22 May 2021

Giden Şampiyonluğun Ardından

 

Sıcağı sıcağına çok ağır yazmıştım çok. Orijinal şekliyle yayınlasam ya tutuklanırdım, ya Büyük Galatasaray Taraftarından linç yerdim. Düzelte düzelte anca bu kadar oldu, küfür serbest, linç meşru. 

Cezası neyse ödenerek maçı canlı izleyecek 1500 kişinin içindeydim. Bunu bile beceremediler, itiraz gelince listenin yarısını sildiler, silinenlere denk geldim. Listeye ismimi yazdıran dostumun sayesinde Yusuf Günay gelip beni kapıdan aldı, Şampiyon olsak Xamax, Arsenal ve bu maçla birlikte taraftarlığımın Perfect Trick ini yapmış olacaktım. Yürekle, bilekle, inançla.

Taytı, turbanı bir kombine parası olan süslü kadınlar, kravatlı eşkıyalar, sanki son maça bir kez daha birbirlerine görünebilmek için kalmışız gibi selamlaşan, sarılan tipler. Ve tabi ki bağırmayan, bağırmasını bilmeyen. İnanın çocuklar Kızıltepe'nin bir mezrasında keçi yayan Gala taraftarı çocuk kadar üzülen gördüysem içlerinde şerefsiz olayım. Ben felç geçireceğim diye başkasının içtiği yarım suyu içerken onlar gülerek eğlenerek maçtan çıkıyorlardı. Aynı takımı tutmuyoruz. 

Kaçan Şampiyonluğu Galatasaray Karar Vericilerine yazıyoruz önce. Rakip takımların başkanlarıyla kanka olanlara, takımı dışarıda savunmayanlara, muhtemelen tehdit rica adını ne koyarsanız koyun, sanki Gala Şampiyon olmasın diye ceket ilikleyenlere, belki bir yağlı ekmek peşinde olanlara, gözlerinin önünde doğranan takım için itiraz edecek bir merci bulamayanlara, kısaca Şampiyonluğu satanlara yazıklar olsun.

Seçim olacakmış, benim tarafım yok. Hiç birinin reaksiyon göstereceğine inanmıyorum. Gelecek sezon bu sezondan daha beter olacak. Teşkilat aynı teşkilat, hakemler aynı hakemler, misyon aynı misyon. Galatasaray şampiyon yapılmayacak, birleşin. Aslında ülkede futbol Galatasaray'ın 2000 yılında oynanacak bütün maçları oynayarak, alınacak yerli yabancı bütün kupaları alarak morga kaldırıldı. O günden beri bu ülkede biz dahil hiç bir takım şampiyon olmadı, bunca manipülasyona rağmen de son senelerde Fenerbahçe olamadı. Demem o ki Teşkilat gayet mutlu, her sezon istedikleri takım şampiyon oluyor. Galatasaray'da Başkan, Hoca , hatta futbolcu bile olmasa 3 senede bir zaten Şampiyon atanacak, tıpkı Beşiktaş gibi. Teşkilata direniş manifestosuyla işe başlamayacak hiç bir başkan gidenden daha iyi olmayacaktır. Galatasaray'da bu sezon Başkan yoktu,  yine olmayacak, sezona kendinizi buna göre hazırlayın.

Sizi 3. yıldız sezonumuza geri götürüyorum. Sami Yen'de Fener'i 2-0 yendik. Kadıköy'de okul tarafındaki deplasman kafesindeydik. 1-0 Fener galip, takım 7 kişi kalmış, Lucescu direniyordu. Takımın başında Terim olsa, 2. adam atıldığında hakemi  tokatlar, kendi atılır, 20 maç ceza alır takım 6-0 ı daha önce görürdü. İkili averajla döndük. Bana deseler ki puan eşitliği halinde sen şampiyon ilan edileceksin, 2 puan eksiyle başlamaya fit olurum. Sondan bir önceki maç İzmit'teyiz, oradaydık. Yenersek son maça Yüzbaşı ünvanlıyla çıkıyorduk. İstanbul'a Şampiyon döndük, Terim takımın başında olsa sezonu kesin kaybetmiştik. 

Son maçta 2 gol peşine düştük, aslında oynadığın ilk maçta bir gol atsan şu ligde 20 puanla Şampiyon olacaktın. Linçe ufaktan başlayın, ya Fatih Terim'in futbol takımı hocası olmadığını kabul edeceksiniz, ya bilerek şampiyonluğu verdiğini. Biz sıradan taraftarlar BJK Hatay maçının devre arasında kıyameti kopardık maç şike diye. Ne Terim'den ne yönetimden sinyal gelmedi, averajla kaybedeceklerini hesap etmiyorlardı. Belki de ediyorlardı ki daha büyük olasılık, 10 kişi kalmış Denizlispor'a 15 dakika kala tek gol daha atamadılar.

Emre Akbaba'ya Gala'da kaldığı, yarın futbolu bırakıp yardımcı valiz taşıyıcısı olarak bile dönerse de ömrüm vefa ettiği sürece saldıracağım. Hem kinetik hem potansiyel şampiyonluğun kaybedilmesinin bir numaralı sorunsalıdır. BJK maçı 2-0 yenik takım, maçı bırakmışız, 3, 4 gelse umurlarında değil, hatırlayan vardır, ulan bir gol atın, averaja kalma ihtimali var, averaj bu sezon 4 puan değerindeydi. Averajı tutmak için Sergen 3-1 e yattı, belki de o rahatlıkla Karagümrük'e yenildi. Son dakikalarda iki yüzde yüz golü kaçırdığı an söz vermiştim. Averajla kaybedersek linç edeceğim diye. Benden kurtulmak için Başakşehir'e kaç aklın varsa. 

Çocuklar, son maçta ilk 11 görünce midem bulandı, kafaya koymuşum, mağlup takımdan, üstelik BJK de mağlupken, çıkarmasa sahaya dalacaktım. Benim ismimi listeye yazan hatırlı kişinin hatırına rezalet çıkaramadım. Bir de görünmeyen zararı var, o oynayacak diye kimler oynamadı. Son dakikalarda gol atmış da potaya öyle girmişiz. Geçin, Büyük Babel direnmese 3.lüğe demir atmıştık.

Gedson Fernandez'in sözleşmesine kim 10 maç banko oynatacaksınız yazdırmışsa saygıyla minnetle anıyorum. Kendisi şart koşmuşsa benim gözümde daha da büyüdü. Terim'e kalsa, taraftar da zaten ilk başlarda kızıyordu, hazır Emre Akbaba'sı da yanında, çoktan teneke bağlayıp, çocuğun istikbaliyle oynayıp tribüne yollamıştı. Çocuk kendini biliyormuş da son maçlarda bir büyük futbolcu izledik, uçurumun kenarlarındaki otlara tutunabildik. 

Şimdi küfür edebilirsiniz. 3-3 lük Manchester maçını Galatasaray Adasında Simoviç'le beraber seyrettim. O gece yemekte anlattıkları, kaleye geçen her kalecimiz için kulağımda her maç çınlar durur. Dünyanın sayılı kalecilerinden Enver Mariç'in öğrencisiymiş. Üç kaleci mottosu öğretti ki, yıllarca amatör top oynadım halı sahada bile kaleye geçemem, uçamam.

1- Top çerçeveden içeri girerken ayaktaki oyunculardan hiç biri kaleci değildir.

2- Top çerçeveden içeri girerken gol üçgeni( top ve kale direklerinin birleştiği alan) dışında kalan futbolcu kaleci değildir.

3- Yan topta kafa vurma mesafesinden gelene çıkan, daha yüksekten gelene çıkmayan kaleci değildir. ( bu 3. yü Hayrettin boşa çıkıp iki kafa golü yediği an eklemişti.)

O gün bugün onlarca kaleci geldi geçti, yarın Nouer, Navas gelse bu üç maddeye bakarak kaleciyi yorumlarım. Benim için her maç ilk maçtır. Sanki futbolcuların hiç birini tanımıyorum, ilk defa izliyorum gözüyle değerlendiririm. Muslera, en azından Simoviç ve benim gözümde kaleci değildir. Son iki maç iki felç kaçan şampiyonluk. 

Saraççi, Linnes, Taşdemir, Kılınç, Ömer Bayram, Arda, Babel sol kanat futbolcu kaynıyor. Tanıdığı tek bir futbolcu var, Onyekuru'yu aldırdı. Nefret ediyorum dersem benden nefret eden çıkacaktır, ama nefret ediyorum. Kötü oynadığı için değil, zaten o tarafına bakmıyorum, çöp, Babel'e, bir önceki sezonun en iyi futbolcusu Ömer  Bayram'a haksızlık yapılmasına sebep oldu. Zaten yoktu da hiç olmasa kesin Şampiyonduk.  Hızlı koşuyormuş, verin bana 1 haftalık harcırah, alın gidiş dönüş biletimi gönderin Afrika'ya, ayda 10 bin dolar maaşla Onyekuru'dan daha iyi 10 futbolcu getiremezsem canlı yayında kafama sıkayım.

Bir mottomuz vardı tarih oldu, hatta iki. Hakemi de yeneceksin, biz bitti demeden bitmez. bu laflar ilk söylendiğinde 15-20 hakemden 1-2 şerefsiz bizim maça denk gelir, o maçta da pozisyonlar yardım eder takıma kıyarken söylerdik, hakemi de yeneceksin diye. Şimdi öyle mi hepsi aynı, hangi birini yeneceksin, hakemler bir köy kahvesinde toplanıp kimin şampiyon yapılacağına karar veriyorlar. Ya işin başında direneceksin ya sana sıra gelmesini bekleyeceksin. 

Biz bitti demedik, eğer Beşiktaş berabere kalsa biz de yenemeseydik o zaman bu slogan anlam taşıyacaktı. Bu sezon bitti diyen ne yazık ki biz olmadık. Kalem ilk maçlardan kırılmıştı.

Bir de şu yardımcı dedikleri eski futbolculara bir kaç laf söyleyip kapatayım. Aslında bu bölüm yoktu da Ümit Davala güleriz ağlanacak halinize diye bir post paylaşmış. Ayda 120 milyon kemiksiz kaldıran bu çöpün tabi diğerlerinin de yaptıkları işi anlatayım. Yardımla alakaları yok bir kere, ayrı oturuyorlar, buz kovasında oturup içeriye küfür hakaret yağdıran ( bu arada tespit ettim Taylan Antalyalı'yı net hiç sevmiyor, her hareketinde bağırıyor, önümüzdeki sezon kadro yazanlar ilk 11 yazmasın oynatmaz) Terim'e en yakını 10 metre asosyal mesafede. Bağırıyor Kerem'i çıkar Ömer'i sok. Ümit koşarak ısınanların yanına gidiyor veya o da bağırıyor, Ömeeerrrr, bir makbuz var doldurup 4. hakeme veriyor, çıkarken Kerem'in sırtını sıvazlıyor, gollerde de çak çak. GS lisesinden başarılı bir kaç öğrenciyi al yanına bakarsın bir akıl verirler. Bu yalamaları, spor çantası taşıyıcıları taşımak zorunda mıyız? Bodrum'un yarısını aldın sayemizde çok seviyorsan malikânene kapıcı yap. Yardımcı dediğin adı üstünde sen olmazsan senin yerine geçecek adamlar. Gidersen Florya'ya çaycı yapılmayacak adamlara hakkımı helal etmiyorum.

Son tahlilde Şampiyonluğun satıldığına, bilerek isteyerek olunmadığına eminim. Adını andıklarımın hiç birinin  umurunda değil, travmayı atlatamadım,

Hep biz olduk ağlayan. 

Hiç yorum yok: