22 Ara 2011

Muhteşem Bir Yılın Arifesi; 2010-2011 Sezonu

Not; bu yazı 22.5.2011 mayıs ayında yayınlanmıştır, tam 6 ay sonra yeniden okumanın tam zamanıdır.

 2010-2011 sezonu; 1000 den fazla maçını canlı seyrettiğimiz, en büyük maceralarında bulunduğumuz, hayatımızı sarı kırmızı renkleri üzerine kurduğumuz sevgili Galatasaray'ımız la en gururlandığım, en övündüğüm, Galatasaraylı lığın saygı doruğuna eriştiğim 3 sezon oldu benim için. 1. si 1988-89 sezonuydu. Simoviç'li, Cüneyt'li, Tanju'lu, Prekazi'li, Şampiyonlar Şampiyonu Kupasını almaya ramak kalan sezon. Beni ilk kez yurt dışına çıkaran, yarı final maçına gönderen unutulmaz takım. Kalemize top gelsin diye yalvarırdık. Simoviç her maç mutlaka bizim için unutulmaz bir kurtarış yapardı. Yıllar süren Şampiyonsuzluklardan sonra gelen büyük günlerdi. 2.si elbette 99-2000 sezonuydu. Taffarel'li, Popescu'lu, Hagi'li, Hakan Şükür'lü, Davala'lı efsane takım.  Bana, Avrupa'nın bir başkentinde şampiyonluk turu attıran, keşke her maça 1-0 yenik başlasak diye yalvartan takım. Maçı forse ettiğinde seyrine doyum olmayan, Dünya'nın her takımıyla kafa kafaya oynayan, çoğundan muzaffer çıkan rüya. O sezon, bütün Galatasaraylıların başını göğe erdiren, Galatasaraylı olmayanların çocuklarını serbest bıraktıkları, Galatasaraylı olmalarına yol verdikleri sezon.

Hiç tartışmıyorum, 3.sü bu sezondu. Evet, dalga geçmiyorum, kinaye yapmıyorum. Galatasaraylılığımla en çok gurur duyduğum sezon belki de bu sezondu. Sezona, koskoca Reykart'la girildiği, Aykut-Ali Turan, Gökhan-Servet-Balta- Barış- Ayhan-Mustafa Sarp'la başlanılan, tarafımızdan Reykart'ın Arena'yı göremeyeceği öngürülen, bu kadroyla bu sezonun faciayla sonuçlanacağını haykırdığımız sezon.

Başkan'ı derdest edilen, efsane oyuncusu Hagi'nin teneke bağlanarak kovulduğu, 45 senede çırak bile olamamış bir çapulcuyla bitirilen, içinde futbolcu olmadan lig 8.si olmuş formaya sahip bir takımın oynadığı sezonu ben unutamam.

Ne kaybetti Galatasaray bu sezon? Evet sadece bir Şampiyonluk kupası. Daha önce 35 defa kaybettiğinden yani. Şimdi kazandığı şeyleri yazmanın zamanı. Evet bu sezon, Galatasaray tarihi en çok kazandığı şeylerle tarihe geçecek hiç şüpheniz olmasın.

Hepimiz burun kıvırırız, Lise ile barışık değilizdir. Bizim gibiler ister ki lise den hiç kimse olmasın, Galatasaray'ı yönetenler bizim gibi taraftar olsun. Dünya'da hiç bir takımda olmayan bir avantaj bizde var. Bugün başka takımlara başkan olmanın tek yolu, zengin olmaktan, sanayicilikten geçiyor. Bizde durum değişik, misal Dünya'nın en büyük kuruluşlarından Coca-Cola'nın başındaki Muhtar Kent, lise mezunu, gerekirse kulübü de yönetebilecek durumda. Bizim yönetim kademelerimiz, ülkeyi yönetebilecek kalibrede insanlardan oluşur. Ve bu muhteşem sezon bize göstermiştir ki Galatasaray markası boka düşmekle asla değerinden bir şey kaybetmez. Durumdan vazife çıkarılmış, Galatasaray tarihine ihanetle eşdeğer bir icraat içinde olan Başkan tarihte eşi benzeri görülmemiş bir görünmez el tarafından bertaraf edilmiştir. Yerine de, pek yakında hepimizin iftiharla, şanla, şerefle dışarıda, naralarla tribünlerde adına şarkılar söyleyeceğimiz büyük Galatasaray Başkanı gelmiştir. Getirilmiş demiyorum, adam çıkmış gelmiştir. Enkazın başına çökmüştür.

Kıytırık tabela sonuçlarını da alabilirdi bu  rezalet ötesi futbolcular. Ben bu sütunlarda yenildiğimiz maçlara sevinirken bana küfür edenler oldu. Taraftarın 1 adım geri atabilse, 2 adım ileriye gideceğinden emindim. Ama atmadı, hala son maçta ''Serveeeet, Serveeeet'' diye yırtınanlar vardı. Bunlara işin doğrusunu anlatmanın yolu yoktu. Vardı da 30 sene önceki metotlardı, şimdi para etmiyordu. Oturup Servet'in hatasından Galatasaray'ın gol yemesi için totem yaptık. Ne mutlu ki Galatasaray şimdiye kadar beni hiç yanıltmadı. Eğer bu sezon kazayla( 5 maç daha olsa o kaza gerçekleşecekti) 3. falan olsa, biz Fatih Terim'i falan göremeyecektik.

Fatih Terim; Benim kendisi hakkındaki görüşlerimi beni tanıyanlar çok net bilir.  Onlar yüzüme vurmadan yazayım önceden. Kendisinden nefret ederim, büyük bir hoca olmadığını ispatlamakla geçti son 15 yılım. Ne var ki Galatasaray'ın başında olması gereken, her zaman görmek istediğim, bana kalsa ölene kadar Florya'da kalmasını istediğim, tribünlerden adına tezahürat yaptığım, kulübede bana güven veren, maçta Allahtan umut kesip,kendisinden kesmediğim, mutlak bir şeyler yapar diye medet beklediğim tek insan. Hoca değil, hacı'da değil, Galatasaray'a hiç bir zaman hoca lazım olmadı. Eğer işimiz büyük hocaya kalsaydı, Dünya'nın en elit hocalarından Reykart bizdeydi. Bize hoca lazım değil, bize Fatih Terim lazım, ve başımızda. Ve bunu da unutulmaz, muhteşem 2010-211 sezonuna borçluyuz.

Takım 2 senedir kalecisiz, stopersiz, ön liberosuz, santraforsuz oynadı. Kaleye gelen bütün toplar gol oldu. Eğer yarısı olmasaydı, biz şimdi seneye de Aykut'la Ufuk'lu takımın taraftarı olacaktık. Çerçeveye gelen her top ölüm tehlikesi, her maç travma, hiç bir maçın kazanma garantisi yok. 55.000 kişilik sayılı stadyumda, Galatasaray kalesine geçiyor bu çuvallar. O stadın trübünlerinden maç seyredilmesine bile izin verilemeyecek adamların tarafını tutuyoruz. 10 sene geçse değişen bir şey olamayacaktı, o kadar aptallar ki kendi mezarlarını kazdılar. Devrim yaptılar, tarih, en azından ben Galatasaray'a bu konudaki hizmetlerini unutmayacağım.

Bu büyük sezon bir Mustafa Sarp vakası izledik hep beraber. Eğer izlememiş olsaydık, her sene bir başkası aynı filmi izletecekti bizlere. Forma numarası ve arkada yazan isim değişecekti sadece. Maç başı prim alan, o yüzden bir sonraki maçı düşünerek topa girmeyen, sarı kart bile almadan oynayan, topa müdahele etmeyen Ayı(boğan) Servet'i daha uzun yıllar seyredecektik. Bu taraftar, geldiği ilk seneki sihire takmış kafayı. Göz yanılması  sebebiyle iyi görünmüş kendilerine. Topa ilk yarı boyunca Song daldı kelle koltukta. Sarıyı kırmızıyı Song yedi. Defansta o savaştı, ikinci yarıda da  Emre Güngör, bazen Emre Aşık girişti kavgaya. Sümüklü, leşi topladı o sezon. Onların bozduğu ilk topları, dolayısıyla primi indirdi cebellezine. Yanına kendisi gibi bir kazma gelince foyası çıktı. 150 ye yakın gol yedirdi, tek tek incelesek 140 ında kesin hatası vardı. Yarısını yememiş olsak, seneye ve sonraki seneler yine biz futbolcu yerine göt seyrediyor olacaktık. Yüce Gök'e şükürler olsun ki Galatasaray sezonu unutulmaz bir tabelayla bitirdi ve kazmalardan ebediyen kurtulduk.

Büyük Galatasaray taraftarı kuşanın, imkanı olan varsa gitsin kombinesini alsın. Galatasaray'da devrim olmuştur. Bir daha asla topu gelişigüzel oyuna sokacak, degaj yapacak, bok çuvalı gibi yere yıkılacak, vakit geçirecek bir kaleciniz olmayacak. Bir daha asla topu kaleciden almamak için araziye uyacak, 20 defa kaleye gidip bir kere bile kafa vuramadan dönecek, Galatasaray gol yediğinde ayakta kalacak, topu 8 dönüm arazide şişirecek, balta kazma stoper seyretmeyeceksin.  Orta sahanda top bana gelmesin diye yalvaran, rakibe eskortluk eden, bala kısmete kazandığı topu geriye Sabri'ye verecek hayalet futbolcun olmayacak. Kulübeye döndüğünde maçın içinde, sahadakinden daha fazla cebelleşen bir adam göreceksin. Dosta güven düşmana korku saçan, Dünya'da nereye gitse tanınan, ürküten, rakibi önlem almaya zorlayan. Oyuncu değiştirdiğinde fiziği, kimyayı bozan, her an her şeyi olabilir kılan, maç bitmeden seni asla tribünden çıkartmayan bir İmparatorun, bir Grande Terim'in var artık. Rahat ol, yeni zaferleri kutlamaya hazırlan.

Taraftarı devlete şikayet edip, vak vakları ürkütmeyen pısırık Başkan'ın yok artık. Bileğindeki Rolex'i gösterip ''saat kaç'' diye soran, ben takımı hocasız da Şampiyon yaparım diye höyküren, söylediği her şeyi yalan çıkan, efsanelerine seni düşman eden cılız, sümsük, kendi şirketlerinin bekasını Galatasaray'dan üstün tutan biri yok artık Arena'nın protokol koltuklarında. Belki de normal koltuklarda bile olmayacak.

İşte bütün bu kazandığımız şeyler, inanın şansa, bala kazanılan, kazanıldıktan sonra kafaları iyice karıştıran bir Şampiyonluktan daha değerlidir. Bundan sonra ki gelişmesiyle en kısa zamanda, yani bir sonraki sezon Avrupa göklerinde yeniden bir hayula bela dolaşaktır. Galatasaray hayaletinin tekrar o mağrur takımların uykularını kaçıracağı günler, maçlar yakındır. Sayılı gün gelip geçer, en ufak bir şüphem yoktur ki, Galatasaray şampiyonluk bayrağını Arena gönderine ilk yarı bitiminde asar, ve şampiyonlar Ligi turnuvasına hazırlanır.

Utandığınız, rezil olduğunuz, futboldan soğuduğunuz sezonu bir de bu yönleriyle değerlendirmenizi, kazandığınız şeylerin, kaybettiğinizden asla az olmadığına inanmanızı, ve büyük şanlı takımınızla övünmeye devam etmenizi gönülden dilerim.

Ne mutlu, tarihin en kötü sezonunu kapattığımız bugün, Galatasaraylıyım diyene,

8 yorum:

baha dedi ki...

Her sayfayı açtığımda "Derbi Maçı; Beşiktaş 2- Galatasaray 0 " başlığını görüp kuduruyordum."Muhteşem Yıl " başlığını görünce nasıl sevindim anlatamam.İnşallah 2.terim dönemi gibi olmaz.Eline, emeğine sağlık, izindeyiz Abi :))

kapalıtayfası dedi ki...

Nazmi abi benim Fatih Terim'den yana bazı şüphelerim var.Fatih Hoca 1996 yılında ilk geldiği gibi,maçlara herkesin beklediği kadroyla çıkacaksa mesele yok.
Ama milli takımda yaptığı gibi ulan ben büyük hocayım,benim gibi kimse düşünemez deyip,öyle bir kadro çıkarayayım ki millet şaşsın kalsın.. kimsenin aklının ucundan bile geçmeyecek adamları kadroya alır,her maç tombala çekip abuk subuk adamlara forma verirse yandık.
Birde hiç bir halt olamayan yardımcı hocalarından kurtulması şart

Adsız dedi ki...

Hepimizin kafasinda kocaman soru isaretleri var, olmasi da normal, olmalidir da!!!
Birinci döneminde tarih yazan, ikinci döneminden " G.Saray teknik direktor ceketimi bir daha giymemek uzere cikartiyorum" diyen Fatih Hoca...
Nazmi Abi'ye bu sezonun aslinda çok hayirli oldugu konusunda katiliyorum, hatta fenerin sampiyonlugu da bizim için hayirli olmustur. Fakat FT'nin milli takim prenslerinden kolay kurtulacagimizi sanmiyorum, Balta,Servet,Kazim ve Zan'in takimda kesin ve maalesef kalacaklarini saniyorum.
Bizim camia olarak kocaman ve bembeyaz bir sayfaya ihtiyacimiz vardi, biraz ac kalmamiz gerekiyordu. Bir sekilde en dibe vurduk, simdi arşa kadar yükselme zamanidir.
Ben de bir taraftar olarak bir daha giymemek üzere çıkartmış olduğum F.Terim ceketimi kuru temizliyeciye verdim, önümüzdeki sezon giymeyi kendime yediremesemde, en azindan temiz dursun...
Saygilar,
Deplasmana gitmeyi özleyen taraftar D.Peker

SEFA dedi ki...

140 GOL YEDİREN SERVET DEĞİLDİR...SON 3 SEZON MAÇLARININ TAMAMINI TEKRAR İZLEMİŞ BİRİ OLARAK SÖYLÜYORUM O İSİM TEK BAŞINA HAKAN BALTA'DIR...HODRİ MEYDAN HERKES İZLESİN MAÇLARI HAKAN BALTA TÜM AVRUPA MAÇLARI VE TÜM DERBİLERDE TAKIMI SATMIŞDIR...PEŞİNDEYİM İSPATLAYANA KADAR BU DURUMUN...

Adsız dedi ki...

abi eline sağlık.. DA.. da.sı var.fatih terim servet,gökhan,balta gibi kazmaları takımda tuttacağını ilan etti bile..
yazı'ndakilerin hepsi gerçekleşse inan bende mutlu olcam,fakat bu kazmlara seneye de bu takımda olacak... bunu sen de iyi biliyon..(sarp dışındakiler)

Adsız dedi ki...

sanrım bir bilgi yanlışlığı var,terim servet ve gökhana sahip çıktı şimdiden..

Adsız dedi ki...

Yüreğine sağlık abim. Güzel günler yakındır...

Adsız dedi ki...

Servet hakkında yazdıklarına katılmıyorum. o yazdığın 150 golün zaten 100 tanesini Hakan Balta yüzünden yedik, dolayısıyla SErvet'in o kadar gol yedirmesi mümkün değil. Ayrıca Lincoln'lü kadroyla avrupada başarılı maçlar çıkarttığımız ilk sezon defansta tek ayakta kalan adamdır Servet. Atletico Madrid maçlarında Agüero'yu Forlan'ı sahadan silen de Mehmet Topal ile Servet'tir.
Ve takımda devrim olacağını da düşünmüyorum. Ama Fatih Terim evet imparatordur, eline gereken maddiyat verilirse GS'ı ayağa kaldıracak tek adamdır.