27 May 2009

Stratejik Ortaklar


Başkan Özhan Canaydın, Fenerbahçe golü attığında alkışlamıştı. O maçta taraftar dayak yemiş, tribünlerden çıkarılmıştı, tarihin en büyük hezimetini alarak terk etmiştik Kalkedon'u. Düğmeye o maçtan sonra bastık, her maç taraftarı sattı diye Özhan Başkan'a saldırdık. Onun döneminde, İnönü'de bir Beşiktaş tramvayı alıp götürmüştü bizi son dakikalara. 1-0 mağluptuk ki en normal sonuçtu bizler için. İnönü'deki son 10 senedeki tek galibiyetimiz alınacaktı o son dakikalarda. Kadıköyde galibiyet yüzü görmeyen Galatasaray'lı çocuklar ilkokulu bitirecekler yakında. Hasan Kabze gelişine vurdu, son dakikaya berabere girmemizi sağladı. Yetmiyordu beraberlik, Beşiktaş'ın etliyle sütlüde işi yoktu. Maç, hatta sezon bitse de tatile çıksak maçlarını oynuyorlardı. Dostça geçiyordu maç, her iki tarafta ölüm kalım maçına çıkmıyorsa büyük maçların tadından yenmezdi. Çok güzel dostluk mesajları verilirdi, şeref tribünlerinde, kulubelerde, sahada. Tribünler katılmazdı elbette bu yalan, sahte maskeli baloya. Cordoba, aceleci davrandı son saniyelerde, Sergen'e atmak istedi, can havliyle bir atak daha yapmak isteyen Galatasaray'ı gafil avlatabilirdi belki. Sergen o sırada dostluk maçındaydı, ve herkesten daha çok istiyordu tatile çıkmayı. Şimdi alacak topu, koskoca Sergen, üşenmeden, bitap düşmüş, fişi çekilmek üzere olan Galatasaray'lı futbolcuları Yusuf misali çalımlayacak golü atacak ve Beşikataş galip gelecek. Sonra ne olacak, hiç yoktan sahadaki Galatasaray'lı arkadaşlarından küfür yiyecek, sonraki senelere düşmanlık taşınacak. Fenerbahçe Şampiyon olacak, Galatasaray'lı bunu unutmayacak, bir gün hesap soracak. Tıpkı Bursaspor'un yıllardır sorduğu gibi.

Ne gerek vardı hem maç bitmek üzereydi kazasız belasız. Gök tanrı hesaba katılmadı, dönen topa Hasan Kabze yapıştırdı, ve kale arkasındaki Galatasaray'lıların bulunduğu tel örgülere tırmandırdı futbolcuları. Beşiktaş'lı futbolcular(Tümer hariç) Nepal'de, Katmandu'da bulamayacakları bir huzur içinde soyunma odasına giderken, taraftarları yıkıyordu ortalığı.'' Bu maçı satanın anasını.....''

Gün oldu devran döndü, Galatasaray'lı futbolcular bir an önce ruhu teslim maçına çıktılar. Huzur doluydu Galatasaray'lılar, kendilerinden beklenen de çok kötü rezalet bir futbol olduğundan rahattılar. Oynayabilecekleri en kötü maçlarını oynamışlardı daha önce. Daha kötü oynamalarına imkan yoktu. Beşiktaş yense Şampiyon olacaktı. Bu maçları çok seyretmiş tecrübeli taraftar olarak anlıyorum Beşiktaş'lıları, kulaklar başka stadyumlardayken bağıramaz, taş kesilir insanlar. Maçın ilk dakikalarında geliyordu Beşiktaş golü. Sabri rahat, huzurlu olmasa normal oyununu oynasa o topu çıkarması imkansızdı. Yusuf yusuf futbolu oynayan Beşiktaş'a karşı, sadece top oynamak isteyen neticeyle ilgilenmeyen Galatasaray Bülent Korkmaz'la oynanabilecek en büyük futbollarını oynuyorlardı.

Kewell'e utanmasak şike yaptı diyeceğiz! O topa sol ayağıyla gelişine vuramamasını kötüye yormadık. Sonrasında Baros halı saha maçlarındaki gibi kaleciyle karşı karşıya kaldı, Sabri'ye atamaması için rezalet bir pas verince kıllandım! O sırada Sivas'tan gelen haber saha içindekiler için iyi haberdi, bir sakata gelinmemesi için temkinkli oynamak başlandığı gibi bitmesi için dua etmek en evlasıydı. Sakata gelmemek için oynarken alakasız bir Emre Aşık faulü çalındı. Topun canı alakasız yere gitmek üzereydi ki Topal müsade etmedi, seramikçi sırıtıyor, tüpçüye çak çak yapıyordu. Kıllarım uzamaya başlamıştı artık iyiden iyiye!

İkinci yarı bizim takım golü yemenin rahatlığıyla daha bir rahvan oynamaya başladı. İkinciye yese bile kimse kızmayacaktı takıma. Bari zevk yapalım dedi Arda'lar, Kewell'ler ve diğerleri. Baros santradan sonra topla yürüdü Rüştü'nün üzerine, etrafta kimse yok, nişanladı Rüştüye. Rüştü'nün karnında delik olmadığından top geçmedi. Neler oluyordu sahada arkadaşlar!

Bir topu zorlukla kornere attılar. Arda bir şekil yapayım şu riski olmayan maçta dedi ve topa vurdu. İhtiyaç yok ya top binde bir ihtimalin olduğu yere gitti, giriyordu nerdeyse. Rüştü maça limon sıkılmasına müsade etmedi. Derken Kewell, ben bu tiyatroda yokum arkadaşlar vuruşu yaptı. Sivas'tan, Eskişehir'den gelen haberler işbirlikçi Baron'ları rahatsız ediyordu. Sahada kardeşçe maçı götürüyorlardı futbolcular.

O sırada Rüştü sakatlandı, topu dışarı atması için arkadaşına seslendi. Atmadılar topu, o top gitti gol oldu. Gol olması gereken kaleye olduğu için kimse üzerinde durmadı. Aynı top Rüştü'nün kalesine gol olsaydı, baksaydık bakalım oynanan dostluk maçı nasıl bitecekti. Arda Rüştüyle şakalaşıyordu, belki de'' abi bu kıyağımızı unutma unutturma'' diyordu.

Galatasaray'lılar, '' bu maçı satanın....'' diye bağırmadılar. Beşiktaş'lılarda....

Her iki takım futbolcuları sarmaş dolaş soyunma odasına gittiler, Beşiktaş Başkanı Galatasaray malzemecisini bile otobüse teslim etti.

Aynı saatlerde Boğaz'ın karşı yakasında Konyaspor boğazlanıyordu. Diğer stratajik ortak, her ihtimale karşı haftaya tozu kızı horozu, bir de Zafer gazozuyla meşhur Denizli'nin bir şampiyonluğa daha engel olmasının yollarını tıkıyordu. Hesap hesaptı bugün sana yarın bana.

Karedeniz'de arazı kıtlığı vardı, onlar dağlarda tepelerde düz alan bulamayacaklar, oldukları yerde horon tepeceklerdi, ya da buldukları en büyük düz alan olan futbol sahasında kolbastı oynayacaklardı.

Sivas'ta arazi boldu, iç anadolunun uçsuz bucaksız yaylalarında halay çekebilirlerdi artık, temiz hava bol gıda eşliğinde.

İşte böyle sayın Anadolu'lu hemşehrilerimiz. Size arifeyi gösterirler, göstermezlerse tezgah bozulur, küsersiniz, oynamazsınız bir daha diye. Ancak Bayram'ı görmek sadece stratejik ortakların hakkıdır. Bırak bayramı sen bu hafta olacakları düşün. Son haftalara şampiyonluk şarkılarıyla girmenin bedelini çok ağır ödeyip, aklını başına alarak döneceksin Kızılırmak boylarına, Temeltepe'ye....
Üç büyükler diye boşuna nam salmadılar tarihe, aklını alır bu stratejik ortaklık adamın. Yıllar önce bir hata yapmışlar Trabzon'u başa bela etmişlerdi. Aynı hatayı hele şimdi bu futbol sanayileşmişken yaparlar mı sandınız?
Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece.

6 yorum:

BULUT dedi ki...

Hocam ne alakası var stratejik ortaklıkla yaw. O kadar zamandır okurum sizin bu bloğunuzu ama ilk defa böyle bir yazı görüyorum. Maçı seyr etmesek hakkatten senin demek istediğin gibi sattı koca Galatasaray maçı diyeceğiz yani. İstatistiksel olarak bakmadım ama bu sezonun belki de en yüksek topla oynama oranıyla oynadı takım. Sanki Beşiktaşla atremanda ortada sıçan oynanıyordu ki nekadar şanssız goller yediğimizi herkes gördü. Şİmdi bunun arkasından böyle stratejik ortaklık falan yazmak sanki iki takım anlaşmış da öyle çıkmışlar maça izlenimi vermek neyin nesi pek anlayamadım. Zaten biz onları yensek bile Sivası bu hafta her halükarda yeneceğiz. Bu boynumuzun borcu. Galatasaray şampiyon olmadıktan sonra kimin şampiyon olduğu bizi bağlamaz. Ama Sivasspora karşı ayrı bir antipatim var onu söyleyeyim. Sebep mi; Bülent Uygun, Mecnun, Mehmet Yıldız ve katledilen 37 aydın. Ötesi yok yani...

Adsız dedi ki...

Sağolasın Bulut kardeş. Bitsin bu Anadolu takımı geyiği kardeşim. Uzun zamandır Sivas maçını bekliyorum ben de...

Çetin

SEFA dedi ki...

35 SENEDİR CANLI CANLI SEYREDERİM BİZİM TAKIMI 1980 Lİ YILLARDA ÇOCUKTUM SON MAÇ İNÖNÜ DE MUSTAFA DENİZLİLİ BİR ALTAY MAÇIYDI...BİZİM İÇİN FORMALİTE ALTAY İÇİN ÖLÜM KALIM MAÇIYDI.MAÇTAN ÖNCE KAPALI TRİBÜNE M.DENİZLİ Yİ ÇAĞIRDIK O DA SENEYE GELİYORUM DEYİP TARAFTAR ÖNÜNDE DİZ ÇÖKTÜ ÇİMLERDE.DÜN GİBİ HATIRLARIM.AL GÜLÜM VER GÜLÜM MAÇ 0-0 BİTTİ ALTAY KÜMEDE KALDI.SONRASI MALUM DENİZLİ BİZE GELDİ 1 SENE OYNADI...ARKADAŞLAR O ZAMANLAR BU İŞLER KİTABINA UYGUN YAPILIRDI.PAZAR GÜNKÜ GİBİ SIRITAN ELİYLE AĞZINI KAPATIP KİKİRDEYEN OLMAZDI.YANİ BU İŞLER İLK DEFA OLMUYOR.FENER YILLARCA BİZ OLMAYALIM DİYE KARTALA KARŞI YEDEK TAKIMLA ÇIKIP 3 ER 5 ER TANE YEDİ.1982 YILINDA DA İTE KAKA BU KARTALI ŞAMPİYON YAPMADIK MI?ERHAN ÖNAL'IN ARA PASI HALA GÖZÜMÜN ÖNÜNDE.(1990 LARDAKİ 4-3 BİTEN MAÇ)3.BÜYÜK OLMAK BU İŞE YARAR RAKİBİN OLACAĞINA KÜÇÜK VE AZ TARAFTARI OLAN OLSUN...

Nazmi Hasdemir dedi ki...

çocuklar ben galatasaray şike yaptı demiyorum, tesbit yapıyorum. bakın ne güzel oluyor büyük takımlardan birinin iddiası yoksao maçlar. şimdi biz puan puana inönüye gelseydik, adnan çak yapacakmıydı tüpçüyle. Alavere dalevere kürt memet nöbete. bu işler böyle, sivasın şampiyon olması, şampiyonlar ligine gitmesi türk futbolunun sonu olur onlara göre. maçını kimse izlemez. o yüzden bakmayın siz kayıkçı kavgalarına, futbolcular, yöneticiler ve amigolar ortaktır. çıkar ilşkisi vardır.

her maç hırçınlaşanlar bu maçta ne kadar sakindi görmedinizmi. Sivas maçını da göreceğiz, bakın kaç kişi atılacak. Bülent yüzünden sivasa saldırmak, aydınların yakılması yüzünden sivasa saldırmak olmaz. bende sivaslıyım, hemde deniz gezmişi yakalatan ilçedenim.

sivasta sadece yobaz yaşamıyor, bülent uygun ise bugün var yarın yok.

Nazmi Hasdemir dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
DAVUT UTLU dedi ki...

Ben bu sene herhangi bir tezgah olduğuna inanmıyorum.Bu kadar kötü bir GS ve FB'nin bir ligde sivas için tarihi bir fırsattı bu ama F5 li Bülent Uygun ne yaptı?Gereksiz yere konuşması biranda herkezin tepkisini çekti.Sonra olanlar oldu:İlk önce ANTEP vurdu bir tokat.O maçı izleyenler görmüştür Antep'li futbolcuların ne kadar extra mücadele ettiğini attığı gollerden sonra inanılmaz bir sevinç vardı Antepli futbolcularda kendi taraftarı bile inanamadı bu sevince.Sonra malum belediye maçı...Yani lafın özü SİVAS şampiyon olamıyorsa bunun tek sorumlusu kendileridir.Bu fırsat bir daha gelmez.Önümüzdeki yıllarda şampiyonluk yine GS-FB arasında geçip gider.BJK 3.yıldızı takmadan GS ve FB 4.yıldızı takar.