28 Oca 2012

''Oynayın Lan'' Bursaspor 1- Galatasaray 0

MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
1
Sabri
-8
Ufo
-2
Semih
2
Hakan Balta
-4
Selçuk
-5
Melo
1
Emre
-2
Riera
-7
Elmander
-4
Sercan
-6
 
ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Maçın başlamasıyla beraber gelişen Galatasaray atağında top en son Sercan’ın ayağına geldi. 8. Saniyede falandık. Topa değil de balona vurdu sanki Sercan. O anda yazmaya başladım çok kötü futbol oynayacağımızı.
-
VARİL:
Sabri Sarıoğlu; İlk çıktığı maçtan beri ne oyunlarını gördüm, ne küfürler ettim. Ama Sabri’den bugün tiksindim. Hiçbir zaman futbolcu dememiştim zaten ama bu maç itibariyle sildim. 76 numaradan sonra sıra benim nazarımda kendisine gelmiştir.
GLADYATÖR:
Bu maçı televizyondan izleyen milyonlarca Galatasaray taraftarı; Maçı küfür etmeden bitiren bir Galatasaray taraftarı olduysa ben bir daha Galatasaraylıyım demem. Hani her takımın kötü oynadığı maçlar olur, inat mı ediyorsunuz lan şerefsizler. Rakiplerin nasıl olsa başı belada, ‘’ne oynıcam, kerizmiyim’’ hesabı mı yapıyorsunuz?  
-
BOROZANCI:
Fırat Aydınus; Türkiye’nin en büyük hakeminin bu kadar kötü bir maçı yönetiyor olması büyük şanssızlık. Acıdım kendisine, hele ki Ufo kendisini kandırıp serbest vuruş aldığı zaman o top gol olsaydı çok yazık olacaktı.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Şu olsaydı daha iyi olurdu dediğimiz bir futbolcu var mı?
Yok; kötü bir maç oynayacağımız ilk 10 dakikada belli oldu. Kim oynarsa oynasın kötü oynayacaktı. Çünkü bizde kötü oynamak bulaşıcı.
-
İMPARATOR:
En kötü maçını yönetti. Puan kazanmaktansa adam kazanmayı tercih etti. Sabri’den, Riera’dan geri dönüş, bir kıpırdanma bekledi. Çok bekler. Torbasında da bu sefer tavşan falan yoktu. Koca bir ilk yarıyı, tribündeki bayan taraftarların maça ilgisizliği kıvamında izledi.  
-
ORDAKİLER:
Cezalı Bursaspor erkek taraftarı yüzünden  tribünleri dolduran, cezasız bayan taraftar maç boyu şarkı söyleyip eğlendiler. Bu iş ciddiyetten çok uzak. Sanki gazozuna maç gibi oldu, aslında gibisi fazla ama neyse.
-
ANALİZ:
3 gün önce Ankaragücü PAF takımına karşı oynanan iğrenç futbola mazeret bulanlar vardı. Galatasaray’ın rakibe saygıdan futbol bile oynamadığını sanmıştık. Ve bu maçta da Riera’ya futbolcu yakıştırması yapmıştık. Koskoca Dünya Şampiyonu ülkeden alınan sol açık, antrenmanda bile oynayamayacağı kolaylıkta bir iki çalım atabilmişti. Dolayısıyla Adaletin Bekçisinin, adaletli hocası ilk maçta kendisini banko oynatacaktı. Ne yazık ki oynattı, umarım oynadığı oyunu beğenmiştir. Morali bozulmasın diye de önümüzdeki maçta da oynatır. Hocamız için puanın ne önemi vardır, oyuncu kazansın yeterdir. Aksi olsa son kullanma tarihi çoktan geçmiş, küflenmişi kokmuş, cıvımış Sabri’yi kazanmak için maç kaybetmeyi göze alırmıydı?

Türkiye ve Galatasaray tarihinin aynı nesilde görüp, görebileceği en kötü iki stoperinden hangisinin kadroda olacağı Hoca için fark etmiyor. Elini torbaya daldırıyor, hangisi çıkarsa onu kadroya alıp, yedek kulübesini pas paslatıyor. Sonra da eğer galip gelmişsek cebine para dolduruyor. Ama benim için hangisinin olduğu far ediyor. Benim her zaman tercihim Gökhan Zan’dan yana olmuştur. Daha iyi futbolcu olduğundan değil tabiî ki. 76 numaralı kazma, geldiği sezon bir iki göt dayamayla girdiği takımın 7 hocasına, 4 şampiyonluğuna mal olduktan sonra ancak kovulabilmiştir. Halbuki diğer kazma için bu kadar süre beklemeye gerek yoktur. Dünyanın en büyük stoperi bile olsa oynayacağı maç sayısı en fazla 5 dir. Sakatlanıp gider, bizi fazla üzmez. Bu maçın kadrosu belli olduğunda ne büyük bir keyifle oturmuştum televizyon başına. Uzun yıllardan beri ilk defa yedek kulübesi, yedek kaleci dahil nefret ettiğim bir futbolcu yoktu. Ne yazık ki maçın bitiminde o çok sevdiğim Sabri’den nefret ettim. Ve bu nefretim artık yapışmıştır, geçmez, elimi ayağımı desteğimi çektim. Yarına kadar sinirim geçmez ise saldırıcıların o şanlı sancağını ben ellerime alacağım.

Büyük takım dizilişine geçtiğimiz maçları geride bıraktığımızın resmiydi Bursaspor maçı. 4-4-2 hücum futbolunun iki beki Sabri ve Hakan Balta ise, her ikisi de kötüyse sistem hak getire olur. Bırak hücuma çıkmayı, isabetli orta yapmayı. Elleriyle taç atmaktan aciz iki balta, savunma beki. Savundukları şeye bakın, bu iki beke bırakın Galatasaray kalesini savundurmayı, aynı anda askerde nöbet bile tutturmazlar. 3-5 nöbetinde iki kulenin nöbetçisi Sabri ve Hakan olsa, bir kertenkele görseler  bunlar bir birlerini vururlar.

Sercan Yıldırım’ın Bursa’da ilk 11 başlaması, beni herkesten çok daha fazla nikbin yapmıştı. İyi kötü bizde futbol oynamıştık, insan kendi köyünde, eski oynadığı takıma karşı veya kendisini seyredenlerin olduğu maçta insan üstü oynar. Ben Sercan’ın nasıl futbolcu olduğunu bilmiyordum. Dolu dolu bir maçını seyretmemiştim. Şampiyon takımın santraforunu da bir bok sanmıştım. Bırakın futbol oynamayı, gol, çalım atmayı adam ofsaytı tribünlerdeki kadınlar kadar bile bilmiyor. Her pozisyonda cırlayan bayanlar ofsayttaki Sercan’a top geldiğinde en ufak bir heyecan duymuyorlardı.

Hepimiz aynı fikirdeyiz, Galatasaray bu sene takım olmuştur. Eğer içlerinde kötü oynayan birini fark etmişlerse büyük bir dayanışma örneği göstererek toptan kötü oynamaktadırlar. Afferin çocuklara, düşünsenize Sabri’nin iğrenç oynadığı maçta Hakan iyi oynasa Sabri dart tahtasına dönmez mi? Şimdi Sabri’ye küfür etmek için elini vicdanına götüreceksin. Bir tek o mu kötü oynadı?  İşte takım, işte Şampiyon.

Şampiyon derken kinaye yapmıyorum. Bu sene isterseler her maç böyle oynasınlar, hatta daha beter oynasınlar yine Şampiyon olacaklar. Belki de bilerek kötü oynuyorlar, yırtınıp, parçalanıp, Baros’un salaklığı gibi debelenip de ne yapacaksın. Oynayacağın maçlar son Piley of 6 maçı. Yatın anasını belleyeyim. Boşuna çırpınmayın. Dicitürk patronu karalar bağlamış, Fener’e Beşiktaş’a zeval gelecek, batacağım diye düşünüyor. Biz de bir omuz atsak da endüstri futbolcuları hepten gebersin diye de kötü oynamış olabiliriz. Yalnız beni aldı şimdiden büyük bir vesvese, evham. Bir an için gözünüzü kapatın, özlediğimiz Şampiyonlar Ligi maçında Noy Kamp’ta Barcelona’yla oynadığımızı düşünün. Korku filimi gibi ya.  

Kim bilir kaç kez yazmışımdır? Bu kadar kötü bir Galatasaray seyretmedim diye. Artık yazmayacağım, aklıma da dahiyane bir fikir geldi, Fener’e, Beşiktaş’a, Hızlı Balık Mali’ye koltuk çıkalım derim ben. Hiçbir şey olmamış gibi salağa yatalım da Platini bizi kupalardan 5-6 sene atsa. Bütün yabancı futbolcuları kovsak, kendi kendimize Papazın Çayırı günlerimize dönsek diyorum. Emre Çolak’ın, Engin Baytar’ın gazete kağıdı ateşi gibi parlayıp, çabucak kaybolmasıyla avunsak, 100 metreci Yiğit’i maraton tadında seyretsek. Arada garip bir takım bulsak da yensek, sonrasında Amigo Sabri bize 3 lü çektirse. 2. 5 senede bir sırayla Şampiyonluk kupasını kaldırsak, Avrupa Maçlarında cezalı olmasak Şampiyon olurduk diye kendi kendimizi avutsak. Messi’yle, Ronaldo’yla, Gerard’la sanal alemde karşılaşabilsek de rahat uyusak. Aksi kabustan da beter. 6 ayda bunca kazmaya kimse futbol oynamayı öğretemeyeceğine göre, hezimetlere şimdiden hazırlanın çocuklar.
Birkaç maç şapkadan tavşan çıkınca Polayanna taraftar çoğalmıştı, eski kavak yelleriyle serinleyen taraftar, büyük günlerin yeniden geleceğine inanıyordu. Demek verilen ilacın tesiri buraya kadarmış, pelteye dönmüş büyük futbolcularımız! Oynadıkları son 3 maçta acı gerçeği bir kez daha hatırlattı. Bizde futbolun çapı, hacmi bu işte.  
Biz bir garip çingeneyiz, nemize gerek gümüş zurna

25 Oca 2012

BastıramayANKARAGÜCÜ; Galatasaray 4- Ankaragücü 0


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muso
8
Sabri
-1
Semih
7
Gökhan
1
Çağlar
1
Ceyhun
1
Emre
6
Engin
7
Riera
8
Elmander
1
Sercan
1

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
58.dakika; Galatasaray taraftarı oynanan orta oyununa seyirci kalmadığını ve kalmayacağını ilan etti. Yok öyle yağma, bir puştluk varsa ki fazlasıyla var, bedelini ödeyecekler.
-
VARİL:
Sabri Maalesef; İçim elvermiyor, Sabri’nin şu en kolay maçta takımın en kötü futbolcu olduğunu yazmaya. Futbol terk etmiş bir görüntü çizdi, uzun pas trafiği top kendisine geldiğinde son buldu. Çok da moralsiz bir duruşu vardı. Sanki Ankaragücü’nün durumuna üzülmüş, yenmek istemiyor gibiydi. -
GLADYATÖR:
Muslera; Top hemen hemen hiç gelmedi, ama sanki Urugay’la final oynuyor gibi dikkatliydi. Böyle kolay maçlarda kaleye kim geçerse geçsin ilk gelen topu yer. Maçı önemsemez, üşür, konsantre olamaz, oyundan kopardı. Dikkatle izledim, maça en çok asılan futbolcuydu. Bu ironik yaklaşımdan sonra, Riera kolay maçta tekniğini, klasını gösterdi. Beni bu maçta oynadığı futbol bağlamaz, ileriye bakalım.
-
BOROZANCI:
Barış Şimşek; Hakem hiç maça gelmeseydi bile değişen bir şey olmazdı. Maça hiç ekleme yapmayarak, Ankaragücü’ne duyduğu saygıya, saygı duydum.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Bugün rakibin kolay olması sebebiyle forma giyen futbolcularından kulübeye veda edebilecek futbolcu sayısı kaç?
Yazıyla sıfır. Yedek kalanlar, yedekliği sonuna kadar hak etmişler. Kadroyu zorlayacak hiç bir futbolcu yok. Yiğit Gökoğlan için de peşin söyleyebilirim ki en geç bir sonraki sezonun devre arasında kiralanır.
-
İMPARATOR:
Terim çok haklı olarak kupa maçlarından bile önemsiz geçmesi kesin olan maçta, takımın bankolarını dinlendirmiş. İki kişiye daha yatak istirahati verebilirdi. Biri kendisi, diğeri de Muso idi.  
-
ORDAKİLER:
Galatasaray taraftarı, özellikle Arena taraftarı gün geçtikçe daha da büyüyor, Rakibe saygıda, futbolun patronlarına attığı fırçada, alınacak muhtemel karara vereceği tepkide büyük taraftar olduğunu bir kere daha gösterdi. Kimse tribünleri dolduramıyorlar diye düşünmesin. 1.5 sezonluk topal kombine satışının kurbanı oldu maça gelemeyen seyirci.
-
ANALİZ:
İyi ki maça gitmemişim dediğim maçların belki de başında gele bir maç oldu. Hele sahaya çıkan takımı da görünce neredeyse televizyondan bile seyretmeyecektim. Bereket maç seyretmek için çilingire oturur oturmaz Belediye’nin Kadıköy’e boru döşediği haberini aldım.
Gerek dandik kupa maçları, gerekse skoru önceden belli kolay maçlar iki bakımından çok faydalıdır. Hem yedeklere şans gelir, şans gelen yedek oyuncu öyle bir maç çıkarır ki hoca oynattığına pişman olur, bir sonraki maç oynatsam mı diye karalar bağlar. Hem de uzun süre oynayan futbolcular, kenarda rahat bir maç izler, dinlenirler, ufak yarası, sakatlığı olan iyileşir, kenarda olmaları, oynayan gençlere moral verirler.
Bu maçın nesini yazacağız bilinmez, ne var ki bu kadar kolay maçta bile benden futbolcu olmaz diye bas bas bağıran futbolcularımızın olduğu manidar. Gökhan Zan, Çağlar, Sercan, Ceyhun kadroyu zorlayabilecek futbolcular değil. Sonradan katılan Yiğit için hiçbir iyi şey söyleyemeyeceğim. Yerine Aydın olsa arı eksi hiçbir şey fark etmez. Galatasaray futbolcusu değil. Ben hiç beğenmedim.

Ankaragücü benim en sevdiğim takımlardandı, dı diyorum yolcunun geri dönüşü yok. Türkiye belki de Dünya da tektir. Başşehri şampiyon çıkaramamış başka ülke yok her halde. Fener’i kurtarmak isteyen zihniyet ondan çok daha kıymetli Ankaragücü’nü kurtarsaydılar. Her takım oynatmadığı bir futbolcuyu verse bu günlere düşmezdi. Ankaragücü lan bu yolcu ettiğimiz takım, bütün futbol severlere, hocalara, para alamıyoruz diye Ankara’dan kaçan futbolculara yazıklar olsun. Fişini çekin bari acı çekmesin Gecekondu delikanlıları. Her takıma kafadan 3 gol 3 puan yazın.

Ben bu maçı saymıyorum, benim için oynanan futbol, zorluk derecesini ortaya koyarsak Eskişehirspor maçından bile kötüydü. Engin ve Emre Çolak’ın bir iki çalımı, şutu haricinde organize hiçbir varyete yok.  Gökhan Zan gol attı sanan taraftar varsa göz yanılmasına uğramışlar derim. Gol Gökhan’a değil topa yazılmalı, tarlada karga kovalayan korkuluk gibi dikilirken top geldi kafasına kondu, oradan da içeri girdi. Utanmadan gol attım der şimdi.

Maçın benim için en önemli hadisesi, 76 numaralı futbolcunun aramızdan ebediyen ayrılışının müjdesiydi. Tribünde bile değildi. Bir daha forma yüzünü göreceğini sanmıyorum.

Büyük Galatasaray’ın büyük taraftarına bir kere daha duyduğum sevgi ve saygıyla geceyi noktalıyorum. 

22 Oca 2012

Ve Durgun Akardı Porsuk; Es Es 0- Galatasaray 0


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muso
7
Sabri
1
Ufo
1
Semih
8
Hakan
1
Selçuk
1
Melo
1
Kazo
1
Elmander
1
Emre
1
Engin
1

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Sıfır pozisyonla oynanan dakikalarda Fatih Terim yeni transfer Yiğit’i oyuna soktu. Koskoca İmparator ileriden birini çıkarıp, ileriye birini alacak değildi ya. Sabri ‘yi kenara aldı, yerine Kazo’yu sağ beke çekti.
-
VARİL:
Semih hariç bütün takım; Tam bir takım olduğumuzun somut maçlarından birini oynadık.  O kadar kötü oynadık ki, biri daha kötü oynadı demek için imbikleren süzmek gerek. Bizim de o kadar yeteneğimiz yok.
-
GLADYATÖR:
Semih Kaya; Bu maç için buz da diyebiliriz. Bu kadar kötü bir zeminde sakatlanır diye ödümün koptuğu futbolcumuz btün kritik toplara müdahele etti. Kaliteli, tehlikeli santraforların belalısı Sarı Kaya bu maç karşısında Batuhan’ı bulabildi. Maç boyunca tehlikeli bir pozisyon yaşamadık sayesinde.
-
BOROZANCI:
Cüneyt Çakır; Türkiyede en güvendiğim fakat hakemliğini hiç sevmediğim düdüktür. Yönettiği maç erken kopmamışsa kesin olarak kötü maçtır. Gördüğünü çalan Bekçi Murtaza’dır. Avantaj kuralı kendisi için iptal edilmiştir. Büyük küçük futbolcu onun için fark etmez. Eyyam yapmaz, bütün maçlar kendisi için aynıdır. İşine gelirse, benim gelmiyor o başka.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Maçı çevirebilmek için bütün kozlar kullanıldı mı?
Kullanıldı, gereksiz, dostlar alış verişte görsün bir 3. Oyuncu değişikliğine gidilmedi. Takımın sakatsız dönmesi, puansız dönmesinden çok daha iyi oldu.
-
İMPARATOR:
İmparator, en adil, en hak eden takımı sahaya çıkardı. Ne var ki sahadaki diziliş, uzun zamandır klasikleşen dizilişi değildi. Elmander’i ilerideki mil de yalnız bıraktı. Bu ağır sahada bile sadece fiziği ile oynayan Servet’i 1 dakika bile oynatmamsıyla benden tam not aldı.
ORDAKİLER:
Büyük Galatasaray taraftarı’nın öncü birliği nerede hangi şartta olursa olsun her zaman cephedeydi. Gidenlerin çoğu mutlak geldiğine pişman olacaktır, donmuştur ama sitemleri bir maçlıktır. İlk deplasman da aynı yüzler yine tribünlerde olacaktır.
ANALİZ:
Maçtan önce 1-0 olsun bizim olsun diyenler çoğunluktaydı. Tam bir atan galip maçıydı. Şanssızlık, bize denk gelmişti kara kış maçını Anadolu’da oynamak. İki gece önce Antalya’da tatil maçı yapan takımın şansı ile bizim şanssızlığımız futbol tanrısının takdiri.

Maç öncesi kimse kadroyu merak etmiyordu. Uzun yıllardır benim beklediğim tablo buydu. Iğdır’lı bir Galatasaray’lı çoban ile Fatih Terim’in aynı takımı sahaya çıkarması tam bir takım olduğumuzun göstergesiydi. İyi ya da kötü ezbere sayacağımız bir takımımız var artık.

Saha buz, hava ayaz. Hakem Cüneyt Çakır, karşı takımın hocası anti futbol oynatma ustası Ersun Yenal. Kağıt üzerinde kırılmayı bekleyen bir rekor. Rakip takımların aldığı kolay galibiyetlerin verdiği moralsizlik. Maçın kötü geçeceğinin habercisiydi. Sakatlanmaya korkan futbolcularımızın ürkek oyunu, topu bir türlü hücum bölgesine taşıyamamız, geçen zamanın aleyhimize işlemesi, pozisyonsuz geçen ilk yarının özetiydi.
Baros yoktu yerine ileride yine iki futbolcuyla oynarız diyenler yanıldı. Her ne kadar takımda hücum oyuncusu fazla gibi görünse de sanki görünmez bir kuvvet ikinci oyuncuyu kaleye yaklaştırmamıza engel oldu. Kazım ve Emre Çolak futbol oynamak yerine sakatlanmadan maçı bitirmeyi tercih etmesiyle Elmander çok yalnız kaldı. Dolayısıyla topla hemen hemen hiç buluşamadı. Daha doğrusu topa hiç bulaşamadı.

Orta sahada biraz Melo boğuşabildi. Selçuk en etkisiz maçlarından birini oynadı. Görünen oydu ki bu maçı yarım saat daha fazla oynatsalar yine gol atamayacaktık. Takım halinde kötü oynadık. Eğer Eskişehir sezonun en mükemmel topunu oynamamış ise, biz sezonun en kötü futbolunu oynadık. Bu maçta kötü oynadık diye kzıdığım, eleştirdiğim bir futbolcu da yok. Hoca hatası hiç yok.

İlk yarım saatte kötü oynadığımızı fark ettiğim dakikalarda bir gol yesek diye içimden geçirmedim değil. Ama saha zemini futbol oynamaya o kadar az müsait ti ki yesek kesin çıkaramazdık. Aslında belki maçtan önce anlaşılmış gibi bir görüntü vardı. Kim yenilse yazık olacaktı. Bu maçı usulen oynayalım demiş de olabilirler.

Maçı seyretmemiş olanlar için şunu söyleyebilirim. Üzülmesinler ben de seyredemedim. Çünkü bu gece Eskişehir’de bir maç oynanmadı, ortadaki puanları paylaştırdılar. Paylaşılamayan diğer 1 puan çöpe gitti. Yiğit’i merak eden vardır belki. Son 25 dakika oyuna girdi, oyuna katkısı benim rakı masasında yaptığım totemden fazla değildi. Bana koyan tek bir şey var, bu kötü havada ve zeminde kaleye tek bir şut atılmazmıydı acaba? İnanın Sabri’nin kuşları rahatsız eden şutlarını bile aradım.

Her maç galip gelecen diye bir şey yok. Adama şike yaptın derler sonra. Futbol maçının en iğrenç sonucu olan 0-0 ı yazan tabela, son ve en doğru sözü söyledi.