3 Şub 2011

Karpatların Kırosu; Gaziantep 3- Galatasaray 2

2 senedir ilk defa, takımı ben yapsam aynı kadroyla çıkardım. Futboldan, Galatasaray'dan, hayattan soğutan hiç bir futbolcu yoktu sahada ilk kez 2 sene sonra. Galatasaray'a bahis bastık canlı bahis sitelerinden. Hatta 2 farklı yeneriz dedim. İnanılır değildi, futbol tanrıları, sevgili peygamberlerine yardım etmişti. Biri sakat, biri kırmızı kart cezalısıydı. ne yazık ki diğeri kulübede oturuyordu. Babamın mezarında dua etmemiş ben, metafiziğe yalvarmaya başladım. Şu maçı, şu yedekte oturan Galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en kötü futbolcusu oyuna girmeden farklı galip bitirelim. Bitirelim ki sevgili kıromuz, galip takımı değiştiremesin.

2 senedir ilk defa, Galatasaray maçında içim kıpırdadı. Gol yediğimize üzüldüm, gol attığımızda havaya sıçradım. 2 senedir ilk defa bir maçta yenik duruma düştüğümüzde kesin yeneriz dedim. takımda Servet'i saymazsan  sıfır kazmayla, Hakan Balta'yı saymazsan sıfır hisssiz 11 le oynuyorduk. Bu kazma ve his yoksunu bu takımın içerisinde ihmal edilebilir noktadaydı.

Topla biz oynuyorduk, iyi oyunla kötü oyun arasında pamuk ipliğine bağlı pozisyonlar oluyordu. Kıl payı geçse çok güzel olacak kombinasyon, geçmeyince kötü olarak yazılıyordu amel defterine. Olsundu, ustalar takıma geri dönmüştü. Kewell'la, Neill'le takım iyi oynamasa bile karizma olarak yukarı seviyedeydi.

Öyle kötü vurdu ki adam, top taca gidiyordu asist oldu. Endişeye gerek yoktu, takım golü garanti atacaktı. Sol taraftan, Hakan Balta karanlık günler gibi geride kaldı sol tarafta ki atakta. Kewell usta, Kulyo'yu topla buluşturdu. Aynı yerde, aynı pozisyonda Aydın olsa, Emre Çolak olsa, Balta Hakan olsa, milyon kere ortalasalar, ortalayamayacakları topu Kulyo kesti. Bir yerde takım lanetlenmişti, nerdeyse bu top bile gol olmayacaktı. Kazım aynı ortaya 2 defa kafa atarak topu nerdeyse zorla kale içine soktu. Ve futbolu masada oynayanlar, hesap kitap peşinde olanlar için kabul edilebilir bir tabelayla ilk yarı bitti. Ne var ki, en azından ben, futbolun sahada oynanan güzel bir oyun olduğunu sanıyordum. Ve elbette de haklıydım, kenarda takımın sevk ve idaresinde Dünyada en çok sevdiğim adam(istediği kadar kıro olabilir) ve yanında Galatasaray tarihinde en çok sevdiğim 2. futbolcu vardı.

İkinci yarı başlarken bir baktım ki oyuna kollarını yana açarak, yelkenli olacağına futbolcu olmuş yaratık giriyordu. Aynı anda hayatımızda ilk defa Galatasaray aleyhine bahis oynadık. Nasıl ki, kazanacağımızdan emindim maçın başında şimdi kaybedeceğimizden emin oldum. Ben artık bu 16 numara için pek fazla yazıp bitmiş sinirlerimi daha da bitirmem. Milletin de kafasını yeteri kadar şişirdim, artık şişirmem. Ama burada yazıyorum, not edin. Bu Mustafa Sarp'ı biri en azından bıçaklayacak. Ya da abartmıyorum, kinaye yapmıyorum, bırakın top oynamayı normal yürüyemeyecek şekilde kemiklerini kıracak.

Tabelayla işim hiç olmadı, yine yok. Ama burada not düşeyim, Galatasaray bu adamla oynarken gol yediğinde, yenildiğinde elimde olmayan, içimi tarifsiz bir huzur kaplıyor. Zaten  kapıcı İbrahim'in oğlu bizi Galatasaraylılıktan attıktan sonra, içimizden de hiç bir şey gelmiyor ya.

Kıro Hagi, Kewell'i çıkartıp, Aydın'ı soktu. Birden bire takım Bank Asya kalitesine indi. Bir futbolcu bu kadar mı seviye düşürür? Daha 1 hafta önce her maçı 120 dakika oynamış, Kewell, 20 dakika daha oynayamaz mı? Oynar da şebeke iş başında, çeteler iş başında, Aydın oynayacak sıra onda. Bir sonraki maç, Emre Çolak'da sıra, o oynayacak.  Ayhan'ın da cezası bitti. Hazır takım da yenilmiş, kötü hoca ne yapar, takımı değiştirir.

Bu takım turu atlasa bile, Beşiktaş'a duman olma ihtimali yüksek. Koskoca Reykartı gönderen çetelere, büyük insan Hagi'nin minnet borcu bitmez. Dolayısıyla, bu takımda Ayhan, Sarp, Servet, Aydın, Emre, Balta, Arda her zaman oynayacaktır.

Beni sormayın, ben zaten bıraktım bu işleri. Bakmayın gene moral bozucu şeyler yazdığıma. Aslında suç, ne kıroda, ne bu saydığımız iğrenç ötesi futbolcularda. Başımızda bu Başkan olduğu müddetçe, Öz Galatasaray kupa falan alamaz, Öz Galatasaraylı da altın kafes stadında bile olsa hiç bir maç çıldıramaz, coşamaz.

Biz mağlubiyet yazmaya bıkmayız da, Adnan'da yalan söylemeye, takımı daha beter hale getirmeye de bıkmayacak.

30 Oca 2011

17 de 17; Bursaspor 2- Galatasaray 0

Lafımızın arkasındayız, 17 de 17 olur! Ne yani, kaldı 15 maç, 14 puan daha alamayacak mı takım? Ben 17 maçtan 17 puan alırız demek istemiştim. İnanmıyormusunuz, koskoca başkanınız Provökatörle, protestoyu karıştırıyor da benim ki çok mu? Korkmayın lan, ilk 10 içinde kalmamıza yeter 17 puan. Ben de geçen hafta yaladığıma bu hafta tükürmemiş olurum!

Aramızda futbolcu taraftar ilişkisinden çok daha fazla bağlar var bizi bağlayan. Hayatımda onu tanıdıktan sonra, nerede olursa olsun topun adı geçtiğinde adını anar, tüylerim diken diken olur. Tanıdığım yerli yabancı tüm futbolcular içinde Dünyada en çok sevdiğim o dur. Ve ömrüm ne kadar vefa ederse öyle kalacaktır. Pek fazla sevdiğim futbolcu da zaten yoktur. Ve ne yazık ki, bu büyük sevdanın su yüzüne çıkmasını engellediği gerçekler de vardır. Ne pahasına olursa olsun çocuklar. artık yazmam gereken gerçekler.

Hagi kırodur çocuklar. Hani bizde ki karşılığı Ziya Doğan gibi bir şey. Karizma sıfırdır, cahildir, diksiyonu bozuktur, giyimi kuşamı bilmez, Romanya'daki en çirkin iki kız kardeşten biriyle evlenebilmiştir (diğer öçirkin kardeş Popescu'yla evlidir) kurduğu cümleler basit ve iğrençtir. Tercümanına bakın anlarsınız, tercümandan iyi Türkçe konuşur, Romencesi'de pek farklı değildir. İçgüdüyle oynamıştır futbolunu, tarihe yazmıştır adını. Ne var ki antrenörlük iç güdüyle yapılacak bir şey değildir.

Belki bir çoğunuz bana saldırıya geçecektir. Önemli değildir, ben tabelaya bakarak yazı yazmıyorum.Maçtan önce kadroyu gördüğümde bu yazdıklarımı defalarca söylemişimdir. Romanya'dan futbolcu alınışında bu sefer Adnan Sezgin'in eli parmağı yoktur. İndire gandiyi, Becali yapmıştır. Hagi'nin allahın kuruşunu almadığına eminim de tanıdığım Becali'ye de eminim. Tokatladığı paralardan elbet birilerine sakal atmıştır. Bana öyle görünüyor ne yapayım, Başkan'ın boyu sanki bu 3 transferden sonra  biraz daha uzamış gibi.

Dünyanın en kötü hocalarından biri olan Hagi'de diğer en kötü hocaların literatüre kayıt ettirdiği desturu uygulamiştır. ''kazanan takım bozulmaz'' Kazanan takım, yani geçen haftanın Galatasaray'ı. 50.000 kişinin önünde ilk defa oynayan, tarihe geçen takım. İçlerinde, müzeye kalkan ilk formayı Ajax'lı futbolcuyla değişmekte mahzur görmemiş Barış'ı, çıktığı 60. dakikadan sonra bu tarihi maçta gol olacak mı, kim atacak sikinde bile olmayan, direk duşa giden Hakan Balta'yı, kendisinden beklenmeyen bir bok yediğinde bir sonraki maç kaşıkla verdiğini kepçeyle alan kazma Servet'i, girdiği son 5 dakikada iki defa topla buluşup, birini taca, birini ofsayttaki Kazım'a atan kanser virüsü Mustafa Sarp'ı, ağız ishalli, ligin en iğrenç futbolcularından ilk 5 e garanti girecek Ayhan'ı, kendisine top gelmediği zaman gol yememeyi başarabilen çuval Ufuk'u barındıran takım.

Bu arada gol atamadığımız için, daha doğrusu girenleri çıkaramadığımız için Becali'ye tokatlandiğimız santrafor, galip takımda başlamadığından yedekte. İki çuval kaleciyi bozsan bir asker bavulu yapamayacağın, Galatasaray olmasa, Bank Asya'da sıradan bir takımın bile kalesine geçemeyecek kalecilerimiz var diye alınan Zapata, Arda'nın yanında. Çekirdek yok galiba geldikleri memlekette. Niye oynamıyorlar? e boru mu? Galatasaray kendi sahasındaki 4. maçını pozisyona bile giremeden, kendi kaleinde 2 net pozisyon vererek kazanmış, takım bozulmaz. Yani yeni bir paradoks yaşayacağız, Zapata'nın kaleye geçmesi için bok çuvalı kalecilerin ancak tabakhaneye bok yetiştirirken çuvalı yere düşürmesi şeklinde, somut, iğrenç goller yemeli ki artık emin olalım. İçimiz rahat olsun, hak geçmesin. Aykut senelerdir yiyordu zaten, Ufuk'da Galatasaray kariyerinin son golünü 40 metreden yemiş, artık Karpatların Kırosu, yeni aldırdığı kaleciyi kaleye geçirebilir.

Hoca kıro olunca, kendisinden önceki Dünyanın en elit hocalarından birinin yapmadığını yapacak elbet. Ya oynattığını oynatmayacak, ya oynatmadığını oynatacak. Her maç futbolcu yapacağım diye Emre Çolak'ı sürüyor sahaya. O fizikte futbol oynayacaksan ya Maradona olacaksın ya Messi, onlardan biraz daha kötü olursan futboldan başka bir spor dalı yapacaksın. Korneri yetiştiremiyor, varsa Galatasaray halı saha takımında banko oynar, yoksa tüy siklet güreşir ya da ondan iyi jokey olur. Veliefendi de yakın takılsın Halis Karataş'a, o bünyeyle topçu olunmaz. Hiç bir takımda oynayamaz, inat edilip 3 maç 90 dakika oynasın 3 sene sakatlıktan kurtulamaz.

Benim için maç, Mustafa Sarp oyuna girdiği anda bitti zaten. Mustafa Sarp'ın oynadığı takım gol yediğinde içimde tarifsiz bir huzur, yenildiğinde sonsuz sevinç peyda oluyor. Çok futbolcu gördüm, Mustafa Sarp'dan ettiğim nefreti hiç kimseden etmdim. Ama artık ona hiç kızmıyorum, küfür etmiyorum. Mustafa Sarp oyuna girerken onu oyuna alana ediyorum ağıza alınmayacak, adamı ipe götürecek küfürleri. Bu kıro, göreceksiniz bu hafta onu ilk 11 sahaya sürecek, artık ne kadar seyirci maça gelirse(başkanın adamları hariç) o kadar insan kısmi felç geçirecek, kanser olacak, küfür edecektir. Barış sakatlanıp çıkarken, üzülen yok kimse yanlış anlamasın, sakatlandığı pozisyona bak. Cillop gibi çime düşüyor adamın omuzu çıkyor. Denemesi bedava, ben bu yaşta aynı mesafeden betona düşeceğim bakalım bir bok olacak mı? İnsan bu kadar mı salak olur, çaresiz kalır yer çekimine karşı. Yerine giren Mustafa Sarp en akıllı futbolcu oysa. Yerle işi olmaz, hep ayakta kalır. Değiştirme işareti, yapıldıktan sonra formayı giyip hazırlanması 4 dakika aldı. Bulaşıcı hastalık, yanında Maradona oynasa kötü oynar. Onu oyuna düşünerek alan Hagi, yan yana oynuyor olsa inanın tekme tokat atar dı maçtan. Demitik ya, topu iç güdüyle oynuyordu, kendi beyni yerine futbol tanrıları düşünüyordu. Pislik Ayhan atılırken, hakeme dayılandı, akıllı ya, televizyon kadranına görünecek, hala kalmış sa futbolcu sanan taraftara şirin görünecek.

Boş şeyler yazıyoruz, hatta yazdığıma pişman bile oldum. Yediği sopadan  5 gün sonra kükremeyi aklına getiren Galatasaray'ın Aslan Başkanının ve Galatasaray'ın aslan başkanının yaptığı icraattan memnun olan eski kükremiş Aslan Başkanlarının sevgili Galatasarayını yazıyoruz. Bizim taraftarlığından atıldığımız, itin iti ısırmadığı bir düzenin, dümenin, dalaverenin Galatasarayını.

Halbuki iş bizim Galatasarayımıza kalsaydı, kalecinın yediği iki dandik golle yaralansaydı, o Galatasaray'ın kükremesi Marmara Denizinden İstanbul'a yankılanır 3-4 tane atar kaleciyi de aslanın şerefini de kurtarırlardı. Kraliyet Ailesinin Öz Galatasarayı yediğini çıkaracak ha, yaralandığında, ölmeyeyim diye bir delik bulup saklandılar, daha fazla gol yemeyelim diye sıçan gibi kaçtılar. Bırak kükremeyi, tıslayamadılar bile.  

Hepinize yazıklar olsun, benden yana geçen zerre kuruş varsa haram olsun.