Çaycı Ahmet, 1982 yılında Galatasaray'a gelmiş, 6 sezon aralıksız sol bek mevkiinde 119 lig maçına çıkmış, hiç gol atamayarak, geriye olumlu hiç bir anı bırakmadan aramızdan ayrılmıştır. 8 yıl üst üste şampiyon olamayan takımda, gelmiş geçmiş en kötü 11 in bankosu olarak yer almış, bayrağı 14 seneye taşıtarak Futboldan nefret etmemizi sağlamış, rezil bir kariyerle futbol hayatını bitimlemiştir. Son senesinde mucizevi bir şampiyonluk yaşamış, kendisinden belki de öyle kurtulmuştuk.
Yeniler az çok tahmin etsinler diye yazıyorum, Orhan Ak, Çaycı Ahmetle kıyaslama yapılırsa Roberto Carlos'dur. Kimbilir kaç maç, takım ikinci yarıya skor tabelası tarafına hücum yaparken kapalı alta inmişimdir. Durum genelde bizim aleyhimize olduğundan benim gibi düşünen, aktif, karar verici taraftar ikinci yarıda daha yoğun küfür etmek için alt kata inerdi.
Eskiler hatırlasın diye yazıyorum, daha ayağına top gelmeden mutlaka her maç birileri (çoğu zaman ben, Çetin, Murat) ''Çaycııııııı Allah belanı versiiiiiiiin'' diye bağırırdı. Iska geçer, orta yapamaz, çalım hak getire, tip bok getire zayıflıktan zafiyet geçiriyor. Taç atarken topu elinden düşürür, korner atarken kendi düşerdi. Her sezon bu son olsun bırakır gider diye totemlere yatırtarak anamızdan doğduğumuza( Galatasaraylı olduğumuza değil) pişman ettirmiş, Allahtan tek gol bile atamamış(atsa muhtemelen büyük bir maça denk gelirdi bu balla, bizde iyi bir şeyini hatırlamış ve bu yazıyı yazamamış olurduk) lanetli takımın son sol beki olmuştur.
Sıska çelimsiz bacaklarıyla çok zor çalım yerdi, yalnız efendiydi,( enteresan kötü futbolcular, haddini biliyorlar bari dürüst olalım, pislik yapmayalım dikkat çekmeyelim mantığı içindeler galiba, böyleleri uzun kalabiliyor) Ayhan Akbil gibi hem kötü hem pislikte olabilirdi. Halimize şükredelim di.
Öner Kılıç'la birlikte şu anki Ulusal Takım CEO sunun has arkadaşıydı. Bu jenerasyonu futbolun gök tanrısı, artık nerde bir günah işlemişsek bize çocukluğumuzu, bu takımı seyrederek geçirme cezası kesmişti. Neredeyse delikanlılık bile heder olacaktı, Eskişehirspor maçında Simoviç çataldan bir top alıpta Çaycıya, Şampiyonluk kupası elletmeseydi. O uğursuz futbolunu oynamaya devam edecek, Semih Yuvakuran belki de hiç gelmeyecekti.
Kulakların çınlasın Çaycı Ahmet, ettiğim küfürler için beni affet. Yoğun Galatasaray'lılıktandı, sinirdendi ağzımızdan çıkan kem sözler.
7 yorum:
abi, Orhan Ak-R.Carlos benzetmesinden sonra A.Ceyhan'ın halini düşünemiyorum, güzel yazıydı utanmadan devamını bekliyorum :) teşekkürler
siz ne biçim bir taraftarsınız ki, sahada galatasaray formasını terleten sporculara "allah belanı versin " diye bağırır, onlardan şerefsiz adi diye bahsedersiniz?
kötü buluyorsanız kötü dersiniz, katılırız veya tartışırız, ama kim size hakaret etme hakkını veriyor, ister 40 senelik ister 60 senelik taraftar olun.
ben de kapalıdayım, bir daha ne kadar kötü oynarsa oynasın, sahadaki bir galatasaraylı futbolcuya küfrederseniz, benim etrafta olmayacağımı ümid edin......
ben 1983 den beri galatasarayı canlı izliyorum..çaycı ahmet o dönem galatasarayın değişmez oyuncularındandı..tabii uzun yıllar gelmeyen şampiyonluğun etkisiyle taraftarın zaman zaman her oyuncu gibi tepkisini çekmiştir..trabzondan gelmişti..bu arada ahmetin jübilesi çok kalabalık olmuştu..trabzonla oynamış..4-1 kazanmıştık demek taraftar severmiş ahmeti yada son maçı ahmetin kurtuluyoruz diye bayram yapmak için stada akın etmiş..o zaman jübileler çok kalabalık olurdu zaten..
Berbat dediğin Çaycı Ahmet Trabzonspor'la 5 şampiyonluk kazanmıştı.
Hadi ordan. .. daha adamın soyadını bilmiyorsun
Jübile öncesi son sezonunda bir Beşiktaş maçı izledim statta, sarı fırtına Metin Tekin'in en fırtına dönemi, bizim Çaycı Metine top göstermedi, Metin isyan edip kanat değiştirdi, Metin nerede Çaycı yanında, kabusu oldu o maç Metine... Ertesi gün gazete manşetleri aynen şöyleydi : "Futbolu bırakacak olan bu ikiliden hangisi?" Bu arada Çaycının jübile maçı Tugay Kerimoğlu nun ilk maçıydı...
Yorum Gönder