
Bizim Surinamlıya yalvarmalarımız para etmedi. Fakat iyi Galatasaray'lı olduğumuzu Yüce Gök biliyordu. Sonunda dualarımız kabul oldu ve bir taşla iki kuş birden vuruldu. Gökhan Zan( kendisine geçmiş olsun diyoruz, başka takımdan bile olsa hiç kimsenin sakatlanmasını istemem ama konu Galatasaray olunca başka, kusuruma bakmasın, kendisine uzun istirahatler dilerim) sakatlanarak, bizim çelişkimiz olan iki kazmayla koca Galatasaray'ın savunulması işinde rotasyona sebebiyet verdiğ

Yarın maça Mehmet Topal- Servet arkada Barış- Sarp önde başlanacak. Ben maç yazısını şimdiden yazıyorum. Fark olur, heleki Elano'yu kesmeden bir formülle maça çıkarsak hezimet gelir. Oyun için umutluyum, geriden düzgün toplar çıkacak, bu sayede orta saha biraz daha önde topla buluşacak Mustafa Sarp karşı kaleye daha yakın oynayacak.
Keita'nın takıma dönüşü ses getirecek, Arda, attığı çalımlardan ve attırdığı golden sonra geri dönüş sinyalleri verdi. Milli takımın elenmesi en çok Arda'ya koymuştu, form düşüklüğünün sebebi bence buydu. Yanlız gözümüzden kaçmayan şeyler var. Pao maç yazısında belirttim, Elano'ya Sabri iki kez pas atmadı, ben Elano'yu bir ara çaresiz seyrettim. Adam elini kaldırıyor, tacı bile başkasına atıyorlar. Umarım bizimki vesvesedir. Elano Melih Beyin benzettiği gibi piyadeyi destekleyen havan mevzisi pozisyonunda. Kazmaların 8 pasta kat ettiği mesafeyi tek bir pasla hallediyor. Geriden gelenlere koridor açıyor. Biraz da Arda serbest vuruşları bıraksa da kararımızı iyice versek.

Ben yarın Servet'ten de olumlu futbol bekliyorm, gol atarsa demedi demeyin. Kendisinden futbol bekleyen yok, Ayıboğan'lık yapsın yeter. Topu kaleciden almaya korkuyorlardı, aldıklarında da kendilerine garanti pas verip sorumluluktan kaçıyorlardı. Şimdi Topal topu ileriye doğru daha rahat dürter. Ve Servet asıl görevine döner, bu rahatlıktan pozisyon bile bulur.
Son lafım Galatasaray taraftarına. Perşembe gecesi dakika 90, penaltı gibi frikik atıyorlar ve bizimkiler bağırıyor'' elimde sigara deplasman yolunda, sen var ya sen....'' arabesk ağıt. Sahada oynana oyuna en ufak bir katkısı olmayan tezahüratlarla Beşiktaş'lıları geçtik. Bence ters bile tepiyordur bu bağırışlar. Kale arkasında bir kule var, her kimse tanımıyorum, amigo namlı kardeş bir saniye bile maça bakmadı. Son saniyedeki serbest vurşu bile seyretmedi. Bu tezahürat sistemine başka bir yazıyla değineceğim. Fakat görüşüm taraftarın gittikçe kötüleşmesidir.
Ligimizin langırt ligi olduğunu yazmıştık, dün Beşiktaş maçını seyretmedim, langırt maçı berabere bitmiş. Her maç her sonuca gebe, Dürüllü'lü o futbolla nereye kadar zıplayacak? Benden tüyo Nihat'ın iyileşmesine sevinelim. 12 puan farkı Nihat düz koşu yaparken kapattılar.
Yarın İç Anadolu'da bir büyük maç var. Kayseri'li hemşehrilerim maça gitmez demiştim, uyarılarımı dikkate almışlar! maçı beleş yapmışlar( maç 1 lira yanında çaman ekmek bedava) ve Kayseri'liler ''nööreceem maçta'' demeyerak bedava maça hücum edecekler. Ve ilk defa tıklım tıklım bir maç oynanacak Kadir Has'ta.
Neyse araya garnitürden sıkıştırdık bunları da. Toparlarsak bu yazının ana fikri, Gökhan Zan'ın sakatlığının bizim geri dönüşümüze katkı yapacağı varsayımıyla maçtan önce kehanette bulunmamdır. Üst oynayın fark olur, yatasanız amortiniz benden.