21 Şub 2009

Nerde O Eski Şevk O Heyacan



Bir kaç gündür yazmıyorum, maçla ilgili gelen yorumlara baktım sadece. Kimisi beni Hakan Ünsal'lıkla suçlamış, meğer Galatasaray yenilirse ''ben demedimmi'' diye böbürlenecekmişim. Burada 1 yılı aşkın yazıyorum, en az 50 tane ben demedim mi yazısı vardır içlerinde. Geçen yıl Leverkusen'e elenmeseydik, şampiyon olamazdık o yüzden biraz ironiyle beraber Leverkusen'e teşekkür etmiştik.


Ortak sevdamız Galatasaray elbet. Yendiği zaman sevinip, yenildiği zaman üzülürüz. Ben Galatasaray'ın Trabzon'da Trabzonspor'u yenip, Fenerbahçe'yi Şampiyon yaptığı zaman bile sevinmiştim. Kısacası Galatasaray kimle ne zaman hangi kademede maç yaparsa yapsın kazansın isterim.


Biraz yaşlandık, yorulduk herhalde. Herkesi kendim gibi sanıyorum. Eski havam yok, Galatasaray gol attığı zaman eskisi gibi coşamıyorum. Avrupa Kupası maçı olduğu zaman içim içime sığmazdı, şimdi sıradan maç gibi geliyor. Song'un motivasyonu, maça asılması, yenilgide üzüntüsünü Meira'da görmek istiyorum, göremeyince bende tansiyon düşüyor. Bir Mondragon gol yediğindeki durumunu hatırlayın, bir de Santchiz'i. Hasan Şaş ruhunu arıyorum, geriye düştüğünde bir şeyler yapabilme ihtimalini özlüyorum. Nonda hayaletini, Nonda tuhaf bir gol atacak beklentisiyle seyretmek işkence geliyor.


Takım Juventus'la Torino'da oynarken arkadaşlarına beraberliği veren bir oğul var bende tribünlere armağan ettiğim. Bu kadar takımına güvenen genç Galatasaray'lı kardeşlerim, hanginiz bütün kazandıklarınızı basabilirsiniz Bordoux maçında Galatasaray'a.


Ben başka alemdeyim, benim için tabela önemli değil. Galatasaray elenir, eler futboldur der geçerim. Ben takımın teslim olmasına dayanamıyorum. Taraftara bu kadar uzak bir takım görmedim bugüne kadar. Profosyonellik bizi de boğdu, saha başarıları geldikçe takım bizden uzaklaşacak göreceksiniz. Hadi başarılar ne pahasına olursa olsun bizi bir arada tutar, ama olası bir gerileme de dağılır gideriz. Toparlayacak adam bulamayız. Hoca kaçar gider, üst düzey oyuncular, hemen takım bulurlar, bana ne kardeşim ben profosyonelim diyen uzar gider, yine biz kalırız o beton tribünlerde. Tıpkı küme düşen takım gibi dağılır gideriz. Juventus neden büyük takım gördünüz, küme düşürüldüler, o anlı şanlı futbolcuları 2. ligte oynayıp takımı tekrar çıkardılar. Aynı şeyi Göztepe yapsaydı bugün hangi ligte oynadığı bilinmeyen bir takım olmazdı.


Korkum şudur, Galatasaray elenir giderse ki- normal bir neticedir-, ligte bir iki maç daha kaybedersek, 5. oluruz. İşte o zaman seneye Avrupa'da olmayan Galatasaray darmadağın olur. Öncelikle takım ruhu, bizi biz yapan haslet hangi maç olursa olsun sahada olmalıdır. İşte o zaman şevkini kaybetmeye yüz tutmuş benim gibi taraftar da coşar, taraftarı coşan, futbolcusu koşan Galatasaray'ın da neler yapabileceğine futbol tarihi şahittir.


Galatasaray, sen nerede olursan ol, biz oradayız, tarafız, tarafındayız.


Nerde o eski şevk o heyecan,

O güler yüzlü adam ben değilim, sen şampiyon olmazsan.

18 Şub 2009

Eşek Aramaya Sami Yen'e; Bordoux 0-Galatasaray 0


Maçtan kuşkularımız vardı. Sabri ve Volkan'ın kanatlarda oynayacağı ihtimali, takımın ruh hali, taraftarın eski coşkulu günlerinden çok uzakta oluşu, Hocanın büyük maç yönetme aczi, ne ararsan vardı maç öncesi.

Isınan takıma bakınca kare asın ilk 11 oyunda olduğunu gördük. Büyük maçları, büyük futbolları büyük futbolcular oynar dedik ve gol için umutlandık. Sahaya Metin Oktay formalarıyla, ve seyirci üstünlüğümüzle çıkınca eski günleri hatırladık. Takımda sağbek, sol bek yoktu. Nöbetçi stoper, büyük maçların futbolcusu Emre sahadaydı. 3 stoper karşıdan gelen atakları önleyecek, orta saha kalabalık tutulacak, Barış, Topal, Ayhan üçlüsüyle svaşılacak, punduna getirebilirse mahşerin 4 atlısıyla ameliyat yapılacaktı.

Maçın başlamasıyla beraber çöktüler, ne oluyoruz du. Bir topu direkler çıkarınca eyvah dedik. Kalecimiz maça ağırlığını koydu, hatasız oynadı. Direkten dönen top biraz aşağıdan gitse bile kurtaracaktı. Taarruzu atlattıktan sonra bizde klas adamlarımızla yüklenmeye başladık. Kewell'e Ayhan'ın servisi mükemmeldi. Gelişine çaksa kaleciyi de içeri sokacaktı. Mehmet Topal geçen yıl ki formunda bir oyun sergiliyor. Top daha çok onlarda görünse de tehlike yaratan atakları olmadı. Baros gol pozisyonlarına giriyor, kadranda fazlasıyla görünüyordu. Elle kolla karambole girdi ve malum sarı kartını yine gördü. İlk yarıyı kafa kafaya bitirdik. Takım tertibi, ilk yarıda kim olursa olsun başedebilecek düzendeydi.

İkinci yarıya Baros, Nonda değişikliğiyle başlanınca, tamam dedim. Moraller bozuldu taraftarda. Ölünün top oynayanı Nonda, ofsayttan çıkamadı. Takım küçülmeye, futbolu da doğru orantılı küçülmeye başladı. Kewell çıkıp, Sabri girerken bir kademe daha küçüldük. Top artık sürekli onlardaydı. Servet'in aşırı dikkati her ne kadar pozisyon verdirmese de, Meira'nın bütün topa dokunuşları Fransızlara servis olarak sunuluyordu. Recep İvedik'imiz sağ kanattan garip çalımlarla girdi, geriye çıkardı Lincoln iyi vuramadı. Lincoln demişken maç boyu bir kaç sihirli pas attı ama golcüler topa sahip olamadılar. Yine de Lincoln son vuruşu yapar mı diye beklerken, Kabusu Mehmet Güven'in çizgiye yaklaştığı görüldü. Başlangıç, takımıyla bitiş takımı 2000 lerden 2009 lara nasıl girdiğimizin belgesiydi. Hey gidi anlı şanlı Galatasaray, sen bu takıma son dakikalara sıçan gibi vakit geçirerek mi girecektin.

Şimdi hep beraber, 2001 de kaybettiğimiz eşeğimizi arayacağımız son tepeye gidiyoruz, Ali Sami Yen'e. Orada bulursak, artık bırakmayız. Ya bulamazsak, işte o zaman o büyük günlerimizin büyük hatıralarımızın peşine düşeceğiz sil baştan yaparak. İşe çobandan başlarız artık.

Hayatımın En Rahat Maçına Çıkıyorum


Galatasaray amatör kümeden bir takımla oynasa bile heyecanlanırım. Taaa 40 yıldan beri. Hele ki Avrupa maçlarında içimden bir şeyle fışkırır, hakim olamam kendime. Maçın sonlarına lehimize girmişsek bakamam televizyona. Uğur yaparım, toteme yatarım, maç bitiminde tarifi imkansız sevinç gösterileri yaparım.

Ve, yıllardır şu ilke ve ülküye inandım. ''Galatasaray, Dünyanın neresinde, kiminle oynarsa oynasın maç 3 ihtimallidir.'' Bugün bu vasıflarla bir maça daha çıkıyoruz. Benim hayatımın en rahat, ve hiç heyecanlanmayacağım maçına. Bana heğpiniz kızacaksınız biliyorum ama yazıyorum işte, maçtan en ufak bir beklentim yok. Ne yani bu maçta Sabri'nin kullandığı serbest vuruşlar 90 dan Fransız ağlarına mı takılacak?. Volkan sol kanatta 3 kişiyi geçecek, muz orta yapacak, Baros'un kafasından gol mi atacağız?. Galatasaray defansındaki sıçan Meira, korkak Meira doğru dürüst kademe yapacak, hatasız oynayacak ve gol yedirmeyecek öyle mi?. Servet boğuşacak elbet, elinden geldiğince savaşacak, her saniye aynı dikkati verebilecek mi?.

Baros, ofsayttan çıkıp, elle kolla değilde, ayağıyla, kafasıyla top oynayabilecek mi?. Kaleci, bir maçta da takımı ipten alır mı dersiniz?. Peki kimle oynayıp, hangi motivasyonla zaferle döneceğiz?. Arda'nın sorunu var, iki günde halletmedilerse aynı silik futbolunu oynayacaktır. Kewell oynar mı oynamaz mı bilinmez, zaten 2 aydır yok. Geriye Lincoln kalıyor, bütün takımın yükünü sırtına yükletmişler, hadi iki haftadır yoksun çık şu takımı ele diyorlar. O da bakacak maçın başlarında oldu oldu, olmaz sa o da salar.

Geriye Trapattoni kalıyor, Capello, Morinho, Guardialo karmasından daha klas, kariyerli tecrübeli Galatasaray Hocası. Kriz anında el koyar takıma, şapkadan bir tavşan çıkarır, ne de olsa büyük Alman Hocamız var, kulübede. Allahtan umut kesilir Skibbe'den kesilmez.

Çok rahatım çok, Hoca'nın eşeği kaybolmuş, bütün köylü arıyor, hoca sakin, gülüyor. Ya hoca biz kaygı içindeyiz senin eşek için sen sırıtıyorsun, bu nasıl eşek arama böyle demişler. Hoca'da şu tepenin ardında bir umudum var da ondan demiş. Eşek orda da çıkmazsa siz görün bendeki feryat figanı o zaman.
Maçtan sonra hemen görüşürüz.

16 Şub 2009

Şerefsizlik Para Ediyor



Sadece Baros olsa kolay, Anelka olsa gene işimizi hallederiz. Nobre yapsa, Ümit Karan yapsa hani yine bir derece. Koskoca Adriano elle gol atıp koskoca Moironho'ya koşuyor. Ulan Gattuso adammısın sen lan. Yapıştırsaydın şu şerefsize kafayı, serseydin San Siro'nun çimlerine de tarihe geçseydin.
Hakem ne yapsın kardeşlerim, haftalardır yenemediğimiz maçları hakemelere yıkıyoruz. Alın size Dünya'nın en büyük maçlarından biri ve muhtemelen Dünya'nın en büyük hakemini maymuna çeviren Adriano. Haram olsun lan sana aldığın paralar.
Demek işin içinde para olunca farketmiyor, hangi ligte olursak olalım işimiz sahtekarlık. Yalan, dolan, hile..... Bir an için kontrpiyede kaldın elinle vurdun diyelim, hakem de göremedi, ne kaybedersiniz kazandığınızın yanında aşağılık futbolcular doğruyu söyleseniz. Futboldan iğreniyorum yavaş yavaş. Diyorum ki şu Bordoux bize geçirse, ardından da Skibbe ile 10 yıllık sözleşme yenilense, Arda Turan kovulsa, Hasan Şaş dövülse, Özhan Canaydın yeniden başkan olsa da kurtulsam şu futbol vereminden.
Ulan hokkabaz futbolcular, delikanlıysanız Maradona olun, atın elle golü, yutturun hakeme, sonra diyetini ödeyin. Bütün takımı çalımlayıp atın bir tane daha da göreyim bakalım kaç okka geliyor testisleriniz. Alın tek başınıza bir Dünya Kupasını, dövün küfür edin hakeme Hagi gibi, alın bir UEFA kupası geçin tarihe, yazalım destanlarınızı.
Adriano, şu andan itibaren Dünya'daki en nefret ettiğim futbolcusun, yazıklar olsun emi. Futbolu sevdiğimize lanet ettirdin.

15 Şub 2009

Arda Sen Bizim Herşeyimizsin


Dünkü maçta en çok kızdığım futbolcu sendin. İnsan sevdiğine sitem eder. Meira kötü oynadığı zaman(iyi oynaması mümkün değil), kızmam ona. Bugün var yarın yok. Bir maç denk gelir, kapalı tribünden bir küfür ederiz siktirir gider. Servet'e de kızmam, ben hala onun futbolcu olmadığını savunuyorum. Estetik olarak bana hiç zevk vermiyor. Götüyle top oynuyor, ikili mücadeleleri kazanıyor, bütün enerjisini oyununa veriyor da bir şeyler eksik. Onun oynadığı oyun futbol değil. Verkaç yapamaz, rakip kaleye her kafa topuna çıkıyor, devamlı beynine geliyor top. O da bugün var yarın yok topçulardan. Bel bağlamam, giderse en ufak bir tepkim olmaz. Baros dersen, saatli bomba, her an atılacakmış gibi oynuyor. Kendini postal gibi yere bırakıyor, sahtekar, topu elleme hastalığı var. Ofsaytta çok yakalanıyor. 90 dakikayı atılacakmı travmasıyla tamamlıyoruz. Kötü oynarsa, yüzde yüz golleri kaçırsa bile ona da kızmam. Bizim kiralık futbolcumuz kendisi. Parasını almazsa topa ayağını sürmez.

Aydın desek, takım onca eksikken, bir umut sahaya sürülen gencecik çocuk. İnsan o durumda kudurur, adam ısırır, delirir de takıma bir payanda olur. Görüntüsüyle saha dışında ki yaşamıyla da muhtemelen Galatasaray futbolcusu olamayacak bu gence umut bağlamam. Kendini geliştiremez, bundan daha iyi oynayamaz.

Mehmet Güven'e kızamayız. Kabiliyeti yok, senede bir maç iyi oynar onu da oynadı. Yenik Galatasaray'a kurtarıcı sokuluyor, bizimle alay ediyorlar sanki. Mehmet Güven ancak bir ölüm kalım maçında Galatasaray'ın skoru koruması gereken dakikalarda oyuna girebilir.(Ben olsam o anlarda bile almam da). Kızamayız, kızmamız, sitem etmemiz için önce sevmemiz gerekiyor.

Sabri'yi yazdık uzun uzadıya. Onu da geçelim, başka kimimiz kaldı be Arda, söyle senden başka kimimiz. Yenemediğiniz bi maçtan sonra soyunma odasında ağlayan, her maçtan önce bizlere Galatasaray'a bağlılığının örneklerini veren, Sami Yen'e ilk çıktığı maçta kalbimize giren futbolcunun kötü oynamasına dayanamıyoruz.

Sen takımın kaptanısın, her ne kadar en çnde çıkmıyorsan sahaya, pek yakındır en önde çıkacağın maç. Bir derdin varsa Galatasaray Taraftar siteleri emrindedir. Seni çok eskiler bilir Büyük Mehmet'e benzetirirm. Çok büyük futbolcuydu ama devamlı küserdi. Küstüğü maçta topa ayağını sürmezdi. Silkin be Arda, koskoca Aslantepe'de sadece lig maçımı seyredeceğiz biz.

En çok sana kızdım, izlediğim kadarıyla da taraftarlar aynı gerekçelerle sana sitem etmişler. Sevgidendir Arda Turan. Sevgi özgürdür hesap sorulmaz, insan olmayana sitem konulmaz.