22 Ara 2013

Onurla Yenilmek; Galatasaray 2-1 Trabzonspor

Ülkemizde futbol bu hafta en son konuşulacak şey olacaktı. Fenerbahçe her maçta olduğu gibi son dakikalarda sehpada yırtsaydı, bizden önceki Şampiyon'un kalesinde Onur olmasaydı. Maçta kaleci seyredilir mi? seyredilir kardeşim. Sneijder inat etti, bu maçta sana atacağım diye büyük bir direniş gösterdi. Unutulmaz füzeler gönderdi, unutulmaz suplajlar seyrettik. Sana helal olsun diyorum, Simoviç'ten beri bir kurtarış kalecisi görmedim. Maçın özetini kayda alıp, defalarca seyredeceğim.

Ayı Eboue'nin yerinde Sabri'yi görünce komedi filmi seyredeceğimiz garip olmadı. Eboue oynamıyor diye ne kadar memnunsam, Sabri oynuyor diye o kadar memnuniyetsizim. Hele ki sol bek Riera çıkıp, sağ bek Sabri yi sol kanatta seyrederken eğer maç büyük maç olmasa makara yapılabilirdi. Ne var ki maç iki temiz takımın maçı diye nerdeyse dostluk maçı gibi oynanıyordu. İlk yarı boyunca özellikle Burak ve Selçuk Trabzonlu futbolcularla lütfen mücadele ediyordu. Melo itiraz edip, kafa göz Olcan Adın'a girene kadar.

Bir diğer banko, kazma Şecu bu sefer kenardaydı, kenardan da bir kademe daha geriye tribüne çıkması yakındır. Semih bu sezonun en iyi oyununu oynadı. Stoper bankosu, 1. numarası Semih'e kimse dokunamaz. Gökhan Zan'da bu maç 2 acemilik yapmasına rağmen, yerine Jecu'yu oynatarak kontenjanı harcatmaz. Muhtemel bir transferle, Şecu ikinci yarıyı Arena'nin en güzel yerinden seyrederek geçirir.

Bir ikinci Melo'ya ihtiyacımız olduğu kesin. Mancini geldiğinden beri, hemen hemen bütün ıskarta futbolcular, Melo'nun yanında, Selçuk'un arkasında oynadılar. Bu maçta da kupa maçının eh iştesi Yekta, daha çok savunma çapası olarak, Melo'nun nispeten yükünü hafifletti. Böyle bir geyik vardı, gerçi Melo hamalı yükünü bir başka futbolcuyla paylaşacak kadar kaytarıcı biri değil, madem yardımcı alındı öyleyse Onur'un kaleye daha yakın oynayabilirdi. Attığımız gollerin asistlerine asist yaptı. İl golde muhteşem bir cesaretli kafa koyuşu topu ustalarla buluşturdu. Burak bey her zamanki gibi topu ofsaytta bekliyordu. Bereket biri araya girdi de Burak'ın arkasına gelen topta Burak ofsayt değildi. Bom boş pozisyonda milyonlarca Galatasaraylı, ''Allahhhh belanııııı gooooooollllll'' sesi çıkardı.

Bir topa bu kadar mı kötü vurulur diyeceğim ama Burak bu maç için haklı.''Sneijder Onur'u Muhammed Ali gibi dövdü, Selçuk'u Drogba'sı Yekta'sı muhteşem vurdu da ne oldu abi'' dese diyecek lafım yok. Burada bir kere daha Onur'u şanla şerefle anıyorum. Tarihe not düşüyorum, elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak. Onur'u kıskanırken, bizim Muslera'ya da bir top gelmez mi. Sabri Bey'in ıskasından 6 pas içinde kafayı vurdular. Ben daha top kafa vuracak oyuncuya gelmeden kapadım gözlerimi. Bir baktım Muslera uzamış.Bana göre şu ana kadar ki en büyük, en anlamlı, en değerli kurtarışıydı. 2 gollük kurtarıştı. Dönen topta biz öne geçtik.

Her şeyi yaparız, bakarsın bir gün Atatürk Hava Alanına Şampiyonlar Ligi kupasıyla ineriz, olasıdır. Ama galibiyete yatamayız. Öyle uzun süre maçı bağlayalım, küçük takımların büyük taktiğine baş vuralım, olmaz bize uymaz. Uymadığı için de mutlaka golü yeriz. Futbol Tanrısı ben olsam ben de cezalandırırım Galatasaray'ı. Büyük takımsın, sen gol yemeyerek değil, gol atarak yeneceksin. O ana kadar savunmadaki en klas adam, Matador'a patladı kabak. Sabri'den de o topu çıkarmasını istemek, ölüden fıstık istemek gibi bir şey.

Bu maçta oyuncu seçimi ve oyun düzeni Mancini'nin somut hoca hamlesiydi. Yalnız 2 gol attı diye söylememezlik etmeyeceğim. Koca bir ilk yarı Burak'ın yaptığı fauller, ve ofsaytta olması sebebiyle gol pozisyonuna top oynayarak giremememizin sebebiydi. Kimse söylemez mi bu adama, topu ofsaytta bekleme diye. Bu maçta ofsayt çalınmadıysa, kendisine pas verecek oyuncuların Burak'ı kollaması sebebiyleydi.

İkinci golü yemeyeceğim diye direnen Onur'u ancak Burak gibi dengesiz biri avlayabilirdi. Düşün, Drogba'nın vurduğu hayvani şutu çıkar, aradan sahanın en yeteneksiz futbolcusunun gelişigüzel içeri vurduğu topa ayağının burnuyla aradan biri dokunsun, topu göreme, sonra bir bak ki o burun Burak'ın kramponunun burnu çıksın.

Hesapların yapılması için erken diyenler çıkar, ama ben daha fikstür çekildiği zaman başlarım hesap yapmaya. Son oynayacağımız maçın Arena'da oynanıp oynanmadığına bakarım ilk önce. Olası kaybedilecek puanların maçlarını işaretlerim. Fark 11 puan değil 12 puandı. Şimdi 8 değil 9 olması gibi. Bizim maçı saymazsak fark 5 puan. Trabzonspor ve Beşiktaş maçlarını sayarsak Fenerbahçe'nin, öne geçtik bile. O yüzden her maç değil, her dakika hesap yapılması lazım. Eğer yapmış olsaydık Fenerbahçe maçında uzatmalarda kazandığımız 1 puan değerindeki penaltıyı kaçırmazdık.

İlk yarı çok disiplinli bir Trabzonspor vardı. Delik bulamadık, bulamayınca da Sneijder'in bu iş pasla ver kaçla olmaz deyip, Yüce Gök'e sığınarak vurmayı tercih etti. Kolman'ın Gökhan Zan kazmalığı sayesinde bulduğu pozisyondan başla da akıllarda kalan pozisyon yoktu. Türkiye'nin en iyi hakemi, Gökhan Zan ayakta kaldı diye korner pozisyonunda yaka paça indirilmek istendiği, tutulduğunu gözden kaçırdı. Kenardaki hakem nasıl ki Sabri'ye bir gol kurtarıp Fırat'ı yakma şansı vermediyse, o penaltıyı da atlamaması lazımdı.

Büyük Arena Taraftarı ikinci yarıda böyle olmasın, geçmesin diye, takımı şanına yakışır şekilde devreye gönderdi. Ve beklentisini görmenin coşkusuyla takımıyla bir kere daha şeref duydu. Galatasaray bu senenin en büyük futbolunu oynadı. O büyük futbolu, büyük bir skorla taçlandırabilirdi. Bir kaleye, kaleciye bir maçta daha ne kadar gollük şut gelecek. Maçı seyretmeyene anlatamazsın. En az 10 muhteşem şutu, kurtardı. Yani kalesine gelen her topu kurtardı. Yediği 2 gol, kaleye çekilen şut, gol vuruşu değildi. Biz kötü de oynasa umudu kesmeyiz takımdan ama, daha gerçekçi, bizim gibi işin romantizminde olmayan taraftar için oynanan futbol, maç arzusu, umutları tavan yaptırdı.

12 korner atıp sıfır tehlike yarattık. Bütün vuruşlar ön direkte eridi, hadi  futbolcu kendisi düşünemiyor, inanılır gibi değil, kenardan biri biriniz de ön direkte bekleyin demez mi? Koskoca Galatasaray'ın serbest vuruşlardan en direk golü yok. 8-9 kişi ortada arkada cebelleşiyor, çoğunda topa dokunamıyor bile. Bize ise tam tersi, kaleye atılan bütün serbest vuruşlar ölüm tehlikesi. Çare Drogba

Ligin ikinci yarısı büyük bir kaçma kovalama mücadelesine dönüşecek. Küçük hoca Ersun Yanal mutlaka çok daha büyük hatalar yapacak. Şampiyonu teslim alabilmek için fazla bir hüneri yok. Mancini'nin ölüsü, Ersun'un dirisine her maç ecel terleri döktürür. Gol atmak için her şeyi deneyen takımla ne kadar övünsek azdır. Bu Onur'a bu gece 2 gol atmak, Şampiyonluk müjdesidir.

Bir kere daha helal olsun kardeşim Onur diyorum, Trabzonsporlu futbolcuları ONUR'lu yenilgilerinden dolayı yürekten kutluyorum. Büyük Galatasaray Taraftarının ,sotaya açtığı, Lig Tv'nin seromonide mecburen gösterdiği, göstermemek için büyük çaba gösterdiği Trabzonsporun Şampiyonluk hakkını verdiği pankart, TFF'ye, hırsızlara kapak olsun.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

ben de bu sene şampiyonluğu alacağımızı düşünüyorum abi. hatta eminim. ersun yanal gibi bir adamın çıkıp şampiyonluk alması imkansız. yılmaz vuralın galatasarayla şampiyon olması gibi bişey. tarihte yok bu. olmayacak da.4-2-4 diye taktik mi olur ? fenerbahçeyi yenmeye oynayan her takım yener diye boşuna demiyoruz.biz her maçımızı bugünkü gibi şampiyonluk maçı havasında oynarsak hakem makem durduramaz.
onura gelirsek;
adamım onur. sike sike galatasarayda oynayacaksın. bu büyük taraftar seni ali sami yen de bekliyor olacak.