1 Ağu 2009

9 Numaralı Forma


Lincon'ün feda edilme kararı verildiği an, bir büyük futbolcunun geleceği garantiydi. Keita'nın transeferi Galatasaray'lıları kesmeyecekti. Lincoln'ün seçeneği değildi çünkü. Sağ kulvarda oynayacaktı. Beklentimiz daha başka biriydi. Yalancı medya, her gün yeni birini yakıştırıyordu. Deco'dan, Quarizma'ya, Huntelear'dan, Hleb'e,Owen'e kim varsa piyasada Galatasaray orta sahasında virtiözlük yapacak, taraftarı coşturacaktı.
Basında ismi çıkanı ben eledim, kesin gelmeyecek olanların ismi gazetelerde geçiyordu. Zaman daralıyordu, hekes yerini buluyordu. Lincoln postalandı, artık an meselesiydi Hava alanına bir büyük futbolcunun inmesi.
Ve yuh artık dedirten bir futbolcu indi. Elano Blumer Galatasaray'da oynayacaktı. En fanatik Lincoln'cü bendenize söyleyecek şey bırakmıyorlardı. Demek Lincoln, Elano için kovulacaktı, ne güzel bir kovulma nedeniydi taraftar için.
Elano 9 numaralı formayı istemiş. İşte burada bir şeyler eksik kalıyordu bana göre. Madem 9 numara verilecekti, 9 numaranın onursal sahibi Kral Hakan Şükür vermeliydi formayı. Bu yıl genelek oldu, sözleşme yapılan futbolcunun töreninde kulüpteki eski futbolculardan biri katılıyor, hatırlanıyordu. Tamam Hakan Şükür henüz unutulmadı, unutulmayacak da, ancak sıcağı sıcağı mirasını teslim edebilirdi. Ve çok daha şık olacaktı her şey.
9 numaralı forma bu yıl, 10 numaralı formayla ne güzel görünecek. Aynı 2000 yıllarındaki gibi, Hagi'li, Hakan Şükür'lü formalar gibi mağrurlanacak yeniden. 9,10,11 yıllar sonra şova çıkıyor, yerinizi alın çocuklar. Elano Blumer, Brezilya Ulus takımının futbolcusu, aramıza hoşgeldin. Galatasaray'ı biraz daha büyüttüğün için şimdiden teşekkürler. Attıracağın, aacağın golleri sabırsızlıkla bekliyoruz.

30 Tem 2009

Orantısız Güç, Netonya 1- Galatasaray 4


Oynadığımız takımın adını eve gelene kadar unuttum. Yanlış yazmış da olabilirim, doğrusunu öğrenmeye bile üşendim. Daha açık yazayım, 2-1 den sonrasını istemedim bile. Öyle ya biz haftaya ne maçı seyredeceğiz çocuklar. Elano'ya hoşgeldin, Keita'ya iyi ki geldin, Leo'ya selam, Arda'ya şükran maçı olur bu maç. Ayrıca , istatistik istatistiktir Avrupa Kupası maçlarında yeniden galibiyet sayımız, yenilgi sayımızdan fazla olacak.


Hazırlık maçları tamamlanmak üzere, kaldı bir maçımız daha, sonrasına bakacağız. Kadere bakın ki Avrupa diye maçlarımızı Asya'da oynuyoruz, ne Avrupa'sı. Birde Moşegiller zengin geçinirler, hangi maçta dolduracaktınız o stadı? Merak ettim acaba tarihiniz boyunca Galatasaray'dan daha büyük takım geldi mi?


Leo'dan başlayalım önce. Kritik bir kaç top geldi, duruşu güvenliydi, topları oyuna elle soktu, bir keresinde gelişigüzel vurdu. Adı güzel, Arjantin'li, fiziği iyi bir büyük takım kalecisi olduğuna şüphem yok. Adnan Polat bu sezonu Arda üzerine kuracağız kararını aldıktan sonra, teori pratiğe şimdiden geçmiş durumda. Arda Turan en büyük transferimizdir. Gün geçtikçe futbolu büyüyecektir. Galatasaray tarihine adını yazdırmıştır. Ne kadar övsek, ne kadar övünsek azdır. Yüz yılda bir gelecek futbolcudur, ilk 100 yılımıza Metin Oktay mühürü vurduysa hiç tartışmasız ikinci 100 yılımızın en büyük futbolcusu Arda Turan olacaktır.


İsrail takımının Kazak takımından eksiği fazlası yoktur. İkiside bir birinden beter takımlar, aradaki fark Galatasaray'daydı, kafa futbolcuların oyuna ismini koyması yeter de artardı bile. Maç 40 derece sıcakta oynandı, tabela erken kopmasa bizimkiler biraz sıkıntıya düşse kaza bela olabilirdi. Galatasaray gol yediğinde, en ufak bir kuşkuya düşülmedi, hatta bir gol daha yesek bile sonuç değişmeyecekti. Bir angarya maç daha seyredeceğiz, ancak başta yazdığım futbolcuları ve Surinam'lıyı canlı seyretmek için bırakın maçı antrenmana bile gidilir.


Maça maç diye bakmadığımdan eleştirecek bir şey göremiyorum diyeceğim ama Manda Yiyicisi'ni yazmadan geçemeyeceğim. Bir maçta bana bir şey yazdırma be adam. Girdin 10 dakikada 3 ofsayt, iki yüzde yüz gol kaçırma 4 top kaptırma, bir ayılıkla tamamladın maçı. Hatta maç bittiğinde sana gelen topta bile ofsayttaydın. Sen ne zaman hazır olacaksın? 4 gol atılmış maçta bile bir halt yiyemiyorsan yürü git, bu kadar pahalı yedek futbolcuyu taşıyacak durumumuz yok.


Sabri'nin attığı muhteşem gole eyvah diyen Galatasaray'lıların sayısı sevinenlerden eminim daha fazlaydı. Olsun, Sabri'nin kredisi kolay kolay bitmez, Galatasaray'lı kontenjanından her zaman yeri vardır bu takımda. ne kadar kızsak, ne kadar sinir olsak çıkar bir büyük maçta çektirir üçlüyü herşey unutulur gider. Hangi takımda var böyle futbolcular.


Neticede siklet farkı olan iki takım seyrettik. Orantısız güç kullandık, farklı yendik. Fakat anlayamıyorum, hadi Kazak'lar futbola yeni dadandılar bir kaç sene sonraya yatırım yapıyorlar, Bu İsrail takımlarına ne demeli. Dünya'daki bütün parayı yönetenler, bir takım kuramıyorlar mı? En iyi oyuncuları da Gazze'den firar etmiş Gaza'ydı. İsrail'den iyi tefeci, iyi kumarbaz çıkar da demek futbolcu çıkmıyormuş.


Biz Arda'mızı ve onun önündeki hücüm mangamızı seyretmek için gün sayalım. Elano, Keita, Baros, Kewell, Arda bu ne ya, bu takımın oynayacağı futbolu seyretmek için Ali Sami Yen yeterli gelmeyecek. İyi ki kombineyi almışım, iyiki sözümde duramamışım. Ben bu sene taraftarlıktan seyirciliğe emekli olmak istiyorum çocuklar. Doya doya seyredeyim onları.

In Haldun We Trust



Darbeler sabaha karşı yapılır Dünya'nın her yerinde. Sabaha karşı uykular ağırlaşır, ayakta kalan sayısı azalır. En önemlisi darbeyi önleme ihtimali olanların dirençleri düşer.

Dün gece yarısı 3 de düştü Galatasaray resmi sitesine Elano transferi haberi. Bütün gazeteler dağıtıma verilmişti o dakikalarda. Bütün spor medyasını bir kez daha maymuna çevirdi Haldun. Günlerce Deco'yu yazdı yalamalar. Ben mutlaka basında adı hiç geçmemiş birini bekliyordum. Acaba kim olabilir diye bildiğim futbolcuları taradım, Elano'yu aklıma bile getirmedim.


Bu satırlarda yazdık, adımız Lincoln yalamalığına çıktı. Lincoln feda ediliyorsa mutlak daha iyisinin geleceğini biliyordum. İngiltere'de banko oynayan, bir büyük Brezilya'lı hiç tereddüt etmeden Galatasaray'a geliyor. Biz her ne kadar Haldun'umuza prim versek de, bu transferler Surinam'lının yüzü suyu hürmetinedir. Nasıl ki geçen yıl ki takım, hocaya büyük geliyor idiyse, büyük hocaya da teslim edilmesi gereken takım büyük olmalıydı. Surinam'lının takımı gün be gün büyüyor işte. Mehmet Güven'in yerine Elano, Aydın Yılmaz'ın yerine Keita, Orkun'un yerine Leo Franco, Yaser'in yerine Kewell. Şimdiden ürkütücü bir takım kuruldu, maçlar bu sene kapalı tribün coşkusunda geçer.

Atılan 3 resmi gol, duran toplardan gelmişti. Duran toplardan golleri özlemiştik. Serbest vuruş gollerini nerdeyse unuttuk. Topun başına Sabri'nin geçtiği topların kaleyi tutması bile mucizeydi. Elano'nun serbest vuruşlarını izledim, bakalım ilk piyango hangi kaleciye çıkacak?

Haldun; Bu taraftar sana hep güvendi, hep inandı. Yaptın yine yapacağını, gece nöbetçilerine büyük müjde, sabah siteyi açanlara büyük sürpriz oldu. Medyayı bir kez daha yendiğin, atlattığın için benden, spor medyasından nefret edenden büyük bir teşekkür. Helal olsun kardeşim sana.

Galat'lıyız, Cesuruz, Onurluyuz


Kuşanın çocuklar, savaş çıktı. Alpaslan indiğinde Fenerbahçe tribün lideri saygıdeğer Sefa kardeş,(Bütün tribün liderlerine saygılarımla) tabutun altına girmek için verdiği mücadeleyi unutmadık. O gün husumetin biteceğini sandı bu salak yazarınız. Sandı ki artık tribünlerde küfür edilmeyecek, oyun delikanlıca, mahalle takımı saflığında, mahalle takımı futbolcusu delikanlılığında oynanacak, sonucu herkes tarafından kabul görülecek, bir sonraki maça kadar helalleşilecek.

Nerde o günler, millet bizi devamlı savaş isteyen İskender sanıyor. Yok öyle bir şey, hayatını barış için savaşa harcamış bir büyüğünüz konuşuyor buralarda. NKFVAS, bu kadar iğrenç bir slogan, pankart görmedim. Bizimkilerden taşıyanı azarladım, sakın çocuklar dedim. Analara küfür yok, küfür delikanlıya edilir bana göre. Küfürü de delikanlı eder. Bu bir paradokstur. Küfür halk edebiyatıdır. Alpaslan'ın olamadığı ilk Fener maçında kardeş kardeş giderken maç, sonunu getiremediler. Kayıkçı kavgası çıktı, maganda Volkan tribünlere tombala çekti. Kılpayı facia yaşanmadı. Ne dostluğu, nerde kaldı Metin Oktay'la Can Bartu'nun arkadaşlığı. Hangimiz Arda Turan'la Semih'in kankalığını kaldırabiliyoruz. Emre Belözoğlu'yla arkadaş diye azmı sitem ettik minik kaptanımıza.

Gözümüzün önünde bir tezgah tezgahlanıyor. En masumu yine de ne kadar küfür etsek, ne kadar gemileri yaksak da biziz. 3 tane çapulcu dadanmış bizim sitelerimize, ismi yok, cismi yok Fenerbahçe'liliğini konuşturuyor. Cevap yazmayın, baş edemezsiniz. Fenerbahçe'liyi ezemezsiniz, saygı bekleyemezsiniz. Her kim ki zenginliğiyle övünüyor, kaldı ki zenginlik kendi zenginliği de değil, hangi zeminde tartışacağız. Bizim sosyal demokrat Galatasaray'lı kardeşlerime önerim var, belli ki onlar maçları tribünden izleyenler değil. İlk Fenerbahçe maçını bir kahvede seyretsinler, hiç seslerini çıkarmadan gözlem yapsınlar. Eğer Galatasaray'lılığın biraz önemi varsa kendisi için, bir daha Fenerbahçeli ile yan yana gelmemeye yemin edecektir.
Tekrar ediyorum, bizler fanatiğiz, normal bir Galatasaray'lı değiliz. Dolayısıyla muhatabımız, en az bizim gibi fanatik Fenerbahçe'lilerdir. Burası bağımsız bir blogtur, yazılar Galatasaray'lılar içindir. Okuyan Fenerbahçeli de olsa rencide edici, aşağılayıcı bir şey yazmam. Yazdıklarım, benim tesbitlerimdir, benim doğrularımdır.

Ben size bir anımı anlatayım, belki somut bir veri olabilir ikilemde kalanlar için. Fenerbahçe Stadında, bir spor müdürü arkadaşımın(bu arada Fener'li olmayanı spor müdürü yapmazlar) daveti ile Fenerbahçe Stadında locadan Fenerbahçe Kayserispor maçını izlemek bahtsızlığına uğradım. Locada Savaş Ay, Ergun Babahan başta olmak üzere bir kaç azılı Fenerbahçe'li üst düzey şahsiyetle beraberdim. Fenerbahçe hezimete gidiyordu, maç 6-0 oldu, 7. yi isteyen Fenerbahçe'li Luciano yalandan atladı. Penaltı diye kıçlarını yırttılar, hakeme ana avrat sövdüler. O gün Savaş Ay'dan iğrendim, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'dan nefret ettim. Fenerbahçe'li budur, 7 atsa 8 ister, 8 atsa 10 ister. Doymaz, acımazlar. Galatasaray'dan hezimet bekleyemeziniz, atmazlar, fark olan maçlara bakın gollere fazla sevinmezler, maçı dostça bitirmeye özen gösterirler.

Bütün bunları yıllardır maçları canlı takip ettiğimizden gözlemledik. Amacımız Fener'liye küfür ettirmek değildir, hele ki bu sütunlarda sakın etmeyin. Bizimkisi mertçe, delikanlıca dalaşmaktır. Sırça köşkte oturanlar, bizim gecekondumuza taş atmayı göze alıyorlarsa da durumdan vazife çıkartıp, asil ve mukaddes baltalarımızı çıkaracak, Galatasaray'ı, Galatasaray'lıyı kollama ve koruma refleksimizi en kıralından göstereceğiz. Mor formayla öğrendik ki milat öncesinden geliyoruz, onurlu ve cesur Galat'lıyız, Gallipoli'ye, Galiçya'ya, Galler'e, Galata'ya adımızı kanla irfanla yazmışız. Hodri Meydan.

28 Tem 2009

5 Yer 7 Yer, 6 Yemez


Elin takımı 5 liği geçirir Bülent Efendi. Belini doğrultamazsın, ama afferin yine de. Ne yaptın yaptın, psikolojik skorun altında kaldın. Aslında kötü takımların klasik skorudur 5 tane. Maçın ilk dakikalarını geçtiğimiz anlarda ben 5 tane yazdım zaten Sivasspor kalesine.


Şu maçı gördükten sonra, ligi iyi tezgahlayamayanlara sitem edesim geldi. Galatasaray, Fenerbahçe bir alt katagoride oynarken, bir üst kademede oynama ihtimali, İç Anadolu'nun mütevazi bir şehir takımının oldu. D-Smartçılar'ın ağzı kulaklarında, bir balık daha yakaladılar. Bir de Beşiktaş, Dürüllü'lü şerbetiyle 3. olursa bak sen o zaman. D- Smarta zam gelmezse ben bir şey bilmiyorum.


Şampiyonlar Liginde oynayacakmış, potansiyel Fener hocası. Stadı da ona göre düzenlediler, ne gerek var kardeş, alt tarafı bir maç oynayacaksın, elendikten sonra bir maç daha. Takımı dağıtmış hocamız, hüner futbolcu da değil bende der gibi. Bir kasıntı, bir hava, adamlar da işi ciddiye almışlar. Acımak da yok ibnelerde.


İlerde Ersen Martin'i görünce şaşırdım. Bokunda boncuk bulunan gol atamayan sırık golcü nerde diye merak ediyordum. Bilica'yla change edilen Yasin kardeşime üzüldüm. İlk ciddi maçında cortladı. Bu maçla beraber Sivas ambarına fare girmiş bulunmaktadır. Bu sene ilk 10 içersinde olursa başarı, sonraki senesinde de abbas yolcudur.


Tabelaya sevindim sanmasın kimse, Sivas'lıyız ne de olsa. Ancak hemşehrilerimizin bir Avrupa kupası maçı seyretme heveslerine limon sıkan Bülent Hoca'ya kızgınlığımız var tabi ki. İnsan biraz az yer, atma ihtimalin sıfırın altı, bari katı savunma uygulasaydın üstad!

Galatasaray'lı


Bu satırların yazarının gittiği ilk maç Fenerbahçe'nin, Didi zamanında Santos'la oynadığı hazırlık maçıydı. Bu gözler canlı canlı Pele'yi seyretti. Ve o gece o maçı seyretme bahtiyarlığına erişmiş mahalledeki tek Galatasaray'lıydı o çocuk. Üstelik kendi abisi Fenerbahçe amigoluğu yapıyordu aynı tarihlerde.

Evet biz azız, her ne kadar anketler Galatasaray taraftarının Fenerbahçe taraftarından sayıca fazla olduğunu söylese bile ben kabul etmiyorum. Biz azız. O gün mahalledeki çocuklardan, Fener'li olanlar nasıl bir çoğunluksa biz azız. Mahalle arasında maç yapılırken bile, Fener'liler bir takım oluştururlarken, Galatasaray'lılar, Beşiktaş'lılarla yetmedi, fasulyeden Fener'lilerle koalisyon kurarak takım çıkarabilirlerdi. Sanırım şimdi bile aynıdır. 2000 li yılların o büyük rüzgarlarıyla Galatasaray'lı yığınlar daha fazla gibi görünse de konjoktürel kalmıştır.

Biz azız, özelde ben hep azdan yana oldum. Yığınlar sağcıyken biz solcu olduk bu ülkede. Bütün mahalle Fener'liyken biz Galatasaray'lı olarak sıyrıldık aradan. Çoğunluk ne yaparsa tersini yaptık, gelinen noktada iyi ki böyle yapmışız diyecek halimiz yok. Amma ve lakin tercihimizi yapmışız en önemli konularda. Sosyalistiz, Galatasaray'lıyız.

Fenerbahçe'liyi tahlil ettim kendimce. Benim yazdıklarım mutlak doğru diye bir şey yok, benim düşüncelerim sadece. Ve sadece düşüncelerimi yazıyorum, gazeteci değilim yazdıklarım bana bir şey kazandırmıyor. ''Büyüksün'' diye yazanların söylediklerini işitir gibi oluyorum. Küfür edenleri muhatap almıyorum, eleştiri yapanlara ise cevap vermeye çalışıyorum.

40 yıldır hemen hemen bütün Fenerbahçe maçlarını canlı seyrettim. O maçları seyretmeyenler, o maçlarda tribünlerde olmayanlar, hatta Kadıköyde, tel kafesin içinde Galatasaray taraftarlığı yapmamışlar, beni kolay kolay anlayamazlar. 50.000 kişiden Galatasaray'lı analarının yediği küfürü işitmemişlere ben ne diyebilirim ki. Tatlı su Galatasaray'lıları işi siyasete dökmüş, faşistlikten, ırkçılıktan, siyasi terminolojiden sataşmalar yapmış. Evet dostum taraftarlıkla siyaseti benzetmişseniz ben açıklayayım kısa yoldan. Ben Galatasaray faşistiyim. Galatasaray için kavimden kardeşten, arkadaştan vazgeçtim. Eğer benim oğlum Fenerbahçe'li olsaydı kesin ondan da vazgeçerdim.

Biz nasıl Galatasaray'lıysak bizim derecemizdeki Fenerbahçeli'lerle dalaşıyoruz sadece. Benim de Fenerbahçe'li arkadaşım var, ama Galatasaray'a küfür etmedi hiç benim yanımda. Rencide edici bir şey yapmazlar. Ve biz de hiç bir zaman bir Fenerbahçe'liye münferit küfür etmemişizdir. Trübünlerde edilen küfürleri saymazsak, hiç bir Fenerbahçe'liyi rencide etmedim. Fenerbahçe sitelerine girip okumam bile. Fenerbahçe yazarlarını bir teki hariç okumam. Ve kendimin nasıl Galatasaray'lı olduğunu net bir cümleyle açıklayayım. Okuyanlar kendilerinden pay biçsinler, böyle bir durumla karşılaştılar mı?, karşılaştılarsa ne yaptılar. Ben ne mutlu ki şu ana kadar , benim yanımda, Galatasaray'ın yediği gole sevinen birini görmedim. Olamaz, Galatasaray'ın maçını hiç bir zaman toplu ortamda seyredemem.

Fenerbahçe'linin övündüğü şeylere bakın. Stadyumları güzelmiş, dükkanları daha çok satış yapıyormuş, kombineleri daha pahalıymış. Sadece bu yönüyle bile bir Fenerbahçe'li görüntü kirliliği yapmaktadır. Bakın Beşiktaş iki kupa alıp şampiyon oldu, etrafta gürültü kirliliği oldu mu? Ya Fener olduğu zaman.

Galatasaray'lı azdır, az olması avantajıdır. Bu ülkenin egemen politikası gereği iyi olanların az olmaları gerekmektedir. Nasıl ki sağcılık, solculuk insanların yaşam biçimlerini farklı kılıyorsa, yoğun taraftarlık da öyledir. İddia ederim 100 tane iyi Galatasaray'lıyla, 100 tane iyi Fenerbahçe'li bir araya gelse çok yoğun bir insanlık farkı Galatasaray'lı lehine oluşacaktır.

Bize iyi diyenlerin sayısı, kötü diyenlerden daha fazladır. Farklıyız, azız, her şeyde her olayda tarafız. İlk salladığımız sarılı, kırmızılı flamalar, demiryolcu babamızın trenlere sallladığı işaret flamalarıydı. Bugün bu yaşta hala alıp bayrağımızı maça gidiyoruz. Sıfatım çok basit, Galatasaray taraftarıyım.

Bu ekranlara gün be gün yazı yazdıran, kimi zaman coşturan, kimi zaman kızdıran, dövüşmeyi göze aldıran şey Galatasaray'lılığımızdır. Galatasaray'lılıktandır bunca savaş. Bu sayfalar benim kişisel kavgalarımın savaş alanı değildir. Birileri kırılacaksa da kırılacaktır. Kimseyle özel bir husumetim yoktur. Taraftarlıksa konu tek bir gerçek vardır, Galatasaray'lılıktır. Gerisi yalandır.