de görmüş tanışmıştım. Her solcu gibi mutlaka rakı içerdi. Halkla iç içe yaşardı, burnu büyüklerden olmadı. Galatasaray'la beraber yaşadığı üç şampiyonluk taraftar ivmesini artırmıştır. Taraftar sayısının artmasına somut katkısı olmuştur. Futbolu para için değil de sanki zevk için oynar gibiydi. Her şeyin kirlenmediği zamanların büyük sağ açığıydı.

Boyalı basının ilgisini çekmedi yazar olamadı, oldu da Evrensel Gazetesinde oldu kimse okumadı. Doğan Savaş'ın ilgisini ise hiç çekmedi, yalama programlara çıkartıp maymunluk yaptıramadılar.

Seni çok severdik Metin Kurt, bize futbolu sevdirenlerdendin. Kulakların çınlasın.

Ah Ulan Galatasaray


Biz öööle kendi hayatımızı efendi gibi yaşamaya çalışırken
ne biliyim...sağa sola salça olmadan...
Belki en büyük keyfimiz...
güneşin Allahına kadar vurduğu altın sarısı biramızı yudumlarken...
birbirimize aşk acılarımızı, ''Pardon! gözüme toz kaçtı!'' hissiyatı içinde fısıldarken...
Bacağımıza sürünüp duran bir kediyi okşarken,
''Ooluum bu kedi hayvanı var ya,
tekamül zincirinin en son halkası lan...
Buda'dan bile daha bilge lan bu hayvan!'' şeklinde naif muhabbetlerimizi yaparken...
Kanımızı dökerek kurduğumuz ayyaş cumhuriyetin
en aşşağılık başkentleri Aksaray meyhanelerinde
ileri karakolları olan parklarda...
gökte sadece sahici bi' dolunay...
elimizde güsel Marmara...
Şehirin götünde pireler uçuşurken
ve biz terkedilen bir sevgili nasıl üşürse...
işte ööle üşürken...
ve daha onyedi...
onyedi...
onyedi... iken aşk konuşulur di mi...
Hayır biz senin adını fısıldıyorduk Galatasaray
bunu hiç bilmeyeceksin!
Gecenin çükünde her Türk babası gibi ayyaş bi' babanın sızmasını bekledikten sonra
yine boynumuzda sarı-kırmızı kaşkollaryine aynı dolunayın altında buluşup
bağrında gecelemek için sana koşarken
içtiğimiz o güsel Marmara'nın bile adın kadar içimizi ısıtamadığını hiç bilmeyeceksin Galatasaray!
1980'ler...
Sokağa çıkma yasakları...
Daha onyedi... onyedi... onyedi... bile diilken
geceleri boynumuzda sarı kırmızı kaşkollar...
elimizde sarı kırmızı pankartlar...
bir militan gibi toplum polislerinden kaçarken...
ve bütün yaşıtlarımız...
geceleri... gayrimeşru bu şehrin
gayrimeşru duvarlarına "Kahrolsun Faşizm" yazarken
biz geceleri aynı duvarlara "En büyük Cimbom" yazdık
ve bütün yaşıtlarımız gündüzleri mütemadiyen Fenerli iken
biz aleme inat seni sevdik
Komik olan şuydu
tarihinin en zavallı dönemiymiş meğer
hiç şampiyon olamazdın o zamanlar
biz de zaten farkında diildik... hep güsel Marmara'ydık çünki
Daha onyedi, onyedi, onyedi bile diildik...
"Neden Gaassaray?" diyenlere..."Because, güsel Marmara'yla güsel gidiyor!" derdik...
ki bunu hiç bilmezsin...
Daha onyedi, onyedi,
onyedi bile diildim diyom... Alooooooo?Ulan Gaassaray!
Söyleyecek o kadar çok şeyim var ki sana!
Ulan!
Anlatacak o kadar çok hikâyem var ki Gaassaray!
Anam avradım olsun hiç bilemeyeceksin!
Bu kediler var ya... çok enteresan hayvanlar abi...

13 Tem 2008

Futbola Lanet Ettirenler; Ahmet Ceyhan


Çaycı Ahmet, 1982 yılında Galatasaray'a gelmiş, 6 sezon aralıksız sol bek mevkiinde 119 lig maçına çıkmış, hiç gol atamayarak, geriye olumlu hiç bir anı bırakmadan aramızdan ayrılmıştır. 8 yıl üst üste şampiyon olamayan takımda, gelmiş geçmiş en kötü 11 in bankosu olarak yer almış, bayrağı 14 seneye taşıtarak Futboldan nefret etmemizi sağlamış, rezil bir kariyerle futbol hayatını bitimlemiştir. Son senesinde mucizevi bir şampiyonluk yaşamış, kendisinden belki de öyle kurtulmuştuk.

Yeniler az çok tahmin etsinler diye yazıyorum, Orhan Ak, Çaycı Ahmetle kıyaslama yapılırsa Roberto Carlos'dur. Kimbilir kaç maç, takım ikinci yarıya skor tabelası tarafına hücum yaparken kapalı alta inmişimdir. Durum genelde bizim aleyhimize olduğundan benim gibi düşünen, aktif, karar verici taraftar ikinci yarıda daha yoğun küfür etmek için alt kata inerdi.

Eskiler hatırlasın diye yazıyorum, daha ayağına top gelmeden mutlaka her maç birileri (çoğu zaman ben, Çetin, Murat) ''Çaycııııııı Allah belanı versiiiiiiiin'' diye bağırırdı. Iska geçer, orta yapamaz, çalım hak getire, tip bok getire zayıflıktan zafiyet geçiriyor. Taç atarken topu elinden düşürür, korner atarken kendi düşerdi. Her sezon bu son olsun bırakır gider diye totemlere yatırtarak anamızdan doğduğumuza( Galatasaraylı olduğumuza değil) pişman ettirmiş, Allahtan tek gol bile atamamış(atsa muhtemelen büyük bir maça denk gelirdi bu balla, bizde iyi bir şeyini hatırlamış ve bu yazıyı yazamamış olurduk) lanetli takımın son sol beki olmuştur.

Sıska çelimsiz bacaklarıyla çok zor çalım yerdi, yalnız efendiydi,( enteresan kötü futbolcular, haddini biliyorlar bari dürüst olalım, pislik yapmayalım dikkat çekmeyelim mantığı içindeler galiba, böyleleri uzun kalabiliyor) Ayhan Akbil gibi hem kötü hem pislikte olabilirdi. Halimize şükredelim di.

Öner Kılıç'la birlikte şu anki Ulusal Takım CEO sunun has arkadaşıydı. Bu jenerasyonu futbolun gök tanrısı, artık nerde bir günah işlemişsek bize çocukluğumuzu, bu takımı seyrederek geçirme cezası kesmişti. Neredeyse delikanlılık bile heder olacaktı, Eskişehirspor maçında Simoviç çataldan bir top alıpta Çaycıya, Şampiyonluk kupası elletmeseydi. O uğursuz futbolunu oynamaya devam edecek, Semih Yuvakuran belki de hiç gelmeyecekti.

Kulakların çınlasın Çaycı Ahmet, ettiğim küfürler için beni affet. Yoğun Galatasaray'lılıktandı, sinirdendi ağzımızdan çıkan kem sözler.