Hayırdır inşallah! düşümde Ali Sami Yen'i gördüm. Yanında biri daha vardı yaklaşınca tanıdım. Turuncudan iz taşıyan tok bir sarıyla, vişneye çalan koyu kırmızılı arkasında 10 numara yazan önünde hiç bir şey yazmayan parçalı formalı adamı. Benide aldılar yanlarına gidelim dediler.
-nereye
-Şampiyon Kulüpler maçları varmış, Galatasaray'ı izleyelim. İnsan rüyada bir başka oluyor durakladım.
-Biz yokuz, elendik.
-Kime
-Bu sene Leverkusen'e ama daha beterlerinede elendik. Hatta maç yapamadığımız senelerde oldu Başkanım.
-2000 yılında Parken'de biz kalenin arkasındaydık. Penaltıları ben kurtardım, Metin attı kupayı almadıkmı, Türkiye'ye göndermedikmi, yabancı takımları yenmek için kurmuştuk Galatasaray'ı, yenmedik mi. Sözümüzde durmadık mı, Sonra ne oldu size
-...........
-Peki maça gidelim bakalım özledik takımı. Ankarada kupa yarı final maçı var dedim, hem Atatürk'le konuşursunuz sonrada izleriz dedim davet ettim, geldiler.
- Hangisi bizim takım.
- Şu beyaz renkli
Yanındaki Metin Oktay'a baktı
-Sarı kırmızı değilmiydi bizim forma, şu önlerinde ne yazıyor.
-Avea,
- O kim, niye önlerinde yazıyor.
-Cep telefonu şebekesi reklamı dedim, anlamadılar
-10 numara kim diye sordular.
- Metin Oktay'dan sonra biri geldi hatırlamadınızmı Danimarka'da, Monaco'da, Karpatların Maradona'sı diye nam salmıştı, o gittikten sonra formayı giyecek birini bulamadık.
- Bu sene var demişlerdi bize.
-Var da yok. Bacakları camdanmış galiba, düştümü bir kaç maç oynayamıyor. Ataları daha önce sürüngenmiş yerden kalkamıyor. Her maç bekliyoruz ne zaman oynayacak diye.
-Çok büyük futbolcuymuş.
-Geldiğinde bir iki maç çok iyi oynadı, ama biz cezalıydık, stada sokmadılar seyredemedik başkanım.
-Şu kulubedeki bağıran, talimat veren adam kim.
-Tercüman başkanım, takımda oynayanların hepsi Türk ama tercümanımız var.
-Peki nerde bizim yabancı futbolcular.
-Sormayın başkanım, paramız yok, borcumuz çokmuş öyle dediler. O yüzden iyi yabancı alamıyoruz, kötülerde oynayamıyor.
-Hocası nerde bu takımın peki.
- Allah gecinden versin ama yanınıza gelmek üzere Başkanım, Kaptanım. Grip olmuş ülkesine gitti. Çok yaşlı, bir var bir yok. Olduğu maçlar soğuklara denk geldi, üşüttü ne yapalım.
-Niye maçı kimse seyretmiyor, bizden başka, nerde taraftarlar, maç önemli maç değilmi.
-Maç önemli de takım kötü. Kimse güvenmiyor, kötü oynuyorlar, umutları her gün kırılıyor. heyecan yok, zevk yok, en iyi oyuncusu Servet olan takımı kim seyreder, siz gelirmisiniz bu hafta maça.
-Bu sefer de onlar durakladı, birbirlerine baktılar. Her şeyin bir nedeni vardır dediler.
-Bizi Başkanın yanına indir.
-Yok burda dedim. Maçlara gelmiyor. 3 gün sonrada Florya'dan, Hasnun Galip'ten, Kulüpten kaçacak.
-Kaç senedir başınızda.
-2000 den beri, Avrupa Kupası, Süper Kupa sahibi 3 yıldızlı şampiyon takımı teslim almıştı . Emanetinize hiyanet ettiler. Kurtarın bizi Başkanım, Kaptanım dedim.
-Anladık oğlum; dediler, hüzünlendiler el ele tutuştular, bakışlarımız çakıştı o zaman anladım bu bir rüyaydı. Gerçek olamazdı tabi ki......Gerçek değildi bu yaşananlar.......
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder