8 Eki 2011

İtin Biri Yazıyor; Türkiye 1- Almanya 3

Yazmaya maçtan 1 saat önce başladım, kadroyu görünce. Sağ bekte, en çok sakat haberi yazılan, fakat en çok oynayan Prens Gökhan. İstediği zaman takımda yeri banko. O oynayacak olduğu için de bu sezon Galatasaray'daki en kötü sezonunu geçirmekte olan Sabri orta sahada. A bir baktık, unutulmaya yüz tutmuş devşirme Erollo ilk 11 de. Hiç oynamamış, muhtemelen de oynamayacak olan Servet banko. Bu kadar torpilli adam olunca haliyle Hamit'e yer lazım, atamazsın. Koy Tay Burak'ın yanına, Ve Türk Ulusal takımı Almanya maçına çıkıyor. Ben de dayanamıyor yazıyorum.

Feldkamp, Cevat Hoca, Skibbe, Bülent Korkmaz, Reykart, Hagi, Bülent Ünder. Bu saydığım hocaların tamamı, kovuldukları son maça banko Servet'le çıkmışlar. Oynadığı 4 sezon boyunca sadece Galatasaray'da 7 hoca kovdurmuş kazma, kader maçında yine sahada. Hiddink elbet Türk Devleti'ne hıyanet içinde değil, ne var ki oynattığı futbolculara Almanya maçını kazandırmak yerine kendi mezarını kazdımayı tercih etmiştir. Beli dönmeyen, her pozisyonda ayakta kalarak hedefi küçültemeyen, pas veremeyen, kafa vuramayan, şut çekemeyen bir stoperle biletini ayırtmıştır. Geçmiş olsun. Bu konularda çok yazdık, bir bok bilmiyoruz demek ki. Benim anlatmak istediğim başka şeyler var.

Biri bizi ite benzetmiş. Ben Sabri'ye it gibi koşuyor deldim ya, aklı sıra Sabri'yi kollamış it sensin demiş. Doğrudur, alınmadım, ben it olmasına olurum. Ama hangi it? Bizim memleketimizin sevgili Kangal'ı sayarım kendimi. Caddebostan'da tikilerin gezdirdiği fino değil. Kurtlarla, ayılarla boğuşan sevgili çoban köpeklerimiz gibi. Dalarız kendimizden daha kuvvetlilere, mertliktendir bunca savaş. Boynumuzda toht olduğundan değil. Köyde yaşamamışlar bilmez, kangalların boynuna demir çivili tasma takarlar, ayılar boğamasın diye. Kangal boynunda toht olduğunu bile bilmez, olmasa da dalar zaten. Şehir köpekleri gibi mama yemezler, pet dükkanlarından alınan sahte kemikleri yalamazlar, veterinerde aşı olmazlar, yavuz itlerdir, yaraları eksik olmaz, hayvan severlerin verdiği artıkla beslenmezler. Yal yerler, sütün içine ufalanan ekmeği, harbi eti.

Ha bu sene bir it türüne daha evrim geçirdim ben. Pitbull oldum, hırlamaya, ısırmaya başladım. Yakında havlamaya geçeceğim. Geçmeden bir iki kelam daha edeyim. Kuran ''asla namaz kılma'' der. Hadi ya diyen, açsın bir meal okusun. Tevbe suresi 108. ayet. 107 yi ve 109 u okumazsan aynen böyle der gök tanrı. Adam üşenmemiş benim Sabri için yazdıklarımın listesini yayınlamış. Çelişkilerle doluymuş, bir söylediğim bir söylediğimi tutmazmış. Yazmak başka bir şey, her kes yazamaz, ama her kes konuşur, okur. Bari oku be kardeşim. Sabri'yi sen benden fazla mı seversin? Sabri kötü futbolcudur, ama var olduğu sürece Galatasaray'da oynayacaktır o kadar. hakkında yüzlerce yazı yazsam da çıkan meal budur. Servet futbolcu bile değildir, isterse oynadığı takım her sene şampiyon olsun. Yazdığımdan anlaşılması gereken budur.

Ali-Ercan, Muzaffer, Özer, Alpaslan- Ziya, Sanlı, Kamuran-Metin Kurt, Cemil, Ender. Bu kadro 40 sene önce Dünya Şampiyonu olacak olan Almanya karşısına çıkan, Büyük Türk Milli Takımıdır. 3-0 yenilmiştir, asla unutulmamıştır.

Volkan-Gökhan, Servet, Egemen, Balta- Erollo, Selçuk, Sabri-Hamit, Burak, Arda. Bu kadro da 40 sene sonra Almanya karşısına çıkan, 3-1 yenilen Büyük Türkiye'nin, 3 sene sonra kimsenin hatırlamayacağı küçücük Ulus takımıdır.

Biz it olmaya razıyız da, maymun olmaya itirazımızın, isyanımızın, baş kaldırımızın sebebi dünkü maçtır.

  Kaydedildi

6 Eki 2011

Arda Turan Gerçeği


Galatasaray'da oynamayan futbolcular umurumda bile değildir aslında. Arda Turan'da olmayacaktı, misal Mehmet Topal'la en ufak bir ilgim alakam olmadığı gibi. Atletico Madrid'in maçlarıyla, Çemişgezekspor'un maçı kadar bile ilgilenmiyorum. Bir zamanlar Galatasaray'da oynadı diye, hiç bir futbolcunun bizden başka oynadığı takıma sempatim olamaz. Ben Atletico Madrid'i zaten severdim, Arda var diye de bu sevgimde artış olmaz.

Arda ile de ilgimi alakamı, gittiği gün kesmiştim. Kendisine zerre kadar sevgi duymuyorum, gidişi de ahlaklıca olmadığından, bir gün olası Galatasaray'da tekrar oynayacağı maça kadar cehennemin dibine kadar gidebilir. Bir gün döner de, ben oynadığı maça denk gelebilirsem, o güne değin hakkında ne bir yazı yazacak, ne bir yorum yapacaktım. ''Ben Galatasaray'a şu kadar para kazandırıp gittim, taraftar kıymetimi bilemedi'' demeseydi eğer. E bizde evvel allah tecrübeli, akil  bir Galatasaray taraftarı olduğumuza göre bir kaç kelam etmek büyük Galatasaray taraftarına boynumuzun bir borcudur.  

Kimse kimseyi kandırmasın. Bu arkadaşımız da  sağlıklı yaşam için spor yapanlardan değildir. Ülkemi, eski takımımı temsil ediyorum klişe hamasi lafları en kafatasçı Galatasaraylı için bile bir şey ifade etmez. Kaldı ki Galatasaray'a para kazandırdığı falan yoktur. Külliyen yalandır. Paramız yok diye, bizi hesap bilmez sanmasına, enayi yerine koymasına da itirazımız vardır. Oynadığı 6 sezon boyunca aldığı paraların toplamı, mal olarak satışından toplanan hasılattan daha az değildir. Eğer ortada bir para lafı dolaşıyorsa, kendisinin Galatasaray'dan kazandığı paranın yanında, kendisinden Galatasaray'ın kazandığı para devede kulaktır. Kaldı ki biz Arda Turan'dan Galatasaray'a para kazandırmasını değil, kupa kazandırmasını isterdik.

Atletico Madrid, Arda Turan'ı, Barcelona'yla başa çıkmak için transfer etmemiştir. Onlar için sadece ucuza aldıklarını sandıkları bir metadır. Yarın 20 milyona başka bir takıma geçirirlerse karlı bir iş yapmış olurlar sadece. Biz bu işlerden anlamayız, zenginin parası züğürdün çenesini yorarmış. Biz işin, daha doğrusu Arda'nın futbolunu konuşalım biraz.

Atletik Madrid, bizim Kayserispor gibi bir takımdır. Eğer Kayserispor kafaya oynayabilirse o sezon, forvetleri, golcüleri prim yaparlar, el üstünde tutulurlar, insan satıcılarının gözdesi olurlar. Mutlak daha iyi olduğu düşünülen bir başka takıma satılırlar. Alış veriş tamamlanmış olur. Yok eğer Kayserispor'un başarısı konjoktürelse,  sadece bir sezona kaimse,  forveti ilk kovulacak futbolcu olur. Arda Turan büyük bir futbolcudur elbette. Ne var ki Arda Turan'ın büyük futbolculuğu tamamen oynadığı takımın büyüklüğüyle doğru orantılıdır. Eğer Arda büyük futbolculuğuna devam edecekse, bu ancak o takımın ülkenin en büyük takımı olması gerekir. Yani kısaca, Arda Turan Atletico Madrid'in futbolcusu değildir. Bala, kısmete Atletico, kendine Real'le Barca'nın arasında önünde bir yer bulursa Arda'yı Dünya'da tanımayan kalmaz. Aksine, olması gereken, orta sıralarda bir yerlerde tutunursa bu sene olmaz sa seneye kıçına teneke bağlarlar. Atletik Madrid'in kendisinden büyük takımlarla oynayacağı maçlarda Arda'ya top gelmez.

Nasıl ki Nihat, ilk senesinde göze battıysa, sonraki sene takımı dipte dolaştığı için silik bir sezon geçirmiştir. sonrasında da yitip gitmiş şimdilerde nerede olduğu bile bilinmemektedir. Hakan Şükür, gittiği takımlarda, bizde oynadığının yarısı kadar oynayamadı, oynayamazdı. Arda Turan'ın hiç bir Fener maçında iyi oynayamaması işte tam bu yüzdendi. Çünkü Arda Turan'lı sezonlarımızda Fenerbahçe'den daha iyi oynayamamıştık. Birazcık kafası çalışsaydı bu sene hiç bir yere kıpırdamazdı. Her oynadığı maça favori çıkan, bunu sadece kağıt üzerinde değil, sahada da göstereceği garanti bir Galatasaray'da tarihe geçerdi.

Üstelik, kendi beyanına göre, büyük futbolcuydu. Gidişiyle Galatasaray'ın gücünü düşürmüştü. Bence de böyle, gücümüzü zayıflatmış, Galatasaray futboluna zarar vermiştir. Galatasaray'a her zarar veren insan gibi benim nefretimi kazanmıştır. Şimdiye kadar şansı yaver gitmiştir, umarım devam eder de, oynadığı takımın dandik maçlarında, asist yapar gol atar. Oynayacağı maçların çoğunda beraberliğe el sıkışan bir takımın en etkili silahı Arda ise gök tanrı yardımcıları olsun.

Maça giden en etkisiz bir Galatasaraylı kadar bile delikanlı olamamıştır. Anıların bile güzel kalmasına izin vermemiştir. Kendisi için söyleyeceğim son sözlerim bunlardır.

2 Eki 2011

3000. Golü Atamadık; Ankaragücü 0- Galatasaray 3


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
6
Sabri
-3
Gökhan
1
Ufo
5
Hakan Balta
4.5
Melo
6.5
Selçuk
7
Engin
7
Kazım
8
Riera
-2
Elmander
4

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-Galatasaray’ın 3.000. golünün hiç kimseye nasip olmaması. Klasik golcülerin dışında bekliyorduk, sevmediğimiz bir futbolcu atmasın istiyorduk. Rakip kendi kalesine  gol atarak bir çuval inciri berbat etti.

VARİL:
Sabri; Üst üste 2. Maçında da varil olma onurunu kimseye bırakmadı. En ufak bir ilerleme yok futbolunda, hatta bu sene takım iyi olunca kötü futbolculuğu iyot gibi açığa çıktı. Fiasulyeden oynuyor.

GLADYATÖR:
Kazım; Arkasına hocadan büyük destek var. Kendine bu yüzden çok daha fazla güveniyor. Biliyor ki kötü bile oynasa, mutlaka sahada olacak. Böylesi nazlı, sorunlu futbolcuların arkasında duracak hocaların, taraftarın olacak. Gittikçe çok daha iyi olur, lig sonunda 15 gole ulaşır. ı

BOROZANCI:
Fırat  Aydınus; Bugün resmen, dizi film yıldızı gibiydi. Kadranda en çok görünen elemndı. Televizyonun kendisini gösterdikçe şov yaptı. Penatı, penaltıydı az daha Kazım’ı atacaktı. İyi maç yönetti ama maçı erken bitirdi. 2 dakikadan fazla uzatma vardı. Ben bu sene hakemleri çok beğeniyorum. Fırat Hoca, zaten benim en iyi hakemimdir, her kararına saygım var.

BİR SORU – BİR CEVAP:
Servet takıma girer mi?
Girer, Gökhan Zan çok iyi oynadığından değil, Servet sakat olduğundan oynuyor. Servet de iyi olduğundan değil, yerinin anlaşılmaz bir şekilde garanti olduğundan ne yapar yapar sümkürmeye devam eder yakında.

İMPARATOR:
Lige ağırlığını koymaya başladı. Topla oynama oranını %60 a çıkardı. Takımın orta sahasını büyük takım orta sahası gibi oynattı. Oyunu çok iyi yönetti, çıkardığı aldığı adamlarda hem isabet hem de hakkaniyet vardı.

ORDAKİLER:
Ne günlerdi 19 Mayıs Stadındaki o büyük maçlar. En azından tüm kale arkasını doldururduk. Kısıtlı taraftar yoğun tezahürat yaptı. Ama hakkını verelim Gecekondu belki de son yılların en iyi taraftarıydı.

ANALİZ:
Aynen devam, geçen haftaki Eskişehirspor maçı sanki bitmemiş gibiydi. Antrenör amentüsüdür, galip takım değiştirilmez, Fatih Terim de değiştirmemiş, iyi oyun oynayan takımın, nispeten kolay geçecek maçta aynen devam etmesi çok doğru bir hamleydi. Muslera’nın cezasından sonra kaleye geçmesi, takıma güven verdi. Taraftar rahat maç seyretti. İlk tehlikeyi Muslera’nın atlatması lehimize oldu. Normalde en fazla 10 gol yiyerek sezonu tamamlaması lazım. Yerse de kendine aşırı güveninden, ya da defans hatalarından yer. Atılan şutlardan kolay kolay gol yemez.

 2 ay önce Ayhan ile Mustafa Sarp’ın oynadığı yerde şimdi Selçuk’la Melo’nun oynuyor olması takımın levelini kim bilir kaçla çarptırdı? Yıllarca yırtındık, orta sahada mahkum oynuyorsan, futbolcuların daha çok top kapma mücadelesi veriyorsa büyük takım olmanın imkanı yok. Melo hem sert hem teknik bir futbolcu. Aslında bu iki meziyete sahip futbolcu sayısı çok değildir. Büyük maçları oynadıkça, ligi, diğer futbolcuları tanıdıkça tek başına orta sahanın tapusunu alır.

Engin, dalağı şişene kadar oynadı. Hep söylerim, bir futbolcu maç bittiğinde 10 metre koşacak dermanı kalmamalıdır. Kendisinden çok şeyler bekliyorum, kontratağı çok süratli taşıdı. Bir sonraki Milli takım kadrosu açıklandığında mutlaka ismi yazılacaktır. İşte Galatasaraylı futbolculardan beklediğimiz budur.

Kulübede, oynayan takımdan daha iyi oynayacak futboynaolcular var. Sercan, Baros, Eboue oturuyor, Çağlar daha 1 ay önce milli takımdaydı, şimdi tribünde oturuyor. Ceyhun’un esamesi okunmuyor, Geçen senenin bankosu Ayhan maçı bile seyretmiyor. Milli Yekta’ya oynama sırası gelmiyor. Ve takım büyüyor.

Takımda en çürük elmanın Sabri olması beni sıkıntıya sokuyor. Bu kadar kötü bir sağbek bu takıma yakışmıyor, bu gidişle kendisini seven taraftarla bile papaz olacak. Sahada dalağı şişmeden koşuyıor sadece, takıma hiç katkısı yok. Vızır vızır adam geçirip, hücumda eltili olmadı. Yapamadığı ortalar can sıkmaya devam ediyor. Hadi be Tommiks, rezil etme bizi. Hakan Balta Sabri’yi geçiyor haydi hayırlısı.

Takım uzun yıllar sonra ilk defa sakatsız cezalısız bir maça çıktı. Böyle olunca da ne kadar fazla futbolcumuz varmış ortaya çıktı. Bu durum iyi olduğu kadar kötü de. Takım yenmeye devam ederse, değiştirilmeyecek ve çoğu futbolcu oynayamadan sezonu bitirecek. Ben de çok değişen takımlara karşıyım. Yalnız tek itirazım Elmander’in en önde tek başına oynama durumunda kalması. Eğer taktik için, diğer Galatasaraylı futbolcular gol atsın diye böyleyse, Elmander’e yazık olur. Fazla gol atamaz.

Melo’dan bahsetmeden kapatmayalım. Voleybolda arkadan gelip smaç vuran gibi kafaya çıkıyor. Dosta güven düşmana korku veren bir stili var. Sarı, kırmızı kart alır diye kaygıya düşmeye gerek yok. Lugano gibi Emre gibi pislik değil, rakibe saygılı, hakemin işini kolaylaştıran oyunu var. Tam benim orta saha oyuncum. Yürüyedur Pitbull, Selçuk’la beraber orta sahamız size emanet.