20 Ara 2008

adam Sandıklarımız ;Metin Tokat


Nasıl atlamışız büyük Galatasaray Taraftarı bu adamı. Sıyrılmış geçmiş, gazabımızdan kurtulmuş. Futbol camiasının en azılı Fener'lilerin aksine golü nizami bulmuş, imbikten süzmüş, acabamı diyenlerin yüreğine su serpmiş.

Araştırmış kardeşlerim, kendisi hakemken elle oynayanı görmemiş. Fırsat bu fırsat demiş, yıllarca beklemiş, elle atılan bir golü haklı görmüş aklı sıra kendisini aklamıştır. Elle oynayanlara demek toleransı var eski ve her zaman eski kalacak eski hakemimizin. İnsanın aklı hafsalası almıyor, bu adamlar vakti zamanında mutlaka bizim maçlara da çıktılar. Çetele tutmadık nasıl tecelli etti yönettiği maçlar acaba.

Ah ulan Metin Tokat, en kötü hakemlerden Talat'ın oğlu. Böylesine aşağılık pozisyona gol diyorsan bedeli nedir. Ne çıkarın var, varsa üç kuruşluk çıkarın değermi dünyanın küfürünü yemeye. İnan bana Önder Turacı bile küfür ediyordur sana. Önder ne de olsa Belçika kültürür almış, bu boktan gole ne sevinmiş ne birine sarılmış. Sarı kart vermesin diye hakeme koluma çarptı derken aşağılık Yasin'den fırça yemiş ne olduğunu anlamadan yerine dönmüş. Volkan'a izah etmiş nasıl kaleye girdiğini topun. Utancından topunu oynayamamış ve sen aşağılık eski hakem kraldan çok kralcı olup Fener yalamalığı yapıyorsun.

Haklısın aslında, Fener'e yaranmayıp kime yaranacaksın. Dikkate almışlardır merak etme sayın Tokat, sadık bir kul oldun ilgili camiaya. Artık yolun açık, yakında en büyük kanallardan birinde hekem yorumcusu olursun. Ha dikkatli ol yetmez bir Galatasaray maçı kolla, belki çoktan kusmuşundur da biz seni adam yerine koymadığımızdan okumamış, duymamışızdır. Sıç Galatasaray'ın ağzına, bizim maçta bizim lehimize (olmaz ya) çalan hakemi itin götüne sok sokabilirsen. O zaman yırttığının resmidir.
Ben hiç bir şey diyemiyorum, kilitlendim, bu gole nizami diyen mikroorganizma için ne desek boş. Beni izleyenlerin isteğini yerine getirdim sadece. Bi bok sandıklarımıza ekle dediler. Eklemiyorum lan, bokluğunda bir şerefi var, birileri okuyor sonuçta. Bu yaratık bok bile değil, okumayın sakın. Hele ki yorum bile yazmayın, lanet olsun böyle insanlara sadece.

El Klasiko

5 gece önce El Clasico'yu seyrettik. Boşuna klasik maç dememiş adamlar. O maçın hakemi maçı Dünyada kaç kişinin seyrettiğini biliyor. Bizdeki maymunlar gibi FİFA kurallarını değil, insan kurallarını uyguluyor. Ne sarı kart diye yırtınan Raul'u görüyor, ne penaltıya küfür eden kaleci İlker'i. Ben hakem olsam bana küfür eden futbolcuyu oyundan atmam. Duymamazlıktan gelir maçtan sonra yumruk yumruğa kavga ederim. Bana edilmiş bir küfürden rakip takıma niye avantaj sağlayayım.

El Clasico'yu hala seyrediyoruz, bizim için maç bitmedi. Ama bizim el klasiko vakasında televizyonu kapattık. Altan Tanrıkulu görmüş, Önder yerine gittiğinde Volkan golü nasıl oldu diye sorunca sağ kolunu işaret etmiş. Yazıklar olsun ki önceki el, kol vakasında Önder sahadaydı, maçı Fener 2-0 geriden Aykut'un öküz gibi tren geçişini seyrederek maçı oluruna bırakmasıyla 4-2 kazanmıştı. Kazanmıştı lafın gelişi, futbol tanrıları yukarıdan seyrediyordu, sırat köprüsünü Denizli'de kurmuşlardı. Yıllarca unutamayacakları bir azap verdiklerini düşünüyorlardı totemler. Kime ders vereceksin bu ülkede. Sporcuda ahlak yoksa hakem ne yapsın. Fenerbahçe'li Davut gol atıyor, topa en yakın kaleci 1.5 metre içeri düşmüş topa gol demiyorsa hakem ne yapsın.

Konya gol atmış(başka kanaldayken gol yazınca tekrar 77 ye basıp golü izledim) top ikinci defa Fenerbahçe ağlarından dışarı çıkmış.(birinciyi yazmaya gerek yok). Fenerbahçe'li futbolcular gol değil diye itiraz ediyor. Hakem ilk yarıdaki pozisyona kafayı takmış olsa da bu golü acabamı diye vermese ne olacak.(ben çok isterdim avut vermesini). Yani ağ olmasa göz görmüyormu çerçeveyi. Bizim mahalle maçlarında ağmı vardı. Acaba bizim gollerin çoğu güme mi gitti. Hiç biri gitmemiştir. Golse goldür, en azından yiyen kaleci doğruyu söyler. Volkan yumurtlamış, top hakemin esas yapması gereken şeyi yapmamasıyla, (ağları yalandan sallamış, üşenmiş) topun delikten dışarı çıkmasını ganimet sanmış can havliyle itiraz ediyor.

Sıkıldım, hepimizde var aynı illet. Şu nalet olası maç kazanma primi yüzünden, kazanmak için her yol mübahtır felsefesinden, sahrekar sporculardan çok sıkıldım. Evvelki sene Sivas maçında oyunun durduğunu sanan Sivaslı futbolcu ceza sahasında topu eline alınca penaltı kazanmıştık. Penaltıyı utanmadan Ümit Karan atmış, birde utanmadan sevinmişti. Yani hastalık bulaşıcı, sahtekarlık hastalığı. Bakalım ilk kim taburcu olacak.

Kaleci Santsciz'in geçen hafta yaptığının daha ağırını yapıp yumruk atacak, gerekirse atılacak ama bir insanlık dersi verecek biri daha lazım. Hatta bir tane yetmez, her maçta sahtekarlık yapan futbolcuya gerek kendi takımından, gerekse karşı takımdan tepkiler gelecek, yüzüne tükürülecek, aldığı prim haram edilecek, dışarda kendisiyle arkadaşlık edilmeyecek, sahtekar futbolcular takip edilip gerekirse milli takıma bile alınmayacak, televizyonlarda pozisyonu gören söyleyecek.... bunun gibi onlarca yaptırım.

Düzelir mi? peki, düzelmez, biz kendimiz söyler kendimiz dinleriz. Bu sahtekar düzende futbol mu dürüst olacak. Her şeyimiz doğru da futbolumuzmu eğri. Her zaman söylerim biz bir garip çingeneyiz, nemize gerek gümüş zurna. Oturun el klasiklerimizi seyredin, gök tanrıya dua edin bize denk gelmesin.

19 Ara 2008

Langırt


Şu pis kış günü, ülkenin ambarına fare girmiş, millet can derdine düşmüş, yapacak en kötü şey bile yapılamıyor, ve ondan kötüsüne razı oluyoruz. Fenerbahçe maçı seyrediyoruz. Dese ki şu an biri gel tavla oynayalım dışarda soğukta yağmurda, oynarım. Ne yazıkki Fenerbahçe maçı seyrediyordum. Maç başında Oktay'ın yorumlarını dinledik. Dinledik ama unuttuk ne dediğini. Demekki bir şey dememiş. Kuddisi maçın hakemiymiş, üşendik söyleyemedik garanti bi kelek olacak diye. Bizde ne Poliannaymışız, Fahri Tatan'dan pas Veysel'den gol bekliyoruz. Cihan Haspolatlı kırmızı kart cezalısıymış. Eşşoleşşek bir kerede bizde kırmızı kart cezalısı olsaydın. Ne etliye karıştın ne sütlüye dolandırdın hocaları 5 sene banko oynayıp bize tribünleri yaktırdın.

Oynanan sporun ne olduğunu anlayamadık. Stadyum futbol stadyumuna benzemiyor. Seyirci (dediğimize bakmayın seyreden yok) sahayı belirleyen çizginin en yakın 70 metre uzağında. Dünyanın en kötü stadında oynanan müsabaka.(2 Galatasaray maçı seyrettim). Fukaranın düşkünü beyaz giymiş kış gününde zengin Fenerbahçe. Alex maç bi bitse de tatile çıksam diye yalvarıyor. Yasin, Önder Turacı beklemedikleri hafta ilk 11 de. Kısaca gol mol olacağı yok. Yani gol demek istiyorum. 3 kale direğinin hizsından topun tamamının geçtiği her aksiyona gol dersen olur, olacak mutlaka. Ama biz gol derken en az 5 pas en az 5 futbolcunun topa ayağının değmesinin ardından birinin topu 17.86 metretül kalenin içine göndermesini kast ediyoruz.

Alex bir duran top kullandı. İçeri gönderdi, kaleci çok rahat kucaklayacağı topu yumrukladı. Kafaya çıkan Fenerbahçeli futbolcular gözlerini kapamışlardı. Top gelişigüzel zıplayan Önder Turacı'nın koluna çarptı ve çizgiden içeri girdi. Kuddusi eli gördü serbest vuruşu tesbit etti. Önder mahçup döndü gidiyordu. Yan hakem kulaklıktan götünü yırtıyordu. Ofsayt değil diye bağırıyor. Ofsayt vermediki Kuddusi, el vermişti ama verdirmediler.

Velevki eline çarmadı da götüne çarptı Önder'in ne fark eder. Bir bizim attığımız gole bak birde Fener'in. Hep merak eder dururum yokmu delikanlı bir futbolcu diye. Acaba kim çıkacak. Ne olur lan hocam gol değil desen, kim kızacak sana. Hakeme yardımcı olsanız ne çıkar. Bu golü attım diye sevinecekmisiniz. Langırttan attığınız bu kaçıncı gol. Değiştirin kanalları maç bitti. Adanalı var kanalın birinde, birinde Acun Ilıcalı maymunluk yapıyor. Fenerbahçe maçı seyretmekten iyidir.
Not;Fahri tatan pas vemiş, Veysel gol atmış, bizde ne Poliannaymışız.

Efsane Sizin Olsun Destan Bizim


Bir efsane 11 tutturdular şu sıralar. Medyamızın ulemalarına bakılırsa seçilen takımın çoğu Galatasaray'lı. Aziz Yıldırım tek başına jüri olsa, sadece Fenebahçe stadında oylama yapılsa çıkacak sonuç yine aynı. Galatasaray'lı fazla olacak. Maksat o değil, adet yerini bulsun. Arda Turan'ı seçmişler embesiller. Eyvah dediler ne yaptık, aday göstermekle bile hata yaptılar. Daha dünkü çocuk, bu yaşta efsane yaparsak gelecekte ne yapacağız.

Fenerbahçe resmi gazetesi Vatan, altarnatif efsane 11 yapmış. Sağ bek Kazma Recep yerine Rıza'nın. Olsun Beşiktaş'lı bir şey değişmez. Sol tarafa hem Trabzonspor'lular üzülmesin hemide Fener'e bir kontenjan lazım Apo'yu koymuşlar. Arda'yı yeme pahasına Oğuz'u feda etmişler. Veeee Tuncaycıksın'ı efsane yapmışlar. Ben olsam Tanju'nun yerine de Semih'i efsane yapardım. Efsane işte ismi üstünde bir zaman gelir kimi inanır kimi safsata der.

Bu ülkede tek bir efsane 11 sahaya çıkmış ve muzaffer dönmüştür. Arsenal'e çıkan 11 Türkiye'nin efsane 11'idir. Kaleye Taffarel'in yerine Rüştü'yü korsun, Popescu'nun yerine Tugay'ı, Hagi'nin yerine de Yıldıray'ı çıkartırsan Dünya 3. olursun. Efsane devam eder.

Avrupa Şampiyonu ve Dünya 3. apoletli futbolcular da artık efsanelikten çıkar yazdıkları destanlarla anılırlar.

Siz Fenerbahçe'nizi efsaneleştire durun, Arda Turan'ımızı rahat bırakın, işimiz var bir destan daha yazmaya gidiyoruz.

18 Ara 2008

Efsane 11'in Efsane Futbolcusu; Arda Turan


Kiminin saçı ağarmış, kimi şişmanlamış, yaşlı başlı dede olmuşlar, en son futbolu bırakan Kral 38 yaşında. Bir zamanlar her kes kendi futbolcusunun peşinde ne maçlarını seyrettik. Ne çok övündük onlarla. Bizden Bülent Korkmaz var, Hakan Ünsal var her ne kadar şimdilerde küstüysekde kendisine, neticede bizim sol bekte efsane olmuş, tarihe geçmiş bir futbolcumuz. Tanju Çolak herhalde Galatasaray'lı kral olarak efsaneye girdi. En büyük efsane yine bizimdi, Kral Hakan Şükür gelmiş geçmiş en büyük efsaneydi.

Diğerleri futbolu bırakmışlardı. Biri ise daha dün top oynamaya başladı. Nihat'lar, Tugay'lar, Tuncay'lar. Ne büyük onur, 21 yaşındasın iki yıllık tanınmışlığın var, taraftarın gözbebeğisin.

Sen son fantastik futbolcusun Arda Turan. Senden önceki Hasan Şaş'tı. Sen sonsun. Bu gidişle de senden sonra fantastik futbolcu gelmez. Senden büyük futbolcu gelebilir ama oynadığı takımın amigosu, gol atıldığında taraftarcasına sevinen, oynamadığında taraftar gibi maçı izleyen. Arda Turan sanki içimizden birini sırayla oynatıyorlar gibi geliyor bize seni seyrederken. Biz futbolcu olsak, Galatasaray'da oynasak senden daha fazla konsantre olamayız.

Arda, bu yaşta gelmiş geçmiş en büyük 11 e koydular seni. 10 seneye kalmaz Dünyanın en büyük 11 ine koyacaklar. Bizler ölmez sağ kalırsak, çıktığın ilk maçı seyretmiş biri olarak sen nerede olursan ol seninle gururlanacağız, övüneceğiz. Galatasaray'ın Galatasaray'lı futbolcusu bizi bırakma sakın. Daha çok maç var alınacak, daha çok kupa var getirilecek. Ne mutlu bize ki Arda Turan bizim futbolcumuzsun, bir destan senle beraber olmak.

Bir Beşiktaş Tramvayı


22 sene öncesine götürüyorum sizi çocuklar. Beşiktaş maçına. Hepiniz 28 yaşındasınız. Takımınız en son şampiyon gördüğünüzde 14 yaşındaydınız. Burun buruna giriliyor Beşiktaşla son haftalara. Hatta tam kelime manasıyla burun buruna. Puanlar eşit.(Şimdiki sistam olsa şampiyon biziz, ilk maç 0-0 ikinci maç 1-1 bitti).

O zamanlar, kombine, numaralı, biletiks, araba, forma falan yok. Digitürk, oynat bakalım, Şansal- Erman şebekesi henüz kurulmamış. Alırsın bayrağını delikanlıca, havalar sıcaksa kartondan, soğuksa annenin ördüğü sarı kırmızı bereyi geçirirsin kafana düşersin yola. Ama bu maç her zamanki gibi bir maç değil. İnönü Stadında, 40.000 kişi maçı izleyecek, 40.000 kişi maça girmeyecek. Diğer bütün taraftarlar radyodan dinleyecekler maçı.
40.00o kişinin yarısının içine girmemiz lazım. O zaman maçlar gece oynanmıyor, Cumartesiden düşmek lazım yollara. Ben, Eskitüfek aldık bayrağımızı Cumartesi gecesi Beşitaştaydık. Eski Tüfeğin öğrenci arkadaşlarının evinde kampa girdik. Erkenden kalkıp, pastırmalı bir yarım ekmek arası götürdük. Ve kapalı kuyruğuna daldık. 4 kuyruk var, deniz tarafına yakınlardan ikisi bizim kuyruk. Kapalıda nerde oturacağın, dikileceğin demek istiyorum pafta dışarıdaki kuyruktan belli oluyor. Beşiktaş'lılar yukarı kuyruktalar. İtişmeler, kavgalar,polisler kendini demir tünelin içine attınmı girdin artık. Araya kimse giremiyor. Gişeden biletini alıyorsun, sonra biri yırtıyor kendini tribüne attın geçmiş olsun. Geçmiş olsun da maçın başlamasına 7 saat var.

Arada bir kıvılcım çakılıyor, her iki takım taraftarı yoğun tezahürata girişiyor, mola. Millet bir birinin kucağında uyuyor. Saat başı bağırmaca. Kapılar kapanmış, kapı önleri lime lime insan, açık alt demirlerinden fırlarcasına dolmuş taraftar.


Maç saati yaklaşıyor, en gergin, en kritik yarım saate girilmiş. Şimdiki gibi takımlar ısınmaya çıkmıyor. 10 dakika kala Beşiktaş çıktı sahaya, şimdikilerde sahaya çıkmamı. Sahaya çıkış, maça galip veya mağlup başlamak demekti. Çanakkale Savaşı çıkmıştı sanki, çatapatların barut kokusu, havayı kaplayan sis.

Cüneyt büyük kaptandı, çok iyi bilirdi nasıl sahaya çıkacağını. Bekledi tüğnelin ucunda Beşiktaş taarruzunu, arkadan gökler gürledi, kıyamat koparken süzüldü büyük kaptan. Adam başı 20 şer rula kağıt atmışızdır. Maç, mahşerin zebanisinin borazanıyla başladı sanki. Tezahüratlar, çığlıklar, yırtınlmalar, ahlar vahlar bir birine karıştı. Köylü Yusuf 18 dışından topu doksana taktığı an çıkan gol sesi, ve insanların gol sevinci yazarak anlatılmaz. 2 dakka süren tepinmeden sakinleşince yaralanmayan taraftara ben taraftar demem.

Devre olduğunda arada en az 5 Beşiktaşlı sedyeyle ambulansa taşındı. İkinci devre Beşiktaşlıların can havliyle tezahüratı, sahaya yansıdı. Kedi Bülent yüzde yüz bir golü kaçırdı. Atsa 13 sene diyecektik. Ziya Doğan golü attığında Simoviç'e bu sefer biz taş kesildik. Maç 1-1 bitti. Averajla Beşiktaşın liderliği devam ediyordu. Son maça kadar da böyle devam etti.

Şimdi bakıyorum, hak da veriyorum. Maça gidenler, gidecek olanlar Galatasaray'ın en büyük 20.000 kişisi değil. Parası olan, bilet bulabilen gidiyor. O maça Galatasaray'ın yeryüzündeki en ateşli taraftarı gitmişti, pazar günü aynı şeyleri söyleyemem. Başka yolu yok arkadaşlar, yemeyip içmeyeceksiniz para biriktireceksiniz kombine alacaksınız. Alamıyorsanızda lanet olsun böyle sisteme diye küfürü basacak televizyondan izleyeceksiniz.

Ha isteyen olurmu acaba bizim sisteme dinmek isteyen. Bizim gittiğimiz büyük maça biriniz gidin şimdi bir daha maça gitmeye tövbe edersiniz. Yatın kalkın medeniyete dua edin derim ben yine son tahlilde.

Biletiks İcat Oldu Mertlik Bozuldu


Not;Bu yazı her büyük maç öncesi öne çıkar, düz(ül)en değişmediği sürece günceldir. Okmuş olan varsa bir daha okumasın. Bu maç için eziyet çekeniniz varsa küfür serbest.
Yangından mallar kaçırıldı sevgili Galatasaray Taraftarı gözün aydın. Biletlerin delikanlı gibi satışından vazgeçildiğinden beri masum taraftar için mertlik bozuldu. Takımın seven 50 yerine 150 lira verecek maça gitmek için. 100 lirası büyük abilerimizin. Bilet kuyruğundakileri dövdüler, internet aletiyle bilet almak imkansız. Bunca yıllık tecrübeli taraftar olarak bilet alamayanlara tavsiyem var. Kimse karaborsacılara para kaptırmasın. Bileti olmayan Ali Sami Yen'e maç günü gelsin. 50 liralık bileti 30 liraya satmazlarsa ben bi bok bilmiyorum. Yazıklar olsun, maç maç saya saya bu günleri bekleyedursun taraftarlar, para biriktirsin, Biletiks götverenlerinin kuyruklarında sabahlasın ve bilet alamasın. Bu filmi çok gördüm ben. Kim sebep olduysa allahından bulsun, kim bu işlerden nemalanıyorsa haram olsun. Galatasaray'lıya yakışmayan para kazanma biçimine şiddetle karşı çıkıyorum ve her zamanki gibi yönetime lanet ediyorum.


Kendimiz için bir şey talep ediyorsak namertiz, bizim kapalı kombine kartımız var sorun yok yani. Geçen yıl üstüne para vererek bulundu stadı mahşer yerine çevirecek olan taraftar, bu sene burun buruna nasıl olsa gelecekler, çarpın çarpabildiğiniz kadar şu gariban milleti. Ya da daha beteri alet olun ses çıkarmayın soyguna.


Biletiks kimsen sahibin kimse boyun devrilsin emi.

Lige Balans Ayarı



Bir kaç hafta önce puan tablosuna bakanlar neredeyse Fenerbahçe'yi görmüyorlardı. Biraz üstünde Galatasaray vardı. Ligin tepesinde Beşiktaş, Trabzon, Ankarasapor, Kayseri, Sivas...

Dürüllülü Mustafa, medyanın torpiliyle hocası kovulan Beşiktaş'a geçtiğinden toleransı vardı. Kolay kolay eleştirilmeyen hocamızdı. Başında bulunduğu takımdan korkmaya gerek yoktu. 15 senede bir defa şampiyon yaptırıldığı için sıra daha gelmemişti. Kıl payı Alibeyköy Adalet olacakken adı Beşiktaş oluvermişti. 3 büyüklerden sayılıyordu, nesi büyükse. Ortalamaya bakılsa Trabzon ikiye katlardı Beşiktaş'ı. Beşiktaş olsa olsa Dünyanın belki de en büyük semt takımı sayılabilirdi. Diğer takımlar hele hiç sorun olmazdı. Kafasını kaldıran Trabzonspor'u tokatladılar. Bu hafta Konya'ya yendirirler, arkadan Fener'e yenilip hizaya gelir.

Trabzonspor haddini bilecek. O eskiden gaflete delalete gelinip 6 defa şampiyon olduklarına daha çok pişman olacaklar. O zamanlar şampiyonluk şimdiki gibi değerli değildi. Maddi olarak demek istiyorum. Onun için pek şamatası yapılmazd. Şimdiki şampiyonlukların manevi yönüne bakan yok. Gelsin paralar, artsın takımın değeri.

Sivasspor iki sezondur efeleniyor. Eğer bu sezonda son maça kadar tehlike yaratırsa bilinki seneye kümeye oynatırlar. Bir tokat yerler, bütün takım dağılır, yönetenler kaçar Sivas ellerinde saz çalarlar.

Kayserispor, ikinci ligin en büyük takımıdır. Tepelerde dolaşır her zaman, çoğu ikinci ligte tabiki. Bir sene kötü olur onda da kümesini düşer, arkadan asansöre biner geri gelir. Belediyesporlar lige ne tat veriyorlar ne tuz. Tek bir taraftarı var Ankaraspor'un. Geçen televizyon gösterdi, Beşiktaş maçında tribünde tek kişi.

Bizim ligte iki tane takım var. Onlardan biri şampiyon olacak. Herhangi bir karışıklık ihtimali doğarsa balans ayarı yapılır. Hizaya sokulurlar. Muhtemelen haftaya Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor şekline sokulur süper ligimiz.

15 Ara 2008

Boyalı Basın'ın Sevgili Ertuğrul Özkök'ü


Ernesto'ya bin selam dediğimiz yıllarda küsmüştük, boyalı basın demiştik. Hürriyet'i, Milliyet'i okumak ayıptı o zamanlar. Toplumun en geri, en şoven, en emperyal unsurları okurdu düzen gazetelerini. Bir de lümpen proletarya dediğimiz, sınıf atlama özentisindekiler, olur ya bir gün bizde zengin oluruz beklentisinde olanlar. Bir de gizli gizli benim gibiler, mitingten kaçıp Galatasaray'ın maçına gidenler. Maç ertesi neler yazmışlar acaba diye meraktan okuyanlar.

Bin türlü lanetim üzerinize olsun emi boyalı basının kodamanları, monşerleri. Gazeteci bir arkadaşımın daveti üzerine Fenerbahçe Stadının locasında Ergun Babahan'la, Savaş Ay'la Fenerbahçe Kayserispor maçını seyretmek bahtsızlığına uğramıştım. Fenerbahçe'nin 6-0 önde oynadığı anda yalandan penaltı arayan Van Hojdonka'a sarı kart gösteren hakeme nasılda küfür etmişti koskoca Ergün Babahan. 7. gol gelmediği için. O herkesin sevdiği Savaş Abi'lerini o maç gören bir Galatasaray'lı olsaydı keşke benim gibi. Nefret ederdiniz, iğrenirdiniz bu adamlarla bir maçı beraber seyretseniz.

Cuma günü Galatasaray Ankara'da şov yapmış, 5 pas yapmadan atılan golü saymamış, Lincoln'ü ile bir tomurcuk daha açmış, ertesi sabah Ertuğrul Özkök(Ercan Saatçi'nin kayın pederi) yok saymış sanki. İlk sayfada yazmaya gerek görmemiş. Cumartesi Beşiktaş, bir balık golle iğrenç futbolla galip gelmiş, pazar günü ana sayfada görüntülü haber yapmışlar. Beşiktaş'lıların övünmesine gerek yok, onlar sadece bu hafta bizim maç var diye motive ediliyor. Yoksa Beşiktaş'ı kim ne yapsın bu alemde. Bizim maçtan sonra boyalı basın için yok hükmündeler.

Ve tiyatro başlıyor Fenerbahçe her zamanki balıyla, Avrupa hezimetinden sonra bir kolay maça denk geliyor. Lig sonuncularından, çakma hoca Şifo Mehmet'li, Galatasaray'a nasıl zarar veririm futbolcusu Volkan Arslan'lı Antalyaspor'la oynuyor. İki korner golüyle galip geliyor. Antalya'nın bir golü sayılmıyor, bir golü boş kaleye atamıyor, Lugano'nun muhtemel ikinci sarı kartını Musa Çözen bizlerden kaçırıyor ve biz her zamanki başka maçı seyretmişler, kandırılıp sezonun en iyi futbolunu oynayan Fenerbahçe'nin anüsünü yalayanlarla baş başa kalıyoruz ekranlarda, gazetelerde.

Pazartesi sabah, Altan Tanrıkulu olmasa eve sokmayacağım Hürriyet gazetesine bakıyoruz. Baş sayfada gözümüzün bebeğine sokulmuş Lugano-Emre resmi ile lige sarılan Fenerbahçe resmi. İç spor sayfalarında ise Galatasaray haberi hiç yok. Olmadığı daha iyi benim için yanlış anlaşılmasın. Benim sevgili Galatasaray'ımı ve kardeşim Galatasaray taraftarını boyalı basın 3 sütun üstüne haykıran puntolarla överse üzülürüm asıl.

Büyük Galatasaray Taraftarı yalnız ve güzel takımınla ne kadar övünsen azdır. Bizler bilerek ya da bilmeyerek sürüden ayrılıp kurtlarla boğuşmayı tercih ettik. Çoğu zaman elbet ezildik, ama ezdiğimiz zamanlar tarihe Avrupa Şampiyonu olarak yazıldı. Bundandır kinleri başka bir şeyden değil. Takımları sıçan gibi elenirken Galatasaray'ın Kadıköy'de final oynama ihtimalinin korkusu sardı dört bir yanı.

Ulan Galatasaray bu sene bu kupayı al, bu Ertuğrul'u, Ergün'ü kısmi felç olmuş göster yedi düvele, kafalarına huni geçirsinler, pardösü giyip otobana çıksınlar, kudurup zincire bağlansınlar o günleri görelim sonra da ne istersen iste bizden. İstersen donatırız dört bir yanı bayraklarla, istersen oynarız davullarla zurnalarla

Eski Tüfek Derki; Peruk Düşer Kel Görünür


Erol Büyükburç gibi bir adam bu. Ağaran peruğuna rağmen hala itidal kazanamadı. Bir şeyler yazıp konuşuyor, hiç bir denetime takılmıyor. Denetim derken peruğun altındakinin denetiminden bahsediyorum. İnsanın en önemli denetimi orada çünkü.

Küfürü severim, hakkını verip yapanı da. Ama edilen adamın da önemi büyüktür, edenin vurgusu kadar. Küfürün estetiği çok önemlidir. mesela hakkını vererek söylenen "uleeyn!" bile değme küfürden estetik gelir kulağa. Hakaret değildir zaman zaman. Uyarıdır, sitemdir, cuk oturmasıdır düşünülenin.

Şahane bir maç izledim Cumartesi. Sonra bu adamları düşündüm. Eleştiri bab'ından bir küfür dizgesi sıraladım.

Raul orta sahada yapılan bir faul ile eli ile sarı kart işereti yaptı. Sahanın onca güzelinden bir güzel hakem vardı. Dönüpte bakmadı bile. Vay! dedim "Anuna koyiiim" bizi kandırıyor bu ibneler. Öyle ya "basacaktı sarıyı", öyle öğretmişlerdi bize bu "ibiş"ler. Ama adamda tık yok. "Ulan" dedim kendi kendime, "El Clasico'daFİFA kurallarına yamuk ha?" Sonra da düşündüm lan bu Raul çıkarsa lezzet nerede kalacak. Bu herifi seyretmek isteyen gözlere ne olacak? Neyse, Real'in kalecisi sinirleniyor kale içinde bin türlü küfür bela okuyor korner atılırken hakeme. Kafamda oynatıyorum,ileri geri sarıyorum. Hakem umursamıyor bile. Ne olacak şimdi. İyi ki Uğurcuum yok orada. Sarsak ileri geri 30 sarı 10 kırmizi var. Bir sürü kelam, bir sürü bela küfür.
Sahada herkes oynuyor, herkes harika futbolcu. Ama bir Puyol var ki bayılıyorum ona. Sonra Filipescu aklıma geliyor, adamın anasını bellediler. Ne hayvanlığı ne vahşiliği kaldı kovdular buralardan. Ulan diyorum Puyol "Edirne'den bu tarafa gelen Puyol'un anuna koyayım". Öyle ya rastlarsın bir yüzbaşı eskisine ya da çavuş bozuntusuna ömrünü çürütürsün. Vay anasıni be! İspanya'da Barcelona gibi takımın yıkılmaz kalesi olacaksın. Burada olsan maymun!

Nerede yaşıyoruz biz yav?

Bay Bülent neymiş? Korteks önemli imiş...

İlkel beyin herkeste var çünkü. Ta "homo-sapiens" ten bu güne. Ama korteks?...

Çetin

14 Ara 2008

Bu Pezevenk Eski Hakemler, Cim Bom Bom'dan Ne İster




Nazmi abi izninle bir kaç kirli çamaşırını hatırlatıyorum bizlere. galatasaray sözlükteki yazımdan alıntıdır."kirli çamaşırlarını çıkarıp çıkarıp kompozisyon yapacağım gıcık kaptığım bir iddiaya göre 12 eylül dayakçı yüzbaşısı. ancak bu dayak işiyli ilgili alıntı'yı en sona koyacağız. önce bir maça götürüyorum sizi.
14 nisan 2002 beşiktaş - fenerbahçe macına. kendisi o dönem mhk başkanı. atadığı hakem bilin bakalım kim? muhittin boşat...
yani 21 eylül 2003 galatasaray- fenerbahçe macının hakemi. önce maç içi detaylar sonra bir iki gün sonra yaptığı açıklama ve en sonunda 12 eylül meselesi.---alinti---beşiktaş'a mutlaka galibiyet gerekiyordu... sezonun son derbisinde fenerbahçe, 35. dakikada ali eren'in kırmızı kart görmesiyle, 10 kişi kalan beşiktaş karşısında zor deplasmandan 3 puanla ayrılırken, hem şampiyonlar ligi'ne katılmakta büyük avantaj yakaladı, hem de olası puan eşitliğinde üstünlük sağladı. maçın dönüm noktası sayılacak dakikada, muhittin boşat doğrudan kırmızı kartını çıkarırken, daum'un tüm oyun planları altüst oldu. maçın sonlarında hakemin kırmızı kart hastalığı yine depreşti ve boşat fenerbahçe'den ümit özat ve ceyhun'a, beşiktaş'tan da ilhan'a çıkararak, derbiyi 4 kırmızı kartla tamamladı.---alinti---35'te beşiktaş doğrudan kırmızı kartla 10 kişi... 45'te gol, 53'te gol. operasyon tamamlanınca eyyam devreye girer. ümit özat çift sarıdan kırmızı. sonlara doğru iki kişi daha atılıyor iki takımdan da... işin acıklı yanı bu hakem daha sonra

21 eylül 2003'te galatasaray-fenerbahçe maçına atanıyor. hem de şu açıklamalardan sonra:---alinti---merkez hakem komitesi -mhk- başkanı bülent yavuz, fenerbahçe kulübü başkanı aziz yıldırım'ın kendisini aradığını doğruladı. beşiktaş kulübü başkanı serdar bilgili'nin "yıldırım, mhk başkanı'nı tehdit etti" iddiasıyla ilgili açıklamada bulunan yavuz, "yıldırım, perşembe günkü telefon görüşmemizde, beşiktaş maçından dolayı tereddüt ve kaygılarının olduğunu söyledi. ben de hiçbir kaygı duymamasını ona ilettim" diye konuştu. yavuz, yıldırım ile aralarında geçen konuşmayı, görev anlayışı gereği, federasyon başkanı ulusoy'a aktardığını söyledi.---alinti---

eh aziz'in kaygı duymamasına gerek kalmamış hakikaten de. şu da 12 eylül muhabbeti. cem dizdar canlı yayında söylemiş vaktiyle.---alinti---kendisinin hiçbir suç işlemediği halde polis ve askerden korktuğunu söyleyen dizdar, bülent yavuz'a dönüp "hocam 28 yıl önce samsun'da görevliydiniz. -bülent yavuz o dönem hakemliğe başlamamıştı ve yüzbaşı rütbesiyle samsun'da bölük komutanıydı.- 12 eylül dönemiydi. ben de solcularla beraber içeri alınmış ve sizinle karşılaşmıştım. saçlarım sıfıra vurulmuş halde karşınıza çıkardılar beni, siz de kroşe mi, direkt mi şimdi tam hatırlayamadığım bir vuruş şekli ile burnuma patlatmıştınız. burnum kanamıştı ve bayılmış numarası yapmıştım. 15 gün sonra suçsuz bulunup içeriden çıkartılmıştım" dedi. bülent yavuz olayı hatırlamadığını söylerken dizdar, "çok önemli değil ben hatırlıyorum" dedi.---alinti--

-daha çok kirli çamaşırını bulacağım bülent..."saygılar selamlar.
Onur tarafından MAHALLE TAKIMI bloguna 14 Aralık 2008 Pazar tarihinde gönderildi.

Taraftarı bir kızarsa analarını........Nerde bir halk düşmanı varsa teşhir ve tecrit edelim arkadaşlar.




Onur Kardeşe sevgilerimle.

Gel de Küfür Etme


Galatasaray 3-1 kazandı ama hakem Halis Özkahya’nın önemli hataları vardı. Bunlar müsabakaya yansısaydı; skor daha değişik olabilirdi. İşte hakemin önemli hataları:1- Baros kendini ceza alanı içinde bırakıyor, bir de penaltı bekliyor. Penaltı yok ama Baros’un sarı kart alması gerekirdi. 2- Sahanın orkestra şefi Lincoln’ün, ikinci gol pasını verirken net bir şekilde ofsaytta olduğu görülüyor. Hakem oyna dedi, Baros ikinci golü attı. 3- Barış kendi ceza alanı içinde topa eliyle oynadı, hakem yakın olmasına rağmen penaltıyı veremedi. 4- Arda sarı kart almaktan kurtardı. Baros, sarı kart aldı ama kırmızı karttan kurtardı. Daha önce iki tane sarı kart alması gerekirdi. 5- Kaleci De Sanctis, rakip oyuncuya resmen vurdu, hakem bunu da görmedi veya görmemezliğe geldi.

Eski hakem başkanı Bülent Yavuz olanca kinini böyle kusmuş. Ona göre Baros 3 sarı kart almalıydı. Yani 1.5 kırmızı. İlk sarıyı alsa muhtemelen ikincisini de alırdı nasıl olsa. Küfür etmeyelim diyoruz, ne yapalım peki. Adam bizim anamıza küfür etse daha iyi. Hiç olmazsa delikanlıymış, mertmiş diyeceğiz. Resmen Galatasaray'a küfür ediyor dallama. Bu ne sadistliktir, bu ne halk düşmanlığıdır yazacağız ama yazdık önceleri. Bunları böyle kabul edeceğiz artık. Bu şerefsizlere yapılacak en büyük eziyet, maçları evire çevire kazanmaktır.

Böyle giderse bu sezon be güruhtan kuduranları bekliyorum. Nasıl dayanıyorlar anlamıyorum. Santciz'i demek Bülent Yavuz oyundan atarmış. Vay be bu adamların kakem olduğu maçlarda oynandı bu ülkede. Belki de uzun yıllar şampiyon olamadığımızın sebeplerindendi hakemler. Biz o zaman hiç kötü gözle bakmazdık. Ne mutlu bana ki bu adam hakkında arşivimizde kayıt var. Bize düşen Galatasaray'a nerde kim saldırırsa onu bulup teşhir ve tecrit ettirmektir. Bu bizim manevi, Galatasaray'lılık görevimizdir. Bu görevi bize kimse vermedi, biz kendimiz durumdan vazife çıkardık. Tiksiniyorum lan senden Bülent Yavuz.