25 Ara 2010

Ali Sami Yen'in Fişi Çekilirken



Ali Sami Yen Stadı'nın fişini çekenler, aynı zamanda büyük Galatasaray taraftarının da fişini çektiler. Hiçbir şey sebepsiz olamaz, bu gerilemenin, bu yok oluşunda sebepleri var. Ve bu yok oluşun en önemli sebebi ne yazık ki sahada alınan ya da alınamayan puanlar değil. Bilerek yapılmışsa bütün bunları tezgahlayanlar, şerefsizdir, ahlaksızdır. Yüksek dolandırıcılıktan yargılanmalıdır. Hayata tutunduğu tek şey Galatasaray olanların hayallerini yıkanlardır. Tarih bunları affetmeyecektir. Yok bu işleri bilmeden yapmışlarsa o daha da kötüdür, kendilerinden daha iyi yapacaklar varken, her zaman yazdığımız gibi, 300 eski sporcu, 200 yeni zengin, 500 prostatlının oylarıyla gelip, meçruluk kazananları, yaptıkları bütün kepazelikleri yasal zemine oturttuğunu sananları, tarih affetse bile büyük Galatasaray taraftarı affetmeyecektir.   
                                                       

Ali Sami Yen Stadı, tarihe cehennem diye nam saldığındaki resmi, üstteki gibiydi. Betonlarında tepinenler, yırtınanlardan korkan, tırsan nice takımlar cesedi bu cehenneme teslim edip ülkelerine dönmüşlerdi. O tribünlerde bulunanlarda Galatasaraylılığın saygı doruğunda, başları dik, görevini yapmış insanların huzuru içindeydi. O yoğunlukta, ne çapulcular, çapul işlerini yapabiliyorlar, ne satılmışlar taraftarı satabiliyorlardı. Taraftarın ciğeri dediğimiz böyle bir şeydi işte. Birilerine çok geldi, birileri en güzel duygularımızla oynadı, tekerimize çomak soktu. Elimizden koskoca takımı aldı, sıradan lig takımı haline getirdi. 

                                         

Önce Eski Açık tribünlerden başladı, fiş çekme operasyonu. Rizeli bir laz müteahhite verilseydi iş, eminim bundan çok daha güzel, çok daha tribüne benzer bir yer yapardı. Tribünün numaralıya bakan tarafı follaş gibi açıkta. Dışardaki Migrostan kale görünüyor. Yani Galatasaray penaltı atarken, dışarıda biri mantar patlatsa, iki araba çarpışsa penaltıyı atan onları görebiliyor. Bank Asya ligindeki stadlarda bile yok böyle bir görüntü. Kapalıya yakın tarafta da aynı boşluk. Araba garajı gibi. Misafir tribünu dedikleri ye de burada. Eğer bilerek yapılmışsa tekrar da sorun yok, şerefsizliktir. İddiaya girerim 1525 kişilik bölümde 50 kişi maçı izleyemez orada. Yanlarda plastik paravanlar var. Pislik içinde, içindeki taraftarlar köpek muamelesi görüyor. İnsan misafir tribünü demez bari. Bir insan orada maç seyredemez. Diğer yerler de aynıdır belki, belki değil aynı ama biz ne, bizim ne farkımız var o zaman onlardan. Ne olur adam gibi maç seyretseler gelen misafirler. Tribünün geri kalan bölümünde üniversiteliler var. En etkin olanlar yani, ne var ki çapulcuları oraya gönderdiler. Aklı başında olanlar her maç dayak yiyor, aşağılık taraftar lideri dedikleri insan organizmalarından. Tribün bütünlüğü yok, bağırdıkları duyulmuyor. Bir de üstünü örtmüşler tribünün. Galatasaraylı iş adamları yapmış Bu kadarlar işte, bu kadarına güçleri yetmiş, anten iş adamlarımızın. Yağmur yağsa engel değil, rüzgar esse engel değil. Güneşte maç oynansa yine bir boka yaramıyor. Üstü kapalı olmasa daha iyi. En azından direklerin arkasına gelenler maçları net izleyebileceklerdi.  


Ali Sami Yen'i zehirlemeye başlamışlardı bir kere, devamı gelecekti. Kapalı altı yatırdılar sonra yoğun bakıma. Orda maç seyreden bilir. Yarısının tepesine, kapalının altı kabus gibi çöker. En üst basamaklara takılsan kapalı tribün üstüne çökecekmiş gibi gelir, skor tabelasını göremezsin, numaralının üstünü göremezsin. Gerçi görmesen de olur da, açığın da çoğunu göremezsin, tezahüratlara öksüz, yancı olarak katılırsın. Alt tarafa gideyim de her tarafı göreyim desen bu sefer önündeki tel örgüler mani olur sana. Yetmedi reklam panoları falan, stadın sahaya en yakın yerinde olursun ama taç çizgisini göremezsin. Velhasıl stadın en kötü yeridir. Aynı açı, Fenerbahçe stadında en pahalı yer olmasına rağmen, bizim stadımızda çapulcu bile gitmez oraya. Olsun biz razıydık, ilk resimdeki gibi olmaya. Hınca hınç yoğunlukta, üst tarafla bütünleşen taraftar ölümüne  bağırırdı. Ne yaptılar mezar kazıcıları? Alt tarafı en lüks koltuklarla donattılar. Üstten görülmesin diye(üstte öcüler var ya o yüzden) gecekondu çatısı yaptılar. Stadın en kötü yerini en pahalı yer olarak iteleriz sandılar. İlk sene stadı bilmeyen kerizlere itelediler. Kapalı alttan kombine alanlar bir iki maç sonra verdikleri parayı haram ederek maçlara gelmemeye başladılar. O maçlar bu maçlar , ben kapalı altın dolduğunu görmedim.


Ameliyat devam ediyordu. Kapalı üste sıra geldi. Cehennem diye nam salmışlar şimdi cehennemin kaç buçuk olduğunu göreceklerdi. Kapalının önüne sert, kalın camdan perde koydular. ilk 3 sırada oturanlar, daha doğrusu ayakta duranlar sahayı göremez oldular. Cam o kadar pis ki, duvar örseler daha iyi. Ha cam, ha beton. Adı cam, saydamlığı falan hak getire, pislikten bok getire. Betonun üstüne çıkan tecrübeli taraftar çıkamaz oldu tabi. Neymiş? alta adam düşüyormuş. Ben 30 senemi geçirdim o betonun üstünde, ne maçları tek ayakla tepinerek izledik.  Atılan gördüm de, düşen tek adam görmedim. Geçen yıl düşen adam da o pis cam paravan yapıldıktan sonra düştü. Binlece kişi bir birine yapışır o betonun üstünde, ya hiç kimse düşmez ya 500 kişi birden düşer. Sonunda 3-5 '' bağırın lan''cı çapulcuya teslim edildi kapalı tribün. Yaptıkları tezahürat duyulmaz oldu. Ne sahaya en ufak bir katkıları var, ne kendileri eğlenebiliyor. Etki tepki olayı, bu trübüne bu takım da çok bile olunca koskoca mazi itin götüne girdi, çıkartacak leylek arıyoruz.  
                                           

Daha bitmedi çilesi mübarek stadın. Yeni açığın altını oymaya geldi sıra. Kim bilir hangi eski Galatasaraylı zengin iş adamına koltuk çıkıldı. Hangi sivri zekalı tere yağından kıl çeker gibi dolandırdı Galatasarayı. Loca yaptılar alta. Hani televizyondan seyredenlerin, her maç gördüğü, hiç bir zaman neden dolu olmadığına bir türlü akıl sır erdiremediği yeni açık alt localarına. İnsan dışarıdan bakınca inanıyor. Bu seyirciler ne salak diyor içlerinden. Neden sahaya yakın olan, lüks koltukları bulunan localara kimse girmez diye. Aklı olan, hayatında tek bir kere Ali Sami yen'de maç seyreden Galatasaraylıyı, üstüne para versen oradan maç seyrettiremezsin. Açığın duvarı üstüne yıkılacakmış gibi gelir. En ufak bir depremde altında kalırsın hissine kapılırsın. Tezahürata katılamazsın, seyirci bütünlüğü olmayınca, yeni açıktan çıkan ses artık yarı yarıya düşmüş demektir. 

Dolmayan Ali Sami Yen'den, ses de çıkmaz olur. O yüzden bağırdık sanan 200 kişi ne derse onu dinlersin. Stadın görünmeyen tarafını anlatmaya gerek yok. Onlar sadece maça gidenleri ilgilendiriyor. Ben maça gidemeyen Galatasaraylılara,  eskiden gördükleri manzarayı, şimdi neden görmediklerini sorgulayanlar var ise onlara aktarıyorum. Ali Sami Yen'in fişini çektiler. Kendi kendine eceliyle ölmedi. Ülkenin en kabadayı stadını yapmakla, taraftarı oraya götürmekle bu günah silinmez. Hiç kimsenin olmasa bile benim iki elim yakanızdadır vicdansızlar. Ali Sami Yen Stadının katilisiniz.  

20 Ara 2010

Helal Olsun Konya'lı Galatasaraylılar

Aklımız sıra bu işin merkezinde olan bizleriz. Öyle ya , her maça giden, bağıran, baskın olan bizleriz. Yönetim bizden tırsar, beleş bilet bize dağıtılır. Galatasaray çapulcuları, anlı şanlı İstanbul taraftarıyız biz. Kombineler bizim, takım bizim, istediğimizi yapmakta serbestiz. Biz istersek saha kapattırırız, Galatasaray'a ceza aldırırız. Futbolcu bize koşarak gelir, yalandan formadaki armayı bizim önümüzde öper. Her maç bize yaranırlar, maçtan sonra boka bakar gibi bakarlar ayrı. Biz de kendimizi bi bok sanar dururuz, havamızdan geçilmez, her kes gider, biz mostralıkızdır, kalırız.

Siz kimsiniz peki? Gariban Anadolulu Galatasaraylı. Senede bir defa, takım şehrinize gelecek de o maça gideceksiniz de, yetmiyormuş gibi durumdan vazife çıkartıp kendinize Galatasaraylı diyeceksiniz. Hadi ya!

3 sene önce Konya'da Mehmet Kızılay, Necati'yi,dövdüğünde ordaydım. Takım kar yüzünden gidemeyip tekrar otele dönmüştü. Rixos otelde kendi odamda sakladım Mehmet'i. Elimden gelse bir yumruk da ben atacaktım Necati'ye. Hasan Şaş, yana döne Mehmet Kızılay'ı arıyordu, ne yapacak sa?

Gazetede okudum. Takımın kamp yaptığı otele  gelen taraftar Ali Turan'a küfür etmiş. Taşşakların sağ olsun lan Konyalı. Biz 10 binlerce Galatasaraylının yapamadığını tek başına yapmışsın. Ali Turan'ı zor zapt etmişler, kadrodan çıkarmışlar. Puşta bak, biz bilmiyor muyuz lan? ligin en kötü bekinin sen olduğunu. Uğur Uçar'ın satışından, senin alınışından komisyonları götürenleri tanımıyor muyuz? 6 ay seni bi bok sanıp bekledi bu keriz taraftar. Senin yüzünden koskoca şehirle papaz olduk. Bundan sonra Kayseri'de bok yeneriz Kayseri'yi. Bir hırsız yönetici seni aldı diye Galatasaray futbolcusu musun sen şimdi? Sen kimsin lan, Galatasaray sağ bek bölgesini işgal edeceksin. Seni seyredip midesi mi bulansın senede bir defa takımını görecek olan taraftar. Helal olsun sana kardeşim, her kimsen benim gözümde Ali Sami Yen'de maçlara giden en büyük seyirciden daha büyük Galatasaraylısın.

Kaleciye Kova demişler. Orada abartmış  güvenlikçi Galatasaraylı. Kova değil, kova suyu tutar, bi işe yarar. Sepet demesi lazım, bok çuvalı demesi lazım. Nezihi götü taraftarın üstüne yürümüş, şikayetçi olmuşlari, belki işten attıracaklar garibanı. Ulan 10 senedir kimseye hissettirmeden geçinip gidiyorsun işte hıyar. Bütün Galatasaray sepetlerinin amirisin. Tavuğuna kış diyen yok, bunlar ne biçim kaleci Nezihi Usta diyen yok. Kaleciliğin neydi ki, kaleci antrenörlüğün ne olacak? Yalan mı lan, taraftarın benzetmesi. Hagi'yi de alet etmişsiniz hokkabazlığa. Ben hoca olsam bırakırım dövsünler.

Sana da bin defa helal Konyalı güvenlik memuru. İşinden gücünden olursan haber ver. Biz yapamayız senin yaptığını. Bizi ehlileştirdiler, evrim geçiremeyen azgın, deli, barbar Galatasaraylıları (benim gibileri) kovdular. Televizyondan bile seyredemez duruma getirdiler. Köydeki köpekleri topladılar, futbolcular ciplerine binerken yanlarına değnek almıyor artık. Maça gidenleri de asimile ettiler. 10 dakika kalana kadar dışarıda biraları içiyorar, sonra girip sidik gölü olmuş tuvaletlere işiyorlar. Çapulcuların emrine girip, maçın başında üçlü çekiyorlar, kendilerini eğlendirip dönüyorlar. O sırada maça gitmemiş milyonlarca Galatasaraylıyı düşünmüyorlar tabi. Tarihin en kötü takımına tezahürat yapıyorlar. İşte bunlar ne güzel taraftardır. Tam müşteridir.

Müşteri olmayıp da sizin gibi taraftar olsalar, bu takım bu futbolu oynayabilir mi? Bu kadar kabiliyetsiz futbolcu, hoca oynatsa bile bir bahane bulup oynamaz. Bakın Sarp oynuyor mu? sakatım bahanesiyle araziye uydurdular. Seyrantepe'deki ilk maçta 16 numaralı formasıyla sahada olacaktır.

Gelinen noktada hep suçlu aradık durduk. Bendenizin tek suçlusu Başkandı elbet. Ama eksik oldu, ilave ediyorum, kabahatin çoğu, söylemeye dilim varmıyor ama, Galatasarayın maçlara giden taraftarındır. Birileri maça gitmemeyi göze alacak çocuklar, diğer Galatasaraylıların huzur içinde maç seyretmesi için başka yol yok. Biz bir zamanlar numaralıda, havana puromuzu yakar, maçları öyle izlerdik. Karşıdan da eserimize bakar iftihar ederdik taraftardan. Biz bilirdik ki, takım dara düşse bile o taraftar diriltirdi, Dünyanın en büyük takımlarını ürkütüdü. Geldiğimiz noktaya bakın, değil takımı seyretmek, taraftarı seyretmekten bile iğreniyorum.

Konyalı Galatasaraylılar, size teşekkür ediyorum. Keşke her Galatasaraylı sizin gibi olsa. Bu Galatasaray sahipsiz kalır mıydı hiç.

19 Ara 2010

I Do Not Love You Hagi; Konya?- Galatasaray?

Bilmiyorum kaç kaç. Tarafımdan 30 dakika seyredilebildi. Yemek yerken, önünde bok olur ya, biri kusar ya aynı, midem bulandı kaçtım televizyon başından.

Bir zamanlar Galatasaray kadrosu şöyleydi; Haydar- Fettah, Ali Çoban, Fatih; Sefer- Cüneyt, Turgay, Cengiz. Sinan, Ayhan, Bülent. Biz o zaman maçlara gider, maçın başından son dakikaya kadar takıma küfür ederdik. Haydar gol yesin diye dua ederdi zaten boş olan tribünler, yarısı Galatasaray gol attığında giderdi. Sinan, penaltıyı gole çevirdiğinde de biz çıkardık maçtan. Ama inanın sevgili çocuklar o takım, bu takımdan 10 gömlek üstündü. En azından tamamı Galatasaraylıydı. Galatasaray yenildiğinde ağlarlardı. Sokağa çıkmazlardı. Taraftar kızdığında, formayı bırakır çıkarlardı.

Hayatımın, bütün alanlardaki en büyük kabusları, Aykut, Servet, Balta, Ayhan, Gökhan Zan kombinasyonuydu. Mustafa Sarp sakat olmasa mutlak o da içlerinde olacaktı. Ve bu kabusu yarım saat bile olsa bana seyrettirdin ya, seni sevmiyorum Hagi. Bu takıma Hoca diye geldin ya, bendeki bütün izlenimler bulanık hale geldi. Ben hayatın akıp giden gerçeğinin dışında kaldım. Çok net söylüyorum, Galatasaraylı değilim artık ben. Alacağı neticeler umurumda değil. Çünkü  bu takım Galatasaray değil. Sahada futbol oynuyoruz diye iddia eden bok sineklerinden taraf değilim. Hiçbir maçı da izlemiyorum. Ben zaten futbolu sevmezdim, Barcelona'dan sonra nefret ettim.

Biz bu yaşımıza kadar geldik ,kendimize Galatasaraylı yaftası yapıştırdık diye, her önümüze çıkan sarı kırmızı formalıları bizden mi sayacağız. Yok öyle bir şey kardeşim, hak adalet, dürüstlük delikanlılıksa marifet, bugün oynayanların her maç yenilmesini, beter olmasını istememiz lazım. Bugün her şey silinse, bütün kayıtlar kaybolsa da yeniden başlasa düzen. hepimiz yeniden takım seçsek, Türkiye'de Galatasaray'ı seçecek 1000 kişi bulamazsın.

Kaleye Aykut'u geçirmiş, niye ki? Niye olacak geçen hafta gol yemedi, hatta bir kaç maçtır Aykut gol yemiyor, kale hakkı. Servet'te geçen hafta muhteşem bir maç çıkarmış, ne ayağıyla, ne götüyle topa dokunmuş, banko oynaması gerekiyor. Hakan Balta  Galatasaraylıların anasına avradına küfür etmesinden sonra yapması gereken şey var. O da bizim anamıza avradımıza sövecek, nasıl peki?. Nasıl olacak lan saflar, ilk 11 de orta sahada oynayarak tabi ki.

Başka küfür eden yok mu acaba? diye düşünmeye hacet yok. Ayhan Akman, Serdar Özkan, Gökhan Zan.... futbol oynamıyorlar, bizim gelmişimize geçmişimize küfür ediyorlar. Siz duymuyormusunuz? daha ne kadar bekleyeceksiniz?

Bu yazdıklarımı okuduklarını bilsem, hayatımın en ağır küfürlerini bu futbolculara, bu başkana yazacağım. Sonuç ne olursa olsun, her fırsatta yumruk yumruğa kavgaya da varım, mahkemelerde olmayan paramdan tazminat kaybetmeye de. 42 senem uçtu gitti, Galatasaraylı yaptığım çocuklar büyüdüler, delikanlı oldular, beni yakaladıkları yerde dövecekler. Düzelmez, geçmiş olsun, Galatasaray öldü. Yeni bir takım,yeni bir isim, yeni bir arma, yeni bir renke ihtiyaç var. Ha biz o zaman o takımı tutarmıyız, tutmazmıyız bilinmez.

Bu takımı tutmuyorum, muhatap almıyorum, yendiği zaman en ufak bir şey hissetmiyorum, yenildiğinde tarifi imkansız huzur duyuyorum. Hepinizin allah belasını versin, hepinizin anasına avradına en ağır küfürlerimi iletiyorum. Pes, bittim, yoruldum.

Hagi seninde allah belanı versin emi. Benim kırıntıları kalmış sevdamı elimden aldığın için.