29 Mar 2008

Futbolu Bırakınca Ne yapacaksın


Fatih Akyel'i Belediyespor maçında Fener'liler tribüne çağırmış yumruk şov için. O da bu hareketi yapmış. İyi ki de yapmış. Galatasaraylı Fatih Akyel için gerçekten üzüldüm. En büyük maceralarda bulunmuş Galatasaray'lı için ne kadar kötü bir şey. 2 sezon Fenerde oynadı, Galatasaraya karşı hayatının futbollarını oynadı. 6-0 lık maçta oynaması acaba geleceğini kurtarmaya yetecekmi. Ne fenerli olabildi, ne de başka takımlı. Floryada balık restoranında bile bulunamayacak. Hoca olamayacak, yazar olamayacak, yorumcu olamayacak. Yazık çok severdik kendisini. Hayatında pişman olacağı çok şey yapmış bu kardeşimiz, bu hareketi yaptığına daha çok pişman olacak. Kendisine futbol dışı yaşamında şimdiden başarılar dileriz. Geçmiş olsun.

Velvele Koparan Bir Leş Kalır

Fenerbahçe Beşiktaş maçlarını çok sevmişimdir. Birde maç elektrikli geçip, hakem hatasıyla falan bitmişse tadından yenmez( seyredilmez). Mutlaka bize yarar. Evinde oturur rahat rahat maç seyredersin, hiç strese girmezsin ve maç biter bir bakarsın alınan, veya dağıtılan puanlar Galatasaray'a yaramıştır.
Bizim için en iyi sonuç bu gün nedir bunun analizini yaparsak; Beşiktaş yenilirse bu sene bay bay. Kesin kurtuluruz bir rakipten. Şampiyonlar ligini garantileriz. Sonrasında Sivas'a gidecekler 3 maç üst üste yenimesinler yoksa Ertuğrul'u kovarlar. Seneye akıllı biri gelir Beşiktaşa başımıza iş alırız. Yani devre dışı kaldıktan sonra bütün maçlarını kazansınlar ki takımı ve hocayı değiştirmek akıllarına gelmesin Embesil Başkanlılıarın.
Beşiktaş yenerse, Feneri ve Beşiktaş'ı puan olarak altımıza alıp son virajda bir patinaj yapma ihtimaline karşı atacak barutumuz kalsın. Ve üstelik Fener'i kim yenerse yensin anti Fener duygularımız kabarsın. Hatta Beşiktaş haksız bir şekilde hakem hatasıyla yensin ki ortalık karışsın, seyirci kudursun yalama basın, medya birbirine girsin. O sinirle Chelsea maçına çıksınlar. Beterolsunlar.
Berabere kalırlarsa en iyi sonuç gibi gözüküyor. Beşiktaş yine iptal olur, Sivas onları Avrupa Kupalarının dışına atar. 4.lükteki yerleri Sağlam! laşır hacımızın.
Görüldüğü gibi taze ava konmuş Aslan gibiyiz. Yesinler birbirlerini haa haaaaha haaaaa

Haldun Alagaş'da Vukuat Var


Ben basketboldan anlamam, sevmem, seyretmem, ilgilenmem. Galatasaray basketbol takımını say deseniz 3 kişi sayamam. Cahilliğimin kusuruna bakın isterseniz. Fakirlikten gelme taraftar olduğumdan sadece bir spor dalıyla ilgilenebildim. Futboldan başka spor ne yaptım, ne izledim ne yapanı gördüm etrafımda. Galatasaray'ında bir defa basketbol maçını seyrettim zamanın behrinde.



Ama bir kaç gündür, Abdi İpekçi'de olup bitenleri duymaktayım büyük Galatasarayın her spor dalına ilgi gösteren destek veren taraftarından. İnfial içindeler, hayatında hiç küfür etmeden büyümüş neslin ağzından ana avrat küfürler duyulmakta. Maçta olanlardan çok maçı yayınlayan üstelik ciddi ve güvenilir bulduğum yasaklanmamış(Bizde Atv,Kanal D, Show Tv izlemek maç hariç yasaktır) televizyondan duyulan aşağılık yorumlar, Galatasaray'lılara çok koymuş. Çok küfür etmişler, herkes televizyonu telefon ve mail yağmuruna tutmuş. Hınçlarını hırslarını alamamışlar.
Savcıları göreve çağırıyor ihbar yapıyorum. Bu hafta Ali Sami Yen'e girişi yasak olan Galatasaray Taraftarının en ateşli, en öncü, en acilci birlikleri Beykoz ile oynanacak basketbol maçında olacaklardır. Ellerinde pankartlarla, muhtemelen başka şeylerle de en yoğun biçimde başta NTV televizyonuna sonra da sırasıyla kim hakkediyorsa saldıracaktır.
Galatasaray'ın sahibi taraftarıdır. Bir kez daha görüldüki kim yönetirse yönetsin spor sahalarının dışında Galatasaray'lı sporcuları(hangi dalda olursa olsun) koruyacak, kollayacak, gerekirse saldıracak yetkili birimleri yoktur. Taraftar ise durumdan vazife çıkararak haksız gördüğü her durumda direnme hakkını kullanıp saldıracaktır. Saldırmalıdır, sonuç her zaman kısa vadede takımların aleyhinedir ama uzun vadede büyük takım taraftarının refleksidir. Dosta güven, düşmana korku saçan refleks.
Ey büyük Galatasaray Taraftarı; kendi göbeğini kendin keseceksin, kendi beşiğini kendin sallayacaksın. Senin bu yıllarda, bu yollarda , damarlarında akan sarı kırmızı kandan başka motor gücün yoktur.

28 Mar 2008

Sustalı Kemal

Sağdaki kim? Türkiye Futbol Federasyonu Gözlemciler Kurulu Başkanı Kemal Dinçer.
Soldaki kim? Aynı adam. Eski Fenerbahçe menajeri nam-ı diğer Sustalı Kemal. Neden sustalı? Çünkü resimde görüldüğü üzre 6 Kasım 2002'de sahaya atılan sustalıyı el çabukluğuyla maçın gözlemcilerinden kaçırmıştı.

Dün gözlemcilerden sustalı bıçak kaçıran bu adam şimdi adalet dağıtmak üzere göreve getirilen Gözlemciler Kurulu Başkanı. Federasyon Başkanı olsa bile bir açıklaması olur ama Gözlemciler Başkanı olması inanılır gibi değil. Dalga geçmiyorlar, çok da ciddiler. Yok yahu, aslına bakarsanız garip bir durum da değil bu Türkiye'de. Eşi Türkiye aleyhine AİHM'de dava açan adam Cumbaba olur, Galatasaray aleyhine Fener'le işbirliği yapan adam Galatasaray menajeri olur, Sustalı Kemal Gözlemciler Başkanı olmuş çok mu?

Benim asıl anlamadığım, bir insan bu kadar bariz, bu kadar göz göre göre nasıl şerefsizlik yapabilir? Şerefsiz de olsa bunu mümkün mertebe gizlemez mi insan? En büyük puştluğu da yapsa bir punduna getirip kılıfını hazırlamaz mı? İlk günden böyle başlanır mı? Anladık şeref, haysiyet yok da insan biraz onuru varmış gibi davranmaz mı? Takiyye yapmasını ve bunu eleştirmeyi beklerken herif öyle hızlı çıktı ki ne diyeceğimizi şaşırdık.

MHK Başkanı Oğuz Sarvan
Gözlemciler Kurulu Başkanı Kemal Dinçer
Federasyon Gizli Başkanı R. Tayyip Erdoğan
Kulüpler Birliği Başkanı Aziz Yıldırım

Yaşasın Türk futbolu!

Galatasaray, the Yunanistan'ın Gururu


Dün çok önemli eksiklere ve ikinci çeyrekte bir ara 24 sayı geriye düşmesine rağmen muhteşem bir mücadele gösteren ve maçı -son topu sayıya çeviremediği için- uzatmaya götüren, rakibin kendi hayvanları önünde oynadığı maçta bozuk para ve çakmak yağmuru altında bu onurlu mücadeleyi sergileyen Aslanlarımıza binlerce kez teşekkür ediyorum, onlarla gurur duyuyorum. Ne söylesem az kalacak, sadece şu anda bile tüylerimin diken diken olduğunu belirteyim. Hatta zamanında -eski- sevgilim yakışıklı dediği için uyuz olduğum Cenk'i bile alnından öpmek istedim, o kadar söyleyeyim. (edit: Tabii o dün gece maçın heyecanındandı, yoksa hâlâ uyuzum sana Cenk!)

Ben basketboldan taktiksel değerlendirmelere girecek kadar anlamam. Dün ilk defa Fatih'in girmemesine anlam veremedim. Vardır herhalde çok sevdiğim Murat Hoca'mın bir bildiği ama Fatih girdi, maçı çevirdik. Murat Hoca demişken, şu ligin en efendi hocasına bunları yapabilen Fenerbahçeli kuduzlara ne söylesem az. Ona ve tüm takıma; yani Tufan'a, Cenk'e, yani muhtemelen gördüklerini anlamlandıramayan Amerikalılarımıza, yani Galatasaray'a attıkları bozuk paralar, çakmaklar gün gelir onlara geri döner. 19 Mayıs 2007'de derslerini aldıklarını sanıyorduk, bunların kafası tek taraflı çalıştığından basketbol için ek ders koymak gerekmiş meğer. Ah ulan köpekler, play-off'da bir çıksanız karşımıza, tercihen finalde...

Tribün teröründen nefret ettiğimi söylemem gerekir mi bilmiyorum ama bir sonraki maçta Galatasaray tribünlerinden iade-i şerefsizlik bekliyorum. Yani onların şerefsizliğiyle onlara karşılık vermeyi. Kan davası değil bu, Galatasaray çoktan aştı o küçük hesapları. Galatasaray bu şiddete karşılık vermelidir ki basketbol salonlarında şiddet bitsin. Tek taraflı işliyor çünkü memlekette cezalar. Galatasaray yapana kadara cezalar pire, sonra bir anda olur deve. Galatasaray cezanın büyüğünü alınca da oyun biter, gönlüne göre at koşturanlar dizginlemek zorunda kalır içlerindeki hayvanlığı. Barış gelir tribünlere. Çünkü Galatasaray almıştır cezasını, bitmiştir oyun. Yine 19 Mayıs 2007 tarihi bir şey hatırlatıyor mu? Tanıdık gelmedi mi? Kadıköy'de ilk defa adam gibi ağırlanmamız da Aralık 2007'ye denk gelmiş, ne tesadüf. İşte bunun karşılığında biz 5 maçlık cezamızı çekmişiz.

Ey büyük Galatasaray taraftarı! Şimdi Türk futbolundan sonra bir kez de Türk basketbolunu kurtar. Bir kez de Türk basketbolu için feda et kendini. Sana yine ceza verirler, varsın versinler. Seni yine suçlu ilan ederler, varsın etsinler. Sen yine Bursa Nutku'nu hatırla. Çünkü sen her alanda öncülük ettiğin Türk sporunun aynı zamanda bekçisisin. Aksini yaparsan hem kendine, hem Türk sporuna ihanet etmiş olursun.

Gelelim asıl konumuza. Bu blogda küfür yasak. Bir başlarsam alayınızın adını anacağım için küfürü yasakladım kendime İhsan Bayülken, tıynetsiz Ntv yorumcusu. Beşiktaş'ta oynamış ve koçluk yapmış (kovulmuş) fanatik Fenerli İhsan. Daha doğarken belliymiş insan olamayacağı, bari uzaktan bakınca insana benzesin deyip ''İhsan'' koymuş babası adını. İşte bu insan demeye dilimin varmadığı mikroorganizma, 24 Kasım 2007'de bana hiç yapmayacağım bir şeyi, Ntv'yi arayıp şikayette bulundurtmayı başarmıştı. Halbuki bu benim yapacağım bir şey değil. Bu, sağlıklı insan davranışı değil. Aç parantez, son iki cümleden benim sağlıklı bir insan olduğum anlamı çıkıyorsa yanlış olmuş, kapa parantez. Bu İhsan mâhlukatı işte o gün ''Beşiktaş maçı nasıl kazanır''ı anlatmıştı.

Değerli Serkan Abim mükemmel özetlemişti o gün:

''Kütür kütür, çatır çatır çaktık.

Aslında maçtan önce kazanacağımızı düşündüğüm için hayli rahattım. Lakin maçı yorumlayan zibidi beni öyle bir hale getirdi ki, kaybetseydik sinirimden çıldırırdım herhalde. Be Allah ın lavuğu, be gavat, be it herif, çok merak ediyorum sülalenden hangi bayana, bir Galatasaray lı bir -hadise- yaptı da hıncını çıkaramıyorsun.

Dangalak herif maçın başlamasıyla birlikte bir başladı; Yok Beşiktaş şöyle iyi, yok böyle avanatajlı;

Maç devam ediyor, biz takır takır oynuyoruz; Yok Beşiktaş pozisyonları buluyor, elbet bunu sonunda skora yansıtır, yok üstünlüğünü gösterir.

Maç devam ediyor hala koymaya devam ediyoruz; Yok Beşiktaş ikinci yarılarda şöyle oynar, böyle savunma yapar.

Yemin ediyorum maç bitince şöyle bir cümle bekledim; ''Aslında maç bittikten sonra da Beşiktaş çok iyi oynar, üstünlüğünü gösterip maçı kazanır'' Vallahi de billahi de bekledim.

Be dangalak herif; Apotakan dikine giderken, sülalen de ekine giderken; Dee --yan yan-- giderek nasıl soktu üçlükleri gördün mü?

Ulan Beşiktaş TV de izlesek maçı yemin ediyorum bu kadar sinir olmazdık be. Bu kaçıncı oldu yeter yahu. Fener maçı böyle, Beşiktaş maçı böyle... Alayınıza sokayım.''


Sonra şöyle şeyler de olmuştu mesela o maçta;

Spiker: Kaya'daki problem...
İhsan: Maalesef, maalesef... Beşiktaş'ın bütün düzenini etkiledi.

Salonda ana avrat küfürler edilir ve sahaya bozuk paralar yağar:
''E bu derbi maç, normal. O kadar olur, Beşiktaş seyircisi özel bir basketbol seyircisi.''

Skor; Beşiktaş 13 - 28 Galatasaray
''Beşiktaş'ın Galatasaray'ı 28 sayıda tutması başarıdır.''

gibi...

Neyse. İhsan lavuğu hakkında ön bilgiyi verdikten sonra dün geceye bakalım. Benim hatırladıklarım;

Cüneyt'e ayakları havadayken faul yapılır, Cüneyt topu elinden pas olarak çıkarır:
''Allahtan şut göstermedi, pas gösterdi. Yoksa üç atış olacaktı.''

Semih faul yapar:
''Hakemler Semih'e faul vermek zorunda kaldı. Yoksa top dışarı çıkmıştı, Fenerbahçe'ye geçecekti.''

Ömer Onan turnike kaçırır:
''Ah kaçtı.''

Oyuncularımızın kafasına bir ton madde yağar:
''Cenk'e kızdılar, ondan atıyorlar. Fenerbahçe yetkililerini de sağduyulu davranışlarından dolayı kutlamak gerek. Engel olmak istiyorlar.''

Ne sahaya atılanları kınamak, ne 24 sayı geriden gelip maçı uzatmaya götüren Galatasaray'a dair iki çift laf etmek var. Hayır senin övgüne ihtiyacımız yok da seni oraya yorum yap diye oturtmuşlar, amigoluk yap diye değil. Bunun gibi bir dolu şaklabanlık. Ayrıca yine maç boyunca Fenerbahçe'nin nasıl kazacağının yorumunu yapmasını izlemeyene anlatacak bir cümle kalıbı Türkçe dilinde yok. Spiker Osman Sakallıoğlu'yla el ele verdiler maç keyfimizin içine ettiler. Bir de çuvalla para kazanıyor bu adamlar.

Yahu ben yine çok sinirlendim üstteki örnekleri yazarken. Kötü söz çıkacak. Kestim.

Yalnız gerçekten ne kadar düşünsem de şunu bir türlü tam olarak anlayamıyorum; bu nasıl bitmez bir kompleks yahu? Bu nasıl bir çekememezlik, nasıl bir kıskançlık, nasıl bir zavallılık? Bu kadar mı üzdü sizi Galatasaray? Bu kadar mı acıttı canınızı? Hâlâ mı geçmedi? Yazık. Her maç aynı bok, çünkü hepsi aynı bokun soyu. Sanki Türk takımıyla Yunan takımı oynuyor anasını satayım. Evet evet. Galatasaray, the Yunanistan'ın gururu!

Seneye 4 Maç Ceza!


Sanmayın ki bir maç ceza bu sene için verildi. Kimsenin etmediği, kimsenin duymadığı üstelik deplasmandaki küfürden sonra taraftara bir maç ceza daha. Onca cefaya karşı, bin bir zorlukla Ankara'ya gidebilen taraftar ödüllendirilecek, teşvik edilecekken nefes nefese gelmiş şampiyonluk mücadelesinde çok kolay geçecek olan, coşması eğlenmesi ve dolayısıyla televizyon başındakileri eğlendirmesi beklenen maçta ultrAslan evde, kavede lokalde maç izleyecek.

Giderayak son kazığını Federasyon Başkanının değişmesine yartakçılık yaparak atan eski lanetli başkan şu son düzlükte takımın başına bir şey gelirse ömürüne ömür katmanın mutluluğunu yaşasın yaşamasına da bizim de söyleyecek bir çift lafımız var.

Futbolda nitelikli çete kurulmuştur. ''Fenerekon''. Fedrasyon, hakemler, ceza kurulu, milli takımlar düzeni, medya, televizyon, futbolun yer altı faaliyetleri ve daha ne varsa Fenerbahçe'nin yüksek menfaatlerini koruma ve kollama misyonundaki çete. Adam Fenerli futbolculardan kimi varsa seyahata götürüyor, sonra bir karar veya emirle sakatlanma ihtimaline karşı onore ederek oynatmıyor(oynatmadığını izah ederek), Galatasaray'lı futbolculara da kim bilir ne dediyse aşırı kışkırtıyor, şu Rus kışında, bozuk sahada sakatlanma piyangosu Arda'ya isabet ediyor. Sonra kim bilir kimin aklına geldiyse Ankaradaki maçta küfür ettiler deniyor(maça gidenlere soruyorum etmedik diyorlar) kulaklarından ve kalplerinden sorunu olanlar bu hafta Galatasaray'a ceza kesiyorlar.

Şüphe yok ceza bu sezon için değildir. Bu yazdıklarımı not edin, elektrik yüklenmiş Galatasaray Taraftarı bir sonraki Belediye maçında en az 70.000 kişiyle görev başında olacaktır(ben dahil). Maçın tansiyonuna göre her halde kurullar ve kurumlar gereken payını alacaktır. Amaç zaten de odur. Bunlar suratlarına tükürüldüğünde yarabbi şükür eden tayfadır. Burun buruna, soluk soluğa çıkılacak Fenerbahçe maçında da zaten ateş serbesttir. Yensekte yenilsekte Fenerbahçe maçında yaylım ateşi yapılacaktır. Taraftar o akşam ölür ve kimse tutamaz.

Kesin cezayı peşin peşin. 4 maç 5 maç hatta hiç çıkarma. Biz çekeriz bu cezayı Cim Bom için feda olsun.

27 Mar 2008

Afferin Müjde Ar

1981 yılında maksim gazinosnun önünde nöbet beklemiş İmparator. O zamandan belliymiş bir baltaya sap olacağı. Dönemin an kral hatununa sarkmiş tabiki. Nasıl ki Tanju Çolak büyük balık yakalamış senelerce Hülya Avşara takmişti. Ama Müjde bu, şu anda bulunduğu yer ve konum itibariyle, dünya görüşünü de hesaba katarsak asla işi olmazmış Fatih Terimle. Ve kapısında bekleyen Terime tekme tokat girişmiş. O zamanlar İmparatora girişebilen bu assolist, atrist va sanatçımıza bir Oskar da bizden gitsin. Helal olsun diyelim ve bu kezde magazin bacağından eleştirelim Commandatoremizi.

Gözün Aydın Terim


Korkulan oldu, bu kışta kıyamette Rusya'da kobay takımı çıkarttın. Fener'e Beşiktaş'a kıyak geçtin. Galatasaray'lı futbolcuları sürdün sahaya. Morale ihtiyacı vardı Fenerlilerin. Bu hafta büyük maça çıkacak, ertesi günlerde de Şampiyonlar Ligi maçları var. Aman ha sakatlanmasın sakata gelmesinler. Bizimkiler futbolcu değil, hazır sahibi de yok henüz. Aklın sıra kıyak yapıyorsun, işte sizi oynatıyorum diyorsun. Ve muradına eriyorsun. Maçı seyretmedim, sadece bu angarya maçı değil elimden geldiğince Ulusal Takımın maçını seyretmiyorum. Arda sakatlanmış, gözün aydın. Ah birde Servet'e bir şey olsaydı, tadından yenmezdi bu Belarus maçı. Milli olmayan kaldımı arkadaşlar ligte. Tevekkeli değil hangi futbolcuya sorsan Fatih Hocam der başka bir şey demezler. Tugay hariç, Ümit Karan hariç, Ayhan hariç. İncelemek lazım bu futbolcuları hoca neden sevmez.
Ne kadar kötü yazı yazsam hakkında az gelir, bu yazı Arda içindir. Sebebi Terimdir. Bundan önceki Terim yazısında sakatlıktan korktuğumuzu yazmışız.Umarım ciddi bir şey yoktur. Bizim doktor iyileştiremez ya onun için.
Birde resmi yüklerken dikkatimi çekti bu ne iğrenç milli takım formasıymış.

26 Mar 2008

Biraz Delikanlı Olun




Neymiş kötü haber; Chelsea'nin esas kalecisi Peter Chek iyileşmek üzereymiş. 2 Nisandaki maçta oynayacakmış. Ne güzel olurdu şu ingiliz takımı kaza maza yapsada Paf Takımlarıyla gelseler Kadıköy'e. Sonrada bir güzel eleyip yarı finale çıktık deseler. Hani hatırlarmısınız Manchester United kalifiye olmayı garantileyip Paf Takımıyla Kadıköy'e gelmiş 3-0 kaybetmişti. Olsun Fener tarihinde böyle bir hezimet yokmu var. Adamlar Koskoca Manchester maçlarını kazanmıştı. İngilterede bile yenmiş fakat yendiği bir boka yaramamış sonuncu olmuşlardı.


Büyük takımsan böyle küçük işlerde işin olmayacak. Büyük gazeteysen yalamalık yapmayacaksın. Ya da yalamalık yapanı kovacaksın. Bütün millet iddiaya girdi bende girecektim daha zaman var diye yazmamıştım. Şimdi konusu geçti yazıyorum, Fener yarı finale kalsın Ali SamiYen stadına Fenerbahçe bayrağı dikeceğim.

Sanada Bu Yakışır Hocam


''Soğuk bir havada oynanacak mücadelede Beşiktaş ve Fenerbahçeli oyunculara sakatlanma riskinin yüksek olması nedeniyle forma verilmeyeceği açıklandı.
Bu önlemin ise Terim tarafından hafta sonu oynanacak derbi maçı nedeniyle alındığı belirtiliyor.''
Kadro seçerken onore etmek için fazla oyuncu al Fenerden. Gene onore etmek içinde bu angarya maçında oynatma. Senin keyfine göre hareket ediliyor zaten. Kimse sesini çıkarmıyor, çıkaramıyor. Sitti Baba Tekkesi Ulusal Takım. Fenerlilerin oynayacağı maç ta bizimki beş taş oyunu. Keyfine göre maç organize et, etmezsen birileri dicekki boş yere maaş alıyor. Seni de o makamlara boş yere komadılar demi. Ulusal Takım artık futbolcuların oynamak istediği bir takım değil. Ülkenin siyasetine uygun bir şekilde spordada ulusalcılık, ümmetçiliğe dönüyorda haberimiz yok sanki. Her futbolcu milli takıma alına. Cemaat büyüye.
Maçtan pek haberim yok, ilgilenmiyorum, izlemeyeceğim zaten. Kimsenin de izleyeceği yok. Gündemde kal be Hocam, ne pahasına olursa olsun başımıza bela olmaya devam et.

Bir Maç Ceza




Olası tehlike kapıda. Bu hafta çok önemli bir derbi maç var. Sonuç ne olursa olsun Galatasaray'ın altında kalacak ikisinden biri. Fener yenerse üstünde kalacak diyenler olabilir. Biz Ali Sami yendeki maçı kazandık hesabı yapıyoruz zaten. Berabere bile kalsak işimize yaramaz ikili averajdan dolayı. Beşiktaş yenerse ki olabilir, haftaya Sivas maçları var kaybederse ki kaybedebilir Galatasaray'ın en kolay geçmesi beklenen maçı bu hafta. Eee ne var bunda. ne olacak lan zurna öttürüyoruz burda şurası zırt dediği delik. Hazır takımın sahibi ne olduğunu anlayamadan iki küfüre bas cezayı oynat seyircisiz. Kim ne diyebilir. Üstelik alışkanlık yaptı zaten Galatasaray'lılara. Bu durumda seneye nasıl kombine bilet satılacak. Oynanacak 17 maçın 7 sinde cezalısın. Bir ikisinde de hasta masta olursun, işin çıkar dersin vardır gidemezsin. 6-7 maç içinmi bunca fedakarlık yapılacak.



Adnan Polat için işte deve işte hendek günü. Bakalım ne yapacak. İstirahata çekilen liseli olsa sesini çıkarmaz, hatta sevinirdi. Hodri meydan Başkan dosta düşmana kim olduğunu göster. Pazar günü Ali Sami Yen'de olma istiyor bu taraftar. Son düzlüğe gelinmiş, adrenal tavan yapmış, sakin olamayız, baltalar elimizde uzun ip belimizde...

25 Mar 2008

adam Sandıklarımız ; Selçuk Yula


Futbolcuyken Fenerbahçe kendisine siktir çekip aç kalmış, bizde her zaman var olan salak bir yöneticinin sayesinde Galatasaraya transfer olmuş, hiç oynayamamıştır. İyiki de oynamamıştır fakat bizden aldığı paralarla götünü kurtarmış, kurtardıktan sonrada geçimini ekmek yediği kaba sıçarak sağlamış ve halen sağlamaktadır.


Primini Galatasaray'a saldırmaktan alan Aziz Yıldırım'ın özel kalem müdürü bu şerefsiz Ercan Saatçi ile birlikte Türkiyenin en aşağılık spor amigo yazarlığını yapmaktadır. ''Maç 3-0 olsaydı, 2-2 olmazdı'' diye yorum yapabilecek kadar kabiliyeti sınırlıdır. Futbolcu iken de ahım şahım bir futbolcu değildi. Hızla 18 e girer kendini yere bırakırdı. Almanyada sıradan bir takıma transfer olup kısa zamanda kovularak geri gelmişti.


Aklı başında Fenerliler bile kendisinden nefret ederler. Bu aşağılık taraftar ve yönetim çanak yalayıcısına, hizmetleri karşılığı Fenerıum Outlet mağazası verilmiştir. At yarışı hastalığı vardır benim tanıdığım Kozyatağında bir bayiye oynadığı 6 lıların parasını takmış arazi olmuştur. Yönetici olsa Ömer Çavuşoğlu tipinde bir yönetici aoalacak olan selçuk, yazarlıkta ercan saatçiyle at başı gitmektedir. Türk Futboluna katkısı hemen hemen olmayan bu bu futbolcunun yazılarınıda kimse takip etmemektedir. Bizde okuduğumuzdan değil bir boka benzetemediğimizden bu sayfaya layık gördük.

Bilerek Yedi!


BİLMEYEREK PENALTI YAPTI! BİLEREK YEDİ


Rıdvan Dilmen yazmamış, kusmuş. Süleymanoğlu gölü bilerek yedi deseymiş daha iyiymiş kısaca. Fenerbahçe maçında yememiş o yüzden Galatasaray şampiyon olmuş. Keşke yeseymiş Rıdvan'a göre. Bu Fener'li yazarlar (selçuk,dr kubi,ercan,selim,deniz gökçe,......) amigo olsalar daha çok hizmet yaparlar takımlarına. Futbolseverlerin Fenerbahçeden nefret etmelerinin sebebi bunlar. Bunların yazdıklarını okuyup, hak verip, ortamlarda konuşan sıradan Fenerliler Anti-Fener taraftar oluşmasına katkıda bulunuyorlar. İyi de yapıyorlar devam edin. Kusun kusmasına da. Oğuz denen eski fakat eskimeyen kaleciniz var sizin, her Fener maçında lazım. Sayın( şerefsiz değil) Rıdvan Dilmen, Fenerden kaç tane gol yemiş bu kaleci hesap yaptınmı, yoksa bizim gözümüzden mi kaçtı. Sivas kelecisi bir sezonda yemediği golleri sizden yerken bizim aklımızamı gelmedi nedir, yazmadık. Acaba selçuk veye ercanın Galatasaray yazarlarındaki karşılığı kim çok merak ederim.

Adnan Polat; Birinci Vazifen


Sen soktun sen çıkar bizi bu dertten. Yıllardır futbolun içindesin. Bu işi senden iyi kimse bilemez. hem eksi yönde hem artı yönde istediğin noktaya getirirsin Galatasaray'ı. Belki de sen yaptın bu kadar kötü transferi. Belki de çok istedin Uefa Kupasında Galatasaray'ın itin götüne girmesini. Beliki de dip olmasını sen sağladın takımın. Hani iyimser taraftarlar diyebilir, ne dibi kardeşim lideriz diye. Evet bu kadar kötü ve kötü oynayan takım liderse, yarı finalistse bir düşünün takımın başında bir yönetici, bir hoca, bir Lincoln olsa ne olurdu. Şu Uefa kupasında kalan takımlara bir bakın, 2000 li yılların Galatasaray'ının karşısında hangisinin adı anılırdı. Şampiyon bile olsak takım dip yapmıştır, hava yok, seyirci yok, coşku yok.


Önümüzdeki yıllar, atak yıllarıdır. Ya daha beter olup yok olacağız ya da Adnan Polat Polatlığını gösterip devrim yapacaktır. Kaleci alınacak ve 4 yabancı değişecek( Song, Carrusca, Bouzit, Barusso). İyileşmiş Linderoth, ligi tanımış Lincoln ve ilk 11 sahaya çıakabilecek 4 yabancı ile Adnan Polat destan yazabilir. Işık varmı derseniz yok. Ama umut işte, Allahtan umut kesilir Galatasaray'dan kesilmez. Adnan Polat başkan ilk icraatın fosil Hocayı ülkesine göndermek olsun. Allah muhafaza başına iş gelir, ölür mölür Florya'da vicdan azabından kurtulamazsın.

24 Mar 2008

Feldkamp'ımıza Kavuştuk


''Feldkamp'a kavuştukAlmanya'da rahatsızlanan teknik direktörümüz Feldkamp, Türkiye'ye döndü'' Allah başımızdan eksik etmesin hocamız dönmüş. Uçakta yüksek basınçta damarları patlamadan gelebilmiş. Takım lider sayılır, teslim alabilir. Kaza ile şampiyon olursa kendisi yapmış olacak. Aslında yeni bir çığır açıldı. Anlaş bir hoca ile, adam kendi evinde ülkesinde otursun maçtan maça gelsin 90 dakika takımı yönetsin sonra tekrara ve dönsün. Ne gerek var diğer maçları takip etmeye, oynayacağın takımın son durumunu öğrenmeye, kim sakat, kim formsuz kurgu yapmaya. Gel leşe kon, çıkar takımı maça yenersen, büyük hocasın yenilirsen kaç git torun sevmeye. Dünyada örneği varmı takımın hocası torun sevmeye ülkesine gidiyor. Diyelimki son 7 maçı galip geldi takım ve uzak ara şampiyon oldu. Bu hoca ile seneye başlanacakmı. Eğer başlanacaksa ben Galatasaray'lı değilim, beni silin dostlar kimse kusuruma bakmasın. Bu fosilin yönettiği takımın taraftarı olmam.

23 Mar 2008

Denizli'nin Horozları 2 Galatasaray 2- Denizlispor 1


Şimdi de maçtan sonrayı yazıyoruz. Öngörülerimiz çıktı maç öncesi. Seyirci az ve coşkusuz, kimle konuşsam gelmeyecektim dedi. Bende gştmeyecektşm gittim. Kötü alışkanlık diyelim kurtulamıyoruz. Bu futbolun taraftar olarak karşılığı budur. Hata çok biledir. Bir karış sidik var tuvalette yerlerde. Stadın koltukları çamur bağlamış oturamazsın. Dünyanın belkide en pahalı stadında maç seyrediyoruz.


Kalecileri sildik, kalecisiz oynuyoruz. Tek top geldi o da girdi. Zargana misali kaleci, kaleyi kaplayamıyor. Aslında iyi uçuyor ama sanki vücudunda delik var. Acelesi yok topu oyuna çabuk sokamıyor. Attığı her top rakibe gidiyor. Hiç bir takımın kalesine geçemez.Hakkımızda hayırlısı. Emre, Bülent Korkmaz modeli top oynuyor. Tekniğide var, orada oynar gittikçede üstüne katar. Sabri'nin önünde 2 ay var. Ya milli takımda oynayacak ya da Belediyesporlardan birinde. Servet yine takımın kurtarıcısı oldu. Bir gün yakacak mutlaka umarım kazasız belasız atlatır bu seneyi. Yakarsa telafisi yok. Topal artık banko futbolcu oldu. Linderoth gelse bile Topal oynar. Nonda'ya ölü toprağı örtmüşler, Bu adam bu seneyi bırakmış.


7 maç kalmış, burun buruna şampiyonluk savaşı veriliyor, kupada yarı final var. Takımın başında tercüman var. Yazıklar olsun diyoruz sebep olanlara. Hocasız, yabancısız, başkanlı bir maç kısmete atlatıldı. Ömrümüzden ömür gitti, canın sağolsun Cim Bom.

Yılmaz Başkan'da Seçimde!


Cumhuriyet Gazetesi yazmış, ''seçim sırasında Galatasaray Tribün Lideri diye bilinen Yılmaz Başkan ünvanlı kişinin de bulunması dikkat çekti''

Öcü görmüşler sanki şaşırmışlar. Orda olmaması gereken o kişi tam 40 yıldır Galatasaray tribünlerindedir. Sıradan bir taraftar değil, tribünlere yön veren, deplasmanlara götüren, gerektiğinde koruyan Galatasaray'lıdır. Orda olması gerekenlerin içinde belkide en hakkedendir. Bir gün bu kolpalık değişecek, aynı hayrete bizlerde düşeceğiz. ''Şu maça hiç gelmeyen, boynunda sarı kırmızı atkısı olmayan amca kongrede ne iş yapıyor acaba'' diye.

Bu kongrede Yılmaz Başkan görünmüş, gelecek kongrede bende görüneceğim. Hem çapulcu, hem kongre üyesi nasıl olunurmuş gösterelim bakalım.

Ey büyük Galatasaray Taraftarı namlı çapulcular; bu takım sizin bu takımın kaderine 2300 kişi değil 10 milyon Galatasaray'lı karar verecek. Yemeyin içmeyin para biriktirin, üye olun. 10 milyon taraftarı olan Galatasaray'ın 5000 üyesi, 500.000 taraftarı olan Barcelona'nın 120.000 üyesi var. Onlar aptal biz akıllıyız. Çünkü biz tahsilliyiz. Hadi lan.

Denizli'nin Horozları 1 (Maçtan Önce)


Adını lanetle bile anmayacağımız Büyük Galatasaraylı!dan kurtulduk. Bir başka Büyük'le ilk maça çıkılıyor. Maçtan sonra yazmak kolay ben maçı maçtan önce yazıyorum ve bir ilki başlatıyorum. Bundan sonra maç yazısı hem maçtan önce hem sonra yazılacak. Değiştirmek yok. Kongre bizim işimiz şimdilik değil, o yüzden hiç bir kongrede heyecan duymadım şimdiye kadar. Başkanın kim olduğu önemli değil. Kafa aynı olduktan sonra değişen bir şey olmaz. O yüzden Başkan değişikliği tribüne yansımadı. Lider olma fırsatı varken bile seyirci hem coşkusuz hemde stadı dolduracak kalabıkta değildi. Çanakkele'den geldiler bir siperden bir siper koştular. Kalecileri sırayla oynatmak lazım hak geçmesin. İkiside kötü ve oynayacakları 8 lig 1 kupa maçları var kariyerlerinde büyük takım kalecisi olarak( final oynayamayız eleneceğiz). Sonra biri yedek biri kümeye oynayacak bir takıma. Çerçeveye gelen ilk top gol oldu. Oyuna sokamıyor topu, yan toplara çıkmıyor,üstüne gelen topa yalandan atlayıp kurtarmış oluyor. Sabri'yi milli takıma alarak kafaları karıştırdı her zamanki gibi. Siz anlamazsınız ben bilirim hesabı. Zavallı tercüman asıl abiyle konuşmuştur. Hocam biz bu maçta oynatmayacaktık ama adamı milli takıma aldılar bir bildikleri vardır bende oynatayımmı?
-Oynat
Sabri Galatasaray taraftarları önündeki son maçına çıktı. Cam adamın ayağındaki morluklar geçmediği için yok. Maçtan sonra gelecekmiş, ne gerek var gelmesin. Umurundamı Galatasaray'ın maçı. Ulan Hoca yok bari futboldan anlayan biri olarak gel de kulubede otur. Aklına bir şey gelir de söylersin. Saatli bomba Servet bu sene takımın en diri en iyi futbolcusu oldu. Geçen hafta yakıyordu takımı kısmet bu haftaya imiş. Takımın oyun kurucusu yok iyi oynayamıyor, bu kadronun iyi oynaması imkansız. Geçen hafta ölüye çıkan kupa maçında defnedilen Nonda kulubede. İş gene Kaptanlara kaldı. 3 gol atıp lider olma fırsatı vardı. Hadi 1 taneyi Ümit Karan'a yazdık o da İmparator'a Commandatore'ye gönderdi, diğerlerini kim atacak. Doldur boşalt bağ yap. Türkiyede en güvendiğim 3 hocadan biri var karşında somut olarak kendini mutlaka hissettirir. Birde kardeşim Denizlispor 2 şampiyonluk, 1 Fener'i eleme fırsatı armağan etmiş, kızamıyorsun. Her zamanki gibi en iyi oyuncumuz Topal oldu. Ne yazık, Servet'in götüyle oynadığı futbolla coşup, Topal'ın örümcek ayaklarıyla kaptığı toplara sevinir durumdayız. İkisine de bu sene ilk 11 vermemiştik oysa. Takım, yabancısız, Hocasız, Başkanlı şampiyonluk mücadelesini ancak böyle verdi. Geçmiş olsun oooooof ooooof.