8 Kas 2008

Gökmen Sende Bir Omuz Ver, Fener Darda!


Daha birinci cümlesi; ''Ziya Abi, acaba Galatasaray Arsenal'e karşı oynasaydı yine böyle iyi oynayabilirmiydi, fazla büyütmeyelim''

Bu adamları televizyonda izleme bahtsızlığına uğradığımda ciğerime bir acı saplanıyor. Elalemin adamı Galatasaray'ı onore ederken kendi adamın ihtiras içinde, kıskançlık içinde eleştirmesi yokmu, adamı deli ediyor.

Sanki kendisi Maradona'ydı. Oyandığı zamanlar her Avrupa takımı elerlerdi. Gökmen'in gol atmadığı avrupa takımı yoktu.

Şurada ekran başında milyonlarca Galatasaray'lı eski futbolcusundan olumlu, umut veren bir cümle bekliyor. Ne gezer, maaşlarını Fenerbahçe veriyor. Nasıl taraftarı karamsarlığa itecek onun hesabı içinde. Anketler, bahisler Galatasaray'a dönmüşken Ziya Şengül takımı adına umut saçarken bizimkiler bizi kaosa sürüklüyorlar.

Ben Gökmen'i adam yerine koyupta görüşlerinden etkilenip takımından korkacak bir Galatasaray'lı olduğuna inanamam. Kendisi de biliyor bunu, amacı bir kişi bile olsa korkutmak değil, çanağını yaladıklarına şirin gözükebilmek. Demek bunları işe alırken yemin ettiriyorlar, Galatasaray yenerse oynadığı takım kötü, yenilirse zaten mesele yok Galatasaray çok kötü. Hatta Milan Baroş, Ümit Karan, Nonda yerine ah Gökmen olsaydı. Bas küfürü, yöneticiye, futbolcuya, ye ekmeğini doya doya.

Cebiniz doysada gözünüz doymaz sizin Gökmengiller. Bir, iki değil çoğunluksunuz maalesef. Bir cümlede 5 defa yani diyen bir konuşmacı, imla hatası yapan yazıcı. Saçını ineklere yalatıp karizma yapmış. Hadi koçum bir omuz da sen ver medyanızın sevgili takımına.

Korkmayın, ameliyat uzun sürmeyecek. İlk yarım saatte yoğun bakıma alırız. Gökmen ziyarete gidersin. Başkalarının başarısızlığından mutlu olmak, artık başarılı olamayacak olanların mutluluğudur senin için. Hakan Ünsal'la bir program yapın siz. Reytinginizin yanınıa yaklaşılmaz. Fenerliler Fenerli olduğu için, Galatasaray'lılar küfür için ekran başında olurlar.

Benfica, çok kötüydü be Gökmen. Kusura bakma senin üzüleceğini bilseydi Karan, sana bir kıyak yapar atmazdı golü. Kudurun lan, bekleyin geliyoruz. Hatta sende çıldır.

Bizim Veteran Takım




Bu resimdekiler, bir zamanlar bizleri ağlatan güldüren eski Galatasaray'lı futbolcular. Biz o zamanlar arkadaki tribünlerin betonlarındaydık. Sahaya çıkanları; Cüneytleri, Papazları, Metinleri, İlyası, Savaş'ı Cihat Aksu'yu seyrettik. Biz gene arkadaki tribünlerin betonlarındayız.
Şimdilerde Arda'ya, Sabri'ye, Ayhan'a Emre'ye gaz vermek için tepiniyoruz. Sağlığımız elverdiğince de tepineceğiz gibi gözüküyor. Bu resimdekiler bir zamanlar Galatasaray'a geldiler, oynadılar ve gittiler. Galatasaray'da esas gelmek değil gitmektir. Bir şekilde herkes oynayabilir Galatasaray'da, ama Galatasaray'lı gibi gitmek herkese nasip olmaz. İşte bu Galatasaray'lı gibi gidenler daha sonraki yaşamlarında örnekleriyle bu takımın bir futbolcusu olmakla övünürler. Gururla çıkarlar sahaya. Kiminin adım atacak hali yok, ihtiyarlamış ama olsun Galatasaray Veteran'ı onlar. Başka takımlarda olmayan şeydir bu arkadaşlık, birlik dayanışma.
Yarı resmidir takım. Yurt dışına giderlerken haraç ödemezler. En kral yerlerde en kral takımlar tarafından ağırlanırlar. Maçın kalibresine göre teşkil edilir takım. Çok kuvvetli takımla oynarlarsa ona göre onlarda kuvvetli çıkar. Kimse ben niye oynamıyorum diye kızmaz. Milli takımda oynayabilirsin ama bu takımda oynamak öyle her babayiğit futbolcunun harcı değildir. Galatasaray'lı gibi gidemeyenler bu takımda oynayamadıkları zaman başlarını taşlara vururlar. Tanju Çolak'ın neler çektiğini ben bilirim. Fatih Akyel misal bu takımda oynayamaz. Misal Emre Belezoğlu'nuda almazlar aralarına.
İçlerinden biri çok yakın arkadaşım, bir keresinde benide çıkardı Ali Sami Yen'e onlarla beraber. Sayesinde soyunma odasınıda gördüm. Bildiğim kadarıyla sponsor babalığını Alp Yalman yapıyor, tüm ekipmanlar, organizasyonlar gönüllü bir tarafından yapılıyor.
Aslında bu takım, şu anda oynayanlara gelecekteki hayalini gösteriyor. Galatasaray'lı gibi gidin kardeşlerim. Sabri , Arda, Hasan Şaş.....Galatasaray'lı gibi geldiniz,Galatasaray'lısınız, Galatasaray'lı gibi bırakın. O zaman bu forma sizi asla yanlız bırakmayacaktır.

Anamaç




Türkiyede futbol mevzu bahis ise iki takım ve arasındaki maç var. Gerisi yalan. Diğer maçlar fasulyeden oynanıyor. Öyle sanıldığı gibide futbol sevilmiyor. Örnek olsun ben Fenerbahçe maçlarını Fenerbahçe dünyanın hangi takımıyla oynarsa oynasın o takımı tuttuğum için seyrediyorum. Ve şu ana kadara Fenerbahçenin attığı 3. gölü görmedim. Maç Fenerbahçe adına kopmuşsa dünyanın en unutulmaz futbolunu bile oynasalar seyretmem. Aynı şey bir Fenerbahçeli içinde geçerlidir. Diğer büyük denilen Beşiktaşın maçı pek enterese etmez. Yapılacak bir şey varsa o yapılır yoksa Beşiktaşın maçı seyredilir. Beşiktaşın rakibini Fenerbahçenin rakibi kadar tutmadığın içinde pek zevk ve heyecan Beşiktaş maçı zevk vermez.

İspanyadaki Fener- Galatasaray maçına ne güzel ad koymuşlar. ''El Classico.'' Bu klasik maçı kim daha çok oynamışsa o büyük futbolcudur. Bizde de bir ad koysak mesela Anamaç desek. Futbolcuların kariyerlerine bakıldığında örnek 28 defa Anamaç oynamış dense. Nasıl şimdilerde şampiyonlar ligi maçları için aynı şey konuşuluyor öyle işte.
Evet adını koyduk bundan sonra bu maça Anamaç diyeceğiz. Ligide daha heyecanlı daha zevkli hale getirmek içinde sezonda 2 den fazla Anamaç oynatma yoluna gideceğiz. İlk 8 takım kendi arasında tekrar eleme maçı oynayacak. İlk iki 3 final maçı oynayacak 2 sini alan şampiyon olacak. Muhtemelende bu iki takım Galatasaray Fenerbahçe olacak. Zaten öyle.
Fortis kupa maçlarına bakın, eğer Anamaç yoksa işin içinde bu angaryaya kim katlanır.
Ben bir Galatasaraylı olarak rastgele 8 maçın yerine Fenerbahçeyle oynamaya razı olurum. Fenerbahçelide razı olursa. Sonuç olarak şunu söyleyebilirimki ben futbolsever değilim. Galatasaray maçlarını izlerim ve Fenerbahçe kimle oynarsa onu tutarım taaa 2. golü yiyene kadar.

Fener Maçı Bileti


Para verip alınamıyor, Karun kadar paran olsa ne fayda. Bu bilete sahip olman için yürek lazım, emek lazım, yoğunlaşmış takım sevgisi lazım, Fenerbahçe stadındaki kafeste çok ağır şartlar altında saatler geçireceğini bilerek takımına ölesiye katkıda bulunmaya gönüllü olmak lazım. Futbolsever değil, taraftar olabilmenin saygı doruğuna erişen 2500 kişiden biri olmak için 5 okka taşşaklı olmak lazım.
Nasıl ki Fener'e gol atmayan Galatasaray'lı sayılamayırsa, Fener stadında şu resimdeki bileti almayanada ben Galatasaray'lı taraftar demem. Geceden girildi kuyruklara, deseler ki 5 gece bekleyeceksin yine bekleyeceklerdi. Vakti olmayanlar yerlerine vakti olan Galatasaray'lıları gönderdiler. Parası olmayanlar haftalardır para biriktirdi.
Bu bilete sahip 2500 kişi Galatasaray'ın milyonlarca taraftarının kalbidir. Öncü birliğidir, intihar komandolarıdır. Her biri Galatasaray için herşeyi yapabilecek durumdadır. Bizim delikanlılığımızda bu taraftarlara hasta taraftar denirdi. ''Hasta Galatasaray'lı'' ne güzel bir sıfattı. İroninin kralıydı. Ne varki en sağlıklı Galatasaray'lılar bunlardı.
Ey büyük Galatasaray'lı 2500 kişi. Muhtemelen geçen sene, ondan önceki sene, hep siz ordaydınız. Ve hep başınız eğik ayrıldınız bu stadyumdan. Fakat mutlak bir maç ölümüne sevdalandığınız takım büyük bir hezimete uğratacak Fenerbahçe'yi. İşte o zaman istiklal madalyası alacaksınız hepiniz. Belki Kadıköyde galibiyet göremeyenler var içinizde. Biz çok gördük. Yılların birikimi nitel bir patlamaya dönüşecek ve tarihe geçeceksiniz.
O gece orda olmak vardı anasını satayım.

7 Kas 2008

Bir adam; Hakan Ünsal


Kendimi teselli ediyorum, bu futbolcuyu yumruk şova hiç çağırmadım. Ergün'ü, Orhan Ak'ı, Cihan Haspolatlı'yı da kapalıya çağıranlara hiç katılmamıştım. Şimdilerde misal çağırılıyorsa Mehmet Güven için ağzımı kıpırdatmıyorum. Hakan Ünsal gerçekten çok küçük adammış. Bu satırlarda buna benzerleri çok yazdık, bi bok sandıklarımıza ekledik. Hakan Ünsal, arkadaşlar bok sandığımız değil, ilk ve gerçek bir bok. Yanılmıyoruz, leş gibi kokuyor. Tarikatlara dayanarak oynadı bizde. Oynadığı da neydiki, domuz gibi kuvvetliydi o kadar. Ben bir futbolcunun karizmasında Milli Takımlarda ne kadar oynamış ona bakarım. Galatasaray'ın efsane olduğu zamanlarda sol bekte oynayamıyordu Milli Takımda.




Kovuldu gitti takımdan, iktidarın çanak yalayıcısı olduğundan uygun bir takıma yollandı. Rizesporda bile oynatmadılar. Rizespor zaten kurtarılmış takımdı Hoca Efendilerin. Gerek yoktu Hakan Ünsal yobazlarına. O Galatasaray'da yapacağını yapmış, tarikat bağlantılarında önemli görevlerde bulunmuştu. Galatasaray'ın değişim sürecinde ne futbolcu olarak, ne de malzemeci olarak ihtiyaç yoktu.




Hakan Ünsal olsa olsa şu aralar, bir keresinde benimde şerefle oynadığım Galatasaray Veteran takımında oynuyormuş duyduğumuza göre. Yani demek adı Galatasaray'la anılıyor hala. Bu eski futbolcumuz, şimdiki taze bokumuz Galatasaray'a, eskiden ekmek yediği tasa sıçarak evine helal ekmek götürdüğünü sanıyor ve hayatına şükrediyor. Hayatına şükür ederkende ne güzel milyonlarca Galatasaray'lıdan küfür yiyor. Afiyet olsun küçük adam.




Demek Benfica çok kötü takım ha. Ah biraz iyi olsaydı da bize 3-5 atsaydı da küfür etseydin. Ulan nankör herif, senin kötülemenlemi etkileneceğiz. Seni seyreden Galatasaray'lı sana küfür etmek için ekran başında bilesin. Ben ancak olsa olsa seninde oynadığın zamanlardaki kombinemden sana ne kadar para düşmüşse onu haram edebilirim. Olanca içtenliğimle ağız dolusu küfür ediyorum sana seni ne zaman görsem. Küçüksün ama mide bulandırabiliyorsun, ne kadar kaçsamda bir yerlerde senin söylediklerin duyuluyor.




Bir tane basınla ilgilenen yönetici yokmu ya. Bu Galatasaray'a söven eski Galatasaray'lılara ceza verebilecek. Hep bizemi düşer usta bu işler. Salaklar kendi mezarlarını kazıyorlar, yarın yobazın iktidarıda devrilir, o bedavadan geldiğiniz ortamlardan kovulur gidersiniz. Yardımcı hoca falan yaparlar sizleri, yolun tribünlerin önüne çıkabilir. Keşke Küçük, ne yapıp yapsanda, tarikatlara biraz daha yaslansanda Galatasaray'a hoca falan yapsalar seni.




Tribünlerin başına geçip 30.000 kişiyle sana küfür edeceğim günü yüce gök bana nasib eyler inşallah.

6 Kas 2008

İşte Bizim Takım; Benfica 0-Galatasaray 2


Kuşkularımız vardı elbette. Takım sahaya iki santraforla çıkınca rahatladık. Bu ikincisi Ümit Karan olunca yattık aşağıya. Benfica; İsmi ürkütücü, Dünyanın en büyük futbolcularından Esebio'nun takımı. Dikkatle izledik maçı, iki santrafor dizildik, bakalım pratikte ne yapılacak. Evet iki forvetle rakip sahada oynamak büyük takım refleksi. Oynadığın takım düşünecek artık. 3 Gün sonra Dünyanın en büyük maçlarından bana göre 2.sini(1.si Boca Juniors-River Plate maçıdır) oynayacak takım için bu maç angarya olmalıydı.

Angarya saymayan bizimkilerdi. Emre Aşık( büyük maçların futbolcusu) savunmada oyuna damgasını vurdu. İnanılmaz bir dokunuştan sonra Galatasaray'lılar telefona sarıldılar. Büyük futbolcu demeye kalmadan golü attı. Bizim atmasa söyleyeceklerimizi, yalama basın attı diye şimdi yazacaklar mutlaka. Biz yazmasak da olur. Biz Emre Aşık'a her zaman ilk 11 veririz nasıl olsa.

Arda Turan; Bu kadar büyük oynamasını istemiyorum açıkçası. Fener maçını da alırsa bizle arası açılacak. Başkaları alacak Arda'mızı elimizden. Halbuki gün sayıyoruz Aslantepe Stadına. Orada oynamasını isteriz son yılların fantastik futbolcusunun.

Lincoln; Oynadığı her maç bir önceki maçını tarihe gömecek. Onun için olumsuz düşünenlerin tükürdüklerini yalatacak. Haydi Casio bunlar tatbikat savaş bu hafta başlıyor.

Ben Portekiz futbolununun en büyüğü Benfica'nın haline acıdım bu maçta. Sıçan gibi oynadılar, acaba biz mi çok büyük oynadık. Milan Baros kafa kafaya kaldığı pozisyonları atsa bu hafta Kadıköy'de 1-0 önde başlayacaktık. Olsun en azından yarım sıfır öndeyiz.

Hoca için ilk defa olumlu şeyler yazacaktım. Kimseyi değiştirmeseydi. Memet Güven ile Yaser'i alınca takım birden kilo düştü. Tamam skoru koruyacak arkadaş dersen bana inanmam. Ümit Karan'ı beke geçir kardeşim gol yemek istemiyorsan. Neyse bu kadar nankör olmayalım, ilk defa Portekiz takımını deplasmanda maymuna çeviren takımın hocasına laf söyleyecek halimiz yok. Ümit Karan'nın gol atması çok iyi oldu. Fener maçlarının futbolcusu Ümit Karan Pazar günü sahada olacak, en azından kulubede bir nöbetçi kabus gibi oturacak.

Kalifiye olduk arkadaşlar, şimdi Ali Sami Yen'de şova çıkacağız, arkadan Şampiyonlar Liginin garibanlarını bekliyeceğiz. Aslında işimiz değil de ne yapalım insan gördüğü şeylerden geri aklınca üzülüyor. Acaba Parken Stadının kale arkasında Dağ Başını Duman Almış'ı söyleyen bizler, Migros Tribününde aynı marşa yatarsa ne olur. Nasıl bir taraftarlık duruşudur o an.Yaşam isterim ve mutlak yaşayacağım. Galatasaray çabuk dön, Kadıköy'e provaya bekliyoruz.

5 Kas 2008

Futbol Camiasının İmalat Hatası; Altan Tanrıkulu


Taşları bağlamışlar, köpekleri serbest bırakmışlar ne yazık. Egemen sınıflara, egemen görüşe biat etmeyene yaşama hakkı yok. Dürüstçe, mertçe, yiğitçe direnenler ekmek mücadelesinde şu ya da bu şekilde engelleniyor. Hep yazdık bu sütunlarda, hangi kanalı açsak, hangi gazeteyi okusak midemiz bulanıyor. Etraf leş gibi kokuyor. Görüntü kirliliği ortalama bir futbolseveri canından bezdiriyor. Gözümüzü dört açtık, olanca objektifliğimizle acaba bir adam yokmu içlerinde diye seyrettik bunca kanalı. Paçavra gazetelerini okuduk, dilencisi olduk bir tane adamın. İmbiklerden süzdük seni Altan Tanrıkulu.

Kapı komşum, arkadaşım, kardeşim olduğundan yakından tanıdım. Hiç kimselerde olmayan zekanla, sisteme olabildiğince muhalif duruşunla, ailenle, işinle, görüşlerinle sevdim. Biliyormusunki Fenerbahçe'li olan tek dostum sensin. Ve ben Fenerbahçe'li olupta senin gibi birini nasıl yaşatıyorlar bu alemde onu da anlamıyorum. Gerçi ne kadar yaşattıkları da tartışılıyor ya. Vaktiyle Aziz Abi'ye saldırma cesaretini gösterdin. O zamanlar bu işin en büyük makamlarındaydın. En büyük bir gazetenin spor müdürüydün genç yaşında. Ürküttün kurbağaları be Altan'ım. Sanamı kalmış, dürüst olmak, bildiğini yazmak.

İftira attılar sana da. Aziz'in Passat'çılarından dediler. Diyen de, dedirtende Aziz'in kendisiydi. Seni sildiler, seni yanlız bıraktılar en kötü günlerinde. Sen hep savaştın, en beter durumlarda bile umudunu kaybetmedin. En kötü kanallarada gittin, en büyüklerine de. Altın çamura düşmeyle değerini kaybetmez. Sen çamurun içindesin Altan. Etrafın kirli, satılmış, hokkabaz, yalancı, riyakarlarla dolu. Sen futbol camiasının imalat hatasısın. Ezdiler seni bu alemde, sen ezildikçe güzel koktun. Fesleğen gibi, kekik gibi...

Eşin fanatik Galatasaray'lı. Tribünlerden gelme, sıkı bir ultrAslan. Beraber tanıdık sizleri, gereğinden fazla iyi insanları. Keşke be Altan Tanrıkulu sen Galatasaray'lı olsaydın. Ya da ortalığın biraz daha güzel kokması için her Fenerbahçe'li senin gibi olsaydı. Ne çok isterdim bir, iki ve daha fazla Fenerbahçe'li ile dost olabilmeyi. He şey göğe doğru büyür Altan. Salkım söğüdün dalları istisna, her zaman sende büyü ,bizden tarafa.

Futbolun daha bir güzel, daha bir seyredilir olması için keşke her Galatasaray'lının senin gibi bir Fenerbahçe'li arkadaşı olsaydı.

adam Sandıklarımız; Cem Papila


Soyadı bağırsağın safra kesesine bağlandığı yer olmalı. Hülasası, bağırsağa yakın zaten. Bizde bu yüzden bu sayfalara konuk ettik bu hafta kendisini. Biz kalın bağırsaktan dışarı atılan maddeyi bazen başka bir nesneye benzetiriz. Cem Papila'nın peşindeyiz.

Yakışıklı, mühendis, okumuş hakemimiz, Beşiktaş'ın elinden aldığı Şampiyonlukla adını altın harflerle yazdırdı. Şampiyonluğu verdiği camia adını unutmadı, minnettarlığını devlete yakın bir kanalda maymunluk yaptırarak ödedi. Abilerini utandırmadı Cem papila. İlk başlarda bayağı utangaçtı, her konuya balıklama atlamaz haddini bilirdi. Açıldı o da eskiler gibi. Medyada ekmek sahibi olmanın en kestirme ya da en garanti yolunu seçti.

Ekranlarda Galatasaray'a sövmeyene ekmek yok. Galatasaray'lı eski futbolcular bu işin bayraktarlığını yapıyorlar. Akılları sıra objektifler. Yalan, objektif olduklarından değil, emir büyük yerden. Peş peşe iki hafta Galatasaray'ı öv kovulduğunun resmidir.

Ben Cem Papila'yı veya diğerlerini seyretmiyorum. Dolayısıyla bi bok bile zannetmiyorum. Ama iş benle bitmiyor, seyretme bahtsızlığına uğrayan genç arkadaşlarımızı uyarmak için adını zikrediyoruz bu sütünlarda. Bu adamların hakemler hakkındaki yorumlarını dinleme bahtsızlığına uğrarsam dehşet içinde kalıyorum. Nasıl bu adamlara güvenerek maça çıkmış futbolcular. Hele televizyondan ağır çekimlerle pozisyonları süzerken sanki biz görmüyormuşuz gibi yorum yapıyorlar. Canlı maçta kimbilir neler yaptılar.

Çetele tutuluyor demekki. Hakem hataları yada hakem kıyakları hakemlerin hakemlikten sonraki yaşamlarının belirleyicisi oluyor. Bu arkadaşımız görevini çok iyi yapmış gözüküyor.

Söv ulan Cem papila, sende söv Galatasaray'a. Senin gibi adamlar överse kuşkuya düşerim Galatasaray'ımdan. Merak ettim bu hafta unutmazsam seyredeceğim senin programını. Sövmezsen şerefsizsin.

3 Kas 2008

Arsenal'e Karşı Oynamam Abi


''Aragones ile bir toplantı yapan Emre Belözoğlu, sakatlığının tam geçmediği ve hazır olmadığını söyleyerek Arsenal maçında oynamak istemediğini söyledi.''

Yarı final maçında atılmıştı şerefsiz. Acaba diyorum bilerekmi oynamadı final maçında. Acaba olası bir hezimette kadroda olmak mı istemedi. Günahı boynuna, şu haberi okuyana kadar aklıma gelmemişti. Ama bu şerefsiz, ahlaksız, kendine zeki, çevik olmayan sporcu ölüm kalım maçında Fenerbahçe'nin Arsenal'e karşı oynayacağı kadronun içinde olmak istememiş. Haklı çarşamba günkü olası bir hezimette Alex'in yerine oynayacak olan Emre'nin foyası ortaya çıkacak, peşinden gelen Galatasaray maçı ise futbol hayatının büyük takımlardaki son maçı olacaktı.

Kaçtığı maçların Arsenal maçları olması acaba tesadüfmü. İngilterede yedek beklerken hiç oynadımı acaba Arsenal'e karşı. Oynadıysa ne oldu acaba o maçta, Emre'ciğimizi tırstıracak.

Zeki futbolcudur kendisi. Belkide dünyanın en az banko olmuş büyük futbolcusudur. Bir tane delikanlı Fener yazarı çıkmazmı bu adamı yerin dibine sokacak. Galatasaray fobisi yüzünden tutuyorsanız boşuna katlanıyorsunuz. Emre'nin Fenerbahçe kadrosunda olması beni memnun eder. Eğer kovarsanız esas o zaman üzülürüm.




Ben Emre'nin her maç banko oynamasını ve 50.000 kişi tarafından küfür edilmesini bekliyorum. Beni ancak bu memnun eder. Bu da uzak bir ihtimal değil.

2 Kas 2008

Medyaya Böyle ....Galatasaray 3- Gaziantep 1







Ne çok korkmuşlardı sezon başında. Meğer ne çok haklıymışlar. Köse sakalını traş ettiğimin medya maymunu uğraştı en çok Lincoln'le. Geç geldi kovun şunu, koşmaz atın şunu. Onu atın taraftarın müşterek küfür ettiği bir adam Mehmet Güven'i oynatın. Takımda dengeyi bozuyor, istediği zaman oynuyor. Kovduramadı gitti Lincoln'ü. Lincoln sezona ağırlığını koydukça kuduruyordur her halde. Pis pis sırıtıcı, mikserci, Galatasaray düşmanı Galatasaray'lı, Lincoln'ün attığı attırdığı goller kapak olsun sana.

Biri çıktı hafta arası bok attı Kewell'e. Hastaymış onu da öğrendik. Hadi sakat dese anlayacağız. Bu adam hasta hasta böyle oynuyorsa ben iyileşmesini bekleyelim derim. Taraftar gereken cevabı verdi maçtan önce ve maç boyunca. Herry Kewell'de sezona ağırlığını koyuyor eyvah haftaya medyanın takımıyla Galatasaray'ın maçı var. Herry Kewell'in golü, ortaları çalımları yoluna taş koymaya çalışıpta koyamayanların bir tarafına kaçsın.

Ahmet Çakar uğraştı Arda'yla. Tabi başta Ahmet Çakar, arkası geldi yaylım ateşi gibi. Ne yapmış, hakemin ayağına gitmemiş. Belli değilmi Arda, kaçıyormu göster uzaktan sarı kartını ne olur. Zaten hakemde insandı uzaktan gözterdi. Ah bi sadist Ahmet Çakar'a denk gelseydi. Ne güzel atardı oyundan top ayağına yakışan tek oyuncuyu sahadan. Ona ne idi, kırk yılda bir Arda'yı seyretmeye gelmiş futbolseverin zevkinden. Arda'nın attığı attırdığı goller, oynadığı oyun ders olsun hakem eskilerine.
Taraftar ne büyüksün sen, futbolcularının arkasında ölümüne durdun. Onlarda seni mahçup etmedi. Başka bir futbolcu gol atsın istemedim sonlarda. Lincoln oynadı, Arda oynadı, Kewell oynadı goller onlara yakıştı.

Çaylak hocamızın Kewell Mehmet Güven değişikliği tam bir bilim, ilim, irfan işiydi. Ah be top kusura bakma işte 3 dakka önce Kewell dokunda sana maharetle ustalıkla, 3 dakka sonra tepen Mehmet Güven'di. Maç bitince kaçar gibi gitti soyunma odasına. Yüzü yok kapalıya bakmaya. Uzun zamandır kapalı tribünün tamamının küfür ettiği bir oyuncumuz yoktu. Şimdi, mevcut oldu.

Tribünlerin böyle olduğu hiç bir maçta Galatasaray sıkıntıya düşmez. Yani bugünkü maçın taktikle, oyunla alakası yoktu. Varsa da Balta orta sahaya kaydığında Mehmet Güven girdikten sonra ve de Lincoln'e Arda'ya top gelmediği periyotlarda anlaşıldı. Yavan kısır Fortis Kupa maçı periyodu.

Bu maç atlatılması gereken zorlu bir maç değildi. Nitekim maçtan önceki görüşümüzde haklı çıktık. Maçı kolay geçtik. Önemli olan hafta arası Benfica maçı. Hocanın kalibresinin ne kadar olduğunu göreceğiz.

Galatasaray; yönetim futbolcu taraftar bütünlüğün devam etsin. Yolun bahtın açık olsun. Her zaman yanındayız.

Pelemi Büyük Maradonamı




Pele – Maradona. Futbol yüzyılının bir siyah, bir beyaz hikayesi kimilerine göre. Pele'yi anlatıyorlar. Çok iyi diyorlar. Gelmiş geçmiş en iyi diyorlar. Golleri var, izliyoruz. Vasatın üstü goller. Sadece bir hareketi var, ceza alanı üstünde, topun üstünden atlayıp, kalecinin belinden su alıyor ama o da gol olmuyor. Benim tüm bildiğim bunlar Pele hakkında. Ama Maradona hakkında kitap yazabilirim. Aklım başımda ilk izlediğim dünya kupasıdır o. Gollerini, topa hakimiyetini, paslarını daha önce hiç bir şekilde, hiç bir futbolcuda görmediğimdir aklımda kalan. Maradona sabahın 04:30 una saat kurulup uyanılandır. macaristan maçında 7 kişi ile tutulmaya çalışılan biridir. Uçan tekme atıp kırmızı kart gören biridir. Mahalle maçlarında alayımızın olmak istediğidir. Dünyanın bir çok yerinde Arjantin'li fanatiklerin doğumundan sorumludur. İsmi tam olarak bilinen ilk Güney Amerika'lıdır. "Diego Armando Maradona" dır. Küçücük yaşlarıyla, kel kafalarıyla, top tepen sümüklü mahalle topçularının kahramanıdır. Yirminci yüzyılın sol ayağıdır. Mavi beyaz çubuklu formadır. O 10 numaradır. İngilizlere, önce eliyle ve daha sonra bütün takımı çalımlayıp gol atarak dalga geçen, son fantastik futbolcudur. Evet belki de Maradona'yı ilah yapan budur. Son fantastik futbolcudur. Belki tarih bir daha böyle bir futbolcu görmeyecek.. Varoluşu ile başlayan bir devri, futbolu bırakışı ile kendisi noktalamıştır. Ve asla sistemin adamı olmamıştır. Ne futbolculuğunda ne de sonraki yaşamında. Pele sistemin ta kendisidir. FIFA, UEFA kokteylerinin baş konuğudur. Futbolu öğrendiği, yoksul Brezilya sokaklarını çok çabuk unutmuş gibidir. Maradona hiç bir zaman kuralları belirli bu gösterinin bir dişlisi olmamıştır. Çünkü belki de o Arjantin sokaklarından hiç ayrılmamıştır kafasında. Hep o mahallesinde attığı çalımları, golleri, pasları atmaya devam etmiştir yeşil sahalarda. Belki de bu yüzden futbolu ile gittiği her takımın taraftarlarını, çocukluğundaki günlere döndürmüştür. Oynadığı her maçı izleyen tüm dünya futbolseverlerini de. Olmayacak yerlerde imkansız çalımları, golleri atmıştır. Futbolun, elitist kesimlerince açıklanamayacak amatörlük ve çiğlikte... Futbolun punkıydı Maradona... Tarifsiz tekniği ile gittiği her takım Maradonaya göre şekillenmiştir. Onun oynadığı takımın adı yoktur. O ve diğerleridir. Milletlerüstü bir futbolcudur. Ki, Napoli taraftarları Arjantin'i boşuna tutmamışlardır Dünya kupasında. Çünkü, onu hiç bir zaman unutmayacaklardır. O ve diğerleridir, Arjantin değildir onlar için keza bizim için de .... Sonuç olarak; Maradona, tüm hayatı ile bu sistem içinde de alternatif bir hayat sürüp başarılı olunabileceğinin ispatı olmuştur. Hayatı, karakteri, golleri, dövmeleri hep sıradışıdır, özneldir. Ve gerek kendi yoksul halkının, gerekse tüm yoksul halkların bir umut ışığı olmuştur o varoluşu ile. Pele gibi sistemin kuklalarının arkadaşı olmamıştır. Fidel Castro'nun arkadaşı olmuştur. Dünya'nın tüm kalburüstü hastanelerinde tedavi olabilecekken, o Küba'da rehabilitasyonu tercih etmiştir. O nefes alan bir mittir futbol dünyası için. Fakat artık futbol küçükken izlediğimiz, çocuksu oyun değil büyük bir canavar. Ve Maradona gibilerine yer yok. Kimsenin takımın üstüne çıkmasına izin verilmiyor. Kahramanlık çağları geride kaldı. Sistem, sistem adamları istiyor. 4-4-2 yahut 3-5-2 ye uyacak adamları arıyor. Sistem uyuyacak adam arıyor, o ve diğerleri atlarına binip gittiler artık. Ve son olarak paylaşmak isteriz ki, gören gözler için Pele siyahi bir futbolcuydu belki ama Maradona zenciydi !!!....