15 Tem 2011

Temiz Kramponlar Operasyonu

10-15 gündür bir geyik dolaşıyor duruyor. Yargıya düşmüş olay hakkında konuşulmazmış, yargı kararları beklenmeli imiş, suç sabit olana kadar kimse suçlu olmazmış. Yargıya saygı mecburi ama sevgi özgürdür. Ben beklemiyorum arkadaşlar, Balbay'ı, Haberal'ı, generalleri yargılayanlar ile Aziz Yıldırım'ı, Serdar Adalı'yı yargılayanlar aynı kişiler. Ben onlar yargılanırken ne düşünüyorsam, bunlar yargılanırken de aynı şeyleri düşünüyorum. O zaman haklı veya haksız bulduklarımı, işin içinde biz yokuz diye bu sefer  haklı veya haksız bulamam. Bu yüzden bu konuda ne karar alırlarsa alsınlar beni bağlamaz, üzmez, sevindirmez.

Beni bağlayan, görünmez bağlarla düğümleyen şey, şaşmaz, adil, delikanlı taraftar mahkemeleridir. Ve yargılama başlamıştır.

Eğer içimizde Galatasaray lehine veya aleyhine pis işlere bulaşmış, başkan, yönetici, taraftar, futbolcu, çapulcu, her kimse varsa gitsin polise teslim olsun. Yok eğer, gelecek yeni dalgayla, fırtınayla polis arabasına binerse de ölümlerden ölüm beğensin. Biz ne Fenerbahçe taraftarı gibi haksız kazanılmış bir başarıyı sineye çekeriz, ne Beşiktaş taraftarı gibi kolpa yaparız. Biz Galatasaray taraftarıyız, değil şikeyle alınmış bir puan, ofsayt golle kazandığımız bir maçı bile saymayız.

Çuvaldızı kendimize dürttükten sonra iğneyi batırmaya başlayabiliriz. Devlet'in hiç işi gücü yok, 1 sene önce şu futbolun oligarşisi ne yapıyor acaba diye kıllanıp, onca polisi, onca tuzağı kuracak ve Türkiye'de en az 50 milyon kişinin müdahil olduğu davaları açacak. Bu süre içinde olay sızmadığına göre en cabbar, en akıllı, en idealist devlet görevlilerinin yaptığı bir operasyon bu. Ortada dönen paraları kimin aldığı, kimin şampiyon olup, kimin düştüğü ne ilgilendirir devleti. Eğer gerçekten ilgileniyorsa neden ilk suç işlendiği zaman devreye girip, o suçu işleyenlerin suç işlemeye devam etmesine göz yumdu. Devlet tuzak kurar mı? ben inanmıyorum, ortada dönen söylentilere. Bakın göreceksiniz işin ucu futbol dışı mecralara kayacak. Nasıl ki misal Başsavcı için Şampiyon kim olacak önemli değilse, daha tepedekilerin rant kavgası da bizi ilgilendirmiyor. Biz taraftarız, alır bayrağımızı maça gideriz.

Bize göre ortada büyük bir leş vardır. Futbol endüstriye dönmüş, biz taraftarlar müşteri olmuşuz. Arda Turan senede 2 milyon Yuro'yu indirecek, biz onu seyredebilmek için bankadan kredi kullanarak kart alabileceğiz. sistemin kendisi zaten bize göre suç. Yönetim kademelerine zengin değilsen giremezsin, Şekspir olsan ne yazar, arkanda ensesi kalın biri yoksa en dandik gazetede bile yazı yazdırmazlar, Messi değilsen her tarafını yırt istersen, Mustafa Sarp oynar, Servet oynar sen oynayamazsın. Gözün Kartal gibi olsun, Hazreti Ömer'den daha adaletli ol, sistemin adamı değilsen amatör maç bile yönettirmezler. Tribünde 3 kişi çağıralım yanımıza gelirler, dışarıda görseler boka bakar gibi bakarlar. Futbol oligarşisi düzeni kurmuş güzel güzel düzüyorlar işte, nereden çıktı bu operasyon? Tekere acaba neden çomak sokuldu yakında göreceğiz. Pasta 5 parçaya bölünüyor, 2 parça Fener'e, 2 parça bize, 1 parça da Beşiktaş'a düşüyordu. Önceki sezon Bursaspor bir parça kaptı, bu sene de Trabzon kapmak üzereyken oligarşi devreye girdi kaptırmadı. Bütün mesele bu, işin bizi ilgilendirir tarafı bu, Gençlerbirliği, Manisaspor, Kayseri ve diğerleri için nasıl olsa Şampiyonluk pastasından pay yok, o yüzden kim olursa olsun onlar için fark etmiyor, sistemden memnunlar, yukarıdakilerin artığı onlara yetiyor da artıyor bile.

Geçen sezon maçları dikkatle izlemedim. Bana göre konu olan, duyduğumuz şeyler ligin kaderini etkileyen şeyler değil. O kalecinin o gölü bilerek yeme imkanı yok. İbrahim Akın'dan, Mehmet Yıldız'dan, İskender Alın'dan, Ümit Karan'dan ürken takım gerçekten var ise, biz kendimize yeni bir eğlence bulalım demektir. Kasımpaşa'yı yenmek için kaleciden, Konya'yı yenmek için Yılmaz Vural'dan medet bekleyen var ise, geçmiş olsun, gözümün önünde idam etseler kılım kıpırdamaz. Kıllanacaksan, Ankaragücü kalecisinden kıllan. Durup dururken çelme takıp penaltı yaptıran kaleciden hesap sor. Uğur Uçar şikeyi kabul etmemiş deniyor, kimi Galatasaraylı övünüyor. Maç 0-4 olmuş, bizim Uğur hayatının topunu oynuyor. Trabzonspor'dan teşvik alsa maç kopmuş zaten, oyundan niye düşmediğini sorun bakalım ne diyecek? Şikeyi kim teklif etmiş açıklasın? Sivas maçında follaş olmuş sağ bekten, o sağ beki mal gibi seyreden  Rıza'dan şüphelen. Esişehirspor maçının Brezilya'lı stoperi'ni bindir polis ring arabasına. Yakalanmadı diye, delil yok diye yırttı mı? Bülent Uygun bile dayanamadı, 20. dakikada oyundan aldı.  Alex'ten şüphelen esas. Yalandan kendini yere bırakarak hakemi kandırmaktan sorgula. Oligarşinin yalaması olan medya mensuplarını yatırın ranzalarda.

Karar; Futbol sistemi, taraftar ve her takımda 3 ü 5 i geçmeyen futbolcular hariç külliyeten suçludur. Elimizden oyunumuzu almışlardır. Hiç suçu olmayıp da sesini çıkarmayanlar bana göre daha beter suçludur. Bir daha asla futbol maçı seyredemeyecek şekilde cezalandırılsınlar. Ben razıyım, bu sene bütün takımlar PAF takımlarıyla mücadele etsinler, bütün futbolcuları serbest bıraksınlar, bu güne kadar aldıklarına saysınlar, para almadan oynayacak olan varsa buyursun oynasın.

Nasıl olsa uluslararası bir başarı yok, hiç olmazsa tertemiz, delikanlıca, mahalle takımı saflığında, futbolumuzu yeni baştan kurarız.

Kimsenin şüphesi olmasın, her şey temiz olsun, 5 sene sonra en az 3 takımımız her zaman Avrupa'da kafaya oynar, Ulus takımı mutlaka 10 sene içinde Dünya Şampiyonu olur.

11 Tem 2011

Halep Yolunda Eşek İzi Aramak

Milat, bir önceki sezonun son maçının son dakikasında Fenerbahçe'nin, Trabzonspor'a 2.golü atamayıp yenemediği  Bursaspor'un şampiyonluğunu ilan ettiği dakikadır. Şebekenin eyvah çektiği günler o zaman başlamıştır, şimdi değil. Milattan önceki lale devirlerinde Tüpçü, Seramikçi ve Yıldırırım geçinip gidiyordu ne güzel. İstanbul'un ünlü 3-5 restaurantından Şampiyonun kim olacağı belirleniyor, bütün bir sezon boyunca  kayıkçı kavgaları yapılıyor ve kitleler uyutuluyordu. 10 senelik periyotta 4 defa Fenerbahçe, 4 defa Galatasaray, 2 defa da Beşiktaş Şampiyon olacaktı, kardeş kardeş paylaşılacaktı pasta. Yazılı olmayan kurallar bir şekilde işleyecek, şebekenin ön gördüğü biçimde sonuçlanacaktı. Sıra Fenerbahçe'nin di, Tüpçü Şuster'le, Seramikçi Surinamlı'yla başladı. Erken kalktılar sofradan, avı Fenerbahçe'ye teslim ettiler, afiyet olsundu. Yıldırırım'ın işi çok kolaydı millattan önce, her sene bir Anadolu takımı diklenir sonlara doğru nasıl olsa kim vurduya giderdi. Son maçlara puan farkıyla girdiği halde, ne Ertuğrul, ne de Yeşil Bursa'da bir taraftar kendi Şampiyonluklarına inanıyordu. Seramikçi sezonun en büyük topunu Bursa'ya karşı oynamış, Kankasının ekmeğine ballı kaymak sürmüştü. Timsah tarafımızdan yatırılmış, işi bitirmek Yıldırırım'a bırakılmıştı. Son maç Trabzonspor'laydı ve 50.000 Fenerli orgazm vaziyetini almıştı. Beklenen gol gecikmedi, fakat Karadeniz'in inadı mı ne tutmuştu? Şebekenin tekerine çomak sokuyorlardı, Tay Burak beraberlik golünü atmış, Onur kaleyi Estergon Kalesine çevirmişti. Son dakikalarda Yıldırırım'ın şekeri yükselse de beklenen 2. gol gelmeyince devir değişmişti.

Beğenmediğimiz Romanya Liginde son 10 senede 7 farklı takım şampiyon olmuştu. Bizde ise Trabzonspor'un orta çağda kalmış imalat hatası Şampiyonluklarını saymazsak, futbolun para ettiği lale devrinde 3 takım Şampiyonluğu paylaşmıştı. Bugün Metris ceza evine gönderilen Aziz Yıldırım bile, 10 sene üst üste şampiyon olmayı istemez. Sistem tek takım üzerinden asla yürümez, hele ki devir her alanda yetiştirilmiş kadrolara geçtikten sonradır ki Milattan sonraki dönemde şebekenin varlığına kimse izin vermezdi.

Sıra Aziz Yıldırırım'ındı, o öyle sanıyordu. Tüpçü Şusteri, Seramikçi Surinamlı'yı kovdu, daha ne yapsınlar dı, başlarına bela mı alsınlar dı. Gereğinden fazla yenildiler artık Fener sırasını savsaydı da kurtulsalar dı. Fakat o da ne, geçen sene son maçta posta koyup Şampiyonluğu Bursa'ya veren Trabzonspor, bu sene kendisi kuşanmıştı. İlk yarı uzak ara liderdi, takım aynı takımdı, hoca aynı hoca. Fenerbahçe her maç kazanıyordu, puan farkı eridi gitti. Trabzonspor da kaybedeceği kadar kaybetmiş, ama gök tanrı her seferinde Trabzonspor'a bir kıyak geçiyordu. Kaç maç son saniyelerde dönmüş, kaç kere Karadeniz ipten alınmıştı. Şebeke elinden geleni yapmış kendi sahasında Fenerbahçe'ye yenilmişti. Yok canım bir kepazelik yapıldı demiyorum, bizim maçta Baros'un golü verilmemiş, 2 stoper felç geçirmiş Alex paşa 2 tane bırakmıştı. Fakat Galatasaray'ın bir farkı vardı diğer takımlardan. Her ne kadar profesyonel takım sayılsa da işin aslı bir Lise Takımıydı. Şebekeden çıkmamakta direnen Seramikçi'yi derdest ettiler. Tüpçü'yü ligimizin bana göre en kötü hakemi Cüneyt Çakır bitirmişti. Seyirciden etkilenmeyen Cüneyt Çakır, her maç en az 10 defa olan pozisyonda acımamış, Ferrai'yi yakalayıp oyundan atmış penaltıyı çalmış görevini yapmıştı! Aynısı Kadıköy de olsa Cüneyt Çakır çalardı ama Kadıköy'e ölüm kalım maçına Cüneyt'i kimse istemezdi. Son düzlüğe gelindiğinde artık her kes işini biliyordu, hesap şebekenin kurduğu şekilde kesilmiş Şampiyonluk Bağdat Caddesine inmişti.

40 gün 40 gece Şampiyonluk kutlanıyordu. İt ürümüş kervan yürümüştü. Kervan yürümüş, gideceği yere gitmişti ama bir gariplik vardı. İt ürümeye devam ediyordu. Bir baktık bir pazar sabahı şebekenin huzuru kaçmıştı. Aa neler olmuşta haberimiz olmamıştı. Neymiş Korcan 55.000 dolara gol yemişmiş, Ümit Karan Trabzonspor'a çelme atsınlar diye para almış, arkadaşlarına dağıtmış, Mehmet Yıldız'ın kötü oynayacağını bile bile zavallı Rıza son maçta onu oynatmış. Yok İbrahim Akın'a Fener'e gol atmaması için hocalardan fetva alarak para gönderilmiş, Emenike Fenerbahçe'ye karşı oynamasın diye transfer sözü verilmiş. Miş te miş yüzlerce soru, yüzlerce resim, yüzlerce cevap.  Ne büyük futbolcularımız varmış da bizim haberimiz yokmuş. Meğer Sezer Öztürk tek başına Trabzonspor'u yenebilirmiş. Biz de inandık, Fenerbahçe de düşmanımız, oh olsun dedik.

Şu futbol aleminde  benden daha fazla Fenerbahçe'den nefret eden varsa hodri meydan, çıksın karşıma. O ayrı bir şey, ben başı derde girmiş,  suçu taraftar olmak olan ve asıl cezalanan Fenerbahçe taraftarına üzülüyorum.  Fenerbahçe Başkanına sorulan 300 soruyu toplasan 5 para etmez. Ben savcı olsam, önüme bu dosyayı koysalar, bu dosyayı koyanları tutuklarım. Devletin en baba savcısının vaktini almaktan.

Kurt kuzuyu yemeye karar vermiş. Kuzu suçum ne diye sorduğunda, suyumu bulandırdın demiş kurt. Nasıl olur Kurt kardeş, sen suyun başındasın, ben aşağıdayım nasıl bulandıracağım. Ya kardeşim kusura bakma elbet bir bahane uyduracağız. Bir bahane uyduracaklar kurtlar. Suç ağır, şampiyonluklar adil değil, maçlar adil değil. Koskoca Aziz yıldırım, Bucayı yenmek için 3 çapulcuya 3 kuruş para verecek, onlardan medet umacak, ben de buna inanacağım. Hiç bir şey yapmasına gerek yok, sıra Fenerbahçe'deydi, öyle ya da böyle o kaleci o golü yiyecek, Mehmet Yıldız atmayacak, Eskişehirspor'lu futbolcu Trabzon'u durdurmak için ölümüne oynayacak, hakem Fener'e penaltı yaratacak, olmadı ofsaytı görmeyecek, Cüneyt Çakır o ünlü kartal gözleriyle sahada kuş uçurtmayacak, medya uyduruk penaltıları imbikle süzerek haklıya çevirtecek, Karadeniz den gelen feryat figan duyulmayacak şekilde izole edilecek, Ankaragücü kalecisi durup dururken penaltı yapacak, zaten adalet tecelli olacak, Şampiyonluk gelecekti. Durumu bilerek ne diye gebe kalsınlar etrafta dolaşan leş kargalarına.

Aslında savcılara falan gerek yoktu. Federasyon, federasyon olsa Fenerbahçe'nin son maçlarını saymazdı. Fenerbahçe, Buca'ya, Galatasaray'a, Beşiktaş'a yenilmişti zaten. Ama işte dedik ya şebekenin, Şampiyonluğun bir daha Anadolu ya gitmesine rızası yoktu. Bu sene de Trabzon olsa, seneye mutlaka Kayserispor olacaktı. Sonra Gaziantepspor derken her sezon 10 takım Şampiyonluğa oynayacak leş paylaşılacaktı. Bu bölüşüm kargalar için kabul edilemezdi. Biz taraftar olarak Trabzon Şampiyon olsun diye totem yaparken, bizim seramikçi bizim gibi düşünmüyor, Beşiktaş'ı yendiğinde Yıldırırım'ı ilk tebrik eden olacak, Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu kutsayacaktı.

Ortada büyük bir suç vardı. Senelerdir işleniyordu bu faili meçhuller. Suçu işleyenler bu sefer kötü yakalanmıştı. İsnat edilen, suç delili diye sunulan şeylere gülüp geçtim. Bütün bunları yaptım dese bile ben 1 gün gözaltı  vermem. Ben onları kanunların suç saymadığı şeyleri yaptıkları için mahkum ediyorum. Kim varsa bu sitemin içinde pusturulmuş, surturulmuş işini yapmaz hale gelmişti. Fenerbahçe'ye yaranmak rant kapısı olmuş, hakemler takdir hakkını devamlı Fenerbahçe lehine kullanır olmuş. Azıcık kafasını çıkartmaya çalışanların bir şekilde kafası kopuyor. İstedikleri adamı televizyondan kovduruyor, istedikleri hakemi maçlarına verdiriyor, istedikleri futbolcuyu transfer ediyor, orantısız güç kullanıyorlardı. Bunlar kanun önünde suç değil, ama bana göre asıl suç bunlardı, diğerleri fasa fiso.

Asker Bülent şaşırıyor, sanıyor ki ortada dolaşan 3 kuruş paraya tenezzül ettiği için( hiç sanmıyorum 5 kuruş almamıştır) içeride olduğunu düşünüyor. Kendisini savunurken suçunu itiraf ediyor. Cami yaptırmış, okul yaptırmış. Hah işte kendin söyledin şimdi. Sen kim sin? de bu ülkede cami yaptırıyorsun, okul yaptırıyorsun. Kim bilir hangi leşin birinden payına ne büyük parça düştü de aklın sıra kafanı kuma sokmak için hayır yapmışsın. Senin hoca sıfatıyla her hangi bir takımın kulübesinde oturman bile suç.

Bu zamana kadar böyle gelmiş böyle gidiyordu. Bu defa itin sesini birileri duymuştu.Haramiler deve kervanını  kazasız belasız Halep'e ulaştırmıştı. Çölde deve izi, eşek izi arayanlar boşuna arıyorlardu. İz yoktu, ama kervan geçmişti kardeşim. Yükünüz  öyle 3-5 puan değildi, zaten kurulmuş gelecek şampiyonluk için koskoca kervanı kullanmazsınız siz, yükünüzün ne olduğu ortaya çıkana kadar başınız belada.  Bahaneye gerek yok ama mevzuat böyle işliyor,  Suyumuzu bulandırdınız, suçunuz büyük, cezanızı hapishanelerde değil, sistemden atılarak, bir daha asla maçlara gelemeyerek çekeceksiniz.

Bu sene de geçti, birileri ya sayacak, ya saymayacak bu şampiyonluğu, kupayı. Ama artık bundan sonra her şey delikanlıca olacak. Şebeke dağılmıştır, maçlar sahada oynanacak, sahada bitecektir. Başta Fenerbahçelilere olmak üzere hepimize geçmiş olsun. Kurtulduk kokuşmuş karanlıklardan.