7 Şub 2010

Maçın Ardından

Dün geceden beri bakıyorum taraftar kaçan 3 puana ağlıyor. Haklılar, sezonun belki de en zor en büyük maçını oynadı Galatasaray. Karşıdaki takım boru değil, Anadolu'nun en büyük takımıdır. Üstelik, olmayan transfer yüzünden gerilim sahaya taşınmış, bizim kafa kadro şeref tribünü yerine locadan maçı izlemiştir. Bir kaç spor yazarını okuyayayım bakalım ne yazmışlar diye göz attım? Rıdvan'ı tam okuyabildim ki okkalı bir küfür atabilmek için. Gökmen'in ilk cümlesine, Hakan Şükür'ün attığı başlığa, Hakan Ünsal'ın sadece pis resmine bakabildim ve şimdi tuvaletten geliyorum. Midenizi bulandırmayayım ben yandım siz yanmayın. Bu sütunlarda bu kadar yazar çıkmasının nedeni bu olsa gerek. Gazete oku kus, televizyon seyret delir.

Reykart'a soruyor sülük, öyle öğrenmiş ya, aklı sıra biliyor ya.'' Rakip 10 kişi kaldı, niye oyuna hemen müdahele etmedin'' Böyle fetva veriliyordu Ömer Üründül tarafından, Rıza Çalımbay, Samet Aybaba cihetinden. Rakip 10 kişi kalınca yapılacak tek antrenörlük hamlesi oyuncu değiştirmek. Böylece somut olarak bir katkıda bulunduğunu belgeleyip medya maymunlarından fırça yemeyeceksin. Halbu ki büyük hoca için, rakibin 10 kişi kalmasından vazife çıkaracak ne var ki? Bırak 10 kişi kalan takımın hocası düşünsün. Nitekim hiç bir şey yapmadan bile Kayserispor geriye yaslandı ve son bölümde Galatasaray maçı tek kaleye çevirdi. Büyük bir maçta, takımlardan biri sayısal olarak değişirse tüm futbolcular doğal seleksiyona geçerler zaten. Galip olan yatmaya, yenik olan can havliyle saldırmaya, berabereyse dünkü gibi tabelayı muhafazaya çalışır.

Büyük düşünen takımlar ise ne olursa olsun sistemden taviz vermezler. Son dakikada Galatasaray, 10 kişi kalmış rakibe karşı doldur boşaltla değil de 11 pas yaparak Emre Çolak'ı gol pozisyonuna soktu. Mucize eseri girmeyen top girse, Rejkaart, at gözlüklülere bir hocalık dersi verecekti. Gerçi önemli değil bize verdi ya gerisi zaten ne anlamak istiyorsa onu anlıyor.

Sülüklerin tamamı Nonda'yı neden gönderdin diye topa tutuyorlar hocaları. Neymiş Nonda'nın özgeçmişinde santrafor yazıyormuş da, Arda'da sol açık. Sanki girilmez mayınlı arazi santrafor mahalli. Oraya kazma Servet'i yakıştıran var da El Çiko'yu yakıştıran yok. En önde o an kim varsa santrafor odur. Nonda ile takım tek santrafordu, şimdi hepimiz santraforuz lan inadına.

Ligin en tehlikeli santraforu, santraforların ayısı Kayseri'de. Karşısına Emre Güngör kahraman gibi oynadı. Uzun yıllardır ilk defa bir stoper seyrettim. Kayarak hedef küçülten, hiç kafa topu sektirmeyen, kademelere timsah gibi sızan, tekmeden korkup götünü dönmeyen, ileriye topu dikine isabetli atabilen, topu beyniyle oynayan bir büyük stoperdi Emre Güngör. Lukas Neil ile ligin en tehlikeli hücum hattı karşısında imtihan verdiler. Hayranlıkla seyrettim, umarım Ceo'lar da aynı görüştedir, ve biz şu sol açık bölgesine giden, saçma sapan kafa topuna çıkan baltalı ilahı seyretmek mecburiyetinde kalmayız. Emre Güngör muhteşem oynayınca Hasan Şaş oynatılmasını doğru buluyor ama kesilecek adamın Servet olmamasını söylüyor. Yani Lukas kesilmeliydi demek istiyor. Haklı Hasan, neticede takım arkadaşı, tanıdığı yarın beraber türkü söyleyeceği futbolcu bozuntusu Servet. Lukas babasının oğlu mu? bugün var yarın yok. Galatasaray'dan da ona ne yeterki asker arkadaşları oynasın.

Kaleci Leo Franko'ya yavaş yavaş takıyorum ben çocuklar. Hani şu Nonda yerine gitsin istenen adama. Kaleye de Ufuk veya Aykut geçsin diyenlerin hilafına. Ben kaleci geldiğinde çok sevinmiştim. Hatta 3-0 yenildiğimiz Ankaragücü maçı dahil çok memnundum. Ne olduysa o lanet Fener maçında oldu. O maçta tam bir komedi filmi izletmişti bize. Saçma sapan çıkmalar, çıkmamalar, salaklıklar. Hadi dedik normal burası Kadıköy, burada koskoca Mondragon'u bile sıçana çevirmişlerdi. Saymadık o maçı. Aaaa bir baktık sonraki maçlara, bizim teknik, koysan savunmada Servet'ten iyi oynayacak, kafaya çıksa gol atacak kaleci gitmiş Cem Yılmaz'la Hakan Ünsal karışımı biri Galatasaray kalesine geçmiş. Kah gülmekten çatlıyoruz, kah sinirden kafamızda saç bırakmıyoruz. Kafamda bir notu vardı Leo'nun, yediği golleri bir tarafa bıraktım, her degaj yapışında notu düşürüyorum. benim kaleci parametrem bellidir. Galatasaray kalesinde isterse Buffon olsun, ister Casillas, büyük konuşuyorum, eğer deseler ki bunlardan birini geçireceğiz, ancak topu elle en yakınındaki adama değilde Turgay Şeren gibi 80 metreye degaj yapacak, istersem şerefsizim. Bu kadar mı zor ya, elindeki topu en yakınındaki adama aktarmak? Böyle bir kaç maç daha oynasın zaten bana ihtiyaç kalmaz, birilerinin daha dikkatini çeker daha sonra onun dikkatini çekerler.

Savunmanın ortasını ağlaya ağlaya kurduk, sıra geldi onların önünde oynayanlara. Mustafa Sarp; ister kızın ister kızmayın arkadaşlar, ben bu adamı beğenmiyorum. Galatasaray'lıymış, elinden geleni yapıyormuş beni tatmin etmiyor. Top bizdeyken toptan kaçıyor, tac atıyoruz kafası başka yerde, kamuflaj forması  giymiş fark edilmiyor. Ne var ki kafası top rakipteyken iyi çalışıyor, daha doğrusu ancak, rakipte top ayağında olandan biraz daha fazla çalışıyor ve nereye atacak, ne yapacak tahmin edebiliyor. Bu tahmin neticesinde de topa bulaşıyor o kadar. Top ayağına geldiğinde satranç oyuncusu gibi düşünüyor, geriye, yana, risksiz paslarla idare ediyor. Tabi burada Reykaart'ın bizim bilmediğimiz şeyi bilerek oynattığı gerçeğini de saklı tutuyorum.

Mehmet Topal'a gelince, adamımızın bir oyun sitili, bir standartı yok. Kırk yılda bir attığı şut gol olur, çoğunda taca gider. Top ayağına hiç yakışmıyor, aldığı topları sanki tam kaptırmak üzereyken ayağından çıkarıyor gibi. Buraya yazıyorum nasıl defans hattı değişti bu ikisi de değişecek. Skibbe yapmıştı galiba, Emre Güngör'ü ön libero oynatmıştı. Şu anda henüz görmediğimiz birileri mutlak bu mevkiye monte edilecek. Belki Leo, topu bu adamlar istemedikleri için şişiriyor. Hagi'yi hatırlayın, Okan, Ümit, Suat orta sahası varken Hagi klasını konuşturdu. Bu kazmalarla oynasa bence Hagi bu kadar Hagi olamazdı. Ya da Okan'la Suat şimdi oynasalar, Elano kimbilir  nasıl oynayacak tı?

Sabri, sağlık ekibinin kestiği sürgün cezasını çekti, dönüyor. Gördük ki nargile içmeye benzemiyor bizim sağ kulvarı savunmak. Hücuma gidememek, gidip te dönememek var Uuuuu kardeş. Tütün camın içinden süzülüp, dezenfekte olunca oksijene dönüşmüyor, O ciğerleri sen taşıyorsun ama sana ait değil. 3 numaralı Galatasaray formasını giydiğin müddetçe senin bütün organların bize kiralıktır. Moda Burnu kaçmıyor, sana söz küçük kaptan, oyna oynayabildiğin kadar, koş, coş, Galatasaray tarihine sen de yaz adını. Sonra beni bul, eğer hala yaşıyorsam, bende var sağlam nargile tütünü, Mısır'dan getirmiştim, şöyle bir çekiyorsun derin derin kurum ciğerine yapışıyor. Kafan bulanıyor, beynin küçülüyor, dizlerin gıcırdıyor.

Büyük Galatasaray taraftarı şu Pazar günü kafanızı fazla ütüledim. Dayanın az kaldı, biraz da şu kasap Yalçın'dan bahsedeyim kapatıyorum. Şansal'la Erman gidince televizyon tarihinde mahşer günü geleceğini sananlar yanıldılar. Yine yakalanıyormuş meğer yakalanmak istenen şeyler. Hem de işi az bilen TRT devlet televizyoncuları tarafından. Yalçın ağzını kapatmış Caner'e bir şeyler söylüyor. Hiç bir şey söylemese bile ben yetkili olsam en az 5 maç ceza veririm. Ağzını kapatarak ne söylüyorsun lan kasap? Her halde Caner'e Rusya'da kızlar güzel mi? diye sormuyorsun? Çarşamba günü tribünde en güzel konuşmayı yapacağınızı biliyorum. Sakın ağzınızı falan kapatmayın ha. Söylediklerinizi tercüme edecek dudak okuyucu aramasın Yalçın.

Bu zavallılar ölmeyi bayılmak sanıyorlar. Kasap görmemişler, bize yakışmaz ama bendeniz şeytan diyor, aman Reykaart demesin, olur da tur giderse sok Emre Aşık'ı sal santrafor mahalline, Yalçın'ın tam karşısına. Mehmet Özdilek seyretsin bakalım  o zaman kenardan, analar neler doğuruyormuş? O anaların doğurduğu kasap adamı nasıl doğruyormuş?

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Supersin, cok begeniyorum yazılarını

benjcev dedi ki...

http://www.youtube.com/watch?v=wUppyXPNfUU

aman abi, emre aşık'ın ayarı yoktur. neme lazım, yalçın elinde falan kalır.

Adsız dedi ki...

Yalçın piçine en güzel cevabı pazar günü vercez..

Adsız dedi ki...

Abi yorumların süper.
Biz kimleri gördük şimdi Reykardı beyenmiyorlar..
Ya bu takım Skibbe gördü Bülent gördü..?

anlamak güç bu szöde Gassarylıları..

Bu arada gel yalçın gel perşembe samiyene gel..