15 Ağu 2009

adam Sandıklarımız;Erman Toroğlu


Önce hakkını verelim, zamanın en büyük hakemiydi. Diğeri Ahmet Çakar'dı. Harbiden bi boktular hakemliklerinde. Taraftarlar, yöneticiler, futbolcular kararlarını pek eleştirmezlerdi. Onların hakemliği zamanında hakem yorumcusu maymunlar türemediği için belki işleri kolaydı. Kısaca hakemliklerine hepimiz güvenir, bizim maçımızı yönetmelerini isterdik.


Ancak gel gelelim biz hakemliğini yazmıyoruz burada. Biz Ermaen Toroğlu'nun gündemine takığız. Her seferinde eskiden futbolcu olduğunu başımıza kakar. Ben hatırlıyorum, Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en kazma, en kasap bekiydi. Gözünü budaktan sakınmaz, acımasız, pislik bir futbolcuydu. Her maç birinin elini ayağına verirdi. Oynadığı sezonlar, Ankaragücü tarihinin en büyük olduğu sezonlardı. 3 sezon örnek vereceğim, sırasıyla 4. 5. 6. oldular. Lig şampiyonu sırasıyla 30 maçta, 34, 47, 43 gol atarak şampiyon olmuştu.


Analiz yaparsak, 3 sezonda Şampiyon, maç başı 1.37 gol ortalamasıyla oynamış. Ve Erman Toroğlu kazmasının bu 3 sezonda golü yok. Bırak golü santrayı geçmemiş. Bu basit istatistikten sonra meseleye geliyorum. Erman Toroğlu, Arda'nın serbest vuruştan Mustafa Sarp'a attırdığı golü yorumlamış. Böyle defans olurmuymuş, adam bom boşmuş. Ligin başı, 40 derece sıcak, kimse kimseyi tanımıyor, son saniyeye kadar maç kopmamış, 3-2 bitmiş maç. Güruh maçı eleştiriyor bu kadar çok gol olduğu için, kalecileri defansçıları yerin dibine sokuyor. Haklı kendisinin zamanında, Ankaragücü çok az gol yemiş, çok az da gol atmış ama olsun. Mesele gol yememekte. Bunlara kalsa maçın iyisi 0-0 biten maç. Daha doğrusu pozisyonsuz maç.


Hagi'nin futbolu bırakmasının müsebbibidir kendisi. Kazma olduğu için teknik futbolcuları hiç sevmez. Heleki sivrilmiş, taraftarın gözbebeği olmuş futbolcuya garezi vardır. En ufak bir açığını görmesin saldırır. Her şeyi en iyi kendisi bilir. Pozisyonun içindeki futbolcu bile emin olmaz da akşam Erman Hoca'yı dinleyelim der. Hıyardan iyi anlar. Futbolun güzel olan yanını anlamaz da, çirkin yanını çok iyi bilir. İyi bir maç yönetmiş hakeme saldırmak için kırk dereden su getirir. Tribünlerde küfür yerken zevk alır. Neticede bi bok değildir, yıllardır seyrettiğime, dinlediğimi yanarım. Benim için yok hükmündedir. Şansal A ile kurduğu tezgahla hepimizi dolandırmaktadırlar. Seyretmeyin, seyrettirmeyin, bi bok sanmayın.

13 Ağu 2009

adam Sandıklarımız;Ahmet Çakar


Bu adamları yıllardır bi bok sanıp, acaba ne dediler diye merakla dinledik, seyrettik. Peşin söyleyeyim iyi hakemdi, güvenirdim. Ben kurtuldum seyretmiyorum hiç birini. Maçı, Galatasaray'ı bizden daha iyi kimse yorumlayamaz, hiç kimsenin yorumuna ihtiyacımız yok. Ben bir anımla başlayayım, yoğun istek üzerine bi bok sandıklarımıza ilave edeceğimiz Ahmet Çakar'la ilgili.


Efsane olduğumuz sezon, Milano'daki maça Milliyet ekibiyle birlikte gittim. Bilgin Gökberk-ki o da bi boktur o zamanlar İtalya'ya gidenlere rehberlik ediyordu- rehberimizdi, uçaktan aldı bizi. Ahmet Çakar, Doğan Koloğlu, Halil Özer(Fenerlidir) birlikteydik. Tanıştık o zamanlar biz de bi boktuk, aralarına aldılar. Yoğun Galatasaray bilgim ilgilerini çekti. Maçtan bir gün önce Aslan Galatasaray, yenersin Galatasaray diye yalandan yazanlar yemekte hezimetine iddiaya girdiler. Hepsinin ağzı kulaklarındaydı olası bir hezimete şahit olacakları için.


Galatasaray 2-0 dan durumu 2-1 e getirdi ve koskoca Milan'a son 20 dakikada kan kusturdu. Nitekim Ali Sami Yen'deki rövanşta eleyip şovun dışında bırakmıştık. İşte bu adamlar alınan sonuçtan memnun değillerdi. Yenildik ama hezimet olmadı, aslan gibi kafa kafaya bir maç oldu. Ertesi günü Fatih Terim'e şikayet edip Halil Özer'e sopa attırdım sokaklarda.


Bunlar her ne iyi ise onların düşmanıdır. Ekranlarda Arda ile Messi'yi kıyaslamış, Arda ne ki demiş. Seyretmedim, demiştir. Türkiye liginin en büyük en kıymetli futbolcusunu küçümsemiştir. Ulan bi bok sandığımız herif, beğenmediğin Arda'nın oynadığı maçları yorumlayarak cebine para indirmiyormusun? Adın doktormuş ne doktorusun, git Messi'nin oynadığı ligi yorumlasana. Ortalama bir fikirin tersini söyleyerek prim, reyting ne demekse para kazanıyorsunuz. Arda çalım atsa o çalım yenirmi, şut çekse o golü kurtaramayan kaleci kaleci mi? Dünya'da eşi benzeri olmayan şekilde sarı kart görüyor, en ufak bir eleştirisi yok. Aslında sarı kartı Arda görmese bu kez hakeme giydirecek. Maçtan sonra Arda, özür için hakemle konuşuyor, yeni bir şey icat etmiş gibi yaygara koparıp Arda'ya ceza aldırmaya çalışıyor. Arda ceza alıp oynamasa eline bir şey geçecek şerefsizlerin.


Piskopat olduğunu kendisi defalarca deklere etmiştir. Konuşurken sayar, 1,2,3... Söylediği, öngördüğü hiç bir şeyde isabet kaydedememiş olduğu halde bokunda boncuk varmış gibi o televizyon bu televizyon 1 ay bile işsiz kalmaz. Cimridir, bir hesabı bile ödeyememiştir.


Aslında bu sayfalarda adının geçmesi bile lükstür. Ben hiç adam yerine koymam, ne yazdıklarını okurum, ne de televizyondan takip ederim. Ancak haber aldık ki Arda'ya sarkmış. Arda Avrupa'dan bir takıma niye gitmiyormuş. Niye gitsin kardeşim, gidenleri gördük oynadıkları takımlar küme düştüler. Ahmet Çakar'ın beğenmediği lige geri dönmek için anüs yalıyorlar.


Bu haftaki maçta büyük Galatasaray taraftarı kendisini minnetle anacaktır. Kimsenin şüphesi olmasın. Geçen yıllarda da bok atmıştı Arda'ya, ancak bu kez durum farklı. Arda koskoca Galatasaray'ın kaptanıdır. Gereken cevap verilecektir. Biz önceden antrenman yapalım dedik.


Kendi kendimize söz vermiştik, küfür edilmeyecek diye. Ne olursa olsun ben sözümde duracağım. Bu adamlara küfür etmeye bile değmez. Bi bok sandığımız Ahmet Çakar'ın dahil olduğu güruha küfür yok.

10 Ağu 2009

Seni Gördüğüm Zaman


Ajax'da oynarken sevmiştim seni Surinam'lı. Defansın önünde ilk topa basanlara ön libero demiyorlardı o zamanlar. Yerel dilde hamaldı adınız. Kıvırcık saçlarınla, bütün toplara saldırırdın. Gullit'le Van Basten'le bir efsane olacağınız ta o zamanlar belliydi. Dünya'daki en sevdiğim Milli Takım'(Bizim ki hariç tabi)da, portakal renklerde oynarken, hayranlığım daha da arttı.


Sonra 3ünüz, 3 sac ayağı Milan'da buluştunuz. Büyülü, karizmatik takımı büyüttünüz. Ve futbol tarihine adınızı irfanla, sevgiyle, saygıyla yazdınız. Biz uzaktan sevenleriniz, sizi büyük Ajax'ı, Hollanda Milli Takımını, Milan'ı tuttuk yıllarca sizin sayenizde.


Ötekilerin izini kaybettik Surinam'lı. Bir de baktık yıllar sonra genç yaşında Hollanda Ulus Takımının başındasın. Duyduklarımız doğruysa Neeskens'ide yanına yardımcı almışsın. En az senin kadar sevilen, belki de senden daha iyi(2 Dünya Kupası finalinde oynadı), senden büyük birini hiç bir kaygı gütmeden, o büyük futbolcunun da riskini taşıyarak soyunmuşsun Avrupa Şampiyonası finallerine.


Senin başında olduğun takıma biz hiç kafa yormadan bahisler oynadık. Fallar baktık, şampiyonluk verdik. Öngörülerimiz doğru çıkmış, o muhteşem takıma en muhteşem futbolu oynatıyordun. Maçlar ilerledikçe bütün göstergeler, seni şampiyon ilan ediyordu. O uğursuz maçta penaltıları kaçırmasaydınız uzatmalara gitmeden eleyecektiniz İtalya'yı. Hadi gitti, penaltılara kalındı, adaşın De Boer maçta kaçırdığını, seride de kaçırdı. Hiç kimse sana bir şey demeyecekti, sen kayboldun usta.


Barça tarihini yazanlardan biri de, senin ustan Büyük Cruyff'du. Sen belki evde otururken, Cruyff'un telefonu çaldı. La Porta, Barça Başkanı olmuş ustasından bir usta istiyordu. Surinam'lıyı alın, ne derse yapın dedi Sarı Fare. Ve manganı toparlayıp Katalanya'ya uçtunuz. Uçuş ne uçuştu, sizinle birlikte uçuşan Barça, Kral takımı Real Madrid'i gözden gönülden düşürüyordu. ve Dünya futbolseverleri her zamanki gibi mazlumdan, iyi oynayandan, delikanlıdan, arkadaştan yana çıkıyordu.


Surinam'lı; Bana Galatasaray'ın başına bir Hoca seç deselerdi, inan ilk senin ismini yazardım. Gelmeyeceğini bile bile yine de seni isterdim. Futbol taraftarlığımın tarihi, Galatasaray Hoca'larıyla dalaşmayla geçti. İçlerinden en kralıyla bile dalaştım. Avrupa şampiyonu olan takımın Hocasına bile giydirdim. Aradığım başka bir şeydi benim. Ne kupalar, ne oynanan futbol, bunlar gelip geçici şeylerdi. Adamlık aradık belki, bizim tarif edemediğimiz adamlık. Duruş, güven, her an bir şeyler yapabilme ihtimali, teslim olmayış, hüzün, sevinç.


Takımı çalıştırma, maça çıkarma, maçı yönetme. Adam oyuna sokma, adamı oyundan çıkarma. Ne dersen de işte açıklayamayacağım bir karizma. Geçen sene Kewell'in yerine Yaser, bu sene Kewell'in yerine Aydın. her ikisinde de Kewell'in suratına bakın girerken, çıkarken. Bu büyük futbolcunun, büyük hocasına hayranlığının resmidir.


Tam maç taraftarlığını bıraktığım sezon, hiç beklemediğim bir anda ve hala inanamadığım şekliyle Sevgili Galatasaray'ımızın kulübesinden kumanda ediyorsun. Ve ben seni ne zaman görsem, sonra sahaya baksam Barcelano'yu seyrediyorum zannediyorum. Ve sanki maçın her hangi bir dakikasında çekip gidecekmişsin diye korkuyorum. İlk Galatasaray yenilgisinde, merak etme sehpaya çıkaran maymunlar olacaktır seni. Aman onları ciddiye alma, onlar bu ülkenin sülükleridir. İyi ve güzel ne varsa onların düşmanıdır. Ve maalesef baş edilemeyecek kadar çokturlar.


Biz azız Surinam'lı. Tabela umurumda değil, ben hayallerimi yaşıyorum seninle. 2 maça çıktım, ikisinde de çoğu zaman uzaktan, karşıdan seni seyrettim. Gollerde seni aradım, televizyonda kulübeden fırlarken sana baktım. Artık sana bakmak için istiyorum Galatasaray'ın gol atmasını. İlk defa bir Galatasaray hocasına, ikinci defa bir Galatasaray futbolcusuna sevdalandım. Futbol, borsaya, bankaya, kasaya kayarken ben pılı pırtıyı toplayacaktım ki Hagi'ye rastladım. Bir 5 sene beni oksijen çadırında yaşattı sevgili Hagi. Gittikten sonra, yeni bir Hagi hayaliyle hayata tutundum, bekle dedim kendi kendime biri mutlaka gelecek. Geldi Surinam'lı, hemde ne geldi. Metin Oktay'ıda diriltip çıktı sahalara. İş bilmeyen Hocalar'la bile Türkiye'nin en büyük futbolcusu oldu. Seninle Dünya'nın en büyüğü ilan edilmek için gün sayıyor. Siz ikiniz Surinam'lı, sen ve Arda Turan bana serum bağladınız. Ölmek üzere olan Galatasaray Taraftarlığı seumunu.
Surinam'lı; Seni gördüğüm zaman, ilk maçlara gitmeye başladığım çocukluk günlerime dönüyorum. Seni gördüğüm zaman canım bedenimden çekiliyor. Haberin var mı? tribünlerine bahar geldi Galatasaray'ımızın. cehennemler kudursa ölümüne peşindeyiz.

9 Ağu 2009

Kaptan'ın Açılışı; G. Antep 2- Galatasaray 3


Maç saati belli olduğundan beri kaygılıydık. Çok sıcak bir havada oynanacak olması, daha önceki olaylar ve iki gün önce İspanya'dan gelen ölüm olayı bu maç öncesi bizi haklı olarak korkuttu. Neyse ki, Keita'nın darbeye bağlı yere yığılması dışında önemli bir şey olmadı.

Bu yıl Galatasaray nerde oynarsa oynasın, o şehrin stadı dolu olacak, ve o şehirdeki Galatasaray'lılar her zamankinden daha fazla yer işgal edecekler tribünlerde.

Hazırlık maçları bittikten sonra gözümüz ciddi maçlardaydı. Maçtan endişe duyanımız da yoktu sanırım. Milli takım defansı, Galatasaray defansı olarak görev başındaydı. Sabri yaptırdığı penaltı dışında ortalamasının üstünde oynadı. Bu Sabri'de bizim göremediğimiz bir şey var, hangi hoca gelirse gelsin aradan sıyrılıp banko oynuyor. Ne var ki henüz orta yapmasını öğrenemedi. Sol tarafta Balta, kötü oynadığı zaman çekilmiyor. Hücumda oyuna katkısı yoktu. Servet ve Gökhan bildiğimiz futbollarını oynadılar. Normal zamanlarda havadan sektirmezler, ancak yerden her maç kalemizde tehlike göreceğiz. Kaleci Leo, yediği golde muhteşem bir uçuş yaptı. Bu uçuşu yapan adam, kolay kolay gol yemez. Ancak böyle, çatala falan takılırsa da kader utansın.

Gaziantepspor bu ligin her zaman ciddi takımıdır. Ve bu sene Sivasspor'un yerini alacaktır. her topa bastılar, maçın sonlarına doğru yorulana kadar hemen hemen top göstermediler. Bizim ustalar, çıkacak delik bulduklarında çalışılmış, bilerek atak yaptılar. Atılan gollerin hepsi antrenmanda yapılmış gol izlenimini verdi. Mustafa Sarp, benim beklediğimden daha iyi futbol oynadı. Bana göre maçın adamı bir gol atıp 2 gol attıran büyük Kaptan değil de Ayhan'dı. Bu sıcakta, belki de en çok koşan futbolcuydu. Her topa ilk basandı, asistçi Arda'ya asist yaptı eski Kaptan. Heleki son golde gelişigüzel çıkarmak varken, topu düzeltip, Arda'ya aktarması golü hazırladı.

Nonda burunu geçirdiğinde maç bitti sandık. Sabri'nin sakarlığını düşünmedik. Bodoslama girerek gereksiz penaltı yaptırdı ve maçın sonlarındaki Galatasaray şovunu engelledi. Maç koptuktan sonra Galatasaray'ın futboluna doyum olmayacak.


Aydın için birşey yazsak mı? Acaba senede bir maç mı istatistiği? 3 gün önce muhteşem oynayan, istim üzerindeki bir gençten doğrusu bu maçta müthiş bir futbol bekliyordum.


Ligin ilk maçı, büyük bir şehrin her zaman bela takımı. Ligin en zor deplasmanı, bütün takımlar şampiyonluğa oynuyorlar, bütün takımların puanı aynı. Her babayiğit takımın harcı değildir bugün bu sahadan 3 golle galip çıkmak. Beklenen büyük takım refleksi sahadaydı. Galatasaray bir an bile tabelaya yatmadı. Hiç bir takım bu maç son dakikalarda 3-2 ye gelmişken hücumu düşünmez. Tabeladan, galibiyetten daha önemli şeyler bunlar.


Arda Turan'ı bir maçtan sonra zengin bir Arap, Rus kaçırırsa hiç biriniz şaşırmayın. Bence hepimiz Arda'nın korumalığını yapalım. Bu nasıl bir futbolculukturi bu nasıl adamlıktır. Rakip takım futbolcularının bile sevdiği, saygı gösterdiği bayrak adam bizim takımda.


Surinam'lıya selam, ekibine selam. Bu sıcaktan gelen 3 puanın keyfini yaşayalım. Aman arada milli maçta bir sakatlık falan yaşanmasın. Rahat uyuyun, takım her maç üstüne koyarak büyüyecektir.