23 Eyl 2011

10 Kişi Kalan Takımın Hocası

2000 senesinin 17 Mayısında, Parken stadında bir final maçı oynandı. Maç uzatmalara gitti, o anda beklenmedik bir şey oldu., takımın en büyük futbolcusu atıldı. Üstelik olası penaltılardan birini atacak garanti futbolcuydu. Ve daha maçın bitimine 27 dakika vardı. Takımın Hocası Fatih Terim'di. Hasan Şaş'ı oyuna soktu. Ve 10 kişi kalmış takıma hücum emri veriyordu. Galatasaray bir zamanlar böyle bir takımdı.

Galatasaray'ın bir karakteri vardır. Bu karakter, Darwell'lle başlayan, Lucescu'yla biten uzun yıllarda oluşmuş bir futbol kültürüdür. Yener, yenilir, şampiyon olamaz, fark yer, futboldur her şey olur, ama Galatasaray asla sıçan gibi futbol oynayamaz. Benim Galatasaray'dan en fazla gurur duyduğum maçlar, eksik kaldığımız, yenik duruma düştüğümüz maçlardır. Böylesi maçlarda Galatasaray'ın forsesini seyretmeye doyum olmaz.

İki gece önce, Karabük'te maçın başlarında Galatasaray 10 kişi kaldı. Takımın başında yine hoca Fatih Terim'di. Atılan kalecinin yerine en uçtan, hücum bölgesinden birini çıkardı. Sıradan bir lig maçıydı oynanan. Mütevazi bir küçük kasaba takımıyla, durum 0-0 dı. Devreyi, kazasız belasız, yani gol yemeden atlatmayı planladı hoca bes belli. Ama bu arada kaleci, inanılmaz bir kaleci kurtarışıyla çataldan bir topu çeldi. Yani aslına bakarsak, planın falan tuttuğu yoktu. Galatasaray'ın kötü kalecilerinden biri, kedi olalı bir fare tutmuştu. Olsun du, Hocanın planı değilse de duaları kabul olmuştu. Resultante importante idi. 10 kişi kalmış Galatasaray, tek bir atak yapmadan, Elmander'i topla buluşturamadan soyunma odasının yolunu tuttu.

İkinci yarı, eski büyük maçları, eski 10 kişi kalmış Galatasaray'ı seyretmişler, haklı olarak hocadan bir şeyler bekliyorlardı.  İkşnci yarı başladı, ne olur bir atak biz dilenciler için. Ne gezer, bizim futbolcular ortaya geçtiler, sıçan olarak. Bir ara Karabük'lülerin 5-6 dakika top çevirdiklerini seyrettik. Galatasaray kalecisi vakit geçiriyordu, kendisine gelen bütün topları ileriye şişiriyordu. Bunları seyreden hocalar, Fatih Terim'le Taffarel olamazdı. Benim azıcık tanıdığım Fatih Terim, sıradan bir maçta beraberliğe yatan kalecisine tekme tokat girişir bir daha asla forma vermezdi. Muhtemelen, Karabük'ten tırsıp, kendisi yatın demişti.

Galatasaray'ın sayısız maçını seyrettim. Çok büyük hezimetlerini gördüm. Son yıllarda takımı tanıyamıyorum. 1-0 öne geçse Kanije Kalesi savunmasına geçiyorlardı. Bu sene durum farklı olacak sanmıştım. Her kes korkar, Fatih Terim asla hiç bir maçtan korkmazdı. Nitekim korkmayıp, 3-0 gerideyken Fener'e saldırmış 3 tane daha yemişti. O maçta hiç utanmamıştım, Karabük'teki maçta yerin dibine girdim.

Bu takımın tamam, hasbelkader taraftarı olduk, ama ya sonrası. Niçin sevdik, niçin her sevdasının peşine takıldık. Galatasaray büyük takım refleksini her zaman sahaya yansıtmak zorundadır. Kalecisi vakit geçiren, hem de berabere durumdayken vakit geçiren takım büyük takım olamaz. Vakiti bir güzel geçirdin, peki yemeyeceğinin garantisi var mı? Nitekim, kurtardığın topun diyetini, her zaman ki gibi kalende felç geçirerek ödettin, sonra, sana vakit lazım değil mi? Ben o anda, Büyük Terim'den, kaleciyi çıkarmasını, Baros'u oyuna alıp, Sabri'yi kaleye geçirmesini beklerdim. Ben olsam öyle yapardım, sanırım Hoca bilmez ama ben biliyorum ki, Sabri hem Ufuk'tan, hem de Aykut'tan daha iyi kalecidir.

İyi oyun oynatamayacak Terim bu gidişle Galatasaray'a. Zamanında iyi oynamış bir takımın Hocası olduğuna kendisi de inanmıyor. İyi oynuyor gözükmenin tek yolu, gol bölgesine rakipten daha fazla adam sokabilmektir. Yani rakipten adam eksiltmektir. Futbol sanıldığı gibi 11e 11 oynana bir oyun değildir. Diyelim ki top senin takımındadır. O anda kendi kalecinin senin gol atmana en ufak bir katkısı yoktur. Bir de topun ayakta olduğu adamı saymazsak, kalan 9 kişi gol yememek için çabalayan 11 kişiye karşı oynuyor demektir. O halde ne yapılmalı ki, en azından 9'a 9 oynayabilmelidir. Çalım atan, pas veren, hızlı koşan futbolcular bu yüzden daha değerlidir. Bizim en iyi oynadığımız sezonu hatırlayın çocuklar. Popescu, Taffarel'le paslaşıp, en öndeki adamı eksiltmiş olarak oyuna sokardı. Hagi' en az 1 adamı geçtiğinde de gol bölgesinde çok daha fazla Galatasaraylı futbolcu bulundurulurdu.O takım bugün Fatih Terim'in elinde olsa Hagi'yi, mağlup duruma düşmezse oyuna almazdı. Arif'i ise hiç oynatmaz, tek başına kalan Hakan Şükür'de bir iki maç sonra taraftardan küfür yerdi.

Hoca olmadığını ve Galatasaray'a hoca gerekmediğini defalarca yazdım. Takımın başında sonsuza kadar kalmasında benim için sakınca yok. Ben Reykart'ın götüne teneke bağlanarak gönderildiği bir takımın taraftarıyım. Gerçekten de benim gibi taraftarların Galatasaray'ın başında bir hoca aradığı falan yok. Galatasaray'ın kendine has hasletleri vardır, onlara zeval getirmeyecek bir çoban, yeter bize. Her şeyine katlanırım, inanırım da korkaklığına inanmazdım. Fenerbahçe son 20 seneyi 2 kaleciyle oynadı, durum onu gösteriyor ki bir 10 sene daha aynı kaleciyle oynayacak, biz 20 kaleci eskittik bu yıllarda. Gol yedi, kaleci değiştir, yemedi, top gelmedi, atamadılar sakın elleme. Takım Manisa'yı yendi, galip takım değiştirilmez Fener'e de aynı takımla oyna, yenildi, bir daha ki maç değiştir.

3 maç seyrettik, diyorlar ki bizimkiler,'' amma kötümsersin, takım değişti, alışacaklar'' falan. 3 maçta kombine edilmiş tek bir atak görmedim. Gol, futbolcunun kişisel becerisine bağlanmış, gol yememek için ise kazmalardan medet beklemeye. Biz Fatih Terim çaylakken, Sami Yen'de Fener'den 4 yediği maçı seyrettik. O kadar kötü yönettiği maçları hatırlıyoruz. Ben Terim'i, KarabükTeki kadar çaresiz, korkak, takımı kadere teslim ederken seyretmemiştim. Üzgünüm.

4 adamı atılmışken, averaj hesapları söz konusu iken Fenerbahçe Stadında taraftarı biber gazı solurken, Arif'le beraberlik golü arayan Lucescu'ya saygılarımla,

21 Eyl 2011

Ortadaki Sıçanlar; Karabük1- Galatasaray 1


MAÇKOSKOP
KADRO:
Ufuk
1.5
Aboooo
-2
Gökhan
-3
Ufo
1
Hakan Balta
1.5
Selçuk
2
Melo
4.5
Kazım
1
Elmander
0
Sercan
4
Ayhan Akman
10

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-Oynanan maçta, büyük olanın hocasının, ikinci yarıya başlarken takımın en etkili forvetini çıkarıp, zaten gereğinden fazla salakla işgal edilmiş sağ kulvara birini daha alması.

VARİL:
-Abooo; Kendisine teşekkür ediyorum, beni bu sezon haklı çıkaran ilk futbolcu olmuştur. Ya sakattır, ya emekliliği gelmiştir. Biri Muhammed Sarr’ı kaybolduğu yerden bulup, Galatasaray’a bilezik gibi geçirmiştir.

GLADYATÖR:
-Ayhan Akman; Uzun yıllardır Ayhan Akman’ın takıma zarar veremeden bir maçı atlatmasını seyrettim. Kendisi ya oyunda olup, Galatasaray’a kötü oyun oynama hastalığını bulaştırmış, ya da hiç görünmemiştir. Bu akşam kulübedeydi, kötü oynamayan tek futbolcuydu.

BOROZANCI:
-Bünyamin Gezer; yanıltmadı, bu sezon hakemler gerçek manada hakim olmuşlar. Sıkıysa biri yan gözle baksın, büyük takımların çekeceği var. Ah bir de Milan Baros’un kolpasını yemeyip, sarıyı bassaydı, bu gün benim adamım olacaktı.

BİR SORU – BİR CEVAP:
-Fatih Terim, hangi köyün imparatoru?
-Çeteistan’ın

İMPARATOR:
Takımı leş teslim aldı, son 3 sezonun en kötü futbol oynayan takımını. Ve gördük, tecrübe kazandıkça sıçana dönmüş. Takım ilk yarıyı berabere bitirmiş. Karşısındaki takım 10 kişi oyanmamıza rağmen beraberliğe razı, sen kalk gole en yakın adamı çıkar, Sabri’yi oyuna sok. Otur, sıfırsın
-
ORDAKİLER:
-Karabük’e büyük takım geldi sananlara, de get lan çekip maça gitmemişlerdir. Bu Galatasaray’ı seyretmek için İstanbul’dan maça giden varsa haber versin, hepsine benden bir kerizlik madalyası var.

ANALİZ:
-Bir ara utandım maçı seyrettiğime, sanki takım Barca’ya karşı oynuyordu. Milan Baroş oyuna girmek için kenarda bekliyordu. Bizden biri topu kapıp, taca atsa razıyım, ortada sıçan oyununda sıçana dönmüşlerdi. Yazık, takımda geçen sene 1 tane Mustafa sarp vardı, bütün lanetimle saldırdım, belamı buldum, takımın tamamı Mustafa Sarp’a dönüşmüş, sağ olasın Grande Terim.

Taraf olduğumuz takımın, tek Galatasaray’lı futbolcusu Sabri bu sefer kulübede. Yerine layık görülen Abaou, belki birkaç defa daha az atak yememizi sağlayacak sağ tarafımızdan, değer mi acaba? Abou değil de Cafu olsa, Torres olsa ne yazar? Daha ligin başı Ufo kaptanımız oldu, haydi hayırlısı.
Galatasaray iyi oynayamayacak, buna hazır olalım. Geçen yıllarda kötü oyunu bulaştıranların çoğu gidince umutlanmıştım, ama kanserli bacak kaldı, başka tedavi yöntemleri uygulandı. Orta sahada pasla, çalımla adam eksiltip gol bölgesinde daha fazla adamla girilemediği sürece çoğu maçı kötü oynayarak tamamlayacağız. Stoperlerden Gökhan’ı saymıyorum, benim için hakkında kötü de olsa bir şey yazmak ona lütuftur. Onu oynatan hoca hoca değildir. Diğer stoper Ufo’da etliye sütlüye bulaşmadan 3.maçını atlattı. Sıradan bir stoper bile değil, ligin sonuna kadar 2 gol atamaz. 1 tane belki vücudunun bir tarafına çarpar girer diye temkinliyim. Büyük takımın iki stoperi ileriye hiç çıkmadan bir maçı nasıl tamamlar?

Bu maçta iyi oynamamasına rağmen, orta sahada duruşu, cesaretle toplara girişi, ben yenilmem diyen direnişi için Pitbull’a saygı duyalım. Bizim insan alıcı satıcıları 1996 yılından beri kedi olalı bir fare yakalamışlar.( o sene Hagi yakalanmıştı) Numara bilerek mi verildi, sanmıyorum ama 10 numara futbolcu.

Muslera için bu maçta bir not vermeyi umuyordum. Kendisini tanımıyordum, ilk kez Arjantin maçında izledim. Maçı tek başına koparmış, almıştı. Samsun maçını canlı seyrettim. Topu oyuna elle ayakla pas olarak sokuyordu. Benim için büyük takım kalecisinin tek parametresi buydu. Gökhan Zan baltası, uzun şişirilmiş topa refakat ederken, kalesini boşaltıp, bodoslama adama girişti. Takımlar artık hakemler karşısında aciz, yedi kırmızıyı. Ufuk’un, Aykut’un cinlerine çarpıldı. Kaleye geçen Ufuk, unutulmaz kaleci kurtarışlarından birini yaptı. Ama ne yazık, sıçan dı kendisi. 0-0 berabere maçta vakit geçirdi, kendisine gelen bütün topları 8 dönüm araziye şişirdi. Kenarda koskoca Taffarel var, inanamıyorum nasıl müsaade ediyor? Bunlardan asla büyük takım kalecisi olmayacak.

Selçuk’un Selçukluğunu 3. Maçta da pek göremedik. Bu adam bildiğim iyi korner atardı, bakıyorum kornerleri bile yetiştiremiyor. Hoş ben zaten, gelişi güzel içeri gönderilen kornerlere karşıyım da, her hangi bir kombinasyon da yok atışlarında. Galatasaray 10 kişi kaldığında eskiden ne coşkulu olurdum. Kalanlar %10 daha fazla savaşsa eksik falan kalmazdı. Şimdilerde zaten takım berbat oynuyor, 10 kişi kalırsa o maçı çevirmesini beklemek ancak çok iyimser Galatasaray’lıların olabilir.

Yabancı futbolcu kalitesi, geçen yıldan kesin olarak daha kötü. Yerlilerden ise Selçuk’la, Sarp değişikliğinden başka yeni bir şey yok. Bu şartlarda bel bağlanacak adam da kendi geçmişin arayan kolpa İmparator. Benim umudum yok. Bu futbolla, Arena Stadı’na yazık olacak, ona yanıyorum.  

20 Eyl 2011

Sabri Sarı(kırmızı)oğlu; Tommiks

Şu an Galatasaray skut ekibinde biri var, adı bende saklı kan kardeşimdir, eski futbolcudur. Okan'dan Suat'tan, Emre'den başka hiç mi kimse çıkmayacak mı diye sormuştum bir zamanlar. Dedi ki yok yok, o nesil bitti, bir daha gelmesi mucize, ama illaki bir isim istiyorsan, zorlamayla birini söyleyeyim . Sağ kulvarda biri var işte, takıma girmeye en yakın adam, adı Sabri. Benim için otoriteydi, sattım Sabri'yi bizim çocuklara. Geliyor demiştim, daha kendisini hiç görmeden.

188  lig maçı oynamış Tommiks, 18 gol atmış. Bir sağ bek olarak oldukça fazla. Çoğu Galatasaraylı sevmez kendisini, şut çekiyor, çoğunu dağlara taşlara atıyor diye. Rakibi, yere göğe, Barca'ya Real'e sığdırılamayan Gökhan Gönül, oynadığı 112 maçta 5 gol atabilmiş.. Bu ortalamayla Fenerbahçeli prens Gökhan 188 maç oynadığında yazıyla sekiz gol atmış olacak. Sabri'yi sevmeyen Galatasaraylılara duyurulur.

Ben çok mu seviyorum Sabri'nin oynadığı futbolu? Kesinlikle hayır diyorum. Ve açıyorum mevzuyu. Sabri istese hiç bir maçta şut çekmez, var mı itiraz edecek olan? Serbest vuruş kullanmaz, korner atmaz, kondüsyonu yeterli, her topa deli dana gibi koşar, hepimizin gözünü boyar, maçtan sonra da üçlü çektirip günü tamamlar. Sorun var mı? Böyle yaparsa kızacak adam çıkar mı? Bence çıkmaz, hatta şimdikinden çok daha fazla prim yapar sevgili Galatasaray'ın çapulcu, amigo kaptanı.

Konu değil, bence sakıncası da yok ama belki bilmeyeniniz vardır. Galatasaray Kaptanı sevgili Arda Turan'ın sevgilisi daha önce Sabri'nin kız arkadaşıydı. Benim için bunları söylemek ayıp, bana yakışmaz belki ama amacım Tommiks'i bilmeyenlere, sadece kuşları döven ortalarına küfür edenlere bir şeyler daha aktarabilmektir.

Şu son oynanan lig maçında sahaya çıkan Galatasaray'da, Galatasaraylı olan tek futbolcudur kendisi. Galatasaray yenildiğinde evinde ağlayacağına emin olduğum tek futbolcudur aynı zamanda. Daha dün gördünüz at gözlüklü Galatasaraylılar, Mustafa Sarp'ı. Bu sütunlarda kimilerinden çok küfür yedim, daha hiç seyretmeden saldırdığımda. Ne oldu? kaç metreymiş Mustafa Sarp'ın Galatasaraylılığı, ölçtünüzmü? Sizin için sahada oynayan futbolcuların Galatasaraylılığı ne kadar önemli? Bilmem, ama benim için tek parametre, futbolcuların ne kadar iyi olduğu değil, ne kadar Galatasaraylı olduğudur.

Galatasaray gerekirse 10 kişi oynayacaktır. İşinize gelirse, Sabri yazılacak, sonra diğer 10 kişi belirlenecek. Sabri, başka bir Sabri'ye formasını teslim edinceye kadar bu takımda istediği kadar kötü oynayabilecektir. Büyük Galatasaray, büyük bir Galatasaraylı futbolcusu Sabri'yi taşımaya muktedirdir. Metin Oktay'dan şüphe ederim, Sabri'den etmem ki asla başka bir takım forması giymeyecektir.

Büyük Galatasaray taraftarı, Galatasaraylı olmanın da bir bedeli vardır. Aklını başına devşir, tabelaya, oynana oyuna bakma. galibiyetler, şampiyonluklar gelip geçer, Metin Oktay'lı takımın kaç şampiyonluk kazandığını bilen var mı aranızda? gerek yok, ben de bilmiyorum, bildiğim tek şey Galatasaraylılığa katkıda bulunan  futbolcuya minnet duymam gerektiğidir. Ve eminim ki Sabri, sağ kulvarda Galatasaray gol yemesin diye cebelleştiği kadar, nice çocukları Galatasaraylı yapmak için savaş verdiğidir.

Sabri'ye küfür eden bana küfür etmiş demektir. Ben tribünlerde olduğum sürece, Sabri'ye saldıran karşısında beni bulacaktır. Hani hep deriz ya biz olsak daha iyi oynarız diye, işte o biz, Sabri'dir. Sağ bekten öte Galatasaray amigosudur, kredisi sonsuzdur, yerine adam arayan başına büyük bela alır.

Sabri; Futbolunu gram ilerletemedin, ama hiç önemli değil kardeşim. Sakat ve cezalı olmadığın sürece takımın her hangi bir mevkisinde seni gördüğüm sürece Galatasaraylı olduğuma şükür edeceğim. İstediğin kadar kötü oynayabilirsin, yolun bahtın açık olsun sevgili kardeşim.

19 Eyl 2011

Servet Çetin Sorunsalı

Galatasaray kadrosunda görmeyinceye kadar içim rahat etmeyecek. Kendisini futbolcu olmadan önce de tanıyan biri olarak, 4 numara mevkisinde Servet'i seyretmekten gözlerim ağlıyor artık. Nasıl oluyor da hoca diye tapındığımız adamların bankosu oluyor çıldırmak üzereyim? Eğer Servet'i bir hoca banko oynatıyorsa, iki sebebi vardır. Ya haindir, ya gaflet dalalet içindedir. Hele ki tarihinin en berbat geçen senesinden sonra, takımın neredeyse tamamının değiştiği bir ortamda yine de Galatasaray'ın 1. stoperi olarak sahaya çıkartılıyorsa, durumdan vazife çıkartıyor, testiyi taşıyanı çeşmeye gitmeden  önce dövüyorum.

Öngörüyorum; Eğer kalırsak ki öyle görünüyor, playoff maçlarının sonuncusunun maç kadrosuna bakın. Servet Çetin o kadroda varsa bilin ki en iyi ihtimalle takım lig takım 3.sü olacaktır. Daha da ileri gidiyorum, Galatasaray defansı Servet'in yanında Gökhan Zan'la oynayacaksa, Fatih Terim playoff maçlarını asla göremeyecektir. Gökhan Zan'ı ben saymıyorum. Dünyanın en iyi stoperi bile olsa kendiliğinden oynamayacaktır zaten. 4 maç peş peşe oynasın sezonu kapatır. Bu yüzden konumuz Servet Çetin vakası üzerinedir.

Biraz istatistik vereyim. Oynadığı 4 lig sezonunda 91 maça çıkmış. Bu 4 sezonda Aykut, Orkun, Santçiz, Leo, Zapata'yı Galatasaray kalelerine geçtiklerine pişman etmiş. Bu son 4 sezonda Galatasaray, 136 maçta 143 gol yemiş. Servet olmasa belki de bu kalecilerden biri hala kalemizde oluyor olacaktı. Bu ne demek oluyor anlatayım? Galatasaray, Servet'siz oynadığı 1596 lig maçında toplam 1320 gol yiyerek maç başı gol yeme ortalaması 0.82 iken, Servet'li kadrosuyla oynadığı sezonlarda, gol yeme ortalamasını maç başı 1.05 e çıkarmıştır. Feldkamp, Cevat Güler, Skibbe, Bülent Korkmaz, Reykart, Hagi, Bülent Ünder hocaların, kendi istikballerini  çöpe atarak oynattığı Servet, Galatasaray'ın Şampiyon olma oranını yüzde 32 den, yüzde 25 e düşürmüştür.(Servetsiz oynanan 49 senede 16 Şampiyonluğa karşın, Servet'li 4 senede gelen tek şampiyonluk)

Galatasaray Başkanını direk olarak mahkemeye göndermiştir Servet Çetin. Benden başka kafayı takan yok,
beraber  oynadığı buizit, Song, Emre Güngör, Emre Aşık, Meira, Neil'i itin kıçına sokturup kovdurmasına ve kendisi yenen gollerin en az % 80 inde hatalı olmasına rağmen takımda banko oynamasına.

Bu yazıyı okuyan en iyimser Galatasaraylıya lafım var. Oynayacağı ilk maçı dikkatle seyretsin. Ben daha öncekileri seyrettiğim için rahatım, bundan sonra oynayacağı tüm maçlarda nasıl oynayacağını biliyorum. Rakip kalede her serbest vuruşta var kendisi. Çoğunda da topa kafayla dokunabiliyor. Yani beyniyle topa vuruyor, zamanlama yeteneği yok. Her maçta da en az 10 defa gidip geldiğinden en az 3 km koşmuş olup CV sine en çok koşan bek olarak yazdırıyor. Attığı gol 8, yani senede 2 gol atabilmek için Galatasaray Hocalarının ileriye gönderdiği kazmanın performansı bu. İddiam şu dur; Servet hiç gitmese bizden birileri daha rahat toplara vurabilir, daha çok gol atabilirdi.

Şimdi dönüyorum bizim kaleye. Ne hikmetse rakip kalede her topa dokunabilen Servet, bizim kaleye ortalanan hiç bir topa kafaya çıkmamakta. Çıksa bile yan toplara dokunmaktan azizdir. Yerdeki mücadelelerde ise dikkat etsin bu iyimser kardeşim ayakta kalmaktadır. Yani Galatasaray'ın yediği, ya da kıl payı atlattığı gollerde yatarak mücadele edip hedefi küçülteceğine ayakta kalarak, sadece bir ayak, ya da kıç boyu alanı kapatabilmektedir. Mustafa Sarp'ın bir benzeri dehaya sahiptir kendine oynama konusunda. Daha önceki partnerleri Emre Aşık, Emre Güngör yatarak sarı kartları, kırmızıları alırken kendisi beyefendi futbolcu görünümünü asla bozmamıştır. Zavallı Emre'ler sakatlanıp iptal olurken kendisi hep diri kalarak maç başı parayı indirmiştir.

Kendisi futbolcu lisanslıdır. Oldu ya gerekti, penaltı atabilecekmidir? Serbest vuruş, korner kullanabilir mi? 4 numaralı mevki den başka bir yerde oynayabilir mi? Artık futbol şova dönüştü, formasını satın alan Galatasaraylı var mı? Aynı yerde yıllarca Bülent Korkmaz oynadı, Bülent gibi olmak isteyen milyonlarca çocuk var iken, Servet gibi olmak isteyene rastlayan var mı? Servet sakatlansa, oynamasa eyvah çeken biri çıkar mı? Gitse üzülen olur mu?

Ben size söyleyeyim, Servet Galatasaray'dan gittiği andan itibaren bir daha asla Florya'da bile görünmez. Bunlar kalabalık ailedir, kardeşimiz, oğlumuz Galatasaray'da oynuyor diye hepsi bize bir taraflarıyla gülüyor, ve ne yazık ki kim gelirse gelsin kovulacağını bile bile bütün Hocalar onu oynatıyor. Bir paradokstur gidiyor, Milli takımda oynuyor diye Galatasaray'da, Galatasaray'da oynuyor diye de milli takımda oynuyor. Bank Asya ligi dahil bütün takımların 4 numaralarının Servet'ten daha iyi olduğunu ispatlarım. Servet'i oynatan Hoca'nın da Hoca olmadığına iman ederim.

Futbolumuzda bir Servet Çetin vakası vardır, birileri kendisini niye oynattığını büyük Galatasaray taraftarına açıklamak zorundadır. Yeter artık, sabrımızın da bir sonu gelecektir. Biz maçlara futbol seyretmeye gidiyoruz, göt seyretmeye, sümük seyretmeye değil. Avuta giden topa refakat edecek futbolcuları da tahammülümüz yok.    

Başka bir takım formasıyla Servet Çetin'i görene, Galatasaray taraftarını sevmediği futbolculardan temizleyene kadar ömrüm ne kadar vefa ederse savaşacağım. Benim Şampiyonluklarla, tabelayla işim yok,  Galatasaraylılığa layık olmayan futbolcuyu da seyretmeye gönlüm razı değil.

Futbol Dileniyoruz; Galatasaray 3- Samsunspor 1

MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
2
Sabri
0
Ufoluji
5
Gökhan
-1
Hakan balta
-2
Melo
8
Aboue
-4
Selçuk
3
Baros
0.5
Riera
0.75
Kazım
0

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-Mustafa Sarp’ın vuramadığı topun gol olması, golü kendisi atmış gibi sevinmesi, ikinci yarıda oyundan çıkması, Galatasaray taraftarından küfür yemesi.

VARİL:
-Aboue; Fildişli olmasa, Arsenal’den transfer edilmese, normal bir futbolcu demeye bin şahit ister. Zayıflamış sumo güreşçisini andırıyor.   

GLADYATÖR:
-Melo; Pitbull, takımda futbolcuya benzer tek futbolcu. Büyük maç futbolcusu, 5 maça kalmaz, Galatasaray efsanesi olur.   

BOROZANCI:
-Kuddisi Müftüoğlu; var mı yokmu belli değildi. Demek ki iyi yönetim gösterdi. Futbolcular hakemin işini kolaylaştırdı. Hakemlik en ufak bir olay olmadı. Nerdeyse düdük çalmadan maçı tamamladı.

BİR SORU – BİR CEVAP:
Arena ne zaman tıklım tıklım olur?
Fener maçı hariç hiçbir maç bu stadyum dolmaz. Hem takım kötü, hem stadyumdan çıkış Olimpiyat Stadından bile kötü.  

İMPARATOR:
Ligin en kötü takımına karşı, Arena’da tek santraforla oynamak neyin nesidir? Her zaman gök tanrı yapacak değil değişikliği. Beraberlik golü gelince, mecburiyetten Elmander’i soktu, arkadan goller geldi. Ölüsü olan bir gün ağlarmış, delisi olan her maç. Kulübede hocamız değil, delimiz var artık.  
-
ORDAKİLER:
-Oradakiler için durum çok vahim. Maça gittiğime bin pişman oldum. Büyük maç haricinde de kolay kolay bir daha gitmem. Sradyumdan çıkış 2 dakika, maç bittikten tam 1.5 saat sonra kendimizi metroda bulabildik. Tünelde, istasyon haricinde durdu, bu sezon mutlaka birileri metroda ölecek. Havasızlıktan geberiyorduk, 40 yaşından büyükler, eğer 30 lira otopark parası vermeyi göze almayıp, devlete güvenerek metroyla dönerim diyorsa sakın maça gitmesin. Maça yaya olarak giriş çıkış yok. Tek yol metro, yani yerin altındaki yürüyen mezar. Bunun dışında tribündeki seyirci takımın çok kötü oyununa rağmen maçtan kopmadı. Büyük boşluklar olmasına rağmen, dolu olan yerler üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirdi.

ANALİZ:
Takımın geçen seneden tek farkı, Mustafa Sarp yerine Pitbull’un oynamasıydı. Hücumu hiç düşünmeyen bir takıma karşı, takım alışılmış, üzerine yapışmış berbat oyununu oynuyordu. Sanki Baros’un bilerek kötü oynaması, kovulması, çekip gitmesi üzerine kurulmuştu oyun. Tek başına kalmış, zavallı Baroş, formsuzluğunun da etkisiyle kaybolup gitti. Orhan Ak’lı, Cihan haspolatlı’lı takımın, sahaya 4 forvetle, Hakan, Ümit, Hasan Kabze, Necati ilk 11 iyle çıktığı maçları hatırlarım. Koskoca Fatih 

Terim, Arena’da, samsunspor’a karşı bile sadece Baros’la gol arıyor, akıl alacak gibi değil.
Takım durarak oynuyor, orta sahada tek pas bağlantısı yapan futbolcu Melo. Selçuk İnan, beklediğimiz büyük oyunlarını bakalım ne zaman ortaya koyacak? Servet Çetin’siz bir maça çıktık, kendisini hiç aramadık, rahat olsun. Üstelik kendisi gibi diğer kazmanın, kazmalık yapmasına rağmen. Sabır edelim, duacı olalım, Servet biraz daha istirahat etsin, hayırlısıyla Gökhan Zan’da takımdan ayrı çalışmalara başlayınca takım ideal defans düzenine kavuşmuş olur. 

Sabri kontenjan senatörü gibi oynadı. Dağlara taşlara şut çekmedi, kötü orta yapmadı, çünkü hiç orta yapmadı. Olmasa da olurdu, maçtan sonra üçlü çektirerek günü tamamladı. Takımın tek Galatasaraylı futbolcusu olarak kredisini sürdürdü.

Hakan Balta beklenen ruhsuz futbolunu oynadı. Geçen hafta Çağlar’ı gördükten sonra sol tarafımızın Balta ile ruh çağırmasına razıyız. Önüne transfer edilen Riera, Arda’nın tek bacağı bile etmez. Takım gol atmak için her hangi bir taktik üretemiyor. Bu yüzden gol kişisel becerilere kalmış. Nitekim uzaktan Melo’nun muhteşem şutu tabelayı değiştirdi.

Hastalık devam ediyor, kaleye gelen ilk topun gol olması hastalığı. Muslera bir ilk yarı maçlarını tamamlayıp en azından bir tur atması, futbolcuları tanıması lazım. Mustafa Sarp’ın futbolcu olmadığını biri ona söyleseydi, o gölü yemezdi. Ne yapsın, normal bir futbolcu o pozisyonda soluna doğru şut çekerdi o da kurtarırdı. O pozisyon dışında top gelmedi, kendisine verilen pasları ise en çabuk şekilde pas olarak kullandı. Ne var ki Ufoluji’ye verdiğinde sorun yok da, Gökhan Zan’a pas verirse saatli bomba.

Galatasaray iğrenç futbol oynadığı bir maçı 3-1 kazandı. Maçtan hiç zevk almadım, bir de maçtan sonra metroda kalbim sıkıştı, maça gitmeyen, uzakta olan, Arena’da ah bende olsam diyen varsa sakın üzülmesin. Ben eşek gibi pişman oldum maça gittiğime. Geçen hafta 2-0 yenildik, bu maç 3-1 yendik. Bana göre bu maçta çok daha kötü oynadık. Bu gidişle bu sezon çok az gol atarız, Servet ve Gökhan’la da gol yemeden bir maçı bitirmemiz çok zor.

Futbol dilenmeye devam, belki bir daha ki maç duamız kabul olur.