3 Ara 2021

EUC Hakemleri


Önce Hakim neymiş bakalım. Adalet dağıtan kişi yazıyor. Yani pek anlaşılamıyor ne adaleti, kimin adaleti. Hukuk terimi çağrıştırıyor sanki. Kafa tasında zerre beyin olan bilir, hukuk egemenlerin fahişesidir. İhtiyaç duyarsa günde 5 posta kullanır, ihtiyaç duymaz ise işi olmaz. 

Daha açık yazalım. Günümüzde adalet dağıtması için görevli kişiler belini doğrultamıyorlar. Fazla mesai yapıyorlar. Onları Adalet Saray'ında bırakalım, biz futbol hakemlerine sataşalım. bakalım onların durumu ne?

Karşılaşmaları, yarışmaları kurallara uygun ve yansız yöneten, karar veren kişiymiş. Yani Hukuk camiasındaki adamların günde 5 posta dayak yediği, tepedeki ne derse onu yaptığı bir ortamda, ülkede Hakem dediğimiz adam yansız olacak? Çok şey istiyoruz şerefsizim. 

Bana göre Hakemler bu ülkedeki en masum, en dürüst adamlar. Yani uzun lafın kısası, ülkede dürüst yetkili yok ki, maçlarımızı yönetmek zorunda kalan adamlar dürüst olsun. Dürüst olsa kurallara uygun maç yönetse gördüğünü yanlış bile olsa çalsa, bir hafta sonra, maç başı 100 liraya Kartal Bulvarspor- Pendik Sapanbağlar amatör maçını kurallara uygun yansız yönetecek.

Futbolumuzu Global Kraliyet Kardinalizmi yönetmektedir. Kimlerden oluştuğunu bilemeyiz ama en fakirinin yalılarda oturduğunu söyleyebiliriz.  Ve bir şey söyleriz ki eminiz. Bu ailenin takımı yoktur. Galatasaraylılar boşuna ağlamasın, ortada Fener'e, Beşiktaş'a geçilmiş bir kıyak yoktur. 

Bu Ailenin takımının adı EURODOLAR UNITED CO'dur. Hakem diye konuya bahis insanlar bu takımın oyuncularıdır. EUC her sezon şampiyon olur. Sen bazen göz yanılmasıyla kendi takımının Şampiyon olduğunu sanır sevinirsin. 

Bazen de bu sezon Galatasaraylıları olarak 3 haftada düşürüldüğün duruma kendin bile inanamazsın. Merak etme bu hafta defterin dürüldükten sonraki maçlarda, hakemler sana da beleş penaltı çalmaya başlayacak. Lağım Medyasındaki EUC taraftarı maymunlar, bak 3 hafta önce ağlıyordun haksız puan, penaltı aldılar diye, aynı hakem sana hem de daha haksız penaltıyı nasıl verdi diyecekler.

2 Ara 2021

Tamamlanamayan Anadolu Futbol Devrimi mi? Endüstri Futbolu Kartellerine Pusu mu?

Bazen Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın. Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın. Uçar gider, koşsan da tutamazsın...WILLIAM SHAKESPEARE

MUCH ADO ABOUT NOTHING (Hiç Uğruna Kuru Gürültü) (Bu da Shakespeare'nin kitabının adı)

Gelin Bugün başka bir şeyden bahsedelim arkadaşlar. Biraz eskilerden alalım. Zaman zaman rastlıyorum internet köşelerinde, sörf neyim yaparken. Ne demekse sörf? Çıkmak gibi anlamsız gelir bana. Bir çok şey gibi, bir çok terim gibi dilimize pelesenk olmuş boktan kelimelerden biridir.

Rastladığım endüstriyel futbol denen şey. Yalnızca bu değil tabi. Endüstriyel olmuş, dolayısıyle kirlenmiş bir sürü şey de var bunun yanında. Belki de durup "Neydi lan eskiden, nasıldı yani?" ya da "Nasıl oluyor da, oluyor?" demenin tam zamanı bu rastlantı zamanları. Durup düşünüyorum, bir zamanların en büyük takımları Ajax, Nantes, Santos, Sent Etienne, Steau Bukaresti, Dinamo Kiev ve diğerlerinin neden şimdi esamileri okunmaz hale geldi? Nasıl oldu da böyle oldu?

Yetmişli yıllarda transferler adam kaçırma yoluyla yapılırdı ülkemde. Kim futbolcuyu önce kaçırıp saklarsa o imzayı bastırırdı. Çünkü para bu kadar insanların gözünü kör etmemişti ve kör etmesin diyeydi bütün bunlar. Demek ki; "Endüstriyel futbol beş yıldızlı otelde, kamera ve flaşların önünde imza atmaktı, sokak futbolu izbe bir yerde parmak basmaktı!"

Sponsorluk yoktu. "Beşiktaş'a bir kibrit çak", "Vefa için el ele" filan var dı. Tek geliri stada gelen seyircilerdi takımların bir de böyle kampanyalar. Sonra bir takım türedi zenginler, "Salyangoz kralları", "Mafya Babaları" ve özellikle "müteahitler" bu işleri devir aldılar. Hatta şimdi "Dolar Milyarderi" Abramovich'ler, Basın Patronu "Berlusconi"ler filan bu işi siyasi ve ekonomik erk için üstlenir oldular. O muhteşem Dinamo Kiev bunun için sefilleri oynarken, Shaktar filan parladı. Demek ki sokak futbolu "Beşiktaş'a bir kibrit çak" idi, endüstriyel futbol "Koyarım ulan temliği"...

Eskiden ISO bir kaç bin filan diye standartlar yoktu. İnsan önemliydi. Aynı fabrikada ya da dairede yıllarca çalışılır emekli olunurdu. Hiç kimse iyi bir elemanını kaybetmek istemezdi. Yerine iyi birini bulamazsam "Yan basarım ulan" filan derdi. Şimdi görev tanımları var. Nasıl olsa tanımımı yaptım odunu koysam yapması lazım var. İnsanın önemi yok. Demek ki sokak futbolu "Gözüm şu çocuğu tuttu dur, endüstriyel futbol ISO.

Eskiden tribün önünde yatmak vardı. Korolar halinde şarkı söylemek, bira, çay, sigara vardı sabahlara dek. Şimdi benim ülkemde cicili bicili beyler, bayanların maça beş-on dakika gelerek localarına oturması var. Garibanı hayata bağlayan hiç bir şeyi kalmadı çöp karıştırırken düşüneceği. Hıncal sağolsun du. Medeni yaptı bizi numarayı keşfeden numaraları ile. Demek ki sokak futbolu "Kartallı Limoncu Ali" idi, Endüstriyel futbol "Hıncal Uluç" ille de "Haşmet"...

Eskiden defansa çekilmek vardı top yekûn. Saldırmak vardı bir "hurrraaa!" ile. Şimdi toplamı onbiri bulanın söylediği bir takım boktan lakırdılar. Yüreğini ortaya koyan kazanırdı eskiden, şimdi onbir sayısını en iyi dağıtan. Demek ki sokak futbolu "lan oolum şu adam boşta tut kaçmasındı" endüstriyel futbol "yerini alamamak".

Eskiden maçlar kahvede, okulda, evde, mahallede tartışılırdı bir hafta boyu. Şimdi "yorum izlemek" , "aynı kaba işemek", "aha bu doğru diyor" lan demek. Demek ki sokak futbolu "yorum üretmek", endüstriyel futbol "yorum beğenmekti. Yani "Hödükleşmek!"

Sokak futbolu "belden su almak", "beşlikten geçirmek", "göt etmekti. Endüstriyel futbol "oyunu bozmak", "her taktiğe karşı taktik"....

Sokak futbolunda hakem "pencereden bağıran anne" idi ya da "elinde bir meşe sopası olan baba", Endüstriyel futbol "en az beş dakika ilave".

Sokak futbolu "Dizlerde kapanmayan yara" idi, endüstriyel futbol "Yan bağlarda yırtılma", "ayak bileğinde ödem".

Sokak futbolu "lan top senin karnını mı doyuruyor zibidi" idi, Endüstriyel futbol "mukavele şartları".

Sokak futbolu "lan oğlum kalecin bile gol diyor" idi, endüstriyel futbol "oynatalım uğrcuuum" ya da "geri gel, geri gel"...

Uzatmak mümkün.. Siz yaparsınız bunu biliyorum..

Sonuç olarak Shakespeare babanın dediği gibi,

SOKAK FUTBOLU "YAŞANMIŞ KOCA BİR SEVDA" dır. Endüstriyel futbol "Kurumuş bir yürek".

İlk Es Esler Esmişti,

Yeni nesil bilmez, daha doğrusu 4. büyük olarak Trabzonspor'u bilirler. Yanlış bilinegelmiştir bu güne kadar. Büyük Es Es'in piyasadan çekilişi dramatik olmuştur. Son maçında Beşikaş'a 2 ofsayt golle mağlupken, taraftarı sahaya inmiş hükmen yenik sayılarak aramızdan ayrılmıştır. 

Hiç tartışma yoktur ki Es Esleri gördükten sonra hepiniz taraftar olmadığınızı anlayacaksınız. Türkiye'nin en büyük seyircisi Eskişehirspor'dadır.

Ne günlerdi o günler, benim maçlara gittiğim seneler. İnönü stadında Eskişehir maçında sıkımıydı bağırabilmek. Trenlerle akarlardı Haydarpaşa garına. İsmail, Kamuran Ulusal Takımın bankolarıydı. Ender Farankfurt'a transfer olmuştu. Ömer Fenere, Şevki Cim boma gelmişti. Diğerleri dağılmamıştı. Amigoları Orhan, transfer teklifi alan tek amigoydu. Taraftarları antrenmana çıkarlar, tribünde nasıl koreografi yapacaklarını çalışırlardı. Belki de en çok ceza alan taraftar onlardı, bizi bile geçmişlerdir. Gol kralları Fethi profesördü, bütün futbolcuların Ali olduğu zamanlar.

kovdular, arada sırada tekrar deliklerinden fırlasalar da kumpasa kurban edip, Sen misin İstanbul Saltanatına son vermek için direniş başlatan, Utanmadan bir de Muhalif Belediye Başkanın var, yallah alt liglere!

Sonra Karadeniz Fırtınası esmeye başladı, Faroz Mahlesi'nin okuyamamış delikanlıları için hayatta kalmanın tek yoluydu futbol oynamak. Ne oynadılar ama be, 10 yıl boyunca bizi tribünlere sokmadılar, Çok büyük ceza kestiler, 40 senedir Şampiyonluk Kupası vermiyorlar. Almaya ramak kalınca da şikesi, kumpası, kata küllisi, manipülasyonu. Ellerinden gelmedi alt liglere atmak, üstlerde süründürdüler yıllarca.

Adanaspor bir ara ben Şampiyon olacağım lan diye çıktı ortaya, adını değiştir lan dediler attılar, Geri alma koşuluna eklediler. 

İster inan ister inanma, şu an 3. ligde amatöre düşme kavgası veren Orduspor bir zamanlar Şampiyonluğa oynadı. Etin ne budun ne? Sürün.

Zonguldakspor'un hangi ligde oynadığını bilen var mı? Yok, o zaman kıl payı şampiyonluk kaçırdığını nereden bileceksin?

Gaziantep, Bolu d a acaba mı rüyası görmüştü, uyuyan arının kıçına çöp batırırsan olacağınız bu. Siyasi olarak bir yaptırımın, desteğin var mı? Yok, güle güle Hulki Avcalıoğlu Başkan. Suçun çok büyük sporda devrim yapmaya kalktın, Güreş, Bisiklet, Kadın Basketbol takımları kurdun. Yürü.

Ankaragücü'ne hiç girmiyorum, Ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük takımıdır. (bakınız mahalletakimi.blogspot.com  Ankaragücü etiketi)  Kurtuluş Savaşı takımına devran dönmeden ekmek yok. 

Samsunspor ben de varım demişti bir zamanlar. Sen kalk Kurtuluş Savaşını başlat, yetmedi, ülkenin Endüstri Futbolu Dağına bıçak çek bir türlü layık olduğun yere geleme. Ama yazın bu paragrafı bir tarafa Yüksel Yıldırım Başkan'a kapan kuramazlarsa en geç 3 sezon içinde Süper Lig Şampiyonu olacak

Sakarya'nın Sakarya olduğu sezonu unuttuysan, Aykut'u, Hakan'ı, Oğuz'u, Turan'ı hatırlarsın. Dünya Şampiyonu Brezilya Ulusal takımından 3 futbolcu transfer edip Ağalara kafa atan Malatyaspor'u tosladılar.

Kocaelispor'u da analım, Derince'ye başka taraftar sokmayan, maçlardan önce kağıt ata ata Seka'yı batırıp çadırlara mahkum edilen Büyük Körfez taraftarını. Son maçlara Şampiyon namıyla girdi. Kötü çullandılar, amatöre kadar düşürdüler.

Ya son Anadolu Şampiyonu? En büyük cezayı Bursaspor'a kestiler. Bitmiş, alınmış, turu atılmış şampiyonluğu Uludağ'ın Eteklerine taşıdılar. Yeşil Bursa İşçileri Saray Mahlesinden uzatarak elini, Yeşilli Beyazlı bayraklarıyla Mustafa Suphi'nin heykelini dikti. Başlarına büyük bela aldı, Ülkedeki Futbol kardinalizminin tekerine çomak soktu, yıllar geçse kinleri bitmez, devran dönmeden geri dönmez.

Bu sezon tarih tekerrür ediyor, tarihini bilmeyen yeniden yaşar. İlk defa Endüstri futbol takımları Aralık ayını göremedi. Trabzonspor, arkasına Konya'yı, Hatay'ı, Karagümrük'ü alarak tamamlanamamış devrimleri mi tamamlayacak? yoksa işin içinde büyük bir pusu mu var?

Ülke futbol endüstrisi İngiltere'ye benzemez, 3 sezon peş peşe küçük takım Şampiyonluğunu taşıyamaz, Muhtemeldir ki puan farkı Aralık ayında artacak. İkinci yarı futbol artık izlenmeyecek, kimsenin ilgisini çekmeyecek, zift kanalları farkına vardı, timsah gözyaşları dökmeye başladı, Trabzon'a yalanacaklar, Faroz Mahlesi gençleri küfür bile etmeyecek. Yayıncı kuruluş batırılacak, belki de yükselen kartel Acun'a alan açılacak.

Global Kraliyet Ailesi bir taşla iki kuş vuracak, Acun eldeki bir baba hindi, acaba ikinci kuş Şike yok dedirtmek için ağzına iki şampiyonluk yalancı memesi verilerek ağlaması durdurulan Şenol Güneş'ten sonra bir Şampiyonlukla kandırıp, şehre de mi şike yok dedirtecekler?

Kararı temiz futbol yandaşları versin. Umarım futbolda devrim oluyordur.   


29 Kas 2021

2022-2023 Sezonu; Testi Yine Kırılmadan

1- Geçen maç geçmiş olsun dileklerimizi okudunuz, ve geçti, çok rahat maç izlediniz, dün gece sabaha kadar helva kavurdum anca yeter, Afiyet olsun çocuklar. Dükkanı kapattık sanmayın, önümüzdeki sezon tarafımızdan acı çığlıkla başlamış bulunmaktadır. Hepimize hayırlı olsun.

2- İçler acısı bir sezonu Kasım Ayında kapattığımıza mı yanalım, gelecek yıllar, jenerasyonlar bizim gibi yanmasın diye havaya fırlattığımız tezlerimizin doğru çıktığıyla mı teselli bulalım? Herkes Terim'in kaynattığı kurbağa kazanında duş almıyor ki, elbet birilerine gider.

3- Son bir gayretle, şovun çok daha gerisinde kalmayalım diye maçın hakemine mektup yazdım, delikanlı adammış, o bile beni yanıltamadı. Ne yani o penaltıyı, o golü versin de çoluk çocuğu kağıt mı toplasın. Sayemizde bu leş kokan düzende bir aile daha kurtuldu, sevindim.

4-a) Giresun yıllar sonra acaba rüyada mıyım diye sayıklarken, daha uyanamadan 2-0 geriye düştü, sen misin öne geçen. Takımın şu an an en iyi 2 futbolcusundan biri, diğerini dövdü. Aslında ligin kırılma anı o andı. 

4-b)10 kişi kalmış rakibe karşı 1 gol averajla kaybedeli 2 ay geçmemişken, genel averajı garantileyecek bir tabelayla, moralle, rakiplere salacağın korku atmosferiyle dönecektik, olmazdı, birilerinin başka hesapları vardı. Üzülmeye gerek yok, sebep suçlu aramaya da. 

5- Takımın başında Terim değil, faal en büyük 10 hoca birden olsa, Messi'ler, De Bruyne'ler, İlkay'lar bizde oynasa sonuç değişmezdi. Futbol lağım yerine çim sahalarda oynanana kadar böyle, işimize gelen şey, tiyatrodan bir an evvel ayrılmak, Teşkilat'ın Cebelitarık Maymunu olmamak. Memnunum.

6- Bir önceki sezon hafızalardayken, averaj şikesiyle Şampiyonluk verilmişken, aynı kurum ve leş kokan kuruluşlarının organize ettiği turnuvada, en iyi ihtimal 4. oluruz demiş, geçen yazılarda revize etmiştik, 6. oluruz diye. Gala Avrupa'da bir tur daha atlarsa o bile olmayacak. Dayanamazlar. 

7- Varsın Fener olmasın da kim olursa olsun. Ülke futbol endüstrisi 3 sezon peş peşe küçük takım Şampiyonluğunu taşıyamaz, belki de sadece bu yüzden Trabzon'a yol verildi. Hem de bir hesap daha görülecek. Muhtemeldir ki Trabzon'un en azılı taraftarı bile Fener şike yapmadı diyecektir. 

8- Bizim yerimiz burası değil, adıyla tarihiyle, misyonu, hasletiyle biz bir Avrupa takımıyız. Futbolun sadece sahada oynandığı maçları oynamanın en kolay yolu, lağım liginde Şampiyon olmak değil. En zor ve en pahalı otobandan gidiyoruz ona yanıyorum.

9- Uyarıyorum oynayacağımız 22-23 sezonunun ilk maçı öncesi. Takımın başında kim varsa, Başkan kimse biz bu hisseli harikalar kumpanyası maskarası değiliz, mecbur maçlar oynayacağız, istediğiniz sonucu bize yazın, tanımıyoruz, diye bir deklarasyon yayınlayın. Taraftarı beklenti içine sokmayın.

10- Ligde yokuz, 6 maç kupada varız, Avrupa için en kestirme yol bu, lig maçlarımızı da hazırlık, jübile dostluk maçında oynayacağız. 4 Türk oyuncu olacak, elimizde var, kadro en fazla 15 kişi olsun. Sponsorlar, taraftar  devreye girsin Avrupa'da dereceye oynayacak yabancılar alınsın.

11- Şampiyonlar Ligi müziğini mi özledin al sana fırsat, her maça en iyi oyuncuları evine göndererek çık, alt yapıdan oyuncu oynat, Yabancı takımlarla oynayacağın maça en dinlenmiş en büyük 11 le sahaya çık. UEFA kupasını bir kere daha al, ülkedeki Şebeke'ye rağmen o maçları sen oyna, yakışır.

12- Kombineyi 2 misline sat, yabancı maçlar yeter, diğer maçları köy çocuklarına bedavaya oyna. Rahat olacağın maçlarda göreceksin ne Kerem'ler, ne Taylan'lar çıkacak. Biz yokuz, hakemlerinizi de özgür bırakın, daha fazla suç işlemesinler, kına yakın, bokunuzda boğulun.     

28 Kas 2021

Atilla Karaoğlan'a Açık Mektup


Kardeşim! Yüce TFF'nin, Ulu Hakem Kurulu'nun Şebeke'nin, Teşkilat'ın sevgili kuluymuşsun, bizim maça memur edilmişsin. Ben olsam bizim maçta alacağım paranın yarısını, daha güzel melesin diye  sadaka olarak Halil Umut Meler'e, lağımda ömrü uzasın, bir nefes daha fazla yaşasın diye Yaşar Kemal Uğurlu'yla bölüştürürdüm. Pis koku vantilatörlerine.

Gerçi onlar bundan sonraki yaşamlarını kasko yaptırdılar, ömür boyu işsizlik sigortaları var, şimdikiler gibi, daha öncekiler gibi, daha sonrakiler gibi, Senin paran sembolik. Gala'yı kritik bir maçta ezdiler hükmüyle, yal, yem, su ihtiyaçlarını depoladılar. Sıra sende canım kardeşim.

Kimsin diye biraz araştırdım, adını ilk defa duyuyorum, ben tescilli, yaftalı olanlar dışında hakem kim ilgilenmem, benim için düdük zaten hakemde değildir. Düdük durup dururken Gala aleyhine ötüyorsa mutlak bir üfürücüsü vardır. Bunu bilerek maçları seyrediyoruz. Her yere aaaaahhh diyene basıyormuşsun faulü, çok güzel tam aradığım Gala maçı puan kaybettiricisi hakemmişsin. Dokundu, dokunmadı ilgilenme, Malatyalı Kaleşnikof mermisi yemiş gibi balıklama yere atlarsa bas faulü, Gala gol atarsa sayma, korkma kılına dokunamazlar, hayatını kurtar, 18 içinde biri yere atlarsa çal penaltını, hatta elin sarı, kırmızı kartlarında olsun, bu fırsatı kaçırma.

Öğretmenmişsin be evlat, yazık, şu ülke konjonktüründe simit sat öğretmen olma. Bizim oralarda kızlar bir meslek sahibi olalım, koca dırdırı çekmeyelim diye dikiş kursuna giderler, ünlü Atasözümüzü mutlak duymuşlardır. ''Dikiş nakış boş iş, düzen belle kızım düzen belle'' Öğretmenlik maaşıyla geçinemezsin, ileride çoluk çocuğun küfür eder bak miras bırakmadın diye. Yanlış  anlama ben Peder sağ iken şaka olsun diye zorla bizimle rakı içirir, memurken treni neden çalıp satmadın diye sorguya çekerdim.

İyi dinle Hocam, iplerini birileri oynatacak, Gala lehine pozisyon olduğu zaman sakın Var'a sormadan hükmünü verme. İmbiklerden süzün pozisyonu, yayın 10 kameradan mı veriliyor, yetmez, tribünden çekeni de bul, mutlak bir şey vardır, sakın atlamayın.  Aleyhe olduğu zaman çal düdüğünü hemen oyunu başlat, yayıncı kuruluş tekrarına yetişemesin. 3-4 gün çok mutlu oldular Fatih Terim'i attık, cezayı da evire çevire 2 numaralı Fransa takımını hezimetle yendiği maçın bitimindeki konuşmasına yetiştirip milyonlarca Gala taraftarının utkusuna limon sıktık diye. Yanlış, umurumuzda bile olmadı. Biz Terim'i lağım liginde bize 3 puan aldırsın diye başımızda, kulübemizde istihdam etmiyoruz. Bodrum'daki köpeğini çağırsak, kulübeye oturtsak havlaya havlaya aynı puanları toplar. Bizim işimiz başka, biz sayenizde adı anılanlara puan kaybediyoruz diye üzülmüyoruz. Adı anılanları gördük Er meydanlarında, biz onlarla rakip falan değiliz, enerjinizi mesainizi Cim Bom'a nasıl puan kaybettiririz diye boşuna harcamayın. Biz çekileceğimiz zamanı bilir izzet-i ikballe çekiliriz, bize can çekiştiremezsiniz.

Bir fırsatta senin eline geçti, Selçuk'la, Neco'yu da sen kov, bak beni iyi dinle hocam, Kafaya çık, kendin gol atmaya bak, şimdiye kadar denenmemişi dene, Golü saymayanlar, kart vermeyenler, artık klasik oldu kimse yemiyor, sahip bunun için para ödemez. Muslera'ya şut çek pozisyon denk gelirse. Durup dururken adam at, rapora küfür etti yazarsın. Marcao, Kerem formda yollarını kesmeye bak. 

Atilla Bey Öğretmenim, mektubuma son verirken bir tarih diyalektiği dersi de ben sana vereyim. Gala'yı ne kadar ezerlerse o kadar güzel kokar, kekik gibi, nane gibi, fesleğen gibi. Ezmek için elinden geleni ardına koyma, inan küfür değil, övgü sesleri duyacaksın. Delikanlı gibi maç yönetip işsiz kalma, üzülürüz, parasızlık mertliği bozar. Büyük Gala Taraftarı hakemin en puştunu sever. Nemrut Dağındaki tek bir ağaç gibi, aklı hür, vicdanı hür, ve Amazonların Yağmur Ormanları gibi kardeşçe sine yaşar.

Gözlerinden öperim, göreyim benim hakemimi.