Biz artık emekli taraftarız, küçük maçlara gitmiyoruz. Son iki maçı canlı izledikten sonra, mantel ve fizik olarak yorgun düştüm. Kendimi rotasyona aldım, 2 adet kombine kart olmasına, yapacak hiç bir işim olmamasına rağmen maça gidecek dermanı bulamadım kendimde. Kılıf aramanın bir başka versiyonu. Galatasaray yine kazanamasaydı, kim bilir neler diyecektim? Ama değil, tabelaya bakmam, Ben Hatice'den yanayım, netice pek umurumda olmaz.
2 puana, moral bozukluğuna mal olan saha zemini, bir kaç gün içiinde maç oynanır hale getirilmiş. Artık bir daha ne zaman yağmur yağar, ve o yağmurlu gecede ne zaman Galatasaray maçına denk gelir, İsrafil'in işi. Biz kendi işimize bakalım, uzaktan sbenzimiz soluk izlediğimiz bir Galatasaray maçı klasiği yazmaya çalışalım. Amrabat hariç yabancı bütçesinin tamamı savunmadan yana kullanılmış. Bu konuda çok can sıktığım için tekrarlamayalım. Sol açık aldığımız yabancıyı bile sol bek oynatır hale geldik. Gol yemediğimize göre Hocamızın deyimiyle, '' resultante importante'' diyelim. Demek ki neymiş, çok iyi bir oyuncu gurubu planlaması yapılmış. Galatasaray mali tablosunun hemen hemen tamamı kaleci ve beklere ayrılmış. Niçin? gol yememek için. seyrettik, her Kayseri akını kaleye gol pozisyonu olarak gelişiyordu. Benim mi gözlerime perde indi? Bir maçı mucizevi bir şekilde gol yemeden bitirdik. Ne bir yorum dinledim, ne bir yorum okudum. yazıyı gönderdikten sonra bakacağım millete maç nasıl görünmüş.
Beşiktaş'ın bile deplasmanda yendiği bir haftada, çantada keklik bir kıytırık takım vardı karşımızda. Böyle dandik maçlarda cezalı, hasta, kılı dönmüş, zehirlenmiş banko futbolcu varsa hiç üzülmem. Biri mutlaka yerlerine oynar. Bakarsın as ve pahalı futbolcu yerine oynayan önemsiz, ucuz futbolcu öyle bir oyun oynar ki, takımın oyun kalitesi bir kaç kademe artar. Yekta'yı bu gözle izledim. Kris için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Adam senelerdir üst düzey top oynamış, onun iyi oynaması haber değeri taşımaz.Kris kötü oynarsa saldırıya uğrar. Ancak Yekta önemli bir futbolcu bu açıdan. Oynayacağı futbol merak konusu. hatta kader maçı bile sayılabilir. Çok tehlikeli bir maça çıktı aslında. Kötü oynasa kendisini Kasımpaşa'ya bile geri almazlar. Bu stres altında bence çok iyi bir maç çıkardı. Dikine pasları yerindeydi. Tipik, balta ön liberolar gibi topu verdikten sonra durmayıp, oyuna katkıda bulundu. Belki bu yüzden Usta, ustalığını konuşturup ince saza bu maç itibariyle başladı.
Galatasaray, kötü oynama hakkını bu kez ikinci yarıya sakladı. Belli ki, yediğimiz balık gollerin kabusunu tekrar görmek istemediler. Maçın başlamasıyla beraber, tabelaya koştular. Galatasaray 3-0 olana kadar rahat etmek yok taraftara. Bu maç, taraftarı metroya erken yolladılar. 80. dakikada maçı kopartmış girdiler ve Arena'yı erken tahliye ettiler. Golcüler birer atış yaptılar. Umut Bulut'un, Burak'ı düşündüğü kadar, Burak'da Umut'u düşünse takım çok daha fazla gol atar. Galatasaray tarihinin en şanssız futbolcusu Hamit, bu maç ta bir bazuka gönderdi kaleye. Biraz şansı olsa çu ana kadar en az 5 muhteşem gol atmış olmanın formuyla oynuyor olacaktı. ne yazık ki, açık kolla kesilen topuna kolpa büyük hakemimiz Cüneyt Çakır, devam dedi. En kolay penaltı çalan hakemimiz, muhtemelen pozisyonu görmedi, görse çalardı. Avantaj kuralı Cüneyt Çakır için işlemiyor. Hakem iyi olsa çok daha gollü ve güzel bir maç izleyebilirdik.
Kaleci Muslera'nın ayağının rotu kaymış bu sene. Vurduğu bütün toplar taca veya rakibe gitti. Topu elle oyuna sokmayı unuttu. Hayatını topu oyuna elle sokarak kazanan Tafferel'in talebesinin böyle gelişi güzel oyuna top sokmasını kaldıramıyorum. Gol yemediği bir maçta eleştiriyorum. Bir bildikleri vardır demekten başka bir şey gelmiyor aklıma. Maçın akıl yönünden, bana göre en önemli pozisyonunu aktarayım şimdi. Emre Çolak oyuna girdi. Sağ taraftan atılan korneri nedense Selçuk kullanmıyor. Bence, sağ taraftan Selçuk'un kullandığı kornerler, soldakinden çok daha tehlikeli olur. Dışarı doru açılan topa, gerilerden çok daha rahat kafa vurma şansı vardır. Neyse Fatih Hocamızın Prens'i topu paslaşarak kullandı. paslaşma imkanının en az olan oyuncusu Sabri'ye verdi. Her ikisinde de futbol aklı sıfır olduğundan, topu Sabri'ye verdiğinde olduğu yerde kaldı. Sabri'nin kafatasında beyin çok az olduğundan, ofsayttaki Emre Çolak'a topu aktardı. Koskoca Galatasaray'ın senede bir kaç milyon dolar alan iki oyuncusunun bu aptalca performansı, umarım Hocanın gözünden kaçmıştır. Devam etsinler, bir sonraki maç tekrarlasınlar. Bakarsın bu sefer Galatasaray maçın son dakikalarına oyunu garantilemiş olarak girmez de, böyle pozisyonlara ihtiyacı olur. Benden uyarması, ben futboldan anlamam.
Yugoslav futbolunun gelmiş geçmiş en büyük futbolcularından Prosineçki, gelir gelmez fazla sallamış. Kağıt üzerinde Galatasaray'ı favori gösterenlere gider yapmış. Sahada avantajın Kayserispor'da olduğunu söylemiş. Çabuk öğrenmiştir, kötüyüz, kötü oynuyoruz dediysek, kötü bile oynayamayacak olan takımlar durumdan vazife çıkarmasın. Cevher yere düşmekle kıymetini kaybetmez. Galatasaray'ın ölüsü, Kayserispor'un oynadığı ligte, son maçın son saniyesine Şampiyonluk şansıyla girer. Hele ki bu ligte oynayacağı takım Kayserispor'sa, yenmek için ekstra bir oyun oynamasına gerek yoktur. Biz takımı Kayseri'ye 8 atamadığı için değil, eleştirirsek acıyıp durduğu için eleştiririz.
Nikbinlik için çok erken, oyun olarak üstüne koyan bir ivmeyle bir sonraki maçı bitirmemiz lazım. Usta, tamam, hamit'in bir füze golüne ihtiyacı var, Pitbull'u Yekta korkusu sardı. Sabri Reis az da olsa sağ tarafta oynamaya başladı. Elmander'in sakatlığı, Umut ve Burak'ı rahatlattı. Riera icadı, Hakan Balta'yı seçeneksizlikten kurtardı. Bir sonraki maçını çok dikkatli izleyeceğim. Belki canlı izlerim, görüşürüz.
1 yorum:
Burak'ın elebaşı olduğu antiamrabat yapılanması doğmak üzere. amrabatın her posziyonunda burak bağırıp çağryor..
Yorum Gönder