18 Şub 2014

Galatasaray Çağırıyor; Antalyaspor 2-2 Galatasaray

Türkiye kocaman bir tımarhaneye dönüştürüldü, yetmedi içerisindeki deliler kudurdu. Bu ortamda bir futbol takımının taraftarı olarak, hangi maçı, hangi duygularla yazıp analiz edeceğiz? Yazık her şey boş.

Neyse ki en sevdiğim ve bana göre ülkenin gelmiş geçmiş en büyük hakemi Fırat Aydınus imdadımıza yetişti. Dün gece Türkiye'ye kuduz aşısı yaptı, ve şükür bugün de Galatasaray yenemedi de en azından 1 haftalığına delileri sakinleştirildi.

Lig boşuna oynanıyor, buraya not geçiyorum, Fenerbahçe en iyi ihtimalle, Bank Asya 2. lig, coğrafi durum sebebiyle de Kırmızı Gurupta futbol yaşantısını sürdürecek. Dün sabaha kadar inanın Fenerbahçeli çocuklara acıdığım için, bir tek benim oyuma ihtiyaç olsaydı, affederdim. 56 yaşıma kadar biriken Fenerbahçe nefretim dün itibarıyla iki misline çıktı. Kesin olarak söyleyebilirim, bu ülkede Fenerbahçeyle yarışılmaz, Fenerbahçeliyle okey bile oynanmaz.

Ne kadar olduğu hiç önemli değil, isterse 2 milyon kişi olsun, daha iyi, benim açımdan, bu kadar kuduzun salyalarla saldırdığı maçta, maçın hakemi, ısınmaya bile çıkamamışken, yine de maçı son topa bıraktı. Bir kere daha şeref duydum Fırat Aydınus'tan. Maçın hakemi, bunca nefretime karşın ben olsaydım, santradaki topta bile Fenerbahçe lehine penaltı çalardım. Fırat 5 metre kurmuş barajı, ben gol olur diye 2 metre kurardım. Kendi korkum için değil, ülkenin, delilerin can güvenliği için yapardım bunu.

Mustafa Kemal'i, Radhack'i, GeziPark direnişini ve en önemlisi Ali İsmail'i kandırdınız ya beter olun Fenerbahçeliler. Maçlarınızı televizyondan bile seyretmiyorum, ama söz, Ofspor maçınıza, Bozüyükspor maçınıza, Tepecikspor maçınıza geleceğim. Hem de o ağların arasındaki deplasman tribününüzde olacağım. Localardan bana el kol hareketi yapın, geçirdik diye ritüeller geliştirin. Bu ülke eğer temizlenmeye kalkışılmışsa süpürgeyle ilk süpürülecek olan Fenerbahçedir. Defolun aramızdan.

Eğer şu an ki mevcut Galatasaray sevgimden, zerre kadar daha az sevmiş olsaydım bu mübarek takımı, zaten başka maç seyretmiyorum, Türkiye'de futbol maçı seyretmezdim. Nasıl ki basket maçlarını seyretmiyorum, anlamıyorum, ilgimi çekmiyorsa futbolu da tamamen çıkartırdım şov dünyamdan. Ama işte GALATASARAY çağırıyor. Son düdük çalıyor, bir sonraki maç sanki 10 yıl sonra oynanacakmış gibi geliyor. Oynanmış maçın atmosferinden çıkamadan, oynanacak maçın rüyasına yatıyoruz.

Melo çağırdı, Galatasaray maçı için televizyon başındayız. İlk 11 i biz çıkardık, sevk ve idare için Gerçek İtalyan'a devrettik. Her zaman söyledim, Galatasaray şovu, Büyük Galatasaray Taraftarı içindir, ortalaması hangi takımı isterse o takım oynayacaktır. Bu maçta diğer maçlar gibi taraftarın 11 i başladı. Dizilişteki en somut ayrıntı, Melo'nun her zaman oynadığı yerde Ceyhun'un oynaması, Melo'nun sağ tarafta Sabri'yle kanka olmasıydı. İlk yarı boyunca da Melo geldiğinden beri en kötü oyununu oynadı. Belki de sarı kart limitinde olmasından dolayı, riskli ilk toplara basma işi bu maçlığına vekaleten Ceyhun'a verilmişti. Çocukta gerçekten iyi oynuyordu, alınan onca yerli transferden en iyisi Ceyhun'du. Benim için yeni transferdi, çok şanssız bir gole sebebiyet verdi. İkinci yarı futboluna etki etti ve ilk kementi o yedi.

Elim varmıyor yazmaya ama direniyorum, maça Şampiyon gibi başladık. (Gibisi fazla açık ara şampiyon olacağız). Tipine, geldiği ülkeye bakarak futbolunu hiç seyretmeden ilk 11 e banko yazdığımız Telles, Büyük Usta'dan aldığı topu, şanına yakışır bir şekilde gol üçgeninde golcüyle buluşturdu. Tay Burak bu kez Hazreti burunla tapu ağlara asıp, takıma resim çektirdi. Melo'nun mazereti  vardı, maçta değildi, ama Drogba da sanki futbol ölümü gerçekleşmiş bir oyun oynuyordu. Buna rağmen takım 2. golü arıyordu. Kırılma anı, Selçuk'un frikiğiydi. Giray'ın kafasından kornere giden top, doksana gidiyordu. Hakemler korneri görmediler ama ne fark ederdi, gördükleri 10 larca korner kendi kalemize kontratak olarak geri dönüyordu.

Mahalle maçlarının büyük mottosudur,''atamayana atarlar'' Attılar, yetmedi bir gol de biz avans vererek devreye, limon yemeğe gittik. Mancini maça çabuk müdahale etti. Beyninden yedirdiği golü atamayan Ceyhun'u çıkardı. Melo çapaya geçti. Beşiktaş maçını düşünüyordu belki, hırlamadan havlamadan bir maç çıkarıyordu. Belki de bu maçı da başkası alsın düşüncesindeydi. Belki iş başa düşerse devreye girecekti. Drogba adlı Aslan da muhtemelen İngiliz havyarı varken, Antalya çipurasıyla doymak istemiyordu. O da Tugay'ın elini görmedi çıkarken. Zaman daralıyordu, Sarı Ejder maça ağırlığını koyamıyor, muharebe gücü cephede Burak'ın, sütre gerisinde Semih'in omuzlarına kalıyordu. Baktı olmuyor Melo kuşandı, Selçuk'u dürttü, takımı son bir gayretle falezlere doğru sürdü. Beraberliği kurtarabildiler. Aslında 6 puanla, 7 puan arasında bir fark yoktu. Yenilmiş olmanın psikolojisi dışında.

Antalyaspor'da bu gece gerçekten çok iyi bir oyun ortaya koymuştu. Futbolu çirkinleştirmeden, galibiyete yatmadan kıran kırana bir mücadele yeğledi. Samet Hoca'ya da attığı balık göle çılgınca sevinmesi dışında oynattığı futbol için teşekkür etmek lazım diyoruz maça nokta koyuyoruz.

Şampiyonluk bizim için amaç değil, Arena çimlerine Avrupa'nın en kibirli, en mamur takımlarının leşini sermek için bir araçtır. Bunca pisliğin içinde, tertemiz bir takımın büyük taraftarı olarak her güne uyanmanın saygı doruğunda , ''Seni Sevmiyorsam Öleyim'' diye soluyanları, Galatasaraylılığımın olanca ateşiyle kucaklıyorum.

Gel 13 maç gel......

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Allah kahretsin galatasaray fazla temiz amına koyayım çok sinirim bozuluyor ya.

kapalıtayfası dedi ki...

Nazmi abi dediğin olurda fener alt kümelere düşerse,bende Kadıköy'lü olarak,semt takımımız diye fenerin her maçına giderim:)

Adsız dedi ki...

Türkiye'nin en temiz takımı... Ya çocuk mu kandırıyorsunuz, kendinizi bunlara nasıl inandırıyorsunuz? Hangi kafayı yaşıyorsunuz hayret! 98. dakikalarda orta sahadan çalınan penaltıları unutmadık biz. Zalad'ları, Arif'in uçuşlarını, Mesut Yılmazları, Ağar'ları unutmadık. GS şampiyon olunca villasına dev GS bayrağı asan federasyon başkanı gördük. Ama işte öyle bir mide var ki sizde...

Ayrıca bir yazına ağzına Fener'i dolamadan başla ya. Kompleksten ölüyorsunuz bilader. Otur kendi takımını yaz. Nasıl efsane olduğunuzu ne kadar büyük olduğunuzu. Ama yok, Fener de Fener... Nasıl bir kuyruk acısı bu!

Adsız dedi ki...

şike yaptığı mahkeme-yargıtay-uefa-cas tarafından tesciilenmiş şikebahçenin şikeci piçleri buraya şike salyalarını akıtmasın..
Cas'masınlar :)