94-95 sezonuna fırtına gibi girmiştik. Uzun yıllar şampşyon olamamanın verdiği hınçla geçiyordu artık sezonlar. Bütün takımlara bela olduğumuz ve son iki sezonu şampiyon olduğumuz aradaki farkı kapattığımız sezonlardı. ilk 5 maçı kayıpsız atlattık. Devreyi açık ara farkla lider bitirdik. 17 maçın 13 ünü galip bitirdik. Çok kolay gelecekti 3. Şampiyonluk. İkinci yarı belalımız Gençlerbirliği'ne yenildik ama olsundu, takım çok iyiydi va fark büyüktü. Ali Sami Yen'deki Antalyaspor maçı sis yüzünden tatil edilmişti. Pazartesi yine doldurduk tribünleri ama göz gözü görmüyordu. Muhtemelen maç yine ertelebenceki. Sis dağilmadı biz dağıldık. Maç ertesi gün oynandı ve biz yine ordaydık.
Takım kabus gibi çökmüştü. Maç hemen hemen Antalyaspor 18 inde cerayen ediyordu. Gol an meselesiydi, direklerden dönüyor kaleci kurtarıyordu. Kaleci Stauche bile santraya kadar gelmişti. İşte o santrada beklerken bir Antalyalı can havliyle topu şişirdi, peşinden koşan başka bir Antalya'lı olanca kuvvetiyle topu en uzak yere göndermek istedi. Vurduğu top 40 metreden ağlarımıza gitti.
Gülüştük, adamlar gole fazla sevinmediler. Geçici sevinci ne yapsınlardı. Tekrar döndüler Estergon Kalelerinin önlerine. Topun canı var girmiyor, bir kontratağa yakalandık. Artık o kadarınıda hatırlamıyorum ikinci golü yedik. En ufak bir şüphem yok, biri iddiaya girse neyim varsa basarım Galatasaray'a. Ama atamadık, arkadan bir tane daha yedik. Şapa oturmuştuk, kimse inanamıyordu 3- yenildik.
Ambara fare girmişti artık. Peşinden gelen yenilgilerle ligi 3. bitirdik.
İster inanın ister inanmayın, o gün Galatasaray benim hatırladığım en büyük maçlarından birini oynamıştı. Maymunun bilgisayar başında rastgele tuşlara basarak insanlık tarihini yazma olasılığı ne kadarsa o maçı kaybetme olasılığımız o kadardı.
O maçı hatırlayan yoktur her halde ama ben unutamam. Bu unutulmaz unutulan maçlardan birini.
4 yorum:
Abi o maç unutulur mu. Nitekim unutulmadı. Arada oluyor böyle. Bir de Sami Yende 1-0 yenildiğimiz FB maçı var, 90 dakika abartısız 48tane gol pozisyonunu değerlendireme, elin oğlu 18'e bile girmeden serseri kurşunla gol atsın..O topta Emre'ye çarpmıştı, o zamandan varmış bir pislik..
Abi...
Bütün hatırladıklarımı sen yazmışsın zaten. Erteleme maçı olduğunu, harika oynadığımızı...
Samsun - Antep - Antalya serisinin bu son ayağıyla ilgili kişisel bir not ekleyeyim ben de bari. Malum, haftaiçi maçı ya, babam tam maç saatlerinde işten dönecek. Maç şifresiz kanalda yayımlanıyordu, ben de izliyordum. 6 yaşımdayım daha. 2-0 yenikken babam geldi, hemen koşup gazeteye sarıldım, "Bakalım maç kaç kaç bitecek?" diye. :) Annem "Manyak mısın oğlum sen, bu maç canlı, yarınki gazetelerde yazar ancak skoru." demişti de, bayağı bir şaşırmıştım. Sanki bütün izlediğim maçların haberini, aynı akşam babamın getirdiği gazetede okuyordum, bana öyle gelmişti.
Neyse işte, bu da böyle bir anımdır. Gitti şampiyonluk Saftig yüzünden.
Oradaydım.
Kırmızı forma altına sarı sort gıymıstık.O macı hatırlayanlarda hatırlamak ıstemıyordur zaten emın olun.
Yorum Gönder