17 Oca 2009

Papazın Çayırı

Dile kolay geliyor. Tam yüz sene önce Papazın Çayırı'nda başlayan rekabet. Bildiğin mahalle maçı. Çayırdaki diğer insanlara bakılırsa maçı falan seyreden yok. Kime ne kardeşim, şimdi herhangi bir halı sahada oynanan maçı seyreden varmı. Nasıl olmuşsa zapta geçirmişler maçı. İlk maç demişler adına. Sonrakileri saymışlar, şimdikileri UEFA sayıyor. Metin'ler, Turgay'lar, Can'lar Fikret'ler 1950 lerde Fener-Galatasaray maçlarını, rekabete, Cemil'ler, Ziya'lar, Gökmen'ler, Fatih'ler derbiye, Hakan Şükür'ler, Bülent Korkmaz'lar, Tuncay Şanlı'lar savaşa çevirdiler.

Bu saatten sonra beklenen dostluk mesajları verilmez. Metin Oktay'la Can Bartu forma değiştirip oymadı, Arda değiştirmez istemeyiz. Alex değiştirse Fener'liler istemez. Böyle gelmiş böyle gider. Yüz sene daha geçse o zamanki taraftarlar bizden daha gerilimli olurlar. Hele ki futbolun getirisi arttıkça iki takım arasındaki elektriğin voltajıda artacaktır.

Bir Galatasaray'lı olarak bu günün benim için hiç bir önemi yok bu açıdan. Benim futbola bağlılığım sadece Galatasaray içindir. Bizim bayramlarımız Galatasaray'ın yendiği günlerdir. Başka da bir bayrama ihtiyaç yok. Bu 100 senenin son 40 senesini koşan bir taraftar olarak Fenerbahçe'lilerle aynı ortamda bayrak sallamam.

Top İki Kere Geldi; Galatasaray 4- Malatya 2


Hocanın hocalığını çok ağır eleitirdik bu sütunlarda, şimdi hakkını veriyoruz. Her şeyden önce insanmış, helal olsun. Taraftara saygı, televizyondan seyredene saygı. İddia oynayana saygı. Rakibe saygı. Yönetime saygı, kasaya para giriyor. Futbolculara sevgi. Geçen yıllar bu düzey maçı adeta paf takımla oynardık. Bu soğukta işte o kadar taraftar maçta, Lincoln'ü, Arda'yı seyretmeye gelmiş. Sen kalk oynatma, nasıl olsa kalifiye olmuşsun. Karşındaki takımı adam yerine koyma, Yaser'le çık, Mehmet Güven'le, Murat Akça'yla çık. Ben televizyon başında Lincoln'ü oynatmasaydı keşke derken, takım sahada karakterini ortaya koyuyordu.

Taraftar ilginç tezahürat yapıyor. ''Yetmiyorki stadlar, kalbimiz senle çarpaaaar''. Bu günler iyi günlerimiz. Türkiye'de futbolseverler işte bu kadar. Taraftarımız 3.000 kişiyi geçmez. Arena'da bu sayı olsunda 5.000 olsun. Bu çapta maçı ancak taraftar seyredeceğinden, sayı bu kadar işte. Bir teşekkürde maç seçmeyen taraftara.

Baros hariç tam kadro sahada. Kaleciyi saymayacaktım kaleye 2 kere top gelmeseydi. Kalede Aykut varsa iddiacılar üst oynasın garanti kazanırlar. Topun çerçeveyi tutması ihtimalinde mutlak ağlardan çıkartır Aykut topu. Birde gol olan topu verirken yüz ifadesine bakıyorum televizyondan. Sanki golü o yememiş gibi. Bereket önemli değil yediği gol netice açısından. Ama hatice tarafından bakarsak Aykut'u bıraktığımız yerde bulduk. Yedek kulubelerinde ömür tüketecek.

Arda'nın, Sabri'nin Galatasaray'lı futbolcular olmasının avantajını sezemeyenlerimiz var ne yazık. Ümit Karan'ın formuna takanlarımız da. Ümit bu maçta atmış golünü sonra servise geçmiş. Atamayan kaldımı kardeş der gibi, pasörlük yaptı. Yaser'in atacağı gol onu ilk 11'e taşımaz belki ama işte kariyer yaptırıyor. Yarın başka takıma gitse Galatasaray'da gol atmış futbolcu olarak gidecek. Hasan Kabze attığı bir kaç golle yurt dışında oynuyor.

Meira bu kadar kolay maçta bile etkinlik gösteremiyor. Nonda kendisini unutturdu. Ha gayret Ümit Karan şu Sivas maçında gol at kurtulalım şu ruhsuz adamdan.

Nerde bir kupa varsa Galatasaray taliptir. Bu kupayı en çok alan takım ünvanıyla, bu sene de istiyoruz kupayı. En azından Fenerbahçe 26 senedir alamasın diyedir motivasyonumuz.

16 Oca 2009

Ayıboğan Servet



Servet'in nasıl futbolcu olduğunu şuradan okuyun. Ve Servet o gün bu gün yürüyedurmuş. Canla başla çarpışmış oynadığı takımlarda. Tam unutuluş yollarındayken Galatasaray'a gelmiş. Bouzıt kazma çıkmasaymış ne olacağı belli olmazmış. Giriş o giriş takıma. 1.5 sezondur en verimli oynayan futbolcu. Ne sakatalanır, ne atılır, ne bir olaya karışır. Çıkar gücünün ve kabiliyetinin yettiği kadar oynar, maç biter, sonuç farketmez duşunu alır, kulaklığını takar, müziğini dinler, gider.

Profosyonel futbolcudur Servet. Şimdilerde bir iyi bir kötü haber varmış kendisinden. Kötü haber sakatlığı geçmemiş de ben inanmam. Sivas maçında oynar. Profosyoneldir, maç başı para almaca var, prim var işin ucunda. İyi haber Servet'in gitme olasılığına karşı yükseltilen ücret ile kendisinin istediği ara arasında çok az fark kalmış. O farkı da öderlerse Servet Galatasaray'lı Servet olarak devam edecek. Ödemezlerse bay bay Galatasaray, Ali Sami Yen, Ayıboğan Servet diye bağıran eski açık.

Bir daha Florya'nın yanından bile geçmez, Galatasaray'ın hiç bir maçını izlemez, yenmiş yenilmiş umurunda olmaz. Oynadığı takım hangisiyse olanca kuvvetiyle savunmasını yapar. Götünü dayar, kafaya çıkar, topu tehlike bölgesinden uzağa tekmeler.

Bilmiyorumda ben hiç bir zaman profosyonel seyirci olamayacağım. Yani yenelimde nasıl yenersek yenelim, en aşağılık futbolcular da olsalar yeterki gol atsınlar, bizi galip getirsinler. Şampiyon olalımda isterse her sene takım değişsin. Giden ağam gelen paşam diyelim. Ben yokum bu noktada. Ben yarın gittiği zaman ne bizim onu, ne onun bizi anacağı Servet oynayacağına varsın Murat Akça oynasın orada diyenim. Varsın Emre Güngör oynasın. Önce para için oynayan, Nonda'lar, Meira'lar oynayacağına, Galatasaray amigosu Sabri oynasın, dağlara taşlara şut çeksin. Ben Galatasaray'da yaşlanacağım diyen Arda isterse gezinsin dursun sahada. Daha dünkü Topal, Galatasaray'ı Avrupa yolunda basamak sayıyorsa, gitmek istiyorum diyorsa varsın gitsin. Varsın Topal oynamasında bir kaç tane daha fazladan top kapamayalım. Ayhan biraz daha fazla koşar onun yerine de.

Biz ne futbolcular gördük. İmza günleri köyünde mangal yapan Köylü Yusuf'u seyrettik. O zamanlar kimsenin meneceri yoktu pazarlık edecek. Futbolcular para istemeye utanırdı. Şimdi dünkü Kartalspor'lu Servet paralarını koyabilmek için kasa istiyor kulüpten. Ben oldum olası, para için oynayan, her transfer döneminde pürüz çıkaran, en ufak bir problemde anıları yok sayarak giden, gittiğine yanmayan futbolcuyu ne kadar iyi futbolcu olursa olsun sevmedim.

Hadi itiraf edeyim. Geçtik bizim için hayat mayat meselesi sarı kırmızı formayı, sadece para kazanmak için sırtına geçirdiğini. Ben Servet'in futbolunu da sevmiyorum. Savunmada Servet benim için saatli bomba. Giderse hiç üzülmem. Kalırsa da sevinmem. Benim için o Galatasaray'lı bir futbolcu değil, sadece Ayıboğan Servet'tir.

13 Oca 2009

Galatasaray'a Doymadım


Arda Turan Galatasaray Televizyonu'na böyle konuşmuş. Ne mutlu bizlere ki Arda gibi bir futbolcumuz var. İşte yıllardır tam bu noktada takılı kaldık. Bizler sahada oynayanların da en az bizim kadar Galatasaray'lı olmalarını istiyoruz. Tamamdır, her kim formayı giyiyorsa oynayabileceklerinin en iyisini oynarlar. Ama bu bizi kesmez, biz işe sadece oyun diye bakmıyoruz. Bizim için futbol bir oyundur, O oyunu Galatasaray oynadığı zaman ise bizim yaşam felsefemizdir.

Servet de Arda gibi sonuna kadar takımı için oynar. Balta'da öyle. Hepsi oynar ama hiç biri Arda gibi oynayamaz. Galip geldiklerinde Arda kadar sevinemezler, yenildiklerinde karalar bağlamazlar. Arda'nın top toplarken bir remi var. Hagi gol attığında havalara sıçramış. İşte o Arda aynı Arda. Gün geçtikçe futboluyla birlikte Galatasaray'lılığını da büyütüyor. Yaşantısıyla da gelecek kuşaklara yol gösteriyor.

Her maç, her geçen gün Galatasaray'a bağlılığının örneğini göstererek yüreğimizi aydınlatıyor. Her Galatasaray'lı artık bilir ki Arda Turan'ları asla başka bir takımın formasını giymeyecek. Arda Turan'ı takımın önünde sahaya çıkarken göreceğimiz günler uzak değildir.

Büyük Galatasaray taraftarı, Arda Turan gibi bir futbolcun varsa rahat uyu. Onun kaldıracağı önümüze getireceği çok kupa var daha. Daha çok geçecek tribünlerin önüne bizlere üçlü çektirmek için.

12 Oca 2009

Birde Takımla Çalış Be Adam


İkinci yarıya bomba gibi giriyor dendi. Bu ne sakatlıkmış bilen yok. İyileşen Linderoth'u biz sahada beklerken, kendisi yeniden takımdan ayrı düz koşulara başlamış. Beni hiç kimse bu adamın bizde sakatlandığına inandıramaz. Linderoth, hayatında MR çektirmemiş biri diye kakalanıyor bize. Öyle bir rahatsızlığı var ki, tedavi ve rehabilitasyon masraflarını biz ödeyelim. İsveç Milli Takımı'nın bankosu olarak Florya'ya geliyor. Oynadığı bir kaç maçta hepimizden geçer not alıyor. Tamam diyoruz bu orta saha bu sene top göstermez. Nitekim bir kaç maç göstermedi. Gerçi eğrisi doğrusuna geldi Topal çıktı sahneye sayesinde. Derken Linderoth'un garip bir sakatlığı çıktı ortaya. Oysa ki maçta çıkmamıştı ortaya sakatlığı. Gitti memleketine, hemen teşhisi koydular, kemik erimesi dediler. Amerika'da bir yerde nokta ameliyatı oldu. Yani araştırmalar yapılmış, ameliyat tarihi, ameliyatı yapacak doktor, herşey önceden planlanmıştı. İş bir hacıağa bulmaya kaldı. Futbolcu pazarlamacıları kapımızı çaldılar. Linderoth bizim futbolcumuzdu artık. Kader utansın dı. Amerika'ya ameliyata gönderdik. Nasıl oluyorsa eriyen kemiğe operasyon yapılıyor, belkide çinko kaplanıyordu artık erimesin diye.
Sonra memleketinde temiz hava bol gıda alarak bitirdi sezonu. Arkadaşları can pazarından şampiyonluğu çıkarırken Linderoth kemiği iyileştirip dönüyordu. Tamam dedik, üstelik Uğur Uçar dönememişken, sağ tarafa Linderoth hızır gibi yetişmişti. Bir iki maç oynadı sakatlandı. Daha doğrusu bu futbolcu için sakatlandı yerine iyileşti demek lazım. İyileştiği zamanlar sakat olduğu zamanlardan daha azdı. Memlekte gitti Linderoth yeniden, ilk yarıyı neredeyse bütün takım sağbek oynayarak kapattı. Başta dedik, artık tamam dı. Linderoth tamamen iyileşmişti. İlk resmi maçta, kupa maçında bekledik oynamasını. Hoca resmi maçta sorumluluk vermek istememiş, yavaş yavaş monte edecekmiş takıma. Olsun dedik, dünkü dandik maçta bakalım Linderoth'umuza diye ekran başındaydık. Yoktu, nerdeydi, bu gün ortaya çıktı. Takımdan ayrı düz koşu yapıyordu. Geçmiş olsun.

11 Oca 2009

Çuvalın Forma Giymişi; Nonda


Kendi futbocumuza kolay kolay gıcık olmam. Bir istisna var ki ilk gördüğüm maçtan beri beni fıtık ediyor. Bu gözler ne iğrenç futbolcular seyretti bu güne kadar. Fakat istisna yok ki bu kadar ruhsuz, bu kadar gamsız bir Galatasaray futbolcusu görmedim. Lukunku'ya benzetmiştim bilenler bilir, haksızlık yapmışım Lukunku'ya.

Şu sıkıcı, şu moralsiz kış günü tesadüf Galatasaray hazırlık maçı yakalıyoruz televizyonda. Aslında hayatta seyretmem hazırlık maçlarını. Linderoth'u merak için açtım. Sakatlanmış, sakatlanmadığı zamanlar daha az. Bu ne iştir ya, beş taş mı oynuyoruz, rehabilitasyon servisimiyiz. Olabilir, sakatlanabilir bir futbolcu. Ne zamana kadar bekleyeceğiz beyler. Basında okuyoruz Alper'in başına gelenleri. Ben Alper'i silip, Linderoth'u bekleyenlere isyan ederim arkadaş.

Baktık Linderoth yok takımda. Beklenmedik bir şey değil, normal. Takım Meira ve Nonda yabancılarıyla oynuyor ne kadar oyun denirse. İki kötü yabancı. Haydi Emre Güngör, sil şu kademe mademe bilmeyen stoperi takımdan. Ümit Karan sana yazıklar olsun, şu çuval oynuyor sen oynamıyorsun.

Nonda, sen bu takımın futbolcusu değilsin. İki metreye pas veremiyorsun, 10 metre hızlı koşamıyorsun. Kafan hiç çalışmıyor, penaltı atarken bile 10 saniye düşünüyorsun. Bize hazırlık maçı bile seyretmemizi çok görüyorsun. Sen o penaltıyı atamadın ya, ben o televizyonu seyredermiyim. Kapattım, kendi futbolcuma küfür etmem kolay kolay. Ama sana çok kolay küfür ediyorum Nonda, senden cacık olmaz.