8 Eki 2009

Arda Turan'ın Düşüşü!


Son yazacağım cümleyi ilk önce yazıyorum.

Arda Turan bu ülkenin gelmiş geçmiş en büyük futbolcusudur.

Bu yaşına kadar ki verdiği imaj, çizdiği rota dikkate alınırsa eğer, Galatasaray tarihinin Metin Oktay'dan sonraki en büyük adamıdır da.

Arda Turan Bleslov maçında Sami Yen'de boy gösterdiğinde, güzel olan ne varsa onun düşmanı büyük Türk Spor Medyası'nın katırlarını ürkütmemişti. Sıradan bir genç futbolcunun, ilk çıktığı maçta bütün Galatasaray taraftarı tarafından tanınması ilgiyi çekmemişti. Korkulacak ne vardı ki, ne futbolcular görmüşlerdi onlar. Bir iki maç oynayıp, kaybolup giden. Arda Turan'da onlardan biri olurdu en fazla.

Ne var ki her geçen maç, hiç hesapta olmayan bir futbolcu, Galatasaray adına büyüyordu. Önce Galatasaray'ın sonra Milli Takım'ın bankosu oldu. Maçlara ağırlığını koymaya başladı. Tek başına maç alır duruma geldiğinde de Spor Medyasının hedefi haline geldi. En başta da Galatasaray'lı olduğunu söyleyenlerin.

Ve bu düşmanlık bu sezon tavan yaptı. Koskoca Galatasaray'ın 10 numarası, kaptanlık bantı Arda Turan'daydı. Taraftarlar onu şimdiden Metin Oktay ilan ettiler. Dünyanın en elit 10 hocasından biri, oyunu Arda üzerine kuruyor, Brezilya Milli Takım futbolcusuna takımda yer bulmakta zorlanıyordu. 2 hafta öncesine kadar ki durum vahimdi. Gol olan topların çoğunda son ya da sondan bir önceki krampon izi Arda Turan'ınkilerdi.

Sülükler, İstinye Park'ta gezerken yakalıdılar çocuğu. Sanki Pürtelaş Sokak'ta gördüler. Aziz Yıldırım'la bastılar. Galatasaray tesislerinin kilitlerini teslim ediyordu sanki. Hakan Şükür'e söylettiler, bir an önce Adnan Polat'ın himayesinden kurtulsundu. Bir yere gitsin de Galatasaray beter olsundu. Çünkü Arda Turan büyüdükçe, Hakan Şükür küçülüyordu. Hakan Ünsal'a sövdürdüler, bu genç yaşta kaptan olamaz dedirttiler. Önlem alınmalıydı, Arsenal'e gönderdiler Arda'yı. Kuyruk acıları vardı Arsenal'leriyle. Sarı Kırmızılı destan Arsenal'e karşı yazılmıştı.

Nonbertarafus erketeye yatmış maç sayıyordu. Galatasaray son 3 maçını yenememişti. Cezayı önce Surinam'lıya sonra Arda Turan'a kesti. Hasan Şaş'ırmıştı Arda. Gölgesine bile çalım atmaya kalkıyordu. Kaptanlığı kaldıramamıştı, yorulmuştu, takımda birileriyle arası kötüydü. Bir kaç maç dinlendirilse iyi olurdu. Hatta mümkünse Fener maçını yatak istirahatlisi olarak geçirse ne güzel olurdu.

Ne güzeldi herşey, futbol adına ülkemizde. Resmi takımları tulum çıkarıyordu, el birliğiyle Galatasaray'ı tökezlettirmişlerdi. Taraftarın gözbebeği Arda Turan'da bir an evvel gözden düşürülebilse hiç bir korkuları kalmayacaktı.

Strum Graz maçını seyredemedim, diğer maçların birinde tribünde, birinde televizyon başındaydım. Arda Turan'ı dikkatle izledim. Eskişehir maçının son dakikasında o kadar adamın arasından Keita'ya kestiği topu, Kara Şimşek mıhlasa, Strum Graz maçının daha ilk dakikasında Elano'ya yaptığı orta gol olsa, son maçta Manda Yiyici'si Arda'nın defansı maymuna çevirip verdiği pası dağlara taşlara vurmasa, aynı Arda düşüşte olmayacaktı henüz.

Büyük Galatasaray taraftarı, kendi gördüğünüz dışında hiç bir şeye inanmayın. Arda'da düşüş falan yok, yorgunluk hele hiç yok. 22 yaşında adam 90 dakikada 10 km koşmayla asla yorulmaz geçin bunları. Sadece şu var son maçta Arda'nın vurduğu toplar girmedi, attığı pasları gol yapamadılar. Son maçtaki ruhsuz oyunda bile farklı galip gelebilirdik. Sistemle uğraşıyoruz, Derwall zamanındaki sülükler aynısını yapmışlardı. İlk sene maskara yaptılar koca Derwall'i, direndik o sistemle devam edip Avrupa Şampiyonu olduk. Sistemsiz son iki şampiyonluğumuzun sancılarını çekiyoruz şimdilerde.

Arda Turan bu sistemin bir numaralı aktörüdür. Futbolunda her maç ilerleme olacaktır. Örnek olursa, son maçta iki kişiye birden attığı çalımı daha önce hiç görmemiştik. Bir rüyası varmış onu da öğrendik. Bir maçta 5 gol birden atacakmış. Bu sezon atar mı atar?

Galatasaray Kaptan'ı büyük Arda Turan; Sen büyürsen dertlerde büyür seninle birlikte, çocukluk edipte çabuk büyüme hemen. Gerek yok, şimdiden taktın omuzuna apoletleri. Büyük Galatasaray'ın büyük evladı nişanlarını.

5 Eki 2009

Sülüklerin Ardından #8


Hayatımda ilktir, Galatasaray'ın bir Avrupa Kupası maçını ölü ya da diri izleyemedim. Strum Graz maçında, uçaktaydım. İndiğimde maçın 1-1 berabere bittiğini öğrendim. Eve gece yarısı geldiğimde, televizyonlar sidik yarışındaydı. Galatasaray yenememişti, bundan güzel haber olurmuydu? Maça giden bizimkilere sordum, kötü oynadık dediler, maçın özetini izledim. Maçı bir de böyle yorumlamak var aslında. Tamamını değilde özetini seyredeceksin. Ben razıyım, kötü oynadı dedikleri Arda'nın Strum Graz maçındaki performansına razıyım. Golü yedikten sonraki Galatasaray'ın oyunu forse etmesine razıyım. Maç bitene kadar kan kusturmasına fitim. Surinam'lının golü bulmak için yaptığı fakat muzaffer olamadığı varyosyonlara kefilim. Maçın tamamını seyretmediğim için yorum yazmadım. İzlemeyi tercih ettim sülükleri. Ağızları kulaklarındaydı. Hemen hemen hepsi ben demedimmi yazılarını yazdılar. Kına yakadursunlardı, Galatasaray'ın müzesinde bulunan kupayı almak için oynanan antrenman maçlarından birini alabilen sevgili takımlarının anüsünü yalasınlardı.


Öncü birliğimizi, çocukları yolladık Başkent'e. Ankaragücü teslim olmuş namerde. O anlı şanlı 19 Mayıs'ı mezbeleye çevirmişler. Bir kale arkasını çok görmüşler. Hiç bir zaman doldurulamayacak tribünleri doldurması muhtemel taraftarlara kan kusturmuşlar, maçtan sonra da coplattırmışlar. Yakışır, şaşırmadık, tersi olsa yadırgardık. Öldü sandığımız insanlığı Melih Gökçek diriltecek değildi ya. Takipçisi olacağız Fenerbahçe maçının.


Ey kan emici Türk Spor medyası, ey bu ülkenin varlık sebebi deseleksiyon sülükleri, bayramınız olsun. Fark yedik, resmi takımınızın 5 puan gerisine düştük. Üstelik 1 maç sonra Kadıköy'deyiz. Klasik mağlubiyetlerimizden birini daha aldık mı lig bitti. Siz demediniz mi? Mısır Çarşısına koşun bir birinden renkli kınalar hazırlatın.


Ateş düştüğü yeri yakarmış. Bizler sülükler sevinecek, üzülecek diye takip etmiyoruz Galatasaray'ı. Ve biz bir kez daha haykırıyoruz, Galatasaray'ı asla, galip gelsin, şampiyon olsun diye sevmedik. Biz Galatasaray'ı yaşam biçimimiz olduğu için seviyoruz. Yense de, yenilse de büyüktür, sitemimiz sevgidendir. Ancak söyleyecek sözlerimiz vardır.


Maç yazısını 75. dakikada yazmaya başladım. Maçın skoru ne olursa olsun kaybettik yazacaktım. 40 yıllık taraftarım, tabelayla işim olmamıştır. Bu sayfalarda yazılarım arşivlerdedir ki Galatasaray'ın oynadığı en büyük maçları bazen kaybettiği maçlar olmuştur benim için.(Galatasaray 0- Antalyaspor 3, Galatasaray 0- Fenerbahçe 4...)


Maçı televizyondan izlemek bir başka oluyor bu sene. Takım sahaya çıkarken gösteriyor. Arda Turan takımı motive ediyor, haydi arkadaşlar narası atıyor. Sarılma, konuşma biterken Servet sümkürerek giriyor kadrana, Aydın henüz yok. Arda ajitasyonu Elano Brumer'e, Leo Franko'ya, Balta'ya, Baros'a çekiyor. Arda'da bir moralsizlik seziyorum, ve ben Gamlı Baykuş olarak kıllanıyorum. Bence Arda'nın kaptanlığından rahatsız olanlar var. 22 yaşında birinin emir komutasına girmeyi sindiremeyenler var ve her kimseler siktirsinler gitsinler. Arda Turan kaptanımızdır, bırakın futbolcuları biz taraftarlar bile emrine amadeyiz, ıslık çalsın yeter, 10.000 taraftar yanındadır.


Bir sistemden bahsediyoruz. Hiç görülmeyen şeyleri görüyoruz. Bilimden materyalist futboldan örnekler veriyoruz. Ve böyle olsun istiyoruz. Sıkıntılarımız var, bilimsel teori ortaya koyan ekibimiz var ancak bilimsel futbolu oynayabilecek kapasitede olmayan futbolcularımız da. Barcelano 83. dakikada yenik duruma düşebilir, 85 de 2 fark olabilir. Büyük takımdır, bilim Noi Camp'ta söker 90+ 4 de 3-2 galip gelebilir. Bu bilimsel futbolun zaferidir, büyük hocaların büyüdükleri maçlardır. Ancak Türkiye'de, Ali Sami Yen'de sökmez. Futbolcuların tamamı bilimsel futbol oynayamazlar. 83. dakikaya kadar atamamışlarsa, üstüne yemişlerse maç dönmez. Panik başlar, maçı bırakırlar. Sülüğün ekmeğine tereyağ sürerler.


Servet Marsilya'ya transefer olacak diye bayağı sevinmiştim. Hepiniz bilirsiniz, futbolunu hiç sevmem. Götüyle top oynar, teknik hak getire, akıl bok getire. Gezin Iğdır'ın köylerini, güçlü kuvvetli, gözünü budaktan sakınmayan her hangi bir delikanlıyı çıkar Servet kadar oynar.(Servet Iğdır'lı mert sapına kadar delikanlı bir futbolcudur) Bir bakıyoruz sağ açıkta çalım atmaya kalkıyor. Surinam'lıya ilk sitemim bu konudur. Servet'i zapt edememektedir. Santrayı geçmesi yasaklanmalıdır. Vazgeçtik kornerlerde serbest vuruşlarda bile gitmesin diğer kaleye. Söylemedi demeyin Servet bu gidişle bu sezon başımıza çok iş açacak.


Hoca'ya ikinci sitemim Elano içindir. Bırak be hocam bir kişi de hiç koşmasın, diri kalsın. Geriye gelmesin, Arda ile yarışa girmesin. Brezilya ulus takımının Paf takımı değil Galatasaray. Adam eğer antrenman yapmaya, Dünya Kupası'na hazırlanmaya gelmediyse özgür bırak adamı. Yanına da onu anlayabilek kapasitede adamları monte et. Elano Blumer oyun kurucusuysa, onun çapaları asla Topal ve Sarp olamaz. Bu iki düz futbolcuyla, Elano lige, Galatasaray'a damga vuramaz. Barış Özbek göreve. Ortalama bir Barış, ikisini de katlar bana göre.

Gamsız Aydın Yılmaz'dan bize hayır yok. Senelerdir futboluna bir adım fazladan koyamadı. Potansiyel revir müşterisi ben asla güvenmem böyle futbolcuya. Bir maçı alsa bile 5 maç sakat olur ya da bizleri sakat bırakır. Aynı şekilde Manda Yiyiycisi bize futbola nalet ettirmektedir. Tam ümidi kesmek üzereyken bir gol atıp, yazdıklarımız yedirir, tam uğruna destanlar yazmak üzereyken 3 metreden kuşları döver, hiç bir şey olmamış gibi ablak ablak bakar bizi maymuna çeviririr. Güvenemem, 40 takımım olsa birinde oynatmam.

Beni bu maç en çok yaralayan şey yenilmemiz değildir. Teslim bayrağıdır kanıma dokunan. Ben Galatasaray'a yenilmez demiyorum, yenilir, ancak yenen kan işeyerek yener diyorum. 5 dakikada gol yemez benim takımım. Sülüğü haklı çıkarmaz (Nonbertarafus'un falımıza bakmış)

Ey büyük Galatasara taraftarı, maçtan sonra ne televizyon seyrettim, ne de sülük ne yazmış diye gazete okudum. Tahmin ediyorum dediklerini, söylediklerini. O yüzden bu yazıyı Sülüklerin Ardından'a ekledim. Surinam'lıya güveniyorum. Hazır milli maç arası var, 15 gün kussunlar irinlerini. Haydi sülük yapışma sırası sende, sakın gerşye düşme.

Biz mi? 15 gün dinleneceğiz. Trabzonspor maçında imtihan var. Taraftarın takımla bütünleşme imtihanı. Maça gelemeyenler, gelmeyecek olanlar gelecek olanlara enerjilerini göndersinler. 8 puan farkla şampiyon olamazsak, şampiyonluğu saymayacağım. Kolayına Galatasaray'lı olunmuyor.

4 Eki 2009

Afferin Çocuklar;Ankaragücü 3 - Galatasaray 0


Maçı yazmaya ilk golü yemeden 2 dakika önce yazmaya başladım. Galatasaray'ın bu futboluyla sonuç ne olursa olsun yenildik yazacaktım. 3 gol yedik diye yazmıyorum, son yılların en kötü maçını oynadılar. Arda Turan'ı çıkarın takımdan her maç böyle olur.


Ben sağlık ekibinden başlıyorum yazmaya. Lig başlayalı 2 ay olmadı takımın yarısı revirde. Sen 10 tane Rijkaard getirsen, Messi'yi transfer etsen ne yazar. 2 maç üst üste oynayan sakatlanıp çıkıyor. Onca para verileceğine sağlık ekibi kovulsa daha iyi.


Testi kırıldıktan sonra yazmak kolay, hangi birini yazalım. Bir kere Caner denen çocuk, acaba hangi maçına bakılarak transfer edildi. Geçmişi nedir, Galatasaray PAF takımında oynayabilecek bir futbolcu değilken, takımın en sorunsuz bölgesi para verdik oynasın mantığıyla felçli duruma getiriliyor. Takımdan ilk gönderilecek futbolcudur, son maçını oynamıştır. Ali Sami yen'de taraftar önüne çıkartamazlar.

Servet'in sağaçık oynadığı bir maç izledim, midem bulandı.

Elano Blumer'in yazın dünya kupası maçları var. Yorulmasın, sakatlanmasın formda kalsın çocuk fazla yüklenmeyelim. Fazla bir şey de beklemeyelim. Dünyanın parasını alıp, antrenman yapması için gönderilmiş. Göreceksiniz bu adam hele ligin son maçlarında nasıl kaçak oynayacak. Adam topla buluşmamaya oynuyor, haydi hayırlısı. Biz neler gördük, bir mağlubiyet sonrası kızgınlık değil ama umarım Lincoln'ü aramayız. Bana sorarsan arıyorum da neyse.

Mustafa Sarp, futbolumuzda bir şapka tavşan misali bulaştı. Bu futbolcuyu satranç oyuncusuna benzetiyorum. 5 saniye düşünmeden hamle yapamıyor. Mustafa Sarp'ın ilk 11 oynaması Mehmet Topal'ı bitirdi. Hele ki Linderoth'un iyileştiği haberleri geldiyse Mehmet Topal'ı unutun gitsin. Sakat olmayan bir Linderoth ikisinin oynadığını tek başına oynar.

Aydın bu takımın Manda Yiyicisinden sonraki en gamsız futbolcusu. Sakatlanıp çıkmak için bahane arıyor. Kewell yerinde kim olsa bu kadar oynardı bugün. Bu takımda banko pynayamayacaksam hangi maç oynayacağım? Kara Şimşek'i Ankara'ya getirmemek nasıl bir mantık olabilir?

Baroş, sahtekarca bir hareket yaptı. Hakemden başka herkes çaktı elle oynadığını. O pisliği yapan futbolcuyu gök tanrı cezalandırdı. Penaltıdan daha kolay bir topu atamadı.

Bu maçtan emin olduğum bir şey varki, Manda Yiyicisi eğer Kara şimşek kadroda yoksa oynatılmamalıdır.

Servet'e yarı sahayı geçmesi yasaklanmalı, ya da mümkünse hiç oynatılmamalı bence.

Ben bir müddet susuyorum, meydanı sülüklere bırakıyorum.