27 Mar 2009

Adamsın Sipsi





Kaç sene geçti, kaç ömür bitti, kaç nesil değişti. Ne futbolcular geldi, gitti ve bugüne getirdi bu mübarek takımı. Sancağı şanla şerefle taşıdılar şu son maça kadar ve taşıyacaklar sonsuzluğa akıp giden yıllar boyunca. Unutulanlar dışında, nice unutulmaz futbolcularımız Galatasaray'ın ismini, armasını Taksim Stadından, Dünya'nın dört bir yanına taşıdılar. Taraftar sayısı milyonlarla ölçülüyor. Ve binlerce futbolcu içinden bayrak futbolcular olarak kalplere heykeli dikilenler bir elin parkamları kadardılar. Ali SamiYen'den Metin Oktay'a, Metin Oktay'dan Hakan Şükür ve Bülent Korkmaz'a teslimdi Galatasaray Sancağı. Araya birde yabancı girdi. Bir Hagi efsanesi gördü bu gözler, görmeyenlere aktarmak üzere.

İsmi Metin olanların çoğunun sebebi Metin Oktay'dı. Kalplerden başka, Florya'da heykeli olan tek futbolcumuz, en sıkışık anlarımızda adını andığımız, takımı motive etmek için onun gibi oynamasını dilediğimiz destanımızdı.

Ve ne mutlu bize ki, büyük Galatasaray Sancağını belki de hepsinden daha yukarılara taşıyacak bir futbolcumuz var artık sahalarımızda. Hem de Galatasaray'ın aşağı doğru yol aldığı son bir kaç haftada yukarı çıkan futbolcumuz. Yenildiğimizde ağlayan, ağladıkça ağlatan, yendikçe gülen, güldükçe güldüren gözbebeğimiz. Sakatlanacak diye ödümüz kopan, Galatasaray yenilse bile kendisi yenilmeyen, sahadaki biz, tribündeki o.

Bir bayraksın sen Arda Turan. Galatasaray bayrağısın, koskoca bir camianın genç liderisin. Uğruna ne kupalar, ne maçlar feda edilesi ADAMSIN SİPSİ. Galatasaray'ımızın 10 numaralısısın, ömür boyu kontratın, ayrıcalığın var. Şu kahrolası profesyonal piyasanın son fantastik, son asi futbolcusu sensin. Ne yazık ki Türk Futbol ligine fazlasın. Seninle, Yaser'i aynı takımda oynarken gören gözümün buğususun. Adını Hıncal'lar, Erman'lar Hakan Ünsal'lar duyduğumdaki isyanın çığlığısın.

Arda Turan, sen var ya sen Metin Oktay deden gibi, bundan sonra doğacak Arda'ların sorumlususun. İsmim Arda diye böbürlenerek büyüyecek olanların çocukluk aşkısın. Galatasaray'lı olma sebebisin. 66 yerine artık bu seneden sonra 10 Numarasın. Takım kaptanısın. Biz artık, çıkış tünelinden, her maç ilk maçtaki heyecan gibi beklediğimiz Sarı-Kırmızı sevdanın manga komutanısın. Galatasaray'ın olduğu her yerde bir umut vardır diye tribünleri dolduran amansız taraftarın generalisin.

Gelecekteki Arda'ların Hocasısın, burada doğdum burada öleceğim naraları atansın.
Arda sen bizim herşeyimizsin.

Galatasaray seninle bir başka güzel SİPSİ. Futbolun da biraz daha güzel olması için keşke her takımın taraftarının gırtlağını parçalayarak ismini haykırdığı bir ARDA TURAN'ı olsa.

25 Mar 2009

Sıranı Bekle Kewell


Kurtuldum sanma Harry Kewell. Lincoln'ün defterini dürenler seni sağ bırakacaklar öyle mi? Başınıza kimin geldiğini öğrenemediniz daha demek. Meira erken uzadı, adamı hiç sevmediğimden eğrisi doğrusuna geldi de sesimi çıkarmadım. Ama şimdi eminimki Meira, Popescu'luk yapsaydı yine gazaba uğrayacaktı. Misal Linderoth iyi ki sakat oyanayamıyor, oynasa bile Mehmet Topal iyileşsin, Hasan Şaş biraz kilo versin, Linderoth'un kellesini alırlar.

Sıkı durun belki sıradaki maç, olmadı Fenerbahçe maçından sonra kaleye Orkun geçmesin, ben Galatasaray'ı tanımıyorum diye yazı yazacağım. Ümit Karan, bara gitmeye ara versin, bir iki gol atsın, Baros'a pas vermesinler o da atamasın bir kaç maç bakın armayı öpen Baros'un başına ne işler gelecek. İnanmayan Hıncal Uluç'un yazılarını okusunlar. Hakan Şükür'ün tek bacağı bile etmeyen Baros'u Bülent Korkmaz değil, feriştahı gelse kurtaramaz.

Hocası kimdi, Fatih Terim; Onun için tek mecburi eğitim sistemi vardı. Biat edecek, körü körüne takıma, armaya değil de hocaya bağlı kalacak futbolcularla beraber olmak. Tugay olsan ne yazar, Tolunay Kafkas'ı oynatırım, Tugay'da delikanlıdır kaçar gider kurtulurum. Felsefe budur, Fatih Terim taklidi yapılacak. Yap da kardeşim önce bir Fatih Terim'in çırağı ol, sonra taklidini yaparsın, ne öğrenmişsen onu uygularsın. Fatih Hoca ıslık çalmasını bilmiyor galiba, onun yüz, göz mimikleri var futbolcularla iletişim için. Türkler Kızılderili derlerde düşünürdüm, yakında dumanla anlaşan hoca görürsem şaşırmayacağım. Kardeşlerim, diliniz, Türkçeniz yokmu sizin, ne konuşuyorsunuz dili dışarda futbolcularla oyun esnasında. İyi kötü bende top oynadım, top oynarken aklına hiç bir şey gelmez adamın.
Lincoln daha uzun süre meşgul edecek forumları, yorumları. Ricam olacak bu konuda sevgili Galatasaray taraftarından, sevmeyin tamam, gitti diye de sevinin ama küfür etmeyin futbolcuya. Heleki bu yazıdır, kalıyor, silinmiyor, ısrarla küfür yazacaklar beni okumasın.

Şimdi gelelim Harry Kewell'a. Taraftarlar, hele Lincoln'den sonra ona bağlılığının en büyük gösterisine hazırlanacaklar. Şu an kimse Kewell'dan şikayetçi değil. Çünkü henüz Kewell ben Galatasaray'dan büyüğüm diye bir bok yemedi şımarık Lincoln gibi! Bülent Korkmaz'a şaşırıyor, Eskişehir maçında, takım mağlup, rakip 10 kişiyken sahadan çıkarken. O şaşırırken, bizde şaşırıyoruz. Şaşırmak gerçeğe açılan bir kapıdır. Şaşırmayan insanlara şaşırırım ben. Alberto Aynştayn'ın ağzı bir karış açık şaşıran resmi gelir gözümün önüne şaşırmayan birini gördüğümde. Fatih Terim Milan'a giderken şaşırmamıştı, gelirken de. 6-0 yenildiğimiz maçtan sonra ''olur böyle şeyler futbolda'' demiş şaşırmamıştı. 100 senede bir oluyordu oysa.

Bülent Korkmaz, Galatasaray'a hoca olduğuna şaşırmamış, beni şaşırtmıştı. Kewell oyundan çıkarken şaşırmış, hoca şaşırmamıştı. Ya o da Lincoln gibi ''koç delimisin beni çıkarıp Mehmet Güven'i oyuna alıyorsun'' deseydi, yani Kewell'de tıpkı Galatasaray disiplinine muhalefet etseydi. Bu sütunlarda şimdi Lincoln'le beraber Oz Büyücüsü'de ana avrat küfür yiyecekti. Kimse Galatasaray'dan büyük olamaz, Adnan Polat ve Bülent Korkmaz'dan başka tabi.

Biz mi, biz kimiz ki, çapulcuyuz hepimiz. İlkeli ve gönüllü bir birlikteliğin içindeyiz. her ne kadar bazen Galatasaray'lı ilkelerini rencide etsekte adımız taraftar, Galatasaray'lıyız. Böyle derken, yazarken bile tüylerimiz diken diken oluyor. Bizde bu sevda varken, tepemize çöreklenmiş kara bulutlar dağılmaz. Saat kaç demekle, Kadıköy finalinden bilet almakla büyük başkan olunmuyor.

Bu günlerde Milli maç heyecanı var. Lafta heyecan, ben ne zaman gittiler, maç ne zaman, saat kaçta, hangi kanal veriyor, kimler oynayacak biliyorsam şerefsizim. Futbola eski çocukluk alışkanlığımız yüzünden katlanıyorum. Futbol şimdiki gibi olsa ve ben şimdiki bilincimde olsam stadyumun yanından geçmem. Diyorlar ki, stadyumlar dolmuyor, niye dolsun kardeşim. Bu kadar kirlenmiş oyunu bu kadar kirli insanlar oynuyor, temiz kalmak isteyenler daha ne kadar dayanacaklar.

Koskoca Galatasaray'da bir tek Arda ve nöbetçi Emre Aşık'tan başka sevdiğimiz futbolcu yok. Biz burada neyi tartışıyoruz. Biz ancak bu koşullarda Harry Kewell'ın Bülent Korkmaz'a bir el kol hareketi yapıpta atılacakmı travmasıyla maçları takip ederiz. Ya Arda'mı?, yok artık, Arda bu saatten sonra Başkan'ı saha içinde dövse bile atamazlar.

Canım çok sıkkın çocuklar, çooooook.

24 Mar 2009

Sakın Gelme Dövecekler, Sövecekler


Çok ağır küfürler ediliyor Lincoln'e. Taraftar bu konuda ikiye bölündü. En kötüsü de buydu işte. Bir futbolcu için görüşlerimiz taban tabana zıt olabiliyorsa işte budur, ateşlere yandığımızın resmidir. Bülent Korkmaz hiç bir şey yapmamış olsa bile sadece bu operasyonuyla adını yazdırdı Hoca olarak Florya'ya, Ali Sami Yen'e.

Arkadaşları arkasında, şimdi Arda'yla, Lincoln'ü karşı karşıya getirir bunlar. Sanki Lincoln'ü sevenler başka Arda'yı sevenler başka. Sanki Lincoln için olumlu şeyler besliyoruz da Arda için esirgiyoruz. En azından bendeniz, 40 yıldır, 1000 den fazla maçı taraftar statüsüyle izlemiş ben, hiç tartışma götürmeyecek şekilde söyleyebilirim ki, gittiğim ilk maç ile şu son yenildiğimiz maç dahil tüm jenerasyonların gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu Arda Turan'dır. Dolayısıyla en sevdiğim futbolcu da kendisidir. Arda'nın terli formasını bile değişmem 50 tane Lincoln'e. Lincoln bugün var yarın yok. Derdimiz bu değil bizim. Tek başına Arda ne yapabilir.

Bülent Korkmaz, 1 ay içinde daha nasıl kötülük yapacaktı bize. Lincoln'ü oynatır oynatmaz, maymun gibi sergilemesi ne oluyor. Ne yapsın Lincoln, biz olsak ne yaparız. Tam kapasite kendini oyuna vermişken, Nonda'ya attığı pası manda yiyicisi çuval, gol yapsa da 2 olsa ne olacaktı. 11 asist yapmış, çok daha fazlasını yaptı bana göre. Ben 100 gollük pas vereceğim sadece 11 ini atabilecekler. Tam alıştı Baros'a, iptal ettiler. Olsun ne yapalım, kalan sağlar bizimdir. Biz kendi derdimize yanalım. Hedef saptırıldı nasılsa, ilk çıktığı maçta o da çıkabilirse, küfür ettirirler maçı götüyle, ensesiyle seyredenlere, hiç Lincoln'ü seyretmemiş taraftarlara, sövdürürler, dövdürürler. Hagi'ye gözdağı vermek için Petre'ye küfür ettirenler iş başına geçerler.

Aslantepe yürümüyor, Araba güvenirsen böyle olur. Bir mimarın sözüne güvenip borçlanmışlar, akılları sıra kombineleri, locaları satacaklardı bu ay. Ellerinde patladı koskoca stadyum. Bana göre 3 seneden önce bitmez. Hedeflerden uzaklaştılar, rulette çiçek her zaman gelir sanıyorlar. Geçen sene gelen Şampiyonluk gözleri boyadı. Neyse suçlu bulunduğuna göre bize bok yemek düşer.

Gitsin anasını satayım, gelmesinde kurtulsun Başkanımız, suçlu o çünkü. Tek suçlu Lincoln, neden; Çünkü 10 defa top sektirerek bizleri Hagivari mest ettiği için, futbolu kıçıyla değil de aklıyla oynadığı, sağ tarafa bakıp sola asist yaptığı, rakiplerimizi iyi futboluyla korkutup, çekindirdiği, çok para kazandığı ve geç geldiği, takıma yararı olduğu, adam eksilttiği, alda at dediği, sürekli herkesin kötü yanından bahsettiği, her golden sonra taraftarın önünde eğilip armasını öptüğü, Ümit Karan, Sabri, Aydın gibi torpilli olamadığı, televizyona, kameraya çıkamadığı, 30 maçta 20'den fazla asist yaptığı, sürekli kazmalar tarafından sakatlanıp, 'nerdeydi şu zaman?' denildiği, yeni hocasına kendini sevdiremediği, en istekli ve arzulu zamanlarından oyundan alınıp maça çıkamadığı, Brezilyalı olduğu, Fenerbahçe'deki Brezilyalılar gibi olamadığı, kramponları siyah olduğu için gitsin.

Lütfen defol git lincoln! Başımızı belaya sokacaksın.

Güle Güle Lincoln


Sen, Hagi'den sonra içimde yanan ateşimdin. Islak bir yaz gecesi, Atatürk Hava Limanına inen sevdamdın. Bordoya çalan kırmızıyla, turuncudan iz taşıyan sarı formalı efsanemdin. Sen, nefret ettiğim futbol ile, ölümüne sevdiğim Galatasaray arasında geçen tarifi olmayan gel gitlerimdin. Lincoln, sen Hagi'den sonra Arda Turan'dan önce çıkış tünelinde siluetini beklediğimiz hayalimdin. Sen topun sana gelmesi için yalvardığım hicran yaramdın. Lincoln, senle Arda'nın yaptığı pas alış verişlerinde acaba futbolu yeniden sevsemmi diye kendimi sorguladığım yanılgımdın. Tribünlerde yükselen, ''Lincoooool, Lincooooooln'' seslerine en candan bir şekilde katıldığım tezahüratımdın. Lincoln, sen, gole asistanlık yaptığın pastan sonra coştuğum futbolcuydun. Gol attığın zaman isimini stad hopörlerinden beklediğim heyecanımdın. Lincoln, ben senin pas atarken top yerine ters tarafa dönen kafana bakan adamdın.

Lincoln, senin yedek kulubesinde hayvanat bahçesindeki bir kafeste gibi sergilenmene dayanamam. Bu yüzden son maça gelmedim. Şimdi de ülkene gittiğini öğrendim. Gelme Lincoln, eğer bu kazma Bülent'in idare ettiği takımda oynarsan adam değilsin. Sen yine adam değilmişsin, eğer senin yerinde Hagi olsaydı, birde yumruk atar giderdi ükesine.

Bülent Korkmaz- Galatasaray'da olmasa Galatasaray'ın beter olması için elinden geleni ardına koymayacak olan ex kaptan- daha kaç maça çıkar bilemeyiz Lincoln. Ne kadar mutlulardır şimdi bilirsin. Kader arkadaşları, jübile yapılmayandaşları, Hakan Ünsal, Hakan Şükür, Ergün Penbe'lerin bayramı olsun. Kına yaksınlar bir taraflarına.

Lincoln, gelme, büyük futbolcuların büyük duruşları vardır. Büyük futbolcular, sıradanlar gibi başlarını eğmezler, emir komuta zincirinin halkası olmazlar. Büyük futbolcular isyancıdır, hele ki başlarında eski bir küçük futbolcu varsa çıldırırlar, şaşırırlar. Gelme Lincoln, gözümden gönlümden düşme sakın. Büyük Galatasaray taraftarının sevgili Lincoln'üsün, oynadığın, oynamadığın maçlar dahil bir efsane olarak kalacaksın.

Lincoln, altın pisliğe düşmekle değerini yitirmez, temizlenir olur biter. Galatasaray'ın tertemiz mazisinde, taraftarlarının kalbinde, seni seyretme bahtiyarlığına erişmiş tribünlerle sonsuza kadar yaşayacaksın.

İki kol paralel, aşağı yukarı sallanacak ve büyük Lincoln minnetle anılacaktır.

Satıldık Ey Cim Bomlu Unutma Bizi



Aptal yerine konuyoruz!!!!!

Lincolnu geldigi gunden beri nasil savundugumubilen bilir, ha bugun ha yarin diye 2 sezon bitti, binbir turlu kapris binbir turlu simariklik, mac secme, deplasmana gitmeme, en sonunda Hamburg maci sonrasi sitkim siyrildi.Bu sezonda biraz oynar gibi yapti 5-6 macda costu sonuc 22 assist 9 da gol...Boyle de yetenkli pust...

Tek suclu Lincoln mu? HAYIR. Takımda gorevi ne oldugu tam olara kbelli olmayan Adnan SEzginden baslamak lazim. Az once dusen habere gore Lincoln Brezilya'ya ucmus. Sezgin'de "Bizden izin istedi vermedik ama gitti, donunce para cezasi verilecek", bu mudur? bu kadar basit midir? Bende Lincoln olsam bende giderim ulkeme, donunce nasilsa 30-40 bin euro odeyip kurtuluyorum, hem o parayida aldigim primlerle kompanse ederim. Sezgin'in gorevi giden oyuncuya para cezasi kesmek midir? Eger buysa ben otururum Metin Oktay tesislerinde klupten parada almam, tasarruf ederiz. Sen oyuncuyu takima kazandiramazsan, gitmesini onliyemezsen, disiplini veremezsen, senin gitmen lazim, hemde siktir olup!!!

Tek suclu Lincoln mu? HAYIR. 30 cmlik yrrkla kimsenin haberi olmadan sessiz sedasiz sozlesme uzattin, sonrasinda adam paralari aldi gitti bir daha geri gelmedi fiziken burda ruhen afrikada, manda yiyor, yedikce semiriyor. Umit KAran, gecen sene evlendi bu sene kaptanlik verildi, heh dedik bu sene Baros'la anlasir voleler, rovesatalar havalarda ucar, havalarda ucan tek sey Frame'de ki Votka-Redbull'lar oldu.Sabri'den bir bok olmadigini ve olmayacagini biliyorduk, gecen sene kovduk hamisi Hakan kontejyanını actı, aldı kollarının altına, Hakan gitti Sabri'de gider mi dedik koca transfer sezonu gecti sag bek almayi unuttular. Hasan Sas abiydi, eskisi gibi cok dakika alamasa da yedek klubesinde olmasi yeterdi 8.defa sakatlandi, 5 ay oynamayamadi, bu sure zarfinda kuvvetlenmek icin bol bol kuyruk yagi yedi sanirim, got, gobek,gidi ayni Gazza, allah sonunu bir etmesin(Es-Es macinda da cekirdek citliyordu,bravo!!!)Genc yetenek Aydin dedik bagrimiza bastik,Arda'dan daha yetenekli dediler heyecanlandik, Konya'ya 90'da atti belkide sampiyonlugu getirdi, sonrasinda o da sakatlandi, geri dondu mu, bilen var mı? 7 numarayi giyen arrtisssttttt kim??


Tek suclu Lincoln mu? HAYIR.Benim parmağım çizilse tenturdiyot var mı diye bizim saglık ekibine sormam, ya keserler, ya kuduz asisi yaparlar.Tıp ihtisas gerekir dedik, normal doktor bile 6 yilda olunuyor dedik sustuk ama kardesim her sakatlik sanssizlik mı?Dizi kirilanlar 3 ayda geri donerken, biz bizimkilerden duyduk futbol hayatını tehdit edebilecegini. Biz buyuk sakatlik diyelimde 6 ayda donerse basari bizim olsun hesabiii, yemezzlerrr!!!!Ama yiyenler var ve onlarin borusu otuyor, en azindan simdilik.

Tek suclu Lincoln mu? HAYIR.Siz hic Londra Flarmoni Orkestrasini ismi duyulmamis bir "elemana" teslim edildigini duydunuz mu?Yetenekli muzisyenleri onlardan daha da yetenekli bir sef yonetir, tecrubesiyle, yorumuyla, durusyla ornek olur...Kadro zaten iyiydi, bir kac takviye gerek dedik, once "yasli ve paragoz" Song gonderildi, tam ne alaka derken Portekizli Stuttgart kaptani Meira geldi, sustuk, herifin tipi saglamdi.Italyan kaleciler zaten kotu olamazdi, tanimiyorduk ama Italyancasina guveniyorduk, sustuk, sevindik. Kewell dediler inanmadik bir baktik Yesilkoye inmis bile, tam bu sarhoslugu sindirirken Baros geldi, kufelik olduk. Kadıkoy'de bu sene kesin koyuyorduk, sampiyonluk zaten cepteydi.Bu kadar adama hocayi her halde saglama almislardir derken Skibbe geldi, ben size soyliyim taraftarin %90’i Leverkusen'in hocasi oldugunu bile bilmiyordu, basinda "5 yedikleri takimin hocasini aldilar" diye yazilinca "O muymus lan?" dedik.Boyle basa dissiz tarak alirsan sac kitik olur, sonra basa cikamazsin kesersin.Bunalima giren karilar gibi gittin kuafore sac modelini degistirmeye,kuafor senin eski baş cirakti, kendi dukkanini acmisti Anadolu'da,tutunamamisti, issizdi 1 yildir, sans verdik gittik siftah atmaya ama kuafor deli cikti, yakti sacini balyaj yaparken.


Asil suclunun sen oldugunu hepimizden cok sen biliyorsun, buyuk yoneticilik saati sormakla olmuyor, gişelere geldik demekle hiç olmuyor.Çuvaldizi kendine batirma zamani geldi. Bu yuzden hic aglama, ayaga kalk ve cik taraftarin karsina, OZUR DILE.
Devrim Peker

Not; Noktasına dokunmadan, imla hatası dahil yayınlıyorum. Belliki sinirle, aceleyle, hızlı yazılmış, çok içten ve tamamına imza atacağım bir yorum. teşekkürler sevgili yeğenim, ne mutlu senin gibi Galatasaray'lıya

22 Mar 2009

Maskeli Balo Bitti; Galatatasaray 0- Es Es 1


Bu maça gitmedim, kendimi cezalandırdım. Ben Lincoln yerine Mehmet Güven oynayacaksa geri kalan maçlarda kartımı iade edebilirim. Taraftar da gitti sayılmaz. Şu maçı alsa % 90 şampiyon olacak takımın maçına taraftar gitmedi. Olsun önemli değil, Galatasaray disiplini galip geldi. Bir baltalı ilah getirip, ipini çektiler disiplinsiz futbolcunun. Efendim, çok büyük futbolcumuymuş, Galatasaray'dan büyük olurmuymuş. Sanki Lincoln öyle bir şey dedi. Lincoln'ün söylediği şeyin meali şuydu. ''Bu kim ya, ne anlar futboldan, takımın gole ihtiyacı varken beni çıkartıyor, salakmısın sen koç'' demiş olabilir. Tamamen de haklıdır. Neyse biz Galatasaray'ımıza dönelim.

Gök tanrı, diğer şampiyonluk adaylarını cezalandırdı. Acıdı belki evliyalar Bülent Korkmaz'a. Baros yok, yerine Veteran Ümit Karan oynuyor. Hasan Şaş Veteran, Hamburg maçında kurtarıcı, bu maçta tribünde çekirdek yiyor. Takımın en sağlam yeri sol bekti, Hakan Balta stoperde, sol tarafımızda kısmi felç geçiriyor.

Ayhan sezonun en kötü futbolunu oynadı, Barış'ta beter olunca, isabetsiz paslar, maçın çok kötü geçeceğinin sinyalleriydi. Savunmada Emre Aşık ve yeni Metin Oktay'ı saymazsan ortada tam Bülent Korkmaz'lık takım vardı. Islık çal, bağır, maymunluk yap, bağır çağır, hatta gole ihtiyacın varken çıkardığın Kewell bile sana fırça atmadan çıksın otursun yanına. İnsan bir Galatasaray'lı hoca olarak daha ne ister. Disiplin galip geldi maç başında, maçın sonu ne olursa olsundu. Varsın Galatasaray'lı yağmurda ağlasındı. Hayvanat bahçesindeki bir kafeste gibiydi Lincoln. Oynatmayacağını biliyor ama maymuna çevirmek lazım Lincoln'ü. Televizyon gösterecek, yorumcular aşağılayacak. Ceza işte böyle verilir, bravo amatör Bülent.

İlk yarı, ataksız, pozisyonsuz geçti. Ümit Karan ben yokum diyor artık, oynatmayın beni diyor ama arkadaşı kıyak yapıyor. Semih Kaya ümit takımında oynuyor, bu kadar stopersiz takımda 10 dakika oynayamıyor. Oynayamayacak kapasitesi varsa ne işi var kulubede. İkinci yarıda bir ara Nonda'yı görür gibi oldum. İnanın maç sonuna kadar kim çıktı anlayamadım. Hala söyleyemem kimin yerine girdiğini. Nonda'yla Ümit Karan aynı maçta oynuyorsa ben rakip takım hocası olsam bütün defansı ileri çıkartır farka giderim. Bu Nonda'yı odunla dövüp göndermek lazım artık. Rakip 10 kişi en ufak bir çaba yok bizde. Ofsayt rekortmeni Youla bir punduna getirecek, timsah gibi bekliyor. Kalecimizmi, felç geçiriyor. Sanki penaltı atıldı. Gol yemediği maç yok.

Es Esler, ilerde çok kötü bastılar, her futbolcu hareket ve koşu halindeydi. Duran topların başında Galatasaray'lı Sabri vardı. 2.10 luk kaleci ve 2 m.lik savunmaya orta yaptı. İkinci yarıda gök tanrı bize bir kıyak daha yaptı. Baktı ki gol atacak halimiz yok, bir Eskişehir'liyi oyundan attırdı. Olsun disiplin bozulmasın yeterki, bize ne adamın atılmasından. Taktik, oyuna müdahele hak getire. Islık, el kol hareketi. Bi sus be kardeşim, saha çizgisi kenarında 90 dakikayı bağırarak bitirmekle hocamı olacaksın. Maçı bitiren takıma bakalım, Serkan, Volkan, Nonda, Aydın, M. Güven, Ümit Karan. Bu adamlara demişsinki seneye yoksunuz, çıkacak seni kurtaracak öylemi. Hepsini toplasan Kewell'in tek bacağı etmez.

Ajanmısın nesin sen kardeşim. Ne ballı adammışın sen. Saklandın, hiç bir takım almadı, bizim düşmemizimi bekledin. Gitseydin 2. ligte Altay'a, Sakarya'ya falan ne işin var başımızda. Tam bir bozguncuymuşun. Hoca olmadığını zaten biliyorduk, Gençlerbirliği maçındaki maymunluğunu da unutmadık.

Ben ne nankör adammışım da haberim yokmuş. Lucescu'dan sonra Fatih Terim'i istemedim, Hagi'den sonra Gerets'i, Gerets'den sonra Kalli'yi, sonrasında Skibbe'yle uğraştım. Belamı buldum işte, hadi ben cezalandım hakkettim, milyonlarca Galatasaray taraftarının ne günahı vardı be ya rabbim.

Arda Turan; Kurtar kendini kardeşim, burada çürür gidersin, her maç başını dayayıp ağlayacağın kalörifer borusunu nerden bulacaksın. Sen Sabri'ye pas atıyorsun, Sabri sana bomba atıyor. Ümit Karan'ın kafasına topu nişanlayıp içeri atacaksın, Ümit topu avuta gönderiyor. Maç bitiminde taraftar seni çağırdı, birde Emre Aşık'ı. Gerisi yalan, palavra,

Maçın özeti; Ruhun geri meri geldiği yok, emir komuta zinciri geçerli, çavuş her zaman haklıdır.
Maç sonunda bağırıyor taraftar,'' başarılar gelir geçer asaletin bize yeter'' Asalete bak, Mehmet Güven, Aydın Yılmaz, Serkan Kurtuluş.... Korktuğumuz başımıza geldi. Sebep olanlar utansın. Utanmazlar ya, maskeli baloların kirli yüzleri defolun gidin artık be.

Sizde gidin Lincoln, Kewell, Baros... Aklınızdan zorunuz mu var sizin. 3 sene önce Şampiyonlar Ligi finalini kazan, 3 sene sonra Kazma Bülent'in maskarası ol.

Biz bir garip çingeneyiz nemize gerek gümüş zurna.

Islık






Futbol zevkinin peoletaryadan, mahalleden, halktan kopupta burjuvaların ilgi alanında olmadığı zamanlardı. Bizim tribünlere çıkış ve kopmadan bugünlere geliş tarihimiz, aynı zamanda tribün tarihidir. Stadların neticeye, puan cetveline bakmaksızın sedece futbolu ve takımı sevdiği için gelenlerle tıklım tıklım olduğu zamanlardı. Biz çocukların, futbol oynadığımız için dayak yediğimiz, sanki gizli bir şey yapıyormuşuz gibi sakındığımız zamanlar. Aslında ayakkabımızın, elbisemizin eskimesi dolayısıylaydı belkide büyüklerin karşı duruşu. Ne varki bütün erkekler, hatta kızların bazıları futbol oynardı o zamanlar. Mahallelerde biraz öne çıkan çocuk önce en yakın amatör takıma, biraz daha iyi oynayanlar ise şimdilerde ulaşılmaz gözüken takımlarıa gidiyorlardı. Bizim mahalleden çıkıp 1 ay sonra Beşiktaş'ta oynayan arkadaşımız vardı misal.

Tribünler salkım saçaktı. Stadlar büyük maçlarda yarı yarıya olur, araları haki renki polis tamponuyla doldurulurdu. Gerçi şimdi boş bırakılıyor o ayrı. Saha kenarında şimdi olmayan bir sürü banka, ve ürün reklamları vardı. Skor tabelaları iki pencereli bir odaydı. Gol olduğu zaman, içerideki adam sayıyı pencereye takardı. Bazen geç kalır, tribünlerden büyük fırça yerdi skor bordu tutan adam ya da çocuk. Taraftarların hiç birinde forma yoktu, maçlar gündüz oynandığından ve saatler öncesinden stada girildiğinden, sıcak havalarda kağıttan şapkalarımız olurdu en fazla. Ama el bayraklarımız vardı, uzun sopalı el bayrakları, sonradan sopalara el koydular, renksiz, bayraksız yıllar geçti. Ve maçlar sadece radyodan dinlenebiliyordu. Televizyonlar devreye girdiği zamanda Erman'la Şansal yoktu, pazartesi maçlardan özetler verilirdi. Daha bir sürü şey vardır eskilerin hatırına gelen.

Her şeyin doğal olduğu, kirlenmediği zamanların biz çocuklar arasındaki en büyük iletişim aracı ıslıktı. Her çocuğun ıslık çalma biçimi farklıydı. Bir yerde toplanılacak, biri ıslık çalar, evlerden çocuklar içtimaya koşarlardı. Islık, insanlığın ilk müzik aletimiydi, haberleşme düzeneğimiydi bilemem, ne varki doğaldı ıslık. İçinde ıslık olan şarkılar daha bir başka gelir kulağa. Islık sesinden hiç birimiz rahatsız olmayız. Islığın bir aşaması düdüğün sesi bile bana gitardan, kanundan daha güzel gelir. Islık keyif anında olduğu kadar, protesto anlarında da başvurduğumuz reflekstir.

Biz Bülent Korkmaz'ı doğal, bizden, bozulmamış, Galatasaray'a sıkı sıkıya bağlı olduğu için benimsedik başta. Hiç birimiz, Arda'ya pas atmasını, çalım yapmasını öğretmesini beklemiyorduk. Kewell'e korner atmasını da öğretecek hali yok. Taktikten, teknikten anladığını söyleyende çıkmaz aramızda. Ondan beklenen tek şey, takımı hele şu yarısından çoğunun sakat olduğu zamanlarda diri tutmayı başarabilmesi, kriz anlarında içeriye cesaret verebilmesi, taraftarın sesine kulak vermesiydi. Elbette tek tek her birimizin dediğini yapacak hali yok, ama ortalama bir taraftar görüşü her daim vardır. Galatasaray'ın şovu Galatasaray taraftarı içindir, taraftarın memnun olmadığı takım şampiyon olsa bile mutlu etmez onları. Nitekim son şampiyonluklardan sonra Cihan'larin, Orhan Ak'ların, Necati'nin değişmesi bu yüzdendir.

Bu haftaki maçlardan sonra gök tanrı bir şans daha verdi bize. Bundan sonra oynanacak maçlar kazanılabilirse zaten şampiyon olunacak. Dürüllülü Mustafa'nın gazıyla yürüyen Beşiktaş'ı devirebilrsek şampiyon oluruz. Bülent Hoca, bugün hangi duygularla maça çıkacak dikkatle izleyeceğim. Ama şu yazıyı bir bağlamak istiyorum.

Nostaljiye uzadık, çocukluk günlerimize döndük, doğallıktan bahsettik. Bülent Korkmaz ıslıkla takım yönetirken aklıma geldi. Kime çalıyor acaba ıslığı, acaba ıslık çaldığı zaman herkes onamı bakıyor? Islık çalmasını bilmeseydi ne yapacaktı? Hem ıslık çalıp hem de kılık kıyafete, önem verirsen komik oluyorsun. Detaylarla uğraşıp karizma yapmaya kalkışma Kaptanım. Karizma başka bir şey, sende olmaz o, ne yaparsan yap.

Diksiyon bozuk, Türkçe vasatın altı, kelime haznesi orta öğrenim düzeyinde, ıslıkla takım yöneten, giydiği elbiseler cici, bindiği arabalar lüks, takıldığı mekanlar pahalı, diş fırçalama özürlü, kasılmaktan patlayacak gibi. Hocam çelişkiler içindesin, senin bu çelişkilerin bizi yakacak, yaktığından daha fazla. Korkuyorum.