31 Mar 2012

Gol Atmayan Kalmasın; Galatasaray 2- Orduspor 0


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
7
Ebu
6
Semih
8
Ufo
7
Hakan Balta
6
Selçuk
5
Melo
6
Engin
6
Emre
6
Baros
-2
Necati Ateş
-4

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Sabri’nin gol attıktan sonra tribünlerle Sarp’ı tanıştırdığı an. Gollere ağlayarak tezahürat yapmış oldu.
-
VARİL:
Necati Ateş; Şimdi biliyorum ki önyargımdan bahsedenler olacak. Necati, kendisinden neden nefret ettiğimi adeta ispat eder bir maç çıkardı. Attığı gol iyi futbolcu olduğundan falan değil, tamamen futbol tanrısının topu ulaşılmaz yere sallamasına yardımcı olmasından. İlk yarı Baros’u oyundan düşürdü, rakibi potansiyel düşmanının gol atamaması için elinden geleni yaptı. Vurulmayacak yerden kaleye vurması, çok basit ofsayta düşmesi, bencil olması, kendine oynaması herkesin gözünden kaçar ama ben işin bu tarafındayım. 
-
GLADYATÖR:
Semih Kaya; kaleye hiç top gelmemiş bir maçta, rakibin atağının olmadığı bir maçta şiir gibi bir maç daha çıkarttı. İstese 5 sezon sarı kart yemeden, topa da en harbisinden müdahele ederek oynayabilir. En sevdiğim yanı, dürüst, ahlaklı, rakibe saygısı olan, yalandan yatmayan, kaprissiz, egolara yenik düşmeden takımdaki yerini iyice sağlamlaştırması. Bu saatten sonra takımda kimse onu kesemez de, ileriki seneleri bile garanti altına aldı. 3 numaralı forma senin yolunu bekliyor çocuk, hadi bakalım.  
-
BOROZANCI:
Tolga Özkalfa; Bizim futbolumuzda hakemliği iyi yapan yok galiba. Tam soy adına uygun bir maç yönetti, hiçbir avantajı oynatmadı. Zart zurt çaldığı düdüklerle kötü bir maç ortaya çıkarttı. Bir maç güzel olacaksa mutlaka hakemin de güzel olması gerekiyor. Kötü hakemle, iyi maç olmaz. İlk yarıda Neco’ya yapılan hareket penaltıydı.
BİR SORU – BİR CEVAP:
Sabri?
Bu takımın 18’inde olmaması, hatta seneye başka takıma gitmesi büyük haksızlık olur. Gol attı diye değil, atmasa ne yazar? Sabri Galatasaray’a taraftar kazandırır hiçbir şey yapmasa bile.   

İMPARATOR:
İmparator için çok kolay bir maçtı. Hünerini göstermesi gereken yer bu hafta saha yerine Telegol oldu. Yalamalar Galatasaray’a saydırırken bağlandığı programda hepsinin kulaklarını çekti. Orduspor Yenik duruma düşmesine rağmen, çıkarmak için çaba harcamadığını fark ettikten sonra artık takımı aktif dinlenmeye çekti. Artık, haftaya oynanacak maçtan ziyade süper finale hazırlanmak zamanıdır.
-
ORDAKİLER:
Büyük Galatasaray taraftarı ilk yarıyı kapattı. Önemli, önemsiz bütün maçlarda görevini yaparak ligi tamamladı. Bundan sonrası, kızılca kıyamet. Kalan 3 büyük maçta kendilerine katılmak için talepte bulunanlarla beraber Arena’yı mahşere çevirmek için zaten hazırlar.
ANALİZ:
İlk 11 i ezberledik, sürpriz yok. Maçın da Galatasaray’ın tekerine çomak sokabilecek bir maç olmayacağı maç öncesi belliydi. İşini bitirmiş, tatile erken çıkmış bir Orduspor’un, Galatasaray’dan fark yememek için Hektör Kuper gibi bir ustaya ihtiyacı yoktu. Üstelik karşılarında rakibe saygısıyla nam salmış bir Galatasaray vardı. Tabelayı bulduktan sonra asla ezmeyen, işin kotarıldığı dakikalardan sonra seyirciye güzel futbol seyrettirmek peşinde olan bir takımdık.

İyileşen Elmander kenarda rehabilitasyona devam etti. Pek kimsenin katılmayacağını bile bile ben yazacağım. Necatiyi adam olarak sevmediğimi okuyan herkes bilir, ama futboılcu olarak da beğenmediğimin sebebini Necati bu maçta bir kez daha gösterdi. Vurulmayacak yerden yaptığı vuruş tercihi, topun ulaşılmaz yere gitmesiyle göz boyama, yıkama yağlama, gerçeklerin sümen altına girmesi. Geçen hafta çok daha zor pozisyonda Mehmet golü atamadı diye battal ettik kendisini. Maçın sonlarında Neceti’nin Yiğit’e pas vermeyi tercih etmeyip,iğrenç bir vuruşla golü atamaması, kimseye pas vermemesi, benim kendisini hiç sevmememe neden oluyor.

Elmander ileri ikilinin bankosu, mutlaka oynayacak. 2. Adam Baros veya Necati. Baros cezalıyken oynayan, şansı da yaver giden Necati’nin elinde artık Baros’un kaderi. Neco ile ben eminiz ki, Neco- Baros önde oynadığı sürece Baros’un sıyrılıp gollere devam etmesi imkansız. Ben tabelaya bakmam, Neco bu maçı kendisine oynadı ve ne yazık ki de yazdı. İşimiz zor, attığı golden sonra oynatmamazlık yapamazsın, Elmander- Baros ikilisini özlemeye devam edeceğiz.

Çok rahat geçen ilk yarıyı pozisyon vermeden önde kapadık. İkinci yarı başlarken Baros’un yukarıda sebebini tahlil ettiğimiz kötü oyunu sebebiyle oyundan çıkmasını yadorgamadık. Fakat yerine Sabri girerken eyvah demeyen Galatasaraylı yok gibiydi. Galatasaray’ın hücum aklı gözle görülür bir şekilde alzheimere doğru yol aldı. İkinci yarı kötü oynayacağımız garantiydi de, maçın sonunda bir sürprize yer yoktu. Ordu bizi sıkıntıya düşürecek golü bulsa bile Elmander girip analarından doğduğuna pişman ederdi. Ne varki Sabri, nihayetinde amigo Sabri’ydi. Tribünlerde oğlu vardı, Sarp’ın da öğreneceği çok şeyi. Galatasaray tribünleri bir büyük taraftar daha kazandı. Herkesin gol attığı bir sezonda golü çok az atabilen Sabrinin de ne yapıp yapıp bir golü içeri dürtmesi gerekiyordu. Belki de Fatih Terim maçtan daha çok Sabri’yi düşünüyordu. Ve en olmadık yerde Sabri Reis topla buluştu, beklenmedik klaslıkta topu ağlara göndererek sırasını savdı.

İkinci golden sonra artık maç bitti, rakibi ezmenin manası bile yoktu. İlk defa Selçuk’un oyundan çıktığını gördük. Rahat geçen maçın kalan dakikalarında taraftar şampiyonluk şarkılarıyla prova yaptı. Abdurrahim Albayrak’ı bile heyecan duymadan maçı bitirdi.  Ben de 2-0 dan sonra sadistçe bir düşünceyle kalemize top gelmesini istedim. Muslera bir iki kurtarış yapsaydı da bari biraz heyecanlansaydık!

Şimdi ringin en önünden bilet almalı, Trabzon’un Fener’e atacağı sopayı kaçırmamalı.        

25 Mar 2012

Tek Tek Basaraktan; Galatasaray 1- Trabzonspor 1


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
6
Ebu
1
Ufo
-2
Semih
10
Hakan Balta
3
Selçuk
5
Melo
6
Engin
7
Emre
7
Neco
-3
Baros
-5

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Zurnanın zırt dediği an, Mahmet Battal’ın golü kaçırdığı an diyeceğimi sananlar yanılıyorlar. Fakat yine kelime manasıyla battalla ilgili. Oyuna girerken ki endişesini Terim görseydi, tekme tokat çıkartır eksik devam ederdi. Ben 42 senedir Galatasaray maçı seyrederim, oyuna girerken, sanki ağlayacak olan birine ilk defa rastlıyorum. Rüyasında taraftar olarak bile giremeyeceği stadyumda, koskoca Galatasaray mağlupken oyuna giriyor, maçı çevirmesi bekleniyor. Tam olarak anlatmam gerekirse benim elime kırmızı bir şal tutuşturularak 100.000 bin kişinin seyrettiği boğa güreşi sahasına salınmamla aynı şey.  
-
VARİL:
Milan Baroş; Ekürisi Necoyla beraber yazmam gerekecek. Ama ben Neco’yu Galatasaray futbolcusu saymadığımdan artı eksi oynadığı futbolla ilgilenmiyorum. Baros tam bir Fenerbahçe futbolcusu, yanlış takıma gelmiş. Galatasaray tarihinin en sahtekar futbolcusu. Yalandan yere yatmalar, ofsayttan çıkmamalar, hakemi dolandırmaya kalkmalar. Geçen hafta en ateist futbolsever bile imana geldi. Futbolun tanrısı var, adı Topius. Yalandan ofsayt pozisyonunda yere yatıp, penaltı beklerken dönen topa Topius, peygamberi Cüneyt’e faul çaldırdı. Bizim futbolcuların taş kesildiği anda topu önünde bulan Tay Burak takımı Araf’a gönderdi. İşte cehennem, işte cennet uğraş dur bakalım. Gol atamadığı gibi golü yedirdi. Emekli orgenaral.
-
GLADYATÖR:
Semih Kaya; Aslanlar gibi savaştı. Topun önüne defalarca atlayarak kalenin hedefini küçülttü. Takım cümbür cemaat gireni çıkartma için saldırdığında tek başına kaleyi savundu. Geldiğinden beri en kötü maçını çıkaran Ufo’ya rağmen ikinci golün yenmemesini sağladı. Kusursuz, hatasız bir maç çıkardı. Takımın yarısından fazlasının kötü oynadığı bir oyunda bile bir an olsun maçtan kopmadı.
-
BOROZANCI:
Cüneyt Çakır; Bunu defalarca beyan ettim, benim hakemlerle işim olmaz. Her zaman derim, büyük takımsan hakemi de yeneceksin. Ama bu sefer çok tecrübeli birine denk geldik. Tüm jenerasyonların benim için en kötü hakemi Cüneyt Çakır’a. Adam ilk 10 dakikada takımın kanadını kırdı, yetmedi bir sonraki haftayı düşünerek maçı muhteşem şekişlde regule etti. Hem Galatasaray’ın, hem Trabzonspor’un işini bitirme misyonunu üstlenmişti sanki. Başarıyla gerçekleştirdi. Gol olan pozisyonda faul yoktu. Tek doğru çaldığı düdük, penaltı pozisyonundaydı.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Hesap makinası lazım mı?
Evet lazım, ama maçtan önce lazımdı. Bu alınan puanın önemi yok. Yenilsek bile play of maçlarına aynı puanla gidecektik. 71 puanımız var, iki maçı alınca 78 olacak. 77 ile farkı yok. Yani bu maçı puansız kapattık hesabı yapabiliriz.  
Not; burada hesap hatası yapmışım, yazıyı değiştirmiyorum, sonradan ekledim, alınan puanın bu durumda çok faydası var.
İMPARATOR:
Sahaya çıkardığı takıma itiraz edebilecek tek bir Galatasaraylı yok. Fakat oyun olarak itirazımız var. Maçın başında oyun üstünlüğünü Trabzonspor’a verdi. Saçma sapan bir gol yedik, tamam suçu da yok ne yapsın? Tek bir adama bağlı oyun sistemi kurmuş ise ki- öyle görünüyor- eyvah çekme zamanıdır. Neco için söyleyeceklerimi çok önce söylemişim, büyük maçın küçük futbolcusu olarak 70 dakika sahada galatasaray’ın vitesini küçültmesine önlem almadı. Önlem diye aldığı, Yiğit ve Battal’ı görünce aklıma geçen seneki takım geldi. Kendime acıdım, bir da körün taşı köre denk gelip de Battal o golü atsa yandık. Seneye Şampiyonlar ligi takımın forvetinde Battal’ı seyredecektik, korku filmi gibi.
-
ORDAKİLER:
Büyük Galatasaray taraftarı, her maç olduğu gibi gırtlağından geleni yaptı. Eminim en az yarısının sesi kısıktır şimdi. Eminim en az yarısının yarısı, annesinden eve gidince fırça yiyecek. Gözünde büyüttüğü, yere göğe koyamadığı takımı, bir anda yapılan değişikliklerle Yiğit- Neco- Sabri-Battal seyretmek zorunda kalmanın travmasını yaşıyor ve ne yazık ki bu maçta da Nevizade Gecelerini söyleyemiyor.  
-
ANALİZ:
Çok tecrübeli bir taraftar olarak maçın başında her zaman dikkat ettiğim şeyi yazarak başlıyorum. Hiçbir zaman ilk 11 i merak etmem. Ben tribünde veya televizyon başında ilk olarak yedek kulübesine bakarım. Benim için yedek kulübesi, oynayan takımın kalibresini ölçmem için en büyük parametredir. Bugün sahaya çıkan takım,her zamanki Galatasaray 11 i, sürpriz yok. Kim olsa o takımla başlar, kimse de takımı merak etmez. Ne var ki ben, oynamayanlara, daha doğrusu sonradan oyuna girecekler baktığımda dehşete düştüm. Tıpkı Mehmet Battal’ın oyuna girerken ki endişesine. Fakat maçın sıkıntıya düşeceğini hesap etmedim. Bir bana, takım iyi ama ilk yarıyı yenik bitireceğiz, oyunu da sonradan oyuna girecekler çevirecek deseydi kavga ederdim. Yiğit, Sabri, Mehmet battal beni kurtaracaksa yenilelim daha iyi.

Takım çökmüş, gol an meselesi. Bala kısmete girmiyor dakikalar tükeniyor, kulübe hareketleniyor. Neco değişikliği tamam, hatta çok geç kalınmış ve hatta bana göre değişikliğe bile gerek olmayacak, oynatılmayacak biri de, diğerleri ne oluyor be Hoca? Sahanın en iyi oyuncusu, bir şeyler yapma ihtimaline en yakın futbolcu Engin Baytar’ı, Hagi’den sonra ileriye doğru çalım atan Emre’yi çıkarıp takımın hücum gücünü Ölüspor derecesine neden indirdin?


Yiğit Gökoğlan’ın en başarılı olacağı alan Muhteşem Yüzyıl dizi filminin seti. O tiple has odabaşı olur, Kırım prensesine kayar. Bu kadar da haksızlık olmaz kardeşim. Eskiden yakışıklı erkekler futbol oynamazdı, gerek yoktu, bütün kızlar zaten peşlerindeydi. Bizim gibi tipsizlerin kız tavlamak için futbol oynamaktan başka çaresi yoktu. 30-40 sene öncesinin futbolcularını gözünüzün önüne getirin, hepsi at hırsızı. Bi düşünün Messi'nin atladığı karıya bakın, futbolcu olmasa sümüğünü atar mı o karı Messi'ye?  Siktir git kardeşim, o tiple sinema artisti ol, şarkıcı ol da bizim futbolcumuz olma. Şaşmaz kuraldır, yakışıklı erkekten iyi futbolcu olmaz. Ben hoca olsam tipe bakarım, bu tiple de Yiğit’i takıma almam.

Tekrar yedek sıralarına dönüyorum, oraya kulübe demek haksızlık 5 yıldızlı otelin lobisi gibi zira. Gözlerim Servet’i ararken, Gökhan’ı Trabzonlu futbolcularla hasret giderirken gördüm. Neşesi yerindeydi, hiç olmazsa diğeri gibi somurtarak oturmuyordu, halinden memnundu. Bir an için dünkü Fenerbahçe maçının yedek kulübesini aklıma getirdi. O yedek kulübesi ile bizim yedek kulübesi maç yapsa açık ara fark yeriz.

Gelin gelelim kaybedilen puanın bizim nihai hedefimize taş koyup koyamayacağına bakalım. Değişen hiçbir şey olmaz. Haftaya bu Trabzon, Fener’i yener fark tekrar 10 yani 5 puan olur. 6 puan olmasıyla 5 puan olması arasında da fark yok. Kaldı ki bu maçlar zaten araç, amacımız Şampiyonlar liginde oynamak. İkinci bile olsak bu Feneri Edirneden öteye almazlar, yine biz gideriz gitmesine. De işte kazın ayağının perdeli olduğu o zaman düşündürüyor insanı. Bu takımdan en fazla 5 kişi o büyük maçları kaldırabilir.

Maç benim için kaybedilmiş bir maçtır. Hem oyun olarak hem tabela olarak. Fakat kazanılmış, çıkartılmış dersler vardır. Battal’ın futbolcu olamayacağı, Neco’nun balonundaki helyumun bittiği, Yiğit’in sahalardan setlere geçiş yapması gerektiği, Sabri’nin ne pahasına olursa olsun bu takımın 18 kişilik kadrosunda kalması gerektiği, Grande’nin şapkasında tavşanın zaten olduğu, hakemin kötü yönettiği maçı almak için hakemi de yenmek gerektiği derslerini çıkardık.

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana 5 Arena dolusu taraftar bile yetmez.