Aslında adamın kralı, monşeri, yalı çapkını. Bizim gibi parasız çapulcunun koskoca Yıldırım Demirören'e bok atması biraz ironi. Bu kadar çok parası olan da bir adam değilse, kim hakkıyla adam sıfatını taşıyacak bende merak ediyorum! Amma velakin biz ne borsacıyız, ne bankacı ne de maliyeci. Bize ne Demirören halkının banka cüzdanlarının bakiyesinden. Bu anlamda arabamıza LPG almaktan başka bir işimiz olmaz bu aileyle. Biz adamı spor camiasının içinde hatta kafa kadrosunda olmasa tanımazdık bile, tanısak ta ilgilenmezdik.
Futbol bu başka bir şeye benzemiyor. Yıldırım çocuk zengin doğmuş, babasıda Beşiktaş yönetimlerinde. Çocuk maçlara gidiyor. Zenginliğinde bu sıkıntısı var maçlarda. Tribünler cepte para kontrolü yapmıyor. Ameleyle, profosör boyacıyla fabrikatörün oğlu aynı tribünlerde zıplıyor. Ne yapsın Yıldırım. Beşiktaş taraftarı olarak şeref tribününden maç seyredemiyor. O da zıplamak, bağırmak, bayrak sallamak istiyor. Tıpkı Mustafa Koç gibi. Bakkal çırağı Vehbi, imparator olunca oğlu Rahmi'yi uzak tutmuş halktan, çapulcudan. Rahmi golf oynamış, tekneci olmuş, oğulları taraftar. Taraftar olunca da maça gitmek lazım. Koskoca Mustafa, koskoca Yıldırım kale arkasında ayakta dikilecek değil ya. Gizli gizli makam şoförleriyle takılmışlar. Gerçi Yıldırım'ın babası yönetici olduğu için muhtemelen stadyuma minikken gitmiştir.
O maçlara gitmeye başladığı zamanlar, delikanlılığında, Ayı Sinan futbolcuydu. Futbolcuya takılmak her zaman en büyük itibardır. Bu embesil tiple, vasatın altı zekayla istediğin kadar zengin ol, kızlar senle taılacağına futbolcularla beraber olmak ister. Muhtemelen Futbolcu Sinan'la zenginin taraftar oğlu Yıldırım, ne hayat yaşamışlardır. Bu yüzdendir kopamıyor eski iki dost.
Vah zavallı Beşiktaş taraftarı. Zampara Serdar'dan kurtuluyor, geri zekalı Yıldırım'a yakalanıyor. Paranın padişahlığına lanet ediyor. 10 senede bir şampiyonluk ortalamasıyla 3 büyükler katagorisine tutunmaya çalışıyor. Ne kadar basit, fark yediğin bir maçı kolla, sezonun ortası farketmez kov hocayı. Akıllısın ya sezonu şampiyon bitiremezsen sorumluluğu kovduğun hocaya çıkar, yeni hocada kurtulsun. Yeni hoca yeni sezona kulubü soydurmanda yardımcı olsun, sezonu aç ve yeni bir hezimet kolla. Kov al, al kov komisyonları cebe indir. Hadi ihtiyacın yok sen indirmedin ama başkalarının indirmesine yardımcı ol.
Bu ülkede bu işlere bakan bir savcı olsaydım, yüksek dolandırıcılıktan, nitelikli hırsızlıktan, borsada manipilasyon yapmaktan, Beşiktaş'lı olanların ruh sağlığını bozmaktan, İnönü Stadı'nda olası faciaya zemin hazırlamaktan, futbolcuyu aşağılayıcı bir şekilde kovarak zarara uğratmaktan(Fahri Tatan), kolpadan ceza keserek korkutmaktan( Toraman, Üzülmez), Taraftarı sinir etmek pahasına Fener'den adam alarak, haketmeyen kazmaların(Gökhan Zan, Baki Mercimek) haksız kazanç sağlamalarına yataklık etmekten fezlekeyi hazırlayıp Yıldırım Demirören'i E tipi ceza atmasaydım, bu gün beni de bi adam sanacaktınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder