29 Kas 2013

Uyan Ey Yaralı Kükreyen ASLAN

Tabelaya bakarsak muhteşem bir durumdayız. Tarihimizin en büyük futbolunu oynayıp, en büyük macerasından muzaffer çıktığımız sezonda, Şampiyonlar Ligi gurup son maçında UEFA ligine gidebilmek için Milan'ı yenmek zorundaydık. Çok şükür bu sene, guruptan kalifiye olmak için, yine bir İtalyan Şampiyonunu yenmek zorundayız. Yenilirsek bile büyük bir ihtimalle 100 sene daha övüneceğimiz kupasını aldığımız turnuvaya gideceğiz, vamos bien(iyi gidiyoruz)

Uzak tarihi hatırlamayanlar çıkar, biz yakın tarihe dönelim. O çok övündüğümüz son Şampiyonluğumuza. Şimdi ben desem ki, geçen yıl ligin ilk 12. haftası bittiğinde aynı puanda liderdik, google amcaya sormadan hiç biriniz inanmayacaksınız. Doğru söylüyorum çocuklar, çok şükür puan durumumuzda da bir sorun yok. Bu sene de vamos bien.

E peki neden rakipten(liderden değil) 9 puan gerideyiz ve neden ağlıyoruz? Neden kötü kaderimize, daha doğrusu rakibin şansına yanıyoruz. Futbol tanrılarının adaletine küsüyoruz. Bu durumda bile Yüce Gök'e haksızlık ediyoruz. Oynadığımız bu 12 maçta, son saniyede 1 gol yesek puanımız 9, rakip 1 gol yese, ya da o şans diye kahrolduğunuz 1 golü atamasa puanı 18. Yani kısaca çocuklar, tabela ya tekrar dönersek maliyet verim açısından incelersek muhteşem bir noktadayız.

Ve hatta son aldığımız hezimete kafayı takıp travmadan çıkamayanınız varsa onlara da bir seans terapi yapıp meseleye dalış yapalım. Net söylüyorum, eğer Real Madrid, Galatasaray'ın kalesinde kaleci, savunmasında futbolcu olmadığını falan bilse, Ronaldo sakat olmasa, Dünya üzerinde bugün Galatasaray diye bir takım olmayacaktı. 150 senelik futbol tarihinin en büyük hezimetini almış bir takım taraftarı olarak itin götüne girecek, prostatlı liseliler acil toplanacak, kardinal salonunda takımın ismini rengini değiştirmiş olacaktı. Çok şükür, ipten döndük, hepimize geçmiş olsun.

Peki nedir bu velvele? Bu umutsuzluğun, bir koyun gibi cellada boyun uzatışımızın sebebi ne? Çare hep isyan mıdır? Oynayacağımızın her hangi bir maçı garanti kazanırız diyenlerin sayısı neden hep azalmakta?

Galatasaray'ın iyi futbol oynayarak bir maçı kazanma ihtimali şu durumda görünmüyor. Hastalığı teşhis etmiştik. Bel fıtığına yakalanmışız. Muslera-Semih-Melo-Sneijder-Drogba omurlarının arasında, çatıya kalite veren diskler deforme olmuştur. Kırkpınar başpehlivanı olsan, deforme diskler seni yere yatırmış tuş etmiş, danalar gibi bağırıyorsun, ne fayda? 10 yaşındaki çocuk yener, 10 paralık takımların Galatasaray'ı yenmesi gibi. Arada can çekişerek, acıya katlanarak ayakta kalabildiğin maçların acısı, çok geçmeden çıkacak, çıkıyor. Ceyhun, Aydın, Emre, Yekta, Gökhan, Sabri, Hakan deforme olmuş, iflah olmaz diskler, mecbur bünyedeler. Galatasaray'ın, Hocaya, Mancini'ye değil bir beyin cerrahına ihtiyaç var. Biz ne yapıyoruz, Küçükyalı'lı Melek Hanım'a bel çektiriyoruz, yürü maça, biri diyor, alabalık bağlarsan geçer, koş Yakacık Ayazma dağ göletine beline alabalık bağla çık Real Madrid maçına. Geçen yıllarda bu disklerin sakatlığa yol açmaması, gerçeği değiştirmez, bu sene, şimdi bu durumdadır. Bırak kulübeyi, mübarek Arena tribünlerini, Florya'dan bile kovulmaları gerekir. Büyük zaferler zayiat ister.

Galatasaray bu senenin başında yapılan ameliyatla, kaza yapmıştır. Ayağı kırılan atları vururlar, iflah etmez. Bizim sol tarafımız felçli, ısrarla felçli ayağımızın üstüne yük bindiriyoruz. Araba pert oldu, pahalı bir arabaydı ama kaz yaptı, hurdaya çıktı. Kasko yaptırılmadığından da atamıyorsun, satamıyorsun. Kasaba sanayisinde de yapılan tamirle işte bu kadar gidiyor, o yüzden iyi gidiyor diyorum.

Suçlu sorumlu aramanın, geçmişe ağlamanın faydası yok. Motor sanat terk mühendise kadro yaptırırsan, totem sanıp tapınırsan, kötü futbolla kazandığın maçtan sonra, önemli olan 3 puan dersen, kötü futbolcuya sadece Galatasaray formasının içinde diye tahammül edersen, bu zaman diliminde de, çıkıkçının iyileştirdiği sakat futbolcunun seni rezil ettiğinde, köy kaportacısısının düzelttiği araba da yolda bıraktığında  şaşırmayacak, Galatasaraylı vakur duruşunu göstereceksin.

Ne yapmalı?

Şu anda Galatasaray önderliğinin yapması gereken, işin matematiksel olarak bitmesini beklemek değil, hala kırık testiyle su taşımaya çalışan çocuğu son seferini yapmadan önce son bir defa daha dövmektir. Başta Taffael'i uzaklaştıracaksınız. 7-8 sene Türkiye'de kalmış biri, hala tercümanla konuşuyorsa,''coguzeeeell'' diye yavşıyorsa, boyu uzun olanı manavdan hıyar diye almışsa, 40 metreden kullanılacak serbest vuruşta barajı 3 kişi kurdurup kalenin ortasında saksı gibi durdurmuşsa, kovun gitsin. Hanry'nin kafasını çıkardı, biz onu ömrümüz ne kadar vefa ederse unutmaz, gelecek nesillere taşırız. Kaleci olmayan bir salak çok gol yedi diye değil, Muslera daha çok yedi, ayıp, millet bir tarafıyla gülüyor böyle Galatasaray kalecisi mi olur diye. Maçın sonlarına doğru bir topu elinden düşürmesi vardı, acıdım çocuğa. Yere düşerse bir tarafı kırılacak ihtiyar insanlar gibi. Diyorlar ki kim geçsin? Ötekiler daha beter. Tamam peki, Eray'da sakat olamaz mı? atılamaz mı, o zaman kim geçecekse o geçsin. Mancini bilmez, birazdan geleceğim kulübedeki ceset de bir şeyden anlamıyor, ben tüyo vereyim. Melo'yu bilmiyorum, ama Sabri'den eminim, oyuncu gurubu içerisinde Muslera'dan sonra en iyi kalecilik yapabilecek adam Sabri'dir. Sadece boyu ufaktır, uzanamadığı toplar olursa da kader utansın.

Tugay Kerimoğlu'nu nereden gelmişse oraya gönderin acil. O bir efsane futbolcudur, çok yakın zamanda benle beraber bir çok kişinin dikkatini çekecek, istenmeyen şeyler olacak. Sanki tabanca dayatılmış beynine de zorla getirilmiş gibi. Morg görevlisi, otopsi memuru gibi. Hatta ceset gibi. Dikkat edin, bom boş gözlerle hareketsiz kulübede oturuyor. Gol olunca bile çoğu zaman ayağa kalkmıyor. Futboldan anlamıyor demek, Aynştayn'a fizik bilmiyor demektir ama Tugay hiç bir şey bilmiyor. Takımı, Türkiye futbolunu tanımıyor. Konuşmuyor yenildiğimize üzülmüyor, yendiğimizde sevinmiyor. Akıl alır gibi değil, kenardaki ölü, sahadaki diriye ne verecek? Motor sanat terk mühendisin en sevmediği futbolcu diye, nispet tahterevallisine oturtulmuş, o geliyor, Tugay gidiyor, O gidiyor Tugay geliyor.

Mancini için mancınığı kurun bekleyin. Köpek ölüsü kolay kolay kalkmaz. Muhtemelen eşşek yükü tazminatı vardır. Hasta ayağa kalkamaz ise, devre arasındaki pansuman işini ona vermeyin. Benden söylemesi büyük bir tokat atıp daha beter enkazı bırakır. Reykart'a, Hagi'ye yaptığınızı yapın. Akibetini deforme disklere bırakın. 2 maç içinde götüne nişadırı sürerler merak etmeyin. İlk uçakla kaçar, bir daha İstanbul'a tatile bile gelmez.

Muslera iyileşmemişse hala, basın morfini çekin fişi uyusun. Savaşlar bittikten sonra, bana tatbikat yapacak asker lazım değil. Juventus maçına kadar kaleye geçemez ise, takım zaten  57. Piyade Alayıdır(Çanakkale Savaşında tamamı şehit olmuştur). Yedek sandığımız kalecileri de tribüne bile çıkarmayın, verin ellerine sülüslerini gitsinler başka takım taraftarlarının midelerini bulandırsınlar biraz da.

Sol tarafı tamamen iptal edin, kapatın o sokaktaki dükkanları. Sol beksiz, sol açıksız oynayın. Ben akılı vereceğim, kağıdı kalemi alın not edin. Yayıncı kuruluş ve onun geyikçileri için esami listesine 7 dönümlük tarlanın sol bek dekarında Semih görünsün. Santrayı geçmemek üzere konuşlandırılsın, sadece savunma yapsın. Sol taraftan gelen ilk topa o bassın. Kademesine Melo girsin. Takımda 2. bir Melo olmadığı için, Melo stopere çekilsin. Semih'ten seken topların tamamını toplayacağından ve oyuna bilinçli sokacağından şüphem yoktur. Melo'nun sağında, Aydın(sadece hızlı koşabilme özelliğinden, eti para etmiyor, sütünden yararlanıp, sinekten yağ çıkaracağız) ve Umut eş sağ bek olsun.

Bruma sahayı dikine değil, enine kat etsin. Ataklarımız büyük oranda sağ taraftan olacak, Aydın ve Ayı Eboue'nin önüne geçsin sağ cepheye takviye gitsin, olur da Selçuk sol tarafa dönerse enine koşup vekaleten sol açık oynasın.

Riera, sol tarafı iptal ettiğimiz için boşa çıktı. Bindirin bir eşşeğe salın Anadolu bozkırlarına takım arasın. Şecu, gözden kaçmış, muhtemelen saat satıcılarıyla karıştırılmış. Gülmeyin Mustafa Denizli'nin başına gelmişti. Yorfe diye biri vardı, Mustafa Denizli aynen böyle demişti'' Bu bizim seyrettiğimiz adam değil, dolandırıldık'' Şecu, felçli, geçen yıl çok iyiymiş, olabilir, babamda sağlamdı hareket halinde trenden atlayan bir trenciydi, öldüğünde bir bacağı tutmuyordu. Olamaz mı? yeni felç olmuştur belki. Ama bir ilerleme sezdim, biraz daha bekleyelim derim. Penaltı yaptırma riski ortadan kalktı. Hiç müdahale etmiyor, kendisine çalım atamayan futbolcunun lisansını yırttırır. Gol anındaki duruşunun hastasıyım. Gözleriyle gole eskortluk edebilme poz verebilme özelliği var.

Amrabat'diye biri daha vardı değil mi çocuklar? Ben Kayseriliyim, Kayseriliden mal alanın ya aklı yoktur, ya parası çoktur. Süleyman Hurma eşşeği önce boyamış, sonra bize at diye geçirmiş. Yapar, helal olsun. Transfer eden kimse onu Galatasaray Anayasasının değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edileme maddelerinden divan-ı harbe vermek gerekir. Yakında büyük bir sopa yer, 2014 ü göremeyecek ilk futbolcudur.

Galatasaray savunmasına Aydın, Melo, Semih çok bile. Top bizde en gerideyken Melo'dan oyun başlasın. Melo'nun önünde ön libero Dany olsun. İlk sarı kartı alana kadar savaşsın. Taarruz yoğunsa da Melo'yu kollasın. Sol tarafı iptal ettik, kimseye söylemeyin, bütün ataklarımız sağ taraftan olacak. Ayı Eboue'yi Aydın'dan önce sağ Kurtalan Ekspers'e bindirin. Peşinden yorulana, baldırı çıkana kadar Aydın'ı koşturun. Yetmedi Umut'tan umutlanın. Maç sonucu ne olursa olsun, Aydın ve Umut'u birer devre oynatın. Maç bitince de ikisini 100 metre yarışına sokun. Birinci olana 10.000 yuro verin, sonra ''bu kadar koşacak dermanın vardı da, maçta niye koşmadın'' diye dövün.

Drogba'ya serbest vuruş kullanmayı yasaklayın. Top rakipteyken, kendi yer çekiminden çıkana kadar rakibi kovalatın. Top Drogba'nın yörüngesini terk ettiğinde içeri bir sandalye gönderin. Drogba otursun. Maçın son dakikaları, tabelaya yatıyorsak ne ala, onun dışında kendi ceza sahamıza gelmesini yasaklayın.

Sneijder, elimizdeki kanas silahıdır. Uzaktan savaşta etkilidir, onu yakın dövüşe göndermeyin. Verin kasaturayı Selçuğun eline göğüs göğüse o dövüşsün. Sen kanaslı keskin nişancıyı, ellerinde ustura olan Hacıhüsrevli kabadayılarla karşı karşıya getirirsen, Sneijder falçatayı suratına yer, Ribery'ye döndürürler. Sonra da ulan elimde daha kuvvetli silahım vardı yine yenildim deme. Komutan kötüyse ben ne yapayım.

Burak'ı antrenmana çıkarma, gönder Tübitak'a. Fizik, geometri, tanjant, kotenjant öğrensin. Eğik atış, basınç ne kadar pozitif bilim varsa, hatim indirsin. Çağır bir ip cambazını Florya'ya, çıkarsın Burak'ı tele dengede durdursun, duramazsa bırakın düşsün şerefsiz. Bari o zaman düşmenin ne demek olduğunu anlar da maçta düşmez. Ben hakem olsam Burak ikili mücadelede ise, yere Burak düşerse devam, rakibi düşerse Burak'a faul çalarım. Yan hakem olsam en az yarım metre geride bile olsa kaldırırım ofsayt bayrağını. Önce adam olacak, sonra futbolcu.

Eboue'yi ,boğası bol olan, itleri serbest gezen bir köye gönderin. Ayaklarına da kurşundan ağırlık bağlayın. Bakın bakalım boğa boynuzu vurduğunda yere düşecek mi, taşaklıysa düşsün, hele bizim memlekete denk gelmesin. Kangal köpeklerimiz, bir günde Eboue'yi Eminönü'nde saatçi yaparlar.

Söyleyeceklerim şimdilik bunlardır. Biz neler gördük, Aslan boka düştüğünde gülen çok çakala denk geldik. Gider en yakın nehre, en kısa zamanda temizlenir, kuşanır, bilenir. Galatasaray bağlarından izinsiz üzüm çalan çakalları, pekmez sıçırtana kadar kovalayacak olan yine o yareli kükreyen ASLAN olacaktır, kimsenin kuşkusu olmasın.

Galatasaray yense de büyüktür yenilse de.

Büyük Galatasaray Taraftarı '' teslim ol''  çağrısına yine ateşle karşılık verecektir. Rahat olun.

kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten 

2 yorum:

sembolist dedi ki...

10 yıldır derin bir güç Aydın-emre Çolak-Sabri-Aykut'ı takımda tutup kafadan maçlara 1-0 mağup başlatıyor.
Bu temizliği ünal aysal da yapamadı..
Keita-Lincoln-Elano-Baros--Dos Santos-Kewel bu kazma futbolcuların tuzağına düştüler kepaze olup gittiler.Şimdi sıra Drogba-Muslera-Snejder-Melo-Bruma-Eboe(idda ediyorum TC tarihinin en iyi yabancıları)'de.
Yazık oluyor.
Temizik şart.

Adsız dedi ki...

İla nihaye kötü gidecek değiliz. Elbet toparlayacağız. İşte o zaman da bize saygı duymadan karşımıza çıkan bir takım hayatının hezimetini yaşayacak.

(Geçen sene Real'in maçı nasıl titreye titreye bitirdiğini unutmayalım.)

Tekrar toparlamadan önce iyice dibe vurmamız gerekiyor. Umarım, o gün bugündür. Büyük takım kötüyken sonuca giden takımdır. O forma herkese nasip olmaz. Juventus maçında futbolcular olmasa bile o forma oynayacak. Biz neler gördük, bu da geçecek...