5 Tem 2008

Cristopher ve Kevin







Christopher Loftus ve Kevin Speight'in bu genç yaşta bu tabutun içinde ne işleri vardı. Takımları Leeds United yarı finalde Galatasaray'la eşleşmişti. O kahrolası yarı finale İstanbul'a gelme bahtsızlığına uğramışlardı. Fanatik İngiliz, bu kez karşısında fanatik Türk'ü bulmuştu. Takım 2-0 mağlup dönerken yanlarında da bu iki ölü İngiliz'i götürmüştü. Kader o gün Ali Sami Yen'e çıkan sevgili Kewell'lerini Galatasaray forması içine sokuvermişti. Paranın gözü kör olsun. Başka takımmı yoktu be Kewell. Değermi o günden beri yastaki taraftarlarının acısını yeniden kanatmaya. Duyduk, 7 numaralı eski formalarını yakıyorlarmış, biz olsak ne yapardık acaba. Unuttuğumuz Emre'nin bile dolambaçlı yollardan Kadıköy'e uzanmasını hazmedemeyen biz.


Bir düşün, bu iki Leeds'li İngiliz'in ailesinin, tanıyanlarının durumunu. Bir düşün fanatik Leeds'li taraftarları. Yollarımız Leeds'le umarım hiç kesişmez. Heleki Kewell'li Galarasaray'ın Alan Road'da Leeds maçına çıktığını. Kimse kusura bakmasın ne yapsalar yeridir. Ben olsam gelmezdim.

Fotomaç İle Fanatik'in Göt Oluş Gecesi





Bu gece Atatürk Hava Limanı apronunda sarı kırmızılı atkılı bir futbolcu indi. Haldun Üstünel, Liverpool'un ünlü futbolcusunu Florya'ya getirdi. Binlerce Galatasaray'lı taraftar karşıladı yeni ve büyük transferlerini. İşte o an bir yerler de birileri de göt oluyordu. 2 aydır her gün 3-5 futbolcuyu transfer eden Fotomaç ve Fanatik nasıl olmuş ta yazmayı unutmuştu Kewell'i. Biz demedik mi demeyi ne çok isterlerdi oysa. Bu nasıl yalancılık, nasıl dalga geçme milletle. Her allahın günü bir yalan yazacaklarına bir adamı Haldun'un peşine taksalar da doğruyu yakalayabilseler olmaz. Ne gerek var, bu halk nasıl olsa bu gazeteleri okumak için almıyor. Berberlerde, trai için sıra bekleyenler için traşçı gazete doğru yazsa olur mu. Bütün at yarış oyun salonlarında bu iki gazete vardır. At yarış sayfası alınmış, diğer bölüm atılmıştır. Kimse okumaz, en kötü yazarlar buradadır ki yazar demeye dilim varmıyor, ameleler inşaatlarda masa örtüsü yerine kullanır.

Bir gün Fotomaç'ın yalan transfer haberini ertesi gün Fanatik yazıyor. Biz okuduğumuzdan değil, yazdığımızdan kısaca internetten takip edip transferleri yazıyoruz. Amacımız okumak değil, okutmamak içindir. Belki en kötü göt oluş gecelerini geçiriyorlardır. Tabi şerefleri varsa. Helal olsun Galatasaray'lı idarecilere, sızdırmadılar, sızdırsalar transfer yatardı. Kimbilir ne transferler bu yalancıların yazdığı haberler yüzünden yatmıştır. Fotomaç ve Fanatik okuma okutma.

3 Tem 2008

Harry Kewell


Bu yazıyı okuyan aşağıdaki yazıyı mutlaka okusun. Ligler biter bitmez yazabildiğim kadarıyla transfer haberlerini yazdım. Yüzlerce futbolcu, antrenör Florya'ya demir attı. Kewell adını anan bile olmadı. Bu kadar yalancı, şerefsiz gazeteci tayfası şimdi ne yapacak. Utanmadan nasıl gazete çıkaracaklar. Yönetimede helal olsun, bu kadar salağı nasıl atlattılar. Ser verip sır vermediler. Büyük bir transfer gerçeleştirdiler.

Yalnız biz her zaman ki, Gamlı Baykuş'luğumuzu, suya gideni döven Nasreddin Hocalığımızı yapıp kıllanalım. Yabancı takımları pek izlemem o yüzden emin değilim. Ben emin olsam ne yazar Leeds'de, Liverpool'da kötü adamı bu kadar maça çıkarmazlar. Kesin iyidirde, sol tarafta oynuyormuş. Bizimde en banko kanadımız sol taraf. Balta, Yaman, Şaş, Turan, Elmas Kanije hattı mübarek hat.


Arda'nın başına bi iş gelmesin sakın. Ben bütün Avrupa futbolcuları dolsa Arda'yı değişmem. Doyamadık daha futboluna. Ne oynadı ki, Aslantepe'de yarı final maçına çıkarmadan göndermem.

Lincoln Dönmüş Tüh!


Ah birde gelmeseydi ne iyi olurdu. Ne malzeme çıkardı şu sıcakta yazacak yazı bulamayanlar için. İstim üzerinde şampiyon, havalarından geçilmiyor. Futbolcularının hem değeri arttı, hemde oynadıkları oyun kalitesi. Lincoln'ün lige alışmasıyla bu sene patlama yapacağı kesin. Patlama yapacak Lincoln'ün yürüteceği takım geçen seneyi aşacaktır. Öyleyse başlayalım çomak sokmaya. Gelmeyecek diyelim, Maghat'ın takımına gidecek diyelim, olmadı Adnan Başkan'a bir torpil patlatıp tarihin en ağır cezasını verdirelim. Morali bozuk açsın sezonu.


8 kişi var Galatasaray'ın idmanında, onlarda düz koşu yapıyorlar. Lincoln'le beraber oynayacak bir tek Barış takılıyor. Gelse ne olur gelmese ne olur. Demişlerdir telefonla kendisine, biz tırıs vaziyette koşuyoruz günde 2 saat, sende orda koş. Ne var bun da haber değeri olacak anlamıyorum. Takım her ne kadar sezonu açmış gözüksede, tatilde hepsi. Takım tam kadro hazır olacak Galatasaray'lılar korkmayın.

2 Tem 2008

İspanya'nın Yılmaz Vural'ı ; Aragones


9 takımda futbol oynamış. 3 ayrı takıma kiralık gitmiş. 13 ayrı takıma hocalık yapmış. Son olarak da İspanya Ulus Takımının başında Avrupa Kupasını kaldırarak kendini Boklu Dere'de bulmuştur. Hakkını yemeyelim Aziz Başkan'ın şampiyon olmasa da gelecekti.

İspanya nüfus müdürlüğü 1938 doğumlu olduğunu bildirdi bizlere. Şimdiden sağlık toto oynamaya başladı medyamızın aslan yürekli yazarları. Bu kadar çok takım değiştiren Yılmaz Vural'ımızın papucu dama atılmış oldu böylece. Demek sadece bizde yokmuş, sıçan takımların Cafer'lerinin bez getiricileri, Yılmaz Vural'ları.
Bu kadar değişik takımda oynamışsan ya Saffet Sancak'lı gibi götün tekisin, ya Dünya'nın en çok takım değiştiren futbolcusu Aydın Kahraman gibi bi bok değilsin, ya da Sergen misali büyük ustasın da Dünya sikime Beyazıt Kulesi götüme diyenlerdensin.

Hadi bu kadar çok takımda oynamanın avantajını kullanıp Hoca oldun. Her hocadan bi bok kaptın, kendini geliştirdin. Peki bu kadar çok takım çalıştırmana ne diyelim. 13 takıma efelik yapıp şampiyon olmadığına göre kovuldun. Yılmaz Vural'dan farkın yok yani. İspanya'da bir kumar oynadı seninle, turnuva boyunca da kovulman an meselesiydi, şampiyon olup sehpadan döndün. Keşke Fener'le imzalamasaydın daha önce değilmi ihtiyar tilki. Kupadan sonra iki misli para alırdın.

Biz ilk yazımızda saygımızı sunduk kendisine. Devam edeceğiz elbet saygımıza. Biz bu ülkenin suya gideni döven Nasrettin Hocasıyız. Testi kırıldıktan sonra salya sümükçülerden geçilmez bir kaç maç sonra nasılsa.
Ben Hocamızın Hocalığına değilde neden geldiğine takıntılıyım. Eh be Koca Aragones; Zabıtlara geçen gezdiğin yerleri biliyoruz, bizim bilmediğimiz kim bilir nerelerine gitmişsindir ülkenin. Büyük Endülüs'ün Evliya Çelebi'si olup, gezdiğin, gördüğün yerleri gelecek nesillere aktarmak, Lago de Sanabrie Gölünde balık tutmak, İber Yarımada'sının burnuna gidip Tarık Bin Ziyad'ın cebbelleştiği kayalıklara dalmak varken, İspanya'nın Yılmaz Vural'ı olup, ikinci olursan bu yaştan sonra rencide olup kovulacağın takım için gurbete çıkmana gerek varmıydı. Kim aklını aldı senin.

1 Tem 2008

adam Sandıklarımız ;Acun Ilıcalı


Aslında biraz format dışına çıkıyorum gibi ama değil. Spor, özellikle futbol camiamız içinde boyunu büyütmüştür. Toplumun beyin ameliyatını neredeyse tek başına gerçekleştirmiştir. Televole denen dünyanın en gereksiz, en alçakça programının tetikçisidir. Gelecek nesiller, bu programı yapanların, kitlelere benimsetenlerin mezarlarına sıçacaktır. Can Tanrıyar adlı nöbetçi kocayla beraber halkımızın ağzına sıçmış, sıçmaya devam etmektedir. Avrupa Kupası final maçında bile Acun'un kutularının nasıl açıldığı seyredilmiştir.

Dünyanın en ballı insanı Acun değilse kimdir. 100 kelimeyi geçmeyen İngilizcesiyle tüm dünyayı boş boş gezmiştir. Belgeselmi çektin, kayda değer bir kayıtmı yaptın lavuk, bu garip millete gösterdiğin yegane şey Brezilya plajlarındaki karıların götleri. Üstüne para vermesi gerekirken zengin olmuş gezmekten. Bizim çocuklarımız kerizmi hıyar. İngilizce öğrenecem, logaritma çözecem diye götleri, kafaları patlasın, sen kutu aç malı götür. Nefret ediyorum bu tiplerden. Nasıl, hangi fabrika üretir bu yalamaları. Nedir bu yavşakların sırrı. Kimi çağırsa geliyor programına. Fatih Terim'inden tut Emre'sine Arda'sına kadar hepsi geldi. Sıkıysa gelmesinler, hepsi bu düzenin bir parçasıdır. Çağır bakalım Nihat Genç'i, Serdar Akinan'ı, Yalçın Küçük'ü gelirmi.

Bu adam para için zavallı insanlara böcek yedirtti, kurt yutturdu. Şimdi de kutuyla konuşturuyor, Ülkemiz bok içindeyken bu bokları seyrediyoruz. Kazandıkları paraların bir bölümünü yardım için bağışlamaları yokmu, içimi paramparça ediyor. Kalbimin ta derinliklerinden doğuranlarına binlerce küfür ediyorum. Ulan toplumun ahlak bozucuları, sermayenin çanak yalayıcıları, sizin yaptığınız yardımlar, bu ülke gençliğine verdiğiniz hasarın ne kadarını karşılayabilir.

Bu adam belkide bu güne kadar saydıklarımın en bokudur. Sporculara, futbolculara bulaşıp onlarıda maskeli baloya alet etmeseydi aklıma bile gelmeyecekti. Tesadüfen rastlarsam bir programına, bir an görme şanssızlığına uğrarsam çok utanıyorum. Sanki kendisi beni görüyor sanıyorum. '' bak, beni sen bile izliyorsun'' diyecek diye ödüm kopuyor. Yoksa bana ne bok boku kenefte görür hesabı uğraşmayacaktım kendisiyle. Tek bir an, tesadüfen, Arda'ya rastlamasaydım bu bokun programında.

Atın Şu Ballack'ı Takımdan


Bu adamı hiç sevmedim. Almanları oldum olası sevmemde Ballack'ı hiç tutmadım. Ne oynar bilmem. Forvetmi, bekmi, ön liberomu. Fakat bir şey dikkatimi çekti ki bu adam lanetli. Benim hatırladığım 3 final oynadı 3 ünüde kaybetti. Bir bakayım başka varmı diye araştırdım ki, Ballack'ın laneti diye bir korku filmi çıktı.




Ballack tam 9 kez ikinci olmuş meğerse. 2000 yılında Bayer Leverkusen forması ile Bayern Münih’in arkasından averajla ikinci oldu. 2002 de bir yılda dört kez ikincilik üzüntüsü yaşadı. Daum’un çalıştırdığı Bayer Leverkusen ile son maçta ligde şampiyonluğunu kaybetti. Aynı yıl DFB kupasında ve Şampiyonlar liginin finalinde Real Madrid de karşı ikincilik yaşadı. 2002 deki dramatik 2. likler Dünya kupasında da devam etti. Japonya’da ki finalde sarı kart cezası nedeniyle oynamasa da Brezilya’ya kaybeden takımın kadrosundaydı.
2004 yılında Werder Bremen’in arkasından bu kez Bayern Münih ile ikinciliği yaşadı. 2007 de Chalesea forması ile sezon sonunda Manchester United ‘ın arkasından ancak ikinci olabildi. Bu yıl da Premier Leagaue de aynı üzüntüyü 2. kez tadan Ballack, Şampiyonlar Ligi’nin Moskova’da ki finalinde Manchester United’ta karşı, bir kez daha kaybetti. Son defa şeytan bacağını kırma finaline çıktı. İspanya'yada kaybedince lanet tescillenmiş oldu.

Bu uğursuz ve kötü fubolcuyu atın, oynatmayın. Kazanamazsınız.

Hoşgeldin Aragones


Merak etmesin bu yazıyı okuyan Fenerbahçe'liler. Alay etmece yok. Gülme komşuna edebiyatı yapmak yok. Büyük rakı gibi, pesatayla yapılmış transfer gibi ucuz kahve esprisi kimse beklemesin benden. Bizi ilgilendirmez, isterlerse Ramses'i getirsinler. Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma. Ama onlar bize yapmıştı cinsinden şımarık çocuk tribini hiç sevmem.




En başta Almanlara geçirip, kuyruk acımızı hafiflettiğin için teşekkürlerimi sunarım Aragones Baba. Rus maçındaki somut oyuna katkını tebrik ederim. Raul'u almaman gerekçesi büyük bir hoca olduğunun ispatıdır. Son Final maçını harika yönettin. Kupa ananın ak sütü gibi helal olsun. Hepimiz senden yanaydık. Bizde sevgi özgür, saygı mecburidir. Saygımız, heleki büyüğümüz olduğundan mecburdur. Sevgimizde geçici olarak bonus kalsın. Geldiğinde geri verirsin.

Aman sağlığına dikkat et. Konya, Kayseri, Sivas, Ankara maçlarını kışa getirmezsen yırttın. -20 derecede, ayazda üşütürsün boğazlı kazağını getirmeyi unutma. Kalli'ye danış istersen, ikide bir hastalanıyordu bizim fosil. Gerçi Kalli senden daha diri görünüyordu, domuz gibiydi. Sen daha yaşlı görünüyorsun üstad, kusura bakma. İyi zaman denk geliyorsun. Fener medyası maymun olmuş durumda, kimse kılına dokunamaz. Aziz abinden başkasını ipleme. Maraton tarafına fazla yaklaşma, orada kendi futbolcusuna Dünya'nın en çok küfür eden taraftarı oturur.

Ne işin var be usta, bir ayağın çukurda, Avrupa Şampiyonu olmuşsun. Parayı, daha fazla şöhreti ne yapacaksın. Torun torba yokmu sende. Stres, küfür, yalan, üçkağıt dolu ligimizde ecelinden önce gidecen. Biz işte böyleyiz, zurnanın zırt dediği yerden çıkarız. Kusurumuza bakma, hoşgeşdin ligimize, yanlız ve güzel ülkemize

30 Haz 2008

Mondragon ve Itandje





Her ikisinide tanımıyorduk Galatasaray'a gelmeden önce. Eğer tanımadığım futbolcu transfer edilmişse, Yalçın Küçük hocamdan öğrendim. Onomastiğe bakarım. İsim bilime. Yani deselerki, şu iki isimdeki iki kaleciden birini al. Hiç tereddüt etmeden Mondragon'u alırım. İsimdeki heybete bak. İkinci isimdeki alakasızlığa sonra bakarsın. Nasıl okuyacağız kardeşim, nasıl tezahürat yapacağız. Almaguer diye bir balta gelmişti Meksika'dan. Adı Sanchez olsa garanti oynardı.

Mesela bizim Necati'nin adı Burak olsaydı, saçıda inek yalamış gibi mide bulandırmasaydı bugün Taksim'e inen Milli Takım futbolcularının arasında olurdu. Ben taktım arkadaşlar, İtanje'den kaleci maleci olmaz. Tanımam etmem, hiç duymadım. Tamam soyadın kıl olabilir, değiştirecek halin yok. Balta olabilir, Topal olabilir. Ama o zamanda adın Hakan olacak Memet olacak ki aradaki uyumsuzluğu kapatasın. Söylenmesi zor adın varsa takma ad kullanacaksın. Pele demeselerdi, Edson Arentes De Nascimento futbolcu olabilirmiydi.

Şaka bir yana, adamın tipi iyi kaleci olduğunu gösteriyor. Heybetli, Liverpool'da kötü olsa oynatmazlar. Gerçi oynatmıyorlar ama yedek kalmakda marifet orada. Ben yorumumu ilk maçta yapacağım, geri pası şişiriyormu, elle topu oynuna sokuyormu, vuramayacağı yan topa çıkıyormu, 3 metre avuta giden topa Rüştü gibi bok çuvalı atlayışı yapıyormu. E hadi bakalım öyleyse.

29 Haz 2008

Viva Espanya 1-Almanya 0




Sonunda tuttuğumuz takım şampiyon oldu da, acımız hafifledi. Tersine bir görüş olur bu durumda anlamam. Bizi eleyenin şampiyon olmasını ister çoğu. Bak bizi yenen ne kadar büyükmüş demek için. Ben tam tesini savunurum, beni elemişse beter olsun şerefsizler.


Almanya bizim maçta hak etmemişti, torbadan elemişlerdi. İniesta'nın kumandasında çok iyi paslaşan İspanya bütün maçlarını kazanarak şampiyon oldu. Raul'u kadroya almayan Aragones gerekçesini şöyle açıklamıştı.'' Raul 3 Dünya Kupası, 4 Avrupa Kupası, Şampiyonluğu yok, bırakın bu turnuvada da oynamasın''. Raul tıpkı bizim Hakan Şükür gibi seçilmeyince köye gitmeyi tercih etmiş, kupaya gelip arkadaşlarına destek olacağı yerde. Kendisinin olmadığı kupayı neylesin.


1 ay boyunca kupadan nameler yazmaya çalıştık, bu kupa ileriki zamanlarda Türk'lerin geri dönüş maçlarıyla hatırlanacaktır. Hemen hemen bütün takımlarda Türk vardı. Bu gün öyle ya da böyle bu maçı biz oynayabilirdik, oynayacağız. İyi bir kaleci çıkarabilirsek ilk turnuvada olmazsa diğerinde biz Şampiyon olacağız.


Moskova'da olamadık ama bu gece Madrid'teyiz. Viva İspanya, kutlu olsun. Tebrikler Aragones.

Barış Özbek


Turnuvada oynayabilirdi çok rahat. Daha önce Raşit çetiner'in yaptığını yapan biri olsaydı, misal Ünal Karaman zamanında, yanlışlıkla Ümit Takımında Hamit gibi son dakikada oyuna alınabilseydi. Almanya'da Ümit Takımının bankosu, Bekleyecek 2010 yılını. Bizden geçti, almadılar, bir bildikleri vardır herhalde. Bizim Milli Takım defterini kapattık. Artı eksi eleştirimiz yok. Bir daha Türk Milli Takımı oyuncusu olamayacağına göre artık kendisinin hedefi daha büyük oldu. Rahatlıkla Türk Milli takımında oynayan adam, Almanya Milli Takımında o kadar rahat oynayamaz. Türk olduğu için çok daha fazla emek harcaması lazım. Daha iyi oynaması lazım.

Geldiğinde kapalı kutuydu bizim için. Çok çabuk ısındık, varını yoğunu maça yansıtan gurbetçinin çocuğundan. Bitmek bilmez enerjisiyle, takımın değişmez futbolcusu oldu. Şampiyonluğa katkısı olanlardandı. İşi bu sene daha zor. Milli takımdan dönen Galatasaray'lılar bir kademe daha atlattılar futbollarını. Çok daha güvenli, çok daha iyi oynayacakları kesin. Turnuvaya katılamayan Barış Özbek hırsını bu sene çıkaracaktır. Kendisini her maç Alman seçicileri takip edecek. Kimseninde izlemesine gerek yok. Halı saha maçı bile yapsa aynı hırsla oynar. Kalede bir çocuk bile olsa olanca gücüyle vurur. Eğitimli, Che hayranı, 3 dil bilen, kuvvetli, çevik, ahlaklı Barış Özbek bu yıl en güvendiğim oyuncudur. İlk bankomdur.