9 Kas 2008

Evliyaları Yenemeyiz; Fenerbahçe 4 G.Saray 1


Son yıllarda ilk defa emindim Fenerbahçe'yi Kadıköy'de yeneceğimize. Takım stada geldiğinde futbolcuların yüzü ben yenilmem diyordu. Galatasaray taraftarının en büyük 2500 kişisi tribünlerdeydi. Maçla beraber çullandık, Lincoln golü attığında hezimet geliyor dedik. Fakat bir şeyi hiç hesaba katmıyorduk. Herkes söylerdi de zerre kadar metafiziğe inanmadığımdan güler geçerdim. Bu maçla beraber imana geldim. Bu stad yapılırken gol yediğimiz kalede yatır olduğu söylentisi çıkmıştı. Dozerin dişlileri kırılıyor deniyordu. O zamanlar meraktan Kartal'dan trenlerle harfiyat çalışmalarını izlemeye gelirdik. Ben artık inanıyorum arkadaşlar. Migros tarafındaki kalede Fenerbahçeli bir evliya yatıyor. Adamlar pozisyona girmeden devreyi 2-1 önde bitirdiler. Eğer bu maç bu ibneleri yenemezsek ben bundan sonra Kadıköy'deki Fener maçlarını bir daha izlemeyeceğim.




Tabelaya göre konuşmak kolay, neymiş Saftiggibe, galip takımı bozmazmış. Arda Gökhan tarafını delemiyor, biraz Carlos bilgesine geçti hareketlendik yeniden. Emre Aşık verdiğini fazlasıyla geri aldı. İlk golde kornerden gelen topun takibini bıraktı, ikinciyi de köşeden çok nefis taktı. Büyük maçların futbolcusu belliki aşırı motivasyondan hata yapmakta.




İkinci yarıya Lukunku girdi. Ben bu adamın futbolundan bi şey anlamadım. Ayağında demir var sanki gelen top 20 metre geri sekiyor. Cin olmadan da adam çarpacak sahtekar. Elle topu düzeltip gol atacak biz de sevineceğiz. Bir kere pozisyona girdiler onu atamadılar, hiç girmediler 3 gol attılar. Ben yazıyı bitiriyorum. 2 gün sinir iznim var. Çarşambaya görüşürüz.
Not;ben 3 deyken bırakmıştım, 4 olmuş. Acıdılar herhalde bugün. Afferin çocuklar. Kötü oynamanın en güzel örneğiniz verdiniz. Canınız sağolsun.
Uğur Uçar dün gece moda burnunda sevgilisiyle nargile içiyordu. Sikinde değil ölüm kalım maçı. Arda sende bu gece Bebek'te bekleniyorsun.
Neyse biz Galatasaray'ı Fener'i yensin diye sevmedik zaten . Herkes gider biz kalırız. Biz ölümüne Galatasaray'lıyız. Bir tek Lincoln, gerisi yalan oldu.
Bir şey yazmakda gelmiyor içimden, kelimeler kifayetsiz, senede tek maç oynuyorlar ibneler onuda bize karşı.
Bildiğimiz bir şey var, yensede büyük yenilse de.

13 yorum:

Mario Jardel dedi ki...

abi kesinlikle haklısın. Futbol tarihinde yenilmeyecek kadar budalaca ve gerzekçe goller yedik. İlk golde korner kullanıldığında vay salatalıklar yerden kullandı, pozisyon öldü demeye kalmadan bizim 4-5 futbolcunun arasından fenerbahçe'nin en kazma futbolcusu golü attı. Bunca senedir futbol izlerim hakikaten formülü bu kadar basit olan bir gol görmedim. ön direğe yerden dokunuver 4 gs'li baksın gol olsun. ikinci golde bence emre'den önce güiza'yı oralara getiren artık sabri mi, meira mı her kimse onun kabahati var. zaten emre atmasa güiza atacaktı. Hoş bu gün de kazmalığı üstündeydi ama o kadar da kaçırmazdı herhalde..

hele bir üçüncü gol vardı ki.. Çok güvendiğimiz, futbol zekasına hasta kaldığımız de sanctis o zekayı bize sorgulattı. Öyle ya da böyle topun başında roberto carlos var. o kadar gerilmiş ki tutmasalar soluğu volkan'ın yanında alacak, şut çekecek işte. Sen hangi akla hizmet baraj yaptırmazsın önüne ? Hakikaten bu adamı sorgulamaya başladım ben. ama o şut çekildiğinde bi bok olacağını tahmin ettim, netekim oldu da..

Sonra bu Fernando Meira ne iştir çözemedim. Bu güne kadar kendisi hakkında nötrdüm ama bu günden sonra negatif kutuptayım. Song'un yerine aldığımız adam buysa ben rigo'yu çok özledim. Olmaz olsun ön libero'da oynayacağı top. Topal ondan çok daha iyidir. Sıçmışım tekniğine..

Yine olmadı, galiba senin dediğine geliyoruz abi. Benfica maçındaki en iyilerimiz bile dökülüyor, kewell'ımız bile ikinci yarıda o statta bi halt yiyemiyorsa hakikaten bu işte bi iş var..

sembolist dedi ki...

Bu kalitedeki bi kadroyla bu feneri yenemiyosak,bir daha yenemeyiz.. Hala inanamıyorum.. Bu kadar basit goler,yürüyerek geçilen bir orta saha ve bırakılan boş alanlar.. İsyan edesim geliyor,içimdeki öteki ben sarı-kırmızı aşkıyla dizginliyor..
Kewel in kesik yiyeceği aklıma gelmezdi...

Anıl dedi ki...

Abi böyle maçları görüp de kadere isyan etmemek elde mi Allah aşkına? Ben skora rağmen iddia ediyorum ki bugün sahaya çıkan Fenerbahçe kadrosunda birkaç kat üstündür bizim kadromuz. Olmayınca olmuyor işte. Ancak biz böyle zamanlarda daha sıkı sarılmalıyız Galatasaray'ımıza. Biliyorum ki büyük Galatasaray taraftarı Kayserispor ve Büyükşehir Belediyesi maçlarında ASY'yi dolduracaktır. Buna çok gerçekten çok ihtiyacımız var.

PENALTY dedi ki...

Oradaydım...

"Benikoyupgitme" nin yorumlarını birebir maç esnasında arkadaşlarla ben yaptım. Bütüm haftam berbat oldu. Oysaki ne umutla gitmiştim oraya. Ai Şen'i başkan yapmaya gitmiştik. Bence yatırdan ziyade, Aziz Yıldırım nefesi kuvvetli bir hocaya iyi üfletmiş...

aksilaz dedi ki...

pozisyona girmeden gol atıyorlar ıbneler...her zaman boyle oluyor.ama bizim o italyan kaleci bozuntusna ıyıce ayar oldum.bide meira var ne oynadıgını anlayamdıgım.nonda zaten bezgin bekir.skibbe ise oynayan takımı durdurdu.ulan sadece kewelı cıkart baros yada umıtı.bi 20 dakıka oyna bakalım boyle.olmazsa cıkar meira yı al bezgini.çapsız adamların eline verilmez bu kadro.ben kaleye deli orkunu ıstıyorum.maçı bitiren kalecimiz oldu maalesef

Kayaoğlu 29 dedi ki...

Hocam, bu olay tamamen kafada bitiyor. Sabri, Ümit, Arda, Hakan dün hic bir sey yapamadilar. Meira bize atilmis büyük bir kaziktir. De Sanctis'in yedigi ücüncü gol evlere senlik. Baros, Nonda, Kewell hic bir sey yapamadilar. Ümit kac yasina geldi. Yerde yatip itiraz edecegine, ayaga kalksa gol atacak. Selcuk'un attigi gol amatörde yenmez. O hakem bozuntusunu da alsinlar baslarina calsinlar.

hadesperado dedi ki...

valla renktaşlar çoğumuz bu maçta şeytanın bacağını kıracağız diyorduk ama yine olmadı, bizim topçular ne kadar gününde olursa olsun, avrupayı sallayıp gelsin, o stadda basiretleri bağlanıyor, maç önünde hepsi sahaya çıktığında takmıyor gibi görünüyorlardı ama içten içe bir durgunluk gözleniyordu yakın çekimlerde...

o harika gol hepimizi ümitlendirdi, hatta 2'yi 3'ü bekliyorduk ama işte "benikoyupgitme"nin dediği gibi mantar selçuk bitiverdi bizim ön direkte, halbuki bir önceki kornerde çizgiden çıkarılmıştı topu... emre-ümit-sabri elele verdiler attırdılar golü mantara...
o golü erken yemesek inanın çok farklı olabilirdi, ölü toprağını üstümüzden atamadan yenen bu gol artık tüm ümitlerimi bitirmişti, 2. 3. golleri bekliyordum, çünkü sahada ne Ardamız ne güvendiğimiz kalecimiz vardı, Lincoln ve Ayhan yine en iyi topu oynadılar ama nafile...

bu derbide kadınköye en çok yakışan Gerets babadır renktaşlar, onun alnından süzülen kana kurban olayım, bir de "skip be"ye bak, adam tüm ruhsuzluğunu donukluğunu takıma yansıtıyor, emin olun şu maçta taktiği kadroyu hiç bozmadan takımın başında Gerets olsaydı şimdi keyif çatıyor dalga geçiyorduk... Gerets'in çok ahını aldık, kolay kolay çıkmayacak...

ne zaman bir hoca gelip oyuncularını bu maça doğru düzgün hazırlayacak ve ne zaman futbol melekleri bizim yanımızda olacak merak ediyorum, ceza sahasına girmeden maçı bitirdiler, yok böyle birşey ya, isyan etmemek elde değil...

bu arada Meira nasıl bir defans oyuncusudur arkadaş, adam plaj futbolu oynuyor sanki, transferlerdeki tek ve en büyük hatamız bu adam ve şimdiye kadar başımıza çok iş açtı, bu gidişle de açacak gibi...

Adsız dedi ki...

valla verilmiş maçın yorumu olmaz.kaybettik işte.Hıncal efendide tarihi fark olur diye herifleri iyice biledi

sembolist dedi ki...

Yanlızlğın ve isyankarlığın iliklerime işledği zamanlardır bu zamanlar.. Lig devam ediyor.. her şeye rağmen ezikler yine altımızda.. Kayserispor maçında tüm yüreğimizle sarı kırmızıya eşlik edelim..

Adsız dedi ki...

Nazmi merhaba;

Yazılarını okuyorum. Bu yazını da okudum. Bir yazı yazdım ama herhalde bir hata oluştu ve ulaşamadı sanırım. Neyse...

Birlikte yıllarca gittiğimiz onca maç, deplasman çile sıkıntı dünyanın en güzel şeylerinden di... Ancak artık bir "salon cimbomlusu" bile sayılabilirim. Nedenini sen iyi biliyorsun, birincisi hiç bir zaman sevmediğim Fatih Terim'in bize yakışmayacak şekilde bir komplo ile Galatasarayımızın başına getirilmesi, Lobanowski'den sonra hayranı olduğum ikinci adam hocamızın derdest edilmesi idi. İkincisi ise son maçım dediğim maçta bir grup maymunun Galatasarayımızın alametlerine bürünerek HAGI ye koro halinde küfür etmesi idi. Biz adam okulundan mezunduk. Yutamadık bunları. Galatasarayıma değil ama bize yakışmayan bu davranışlara tavır dı benimkisi. Doğrudur yanlıştır seni takip eden gönlü kocaman arkadaşların yorumuna bırakıyorum.

Ben haklıydım zaman bunu gösterdi. Ama olmayacak şeyler oldu. Bunları ben bile tahmin edemedim. Hala şampiyonluk sevinci ile tel örgülere tırmanıp formasını türübüne atan adamların güya hocalık dönemlerinde, yönettiği takımın Galatasarayımıza gol atamadığında yendiklerinde ya da yenildiklerinde ne maymunluklar yaptıklarını gördük tanıdık. Aferin di onlara!

Ama biz onlardan bağımsız aptalca bir sevgiyi ölünceye kadar taşıyacağız. Ne diyor Can Baba?

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar inansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...

Biz onları geride bırakalım, hayatın her alanında değeri hakedene verelim. Sizlere kızıyorum. Hakan Ünsal, Gökmen Özdenak, Bülent Tulun sizin kafa yormanıza değmeyecek kadar sıradan adamlar. Ne olacak ki? Dünyasında sevgi olmayan, sorsan sevgi nedir diye, iki satır söyleyemeyen, yazamayan bu adamlar... Değmez...

Biz güzelliklerden bahsedelim. Beşiktaş gol attığında gülümsemeyen, soranlara "Bazı şeyler kolay unutulmuyor!" diyen erdemin adamı Lucescu'dan, Eskişehir'de taraftarı tarladan toplayan Metin Oktay'dan, adam oğlu adam HAGI den, polis copundan koruduğumuz kardeşim deyip kolarımın altına aldığım çocuktan, Hasan Şaş'tan, Vedat'tan, Emre'den, deplasmanda içeriye giremeyecek çocukları içeriye alışımızdan, Papazın Çayırına bayrağı diken delikanlı hocadan....

Bunlar yeter bize...

Bzim farkımız bu eziklerden.

Fenerli bir türdür, normal insan fizyolojisi ile tanımlanamayacak garip bir organizmadır. Ama böyle bir tür var.. Normal ölçülere sığmayan ama yaşadığını görüp, tanımlayamadığımız bir organizma bu. Biz neye nefretle bakarsak onlar onu yaparlar. Gariptir ama böyle...

Bizde başkan başkandır, yönetici yöneticidir. Sevmek zorunda değilizdir. Biz takımımız dışında kimseyi sevmek zorunda değilizdir. Çoğu kez sevmeyiz de. Zoru severiz. 14 sene bekleriz keriziz der kendimizle dalga da geçeriz. Onlar Samsun'dan 4 maçta yirmiye yakın gol yiyip rakip futbolcuya saldırırlar. Kale direklerini yerlerinden sökerler. Kaptanlarını döğerler. Alkışlamak geleneklerinde yoktur. Biz bu ezikler dışında herkesi alkışlarız. Eziği alkışlamak alçaklıktır. Biz bunu affetmeyiz. Onlar için mazlum, hak sahibi yoktur. Espiri yetenekleri "nakıs" hatta sıfıra yakındır. Çünkü onlar ingilizcede "loser" bizim dilimizde "eziktir". Her şeyi çalıp çırparlar, marşları flamaları bile böyledir. Hep olgun meyvaların salatasını yaparlar. Ama kapları pistir. En iyi aşçıyı en iyi malzemeyi kullansalar da yaptıkları yemek bundandır yenilmez.

Misal, cümlesine şimdiki zamanda başlayıp gelecek zamanda bitiren Nihat Özdemir'dirler. Ne dediğini, niye dediğini anlamadığım halde cinlerimi tepeme çıkaran Hakan Bilal'dirler. Her cümlesine "Biz bunları biliyoruz, bizi konuşturmasınlar" diye garip bir giriş yapan adını andığımda bile tüylerim diken diken olan ezik türündedirler. Bunları anlayamamak için bir maç çıkışında Papazın çayırına gidip çıkan garip güruhu seyretmek yetecektir.

Gariptirler, acaiptirler, bir buçuk atakla, 0,5 golle gelen başarılara taparlar. Kafaları çalışmaz sürüdür bunlar. Cannes Fransa'da 4 çakar, bir yöneticileri 5 atarız der, Papazın Çayırını hınca hınç doldurur 5 tane daha yerler.

Bir de efsane söylemleri vardır. Her şeyin olduğu gibi bunun da anlamını bilmezler. Bilmeleri de gerekmez çünkü penguen tarzı bir sürü psikolojileri vardır. Efsane bir anlamıyla gerçek olmayan gelenekten ve dillerden taşınarak gelen söylencedir. Bir diğer anlamı ile de, yakın ya da uzak geçmişte yaşamış kişi ya da yaşanmış olayın büyüklüğünü ifade eden bir şeydir. Bunlarınki olsa olsa birincisi olabilir diyeceğim ama bunun olabilmesi için benim de bu toplumun bir ferdi olarak bu söylenceden haberim olsa gerektir. Oysa kerameti kendinden menkul bu zatların bu tevatürleri sadece kendilerinin bildikleri bir şey olması gerektir.

Bak dünkü maça, ne olduğunu anla bir yalan rüzgerı esti maç sonucunda. Faul diyen hakem -ki doğrusu da bu idi- endirekt dedi. Selçuk Ronaldinho golü attı. Koca yüreğin ayağı kısa geldi, gol oldu.Roberto sıradan vurdu kaleci perde yedi. Bir olasılıktı onca olasılığın içinde, şanslı sperm misali kazma olduğu kadar iğrenç adam kafayı koydu. Özeti bu... İki penaltı iki kırmızı çıkmadı. Ama sanki biz başka maç seyrettik ezik korosu başka.

Neden mi;

Sırrı yukarıda gizli. Bu memleket insan profili Fenerlidir, o nedenle çokturlar. Biz azız, az kalacağız herkes bir gün değil olabildiği zaman bizden olacak. Ve sonuç olarak "Eziğe Efsane Şarttır!" Tarih böyle yazar.

Okuyucu profilin gençler oluyor genelde. Bu yazıyı onlara hediye ediyorum. Hepsinin yüreklerinden ve gözbebeklerinden öpüyorum.

Ne mutlu ezik değilim diyene!

sembolist dedi ki...

Ne mutlu ki bize M. Uslu gbi O.Ç bir yönetcimiz yok..

hadesperado dedi ki...

aynen sembolist biraderim, bi insan evladı soyadına bu kadar yakışmaz...

sembolist dedi ki...

Ha unutmadan,tek maçlık,anlık üzüntülerle bu renkleri reddedecek kadar ezik ve şerefsiz değiliz.. Bu sarı krımızı aşkının özsuyudur.. Artık daha da güçlü ve daha da heyecanla desteklicem sarı kırmızyı.. Kayserisporla başlayalım dostlar...