14 Oca 2017

Rodrigo Konçertoya Başladı; Konyaspor 0-1 Galatasaray

Başlıyoruz,

Son 2 yılın yedek kulübelerine baktığımızda, ilk defa bu gece kenarda oturanların, oynayanlardan daha iyi olduğunu gördük. Kötü olan, neden ısrarla, sahaya sürsen rakibi boğacak adamların varken ısrarla ben artık futbolu bıraktım diyenler oynatılıyor? İyi olan, kötü futbolcularla en fazla kaleci dahil 3 kişinin iyi oynayabildiği takımla bu kadar puan toplamışız, sahaya sürecek daha en az 5 futbolcumuzun olması.

Selçuk İnan, Carole başta, takımın puan kaybetmesi için ellerinden geleni fazlasıyla yaptı. Artık Selçuk İnan'dan iyi futbol beklentimiz kalmadı, Uzun zamandır, hepimiz aynı fikirdeyiz, daha kötü oynayamaz dediğimiz her maç bir önceki maçı arar olduk. İlk defa seyrediyor olsam kesin şike yapıyor derdim. Yine de diyorum, bir futbolcu bu kadar kötü istese de oynayamaz. Kötü oyunu bence bilerek oynuyor. Galip geldiğimiz bir maçta yazayım da, tabela yazdırıyor denmesin. Takım Arabistan'a boşuna götürülmedi, yeni sahip Emir malı görücüye çıkardı. Gidiş Galatasaray'ın bir Arap tarafından satın alınışı gidişi ve bu işi alıştıra alıştıra yapıyorlar. Tetiği de Selçuk'a çektiriyorlar. Kazandığımıza sevindiğine beni kimse inandıramaz. Dursun'dan, JOR'dan çöplerden kurtulmak için satışa sevinecek çok Galatasaraylı olduğunu da biliyorum. 10 kişi kalmış takıma karşı bile oyunu forse edemiyorsak, son saniyede kendi 18 imize top kesiyorsa, bunun adı futbol değil, ihanettir.

Kırık parmakla kaleye geçen, bir topu da 1 metreden kurtaran Muslara'ya bir kere daha minnet duydum. Yıllarca topu şişiriyor, yan topa çıkmıyor diye söylendim durdum. Önündeki kazmalara rağmen yıllardır direniyor, bir kaleci değil, bir Adam transfer etmişiz. Bu maçı da kendisine yazıyorum.

Kazmalar demişken, Galatasaray savunma tandemini bir teknik süpürücü, ve gözünü budaktan sakınmayan bir kasap tarafından oluşturduğunda Şampiyonluklar geldi. Papaz-Cüneyt, Falco-Stump, Popescu-Bülent ve en son Ufo-Semih'le destanlar yazmıştık. Ahmet Çalık'ı tanımıyorum, Semih'ten daha kötü bir stoperin olamayacağı, teknik bir stoperin de alınmayacağı varsayımı ile Hakan Balta-Ahmet ikilisi kör topal da olsa bizi yarışta tutacak diyorum.

Maç 11 ini öğrendiğimde takımın topu rakip 18 e sokamayacağını öngördüm. Hakan-Semih paslaşmaları rekor yaptı belkide, koca bir ilk yarıyı her zamanki gibi çöpe attık. Oynayan Galatasaray forması olmasa, Konyalı futbolcular girdikleri pozisyonları çok rahat gol yapabilirdi. Nasıl ki bizim klasik oyunumuz deşifre oldu, rakipler de Galatasaray'a gol atmanın klasik metotlarını keşfettiler. Galatasaray'dan gol yemek istemiyorsan topun arkasına geç, basma, göreceksin ki Muslera-Semih_Hakan arasındaki paslaşmalarla en az 30 dakikayı atlatacaksın. Poescu-Bülent-Taffarel paslaşmalarını hatırlayın en az 2 futbolcuyu oyundan düşürürlerdi, bunlar oyundan düşmüş futbolcuyu, tekrar oyuna sokuyorlar. Kötü futbolumuzun 1. derecede sebebi budur.  Muslera'ya şut çekmek büyük aptallık, sol tarafa akıllı toplar indir, Çöp Carole, muhtemelen yerinde olmayacak, olsa da müdahale etmeyecek, olabildiğince sıfıra in, içeri kes, stoperler eğilecek, kafayı mutlaka sen vuracaksın, vurdun, çerçeveyi buldu, uzak köşeye gitti Bein TV almış futbolumuzu, tabela değiştiricisini çağır. En az 3 defa aynı taktikle, çalışılmış kombinasyon  yaptılar, dediğim gibi mental eksiklikleri, büyük takıma, büyük kaleciye karşı çok daha garanti vurmak istedikleri için kaçırdılar. Gol olmaması, savunmanın iyi olmasından değildi. Muslera'ya her ne kadar top gelmese de, sakat sakat kalede olması bile rakibi ürkütmeye yetti.

Paradoksal olarak ilk yarı gol atamadığımıza sevindim. Atsak konçertoyu dinlememiz gecikebilirdi. Takım yapmayı bilmeyen yaşlı Çaylak, Rodrigo'yu oyuna sokmayı aklına bile getirmezdi. Yanlışlıkla Bruma'yı oyuna soktular sandık. Tipi, stili, hızı, öldürücü çalımları aynıydı. Sabri gibi lanetli bir futbolcuya gol attırmasıyla da gitarın tellerine ilk dokunuşunu yaptı. Bruma-Sneijder-Podolski-Rodrigo- Sinan Gümüş, 58 Dünya kupasının unutulmaz  Brezilya'sının unutulmaz ölüm forveti Didi-Vava-Pele-Zagolla-Garrinca 5 lisini oluşturabilir.

Gördük ki Linnes sağ bekte aklıyla oynar, boyu uzun kafa topuna çıkabiliyor, tekniği iyi, çalım atıp adam geçebiliyor, en önemlisi orta yapacağı zaman yüzücü gibi kafasını çevirip bakıyor, orta değil pas atıyor. Ah bir de maçın başındaki sakatlığı ciddi olsaydı! JOR için Meram Bağları'na dalıp izinsiz üzüm yemek gibi olacaktı. Sezonu kapattı derler, Sabri'yi garanti ederlerdi. Şans işte, bazılarının götünü doğarken evliyalar yalardı, Sabri hem golü attı, hem bütün gol pozisyonlarında vardı. Gol attığı için yerini sağlamlaştırdı belki ne var ki üzüm yemenin de bir ölçüsü var, kararında yersen şarap içmiş olursun, fazla yersen pekmez sıçarsın JOR Efendi.

Kötü oyunla bir maçı daha atlattık, Sneijder cezalı, her işte vardır bir hayır, JOR memnun olmuştur, mecburen bu 5 liden 3 üyle sahaya çıkacak, Karabük maçını da geçersek taraftar geri dönüş yapar, vakit çok erken daha Galatasaray iyi oynamadı. Kadro gurubundan çıkan en iyi takım bu değil, futbolcular da son düzlüğe tam kapasiteyle girmek ister, ligin bitimine 5-6 hafta kalmış olsa, Fener, Beşiktaş maçları dahil takım puan kaybetmez derdim. Görünen o ki ızdırap çeke çeke ilerleyeceğiz. İçeriden bir ihanete uğramazsak, Başkansız, Hocasız, bir Şampiyonluk daha görürüz.

Zorlu deplasman, kudurmuş seyirci önünde, kötü oyunla üstelik Sabri'nin golüyle galip gelmek rakiplerin kimyasını çok kötü bozar. 5-0 yensek bu kadar koymaz, tv.leri seyretmiyorum kim bilir nasıl ağlıyorlardır. Ölümüz bu, 5-6 futbolcuyla De Jong'la, Linnes'le galip gelmesini beceren mübarek forma, 11 kişiyle sahada olduğunda neler yapabileceğini dosta düşmana bir kere daha gösterdi. Korku filmi izler gibi izlesinler artık kendi maçlarını. Düşünün Fener'den 2 puan gerideyiz, Konya ile deplasmanda oynuyor, mutlak puan kaybetmesini beklediğimiz, dilediğimiz maç, hezimetten kurtulmuş, berbat oynamış, en kötü futbolcusu gol atmış, Konya'nın en iyi oyuncusu atılmış, hakem Konya'nın penaltılarını vermemiş(bize de öyle görünecek),sinirden bizim maçı bile seyredemezdim.

Bu gece de ölmedik, Bu dağlarda Aslan olmalıyız, olamazsak çakallara yem oluruz. Direnin Çocuklar, Galatasaray'dan başka hiç bir şeyimiz yok.