25 May 2015

Binbaşım Zafer Bizim; Galatasaray 2-0 Beşiktaş

Aslan'a kurulan tuzaklar sökmedi, Maçları önce oynatıp, duruma göre pozisyon almaya kalktılar. 1-0 lık sinir bozucu 3 puanlar, tuzağı kurduranları tuzağın içine attı. Siz en iyisi ÖKÜZ'e tuzak kurun, başarı şansı %100.

Dünyanın hangi liginde 1 takım yenerse Şampiyon olma ihtimali var ve taraftarının önünde oynayabileceği, kutlama kapabileceği maç yoksa, rakibiyle aynı anda oynatılmaz? Bu kalleşliktir, Zaferi kutlamayı ertelediniz, ama zaferi engelleyemediniz.

Galatasaray final takımıdır, kaybetmeyeceğine inancımız hamaset değildi, 20 şampiyonluğun 15 ini izleyen biri olarak şahidim, Şampiyonluk potasına girdiğimiz, finallerin hiç birini kaybetmedik. Büyük takım refleksi, büyük takım taraftarı 19 şampiyonluğa bedel bir Şampiyonluk kazandı. Övünün büyükler, sevinin çocuklar.

Şampiyonluğun hikayeleri çok yazılacak elbette. Hele ki, 3 Başkan'la 2 Hoca'yla, hesapta olmayan futbolcuların oynadığı, hesapta olanların oynamadığı bir iklimde son düzlüğe kayıpsız, gol yemeden girmenin hikayesi bir başka yazılacak.

Şimdi yazması kolay tabi, ama eyvah dediğimiz şeyler Şampiyonluğu getirdi.

Devre arasında Yasin'i, Abdurrahim Rize'ye hediye verdi. Tıpkı yıllar önce Çağlar Birinci'yi almak için Denizli'ye Semih Kaya'nın da dahil olduğu yarım takım verdiğimiz gibi. Semih gitmedi, İstanbul'u terk etmeyip, Kartal'da oynadı. Gitseydi Semih Kaya diye bir futbolcu olmayacaktı. Yasin gitmedi, Klop'la çalışmış biri, oynayanları görüp ben nasıl bu takımda oynayamam diye çıldırmış olmalıydı. Gitmem dedi, Kupa maçlarında oynatırız dediler, peki dedi. Döve döve takıma girdi. Yatıp kalkıp Abdullah Hoca'ya dua etmemiz lazım Hamza'dan önce. 2-0 öndeyken, Yasin'den kurtulmak üzereydi, maç 2-2 ye gelince Yasin ilk 11 deki yerini garantiledi. Servet'e Mersin'de, Atınç'a Arena'da felç geçirttiyse, ilk 11 deki yerinin özgüveni sayesindeydi. İlk oynadığı maçlarda olsa o çalımları atamaz, o vuruşları yapamaz, yapmazdı. Nitekim taç çizgisi kenarında faul var diye topu bırakıp hakemle dalaşan Burak'ın sakatlığı, Melo'nun topu söküp Yasin'e ulaştırmasıyla geçti. Topla slalom yapıp vuruş anında ofsayt pozisyonunda avazı çıktığı kadar bağırıyordu bana at diye. Eski Yasin yoktu artık, kendi vurdu, geri geldi top,  kendi beşiğini kendi salladı, olanca hıncıyla bir kere daha vurup, Arena'yı, milyonlarca Galatasaray'lıyı yere yatırdı.

Yatıp kalkıp Rize'ye gitmem diyen Yasin'e teşekkür edelim, Dua etmesini bilenler de Burak sakatlanıp bir kaç maç kaçırdı diye Yüce Gök'e dua etsin. Şampiyonluğun en büyük payı, Yasin'in takıma girmesi, Olcan'ın kenara gelmesi, Sneijder'le oynama alışkanlığında edindiği öz güven bize 1 numaralı Şampiyonluk müjdesiydi.

Belki de Hamza hocanın küçük takım hocası olması da Şampiyonluğu getiren faktörlerden biriydi. Son düzlüğe girerken gelen giden liderlikten sonra kararını vermiş olabilir. 1 gole de 3 , 5 gole de 3 puan veriliyor. Ezberleri bozdu, Şampiyon olan takım az gol yediği için değil, çok gol attığı için olur amentüsü değişti. Ben nasıl olsa 1 gol atarım, kalecim de iyi nasılsa yemeyeyim, yatayım felsefesi, neticeyi getirdi. Bizim gibi Hatice peşinde koşanlar maçları duvar dibinden uzak, ördeklerimiz yanı başımızda seyrettik. Kan işedik, duvara kafa attık. Düşünün takımın golcüleri son 4 maçtır tek gol atmamış, takım 12 puan alıp Şampiyonluğu ilan etmiş. Futbolu öldürüp maçları kazanmayı tercih edenler, kupayı kazanacak ama taraftarı kaybedecek. Bunları konuşmanın sırası değil elbet. Konuşmamız gereken hikaye Ramiz Köfte'nin Binbaşılığa terfisidir. HERKES RÜTBESİNİ BİLECEK; SELAM DURACAK

Sneijder'in 2.golü resmen döve döve atılmış gol. Erken gelen golden sonra oyun üstünlüğünü Beşiktaş'a vermeyi pek içlerine sindiremediler. Ölümüne top söküşten sonra Selçuk İnan çaktı, dönen topa Hamit çaktı, geri dönen top Usta'nın önüne düştü, Selçuk referans yaptı, buyur sahne senin dedi, Beşiktaş'a golü yoktu, artık olacaktı.

14. sene gelen Şampiyonluk maçı, Neushatel Maçı ve bu maç, bence tribün tarihimizin en büyük maçlarıydı. Kazanılması gereken maçlardı, Cehenneme çevirdik dört bir yanı. Dünya'da bir ilk yapıldı, yedek kulübesi, 500.000 yuro maç parası ödemiş localar bile katıldı. Kimler yoktu ki maçta? Arda, Hakan, Mondragon, Ufo gözler birini aradı, Hagi yoktu, birini aramadı, o da zaten gelemedi. Milli Takım Hocası, sezonun en büyük maçına, final maçına gelememiş saklanmayı tercih etmişti. Maçı seyretmediğine de bahse girerim.

Büyük sakatlıklar, büyük geri dönüşlere yol açtı. Burak Yasin'i, Semih Hakan Balta'yı, Melo Hamit'i, Schedju Semih'i tekrar futbolcu yaptı. Şampiyonluk yaşamış tecrübeli büyük futbolcular, taraftarı Şampiyon olarak uyuttu.

Kuduz aşısı baronlarının Türkiye distribütörleri  sayemizde servetlerini ikiye üçe katladı. Zift Tv başta olmak üzere, Medya Maymunları, Şampiyonluk fal bakıcıları, büyücülerinin salyalarını kesmeye stokları yeter mi bilinmez?

Biz Mürteci Şam Baba'nın şebeklerine Pastör'ün icadıyla şifa dileyelim, Fransız İhtilalinin Sekülerizminin temsilcisi Büyük Binbaşı Galatasaray'ın neferleri olarak, Anadolu'muzun kınasını yakalım.

Kınalı yıldızı, diğerlerinin yanına gönderelim. Sonsuza kadar PARLAYADURSUN:

24 May 2015

Cehennem'in Tarih Yazıcılarına Son Çağrı


Ey Büyük Galatasaray Taraftarı!

Birinci görevin, bir iki ve daha fazla bebeği turuncudan iz taşıyan tok bir sarı, vişneye çalan koyu kırmızılı zıbınlarla beşiklere yatırmak, ilk avazlarının ''Cim Bom Boooom'' diye çıkmasını sağlamak, büyüyenlerin, Büyük İnsanlığın ilk uğrak, ilk sınav yeri Galatasaray Tribünlerinde desibel desibel gırtlaklarını parçalatmak, Bu büyük ilkeli, gönüllü birliği sonsuza kadar korumak ve pazara kadar değil, mezara kadar savunmaktır.

Ey Galatasaray geleceğinin evladı! Sen, bu gece soy adını aldığın dedenin değil, kutsal emanetini teslim aldığın, Ali Sami Beylerin, Hasnun Galiplerin ahvad(torun)ısın, Metin Oktay'ların, Prekazi'lerin, Hagi'lerin, Hakan Şükür'lerin, Hasan'ların, Bülent Korkmaz'ların yad(anı)ısın, Tribünleri biz kurduk, şanla şerefle zafer ve savaş naralarıyla sizlere devir ettik, onu daha da yücelterek gelecek nesillere teslim edinceye kadar, bütün silahlarıyla saldıranlara karşı Galatasarayı savunan, Cehennemler kudursa bile ölmez nigahban(nöbetçi)ısın.

Ey Büyük Arena tarih yazıcıları; Ümit Burnu'ndan, Sibirya Bozkırlarına kadar dağılmış milyonlarca Galatasaraylı adına görev sizin, Cehennemden çıkarmayacaksın, Galatasaray final kaybetmez, defalarca gösterdin, Tipide karda, yağmurda güneşte, büyük utkularının işaret fişeğini fırlatan, kucak kucağa, göz yaşlarıyla, kalp çarpıntılarıyla çekilen halaylara el sallayan köşe bayrağı şahit o günlere,



Zafer, zafer benimdir diyenlerindir, gelecek nesiller sizlerin izini sürecek, minnetle anacaktır.

Galatasaraylılık teslim ol çağrılarına ateşle karşılık vermektir,

Gazanız mübarek olsun çocuklar.