16 May 2009

Aklınızla Bin Yaşayın



Helal olsun size akıl edenler. Kırk yıllık kapalımızı sonunda elimizden aldınız. Akıllısınız ya, geçen yıl stadın en kötü yeri olan kapalının altını, eşeği boyayıp babasına at diye satan Kayseri'li gibi sattınız. İki maç doldu, stadı bilmesem az daha ben de oradan alacaktım. Tepesine tenekeden tavan yapmışlar, en gerilimli en tansiyonlu, en aktif taraftarın altına geliyor teneke. Görüntü, Sulukule'deki evlerden beter. Fener maçında, mucizden dönüldü, tam oradaydım, bir kaç kişi Volkan'a küfür etmek için yaklaştıkça yaklaştı sahaya tenekenin üstünden. Az daha çöküyordu, çare bulmakta gecikmemişler.
Kapalının önüne şu resimdeki gibi muhafaza koymuşlar. Hayvanat bahçesindeki yılanız, ya da maymunuz ,bizi camekanın dışından seyredecekler, biz de muhtemelen oynanacak o iğrenç futbolu camekanın ardından seyredeceğiz. Yarına kadar bu camı bok götürür, son maçta simsiyah olur kimse bizi, biz kimseyi görmez oluruz. Böylece kurtulurlar biz çapulculardan.
Takımın şampiyon olma ihtimali, ister inanın ister inanmayın, 1987 senesinde 14 sene sonra gelen şampiyonluktan daha fazla. İçerdekilere artık, hoca, başkan demeye dilim varmıyor. Bunlar düpedüz hain, dolandırıcı, yalancı. Üstümüzdeki Beşiktaş'ın iki maçı var. Bizim maçı saymıyorum. İki maçta da deplasmandalar ve ikisinde de ölüm kalım maçı oynayacaklar. Yıllar önce o iki maçtan birini yenilip birinde berabere kalmışlardı. Bu iki maça Beşiktaş kazanır diye servet yatıran çıkar mı? İki maçtan tek puan bile çıkaramayabilir ki-ben öyle düşünüyorum- altımıza almış olmazmıyız?
Üstümüzdeki diğer takım Hacettepe ile oynayacak. İki hafta önce bizi yenen küme düşmüş takım değilmi? Ne değişti, gider ayak niye Sivas'ı yenmesin, hadi yenmedi berabere kalamaz mı? hadi kalmadı bir sonraki maç berabere kalma ihtimali yok mu? kendi sahasında. Belediye'nin temizlediği takımın, uçurum başındaki Gençlerbirliği tozunu silemez mi?
Üstümüzde konuşlanmış Trabzonspor'un her maçı her sonuca gebe. Bursaspor normal oyunuyla Karadeniz'de horon çeker gelir, sonra ne olur peki?
Ne olacak bir mucize şampiyonluk daha gelir ve biz kayar gideriz aşağıya doğru. Her şampiyonluk, her zafer bir takımı yukarılara doğru taşırken, biz başımızdaki kötü niyetli bedhahlar yüzünden aşağı doğru salınırız.
Her maç bir futbolcuyla dalaşan ve 3 hafta sonra düşmanımız olacak olan hocayla biz 3 maçı kazanabilirmiyiz peki? Ben azıcık Galatasaray'dan anlıyorsam, içeriden daha büyük bir ihanete uğrayacağız. Bu adam bizi bir daha kolay kolay toparlayamayacağımız bir noktada bırakıp evine gidecek. Koskoca bir kıtanın en büyük futbolcusunu malamat eden biri gaflet, delalet ve hiyanet içindedir. Kimse kimseyi kandırmasın.
Bu sinirle gel de yarın maça git. Çok büyük bir olasılık varken, hatta Hacettepe'yi yensek kesinken ufuktaki görünen flu zafer, ellerinden geleni ardına koymuyor beceriksizler. Kapalıyı şimdilik temiz, yarından sonra temizlenmesi imkansız bir camla ,demirle kapattılar. Ultraslan anlaştı demek, seneye kale arkasına geçecekler, bu sivri ve paragöz yöneticilerimiz Galatasaray'lı domuz sandıklarından kıl koparacaklar. Hayatlarında kapalıya gelmemiş Galatasaray'lı seyircilere oturarak maç seyrettirecekler. Nasıl olsa son sene kime geçirirlerse yanlarına kar kalır. Çünkü oradan kart alan, bir daha stadyumda maç seyretmemeye yemin eder.
Ey büyük Galatasaray taraftarı; Seni, lig tarihinin en kolay şampiyonluk kazanılacak sezonunda UEFA kupası turnuvasında oynayabilmek için, can çekiştirenlerle baş başa bırakıyorum. Lanet olsun diyorum son tahlilde.

15 May 2009

Büyük Hoca




Büyük hoca, büyük takımın hocasıdır. Büyük hocanın kadrosunda, büyük futbolcular vardır. Büyük hoca büyük takım kurabilendir. Büyük takımı maça hazırlayabilen, maçı okuyan, maçı yazandır. Hızırdan umut kesilir büyük hocadan kesilmez. En umutsuz maçlara çıkarken bile bir şeyler yapma ihtimali olandır, büyük hoca.


Büyük hocanın kaprisi, egosu olmaz. Büyük hoca büyük futbolcularla dalaşmaz. Büyük hoca, büyük futbolcu çıkaran hocadır. Koskoca bir kıtanın en büyük futbolcusunu 10 saniye kala oyuna almaz. Bir önceki sezonun en çok gol atan futbolcusu artık hiç gol atamıyorsa büyük hoca bir şeyler yapmalıdır.


Hasbelkader, oynadığı takımın başına geçebilmiş büyük hoca, beraber oynadığı takım arkadaşlarını birer birer maskara ettirmez. Büyük hoca, büyük düşünecek, büyük konuşacak, söylediği bir cümle ileride büyük hoca olacakların yolunu aydınlatacaktır.


Büyük hocanın takımı her maçta topla daha fazla oynayacaktır. Daha fazla gol pozisyonuna girecek, daha az pozisyon verecektir. Büyük hoca asla gole yatmayan, büyük hoca gerekirse hezimet yeme pahasına, kendinden daha büyük takımlarla boğuşma riskini alandır.


Büyük hoca, gerektiği zaman sessizce çekip gitmesini bilecektir. Büyük hocaya görev verilmez, büyük hoca kendi geçer göreve.


Maçın kötü gittiği zamanlarda, futbolcuların kulubeye güvenle bakmasını sağlayandır. O anlarda taraftarın aklına gelendir, medet beklenendir. Büyük hoca oyuncu değiştirdiği zaman takımın gücünü artırmalıdır. Giren oyuncu, çıkan oyuncudan mutlak daha iyi performans göstermelidir.


Büyük hocanın geleceği, geçmişinden mutlaka daha büyük olmalıdır. Taraftarın tamamının güven, minnet, onur duyacağı bir büyük insan olmalıdır. Büyük hoca yenilgiye bahane aramaz, kılıf bulmaz, hedef şaşırtmaz. Büyük takımı yenen hoca, çok büyük bir iş başarmanın gururuyla ayrılır sahadan.
Büyük hoca karizmadır, sokakta görüldüğü zaman etrafı çevrilendir, büyük hoca dünyanın her tarafında tanınandır. Büyük hoca önlem alınandır, rakibi ürkütendir.


Büyük futbolcuları olan, büyük takımın başına yakışır büyük hoca. Ve ne yazık ki yıllardır bir büyük hoca bekliyoruz.


2000 yılındaki büyük takımın, büyük futbolcuları, ve büyük hocasıydı aradığımız, yolunu beklediğimiz.


Takımın şu an başındaki mazisi büyük olan hoca, gün be gün takımı küçültmektedir.


Bülent Korkmaz'ın büyük hoca olma ihtimali yoktur.

13 May 2009

Büyük Futbolcu







Büyük futbolcu, büyük takımda oynayacaktır. Oynadığı oyunla değil sadece adamlığıyla da büyük olacaktır. Giydiği kıyafet, gittiği mekanlar, gezdiği insanlar da büyük olmalıdır. Büyük futbolcu sahanın dışında da örnek olacak, kendinden küçüklere idol olacak yol gösterecektir. Büyük futbolcu, isyancıdır, liderdir, haksızlığa tahammülü yoktur, gerekirse hocasına bile diklenir.


Taraftarın gözbebeğidir, ilk çağrılandır, yokluğu aranandır, gidişinde karalar bağlanandır. Büyük futbolcu önlem alınandır, korkulandır, ürkülendir, en umutsuz anlarda bel bağlanandır. Büyük futbolcu ülkesi dışında tanınandır. Saygı görendir, davet edilendir.


Büyük futbolcu, takımının tanıtımına katkıda bulunacaktır, forması en çok satın alınacaktır, büyük futbolcunun ismi yeni doğan çocuklara koyulacaktır. Büyük futbolcu kupalara dokunabilendir, havalarda uçurulandır, gollerde üstüne yığılınandır. Büyük futbolcuya başka takım taraftarları da saygı gösterir, ahlaklıdır, haksız yere kazanç sağlamaz, yalandan düşmez, hakemi kandırmaz, rakibe saygısı vardır.


Büyük futbolcu, yenildiğinde taraftarlardan daha fazla üzülendir, büyük futbolcu takımın efsanesidir, adı yıllar sonra bile dilden dile dolaşacak olandır. Resmi tribünlere asılacaktır, ismi taraftarların şarkılarına kazınacaktır.


Büyük futbolcunun kendine has çalımı, pası, vuruşu, duruşu olacaktır.


Yani, kısaca uzunca hepimizin bir şeyler daha yükleme yapacağı futbolcudur işte.


Peki bizim kendi payımıza büyük futbolcumuz var mıdır?


Vardır, bir zamanlar Metin Oktay'mış, sonra Hagi .


Şimdi de bu çocuk!



Arda Turan.......

12 May 2009

Büyük Takım




Nedir büyük takım?, Kimdir o ?. Övünür dururuz doğduğumuzdan beri, biz büyük takım taraftarıyız diye. Ya da tuttuğumuz takım en büyük diye iddialara girer, kavgalara tutuşuruz. Peki varmıdır bu büyüktakımölçer adlı bir dalgametre. Bir ölçelim bakalım neler çıkacak.


1- Büyük takım her oynadığı maçın favorisidir.
2- Büyük takım, kimle oynarsa oynasın yenmek için oynar.

3- Büyük takımda dünyaca ünlü 3-5 futbolcu olması gerekir.

4- Büyük takım, kendisinden güçlü bir takımla oynasa bile boğuşma riskini alan takımdır.

5- Büyük takımın büyük 10 numarası vardır.

6- Büyük takımın kendi bağrından gelen efsane futbolcusu olmalıdır.

7- Büyük takımın büyük taraftarı olmalıdır.

8- Büyük takım, yenildiğinde yenene kan kusturmalıdır.

9- Büyük takımın renkleri, futbolcuları, ülkenin tamamı tarafından bilinmelidir.

10-Büyük takım yenildiğinde birileri ağlamalıdır.

11-Büyük takım, katıldığı turnuvalarda şampiyonluk kazanandır.

12- Büyük takım her oynadığı oyunda topla oynama süresini kendi lehine kullanandır.

13- Büyük takımı yenen, 3 gün 3 gece eğlenmelidir.

14- Büyük takım büyüktür işte, say sayabildiğin kadar.

Büyük takımdan korkacaklar, gol yememek için sıçan gibi oynayacaklar, bir gol atabilirlerse manda gibi yatacaklar. Başkanıyla, futbolcusuyla, taraftarıyla örnek olacak. Her hangi bir kademesinde bulunabilmek için uğraş verilecek büyük takımın.

Peki sayamadığımız, kerkese göre başka bir anlam yüklenebilecek bir büyük takım var mı ülkemizde?

Yok.

Peki daha önce hiç oldu mu?

Evet oldu.

Ben gördüm büyük takım, Hagi'nin oynadığı takımlardı. Bükreş Yıldızı'ydı, Krala ait Madrid'di, Katalanya'nın gözbebeğiydi.

Galatasaray'dı......

10 May 2009

Sponsor Bari Sen Uyuma


Galatasaray formalarının önünde, arkasında, kolunda, AVEA, ÜLKER, ADİDAS... Bu büyük komprodorlar, reklamını yapsın diye Galatasaray'a tonlarca para ödüyorlar. Bu büyük firmaları yönetenlerin yanına yaklaşamazsın. Bilimse bilim, akılsa akıl, bir kişiye daha Adidas ayakkabı satabilmek için, bir çocuğun daha biskivü yemesi için ne teknikler geliştiriyorlar. Ne kadroları vardır kimbilir. Demek bunlar da hikayeymiş bir yerde.

Ben AVEA'nın genel müdürü olacağım, Galatasaray'a senede 20 milyon euro para indirteceğim, Galatasaray'ın başındaki çobana firmamı bit pazarına düşürteceğim. Kewell denen bir futbolcum olacak kadroda, taraftarın transfer edildiği zaman hava alanında nöbet tuttuğu, binlerce çocuğun formasını kapıştığı adam, kulübede, antrenman sahasında maymun olacak, maçın bitimine 1 dakika kala oyuna sokulacak. Ve de açıklamasında; İki kelimeyi bir araya getirip cümle kuramayan, muhtemelen bundan sonraki yaşantısını Galatasaray düşmanı olarak geçirecek olan eski Galatasaray kaptanı, iğrenç gülüşüyle ''ben öyle uygun gördüm'' diye geçiştirecek. Ben Kewell olacağım, oyuna girersem eşeğim.

Sözleşmeyi tek taraflı fesh edip, dava açarım. Bu kadar kolay değil bu işler. Bülent galiba 30 sene öncesinde, kendisinin giydiği, önünde SHOW Tv reklamı olan formasıyla oynanıyor sanıyor. Dünya Kupası finalinde, Fransaya karşı ısınan takımda Ronaldo yoktu, takımlar maça çıkmak üzere soyunma odasına döndüler. Pereria, sahaya Ronaldo'lu takımla çıkıp Fransa'ya kaybetmişti. Ancak NIKE kazandı oyunu.

Futbol artık bizim amatörce duygularla sevdiğimiz oyun değil. Bu endüstriyi yönetecek kadrolar değişmediği sürece ki- kolay kolay değişmeyecek- bizim söyleyecek çok şeylerimiz olacak. Milyonlarca taraftarın ilgilendiği bir olayda Haldun Üstünel adlı 500 kişi tarafından seçilmiş, zengin biri gidecek bir futbolcuyu satın alıp gelecek. Adnan Sezgin denen, Galatasaray Müdürlüğünden atıldığı zaman her hangi bir kulüpte çaycı bile olamayacak adam, uçağa binecek dönerken Skibbe'yi getirecek. Olacak iş değil,biz nelerle uğraşıyoruz. Bu kadar kolay bir işi nasıl boka çeviriyorlar. Biz şampiyonluk falı bakarken ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Rakipler beklendiği gibi düştüler, daha da düşecekler. Biz kendi takımımızı hesap edemedik. Kaptan'ın bu kadar zarar verebileceği aklımıza gelmedi. Ligin en büyük forveti, küme düşen takımdan daha az gol attı kendi yönetiminde.

Skibbe kovulduktan sonra, kimseyi almasalardı, biz bu gün bayrakları camlara asmıştık. Şu güzelim sahada, güzelim ortamda, futbola susamış Arda'nın, beni küçültemeyeceksiniz, ben futbolu zevk için oynuyorum diyen Lincoln'ün ve gol kralının arasında Kewell'le gider ayak bir şovu bile çok gördün be kaptan. Gol kaçıyormuş, kaçacak tabi. Gol vuruşları ürkek, acaba gene kaçacak mı endişesiyle yapılıyor. Baros'un penaltısı 90. dakikada olsa atamazdı. Her hafta başkası var gol bölgesinde. İnsan kaleye şut çekmeye korkar(Sabri hariç). 3 maç sonra bir daha Türkiye'ye tatile bile gelmeyecek bir kaleci, Florya'da olmayacak bir hoca, gururlarıyla oynanan futbolcular. Ve ikide bir saha kenarından duyulan ıslık sesi.

Sıkıldık, soğuduk, kimsenin kombine alacak morali yok, son dakikadaki Jaba'nın firikiği girse diye yalvaran taraftarlar az değil. Bilsem ki her şey değişecek, 3 sene Galatasaray'ın ortalarda sürünmesine razı olacağım.

Uyuyor numarası yapıyorlar, aslında hepimizden daha uyanıklar. Gerçekten uyusalar işimiz çok kolay, tribünlerde bir nara atarız uyanırlar, bir tekme atarız irkilirler. Ama uyuyor numarası yapanı nasıl uyandıracağız. 20.000 kişi stadyumda bağırıyoruz uyandıramıyoruz, milyonlarca taraftar televizyon başında ağlıyor duyan yok. Bunları uyandırmak için devrim yapmak lazım, yakıp yıkmak lazım gemileri, tribünleri.

Ey para babası sponsorlar, siz uyumayın bari, nedir bu gaflet uykusu, markalarınızı koruyun, böyle giderse satacak bir şeyiniz kalmayacak. Bu formayı biz satın almadık, bu forma bize miras kaldı. Şişman Yanko'nun dükkanında Ali Sami Yen tarafından seçilen, vişneye çalan koyu kırmızıyla, turuncudan iz taşıyan sarı kumaşları Ali Sami Yen'in kızkardeşi Samiye hanım dikmişti. Bize miras kalan formalar bu formalardı. Bir gün gelir logonuzu yapıştırdığınız, bizim peşinden koştuğumuz formaların fiyakası da bozulur.