23 Şub 2008

ultrAslan Kime Denir



seyirci değil ,t a r a f t a r, bayramda değil.....k a r a g ü n d e, moda için değil.......f o r m a için, kupa için değil.......a r m a için , hava için değil.......s e v d a için, 90 dakika değil......ö m ü r b o y u , yalanla değil..........k a n i y l a ,ayrı ayrı değil........o m u z o m u z a , şerefsizce değil......o n u r l a , utanarak değil........g u r u r l a, eğilerek değil..........d i m d i k , sefada değil............c e f a d a, koltukta değil...........b e t o n d a , minderde değil..........ç a m u r d a , skorda değil.........v e f a d a, bazen değil..............h e r m a ç t a , yuhlayan değil.......... a l k i ş l a y a n , oturan değil............. z ı p l a y a n , köstekle değil............d e s t e k l e , puroyla değil.............a t k i y l a, çekirdekle değil.........b a y r a k l a , muhabbetle değil........t e z a h ü r a t l a , kendine değil.............c i m b o m ’ a söverek değil............ s e v e r e k , ihanetle değil............ s a d a k a t l e , zaferde değil.............h e z i m e t t e , şampiyonken değil.....h a s r e t k e n , görüntüde değil......... ö l ü m ü n e , G a l a t a s a r a y 'a bağlı yaşayanlara;u l t r A s l a n... denir

22 Şub 2008

Galatasarayın Unutulmaz Başkanı



Takımı teslim aldığında UEFA ve SUPER KUPA daki terli futbolcuların el izi daha silinmemişti. Türkiye Ligi Şampiyonu kupalarını koyacak yer yoktu. Takım o sıralar en çok Şampiyonlar Ligi oynamış takımlar sıralamasında ikinciydi. Ve o zamanlar dünyanın hangi takımıyla oynasa neticenin üç ihtimalli olduğu zamanlardı. Şeref tribününe çıktı ve icraata başladı. Efsanelere bulaştı. Lucescuyu yedi, Fatih Terimi bitirdi, taraftarın sevgili Hagisini maymuna çevirdi. Büyük Kaptanı yüreğinden hançerledi. Yaşasaydı Metin Oktayında hali haraptı. Parası yok denilen kulübe onlarca yabancı futbolcu getirdi. Bir büyük balık Ribery yi yakalamıştı tekrar denize bıraktı. Şimdilerde çok uzaklardan getirdiği yabancı futbolculara Galatasaray yedek kulubesini koltuklarına paspas yaptırıyor. Galatasaray tarihinin Sigi Held i saymazsak gelmiş geçmiş en kötü hocasıyla Gerets'le el ele verdi milyonlarca Galatasaraylıyı canından bezdirdi futboldan soğuttu. Büyük maçları sırasıyla başkan, hoca, büyük futbolcular va taraftarlar alır. Ne yazıkki damgasını vurduğu bir büyük maçı seyredemedik. Kadiköyde maç alınmasını imkansız hale getirdi. Yanarızda futbolun F sinden taraftarın T sinden anlamayan hiç maça gelmeyen ne demekse kongre üyesi denilen iki üç bin fosilin oylarıyla kurulan bu düzende, Galatasaraya gönül vermiş yığınların elinden bir şey gelmemesine yanarız. Ey büyük Galatasaray taraftarı böyle bir başkanın olduğu sürece bu günler iyi günlerindir. Lanet olsun.

Burası Aslan Yuvası, Dingo(Adnangiller),nun Ahırı değil




Büyük ustasın öyle kabul ediyoruz. Yıldızmış, gezegenmiş tanımazsın. En iyi oynayacak 11 i sahaya çıkartırsın. Sana karışabilecek yönetici, akıl verebilecek kimse yok. Onlar monşer, ellerinden cep telefonu düşmez, kimseye selam vermez, tribünlerin dışında bir Galatasaray'lı görseler mideleri bulanır.(bunları bu hafta Konya'da aynı otelde kaldığım takım ile 2 gün geçirdiğim için söylüyorum) ellerinde cep telefonu sanarsınki dünyanın kaderi Adnangillerin elinde. Sen de şu ölümlü dünyada allahtan torpilin olsa kaç sene daha yaşayacaksın, ne istikbalin , ne gelecek kaygın var, kariyer peşinde değilsin. Kim bilir gençliğinde denemek istediğin, aklında kalan yapamadığın şeyleri dene işte şu mazlum ülkenin sahipsiz takımının başındayken. Aldır Nonda'yı, Borussa'yı, Boizid'i,Lincoln gibi taraftarın gözbebeği olmuş ama sakatlanmış büyük ustayı. Sonra oynatma kulubeye oturt, kumarın tuttu, çocuklar da idare etti bas cezayı ustalara. Uyut bizi, kandır bizi, bizim için nasılsa farketmez, biz formanın içindekine değil formaya aşığız.

Her şeye varız, denedin işte belki başkaları da dener, alırlar Dünya'nın en büyük futbolcularını oturturlar kulubede oynatırlar yerlerine ilk defa uluslararası maça çıkacakları. Peki be moruk sen Alman'sın, Kafatasçı olduğun da belli, Kalli'sin. En iyi bildiğin yerden geldi soru, Alman takımı çıktı. Hemde Usta Lincoln'ün düşmanı takım. Bıraksana çocuk oynasın, madem oynatmayacaksın, bunu sen kafana koymuşsun o zaman dinlendirsene bankoları. Çık yedeklerle Konya maçına, Nonda, Song, Barusso, Lincoln, Boızit, Carrusca, Hakan Balta ile, hem bu çocukları! yedekleri! pazarlamış olursun, hemde Emre'yi, Serkan'ı, Topal'ı, Ayhan'ı..... dinlendirirsin. Akıllı ol, biz alışık değiliz Avrupa'nın sıradan takımlarına elenmeye, fark yemeye, kendine gel, burası babanın çiftiliği değil, giderayak kefenine para dolduranların hiç değil, burası bir zamanlar Avrupa'ya nam salmış, korku vermiş aslan yuvasıdır.

Üç kuruş ucuza kaleye geçecek diye al Orkun'u gönder Mondragon'u Almanya'na işçi olarak 2. lig takımına. Ajanmısın sen be bunak, sıkıysa elen de Fener'e gör bak bakalım büyüklere saygımız kalırmı. Biz ne yönetici, ne Hoca, ne futbolcu tanırız, Biz Galatasaray'lıyız, tribünden baktığımızda Galatasaray'a yakışmaz diye racon kestiğimize Ali Sami Yen'i dar ederiz. Nitekim son Fenerbahçe maçında ettiğimiz gibi.

Haydar'ın Hayaleti; Leverkusen 5-Galatasaray 1

Neler çekmiştik bir zamanlar bu kötü kaleciler yüzünden. Simoviç'ler, Taffarel'ller,Mondragon'lar kaledeyken ne kadar huzurlu ve güvenliydik. Onlar beyaz atlarına binip gittiler. Unutulmuş kabuslarımız geri geldi.
Ne zaman hortlayacak diye her maç bekledik.Bugün kaledeydiler, Haydar'lar,Bahattin'ler,Eser'ler, Aykut'lar.Ürkek, şaşkın, serçenin telaşı içinde. Çerçeveye top gelmesin, vurdurmayın kaleye güvenmeyin. Galatasaray 14 yıl üstüste şampiyon olamamıştı. Bunlardan en az 10 defası kaleciler yüzündendi. Haydar, Nezihi, Eser,Bahattin.
Çocuklar bu maça kadar idare ettiler, yediğinden daha fazlasını attılar. Bu maçlar farklı, büyük maç farklı, büyük oyuncularla kazanılır. Büyük maçları normal futbolcular ancak insan üstü oynarsa kazanır. İnsaf be Kalli, Lincoln yedek beklermi. Alman takımını ele ki ben senin hoca olduğunu anlayayım. Takım yorgun, takım diken üstünde, hata yapan ,sakatlanan, ceza alan kaybolup gidiyor. Kolaymı her maç aynı tempoda oynamak. Sen dünyanın en büyük futbolcusuyla oynasan ne yazar, ilk kaleye gelen top gol oluyor. Orkun tartışma yok ki çok kötü bir kaleci. Yedeği kaleci bile değil. Bu maçta ki hezimet, kaleci açısından kötü, şimdi, Aykut geçecek daha beteri an meselesi. Ama birilerininde aklını başına getirecek bu maç. Papaz her zaman pilav yemiyor. Ne günlere kaldık, bir zamanlar biz Reallere Milanlara kan kusturuken rakip sıradan takımlardan fark yerdi. Derviş dervişe sırayla binermiş, sıra bizde galiba. Kim utanacak bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var. Biz Galatasaray'lıyız, herkes gider biz kalırız. Sefasını sürdük yıllardır da cefasını çekiyoruz, çekeceğiz. Biz Galatasaray'ı tur atlasın diye sevmedik, Canı sağolsun, yense de büyük yenilse de.

21 Şub 2008

Orkun ve Tubikandu




Galatasaray - Vestel Manisa maçının ardından başlayan programda, Rıdvan'ın; Galatasaray kalecisi Orkun'un, Selçuk'tan yediği ikinci golün ardındaki yorumu:- Gültekin, bizde ( Fenerbahçe'de) Lukovcan diye bir kaleci vardı,- Bir gün Sakarya ile oynuyoruz,- Adam 40-45 metreden bir gol yedi,- Ondan sonra " Bre bu nasıl savunma" demez mi?- Ulan ne savunması ! 45 metreden gol yemişsin, hala ne savunması, ne barajı diyorsun.


Ligin en az gol yiyen kalecisiyim diyor Orkun. 40 metreden yemiş vurduranlara kızıyor. Orkun'a hiç top gelmese ne güzel olacak, hiç yemeyecek o da en büyük kaleci olacak. Kalecinin büyüklüğü yemediği golle değil kurtardığı toplarla ölçülür Orkun efendi. Seni biz küme düşen takımın kalesinden yediğin golleri sayarak değil, gol olmayan topların nedenini araştırdığımız için aldık.


Rüştü abin neden büyük kaleci oldu sanıyorsun, çok yediği maçlara bak mutlak daha fazlasını kurtarmıştır. Dünyanın hezimeti önleyen en büyük kalecisidir. Yoksa aradan 34 sene geçmiş, 1974 Dünya Kupasında Yugoslavyadan 9 tane yiyipte 19 tane yüzde yüz gol çıkartan büyük Zaire (şimdiki Kongo) kalecisi Tubikandu'yu nerden hatırlayacaktım şimdi.

Dünyanın En Büyük Galip Takım Seyircisi



Düzelten spikere önce bir teşekkür, nihayet 55.000 kişiden gerçek kapasiteye indiler. 52.000 kişi olduğunu öğrendik stadın. Maçın başı çok iyidir Fenerliler için. Maç keşke hiç başlamasa. Yönetimin hazırladığı kareografide en ufak bir katkıları yok. Kartonları cazgır indirin diyene kadar yukarda tutuyorlar o kadar. Dostlar stadyumda görsün hesabı, şansına Fenerliyim diyenlerden parası fazla olan kombine almış maça gitmekte. Formaları var hepsinin, hata yapan futbolcuya tahammülleri hiç yok. Daha düne kadar Kezman'a ettikleri küfür Sırbıstan'a yol olumuşken, gol atmazmı Kezman, ne büyük santrfor( bu arada Fenerden tek istediğim futbolcu geldiği günden beri Kezman'dır). Fener gol attığı ve de galip oynadığı sürece Dünyada üstüne seyirci tanımam. Gel gelelim yenik yada dünkü gibi durum 2-2 iken ve seyirciye en çok ihtiyaç olduğu dakikalarda tıs yok. O esnada ne olduğu belli olmayan ses yoğunluğundan anlıyoruz ki küfür etmekteler münferit olarak.



Gerçi onlarda haklı, nasıl motive edecekler takımı, ne ce bağıracaklar. Müşteri seyirciyle ancak bu kadar olur. Kale arkasında kümelenmiş bir avuç taraftarın ise sesi duyulmuyor ne yazık ki. Sonuçta bir büyük maçta daha gördük ki Fenerbahçe seyircisi(taraftarı değil) iyi gün dostuymuş. Eeee bu günde çok şükür iyi bitti, 15 gün rahatlar, yanlarına yaklaşmamak lazım. Formayı çıkarmadan bir de eş dost görsün maçtan döndüğünü tamam. Alan razı veren razı bize ne.

adam Sandıklarımız; Erdoğan Arıca


Galatasaray maçı sonrasında, "yediğimiz gölü önceden çalışmıştık" deyip, "yani bu şekilde bi gol yiyebileceğimizi biliyorduk" diye demeç vermiş adamımız. ''Beşiktaş karşısında atak yapmak son düşüncemizdi ama kazandık'' bir de bunu demiş iki ayaklı kupa maçında kendi sahasında atak yapmayı düşünmeyen Hoca. Nasıl kazandığını kendisi de bilmiyor. Yıllarca büyük takımlar dahil kazma sol bek olarak oynamış, 305 lig maçında 2 gol atma başarısını göstermiş ve teknik direktör olarak her sene iş bulabilmiştir. Taktik, teknik hak getire. Beceri yok basiretsiz, Kadir İnanır tayfasından olduğu bilinen ama kimin torpillisi olduğu bilinmeyen, çalıştırdığı hiç bir takımda sezon sonunu göremeyen gıcık biri. Erdoğan Arıca imza attı diye sevinen bir taraftar varmıdır acaba. Fener karşısında galip oynayan Gençlerbirliğinden en iyi 2 oyuncuyu birden çıkararak yenilme başarısını göstermiş, nasıl her sene bir takımı çalıştırdığına akıl sır ermeyen bir halt sandıklarımızdandır kendisi.

Balta ile Topal





Tam futbolcu soyadları!. Adam 40 metre dikine bas atıyor, 50 metreden gelen topu göğsüyle yumuşatıyor. Yatarak müdahele ustası. Tereyağdan kıl çekme kolaylığında yapıyor bu işleri. Fizik desen, futbolcu olmasa kesin manken, artist, oyuncu. Kültürü sorsak; Almanya'da doğup büyümüş, yanına yaklaşamazsın. İlk maçında Beşiktaş'a gol atıp tescilli Galatasaray'lı oldu. Taraftar çağırınca utanıyor yumruk şov yaparken. Adı; Hakan soyadı Balta. Halbu ki biz ne baltalar gördük sol kanatta. Hainz'leri, Boızıd'leri, Carrusca'ları, Orhan Ak'ları..... Ne baltası lan aslan gibi Teknik Üniversiteyi 1. bitiren bir mühendis kadar teknik.

Delikanlı ,İnemoto varken takıma katıldı. İnemato'yu Gerets getirdiği için devamlı oynattı. Geçen sene anlayamadık nasıl futbolcu olduğunu. Devamli küfür ettik ruhsuz, kansız İnamota'ya. Bu sene Linderoth geldi. Sandık ki uzun yıllar çapaya ihtiyacımız olmayacak. Soğuk ülkenin sıcak futbolcusunu tam sevecektik ki Linderoth ölüye çıktı. Eyvah dedik, Ayhan bel fıtığından, Okan çapraz bağlarından, Sabri dilinin yüzünden, Şaş delikanlılık belasından hava değişimi almiş yatıyordu revirde. Naftalinlenmiş futbolcumuzu çıkardık dolaptan. Ulan acabamı, oynuyordu, top kapıyor, gol atıyor, pas veriyor, şut çekiyor, çok koşuyor, az dinleniyordu. Barajda duruyor, kornere çıkıyor, reviri aratmıyordu. Üstelik ne olur ne olmaz diye bir yam yam transfer edilmişti yerine. Adı Mehmet soyadı Topal. Ne topalı lan aslan gibi sapasağlam, adam gibi adam işte.

20 Şub 2008

Gavur Takımı Oynayacak Yarın Leverkusen'le!


Yok sayın şerefsizler, hiç bahsetmeyin, konsantre olun Kadıköy'e, Yalvarın bakalım sizleri nerelere kadar taşıyacak. Çok beklersiniz daha kupayla, Fener'le beraber döneriz diye. Tanburacı değinmiş, iki gündür bende araştırıyorum. Maçı D Smart televizyonu verecekmiş. Televizyon kanallarının hiç biri söylemiyor. Kendileri vermeyecek ya, bir de oynayacak takım gavur takımı ya. Ne gerek var sahipsiz nasıl olsa. Maç saat kaçta bilen yok. Maçın hakemini bile söylememiş, yazmamış gazeteler. Dün İnter maçında spiker tam 9 kere İnter'i bu sezon sadece Fener'in yendiğini söyledi. Liverpool koyunca ne çok üzüldü ezik. Tanrı bile Fenerbahçe'li olmuş çıkmış. İstanbul son yılların en büyük kışını geçiriyor, bu gün kısa kolla maça gidecekler. Yarın 2 metre kar yağarsa şaşırmam.
Galatasaray, merak etme sakın, seni bu yollarda asla yanlız bırakmayacağız.

Top Toplayıcı Topa Tut Leverkusen'i


Galatasaray'ın tepelerde dolaşmasına akıl sır erdiremiyorlar. Çok borcu varmış, kadrosu zayıfmış, içerden dışardan çok düşmanı varmış. Düşmesi an meselesiyken bütün maceralarda o varmış. Ligte yabancısız oynayan tek takımmış. Kalesinde küme düşen takımın kalecisi, sağında solunda 20 yaşında delikanlılar, orta sahaya Alman ikinci liginden ne olduğu belli olmayan çocuklar gelmiş. En geride balta diye Fener'li diye transferine kuşkuyla baktığımız , ilk maçtan sonra değil Galatasaray kalesini Cumhuriyet'i emanet edeceğimiz Servet, göbekte kümede kalma mücadelesi veren Ankaragücü'nden Song gelene kadar idare etsin diye alınan Emre, abi denebilecek Hakan'dan başka bir Ümit karan kalmış omuzlarına yaslanıp ağlayacakları. Birde can derdinden yeni kurtulmuş Ayhan varmış. Ama biri daha varmış ki takımda, '' ben büyüdüm, ben bu takımın lideriyim, aratmam kimseyi, yakarım Almanya'yı'' naralarıyla uçmuş.
Ey büyük Galatasaray'ın dünkü top toplayıcısı bu günkü büyük futbolcusu Arda Turan; güle güle git, nasıl ki Hagi attığı topu toplamana gerek duymamış, senin yerine kaleciye toplatmış ve sen havalara uçmuşsun, sırası geldi, susadık Avrupalı takım elemeye, havalara uçur bizi. Sonra güle oynaya gel, çarşamba günü Fenerbahçe kalesinin arkasında küçük Arda'lar bekliyor, onları sevindir.

Uğur Uçamadı





20 Yaşında Ali Sami Yen'e takımın başında çıkmış. Şu kurtlar sofrasında hangi büyük takımın kadrosunda var alt yapıdan futbolcu. Medyanın gözbebeği Genç Semih 30 yaşına geldi. Bu yıl Kezman sakatlanmasa unutulur giderdi. Deli oluyorlar, her sene Galatasaray kadrosunda PAF Takımından bir kaç futbolcuyu gördüklerinde. Sabri, Arda, Uğur oynadıkça birilerinin huzuru kaçıyor. Kadroda 20 yıllık Okan var. Rakip takım kazmalarıda görev başında. ''Kafası kesik tavuk'' Batista, biçti çocuğu o soğukta. Kendisine bir şey olmadı, olmaz ayıya ne olur. Sağ kulvara bir güneş gibi doğdun Uğur Uçar. Yakından gördüğümde seni daha çok sevdim. 33 numaralı forman bize 3 numaralı büyük kaptanı çağrıştırıyor. Hırsın, kuvvetin Galatasaraylılığın iki Bülent Korkmaz'ı yan yana koymuşlar gibi.


Herkes uçtu Almanya'ya Uğur, sen uçamadın. Geçmiş olsun. Geleceğin büyük kaptanı, Senin yolunu bekliyor büyük taraftarların,

Vansporu İndirmişlerdi


1997-98 sezonu ortalarıydı. Çok uzak diyarlarda bir şehrimizin takımı gün saymaya başlamıştı 2. lige doğru. Tribünler yenilenmiş, çimler gıcır gıcır sanki düşmeyeceklermiş gibi asılıyorlardı. O maça dönemin başbakanı Mesut Yılmaz ve havalisini davet etmişlerdi. Şehirdeki garibanlar, eğitimsizler, iş bulamayanlar başka şehre göç edemeyenler bari futbolla oyalansalardı bir süre daha. Ama komadılar kardaş komadılar. Vanspor- Antalyaspor maçı oynanıyordu. Galipti Vanspor son dakikaya kadar. Son dakikada tartışılır bir pozisyonda ki Erman Toroğlu ben olsam veririm demişti. (Aynı olay Kadıköy'de olacak ve vereceksin öylemi), maçın hakemi çaldı penaltıyı. Ortalık karıştı, bir taraftar Antalyaspor hocası Şenol Güneş'e yumruk attı. Jandarma, polis olayları yatıştırınca geçti Antalyalı topun başına. Hiç bir insan evladı o penaltıyı atmazdı ama o attı. Berabere bitti maç, Antalyaspor, mağlup olsada bir şey olmayacaktı. Alt tarafı Vanspor bir sene daha oyalanacaktı o kadar. Şehir de o gün huzur içinde uyuyacaktı.


Sahasını kapattılar Van'ın, sonra belini doğrultamadı haftalar öncesinden teslim bayrağını çekti.

Önce insanlık, sonra sporun kurallarını uygula be hakem. Umarım şimdi başın göğe ermiştir. Değermiydi şu manzaraya, senin vermesen de olur olan penaltı kararın.

19 Şub 2008

Alın Şu Takımı Kobra Helikopterle





O kadar yatırım yapılıyor bu işe. Fakat bir o kadarda beyinsiz yönetiyor bu işi. ellerinde cep telefonu kimle konuşuyorlar acaba, ulaştırma bakanıyla her halde. Ya da belediye kar temizleme ekibiyle. Soruyorum takım nasıl gidecek diye Haldun'a hiç bir fikri yok. Bu yöneticilerle aramızdaki tek fark, onlar paralı Galatasaray'lı biz parasız. Onlar yöneticiliği bıraksa karda kışta Konya'da olurmu. En fazla kolpa localarımızda o da büyük maçlarda. Milyonlarca taraftarın gözbebeği takım kimlere emanet. Buzlu yollarda otobüsle seyahat. Takım 2 gün sonra ölüm kalım maçına çıkacak, bu devirde mahsur kalıyor Anadolu'nun göbeğinde. İyiki Sarıkamışspor, Vanspor ligte değil. Avrupa'danda atılırız maça çıkamadığımız için. Sana ne tarifeli uçaktan, Karayollarının durumundan. Boızid'i alacağın parayla al bir kobra helikopter dursun bu günler için. Alamıyorsan kirala Hava Kuvvetlerinden, saati 4191 dolarmış araştırdım. Uçaktan ucuz. Hatta yakın deplasmanlara da helikopterle git. Boya sarı kırmızıya, bir tarafına Süper Kupanın, diğer tarafına UEFA Kupasının resmini koy süzülsün göklerden. iki manga asker alıyormuş, 24 kişi alıyor demektir, deposuda yoğun ağırlık taşır, senin formaların, topların nedirki. Namın yürüsün.

Atatürk'ün Takımı! Yarın Kadıköy'de


Stadlarında resmi var Atatürk'ün. İddia ediyorlar Atatürk Fenerbahçeli imiş. Atatürk, bir sporsever olarak '' ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim'' diye özdeyiş patlattığı zamanlarda Türk takımlarından Anadolu'da olanını sevmiş tutmuş olabilir. Peki sen ilerleyen zaman içinde Atatürk'e layık bir takım kurabildinmi. Yarın akşam Sevilla karşısına çıkacak takımın içinde kaç Türk oynayacak
Volkan- Önder,Lugano,Edu, Carlos-Valdanado-Auerello-Alex-Wederson_Kezman,Daivid kadrosuyla çıkabilirmi çıkar. Kaleci hariç herkes yabancı.
Leverkusen maçına çıkan Galatasaray'ın kadrosu
Orkun-Uğur, Servet,Emre,Volkan-Ayhan,Barış, Serkan,Arda-Ümit Karan, Hakan Şükür

Atam sen rahat uyu, bekçisiyiz cumhuriyetin, tetikçisiyiz Türk futbolunun.

Taraftar İle Seyirci


Taraftar, kimliğini yıllara yayılan alt kültüre dayalı büyük bir romantizmden alır. Sportif başarı ile seyirci yaratabilirsiniz, o başarı ortadan kalkınca seyircilerden bir kısmı taraftara dönüşür. taraftar sayısı artar, arttığı oranda da büyük takım oluşur. Taraftarın bu romantizmi, karşılıksız sevgisi bir anlamda zaten paraya dönüşür, sürekli gelir sağlar. Hiç bir başarı olmasa da gelir sağlamaya devam eder. Taraftar için başarı onun takımını sevmesinden daha önemli değildir. Hiç bir başarı taraftar kimliğinden duyulan hazın yerine geçemez. Yöneticilerin gazetecilerin taraftarı müşteri olarak görmesinden nefret eder. Seyirci başarıya endekslidir. Kombine bilet alır ,büyük maçlara gelir, takımın iddiası kaybolduğunda ilgilenmez. Maç günü önemli bir toplantısı varsa maça gelmez. Takım kötü oynarsa küfür eder ıslıklar, başarı yoksa seyredecek bir şey yoktur onun için. Kısacası kendisi müşteri olduğunu bilir ve müşteri gibi davranır. Amacı en ucuza kendisine en çok fayda sağlamaktır.Romantik taraftar ise farklıdır. O doğal bir romantizm ile takımını sevmektedir ve takım iyide olsa kötü de olsa ona karşılıksız vermeye taraftır. Bunu yapmakta onun için çok doğaldır çünkü verdiği zaten aslında ondan başkası değildir. Gelir sağladığı onun takımıdır ve kendisidir. Spor kulüplerinde gelir varsa ekonomik büyüme vardır. O yüzden seyircisi çok olan değil taraftarı çok olan kulüplerde ekonomik büyüme olur.Sportif Başarı olduğu sürece gelen taraftar bir ölçüde gelir kazandırır. Ama başarıda sürekliliği sağlayamazsanız, taraftarı kaybedersiniz. Kaybettikçe gelirleriniz düşer. İşler yolunda gittiği sürece seyircin, müşterin çoktur. Taraftarın yerini giderek daha fazla müşteri alsın istenir. Stadın en güzel en pahalı yerlerinde oturan seyirciler üste kaçan şampiyonluklardan sonra müşteri olmaktan vazgeçerler. Kendilerine yer bulamayan romantik taraftar da küserse yıkım büyük olur. Bu yüzden taraftarlar sponsorluk anlaşmalarına karşıdır. Tuttuüu takımın adına Ülker'i Efes'i yakıştıramaz. Kırk yıllık Manisasporluların Vestel fabrikalarından nefret etmelirinin sebebi budur. Taraftar ayakta maç seyreder. Mutlak sahada oyuna katkısı olduğunu düşünür ki gerçekten öyledir. Kendisine yakın futbolcuları, yöneticileri sever. Bağırmayan seyirciyi aralalarında istemezler. Taraftar mutlaka renklerden bir alametle maça gelir. Seyirci dağıtılan kartonu bile kaldırmaz. Herkese Metin Oktay forması dağıtıldığı zaman bile sadece taraftarlar giydi, seyirciler paketi bozmadılar. Taraftar son kuruşuna kadar maça gelmek için çırpınırken seyirci pahalı maçlara gitmez. Seyircinin sevinci çok kısadır gol olunca alkışlar geçer gider. Taraftar gol olunca dellenir, yenilgide kahrından sokağa çıkamaz. Taraftar futbolu sevmez, kendisinin maçı dışındakilerle seyirci olarak ilgilenmez. Rakibinin rakibinin taraftarıdır. Seyirci maçtan önce futbolcuları çağırmaz zaten futbolcularda onlara gitmez gol olunca. Taraftarın istemediği hiç bir futbolcuyu oynatamazsın. Ergün, Cihan, Orhan Ak, Necati yi kovdurur taraftar. İstediği adamıda kovamazlar. Ümit Karan'ı, Hakan Şükür'ü, Sabri'yi. Seyirci olmasada olur ama taraftar olmadan asla olmaz. Oftaş, Belediyespor, Şekerspor.....
Bakılmasın kongredir, seçimdir, divandır demokrasidir diyenlere. Egemenlik kayıtsız şartsız taraftarındır.

18 Şub 2008

Buz Revüsü Konyaspor-0 Galatasaray-1

Maçı seyreden seyretti biz saha dışını yazalım. Konya deplasmanında, aynı oteldeydik takımla. Her kes Arda'yla Ümit'le, Kaptan'la konuşmaya resim çetirmeye çalışırken yabancılara acıdım. Carrusca'yı Boızıd'i adam yerine koyan yok. Barusso ile de kimse ilgilenmedi. Maç günü tam bir soytarılık seyrettik. Sanki köy yolu açılıyor, dozer girmiş sahaya kar kürüyor. Gönüllü ameleleri toplamışlar karı ittiriyorlar. Uçak, otobüs firmaları hava durumuna göre hareket ediyor da bu kadar paranın döndüğü futboldakiler 30 sene önceki yöntemlerle idare ediyorlar. Ben hatırlarım İnönü Stadına inip kar kürdüğümü. Bir iki futbolcuyla konuştum maçtan çekiniyorlardı. Liderlik çok önemliydi.
Konya stadını bilmeyenler için bildireyim. Sahanın etrafında atletizm pisti onun etrafında bayagı bir boşluk pist, o pistin etrafında da bisikletçi pisti. Göz kararı ölçtüm kalenin arkasından tribüne kadar en az bir yarı saha mesafe var. Olimpiyat stadına uzak diyenler burayı görsün, 1.5 misli daha uzak. İğrenç bir stad.

Kar maçı 18 saat tehir ettirdi. Ne olduğunu anlayamadık, 10 dakika da Orkun'u bekledik. Galatasaray klasikleşti artık, 30 milyon euroluk yedek kulübesiyle maça başladı. Maç diyebilirsek adına. Barusso, Nonda, Bouzid ve Carussca kulubede. Song tatilde, Lincoln Floryada nöbetçi bırakıldı, Linderoth'u unuttuk, acil şifalar. Futbolcular ayakta durmakta zorluk çektiler, sakınan göze çöp batarmış Uğur'u revire gönderdiler. Artık ne zaman iyileşirse, bizim doktora iş çıktı. İşini de çok iyi yapar ya!. Sakat maçtı rakipler puan kaybetmedi, kolay gözüken maç olumsuz koşullar yüzünden zora girdi. Bu sahada ancak Tromso oynayabilirdi. Yinede iyi oynadılar, çok gol pozisyonuna giridiler. Ümit Karan'ın borcu vardı bu maç ödedi. Taraftar tribünde buz kesti. Maçtan sonra epey bir süre bırakmadılar. Konya'da takımla beraber biz de mahsur kaldık. Uçak kalkmıyor, takım otobüsle Ankara'ya oradan İstanbul'a oradan da Almanya'ya seferi. Moraller yerinde oradan turla dönülecek başka yolu yok. Kozumuz Lincoln olacak. Haydi hayırlısı yolunu gözlüyoruz. Ali Sami Yen'e bir yabancı takım daha getirin bu sene.

Nicolae Dobrin Öldü


Romanya'nın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu kimdir diye sorsalar. Herkes Hagi der Popescu der ama değildir. Ölüm haberi geldi Romen dostlardan. 61 yaşında karaciğer yetmezliğinden ölmüş. 26 yaşındayken Real Madrid ile yapılan bir maçtan sonra 2 milyon dolara transfer edilmek istenmiş, Çavuşescu tarafından izin verilmemiştir.
Bu hafta yapılacak tüm resmi karşılaşmalarda anısına saygı duruşu yapılacak. Ben de bu sütunlardan önünde saygı ile eğiliyorum ikinci vatanım Romanya'nın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu Dobrin için.

adam Sandıklarımız ; Ziya Doğan


"Orta sahada teknik kapasitesi yüksek oyunculara şans verince, rakibimiz bu bölgede pas yapma imkanı buldu. " Bir maçtan sonra böyle yorum yapmış Ziya Hoca. Yani çok iyi oyuncularla oynarsa böyle olurmuş, rakibe pres yapmayan koşmayan orta sahan varsa, karşı tarafın kazmaları üstünlük sağlarmış. Bir daha böyle iyi oyuncularla çıkarsam namerdim demiş hoca. Yattara'yı maymuna çevirdi. Adam şimdilerde futbolcu olduğunu hatırladı. Marcelinho diye bir futbol cambazı gelmişti Karadeniz'e. Onu sağbek oynattı. O tiple o diksiyonla en fazla 2. Lig hocası olabilecekken bak sen kaç takımdan kovulmuş . Adanaspor, İstanbulspor, Konyaspor ( 2 kere) Malatyaspor ( 2 kere) Trabzonspor ( 2 kere) Gençlerbirliği ( 2 kere) . Toplam 263 lig maçında kulubede gözükmüş, demeç vermiş, televizyona çıkmış, akradite olmuş,takım elbise giymiş, kadro yapmış, taktik vermiş bavulu elinde gezen bir teknik olmayan direktörümüzdür. 9 sezon Beşiktaş orta sahasında oynayıp da hiç milli olamamıştır. Televizyona yorumcu da yapmazlar kendisini. O da bekler şehir kulubünde çanak oynayarak ligin sonuna doğru kovulacak başka bir Ziya Doğan'ın yolunu.

17 Şub 2008

Popescu'nun Hocası Terim

Fatih Terim 2. kez Ulusal Takımın başına geçtiğinden beri milli olmayan futbolcu yok. Eğer varsa milli olamayan hemen futbolu bıraksın. Bu gidişle Avrupa Şampiyonluğu Finallerine 50 oyuncu götürecek. Bir maç banko olan diğer maç kadroya çağrılmıyor. Futbolcular maymuna döndü. Kimisi ağzıyla kuş tutsa oynayamıyor (Ayhan, Uğur) kimisi ayağıyla top tutamıyor oynuyor(Gökhan Zan)
Milan’dan bu tarafa kafası hep karışık Terim’in. Başarı için istikrar şart diyor 20+3 yetmez dediği gün. Oysa bir görebilse istikrarın en uzağında kendisinin durduğunu. Bir kaç ay önce Popescu, bir demecinde, “Terim bizi dinlerdi, söylediklerimizi dikkate alırdı” demişti. Doğrudur o zamanlar İmparator! değildi Terim. Artık İmparator! ve ondan iyisini bilen de yok yapacak da...

Özhan Canaydın'ın Cep Telefonu


Rizespor Fenerbahçe maçından önce bir Galatasaray'lı yönetici ortalığı karıştırmış. Hakeme dikkat edin diye uyarmış, aslında kıyak yapmış ama konu bu değil. 1-0 Fener mağlupken vediği serbest vuruştan sonra televizyonu kapattım. Mahmut Uslu televizyonlarda konuşmuyor ağız ishali olmuş. Başkanı Aziz, bizim başkanı aramış şikayet için. Ama bizim başkanın cep telefonu kapalıymış, yarın tekrar arayacaklarmış. Yani koskoca Galatasaray Başkanısın telefonundan sana ulaşılamıyor. Acaba faturayı ödeyemediğinden kapanmış olmasın sakın. Yok ya o kadar parası vardır. Bence şarjı bitmiştir. Telefonun değil, Özhan Başkan'ın.

Brezilyalı Auerello ,Türk Barış Özbek


İmaparator devşirdi, kapıyı araladı. Maksat Ulusal Takım'ın orta sahasına çok büyük oyuncu kazandırmak değildi. Maksat bir ekmek kapısı aralamaktı komisyonculara. Kendisi bu kapıları araladığı oranda 135.000 Ytl maaşlı adam olarak kalabilirdi. Sıkıysa aralamasındı, o kan emiciler onu orda bu kadar başarısız olduğu halde tutarlarmıydı. Brezilya vatandaşı Marco, oldu sana Mehmet. İstiklal Marşını da ezbere biliyordu, varsın bilmesindi Türkiye'nin başkentini, komşusunu. Şimdi Marco ülkesine dönse, Milli Takım'a çağrılırmı, çağrılırsa gelirmi. Pisliğinde boncuk mu var. Bir maç oynamasa yerine Deniz, Selçuk oynar bir daha yüzüne bakan olmaz. Fatih Terim de kurtulur. Nobre 50 tane gol atsa, Vederson kıçını yırsa oynarmı acaba. Hadi be Zico, kov şu adamı da kurtar imparatoromuzu.


Marco devşirildiği zamanlarda çok uzakta değil Almanya'da bir Türk çocuğu gelip gitmekteydi tesislere. Beni alın diyordu aracısız komisyonsuz. Alavare dalavere olmadığı için yüzüne bakan yoktu. Florya'dan iki kere döndü Almanya 2. ligine. 2 Okan Buruk ciğeri taşıyordu. Yollar bu sene kesişti, önce Florya'ya sonra Ali Sami Yen'e çıktı. Sıra Avrupa sahalarındaydı. Gerçi Alman Ümit takımıyla defalarca çıkmıştı ama gönlü Türk Ulusal takımının formasındaydı.


Nerden çıkmıştı bu çocuk ya. İmparator kendi bulmadığı, kendisine iman etmeyen futbolcuları asla kadrosuna katmazdı. Defolsun gitsindi. Üstelik Galatasaray futbolcusuydu ve yeteri kadar adam vardı Galatasaray'dan. Sayıyı fazlalaştırıp Aziz Yıldırım'la arası mı bozulsundu. O parayı kokain satsa kazanamazdı. İş adalet mekanzimasını çalıştırmak olsa, Orkun, Volkan, Uğur, Emre Güngör, Serkan, Ümit Karan, Hakan Şükür top yekün Milli Takımda olması gerekirdi.


Barış Özbek; yolun bahtın açık olsun. Biz seni bu yaz Avrupa Uluslar kupası finallerinde Alman Milli takımının bankosu olarak seyretmekten büyük onur ve gurur duyacağız.