27 Ara 2010

Türk Futbolu Yalan Tarihi

Tarih demek böyle bir şey, ilgili zamanları yaşayanlar göçüp gittikçe, işine geldiği gibi yazıla gelen, yutturula gelen yalanlar bütünlüğü. Oldum olası sevemedim tarihi bu yüzden. Misal, Fatih Sultan Mehmet'in, gemileri İnönü  Stadının önünden sürükleyerek İstiklal Caddesine çıkışına, Nevizade'de mola verip şarap, kuzu çevirme partisi yapışına, Tayyip Erdoğan Stadında yeniçerileri maça götürüp, bir baba hindi çektirdikten sonra, Hacı Hüsrev'de üçlü sarıp kafaları buldurup, Allah Allah nidalarıyla Haliç'e daldıklarına, Bizans'tan 3 puan alıp döndükleri yalanına asla inanmadım. Madem bu kadar güçlüsün, takımına bu kadar güveniyorsun, ne gerek var? sal yüzme takımından bir yeniçeri. Tophane'de Ali Baba'da nargile içsin, Yüksek Kaldırım'da bir kere milli olsun, gece karanlığında insin Karaköy Rıhtımına, kessin Eminönü'yle arasında gerilmiş zinciri, daha kolay yoldan kupayı alıp dönsün. Yok olmaz, olayın böyle cereyan ettiğini karşı taraftan bir kişi yazmaz. Üzerlerine yağ dökülen, kazığa oturtulan çapulculardan da eser kalmayınca, çağır İlberoviç'i, Murat Bardakçı de Souza'yi, yazsınlar sana görmüşler, yaşamışlar misali yalan tarihini.

Neymiş efendim Galatasaray 14 sene Şampiyon olamamış. Yalan o kadar yerli yerine oturmuş ki, bizzat yaşamış olan bizler bile inanmışız. Bırakın inanmayı, bu yalanla övünür olmuşuz. Anılan periyotta tribünde olanlar sanki birer madalya takmışlar omuzlarına. Sanki yeni nesil taraftar da, böyle bir jenerasyon geçirip, yalan tarihinde kendine bir yer aramakta. Ve sanki ancak böyle bir zamanı yaşayıp da, hala takımına yüksek sevgiyle bağlı kalmışsan taraftarlığın tescil edilecek.

Yok böyle bir şey çocuklar. Madem biz 14 sene Şampiyon olamadık, hayaletspor mu şampiyon oldu o kadar sene? Türkiye'de takımlardan bir haber yabancıya söylesen, biz şu kadar yıl şampiyon olamadık, en yakın rakibimiz olan Fenerbahçe ile Şampiyonluk sayımızla ilgili bir tahmin yap diye sorsan ne cevap verecek. Arada
kapanmaz bir uçurum olması lazım. Nitekim son 10 yılda kendi sahalarında aldıkları galibiyetlere bakılırsa biz aradaki farkı kapatamayız. Bir kere 14 sene değil, 13 sene biz Şampiyon olamadık. Seri başlamadan önceki 3 sene biz şampiyon olmuştuk, seri sonunda da 2 sene olduk. Yani 18 futbol lig sezonundan 5 defa Şampiyon çıktık. Aynı 18 lig sezonunda, sidik yarışına tutuştuğumuz Fenerbahçe de 5 defa şampiyon oldu. O süreyi hesaba iyi katarsak 6 defa Şampiyon olan Trabzonspor her üçümüze de nal toplattı. 3.üyü de Beşiktaş olarak gerçek tarih defterlerine kayıt ediyorum. Yani demem şu; 20 yaşında ilk defa sigara içen çocuğun, 20 senedir ilk defa sigara içiyorum demesi gibi bir şey. Biz de doğrucu Davut'uz ya, Boklu Dere tarih yazıcı yalamaların yazdıklarını yutmuşuz bu güne dek. Ulan daha biz tarih olmadık, yaşadık o günleri, gerçeği zapta geçirmek boynumuzun borcu.

Tozu dumana katarak yutturdukları bir yalan da, Eskiden Galatasaray'ın taraftarı hiç yokmuş, kapalıda ancak 2 direk arasını dolduruyorlarmış falan. Bu yalanı en az 20 defa Turgay Şeren'den dinledim, okudum.  Şu resimdeki Kaptan Turgay'ın sahaya çıkışına bakın. Tribünlerdeki yoğunluktan, bu güne oranlayıp, ne kadar taraftar olduğunu tahmin edin. Adamımız bunamış,diğer taraf da işine geldiği için ses çıkarmamış ve bu büyük yalan bu günlere kadar gelmiş. Sıkımı bir yalancının, aynı tarihlerde Fenerbahçeli azdı diye yalan söylesin. Yok öyle bir şey, ben 1970 de çıktım tribünlere. Bütün takımlar İnönü, o zamanki Mithat Paşa Stadında oynardı maçlarını ve Fener'in maçında tribünler nasıl salkım saçak sa, bizim maçta öyleydi. Bırak 3 büyükleri Vefa bile en az 20.000 kişiye oynardı. Turgay Şeren herhalde Papazın Çayırında oynanan maçları hesaplamış, Taksim Stadında oynana maçlara gitmiş çocukken, aklı sıra dürüst adam ya, bize yutturacak. Nasıl olsa 40 senedir tribünde olan adam kalmadı bizden başka. Yeni nesil de bize biat edecek, bizi taraftar peygamberi sanacak. Sanki biz olmasak Galatasaray taraftarı olmayacakmış gibi masallara inanıyorlar. İnanmayın, hatta sizler bizden daha önemlisiniz aslında. Bizim o zamanlar yapacak hiç bir şeyimiz yoktu, maçları radyodan dinlerdik. Ya maça gidecektik, ya Deniz Gezmiş'in peşine takılıp Nurhak'larda halay çekecektik. Gerçi ben kendi payıma, hem taraftarlık yapıp, hem de onların peşi sıra marşlar söyledim ama sayılmaz tabi, azınlıktı böyle çocuklar. İnanıyorum ki, misal şimdiki takım o zaman olsa, şimdiki teknoloji aynen geçerli olsa, maçlar televizyondan yayınlanıp, pozisyonlar hödükler tarafından yorumlansa ve sizin gibi akıllı olup yapabileceğimiz yüzlerce alternatifimiz olsaydı maça falan götüremezlerdi bizi. Kimse kimseyi kandırmasın, yalanlara da inanmasın.

Ramses olmuş yazarlar, aklı sıra insanlık dersi verecekler ya, kendilerinin nasıl kibar, medeni olduklarını yazacaklar ya, sizlerin kafasını bulandıracaklar ya. Efendim, eskiden bütün taraftarlar iç içe otururmuş, Fenerlisi, Galatasaraylısı yan yanaymış. Hiç kavga etmeden kuzu kuzu maç seyredilirmiş. Küllüm yalan, inanma sakın. Biz niye böyle maç seyredemiyoruz, yabani miyiz diye de düşünme. Bu yalanı yayanlar da Çengel Hüseyin'i, Baba Hakkı'yı seyredenler olsa gerek. Ben 41 yıllık tribün hayatımda, Fenerliyle yan yana bırak stadyumda, televizyonda bile Galatasaray maçı seyretmedim. Ha bir gerçek var, bazımız yan yana, omuz omuza olduk. O zamanlar tribünler yarı yarıya iken, kapalıda, açıkta sınırda bulunanlar yan yana maç seyrettiler. Bende oldum o yüksek gerilim yüklü sınırda. Ne var ki hiç bir maçta dostane olmadık. Atılan her gole tribünlerin tam orasında, yan yana olan iki kişiden birinin sevindiği anları yaşadım. Maçın atmosferine göre, golde sınırın kaydığını gördüm. Önce tek sıra, sonra 2, 3 derken yığınla polisin stadın en güzel yerini bölmelerine sebep olanlardan oldum. Sonrasında belki bir çoğunuzun hatırlayacağı gibi endüstriyel futbola boyun eğip şimdiki tribün platformuna hep beraber tanık olduk. Yani yalan çocuklar, yalan. Hiç bir Galatasaraylı, gidip de kendi maçını rakip takım taraftarı arasından izlemedi. Hiç birimiz, gidip de şu Fenerbahçe güzel oynuyormuş lig maçını seyredelim demedik. Bu arada tam zamanı bir anım var onu yazayım.

Galatasaraylı arkadaşım vardı, Murat Haznedaroğlu, yönetici Semih Haznedaroğlu'nun amca oğlu. Abisi Günay, Adanaspor'da oynuyordu. Bize kapalıdan bilet verdi 2 tane. Tıklım tıklım Fenerbahçe kapalısının içinde deli iki Galatasaraylı. Tezahürat yapmayan, yalandan kaynayan. 60 dakikada Günay gol attı. Bizim Murat gol diye havaya zıplamasıyla koca stadyumda o koca adamı kaybettim. Araziye uyup ben de kaybolduktan sonra maçtan sonra ağzı burnu kan içinde buldum Murat'ı. Tamam Fener gol yediğine zaten seviniyordu da, o anda abisinin attığı gole sevinmişti.

İşte budur, anlattıklarım ayniyle vakidir. Bu gerçek diye anlatılan yalanlar, sahiden gerçek olsalardı, hiç şüpheniz olmasın bu günlerde taraftar diye bir olgu olmazdı. Taraftarlık biraz da bu futbol dışı olaylardaki görüş, duruş ve tavır koyuşla oluştu.

Bu yazım, bu senenin son yazısı olsun, sonunda siz de tarih oldunuz, gelmiş geçmiş en kötü takımı seyrettiniz. Ali Sami Yen'deki son maçı seyredip, Seyrantepe'deki ilk maçı seyredeceksiniz,  Tarihin en kötü Başkanını gördünüz, bizim 41 senede ettiğimiz küfürü siz tek bir sezonda ettiniz. Ramses, Heredot olmak için bizim gibi senelerce beklemenize gerek kalmadı. Hiç şüpheniz olmasın, ne kadar itin götünde de olsa takımınız, mutlaka çıkaracak leylek, tarih önünde cümbür cemaat, ne kadar heder edilmeye çalışılsa da çıkacak bir delik bulunacaktır.        

Dünyanın daha bir çekilir, daha bir yaşanır olması için, keşke sizin gibi, 1,2 ve daha çok çocuk Galatasaraylıyım diye bağırabilseydi. Hepinizin gözlerinden öper, ilerleyen yıllarda tuttuğunuz takım gibi başarılı olmanızı gönülden dilerim.

Ne mutlu Galatasaraylıyım diyene  

not; İngiltere liginde Liverpool tam 27 senedir şampiyon olamıyor, her sene şampiyon olan Manchester United tüm zamanlarda 17 defa şampiyon olmuş. 27 senedir olamayan kırmızı şeytanlar ne kadar olmuş bilen var mı? 15 defa.  

25 Ara 2010

Ali Sami Yen'in Fişi Çekilirken



Ali Sami Yen Stadı'nın fişini çekenler, aynı zamanda büyük Galatasaray taraftarının da fişini çektiler. Hiçbir şey sebepsiz olamaz, bu gerilemenin, bu yok oluşunda sebepleri var. Ve bu yok oluşun en önemli sebebi ne yazık ki sahada alınan ya da alınamayan puanlar değil. Bilerek yapılmışsa bütün bunları tezgahlayanlar, şerefsizdir, ahlaksızdır. Yüksek dolandırıcılıktan yargılanmalıdır. Hayata tutunduğu tek şey Galatasaray olanların hayallerini yıkanlardır. Tarih bunları affetmeyecektir. Yok bu işleri bilmeden yapmışlarsa o daha da kötüdür, kendilerinden daha iyi yapacaklar varken, her zaman yazdığımız gibi, 300 eski sporcu, 200 yeni zengin, 500 prostatlının oylarıyla gelip, meçruluk kazananları, yaptıkları bütün kepazelikleri yasal zemine oturttuğunu sananları, tarih affetse bile büyük Galatasaray taraftarı affetmeyecektir.   
                                                       

Ali Sami Yen Stadı, tarihe cehennem diye nam saldığındaki resmi, üstteki gibiydi. Betonlarında tepinenler, yırtınanlardan korkan, tırsan nice takımlar cesedi bu cehenneme teslim edip ülkelerine dönmüşlerdi. O tribünlerde bulunanlarda Galatasaraylılığın saygı doruğunda, başları dik, görevini yapmış insanların huzuru içindeydi. O yoğunlukta, ne çapulcular, çapul işlerini yapabiliyorlar, ne satılmışlar taraftarı satabiliyorlardı. Taraftarın ciğeri dediğimiz böyle bir şeydi işte. Birilerine çok geldi, birileri en güzel duygularımızla oynadı, tekerimize çomak soktu. Elimizden koskoca takımı aldı, sıradan lig takımı haline getirdi. 

                                         

Önce Eski Açık tribünlerden başladı, fiş çekme operasyonu. Rizeli bir laz müteahhite verilseydi iş, eminim bundan çok daha güzel, çok daha tribüne benzer bir yer yapardı. Tribünün numaralıya bakan tarafı follaş gibi açıkta. Dışardaki Migrostan kale görünüyor. Yani Galatasaray penaltı atarken, dışarıda biri mantar patlatsa, iki araba çarpışsa penaltıyı atan onları görebiliyor. Bank Asya ligindeki stadlarda bile yok böyle bir görüntü. Kapalıya yakın tarafta da aynı boşluk. Araba garajı gibi. Misafir tribünu dedikleri ye de burada. Eğer bilerek yapılmışsa tekrar da sorun yok, şerefsizliktir. İddiaya girerim 1525 kişilik bölümde 50 kişi maçı izleyemez orada. Yanlarda plastik paravanlar var. Pislik içinde, içindeki taraftarlar köpek muamelesi görüyor. İnsan misafir tribünü demez bari. Bir insan orada maç seyredemez. Diğer yerler de aynıdır belki, belki değil aynı ama biz ne, bizim ne farkımız var o zaman onlardan. Ne olur adam gibi maç seyretseler gelen misafirler. Tribünün geri kalan bölümünde üniversiteliler var. En etkin olanlar yani, ne var ki çapulcuları oraya gönderdiler. Aklı başında olanlar her maç dayak yiyor, aşağılık taraftar lideri dedikleri insan organizmalarından. Tribün bütünlüğü yok, bağırdıkları duyulmuyor. Bir de üstünü örtmüşler tribünün. Galatasaraylı iş adamları yapmış Bu kadarlar işte, bu kadarına güçleri yetmiş, anten iş adamlarımızın. Yağmur yağsa engel değil, rüzgar esse engel değil. Güneşte maç oynansa yine bir boka yaramıyor. Üstü kapalı olmasa daha iyi. En azından direklerin arkasına gelenler maçları net izleyebileceklerdi.  


Ali Sami Yen'i zehirlemeye başlamışlardı bir kere, devamı gelecekti. Kapalı altı yatırdılar sonra yoğun bakıma. Orda maç seyreden bilir. Yarısının tepesine, kapalının altı kabus gibi çöker. En üst basamaklara takılsan kapalı tribün üstüne çökecekmiş gibi gelir, skor tabelasını göremezsin, numaralının üstünü göremezsin. Gerçi görmesen de olur da, açığın da çoğunu göremezsin, tezahüratlara öksüz, yancı olarak katılırsın. Alt tarafa gideyim de her tarafı göreyim desen bu sefer önündeki tel örgüler mani olur sana. Yetmedi reklam panoları falan, stadın sahaya en yakın yerinde olursun ama taç çizgisini göremezsin. Velhasıl stadın en kötü yeridir. Aynı açı, Fenerbahçe stadında en pahalı yer olmasına rağmen, bizim stadımızda çapulcu bile gitmez oraya. Olsun biz razıydık, ilk resimdeki gibi olmaya. Hınca hınç yoğunlukta, üst tarafla bütünleşen taraftar ölümüne  bağırırdı. Ne yaptılar mezar kazıcıları? Alt tarafı en lüks koltuklarla donattılar. Üstten görülmesin diye(üstte öcüler var ya o yüzden) gecekondu çatısı yaptılar. Stadın en kötü yerini en pahalı yer olarak iteleriz sandılar. İlk sene stadı bilmeyen kerizlere itelediler. Kapalı alttan kombine alanlar bir iki maç sonra verdikleri parayı haram ederek maçlara gelmemeye başladılar. O maçlar bu maçlar , ben kapalı altın dolduğunu görmedim.


Ameliyat devam ediyordu. Kapalı üste sıra geldi. Cehennem diye nam salmışlar şimdi cehennemin kaç buçuk olduğunu göreceklerdi. Kapalının önüne sert, kalın camdan perde koydular. ilk 3 sırada oturanlar, daha doğrusu ayakta duranlar sahayı göremez oldular. Cam o kadar pis ki, duvar örseler daha iyi. Ha cam, ha beton. Adı cam, saydamlığı falan hak getire, pislikten bok getire. Betonun üstüne çıkan tecrübeli taraftar çıkamaz oldu tabi. Neymiş? alta adam düşüyormuş. Ben 30 senemi geçirdim o betonun üstünde, ne maçları tek ayakla tepinerek izledik.  Atılan gördüm de, düşen tek adam görmedim. Geçen yıl düşen adam da o pis cam paravan yapıldıktan sonra düştü. Binlece kişi bir birine yapışır o betonun üstünde, ya hiç kimse düşmez ya 500 kişi birden düşer. Sonunda 3-5 '' bağırın lan''cı çapulcuya teslim edildi kapalı tribün. Yaptıkları tezahürat duyulmaz oldu. Ne sahaya en ufak bir katkıları var, ne kendileri eğlenebiliyor. Etki tepki olayı, bu trübüne bu takım da çok bile olunca koskoca mazi itin götüne girdi, çıkartacak leylek arıyoruz.  
                                           

Daha bitmedi çilesi mübarek stadın. Yeni açığın altını oymaya geldi sıra. Kim bilir hangi eski Galatasaraylı zengin iş adamına koltuk çıkıldı. Hangi sivri zekalı tere yağından kıl çeker gibi dolandırdı Galatasarayı. Loca yaptılar alta. Hani televizyondan seyredenlerin, her maç gördüğü, hiç bir zaman neden dolu olmadığına bir türlü akıl sır erdiremediği yeni açık alt localarına. İnsan dışarıdan bakınca inanıyor. Bu seyirciler ne salak diyor içlerinden. Neden sahaya yakın olan, lüks koltukları bulunan localara kimse girmez diye. Aklı olan, hayatında tek bir kere Ali Sami yen'de maç seyreden Galatasaraylıyı, üstüne para versen oradan maç seyrettiremezsin. Açığın duvarı üstüne yıkılacakmış gibi gelir. En ufak bir depremde altında kalırsın hissine kapılırsın. Tezahürata katılamazsın, seyirci bütünlüğü olmayınca, yeni açıktan çıkan ses artık yarı yarıya düşmüş demektir. 

Dolmayan Ali Sami Yen'den, ses de çıkmaz olur. O yüzden bağırdık sanan 200 kişi ne derse onu dinlersin. Stadın görünmeyen tarafını anlatmaya gerek yok. Onlar sadece maça gidenleri ilgilendiriyor. Ben maça gidemeyen Galatasaraylılara,  eskiden gördükleri manzarayı, şimdi neden görmediklerini sorgulayanlar var ise onlara aktarıyorum. Ali Sami Yen'in fişini çektiler. Kendi kendine eceliyle ölmedi. Ülkenin en kabadayı stadını yapmakla, taraftarı oraya götürmekle bu günah silinmez. Hiç kimsenin olmasa bile benim iki elim yakanızdadır vicdansızlar. Ali Sami Yen Stadının katilisiniz.  

20 Ara 2010

Helal Olsun Konya'lı Galatasaraylılar

Aklımız sıra bu işin merkezinde olan bizleriz. Öyle ya , her maça giden, bağıran, baskın olan bizleriz. Yönetim bizden tırsar, beleş bilet bize dağıtılır. Galatasaray çapulcuları, anlı şanlı İstanbul taraftarıyız biz. Kombineler bizim, takım bizim, istediğimizi yapmakta serbestiz. Biz istersek saha kapattırırız, Galatasaray'a ceza aldırırız. Futbolcu bize koşarak gelir, yalandan formadaki armayı bizim önümüzde öper. Her maç bize yaranırlar, maçtan sonra boka bakar gibi bakarlar ayrı. Biz de kendimizi bi bok sanar dururuz, havamızdan geçilmez, her kes gider, biz mostralıkızdır, kalırız.

Siz kimsiniz peki? Gariban Anadolulu Galatasaraylı. Senede bir defa, takım şehrinize gelecek de o maça gideceksiniz de, yetmiyormuş gibi durumdan vazife çıkartıp kendinize Galatasaraylı diyeceksiniz. Hadi ya!

3 sene önce Konya'da Mehmet Kızılay, Necati'yi,dövdüğünde ordaydım. Takım kar yüzünden gidemeyip tekrar otele dönmüştü. Rixos otelde kendi odamda sakladım Mehmet'i. Elimden gelse bir yumruk da ben atacaktım Necati'ye. Hasan Şaş, yana döne Mehmet Kızılay'ı arıyordu, ne yapacak sa?

Gazetede okudum. Takımın kamp yaptığı otele  gelen taraftar Ali Turan'a küfür etmiş. Taşşakların sağ olsun lan Konyalı. Biz 10 binlerce Galatasaraylının yapamadığını tek başına yapmışsın. Ali Turan'ı zor zapt etmişler, kadrodan çıkarmışlar. Puşta bak, biz bilmiyor muyuz lan? ligin en kötü bekinin sen olduğunu. Uğur Uçar'ın satışından, senin alınışından komisyonları götürenleri tanımıyor muyuz? 6 ay seni bi bok sanıp bekledi bu keriz taraftar. Senin yüzünden koskoca şehirle papaz olduk. Bundan sonra Kayseri'de bok yeneriz Kayseri'yi. Bir hırsız yönetici seni aldı diye Galatasaray futbolcusu musun sen şimdi? Sen kimsin lan, Galatasaray sağ bek bölgesini işgal edeceksin. Seni seyredip midesi mi bulansın senede bir defa takımını görecek olan taraftar. Helal olsun sana kardeşim, her kimsen benim gözümde Ali Sami Yen'de maçlara giden en büyük seyirciden daha büyük Galatasaraylısın.

Kaleciye Kova demişler. Orada abartmış  güvenlikçi Galatasaraylı. Kova değil, kova suyu tutar, bi işe yarar. Sepet demesi lazım, bok çuvalı demesi lazım. Nezihi götü taraftarın üstüne yürümüş, şikayetçi olmuşlari, belki işten attıracaklar garibanı. Ulan 10 senedir kimseye hissettirmeden geçinip gidiyorsun işte hıyar. Bütün Galatasaray sepetlerinin amirisin. Tavuğuna kış diyen yok, bunlar ne biçim kaleci Nezihi Usta diyen yok. Kaleciliğin neydi ki, kaleci antrenörlüğün ne olacak? Yalan mı lan, taraftarın benzetmesi. Hagi'yi de alet etmişsiniz hokkabazlığa. Ben hoca olsam bırakırım dövsünler.

Sana da bin defa helal Konyalı güvenlik memuru. İşinden gücünden olursan haber ver. Biz yapamayız senin yaptığını. Bizi ehlileştirdiler, evrim geçiremeyen azgın, deli, barbar Galatasaraylıları (benim gibileri) kovdular. Televizyondan bile seyredemez duruma getirdiler. Köydeki köpekleri topladılar, futbolcular ciplerine binerken yanlarına değnek almıyor artık. Maça gidenleri de asimile ettiler. 10 dakika kalana kadar dışarıda biraları içiyorar, sonra girip sidik gölü olmuş tuvaletlere işiyorlar. Çapulcuların emrine girip, maçın başında üçlü çekiyorlar, kendilerini eğlendirip dönüyorlar. O sırada maça gitmemiş milyonlarca Galatasaraylıyı düşünmüyorlar tabi. Tarihin en kötü takımına tezahürat yapıyorlar. İşte bunlar ne güzel taraftardır. Tam müşteridir.

Müşteri olmayıp da sizin gibi taraftar olsalar, bu takım bu futbolu oynayabilir mi? Bu kadar kabiliyetsiz futbolcu, hoca oynatsa bile bir bahane bulup oynamaz. Bakın Sarp oynuyor mu? sakatım bahanesiyle araziye uydurdular. Seyrantepe'deki ilk maçta 16 numaralı formasıyla sahada olacaktır.

Gelinen noktada hep suçlu aradık durduk. Bendenizin tek suçlusu Başkandı elbet. Ama eksik oldu, ilave ediyorum, kabahatin çoğu, söylemeye dilim varmıyor ama, Galatasarayın maçlara giden taraftarındır. Birileri maça gitmemeyi göze alacak çocuklar, diğer Galatasaraylıların huzur içinde maç seyretmesi için başka yol yok. Biz bir zamanlar numaralıda, havana puromuzu yakar, maçları öyle izlerdik. Karşıdan da eserimize bakar iftihar ederdik taraftardan. Biz bilirdik ki, takım dara düşse bile o taraftar diriltirdi, Dünyanın en büyük takımlarını ürkütüdü. Geldiğimiz noktaya bakın, değil takımı seyretmek, taraftarı seyretmekten bile iğreniyorum.

Konyalı Galatasaraylılar, size teşekkür ediyorum. Keşke her Galatasaraylı sizin gibi olsa. Bu Galatasaray sahipsiz kalır mıydı hiç.

19 Ara 2010

I Do Not Love You Hagi; Konya?- Galatasaray?

Bilmiyorum kaç kaç. Tarafımdan 30 dakika seyredilebildi. Yemek yerken, önünde bok olur ya, biri kusar ya aynı, midem bulandı kaçtım televizyon başından.

Bir zamanlar Galatasaray kadrosu şöyleydi; Haydar- Fettah, Ali Çoban, Fatih; Sefer- Cüneyt, Turgay, Cengiz. Sinan, Ayhan, Bülent. Biz o zaman maçlara gider, maçın başından son dakikaya kadar takıma küfür ederdik. Haydar gol yesin diye dua ederdi zaten boş olan tribünler, yarısı Galatasaray gol attığında giderdi. Sinan, penaltıyı gole çevirdiğinde de biz çıkardık maçtan. Ama inanın sevgili çocuklar o takım, bu takımdan 10 gömlek üstündü. En azından tamamı Galatasaraylıydı. Galatasaray yenildiğinde ağlarlardı. Sokağa çıkmazlardı. Taraftar kızdığında, formayı bırakır çıkarlardı.

Hayatımın, bütün alanlardaki en büyük kabusları, Aykut, Servet, Balta, Ayhan, Gökhan Zan kombinasyonuydu. Mustafa Sarp sakat olmasa mutlak o da içlerinde olacaktı. Ve bu kabusu yarım saat bile olsa bana seyrettirdin ya, seni sevmiyorum Hagi. Bu takıma Hoca diye geldin ya, bendeki bütün izlenimler bulanık hale geldi. Ben hayatın akıp giden gerçeğinin dışında kaldım. Çok net söylüyorum, Galatasaraylı değilim artık ben. Alacağı neticeler umurumda değil. Çünkü  bu takım Galatasaray değil. Sahada futbol oynuyoruz diye iddia eden bok sineklerinden taraf değilim. Hiçbir maçı da izlemiyorum. Ben zaten futbolu sevmezdim, Barcelona'dan sonra nefret ettim.

Biz bu yaşımıza kadar geldik ,kendimize Galatasaraylı yaftası yapıştırdık diye, her önümüze çıkan sarı kırmızı formalıları bizden mi sayacağız. Yok öyle bir şey kardeşim, hak adalet, dürüstlük delikanlılıksa marifet, bugün oynayanların her maç yenilmesini, beter olmasını istememiz lazım. Bugün her şey silinse, bütün kayıtlar kaybolsa da yeniden başlasa düzen. hepimiz yeniden takım seçsek, Türkiye'de Galatasaray'ı seçecek 1000 kişi bulamazsın.

Kaleye Aykut'u geçirmiş, niye ki? Niye olacak geçen hafta gol yemedi, hatta bir kaç maçtır Aykut gol yemiyor, kale hakkı. Servet'te geçen hafta muhteşem bir maç çıkarmış, ne ayağıyla, ne götüyle topa dokunmuş, banko oynaması gerekiyor. Hakan Balta  Galatasaraylıların anasına avradına küfür etmesinden sonra yapması gereken şey var. O da bizim anamıza avradımıza sövecek, nasıl peki?. Nasıl olacak lan saflar, ilk 11 de orta sahada oynayarak tabi ki.

Başka küfür eden yok mu acaba? diye düşünmeye hacet yok. Ayhan Akman, Serdar Özkan, Gökhan Zan.... futbol oynamıyorlar, bizim gelmişimize geçmişimize küfür ediyorlar. Siz duymuyormusunuz? daha ne kadar bekleyeceksiniz?

Bu yazdıklarımı okuduklarını bilsem, hayatımın en ağır küfürlerini bu futbolculara, bu başkana yazacağım. Sonuç ne olursa olsun, her fırsatta yumruk yumruğa kavgaya da varım, mahkemelerde olmayan paramdan tazminat kaybetmeye de. 42 senem uçtu gitti, Galatasaraylı yaptığım çocuklar büyüdüler, delikanlı oldular, beni yakaladıkları yerde dövecekler. Düzelmez, geçmiş olsun, Galatasaray öldü. Yeni bir takım,yeni bir isim, yeni bir arma, yeni bir renke ihtiyaç var. Ha biz o zaman o takımı tutarmıyız, tutmazmıyız bilinmez.

Bu takımı tutmuyorum, muhatap almıyorum, yendiği zaman en ufak bir şey hissetmiyorum, yenildiğinde tarifi imkansız huzur duyuyorum. Hepinizin allah belasını versin, hepinizin anasına avradına en ağır küfürlerimi iletiyorum. Pes, bittim, yoruldum.

Hagi seninde allah belanı versin emi. Benim kırıntıları kalmış sevdamı elimden aldığın için.

12 Ara 2010

İşte Gittik Serv-i Revanım; Galatasaray 0- Gençlerbirliği 2

Kabusumdu, Ali Sami Yen'deki son maça, Seyrantepe'deki ilk maça Aykut, Servet, Mustafa Sarp'ın çıkacak olması. Yedi bitirdi beni 2 senedir bu kabus, bu vesvese. Reykart'ı paketlediler, Hagi'yi maymuna çevirmek için elleri tetikte kulakları kirişte. Çıkamadılar işte son maça, en azından verdiğim kavga boşa gitmedi, ilk maça da çıkamayacaklar işte yüzyılın kazmaları.

Karıncayı incitmeyiz dedik, dedik demesine de böcekleri kastetmemiştik be Hagi. Bana Galatasaraylılığımın en uzun travmasını yaşatan adamlar sahada değildi de, Gökhan Zan'la, Balta'yla, Aydın'la mı kalkacaktı bu mübarek stadın cenazesi? Burçlarında salkım saçak gırtlaklarımızı parçaladığımız stadın kalelerine, çuvallar sırayla mı geçecekti. Ömrümüzü yörüngesinde tavaf ederek geçirdiğimiz tapınağımızın sonu böyle mi olacaktı? Her tribününde, her basamağında anım var benim. Hatta soyunma odasına girmişliğim, Cüneyt'le, Papaz Erhan'la, Savaş'la aynı veteran takımında topa vurmuşluğum var.

Ya sizin ne anınız var? Galatasaray Taraftarı namlı çapulcular; takım ikinci golü yemek üzereyken'' tam zamanı şimdi'' diye bağırın lan çektirenlerin emrine girecek kadar mı korkaksınız? Ey mübarek tribün emekçileri siz nerdesiniz? köpeksiz köyde değneksiz gezenler hakim oldu dört bir yana. Sorsalar maçın kaç kaç olduğunu bilmeyen, bir an bile olsa maça bakmayan iğrenç çapulcu liderleri götlerinize kına yakın. Kötü, her zaman iyiyi kovmuştur, kovdunuz bizi, 10 senede Dünya'nın 1 numarası olmuş takımı, 10 senede hep beraber bitirdiniz. Futbolcu lisansı sahibi kişiliksiz organizmaların korkusu yok taraftardan. Aynı kaptan besleniyorlar, futbolcular milyonlarca dolar alırken, aynı çanaktan yalandıkları, 3- 5 bilet parasına sattılar takımı. Biz tribünlerde, Öcüler, Çarliler, Peygamber Hüseyin'ler, Varol'lar, Kenan'lar, İkizler, Cem'ler, Mehmet'ler, Devo'lar, Eski Tüfek'ler...., tepineceğiz ve o Ayhan, o Balta, o Aydın, o bok çuvalı kaleci Galatasaray formasıyla Ali Sami Yen'deki son maçtan sağ selamet çıkacak.

Kimsenin suçu yok gelinen noktada, bir birlerinde telefon numarası bile bulunmayan 20-25 futbolcuyu bir araya getirip takım diye önümüzde oynatanlar hariç. Bin tane hokkabazlığı bir araya getirip stat yapan, arazi alan, şirket kuran, komprodor olanlar, kaledeki sepetlerle sezonun geçmeyeceğini bilmez mi? Ortalama bir taraftar, sezon başı yapılanmasında bu gün oynayanlardan kaç kişiyi koyardı? Adamımızın başı ağrısa Amerika'ya hastaneye gider, milyonlarca dolarlık futbolcuları baytarlara emanet eder mi, işin içinde kendi parası olsa? Ben, 41 yıllık çapulcu, Baros'un bu sene oynayamayacağını yazdım da, koskoca prof.lar bilmiyor mu? Geçin bunları,defalarca yazdım. Başımızdaki şebeke tam isabet kaydetmiştir. Kendi kızını Galatasaraylı yapamamış basiretteki bir Galatasaray Başkanının, Galatasaray futbol takımına yapabileceği en fazla kötülük budur. Futbol takımı dışında her şeyi çok iyi yapmışlar. Doğrudur da, o iki Avrupa kupalı futbol takımı olmasa sen acaba başkan olmaya talip olacakmıydın? Hereke diye bir yer var, benim doğum yerim. Bilen var mı? Hereke kürek takımı dünyaca ünlüdür. Belki de tarihi, Galatasaray'dan bile eskidir. Kimse bilmez, çünkü Hereke Yıldızspor Türkiye'de şampiyon olmadı, Süper Kupayı almadı, Herekeli kürekçiler de, balıkçıların aralarında topladıkları paralarla küreklere asılıyorlar. Kimi kandırıyorsunuz lan, adı başkan olan,yönetici olan, milyonlarca Galatasaraylı saf dışındayken 1000 prostatlı, 200-300 eski sporcu, 200 yeni zengin'in verdiği oylarla şebekeye meşruluk kazandıran çete reisleri. Futbol takımı olmasaydı, Galatasaray tarihi 100 seneyi sollayabilirmiydi?

Liseymiş, İngiltere'de asırlardır iki üniversite kürek yarışı yapar, hangisinin 1000 taraftarı var? Milyonlarca taraftar, güreşle, golfle, boksla, sidik yarışıyla oluşmuyor. Kendi kasalarındaki çuvalla paraları bildiği gibi biliyorlar, Ferhat Öztorun'un Hakan Balta'dan, Uğur Uçar'ın Ali Turan'dan, Serdar Eylik'in Mustafa Sarp'tan daha iyi oyuncu olduğunu. Mondragon varken 5 senede 6 defa kaleciye para verilmeyeceğini, Hasan Kabze, Ümit Karan'ı kovup forvet namlı 10 tane sığırın beslenmeyeceğini. Fakat ticareti yok bu eldeki malların. Alış değeri olmadığından neye satarsa kardır bu zihniyet için.Şimdi değilse ne zamandır, tam zamanıdır, ey futbolcu satıcıları koşun Florya'ya elinizde kalmış, defolu, sakat, hocalarla problemli futbolcuları kakalayın Galatasaray'a bölüşün komisyonları.

Aslında yapılacak bir şey daha var. Hakan Şükür'ü dağa kaldıracaksın, işkenceyle söyleteceksin bütün bildiklerini. İçerde ne kadar irin, cerahat varsa çıkarttıracaksın. Benim bile bildiğim 3-5 ibnelik varken, 20 sene o takımda oynayıp, tarih yazmış, tarihe geçmiş futbolcular neler biliyorlardır?

Maç yazısı değil bu yazı. Sahada oynayanları Galatasaray futbol takımı olarak muhatap almıyorum. O yüzden küfür bile etmiyorum. Ki küfür direk halk edebiyatıdır, netice de bir duygudur, kinin nefretin en kestirme yoldan dışa vurumudur. Ben, Ali Sami Yen'de son lig maçına çıkmış Galatasaray formalı böceklere nefret bile duymuyorum.  Dünkü maçın, onların da maç başı alacakları paradan başka bir değeri olduğunu da sanmıyorum.

Son sözlerim Ali Sami Yen Stadına; Ben yoktum, biz yoktuk sevgili ibadethanem. Ömrümü harcadığım tapınak. İyi ki de yoktum, dayanamazdım. Yetiştirdiğimiz, yerimize gönderdiğimiz nesil de, hayatlarında ilk defa maç bitmeden terketmişler seni, onlar da dayanamamış. Bu utanç bizim değil, bunu en iyi sen bilirsin, elveda. Elveda Şir-jiyan, uyan bu hab-ı gafletten.

10 Ara 2010

Elveda Tapınak

Dünyanın en iyi atmosfere sahip statları' listesinde Ali Sami Yen 13., Şükrü Saracoğlu ise 28. sırada yer aldı. Maçlarda yapılan şovlarla dikkat çeken BJk İnönü Stadı ise ilk 50 stat arasında kendine yer bulamadı.
İngiliz basını, Türkiye'de çok tartışılacak bir liste daha yayınladı... 'Bir stattan daha çok mabedi andıran' başlığıyla yayınlanan ve yaptıkları listeyle 'Dünyanın en iyi atmosfere sahip 50 stadı'nı belirleyen İngilizler'in, geçmişte Ali Sami Yen Stadı'nda gördükleri ortamın etkisinden kurtulamadığı açıkça ortaya çıktı. 
Milliyet.

Tapınak; En ürkütücü stadyumlarda yerini almış. Yani stadyum olarak çok kötü olmasına karşın babaocağı dillere  destan olmaya devam edecek. Kolay değildi, yıllara yayılan büyük mücadelelerden, devrilip giden nice takımlardan, tribünlere akıtılmış göz yaşlarından, kanlardan serpilip gelişerek büyütmüşüz tapınağı. Avrupa da ismini söyleyemeyen yok. Maç be maç ibadete gider gibi gittik. Ne var ki yarın, çimlerinde  son lig maçına çıkıyoruz. Biz de gelişen teknolojiye, endüstriye feda ediyoruz tapınağımızı. Bizim ömrümüz, Sami Yen'in adını Dünya'ya duyurmaya yetti, görev sizin çocuklar, Artık Aslantepe'nin adını sanını en azından Sami Yen'in yarısı kadar duyurmamıza ömrünüz yeter mi bilinmez.



Ne kadar duygu katılacak yeni stadyuma, mabetten stadyumda oynamak nasıl bir şey. Tapınak ta bağırmakla, ağlamakla stadyumda bağırmak, ağlamak aynı mı? Kimler gelecek aramıza, biz 20.000 kişiydik bu takımın dünya üzerindeki öncü birliğiydik. Kontenjan arttı iki misli taraftara daha ihtiyaç var. Gelenlerin asimile olması ne kadar zaman alacak. Kaç ömür geçecek, kaç nesil bitecek Aslantepe efsanesinin Dünya'ya yayılması için. Sadece galibiyet yetermi? o tribünlere duyguları, desibel desibel gırtlakları kimler yırtacak. Haykıranlar seslerini duyurabilecekler mi?

Ali Sami Yen'den uzaklaşma menzili yaklaştıkça, takımla aram açıldı çocuklar. Nerde o eski şevk o heyecan, sıradan maçlara bakar gibi bakıyorum artık maçlarımıza. Hiç şüphem yok ki yeni stadyumda eski ben olamayacağım. Bunu Olimpiyat Stadında 1 sene boyunca yaşadım. O stadyumda dolu dolu hiç bağıramadım. Ne kadar görkemli olursa olsun yeni stadyuma benim alışmam çok zor. Yıllarını geçirdiği gecekondusunu müteahhite vermiş de modern bir binaya taşınmış bir baba gibi olurum herhalde.


Ben kapalının koltuklarının yaslandığımız incecik plastiklerinde omuz omuza çekmeyi çok ararım. Elveda Sami Yen diyen en son Galatasaray'lı ben olmak istiyorum.

5 Ara 2010

Semt El Kalasiko; Kasımpaşa 0- Galatasaray 3

Maç seyretmeye  tarafımdan sadece 10 dakika dayanılabilmiştir. Fosil, Ersen Martin ayağı kırılmış gibi anırmış, sonra da bi bok olmamış gibi devam etmiştir. Benim için maç o anda bitmiştir. Pazartesi seyrettiğim Barça- Real maçından sonra, tribünü olup seyircisi olmayan bir stadyumda 100 yıllık iki semt takımının maçına daha fazla katlanamadım. Veba Servet'ten kurtulup, Kolera Gökhan hastalığına yakalanmamak için uzadım.

Maçla ilgili bildiğim şeyler, kaleye top gelmediği için muhteşem bir maç çıkarmış olan kalecimiz ve atak yemediği  için gol pozisyonu vermemiş defansımızın unutulmaz futbolu. Tabi tabelaya yazan deplasman galibiyeti, alınan 3 puan, küme hattından fiktif uzaklaşış.

Adnan Polat'ın bir haftalık moral izini, saç baş yolma işi, küfürlerin devamı, Ali Sami Yen'de.

Hadi eyvallah,

edit; bir okurdan gelen uyarıyla, başlığı düzelttik, özür.

30 Kas 2010

Futbola Lanet Ettirenler; Barça ve 3 Nisan 2001

Çok uzun yıllardır futbol maçı seyretmemiştim. Bakmayın siz benim palavralarıma, her maça gidiyorum deyişlerime, her maçı yazışlarıma. Ben, bir kez daha kayda düşüyorum ki futbol maçlarına gitmiyorum. Gittiğim, gördüğüm şeylerin futbolla alakası yok. Ben Galatasaray forması seyretmeye gidiyorum Ali Sami Yen'e. 15 günde bir deseler ki, bu pazar saat 19.00 da kapalıdan numaralıya bir ip gerilecek, o ipe de sarı kırmızı Galatasaray forması asılacak, ben yine aynı sayıda giriş yaparım, Ali Sami Yen'e o formaları seyretmeye giderim. Başka formalara da baktığım yok zaten.

En son gittiğim maçı Collina yönetmişti. Nisan'da o zamanlar Galatasaray, Şampiyonlar Ligi maçları oynardı. Hani logosunda 8 tane yıldız olan turnuva maçları var ya onlardan. Şampiyonlar Liginin kurucu 8 takımından biriyiz biz. Şimdilerde unuttuğumuz, bir daha ne zaman oynarızı kimsenin öngöremediği o maçlardan biriydi gittiğim son maç. 3 Nisan 2001, Real Madrid maçı. 0-2 ilk yarı soyunma odasına gönderdiğimiz takımın, taraftarla bütünleşip, ikinci yarıda koskoca Real Madrid'e Dünyayı dar ettiği maç. O maç benim son maçım oldu. Hakkını yemeyelim, daha sonra oynanan Milan maçı'da maçtı elbet. Ama ben Real Madrid maçını ezbere biliyorum, hangi şarkıları söylediğimizi hatırlıyorum, o maç ta oynayanlar gözümün önünden hiç gitmedi, gitmeyecek. Lanet olsun o takıma! lanet olsun o maça!

Yıllar sonra bir maç daha izledim. Dün gece oynanan Barcelona maçı,  ve yine huzurumda Real Madrid. Maç sabaha kadar oynansa değil ben, Dünyadaki milyarlarca insan gözünü kırpmaz, tuvalete gitmez, yemez içmez bu maçı seyrederdi. Bu maça El Clasico diyorlar, bizim bir gece önce oynanan maçı da derbi maçı diye, klasik, tarihi maç diye yutturuyorlar.

Ne fark var ki çocuklar. Barça 52 pas yaparak 2. golü atıyor, bizim maçta da toplam 52 pas yapılmış. Ayhan'da 11 km koşmuş, İniesta'da. İlker Kasillas'da dandik goller yedi, Ufuk'da. Koskoca Sergıo Ramos maymuna dönerken, Ali Turan'a küfür etmek bize yakışır mı? O yüzyılın topçusu dedikleri Messi, 5-0 galip geldikleri maçtai atabildi mi ki Pino atsın. Ya o Ronaldo kolpasına, Türk kafatası taşıyan Mesut'a kızanınız var mı? Servet'e sümkürdü diye kızıyorsunuz. Morinho'yu bile şebek yaptılar bize ne oluyor?  Fark yok, bizim  futbolcular da zengin, onlar da. Ben eminim, dün gece bizim takım izinliydi, bu maçı seyreden 5 kişi yoktur aralarında.

Lanet olsun sana da Barça. Oynadığınız oyun futbol mu lan sizin? Yok eğer futbolsa biz ne seyrediyoruz buralarda, ne seyredeceğiz? Hepimizi futbolu sevdiğimize pişman ettiniz. Futbol topundan soğuttunuz. Ah ulan futbolun düşmanı, Taffarel'li, Popoescu'lu, Hagi'li, Okan'lı, Suat'lı, Hakan'lı, Bülent'li, Ümit Davala'lı takım! Ne enkaz bırakmışsınız giderken, senelerdir cesedi kaldıramadık. Var mı lan öyle kahramanlık maçları seyretmiş taraftara, Servet'i, Cihan'ı, Orhan  Ak'ı, Sarp'ı, Ali Turan'ı seyrettirmek. Ne suç işledik biz lan Hagi? Gırtlaklarımızı parçalamadık mı? siz o büyük maceralarda yürürken kutuplara kadar sizinle gelmedik mi? Vestfaalen'de sen topa vurduğunda biz yokmuyduk? o topla beraber uçmadık mı? Parken'de Taffarel'in arkasında kaleye geçmedik mi?

Dün gece Barça, kedi fareyle oynar gibi oynarken dalıp gittim geride bıraktığımız yıllara. Yok artık,bir daha asla olmayacak, gelmeyecek günlere. Bunlar olduğu yerde kalıp bizi bekleseler 100 sene sonra bile biz bu futbolu oynayamayız. Ya yeni bir spor icat edilecek, o sporu yapanlara bizim parçalı Galatasaray forması giydirilecek, ya da kadere razı gelinecek,o sarı kırmızı parçalı formayı giymiş mahlukatları futbolcu kabul edip seyredeceğiz. Barça diye bir futbol takımını da yok hükmünde sayacağız.

28.11.2010 tarihinde Ali Sami Yen'de ve 29.11.2010 da Noi Camp'ta oynayanlar; Aranızda hiç bir fark yok. Hiç birinizin oynadığı oyun futbol değil. Artistik Patinaj puanlamasına tabisiniz. En kötü puanla en iyi puan puanlama dışı yani. Ne Galatasaray, ne siz futbol takımısınız Barça. Her ikiniz de bana futbolu sevdiğime lanet ettirdiniz.

Mustafa Sarp'da futbolcu değil, İniesta'da. Messi'de futbolcu değil, Pino'da. 2010 senesinin Galatasaray'ı da futbol takımı değil, Barcelona'sı da , Lanet olsun.

28 Kas 2010

Gereken Yapılacaktır; Galatasaray 1- Beşiktaş 2

Bu eller rekor kırdı, Galatasaray mağlubiyeti yazma rekoru. Keşke Hagi olmasaydı aramızda. Dedim, gelme dedim, seni de bitirecekler dedim. Sandı ki oynanan oyun futbol, iş futbol olunca da Hagi'den daha büyük adam mı var? Geldi, kurtarırım sandı, ne bilsin şebekenin, bokun, pisliğin içine düştüğünü.

Ya biz ne yapalım şimdi? Koskoca Galatasaray forması lağım çukurunda, lağım fareleri futbolcu lisansı almış her hafta midemizi bulandırıyor. Bunların satıcıları da var, kontrat, sözleşme para, yuro.

Reykart bizi dinlenmedi, kendi ipe gitti. Hagi belli ki Reykart'a sormadı, takımın neden kötü oynadığını? Aslında takımın kötü oynadığı falan yok. Kapasite bu kadar, sırtında sarı kırmızı forma var diye gök tanrı seni daha iyi oynatmaz. Ayhan, emekli hür general, bundan daha iyi oynayamaz. Ali Turan'ı yazmaya bile gerek yok. Galatasaray çekirdek çitleme takımın unutulmaz sağ bekidir. En iyi zamanlarını geçen sezonun 2. yarısında oynamayarak, kendisini bekleterek geçirmiştir. Seyrantepe'de oynatan hocayı bu taraftarın içinden biri vurur benden söylemesi.

Servet, sen benim dünya ahiret düşmanımsın artık. Seni nasıl olsa Kartal'da falan yakalarım. Bu yaşımda beni geberteceğini bile bile,  ölmüş anam üstüne yemin ediyorum, sana kafa göz girişip, ana haber bültenlerine, gazetelere çıkacağım. O koca götünü artık benden de kolla kardeşim. Senin allah bin belanı versin emi.

Hakan Balta; Şebekenin, çetelerin adamı. Ruhun olsa ruhuna küfür edeceğim senin. Sen nasıl bir lisans sahibi futbolcusun? Bütün Galatasaray taraftarı yüzüne tükürse, sen yarabbi şükür diyorsun. Seni Galatasaray'a getirenlerin götlerinin yağı aksın, bağırsakları düğümlensin sıçamasınlar.

Pino, Elano yanlış zamanın, yanlış takımının oyuncuları. Bu kadar kötü futbolcuların arasında, küfürü yer oturursunuz. Tez elden siktirin gidin.

Adnan Polat, bana gelene kadar milyonlarca Galatasaraylı senin hatırını soruyor. Şebeke lideri, çete reisi, senin kurtuluşun kolay değil. Seninde cezanı senden sonra gelecek çete reisi verir elbet.

Büyük Galatasaray taraftarı; Her zaman iftihar ettim sizden, bu maçta da çok büyüktünüz. Üzülmeyin bağırsaklarınızı temizlediniz. Servet, Ayhan, Ali Turan, Mustafa Sarp içinizde kalan, ıkına ıkına çıkaramadığınız son boklardı. Onları da sıçıp kurtuldunuz. Sevinin, seviniyorum, içimde bir ölüm huzuru var. Galatasaray forması boka düşmekle değerini kaybetmez. Yıkarız, yeniden giyeriz. Onlar boktur,  bok yıkanarak bokluktan arınamaz.

Bir günde kral olmadık, bin yılda tahttan inmeyiz. Gidin hepiniz elinizi yüzünüzü yıkayın, kırmızı bir çiçek bulun, yatarken yastığınızın altına koyun, aldığınız kupaları, kazandığınız zaferleri düşünün. Renk arayın, koku arayın, Galatasaraylı gibi uyuyun. Uyandığınızda, yakın geçmişin çok kötü hatıralarının, yeni Galatasaray'a yenilmiş olduğunu göreceksiniz. İnanın çocuklar, göreceğiz hep beraber.

Maçtan Başka Her Şey; Galatasaray-Beşiktaş

Oynadıkları futbol, aldıkları neticelere bakılırsa bu maç, sıradan bir lig maçı bile değil. Ligimizin uzak ara en kötü futbolunu oynayan, oynayacak olan iki takımın maçı langırt maçından öte bir şey olmaz. O yüzden başka zaman olsa, eski yıllarda olsa bu maça 10.000 kişi bile gitmez, kahvedeki adam da bu maç için okeye ara bile vermez. Ne var ki bu maç bizim için maçtan öte bir şey.

Aldığımız haberlere göre Mecidiyeköy taraftar tabiriyle yıkılıyor. Adı cehennem diye nam salmış stadı, son bir kez daha ateşe vermek için dakikalar sayılıyor. Birazdan bizimkiler Ali Sami Yen'e ecelinden 3 maç kala kazma kürek dalacaklar, tribünleri ateşe verecek, ve son yılların en büyük coşkusunu sahaya yansıtacaklardır. Biz de uzaklarda bir yerde olanları televizyondan seyredip, zapta geçireceğiz.

Kadro henüz gelmedi, ama artık dedik ya en azından bu maç için kadronun hiç önemi yok benim için. Ben değil Servet'e, Mustafa Sarp' a bile kızmam bu maçta. Yarım asıra dayanan ne maçlar oynandı Beşiktaş'la bu mabette. Ne tavaflar atıldı çevresinde mübarek stadın. Kim bilir kaç kere binildi Beşiktaş tramvayına. Bir daha oynanmayacak lan bu maç burada. Bir daha ki Beşiktaş maçında Ali Sami Yen olmayacak. İnanılır gibi değil ama olmayacak.

Büyük Galatasaray taraftarına güveniyorum. Bu maçta bir kez daha imtihan verecekler. Galatasaraylı olmanın saygı doruğunda  sesleri, çığlıkları sonsuzluğa karışacak. Ve siz futbolcular, her şeyinizi sırtınızda taşıdığınız o kutsal forma uğruna affettik, siz de imtihan vereceksiniz. Son yıllarda  her girdiğiniz imtihandan çaktınız ama bu akşam da çakarsanız, ruhsuz,silik, kapasite altında oynarsanız. Kısaca her zamanki futbolunuzu oynarsanız,Ali Sami Yen'i bizlere boynu bükük kapattırırsanız, değil Galatasaray'dan ayrılmak,değil futbolu bırakmak benden kurtulamazsınız. Sıçtığınız yere kadar kovalarım sizi.

Bu gün maça çıkmıyoruz, spor yapmıyoruz, Bu günkü maçta puan yok, gol yok, kırmızı kart falan yok. Hakem yok, Antrenör yok, Başkan yok. Ali Sami  Yen Bey var, Metin Oktay var, Hagi var, taraftar var. Galatasaraylı evliyaların ruhları, alınan kupaların anıları, kazanılan zaferlerin gözyaşları var.

Bu maçta kötü oynayacak olan futbolcu, dünya ahret düşmanımdır.

22 Kas 2010

His Takımı Taraftarına Son Çağrı,

Sakin kafayla berabere kaldığımız maçı yeniden yorumlayalım. Önce kendi hislerimi yazayım, dünkü maçın kaybedilmesini o kadar çok istedim ki anlatamam, yazamam. Servet daha maçın başında maymuna dönmüştü ya, o pozisyon, devamında Ali Turan'ın şebek olduğu an gol olsa inanın Galatasaray'ın bu senesi kurtulmuş olacaktı. Şimdi bekleyin bakalım bir daha ne zaman yeniliriz diye?

Dikkat eden var mı? Mustafa Sarp'ın olmadığı oyunlar sonuç ne olursa olsun sezonun en iyi futbolları. Yani sadece bizim değil, yayıncı kuruluşun, normal futbolseverin bile Mustafa Sarp'a tepki vermesi lazım. Ayhan'la Servet'de bir şekilde oynamasa o Galatasaray'ı kimse yenemeyecek. Mustafa Sarp sakat olmasa her iki lig maçında da sahada olacaktı, bu kesindi. Kadroyu nasıl Reykart yapmadıysa Hagi'de yapamaz. Hagi antrenör falan değil, o Galatasaray hissidir. Kayseri'de eşi dostu, akrabası, arkadaşları tribünde otururken 5 tane bile yedirse Ali Turan'ı oynatan, o varken onu değil de Sabri'yi çıkartıp, Ali Turan'ı rencide etmeyen his. Dünyada başka kim hoca olursa Ali Turan'ı çıkartır, Sabri'yi yerine gönderirdi.

Ne var ki başımızda hissizler padişah olmuş vaziyette. Bizi bize bıraksalar, son şampiyonluktaki gibi, hastaneden kaçıp maça gelen Hasan Şaş oluruz biz bazen. Bazen oynamadığı maçta bile gol atan Hakan Şükür oluruz. Biz bazen Ayhan olup, Ayhan'ı aşar 40 metreden Sivas Temeltepe'ye bozuka göndeririz. Sabri olur 3 lü çekeriz, Arda Turan olur tribünlere esas duruş gösterir saygılar sunarız. Bıraksalar hepimiz futbolcu oluruz, Dünyayı dar ederiz. Kaleye geçeriz hepimiz, Ufuk'a yardımcı oluruz. Biz Galatasaraylıyız, hepimiz aynı damardan besleniyoruz, ölüye top oynatırız biz. Biz, Dünya'da hiçbir takımda olmayan enerjinin sahibiyiz, Orhan Ak'a, Cihan Haspolatlı'ya şampiyonluk kupasını elletiriz biz.

Bırakmazlar, o yüzden, ne Lincoln oynayabildi bu takımda, ne Elano oynayabilir, ne Misimoviç, ne Kewell. Bunlar şampiyonluk kupasını elleyemez. Elletmek işlerine gelmez. Servet eller, Mustafa Sarp eller de, Cana elleyemez. Terim eller, Hagi elleyemez. Hagi'nin yapabileceği bir şey olsa yapar, nitekim  oynarken yapmış, en büyük Avrupa Kupalarını taşımıştı. Ne yapacak şimdi Hagi? Sezonun en büyük topunu oynamış takımdan, maçın göğüs göğüse çarpışmaya döndüğü anlarda çıkardığı Elano, duşa gidiyor. Sikinde değil Galatasaray'ın akibeti Elano'nun. Hagi o anda bile, gelsin kulübeye diye haber gönderiyor. Sende bizim umurumuzda değilsin Elano bey. Brezilya Ulus takımı da bizim s.kimizde değil. His yok lan sende, her futbol takımında üst düzey futbol oynarsın ama his takımında oynayamazsın sen arkadaş.

Sen hiç oynayamazsın Hakan Balta. Sol çaprazdan adam kaleye şut çekerken götünü topa dön sen. Aman hayalarına falan top çarpar, bu güne kadar top çarpması sonucu bir kaç futbolcu hadım oldu, sende olma nemize lazım. O top gitsin gol olsun, sana ne, sen maç başı al paranı koy cebine, bin cipine. Senin yerine topun önüne gavur Neill yatsın. Onun hayaları parçalansın.

Bir şeyi çok merak ediyorum, 2.5 senedir Mustafa Sarp banko oynadı bu takımda. 3 maçtır yok, arayan soran merak eden var mı? Galatasaray sahaya eksik mi çıkıyor? Servet'de sakatlansa kimse oynamayacak mı orada? Gökhan Zan demeyin sakın, o ilk oynadığı maçtan sonra zaten takımdan ayrı bölmede çalışır, maçlarda da çekirdek çiter. Oynayacak adam hazırdır, kimsenin kuşkusu olmasın. Ama oynatmazlar, oynatamazlar. Devir hesap devri, para devri. Şundan da kimsenin kuşkusu olmasın, Adnan Polat, en az Morinho kadar futbolu bilir. O yüzden yüz yıllardır takımın içindedir zaten. İstese Galatasarayı Avrupa Şampiyonu bile yapar. Ama işte her sene tam isabet kaydetmektedir. Galatasaray'ın her sene Şampiyon olması, aldığı adamların Hagi gibi, Popescu gibi çıkması işine gelmez. Millet Adnan Sezgin'le uğraşıyor, suçu ne ki dallamanın. Adam onursuz, o kadar parayı, erki nereden bulacak, kapıdan kovsan bacadan girer. Galatasaray her sene kötüye gittikçe transfer yapıyorlar, son dakikada kimsenin itiraz edemeyeceği futbolcuları alıyorlar, ne yapalım oynayamadı diye geri gönderip yenisini getiriyorlar. Her alış veriş, kasalarını dolduruyor.

Bakın ben bir kere daha yazıyorum. Seleksiyona aykırı bir şey var ise mutlaka sebebi vardır. Kewell, Baros gibi futbolcular, bu ülkeye futbol oynayamaya geliyorsa iki şeye bakacağız. Ya oynayamayacaklar, ya sakatlanacaklar. Aynı şey Tüpçü içinde geçerli. Kuarizma Beşiktaş'a, rehabilitasyona, tedaviye hava değişimine geldi, sıra Guti'de. Ya sakatlanacak, ya ikinci yarı ortalarında kovulacak. Büyük takımların bir kozmik odası var. Futbolcularını sokuyorlar o odanın içine, çıkarıyorlar, raporu okuyorlar. Rapor 2 ay sonra sakatlanacak diye yazıyorsa, arıyorlar Seramik'çiyle, Tüpçü'yü, soyduruyorlar güzelim kulüplermizi.

Toparlayalım, konudan uzaklaştık. Dün akşam takım sezonun en iyi maçlarından birini oynadı, diğeri Fener maçıydı, bir diğeri Trabzon maçı. Yani deplasman maçları. Ve iyi oynadığı 3 maçtan sadece 2 beraberlik çıkarabildi. Vah Galatasaray'ım vah. Sıradan bir Anadolu takımına evrim geçirttiler seni. Kadrodaki tek Galatasaraylı, oyundan çıkan Sabri. Yani futbolu bıraktıktan sonra, Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra Florya'da volta atabilecek tek adam. Evinde Galatasaray köşesi bulunan tek Galatasaray futbolcusu. Velev ki Kewell'in vurduğu top içeri girse, hiç değinmem buralarda ama o puşt hakem 2.5 penaltıdan birini çalabilse de yensek ne değişecek ki benim için. Hangi Galatasaraylı atılan golde yerlerde takla atıyor. Ali Sami Yen'de bile atılan golde ses çıkmıyor. Futbolcular golde(o da en son ne zaman gol attık unutmuşum?) yalandan gülümsüyor. Sahaya çıkarken tabut taşıyorlarmış gibiler. Maç bittiğinde alacakları parayı hesaplıyorlar. Ayı Servet'in meneceri, yani pazarlamacısı taşşak geçiyor. ''Bize Galatasaray'ın verdiğini kimse veremez'' diye beyanat veriyor ve biz bu adamları sadece sırtlarında bizim formalar var diye baş tacı ediyoruz.

Ortada maç falan, takım falan yok. His bitmiş, ruh uçmuş, yapılacak tek şey var. Cana, Neill, Sabri, Arda Turan hariç bütün takımı istisnasız, acımasız kadro dışı bırakmak. Kimle çıkılırsa çıkılsın, bundan daha beter tabela yapamazlar. Takıma girecek olanlar laktak testinden değil de his testinden geçecekler. Galatasaraylılıktan sınava girecekler. Yeni baştan yaratılacak 20. asrın son senelerinin takımı. İhtiyacımız olan şey, damarlarımızda aktığını iddia ettiğimiz sarı kırmızı kansa, vakit gelmiştir. O kan bizde vardır. Harekete geçmek için, maç beklemeye, yenilgi beklemeye gerek yoktur. Gerekirse, galip gelinen bir maçtan sonra başlanmalıdır eyleme. Yenildiğinde, büyük bir maçı kazandığında ağlamayan futbolcunun bizimle işi yok.

Bizden geçti, bizim artık bir kupa daha görmeye ömrümüz yetmez. Siz ne yapacaksınız peki? Galatasaray ruhunu, gaflet uykusunda olanlardan, hiyanet şebekelerinden kurtaramazsanız, şampiyonluksuz geçen yıllara dayanamazsınız. Bizim yaşımıza geldiğinizde,gelecek nesillere anlatacağınız Galatasarayınız kalmayabilir.

Galatasaray, kayıtsız şartsız, okulsuz, seçimsiz kongresiz sizlerindir. Bizim babalarımız Ekmekspor taraftarıydı, biz onlardan miras almadık Galatasaray'ı. Şimdi tribünlerde özgürce, bağımsız tepindiğiniz, marşlar söylediğiniz Galatasaraylılıkta bizim de payımız var. Bizden miras aldınız, gelecek nesillere daha da büyüterek aktaracaksınız.

Ne mutlu bu günlerde Galatasaraylıyız diyebilenlere...

21 Kas 2010

Neyin Peşindesiniz Lan; Kayserispor- Galatasaray Maçı Öncesi ve Sonrası

Maç kadrosu cep telefonuma geldi. Oynayacağımız daha doğrusu oynayamayacağımız futbolun kurgusu gçzümün önüne perde gibi indi. Sinirden elim ayağım tutmuyor, tuşlara gelişi güzel basıyorum affolaç.

Neyin peşindesiniz lan siz orospu cocuklaruı. Galatasarayı kğüme mi düşiürteceklsinşz. Velevki servet bu maç.ta hayatının en buyuk topunu oynadı, ayhan 25 kmç koştu, Hakan Balta olur ya bu maçta atılan gole şimfdiye kadar hiç sevinmediğikadar sevi,ndi. Ne olacak, seneye gene oynayacaklarmı. bana onu söyleyın lan şebekler, bunlar var mı takımda. İyileşimiş olsa Mustafa Sarp da sahada olacaktı demı, onu da soyleyın ibneler, hırsızlar.

Ne yaptırmakıstıyorsunuz Hagi'ye. Aldığı kupayı bir tarafına sokmaya mı calışıyorsunuz. Boş işler bunlar. Aklınız sıra Reykartı itin götüne sokup gönderdiniz. Adam sizle taşşak geçt,i lan taşşak. Ben Reykart olacam, bana emiri Adnan Polat'la Adnan Sezgin verecek. Aldığın butun paralar helal olsun lan reykart.

Ulan Servet, iş bana düştü. Ne verşiyorsun,i ne yapıyorsun bu takımda oynamak için bilmiyorum ama, kolla kendini bundan sonra. Seni Aslantepeye çıkartırsam Galatasaraylılığımın hayrını gçrmeyeyim. İkimizden biri fazla bu takıma.

Maç ne mi olur. Allah belalatrını versin. İnşallah hezimet olur.

Maçtan sonra;

Devam edelim, berabere bile kalamayız yazmışım onu sildim. Yani yazdığımı yemek falan değil, benim için eğer bir netice değilse beraberlik yenilgidir. Yenilelim daha iyi. 5 kere berabere kalacağımıza 3 kere yenilip 2 kere yenmek daha çok puan topluyor.

14 Kas 2010

Hepinizden Özür Sevgili Kazmalarımız; Galatasaray 0- Manisaspor 2

Herhalde devre arasında yazmış biri. ''Ne olur abi maç yorumu yazma, beni Galatasaray'dan soğutacaksın'' halbuki, bizim buradaki varlık sebebimizdi. Bir kişiyi daha Galatasaray sevgisiyle donatabilmek, Galatasaray'ın oynadığı futbol değilde benim yazdıklarım soğutmaya başlamış anlaşılan. Bana müstehak zaten, sezon sonu deklarasyonu yayınlayıp, önce tribünlerden sonra televizyon başından çekilmiştim. Çünkü ben gelinen noktayı ön görmüş, sebebi olanları deşifre etmiştim. Sonradan yazdıklarım fasa fiso bile değil. Koskoca Reykart geldi gitti, koskoca Hagi'yi maymuna çevirmeye çalışıyorlar.

Ben penaltı olduğunda seyretmeyi bıraktım. Maçla ilgili hiç bir şey yazmayacağım.  Yalnız son maçlar ve bu maç tabi ki bana bir bok bilmediğimi öğretti. Servet başta olmak üzere, Mustafa Sarp'tan, Ali Turan'dan, Ayhan Akman'dan özür  diliyorum. Boşuna saldırmışım, ve bir kez daha çekiliyorum. Bakalım bu sefer sözümde ne kadar durabileceğim.

Futbol tanrılarının sevgili Peygamberi;  Tanrılar senin için daha nasıl bir belirti göstersinler?  Mustafa Sarp'ı durup dururken revire gönderdiler, Servet'e götüyle gol yedirdiler, taraftarın ciğerine girip Ali Turan'a küfür ettirdiler. Sen bu uyarılara kulak asmadın devam ettin. İşin ne kadar kolaydı oysa Hagi. Alacaktın takımın isim listesini eline, taraftar paylaşım sitelerine tek tek girecektin. Taraftar kimden nefret ediyorsa onları Florya'dan kovacaktın. Kimi seviyorsa onları oynatacaktın. Galatasaray'ın şovu Galatasaray taraftarı içindir. Bizim sevmediğimiz futbolcuları oynatarak bize Galatasaray şovu izletemezsin. Çıksanız Tugay'la beraber sahaya Jübile maçı yapmaya çıkmış Kewell'le, berteraf edilemeyen ayrık otu Ayhan'dan daha iyi oynarsınız.

Lafım yok, buyrun takım sizin. En azından bir halt bilmeyip boşuna ahkam kestiğimizi itiraf ediyoruz. Bu da bir erdemdir. Sen Hagi'sin, sana akıl vermek bana yakışmaz. Reykart'a verdim ama sana veremem. Reykart'la öküz ölür ortaklık bozulur, senle bozulamaz.

Büyük Galatasaray taraftarı; başta da yazdım. Artık zarar vermeye başladım sizlere. Adı geçen futbolcular ve kalecilerden bir kişi bile kalsa yine yokum. Tamamı değil Florya'dan, İstanbul'dan defolup gidene kadar bana müsade. Sanmayın ki, batan gemiyi terk ediyorum. Keşke elimden bir şey gelse. Vah zavallı Galatasarayımız vah.

Not; Yazmayı unuttum, inanın çocuklar bizim gençliğimizde bu saydığım futbolcular 2 maça çıkamazlardı. Taraftar çok geç kaldı çok. Dışarda biraları içip, 10 dakka kala kapalıya çıkan taraftar, en az başkan kadar suçludur bana göre.

7 Kas 2010

Anılara Saygım Var, Susuyorum;Trabzonspor 2- Galatasaray 0

Ben 2. golü görmedim. Değişiklikler tamamlanıp, takım bokla sıvazlanınca seyretmeyi bıraktım. Şimdi bütün bir hafta medya şebeklerini dinleyeceksiniz. Daha önceki iki haftada dinlediniz. Ama önce şu deliye kulak verin. Hagi'nin gelişiyle birden bir Türk Futbolunun gelmiş geçmiş en kazma banko futbolcusu Servet'e vahiy gelecek, Servet Thuram'a falan dönüşecek, Mustafa Sarp, Zidane olacak ve bizi kötü oynatan Reykart'ı iyi ki kovmuşuz diyeceğiz.

Bakın çocuklar, ben futbolcuların sözleşmelerini okudum, açıklıyorum!

Mustafa Sarp'ın sözleşmesi aynen şöyle; Banko oynadığı, oyundan hiç çıkmadığı maçlarda 50.000 Euro ceza kesiyorlar Sarp'a. Oynadığı her maç, biz ağız ishali oluyoruz ama Galatasarayımız para kazanıyor. Hele bir de gol mol yedirirse ceza iki misline çıkıyor. Buluşamadığı her topta zavallı Sarp içeri para ödüyor. Sen Hagi ol, gel de oynatma. Adnan Paşa'nın sehpası Metin Oktay Tesislerinde hazır, Sezgin lavuğu ipi sürekli yağlıyor.
boşuna kızıyorsunuz hocaya.

Benzer maddeler Servet'te var. Hatta Servet'te yazılı olmayan başka bir tehlike var. Adamımız Iğdır'lı, aşiret sahibi. Reykart keriz mi, başına  iş mi alsın? eline mi yapışacak oynatıyor. Servet'i oynatmasa, o maçta kapalıda en az 5.000 vara vara, bizimkilere kafa göz dalacak. Benden söylemesi, sakın Servet'e küfür falan etmeyin başınıza iş alırsınız. Bunlar evliya torunu, Hocaları korkutuyorlar, Servet'i oynatmazsan rüyana girer diyorlar. Adamlarda para çok üstüne veriyorlar oynamak için. Ha bende olsa ben de oynamak için üstüne veririm Galatasaray'a. Ama ben sevgimden veririm, bunlar bir sonraki seneleri garanti altına alıyorlar. Sen Reykart olacan, Sen Hagi olacan, Servet gibi bir kazmayı takıma koyacan. Hassiktirsinler lan.

Bir zamanlar Lutu diye bir Rumen gelmişti 2. yarı Galatasaraya. Sözleşmesinde eğer bir maç bile banko oynarsa 200.000 dolar alacaktır yazıyordu. O parayı vermemek için zavallı çocuk hiç bir maç ilk 11 çıkmamıştı. Benzer madde Cana'nın sözleşmesinde var. Reykart'a boşuna kızıyordunuz, Hagi'ye de kızmayın. Elinde değil, dayatmayla getiriyorlar,mecburdur Hagi. Eğer Cana bir maçı çıkmadan tamamlarsa eşşek yükü para alacak. Siz Galatasaray'ın zarar etmesini mi istiyorsunuz? Adamı getirirken çakal Adnangiller bunu yazdılar. 3 istiyorsan biz 5 verecez dediler.Ama bir şartımız var, seni taraftar pek tanımıyor, niye aldınız bunu demesinler diye kendimizi garantiye almak istiyoruz yazdırdılar. Cana da kendine güveniyor, nasıl olsa her maç banko oynar iki misli paramı alırım diye çakıyor kafayı sözleşme kağıdına. Tam o sırada bizimkiler geçirdik diye çak çak yapıyorlar. Yani boşuna beklemeyin, her maç Cana oyundan çıkacaktır. Bunun oynadığı oyunla, taktikle falan alakası yok. Muhasebe kasasıyla alakası var.

Ben çok daha fazla şeyler gördüm de şimdilikbu kadar yazabiliyorum. Ben ne Raykart'a kızdım ne Hagi'ye kızarım. Bu iki adam da inanın Galatasaray'ın Hocası değil. Ellerine listeyi veriyorlar şunu çıkar, bunu sok, bunu oynat şunu oynatma. Yoksa ben biliyorum da Hagi bilmiyor mu? sahanın en son çıkacak, hatta bir maç daha oynansa o maçta bile çıkmayacak olan Cana'nın çıkmayacağını. Hadi Cana çıktı, sonra bir şeyler yapma ihtimali olan tek adam Misimoviç'i çıkarmaması gerektiğini Hagi bilmez mi? Hadi hiçbir şey bilmediğini farzedelim, 1.40 boyunda, 30 kilo gelen iddiaya girerim korner atsa topu yetiştiremeyecek olan Emre Çolak'ın futboldan başka bir spor yapması lazım geldiğini nasıl bilmez. Hagi'nin oğlundan daha iyi futbolcuysa eşşek olayım.

Velhasıl çocuklar, zerre üzüldüysem şerefsizim. Sami Yen zaten yıkılacak, Aslantepe'nin başınıza yıkılmasını istemiyorsanız yapacağınız tek yol var. Takımı Adnanlardan kurtarmak. Bunlar soyguncu, hırsız, Galatasaray düşmanı. Ben kendisine bunu bugün söylemiyorum, bilenler bilir zapta geçirmişliğim var. 22 sene önce ''sen Galatasaraylı değilsin'' diye dalaşmışlığım var kendisiyle. İyi ki yazıyorum da, daha önce haklarında ne düşündüğümü hepiniz biliyorsunuz. Eğer başınızda Adnan'la devam ederseniz, her gün, gelecek günlerden daha iyisiniz demektir.

Ben Metin Oktay'ı seyretmedim bilmiyorum, ama futbol denince tüylerimi diken diken eden iki futbolcu vardı dünyada. Biri Maradona, diğeri Hagi'ydi. Birini televizyondan, diğerini canlı izledik yıllarca. Sen Hagi, bu şartları kabul ede ede Galatasaray'a geldin ya. Adnan varken ben gelmem diyen Fatih Terim kadar olamadın ya, Servet'i, Mustafa Sarp'ı banko oynattın ya. Takımın en iyi 3 adamını çıkarıp, en kötü 3 adamı soktun ya. Adam değilmişsin kardeşim. Beni unut. Hakkında bu son olumsuz yazımdır, sen benim için I love you Hagi'sin.  Reykart'la anımız yoktu, öküz öldü ortaklık bozuldu, bırakalım bari senle anılar güzel kalsın.

4 Kas 2010

Genç Galatasaraylı'lardan Rica,

Malum veda maçı yaklaşıyor. Sami Yen nedendir bilinmez bizim çocukluğumuzda kapalıydı. Amatör maçlar oynanırdı. Belki Mecidiyeköy o yıllarda şehir dışında gerçekten bir köydü. Belki haksızlık olmasın diye, bütün maçlar İnönü'de oynatılırdı. Dolayısıyla çocukluğumuz Sami Yen'de geçti diyemiyoruz sizin gibi. Biz Sami Yen'e 1980 yılında çıkmıştık. O zaman Metris'te askerdim, maç günleri kaçar, maça gelirdim ki- bir seferinde yakalanıp 21 gün oda hapsi cezası almıştım. Yani çocuklar 30 senemiz geçti o mübarek stadyumda. 1 metre fazla yer kapabilmek için saatlerce kavga ettiğimiz, civar birahanelerde komalara girdiğimiz, kapalısın dışında geceden yattığımız, uzun yıllardan sonra şampiyon diye bağırdığımız baba ocağı.

Ne takımlar geldi geçti sırasıyla. Denk gelmeyen ucuz atlattı, atlatamayanlar cehennemi tanıdı. ''her sene böyle, Milan'a da böyle'' diye bağrıldı trübünlerinden. Hepimizin her tribününde nice anısı var. Kolay değil, bir gün Mecidiyeköy'den geçeceğiz, bir bakmışız orada stad falan yok.

Şimdi sadede gelelim. Bugün özgürce, risk almadan, kavga etmeden kurtarılmış tribünlerde bağırıyorsunuz. Bol bol yetiyor size stadyum. Bizim geçmiş yıllarda bi götlük yer tutabilmek için aç susuz beklediğimiz, erken girip merdivenlerde uyuduğumuz mabede, siz dışarda biralarınızı yutup, maçın başlamasına 20 dakika kala giriyorsunuz.

Veda günlerini sayıyoruz, hakkımızı sapına kadar helal ediyoruz. Ama bir ricamız olacak sizlerden. Adı cehennem olan stadımızı elimizden ancak bir kıyamet günü alabilir. Ve o kıyameti çıkarmak bize nasip olmalıdır.  Ağıtsa en iyi biz ağlarız, stat yanacaksa biz yakarız, yıkılacaksa da biz yıkarız. Yaşı 30 dan küçük olanlar, 500 den az maça gitmişler o maçlığına stadı bize bıraksınlar. Her birinizin kombinenizi verecek mutlaka bir ağır abisi vardır. Biz kurduk, bırakın biz yıkalım. Sami Yen'i biz kapatalım, Aslantepe'yi de siz açın.

Büyük Galatasarayın, büyük taraftarı yakışanı yapacaktır.

31 Eki 2010

Değişen Reykart'la, Hagi; Galatasaray 2- Antalyaspor 1

Bu sefer sondan başlayalım. 2 dakika daha oynansa kesin berabere, 5 dakika daha oynansa kesin mağlubiyet. Değil Hagi, Dünyadaki en tecrübeli 10 hoca kulübede olsa bu takıma iyi futbol oynatması imkansız. Geçen hafta, 2525 has Galatasaray evladı, takımları son 10 senede tek puan alamamış, 11. maçı gol yemeden bitirmek üzere son dakikalara girdiğinde''bizim için Fener'e de koy'' diye inletiyordu koca stadı. Ellerinden gelse hakeme yalvaracaklardı 5 dakika fazla oynat diye. İşte o 2525 kişi her zamanki yerindeydi dün akşam. Takımları son dakikalara mucize eseri, 2-1 önde giriyor ve taraftar olası bir kaza golü ihtimaline karşı hakemi ıslıklıyordu maçı bitirsin diye.1.5  sezon Reykart'a yalvardık, oynatma şunları dedik kendi gitti onu bıraktı yadigar. Ne inat varmış be Surinamlı'da diye sitem ederken, gidişi acımızı hafifletirken, Hagi'nin gelişine coştuk. Artık kurtulduk diye sevindik. Oynatmazdı, klasik kovulan hocanın yerine gelen hoca refleksiydi en azından. Oynattığını oynatmamak, oynatmadığını oynatmak. İkinciyi yaptı Hagi. Cana, Pino, Elano sahadaydı ama birinciyi yapmadı. Servet ve 16 numara sahadaydı. Bize de iman etmek düşer bu saatten sonra. Bir bok bilmediğimi biliyorum en azından artık. Devam et Karpatların Maradonası senin de mezarını kazar bu iki kazma çok yakında.

Tribündeki futbolculara bakıyorum, Gökhan başta, Baroş, Kewell, Aykut, Aydın, Arda, Kıvanç Tatlıtuğ! taraftar kan işerken neşeli neşeli çekirdeklerini çitiyorlar. Bir gol yesek işimizin bütün bir sezon için biteceği dakikalarda istifler hiç bozulmuyor. İnsan kameralardan kaçar, kimi kadro dışı, kiminin bacağında sivilce çıkmış, kimi bunca doktor kontrolü varken gribe yakalanmış, yok işte bir şekilde oynamıyorlar ve hallerinden, oynayanlardan çok memnunlar.

Son bölümde oyuna Emre Çolak girdi. Bu fizikle top oynamış 3 adam var Dünya'da. Maradona, Saviola, Messi. Galatasaray'da da Suat oynadı. Her maç 20 km koştu.  Emre Çolak, 20 metre uzağa topu atamayacak kadar güçsüz, tam bir halı saha futbolcusu. 5 e 2 lerin, ayak tenisi maçlarının vaz geçilmez futbolcusu. A2  liginde oynuyorsa ne kadar şanslıyım diye şükretsin. Serdar Eylik'in yarısı kadar bile etmez, benim taraftar kuruşumla, 10 kuruş etmez. Hagi Baba'ya itelemişler. utbolcu falan değil.

Golü yiyen kalecimize ne diyelim? Hagi'nin tekrar aramıza katılışına şarkı düzecek taraftarın coşkusuna limon sıkmasına ne demeli. Tipe bakarsan kalecilik için her şey var. Kafa kel, kaleci imajı, boy bos kapı gibi, kaleyi kapatıyor, eller basketçi eli gibi top kayboluyor. Yan topa çıktığında 3 metreden topu kapabiliyor. Refleksler iyi, Mondragon vari. Gel gelelim beyin, ah işte bir o eksik. Bunların piri Rüştü, ellerini havaya kaldırıp, yan hakeme bakarak topu ağlardan en az 100 kere çıkarmıştır Rüştü. Bekleyelim Eyüp Peygamber sabrıyla. Ufuk'a kaleci dememiz için en az 200 gol yemesine katlanacaz. 2000 senesinin takımını hatırlıyorum. Miso'nun yerinde Hagi, Ufuk'un yerinde Taffarel var. Ve Taffarel Hagi'ye 70 metre mesafeden degaj yapıyor. O Hagi gidip Taffarel'i tokatlardı maç içinde. Bizim Ufuk, Turgay Şeren dönemine geri döndürmüş takımı. Eline gelen topta, Ragbi kalecisi gibi, elleriyle takımı uzağagönderiyor, yaradan sığınıp degajmanı şişiriyor rakip 18 e doğru. Devam et kardeşim benim, oynadığın takım Galatasaray nasıl olsa, Hocan Nezihi, Başkanın Ultradnan. Senden kaleci olsun atın çükünden tulumba tatlısı haydi haydi olur. Ben idare ederim sen de idare et kardeş, aman diyeyim Aykut'u gösterme bize. Senin yediğinden 1 fazlasını atarız olur biter.

Öyle bir hassas  yerdeki Barış Özbek. Dünya'daki en  kötü futbolcuların en iyisi, ve yine Dünya'daki en iyi futbolcuların en kötüsü. Futbolculuğun ekvatoru gibi bir şey. Bir altı, futbolcu değil, bir üstü her takımda banko oynar. Hoca için en kritik yerde yani. Oynatsa mı, Oynatmasa mı? Sıra dışı bu futbolcumuz için ben kararsızım. Maçına göre, Hocanın havasına göre,atılan zara göre koysan da olur koymasan da.

Ama biri var ki kadronda, onu sağlamsa koymuyorsan hocalığın tartışılıyor demektir. Bosnalı'nın futbol dışı bir suçu var sanki bu memlekette. Reykart hiç oynatmadı, Hagi, iki maçta da kement attı. Takımın en dirençli oyuncusuydu oysa. Yorulmuş diye çıkardıysa inanmam, o adam yorulmaz, sakatlanmaz. Takım 10 kişi kalsa bile farketmez o varken.

Hagi çıktı Sami Yen'deki veda maçlarına. Yer yerinden oynadı. Ali Sami Yen, ecelinden 7 maç önce yıkılacaktı nerdeyse. Hani uzun süre gitmediğin memleketine gidersin ve bir köy düğününe denk gelirsin ya. Geçersin halay başına çoşarsın, işte aynen böyleydi taraftarla Hagi'nin kavuşması. Her biriyle kucaklaştı.  Halay bitince taraftar şöyle bir sahaya baktı, bizim takımda kimler oynuyor diye. Yarım kaleci kalede, esas oğlanın yerine  iyi idare etmiş Serkan Kurtuluş'u, Sabri döndü diye kesmezdi Hagi, insandı. Ben olsam ben de oynatırdım Serkan'ı. E amigo Sabri geçen hafta çektirdiği 3 lüden sonra banko kaptan oynamayı hak etmişti. O da sahada. Reykart'a bir mesaj verilmesi lazımdı. İnsua yerine Balta, baltazar mevkisindeydi. Rakip ligin en iğrenç takımlarından biri, Sami Yen'e 3 forvetle çıkmış, sen itin götünde koskoca Galatasaray'sın 8 bekle oynuyorsun. Hagi futbolcu olsa, böyle bir kurguyu Lucescu yapsa, kafa göz girişirdi. Bazı pozisyonlarda Pino'ya acıdım. Tek başına 5-6 kişinin arasında kavgaya tutuşmuş, gol arıyordu.

Misimo'nun kornerine  top,karambolde ağlara gidince içimden inşallah Servet değildir dedim. Maalesef oydu ve diyetini ödetecekti. Bu maç olmasa bir sonraki maç,attığı golü burnumuzdan fitil fitil getirecekti. Hagi bile seyretmedi korneri. Atış yapılırken Tugay'la konuşuyordu. Görüşüm değişmedi, Servet ve 16 numara oynadıkları, oynayamadıkları futbolla Hagi'nin de başına iş açacaklar. Yere düşenin sakatlandığı, biraz mücadele edenin sarı kartlardan ceza aldığı, onca ilaca, vitamine, pirzolaya rağmen grip olan futbolcuların olduğu ortamda bunlara neden bir şey olmaz? ulan bir maçta da siz sakatlanın, hastalanın, ceza alın ne olur. Baros, Arda, Ayhan, Elano takıma girince bunlar kesilir diye umutlanıyorum, eski defterleri karıştırıyorum, Kesilmemişler, bunlar varken de oynamışlar. Ne yapıp yapıp bir delik buluyorlar kendilerine.

Ben geçen hafta yenemediğimiz maçı yenmiş, bu hafta yendiğimiz maçı berabere bitirmiş sayıyorum. benim için tabelada yazılı rakamlar önemli değil, ikinci yarıdaki iğrenç futbol önemli benim için. İyi futbolu iyi futbolcu oynayacak, kötü futbolcular işte bazen hayatlarının en büyük maçını oynarlar ve sen ancak berabere kalabilirsin o maçta. Birde iyi futbolcularının, hayatının sezonunu geçirdiklerini düşün, düşünme hatırla. Uçağın biri kalkıyor, biri kupayla iniyordu. Avrupadan kupa getirmenin başka yolu yok.

Futbolcun iyi olacak, iyi futbolcuların da hayatlarının topunu oynayacak. Dünkü kadroda, Miso ve Pino hariç  bizleri büyük futbol beklentisi içine sokacak bir futbolcu yok. O halde kötü futbol seyretmeye devam. Madem kötü futbol seyredeceğiz,  takım sahaya çıkarken bari ''I love you Hagi'' diye bağıralım.

25 Eki 2010

Surinamlı'nın Ütopyasından, Gica'nın Pratiğine,

Marifet ezilmemekti elbet, ama bir punduna getirip ezerlerse de güzel kokmaktı. Nane gibi, kekik gibi, fesleğen gibi mesela. Ezildik, Reykart gibi koktuk, daha da ezildik Hagi gibi, Galatasaray gibi koktuk. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, daha da ezerlerse bizi Metin Oktay gibi, Al, Sami Yen gibi kokmasını da biliriz.

Surinamlı bir ütopyaydı. Onun top oynadığı, hatta Barca'da hoca olduğu zamanlarda biri Galatasaray'ın başına geçecek deseydi bu bir rüyaydı. Tamamı ulusal takımlarda oynayan futbolcuların hocası olarak bizi rüya görürken uyandırdı. Ve başladı o lanet olası dar alanda kısa paslaşmalar. Antrenmanlarda, takım sahaya ısınmaya çıktığında hep aynı varyasyonları gördük. 5 kişi aralarına 2 kişiyi alıyorlar, bizim 40 sene önce oynadığımız ortada sıçanı oynuyorlar. 40 senede futbolun ordinaryusları sıçan sayısını 2 ye çıkarmışlar yani, başka da yeni bir şey yok. Servet'e de aynı idman, Elano'ya da. Hatta yedek kaleci bile 5 e 2 idmanı yapıyor seyrediyoruz. E maçta da öğrendiklerini uygulasın istiyor hoca. Takımın tamamı teknik futbolcuymuş gibi, adam ayırmadan dar alana bütün futbolcuları gönderiyor haliyle. 5 kişi her zaman ortaya 2 kişi alabilseler iş kolay. Kabiliyet sınırlı, kondüsyon zayıf, karşı takım da armut toplamıyor, giriyorlar 6 kişi sıçan mevkisine. Sonra da biz küfür ediyoruz Mustafa Sarp'a, Barış'a, Ayhan'a topu kaptırdıkları için.

Surinamlı, bu işin böyle güzel olduğuna inanıyordu. Ezilmek pahasına da olsa böyle oynamak istiyordu. Ustalarından öyle öğrenmişti, Gullit'le, Van Basten'le Ajax'da, Milan'da destanı böyle oynayarak, Barca'da aynısını oynatarak yazmıştı. Eğer futbolu oynayan en büyük takım sen olacaksan, alınacak en değerli kupayı senin futbolcun elleyecekse, o daracık alanda topu kaptırmadan 20-30 pas yapabilecek futbolcuların olmalıydı.  O kadar uzun pas trafiği, stadyumu dolduran taraftarları coşturacak, arkasından güzel futbol ve zaferler gelecekti. Eğer Galatasaray kendi tarihini aşıp Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olacaksa Surinamlı'nın rüyasındaki futbolu oynayacaktı. Kimi denediyse yapamadı. 7 dönüm arazinin, ancak 2 dönümünde oynatmaya çalıştı Servet'i. Servet ne yapsın, yeteneği sınırlı, pas vermek üzere attıkları topu şişirdi ileriye. Sıfır isabetli şişirmeleri bizim kayışları kopardı. Mustafa Sarp toptan kaçtı, Ayhan emekliliğine gün sayıyordu o kaçmadı, küfürü yedi. Hakan Balta inceci değildi, 5 metrekare alanda ver kaçlara giremezdi. Cana dar alan paslaşması yapabilecek teknikte değildi Surinamlı için. Barca'da olsa da oynatmazdı, Galatasaray'da olsa da. Elano ısrarla topa geniş alan kazandırıyordu. Top oynama alanını genleştiriyordu. Bir türlü hocanın istediği gibi oynayamıyordu. Elano'yu da oynatmadı. Pino'da, Kewell'de onun futbolcuları değildi. Hatta Arda, Arda olmasa, canımız kanımız olmasa, yeni transfer olsa onu da oynatmayacaktı. Dar alanda ortada sıçan oyununda sıçan olmak istemiyorsan, rakibinden çok koşacaksın.Aslanlara yem olmak istemiyorsan,öyle en yavaş koşan ceylan olacaksın ki, en hızlı koşan aslandan daha hızlı koşacaksın.

Mustafa Sarp'ı, Barış'ı, Servet'i oynatmasındaki sır buydu belki de. Onlar çok koşabiliyorlardı, bir tek eksiklikleri vardı sadece o da futbolcu olmalarıydı. Lisans verildiğine göre, bunlar futbolcuydu, hem çok koşacaklar sıçan olmayacaklar, hem de her daim 2 veya daha fazla futbolcuyu sıçan gibi oynatacaklardı. Ne bilsindi koskoca Reykart, bunlara futbolcu lisansını o mu vermişti? Katır gibi kuvveti olan bu futbolcular ah bir de kendi aralarında 30 pas yapabilseydiler. Belki biz bu sene Seyrantepe'de Avrupa Ligi'nde yarı final rüyalarına yatıp, Final için para biriktiriyor olacaktık. Rüyadan uyandık,ezildik, ezdiler, bir birimize girdik. Kendi futbolcumuza sövdük, bu takım  bir daha asla Avrupa Şampiyonluğu göremeyecekti, Reykart ütopyasını koltuğunun altına alarak aramızdan ayrıldı. Ve biz kokmaya devam ediyorduk hala.

Pratik, her zaman teorinin a.mına koymuştur. Hagi kokmaya yeni başlamıştık ki bela maça çıkmamız gerekti sıcağı sıcağına. Bir de baktık, Surinamlı'nın oynatmadığı Elano-Cana-Pino sahada. Artk mecburiyetten mi, Hagi pratiği mi yakında görürüz. Gördüğümüz maçın kokusu geçmedi henüz. Elano 20 pasla kat edilecek mesfeyi tek pasla halletmenin daha efektif olduğunu ispatlama derdine düştü. Oyun bütün bir alana yayıldı. Ortada sıçanı onlar oynamaya kalktılar top onlara geçince. Ne var ki biz 2 den fazla sıçan soktuk aralarına. Kadıköy'deki maçın pratiği böyleydi. Orta sahada rahat paslaşamasınlar, 50.000 kudurmuş salyalarını akıtamasın, 2525 yaralı aslan kükresin diye koydu presini Hagi. Top bize geçtiğinde de ortada sıçan oynamanın alemi yoktu. Ayhan'la, Elano'yla açtılar yelpazeyi. Pino'yla, Miso'yla indireceklerdi az kalsın. Berabere kaldık diye de sevinmedik, bakmayın siz yalama basına. Evliyalar elimizden aldı, yatırdık ama işi bitiremedik. Biz güzel koktuk, yenilseydik bile aynı eylemi koyacaktık.

Amma ve Lakin, her pratik, bir teoriye dayanmalıdır. Eğer biz bir daha asla Avrupa Şampiyonu olmayacaksak, teoriye falan gerek yoktur. Olur da yüz senede bir bir deli nesil gelir, bir Maradona bir Hagi denk gelir, kırık bacakla, çatlak kabugayla bir final daha oynar, kupayı yine getiririz. Yok kardeşim burası Türkiye futbolu pratiğidir diyorsan, hedefin Fenerbahçe'nin önünde ligi bitirebilmek ise eğer bu futbolcular Hagi'ye yeter de artar bile. Trübündeki çapulcu da bir kaç maç sonra unutur gider, ihaneti. Nasıl olsa Hagi bir daha yenilmez ve bu defter sümen altında daha çok bekler.

24 Eki 2010

Daha Ölmedik; Fenerbahçe 0- Galatasaray 0

Fenerbahçe şut çekmeden tamamladı maçı. Aykut hayatının en büyük maçını çıkardı. Top gelmedi. Ve son dakikalara girerken hopörlör destekli 50.000 balon sustu ve bizim 2525 yaralı aslan kükredi. Ne desek, ne yazsak? bu futbolla normalde hezimete uğratmamız lazımdı. Ne var ki  bizim eski Galatasaraylı ataların ürküttüğü yatır var, evliya mezarı var sanki bu stadyumda. Aynı oyunu onlar Sami Yen'de oynasalar çok rahat yenip dönüyorlar. Kanama durmuştur en azından, Kadıköy'de Fener'in ambarına fare girmiştir. Darısı bir sonraki maçadır.

Daha maçın başında geçiriyorduk, çizgiden çıkardılar. Lukas'ın bazukasına Volkan uzadı, Pino'nun şutları az farkla girmedi. Son saniyede kendimi hazırlamıştım. Taraftarın olduğu kaleye Pino asababilseydi, atacaktım kendimi yere.

Galatasaray, Galatasaraylı beraberliğe asla sevinmez. Ancak oynanan futbola gırtlağını parçalar. Ölmedik daha, biz buradayız diye bağıran taraftar Hagi'yi, Hagi taraftarı selamladı. Maçla ilgili fazla bir şey söylemeye gerek yok. Biz Galatasarayız, bu günler için varız.

Galatasararayın maça giden taraftarına, direniş başlatan futbolcularına ve Hagi'ye teşekkürlerle.  

2525 Şir-i Jiyan

2525 has Galatasaray evladı tribünde korkma,

Galatasaray kayıtsız, koşulsuz, seçimsiz kongresiz Galatasaray Taraftarınındır. Milyonlarca Galatasaraylı adına Ali Sami Yen'de sonuç ne olursa olsun tepinen 20.000 kişidir. Bugün Kadıköyde olacak olanlar da o 20.000 kişinin usaresi, çekirdeği, DNA sıdır.

Hepiniz Metin gibi oynayın, yenilmekten sakın korkmayın. Hayatımda belki de ilk defa Fenerbahçe maçından korkmuyorum. Geçirip geleceksiniz, sadece Fenere geçirmekle kalkmayıp, bütün bu klab-ı zulme karşı muzaffer olacaksınız.

Başında, Commandante, yanında Tugi, köşedeki kafesin içinde 2525 şir-i jiyan, 11 artı 3 nefer ve bütün Dünya üzerine dağılmış milyonlarca Galatasaraylı arkanda.

Ey büyük Galatasaraylı 2525 kişi, bu güne kadar utku vadeden pek çok lafımı işittin. Bahtiyarım ki çoğunda Galatasaray beni isabetsizliğe uğratmadı. Bugün yine aynı kararlılıkla sesleniyorum, bütün Galatasaraylıların öncü birliği sizlersiniz. Gırtlağınız parçalansın, kısılmış televizyon sesini yırtın, bir gün Büyük Galatasaray Kadıköy'de evire çevire yenecek, ve o gün oradaydım diyecek olanlar bir ömür boyu boyunlarında kahramanlık madalyalarını taşıyacaklardır.

O gün bugündür, yüreyedurun, parlayadurun, kükreyedurun çocuklar, gazanız mübarek olsun.

22 Eki 2010

Eski Tüfek Derki; Spartaküs ve Commandante

SELAM OLSUN SANA KAHRAMANIMIZ!...

Çok şey yazıldı seninle ilgili, çok şey anlatıldı. Ben hep aynı şeyi söyledim Hagi, Hep aynı şeyi haykırdım…

“ADAMSIN ULAAN, ADAM”

Çok şükür, çok şükür diyebildim hep, hiç bir eyleminde beni yanıltmadın…

Bildiğim ve bildiğimce söylediğim birkaç şey var,

Birincisi bu ülkede çok az adam gibi adamın yaşadığı, yaşatıldığı bir alemdir futbol dünyası… Sen de eğer yaşayacaksan bir tek nedenle yaşayacaksın anladığım. Yarattığın derin ve içten sevgi seli seni yaşatacak. Çok az bilinen bir duygudur benim ülkemde vefa. Ama gezindiğim sitelerde gördüğüm ve beni bahtiyar eden derin sevgi, bağlılık ve vefadır gencecik dimağlardan yükselen. Bu şarap çanağına edilesi heyüla içinde o güzel çocukların senin için yazdıklarını okudukça gurur ve umut duyuyorum. Ve yarattığın bu sevgi selinden dolayı sana bir kez daha teşekkür ediyorum HAGI…

İkincisi geliş tarzın elbette. Ben insanımı bilirim. Nasıl ki hep önde ve cesur olduysan gene öylesin. Misal İstanbulspor maçında o kağıttan kaplanlar için korku dağları beklediğinde gidip çaktın penaltıyı ve uzun yürüyüşü başlattıysan yüreğin ve on kere canlı gözlerinle. Gene onlar kağıttan kaplan ve korkak ve hain ve sen gene değişmedin…

Ateşten gömlek en çok sana ve Spartacus’a yakıştı tarihte…

Üçüncüsü biz biliriz ki pezevenkler satar yalnız dostlarını. Biz seni satmayacağız. Haydi çocuklar!..

Sahip çıkalım HAGI’MIZE…

Yemeyelim, yemelerine müsaade etmeyelim beş paralık adamların!…

Gazan mübarek olsun. YÜRÜYEDUR ASLAN YÜREKLİ ADAM!….

Çetin,