20 Eyl 2010

Testi Kırılmadan

Tükürdüğümüzü yalıyoruz, bir daha yazmayız demiştik tekrar huzurlardayız. Bu Galatasaray beni daha çok yalancı çıkartır.Olsun renkleri sağ olsun, ama en azından beni iki nesildir, Sami Yen tribünlerinin ortasında görenler artık göremeyecekler çünkü kombine almadım. Şu ana kadar da televizyondan tam olarak hiç bir maçı izlemedim. Kendimi Galatasaray maçları için Metin Şentürk gibi hissediyorum. Seyretmesem bile seyrediyorum.

Tek golle 10 puan aldığımız bir haftadan sonra, yani henüz testi kırılmadan bu sezona katkıda bulunmak istiyorum. Kötü oynuyoruz, kötü oyunumuz devam edecek. Peki neden kötü oynuyoruz?

Kaleciden başlayalım. Galatasaray kalesi tarih boyunca çok kötü kaleciler gördü. 14 sene boyunca şampiyon olamadığımız periyotta en az 10 tanesinin sorumlusu kalecilerdi. Fakat hiç biri Aykut'tan daha kötü kaleci değildi. Şu an yedek kalecilerin cebine para doldurmaktan başka bir işe yaramayan kaleci hocası Nezihi dahil. Yerine geçen Ufuk iyi mi? peki. Bilmiyorum, görmeden seyrettiğime göre değil. En azından büyük takım kalecisi değil şu anda. Topu gelişi güzel oyuna sokan kaleci benim için bir doksandan diğer doksana top kurtarsa bile boştur. Kurtardığı top iki dakika sonra yeniden başına bela olacaktır. Kalecinin zerre aklı varsa topu oyuna elle en müsait adama aktarır. Aktardığı adam, boru değil Galatasaray futbolcusudur kolay kolay topu kaptırmaz. Sen de kalede rahat edersin. Tafferel'in iyi kaleci olara tarihe geçmesinin tek sebebi budur. Akıllıydı, topun nereye geleceğini tahmin ederdi, ve topu en az Popescu kadar narin oyuna sokardı.

Ufuk topu oyuna nasıl iyi sokacak peki?  Geriden topu alacak adamlar Neil ve Servet. Servet'i oynatacaksan Neil'i oynatmayacaksın. Yani ikisinden biri fazla. Geçen yıl Sarp ve Topal'ın biri gereksiz diye yırtınmıştık. Şimdi aynı yırtılmayı savunmanın durdurucuları için yapıyoruz. Servet büyük takım topçusu değil, ha milli takımda oynatanlar keriz mi? değil. Yanında Gökhan Zan'ı oynatıyorlar. Gökhan Zan'ı Galatasaray'a alanlar da keriz değil.Bu adamları ya beraber oynatacaksın, ya ikisini birden oynatmayacaksın. İki kazma, topu tehlikeli bölgeden mümkün olduğunca uzakta tutabilirler. İyi oyun nerde mi? hadi gidin be işinize, adamlar1-0 olsun bizim olsun futbol severlerinin olduğu ligte top oynuyorlar. Bizim gibi futbol dilencilerinin futbolcuları olacak değiller ya. Milli takımlarda daha iyi oynuyor gözüktükleri falan yok. Türk Ulus Takımı, oynadığı maçların çoğunda baskın olan taraf olduğundan, top bizde daha faza kalıyor. Çoğunda da galip olduğumuzdan görevlerini yapmış görünüyorlar. Şimdi Almanya'daki maçta göreceğiz, kazmaların kaç karat geldiğini.

İleri uca Misimoviç gibi bir usta transer edilmiş. Daha çok ustalar gelir gider de, biz şimdikini bir masaya yatıralım. Eğer bilerek alınmışsa- ki sanmıyorum- yazık olmuş. Gerisinde Ayhan ve Sarp'lı bir çıpayla oynamak mecburiyetinde olan Miso, kariyerinin en kötü sezonun geçirecek. Muhtemelen yakında yedek kulübesine oturacak ve kaçacak takım arayacaktır. Orta sahadaki 16 numaralı futbolcumuz yüzünden Galatasaray'a, onu oynattığı için Reykart'a küsmüş bendeniz gelecek, oynanacak maçları da görüyorum.

Mustafa Sarp için aralıksız 2 gün konuşabilirim. Kelimeler yetmiyor, ancak mutlulukla takip ediyorum ki benle aynı görüşte olanların sayısı çoğalıyor. İddia ediyorum onun yüzünden bu sene kapalıda büyük bir katliam çıkacak. Hangi maç olacağını da söyleyeyim. İlk puan kaybedilen maçta sırtı sahaya dönük,''bağırın lan''cı çapulcular, Sarp'a küfür etmekte olan bizim çocuklara dalacaklar. Mustafa Sarp; uğruna katliam çıkacak Galatasaray futbolcusu, lanet olsun. Hadi Arda için, Hagi için de benzerleri olmuştu, tribünlerin tansiyonu fırlamıştı. Bu 16 numaralı yaratık yüzünden iki kişinin küfürleşmesi bile fazla. Elinden geleni yapıyormuş, Galatasaray'lıymış, öyle diyor bazı Polyanna taraftarlar. Trübünden en az 10 kişi iner sahaya elinden değil de kalbinden geleni yapmak için. Onun yerinde para verip te oynayacak oynadıktan sonra ölmeyi göze alacak yüzlercesi vardır. Kötü oynumuzun baş sebebidir. 16 numaranın banko oynadığı bir takımın iyi futbol oynama ihtimali, bir maymunun bilgisayar başında rast gele tuşlara basarak evrim tarihini yazması ihtimali gibi bir şeydir. Mustafa Sarp'lı bir takım eğer iyi oyun oynamışa bilin ki başka birileri hayatının en büyük topunu oynamıştır.

Pino, Baros, Kewell, Arda hücum hattını kuracaksan, ne işi var sorumluluk almayan, saklanan, taç atan futbolcudan kaçan bu futbolcuyla. Dünyanın en az pas hatası yapan futbolcusudur muhtemelen. En akıllısı aynı zamanda. Topun nereye gideceğini biliyor, muhtemelen aynştayn beyni var kendisinde. Galatasaray yenerken bir golde kendisi bulup istatistiği yukarda tutmak istiyor. Aynı yollardan Mehmet Topal geçti. Sakatlanma ihtimali olan topa dalmaz, sarı kart almaz, oyundan atılmaz. Riskli pas atıp da tabelacıya top kaybı yazdırmaz. 30 yaşındaymış, 50 yaşına kadar oynar. Galatasaray kaybederken fazladan 1 km daha koşar. En hazla koşan futbolcu listesinden inmez. O kadar vitamini, ilacı, pirzolayı, antrenmanı, parayı kaplumbağaya verseler, tavşana nal toplatır. Velhasıl kelam Sarp'tan tiksindiğimi bir kez daha yazıyorum. Kötü futbolcu çok gördük, kimis Cihan'ı, Orhan Ak'ı, Volkan'ı falan örnek gösteriyor. Tamam kardeşim onlar da kötüydü. Ancak sadece kötü futbolculardı. Cihan orta yapar, taca giderdi küfürü yerdi. Orhan çalımı yer taraftarı çıldırtırdı. Ama görürdük kendilerini maçta. O yüzden gözümüze batar küfür ederdik. Sarp'ı göremiyoruz. Büyük bir hüneri var bizim bilmediğimiz,sadece Raykartın bidiği. Ya bir metafizik gücü var topa yaklaştığında top uzaklaşıyor, ya lama gibi bir salya salgılıyor veya başka bir şey. Futbol dışı bir bit yeniği var bu işte. Orta sahamız kötü diye    yırtınacaksın, geçen  İngiliz liginde en fazla forma giymiş Arnavut'u, artık bilerek mi bilmeyerek mi takıma alacaksın ve yedek bırakacaksın. Biz de bu hocaya iman edeceğiz. Bu takıma il yazılacak savaşan Cana'dır. Yazamıyorsan da ilk gönderilecektir.

Bir önceki yazıyı, yazmayacağım diyerek kendime saklamıştım. Dayanamayıp yayınladım. İster inanın ister inanmayın maçlardan önce yazdım. Bu sene Baros'tan da fazla bir şey beklemeyin. Ona top götürecek Misimoviç, Sarp yüzünden topları diri karşılayamayacağından iyi servis yapamayacak, Baros yanlızları oynayacaktır. İnadım inat taktiği çekirgeyi bakalım ne kadar zıplatacak?

Hiç mi umut yok peki? Olmaz olur mu? Bir gün mutlaka eğrisi doğrusuna gelecek(Reykart'ın bilerek yapacağından umudumu kestim) Servet ve Sarp'ın 18 de bile olmadığı bir takım sahaya çıkacak. Artık kime denk gelirse o takım sezonun en büyük futbolunu oynayacak, unutulmaz goller atılacak, taraftar son yılların en büyük coşkusunu sahaya yansıtacak. Ve ben önce televizyon başına, sonra Sami Yen stadının kapalısının orta yerine,  40 yıl boyunca siperlerini kazdığım mevzilerime geri döneceğim. Umarım Sami Yen'de bir daha maç seyrederim.

Ya ben Sami Yen'de maç seyredemezsem. Alın kalemi kağıdı elinize not düşün. Ligin son maçının kadrosuna bakın. Eğer kalede Aykut, geride Servet, orta sahada Sarp varsa bilin ki takımınız 5.lik maçına çıkıyordur.

Taraftarsınız ya çekersiniz cefa.        

19 Eyl 2010

Galatasaray'ın 2010-2011 sezonunun MR'ı

Yazmıyorum söz verdim. Meğer ne zormuş yazmamak. Yazdık, 3 sene boyunca, hiç bir şey değişmedi, hatta bana göre daha geriye gitti. Yazmasak gönül razı değil. En iyisi kendimize saklamak her halde.

Surinamlı yaktı beni. Çok güvenmiştim kendisine. Sanmayın ki Galatasaray'ı şampiyon yapacak, Avrupa Kupalarında tur atlatacak diye değildi şerefsizim. Çaylak, ardından kapris kaptanından sonra can çekişen asil Galatasaray ve Galatasaraylı ruhunu depreştirebilecek, tribünleri yangın yerine çevirebilecek tek isim Surinamlı'ydı bana göre.

Tabelayla işim olmadı, hiç bir zaman da olmayacak. Barcelona gibi top oynatmasını bekleyen de yok bu kazmalara. Daha önce gördük, dündü oysa; top bizdeyken mahşerin atlıları gibi saldırdığımız, top rakibe geçtiğinde kan kusturduğumuz, yenik duruma düştüğümüzde oyunu forselediğimiz, bize golü atan takımı doğduğuna pişman ettiğimiz günler, maçlar.

Büyük Galatasaray tarihi büyük geri dönüşleri kanla irfanla yazmıştır. Reykart'ın Florya'ya indiği an ki heyecanım, Galatasaray'ın ilk maçına gittiğimdekinden az değildi. O yüzden yaşadığım travmayı atlatmam kolay olmayacak. Çok büyük bir yanılgı ve hayal kırıklığı yaşadım. Aşırı sevdiğim bu büyük futbolcuya şimdilerde duyduğum nefreti sizlerle paylaşamam. Sizlerin de kafalarınızı karıştıramam. O yüzden çekip gittim buralardan.

Reykart giderse düzelir mi? Düzelmesi gereken şey, bir hocanın, bir futbolcunun yapabileceği şeyler değil. Defalarca yazdım, bir kez daha yazmayayım. Kısaca kelam edeyim. Hırsız çetesi dağılmaz, dağıtılamaz. Galatasaray'ın sürekli başarılı olması işlerine gelmez. Tarihimizin en şanssız başkanı Faruk Süren'dir. Zavallı Başkan'a yüzyılın takımı, Hagi bonusuyla rast geldi. Transfer yapamadı, hoca kovamadı, komisyon alamadı, Romanya'dan öteye  futbolcu almaya gidemedi. Üstelik kendi işini de batırdı emekliye ayrıldı. En şanslı Başkan ise Adnan Polat'tı. Üstelik en akıllısı. Galatasaray kötü oldukça kasalarını dolduruyor. Elendikçe transfer, yenildikçe transfer....Sakat futbolcuları getir, doktorlara iş çıkar.

Toparlayacak olursam, bu sene Reykart'tan bu ortamda hiç bir şey beklemiyorum. Adamlar seçiyorlar, her yaptıkları şey olumsuz manada tam isabet kaydediyor. Matematikteki iki eksinin çarpımı gibi bir şey. Ne yaman çelişkidir, biz seviniyorsak bilinki onlar üzülüyordur. Biz kahrolmuşsak onlar hedefi 12 den vurmuştur.

Galatasaray'ın oynadığı son lig maçının kadrosunu gördüğüm anda Surinamlı'dan nefret ettim. Adam değilmiş, Emre Aşık'ı ilk 11 koymayıp 10 gün sonra kaçacak adamın ekmeğine yağ sürdüğü, Galatasaray'dan ayrılsa başka hiç bir takımda oynayamayacak olan futbolcularla sahaya çıktığı için ayrıca şerefsizin dik alasıymış. Bütün bu olanları kendi yapıyorsa ki hala sanmıyorum futbolun alfabesini bile bilmiyormuş. Emir kulu, Adnan giller ne derse onu yapıyor, o da şebekenin has evladı olarak cebellezini doldurup sırasını başka bir hırsıza bırakacağı günleri sayıyor.

Bu hafta çıkacak takıma bakınız. Kalede Aykut, çerçeveyi bulan ilk topu içerden çıkarma ustası. Sabri sakat, sakat olmasa ne olacak o ayrı da yerine oynayacak Ali Turan bu ligin belki de en kötü sağ kanat oyuncusu. Götüyle top oynayan Servet, Lucas Neil'in dengesini bozacak. Kötü oyunu çekilmez, Hakan Balta, 16 numara yanına bir kazma ön libero daha. Sakat olduğunu bilerek aldıkları Pino, sağlık ekibine teslim. Cana'nın ne olduğunu yakında öğreneceğiz.

Kewell, sakatlanana kadar taşır Galatasaray'ı. 5 maç üst üste oynayamaz. Baros'dan da bu sene ben bi bok beklemiyorum. Adeleleri yalama olmuş, ya koşmaz, ya yeniden sakatlanır. 2 sene sözleşme yaptıklarına göre garanti sakattır. Buraya yazıyorum iki sezonda toplam 20 maça çıkamaz. Arda olmasın topu rakip 18 içine sokamayız.

Reykart Aslantepe'yi göremez. Aslantepe'yi bu sene yabancı takımlar da göremeyecekler. Bu sene maça gitmeyeceğimi anons etmiştim. Galatasaray'lı futbolculara küfür etmemek için sevdamdan vazgeçiyorum. Aykut'un kalede, Servet'in stoperde, 16 numaranın orta sahada olduğu bir takımı televizyondan bile seyretmeyi düşünmüyorum. Bu adamların, Aslantepe Stadının ev sahibi soyunma odasında forma giyip çıkarmasına nasıl dayanacağım bilemiyorum. Bir kez daha yazıklar olsun diyerek, tarihe not düşmek istiyorum.

Zulüm köpeklerine kaldı nazlanarak gezdiğimiz sahalar, stadyumlar.
Uyan ey yaralı, kükreyen aslan taraftar, bu gaflet uykusundan.

not; bu yazı lig başlamadan,  o dandik avrupa kupası maçından önce yazılmıştır.