9 Nis 2008

Kezban Paris'te


Şurada ve şurada bir ''haber'' var. Ne kadar haber demeli bilinmez. Anadolu Ajansı geçmiş, Doğan Medyası kapmış. Neymiş? Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray'ı geçmiş. Neymiş? Zico, Lucescu'yu geçmiş.

Önce takımlar bazındaki değerlendirmeleri geçeyim buraya;

"Devler Ligi'nde bugüne dek toplam 34 maç yapan ve bunların 11’ini kazanan sarı-lacivertliler, maçlarının yüzde 32.35’ini kazanarak, Türk ekipleri içinde en yüksek kazanma oranına sahip takım olarak dikkat çekti.

Bu sezon 4. kez Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden Beşiktaş ise 24 karşılaşmada 7 galibiyet elde ederek, yüzde 29.16’lık galibiyet oranına sahip oldu ve ikinci sıraya oturdu.

10 kezle, Şampiyonlar Ligi’ne en çok katılan Türk takımı unvanını açık ara elinde bulunduran Galatasaray ise, 74 maçta 19 galibiyetle, yüzde 25.67 galibiyet oranıyla Türk takımları içinde son sırada yer aldı."


Vay be! 34 maçla geçmiş Fener Galatasaray'ı. Hakikaten büyük başarı. Kıskandım. Serdar Turgut gibi Galatasaray'ı bırakıp Fener'i mi tutsam, onu bile düşündüm. Ama sarı kuşum, şanlı kanaryam, kuşumbahçem, tarif edilemez büyüğüm... Senden de büyüğü var be. Kayserispor mesela. Müthiş bir Avrupa defterleri var. Kayseri'nin istatistiği, Manchester United'da bile yok. Adamlar yenildiklerinin 4 katı galibiyet almışlar. 1 mağlubiyete karşılık 4 galibiyetleri sözkonusu. Bu bakış açısıyla dünyanın en büyük takımı Kayserispor.

Türkiye'nin UEFA Kupası'nda en başarılı takımı da Denizlispor zaten. Denizlispor 8 maçta 12 puan almışken, biz 42 maçta yalnızca 63 puan toplayabilmişiz. Toplamda da öyle, tarihteki 10 Avrupa Kupası maçında 18 puan toplayan Denizlispor'a karşı, 207 maçta topladığımız 306 puanla rezil durumdayız. Kupa'yla falan avunmaya çalışıyoruz ama nafile. Ne diyor Büyük Türk Düşünürü Aziz Yıldırım? Tekrar edilemeyen başarı, tesadüftür. Bak Kuşumbahçe'me; 96'da Manchester United'ı yendi, gitti 2004'te bir daha yendi. Demek ki tesadüf değil. Ne Boliç'in kıça başa çarpıp giren golü, ne de Manchester'ın son maça turu garantileyip gençlerle gelmesi tesadüf. Bunların hepsi, Fenerbahçe'nin tarif edilemez büyüklüğü.

Haberi incelemeye devam ediyorum.
"Fenerbahçe, Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde gol yollarında da Galatasaray ve Beşiktaş’ı geride bırakmayı başardı. Sarı-lacivertliler, 34 maçta 38 golle, maç başına 1.11 gol atarak Türk takımları içinde liderliği ele geçirirken, Galatasaray 74 maçta 73 golle maç başına 0.98, Beşiktaş ise 24 maçta 19 golle maç başına 0.79 gol atma oranı tutturdu."

Doğru. Lukunku da Galatasaray tarihinin maç başına en çok gol atan futbolcularındandı, neden yolladığımızı bir türlü anlayamıyorum. 2003-2004 sezonunda %100 gol ortalamasıyla oynuyordu, 1 maçta 1 gol. Dünyanın en büyük takımı nasıl Kayseri ise, dünyanın en büyük futbolcusu da Lukunku'ydu. Bilemedik kıymetini.

Maç başına gol yeme oranlarını, en az gol yiyen takım Fenerbahçe değil de Galatasaray olduğu için ''Beşiktaş maç başına 2 gol yedi'' başlığıyla vermeyi tercih etmişler. Burada da yanlış yapmışlar esasında. Fenerbahçe'nin Galatasaray'dan daha az gol yediğini belirtmeleri gerekirdi. Fenerbahçe 59, Galatasaray ise 115 gol yemiş. Galatasaray'ın yarısı kadar bile maç yapmamış olması önemsiz bir ayrıntı sadece.

Haberin son bölümünde ise Lucescu - Zico karşılaştırması var. Lucescu'nun Galatasaray'a 2001 yılında Şampiyonlar Ligi'nde oynattığı 14 maçı, galibiyet oranı açısından Zico'lu Fenerbahçe'nin bu yılki 10 maçıyla karşılaştırıyorlar. Zico'nun Lucescu'yu geçtiğini ve rekorun yeni sahibi olduğunu söylüyor, hemen aşağıda ise Daum'un gruptan çıkamadıkları 2004 sezonunda aynı galibiyet oranını yakaladığını söylüyor, bir anlamda kendilerini tekzip ediyorlar.

Ya. Ayıptır. Avrupa'da çok başarılı bir sezon geçirdiniz. Kendinizi aştınız. Bizi de ilgilendirmez, tebrik ederiz. Aklı başında olan hiçbirimizin (ki bu oran çok yüksektir Galatasaray'da) niyeti yok sizin Avrupa maçlarınızla ilgili konuşmaya. Şahsen ben Fenerbahçe 10-0 da yenilse kendimde hiçbir şey söyleme hakkı görmezdim. Biz kendi işlerimizle meşgulüz. Gerçek yerimize dönmenin çabası içerisindeyiz, ki az kaldı. Peki neden bizi kendi meselelerinizin içine çekiyorsunuz? Nedir alıp veremediğiniz Galatasaray'la? Binbeşyüzellisekizinci defa soruyorum, nasıl bir komplekstir bu? Neden başarılarınızı Galatasaray'ınkilerle karşılaştırıyorsunuz? Neden bu aşağılık kompleksi? Bari bir şeyin ilkini yapın, gelin ondan sonra karşılaştıralım. Kendi ilkiniz değil, Türk futbolunun ilki olsun bu. O güne kadar lütfen bize bulaşmayın, kendi rekorlarınızla idare edin. Sene 2002. 6 maçta 0 puan.

Sinirlendiriyorlar adamı durduk yere. Ne güzel iş be! 24-34 maçla, birkaç tane kıçıkırık galibiyetle, 74 maçı silip at. Hayır, bizim elimizde Şampiyonlar Ligi'nde 1 yarı final (1988-89, o zamanki adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası), 4 çeyrek final (1692-63, 1968-69, 1993-94, 2000-01); 1 UEFA Kupası (2000), 1 de Süper Kupa (2000) varken, Dünya Kulüpler Şampiyonu olmamız da Türkiye Futbol Federasyonu tarafından dünyada görülmemiş bir şekilde engellenmişken bu adamların yıllarca Boliç'in attığı golden başka hatırlayacakları hiçbir şey olmadı. Beşiktaş desen bir çeyrek finali var, ha tabii bir de Barcelona, Chelsea galibiyetleri var 100 yılda biriktirdikleri. Beşiktaş'ta çeyrek final var, Fener'de o da yok. Göztepe'de var, Fenerbahçe'de yok. Göztepe'ninki yarı final bir de, UEFA Kupası'nda (o zamanki adıyla Fuar Şehirleri Kupası). Hakkını yemeyelim, 1963'te Kupa Galipleri Kupası'nda çeyrek finale çıkmış Fenerbahçe. Durun bir dakika ya. Fener? Kupa Galibi? Dünya nasıl da değişiyor...


Katkıların için teşekkürler Genç Hasdemir.

2 yorum:

alp dedi ki...

İstatistikse istatistik! Süper yazı olmuş, elleriniz dert görmesin!

Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi biziz...

scapula dedi ki...

Sağolasın Alp.

Aynen öyle. En iyisini bilmem ama güzel günler uzak değil.