30 Nis 2009

Maçlarda Gol Olmadı


İki yarı final maçı izledik. İki maçtan sadece bir gol sesi çıktı. Biz de kızıyoruz bizim maçlarda niye gol olmuyor diye! Ne olacak canım Barcelona da atamıyor, Galatasaray'da. Van Der Sarr'da yemiyor, Santciz'de!

İki büyük maç izledik, gol olmadı, büyük futbolcuları seyrettik, atamadılar. Sabaha kadar oynansa seyrederdim. Belki 500 pas yapıldı, 10 larca verkaça girildi. Şutlar çekildi, kaleciler kurtardı, her iki maçı toplam 200.000 kişi canlı, milyarlarca insan televizyondan izledi. Yenemeyene kızmadılar, yenileni alkışladılar.

Hocaların taktik savaşı vardı, üstünlük kurabilmek için beyinlerini patlattılar. Hesaplar haftaya kaldı, biz de merakla bekliyoruz. Bir taraf olduğumuzdan değil, futbola lanet ettirenler yüzünden bozulan sinirlerimizi gevşetebilmek için. Birazcık güzel futbol ne olur diye yalvardığımız için.

Yusuf Şimşek aynı adamı 3 kere, diğerini iki kere çalımlayıp boş kaleye gol attırdı. Hayatında çalım atamamış, Rıza'lar, Erman'lar Yusuf'tan çalım yiyenlerin kellelerini istediler. Böyle çalım yenirmiymiş, adam elini kolunu sallayarak geçiyormuş, mahalle maçında olmazmış böyle gol. Kolaysa sen geçsene o adamları.

İşte tam da buradayız, olur, mahalle maçlarında olur asıl böyle goller. Delikanlıca oynar herkes, hile yapmaz, çalım atanın bacağına tekme atmaz, yalandan düşmez, kimseyi incitmez. Siz ne anlarsınız baltalar. Size kalsa bütün maçlar 0-0 bitecek. Daha ne olsun, bir Beşiktaş'lının aldığı zevki sen nereden anlayacaksın. Bundandır işte bunların büyük futbolcular takıntısı. Kendileri olamadıkları için, Lincoln'e, Alex'e, Hagi'ye, Delgado'ya, Tugay'a, Yusuf'a saldırırlar.

Messi çalım atıp geçse, niye indirmedin diye defans futbolcusuna kızarlar. Rıza, yıllarca futbol oynadı. Sağ taraftan, santraya kadar gider, durur içeri şişirirdi. Metin-Ali Feyyaz'a. Tıpkı Bülent Korkmaz gibi evinden antrenmana, antrenmandan eve. Saat 10 da yatarlar, kimseyle sosyal ilişki kurmazlardı. Vizyon aynı, namuslu, dürüst, profesyonel. Kamptan kaçıp zamparalığa gitmezler, Fatih Terim gibi, Batuhan gibi. Kumar oynamazlar, Tugay gibi, Sergen gibi. Başkanlar, taraftarlar sever böyle futbolcuyu. Ama sadece futbolcuyu, futbol oynadığı sürece. Tam burada bir soru, bir anket yapılsa Sergen'imi daha çok seven vardır, Bülent Korkmaz'ımı?

Hoca olunca işler değişik. Hayatında rakip 18 e girmemiş hocalardan takımlara güzel futbol oynatmasını bekliyoruz. Oynatanlar yok mu? var tabi ki. Onlar geniş, gelişmeye açık, dünya futbolundan haberleri var. Şu son Avrupa Kupası Finallerine Rıza, Bülent gitmişmidir acaba. Sanmam, gitseler belki Platini'yle tanışırlar, belki bir futbolcu bellerler. Bir taktik öğrenirler.

İki gece iki büyük maç izledim. Toplam 1 gol oldu. Bizim maçların tamamını izliyorum, bütün bir sezonda yapılan pas kadar adamlar bir maçta yapıyor. Yazıklar olsun dedim, futboldan soğudum. Bizim son maçımıza iyi oynadık, şanssızdık diyen Hoca'ya bin türlü lanet olsun. Yusuf'u kıskananlara da lanet olsun. Yusuf'tan onca çalım yemesine rağmen, gidip tekme atmayan, rencide olmayan, tebrik eden Doğa'ya da bin selam olsun.

Hiç yorum yok: