6 Eyl 2008

Dudug İle Sazın Tarihi Maçı


Kazakistan'dan dönüyoruz, gün doğmak üzere. Pilot anons yaptı, her zaman denk gelmezmiş, Ermenistan'dan içeri giriş yapıyoruz. Altımızda Ağrı dağı, öyle net ki bir ceylan pınara gitse sanki görecekmişiz gibi. Arkadaşım; bak Ağrı Şehri dedi. Baktım ne Ağrısı lan dedim burası Erivan. Nerden anladın dedi. Dedimki Ağrı'da olimpiyat stadı varmıdır ki. Yoktur, 10 dakkika sonra Ağrı'daydık. Ararat'ın diğer yakasında. Ne de güzel koymuşlar adını her tarafı ağrıyor.

Ermenistan'la maçımız var. Dostumuz, kardeşimiz, anamız, bacımız Ermeni'lerle. Kim sokmuş olabilir bu nifakı. Benim dedelerimin dostudur Ermeni Varto, babamın çocukluk arkadışıdır Nadia Ana. Benim dostumdur, ortağımdır Arat Terziyan. Kim düşman etmişse bizi kemiklerini düdükleyeyim. Düdük dedim, duduga geçiyorum. Ermenistan'ın bayrağıdır dudug. Zurnayla kaval arası folklorik çalgı. Halkın herşeyidir. İçli acıklı bir alettir. Çalanı, dinleyeni ağlatır, ağıt, yakarış, ağlayış, paramparça oluşun, techirin, katliamın sesidir dudug. Bütün türküler canını yakar insanın. Nihat Genç'ten öğrendik duduğun hikayesini. Dudugla söylenen türküler, bizim türküler sanki. Harput'tan, Arapkir'den, Mazıdağı'ndan.

Bizim tarafta aynı. Baş çalgımız saz, sürgünler, göçler, başkaldırılar. Dadaloğulları, Pir Sultan'lar, Hekimoğulları. Uzun havalar, ağıtlar, zılgıtlar. Kızgınlaşan, vahşileşen Türkler. Hep sazla, zurnayla davulla kudurtulduk. Ne türkülerimiz çelik tencerelerde kavurttu bizi. Sanki bu türküler içimizdeki yanıklığı besliyor. Düşmanlığın ateşine benzin döküyor.

Ben diyorumki, daha doğrusu Nihat Genç'e katılıyorum ki. Onlar duduğu, biz sazı bir 50 sene yasaklasak Ermenistan'lı kardeşlerimizle 1915 öncesine dönebiliriz. Ermeni halklarıyla konuşabilmek için türküler bize asla dost olmayacak gibi.

Ermenistanla milli maç oynayacağımız haberi geldiğinde, çok heyecanlandım. Dudugla, sazı en azından bu hafta kaldıralım. Maçı konuşalım. Keşke ilk maç Türkiye'de olsaydı. Ama olsun, onlarda dedelerimizin arkadaşları gibi karşılarlar bizi. Bizde onları misafir ederiz. Düşmana inat, kardeşim Ermeni, hüzünlü şehirimiz Erivan. Kucaklayalım bir birimizi. Dudugla sazın körüklediği düşmanlığın balonunu futbol topu söndürsün. Maçın sonucumu? hadiyin lan. Maç bitmiştir, maçı dedeler kazanmıştır. UEFA'nın yazıcıları ne yazarsa yazsın.

7 yorum:

aşkın dedi ki...

Ermenistan'da diyorlarmış ki:
''Bizim Türklerle alıp veremediğimiz yok, ne yaptıysa Talat Paşa yaptı''
Cumhurbaşkanları da Abdullah Gül'ü davet etti.Buraya dikkat, bu konuda ilk adımı da onlar atıyor.
Ama yine de dört bir yanımız düşmanlarla çevrili hikayesi daha çok satar.
Yazı için teşekkürler Nazmi Bey.

aksilaz dedi ki...

yazı güzel yazılanların bır kısmıda cok dogru.ancak ermeni deyince aklıma gelen tekşey hamile anların karnındaki çocugun cınsıyetı ıcın bahse tutusup karnının yarılması geliyor sadece.duduga gelicne ona laf yok.kim çalarsa çalsın dinlemeyen eşektir.

Adsız dedi ki...

Arkadaş sen ne utanmaz pis bir insanmışsın be resmen insanlığımdan utandım yazılarını okurken. Ne Fatih TERİM kalmış ne Acun ILICALI. Hayatta ezik insanlar da gördüm ama bu kadar aşağılık kompleksli, insanlara sövmeyi kendine hak ve ödev sayan bir ezikoğluezik görmemiştim. Bütün samimiyetimle mübarek ramazan günü söylüyorum, Allah belanı versin inşallah.

Adsız dedi ki...

@Aşkın

Ermenistanda dediğin gibi konuşan tek bir adam bile bulamazsın. Ermeni devleti maça bilet alan herkesi fişlemiş; Gül'ün maç izleyeceği locaya kurşun geçirmez cam taktırmış sırf bu maç için, sen kendince hayaller kuruyorsun. Sen hayatında kurşun geçirmez cam arkasında maç izlemek zorunda kalan bir cumhurbaşkanı gördün mü?

Gül'ün olduğu saatlerde
Ermenistanda herifler neredeyse sıkıyönetim ilan ettiler bir saldırı olması ihtimaline karşı. Meğer herkes "Suçlu Talat Paşa, Türkler değil" diyesiymiş. Vay anasını !

Davet meselesine gelirsek; İlk onlar davet edecek bizi tabi, çünkü onların bizden onları "tanımamız" ve sınırlarını açmamız dışında hiçbir beklentileri yok. Bizle sınırları kapalı olduğu için Avrupaya ticaret yolları kapalı. Ülke ekonomik kriz içerisinde kıvranıyor.

Ama nedense bizim onlardan beklentilerimiz, işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmeleri ve Van, Kars ve Ardahan için toprak taleplerinden resmi olarak vazgeçtiklerini açıklamaları noktasında nuh diyor peygamber demiyorlar. Ermenistan bizle olan sınırını kabul etmeyebile yanaşmıyor uluslararası kuruluşlar nezdinde, siz ne diyorsunuz?

Biz ayaklarına giderek, ambargo siyasetinden vazgeçeceğimizin işaretlerini verdik. Tek kozumuzu bırakıyoruz. Peki karşılığında yukarıdaki hususlarda bir karşılık bulabilecek miyiz?

Tabi ki hayır.. Geçmişler ola, sırada Ermeni Soykırımının resmi olarak tanınması ve para-toprak tazminatları için Ermenistanla pazarlık masasına oturulması var.

Yaşayan görür..

hadesperado dedi ki...

bu konuda anlamsız ve aşırı bir iyimserlik oluşuyor sanki? nedir bu duygusallık anlamıyorum ki? her komşumuzla dost olma gibi bir zorunluluğumuz mu var? öyleyse 4 yıl boşuna okumuşum uluslararası ilişkileri...

yakında yine soykırım diye başımızı ağrıtınca geri vitesler çoğalır...

aşkın dedi ki...

İsimsiz
Sen hayaller aleminde yaşaıyor olabilirsin ama ben gerçeklerle konuşuyorum.Bilhassa Eski tüfek Ermeniler benim dediğim minvalde konuşur.Benim dediğimin aksini ispatlayamadan ''vay anasını'' gibi mahalle ağzıyla konuşursan yazını okuyanlar hakkında pek olumlu düşünmez.Hayatında kaç Ermeniyle konuştun?
İkincisi bu ülkede Ermeni kökenli yazarlar sokak ortasında vurulurken adamların her ihtimale karşı önlem almasına bir zahmet tepki verme.
Üçüncüsü emin ol ekonomik olarak Türkiye'nin durumundan daha kötü değiller.Üstelik Türkiye'nin dört bir yanında sınırları da açık!
Evet, erkekler genelde yurtdışında çalışmak zorundadır, ancak tek ihtiyaç durağı Türkiye değildir. Kaldı ki Türkiye bu durumdayken ''ekonomik kriz içinde kıvranıyorlar'' gibisinden ''bize muhtaçlar'' argümanı mastürbasyondan öteye gitmez.Gayet de yaşayıp giden bir devlet, açlık yok, yardım konvoyları falan da gitmiyor oraya.
Üçüncüsü yıl olmuş 2008, kim kimden nasıl toprak alıyor, bu nasıl mümkündür anlayabilmiş değilim.Artık şaşırmıyorum, şehir efsanelerine ''en okumuş'' olanının bile kandığı bir ülkede zırvalıklar da en hakiki doğrular olarak kabul edilecektir.
Dördüncüsü kimilerinin gönlünde Kars - Ardahan yatabilir, tıpkı Türkiye'de kimilerinin gönlünde Musul - Kerkük yattığı gibi.İkisini de tasvip etmem.
Bir zahmet donanımlı olun da öyle gelin, şehir efsaneleriyle değil.
Zaten bütün dünya yemiyor içmiyor Türkiye'yi nasıl parçalayacağını düşünüyor değil mi? Nasıl olsa ekonomik olarak ele geçirmeleri yetmiyor, adamlar açgüzlü işte..

Adsız dedi ki...

@Aşkın

Valla arkadaşım sen çıkıp da:

" Ermenistan'da diyorlarmış ki:
''Bizim Türklerle alıp veremediğimiz yok, ne yaptıysa Talat Paşa yaptı'' "

diye saçmalarsan kusura bakma ama çocuklar bile güler söylediklerine. TC Cumhurbaşkanın kurşun geçirmez cam arkasında maç izleyebildiği bir ülke orası en nihayet.. Sonra lafı "eski tüfek ermeniler" falan diye (ne demekse eski tüfek ermeni o da ayrı garabet, ermenilik bir millet adı değil de de bir siyasi ideoloji sanki)çevirmenin lüzumu yok. Hele Türkiye'de yaşayan ermeni cemaatinden örnek vermek iyicene abes olmuş.

Ermenistandan konuşuyorduk sanırım.. Hani doğudaki komşumuz, hani TC sınırlarını kabul etmeye 80yıldır yanaşmayan ülke... Neden çevirdin lafı?

Geyiği bir yana bırakalım:

Konu hakkında yazan herkesin belirtiği gibi Ermenistan Ermeni Soykırımını adeta kurucu mit gibi bellemiş, kuşaklar boyu Türklerden nefret etmeye koşullanmış insanların yaşadığı bir ülkedir. İstisnalar kaideyi bozmaz ama çocuklarına bugün Türkleri barbar, soykırımcı, işgalci olarak öğreten, türk düşmanlığını ülkenin resmi ideolojisi haline getirmiş bir ülkeden "işbirliği" adına ne bekleyebilirsin?

Sen Ermeni tarafından bu siyasetin değiştirileceğine dair "tek satır" açıklama okudun mu? Okuyamazsın çünkü yok..Tek bir açıklama bile YOK.. Ee bu nasıl, "uzlaşma", ermeniler taş gibi durdukları yerde duruyorlar işte.. Ne değişti?

Uzlaşma dediğin karşılıklı olur, sen bir adım atarsın karşı tarafta atar, ortada buluşursunuz. Bu durumda olan, olsa olsa "teslim olma"dır. Sen sınırını açınca bundan sonraki adım da "Hadi artık soykırımı kabul edin, özür dileyin" olacaktır. Sonrası da malum tazminat. Çünkü elindeki tek kozunu (ekonomik ambargo)teslim ediyorsun karşılık almadan.

Ermenistan sınırının açılmasının ekonomik yönünü tartışırsak iş daha da komik çünkü kimse bunun bana ZERRE ekonomik faydası olduğunu söyleyemez.

Konu hakkında iki satır ciddi inceleme okumuş olsaydın, bu ülkede şu an 50 bin kaçak Ermenistan vatandaşının çocuk bakıcılığı, kaçak işçilik vb gibi işlerde çalışıyor olduğunu, bahse konu ülkenin dünyanın en çok dışa göç veren ülkesi olduğunu bilirdin. Sınırımı açarsam, bir 50 bini daha gelip karın tokluğuna ucuz işgücü piyasasına katılır anca anca.. Benim karım o kadar. Ermenistandan bir espiri: "Havalimanından son çıkan ardından ışıkları söndürsün. Yakında ülkede hiç kimse kalmayacak.."

Ben, "bize muhtaçlar" diye "masturbasyon yapmıyorum".

Bunu yanlış anlamışsın.

Çünkü bize değil başka bir ülkeye muhtaçlar ve şimdi bu yeni ortadoğu düzeninde o üçüncü ülke için "kıymete bindiler"

"Madem bize bir karı yok, öyleyse AKP durdu durdu neden şimdi bu adımı atıyor?" sorusunun cevabını okyanus ötesinden AKP iktidarına Genelkurmay'a karşı "hamilik" yapan güçten sormalısın kardeşim.

Ermenistan için Türkiye üzerinden Avrupa'ya yeni bir çıkış bulmak istiyor ABD. Rusya'nın hegemonyasından kurtarıp bölgede yeni bir Gürcistan yaratmak istiyor. Biz de bu işin piyonu olarak "aradan çekilmeye" zorlanıyoruz.

Tayyib'in "Kafkas İşbirliği Örgütü" diye bölge ülkelerinin liderlerini bıyık altından güldüren gevelemelerinin sebebi de bu. Sen kim, işbirliğine önderlik etmek kim? Önüne konan rolü oynarsın sen sadece. Rusyanın arka bahçesinde yeni Gürcistanlar oluşması için ABD'ye piyonluk...

Görüyorum ki, bugün artık "türkün türkten başka dostu yok" ezberinin modası geçmiş. Panikle bir uçtan diğerine savrulan hezeyanlı kadınlar gibi şimdi de "Herkes haklı, biz haksızız" ezberi yerleşmiş milletin bilincine.

İlki kadar sığ ve gerçek dışı bir tekerleme.. Herkesin ağzında bir "dostluk-işbirliği" ama kimse neden bahsettiğinin farkında değil. Her ulusal problemde sorunun kaynağı biziz, her konunda çözüm belli: "Ver kurtul!"

Sahi sen, soykırım iddialarına karşı dik duran TTK başkanın görevden alınmasıyla bu maç geyiğinin çakışmasını tesadüf mü sanıyorsun?

Vereceksiniz.. Ne isteniyorsa.. Tek tek.. Soykırımcı da olacağız, işgalci de.. Kıbrısta'da, Van'da da Diyarbakırda da.. Bizlere "Sen işgalci, barbar, soykırımcısın; Nedamet getir!" diyenlerden özür de dileyeceğiz.

İçine sokulduğumuz güzergah bu..

Keşke, ben yanılayım da bunlar gerçekleşmesin..