Maç yaklaşmakta, tribünler yavaş yavaş dolamakta, takımlar sahaya beklenmekte. Bir hışımla kaleci çıkmakta ve koşarak ceza sahasına girmece. Hemen hemen aynı anda rakip takımın kalecisi de aynı şeyleri yapmakta. Belki de bütün dünya stadlarında aynı şey olmakta. Biz Orkun'a bakalım. Ceza sahasını enine yavaş yavaş koşmakta. Koşarken kollarını öne arkaya çevirmece. O sırada kaleci antrenörü Nezihi ve karizmatik yedek kalecimiz Aykut sahaya çıkmakta. Kapalıda biriken seyircinin kaleciyi çağırmasına referans. El kol sallama bacak gerdirme seansı sırasında takımın sahaya çıktığını görüyor erken giden taraftarlar. Tek tek çağırmaca, bir önceki maçın varsa kahramanı önce çağrılıyor yoksa Hakan Şükür'den karizma sırasıyla. Neyse dönelim Orkun'a. Yere yatıyor Nezihi elle bir sağa bir sola atlatmakta. Dön bak diğer kaleye aynı şeyler. Nezihi daha sonra açılıyor, uzaktan orta kesiyor. Yan top çalışması Orkun'a. O sırada takımda hemen hemen her mac aynı şeyleri yapmakta. Yelekler giyilmiş 5 e 5 maç yapılıyor. Orkun'un işi bitti, ısındı, öğrendi ve gitti. Kaleye Aykut geçiyor. Futbolcular şut çekiyor sırayla. Uçmuyor yedek kaleci, antrenmanda uçma dediler. Yoksa hepsini kurtarır.
Ey makinadan çıkmış kaleci antrenörleri. Birinizde imalat hatası olarak çıksın ortaya da başka türlü kalecisini çalıştırsın. Belki sol kolu çekiyordur, belki o gün morali bozuktur. Belki karşı takım hiç şut çekmeyecekte bütün akınları kanatlardan yapacak. Maça , rakibe göre çalıştırsana. Hatta yasakmı maç esnasında kalecinin arkasında dur ne yapacağını sen söyle. Çık, çıkma, elle oyuna sok, degaj yap. Uğur'a at, Balta'ya at. Konuş be allahın adamı Nezihi. Bütün işin kale arkasında ısınanlara doğru koşup, oyuna girecek futbolcuyu çağırmakmı yoksa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder