MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
|
8
|
Ebu
|
7
|
Semih
|
7
|
Ufo
|
7
|
Hakan Balta
|
7.5
|
Selçuk
|
7
|
Melo
|
7.5
|
Engin
|
7
|
Neco
|
5
|
Elmander-Baros
|
5
|
Riera
|
5
|
ZURNANIN
ZIRT DEDİĞİ AN:
Maçın
bitiş düdüğü. Düdükle beraber süründüğümüz parkelerden, yerlerden, sokaktan henüz
ayağa kalkmış değiliz. Dünkü kutlamalardaki 70.000 kişiden biri olmak bile
kesmedi. Yorgunum, bitkinim, üzerimde sinmiş meşale kokulu formamı çıkarmadım.
İçtiğim rakının, şarabın şişesini atmadım.
VARİL:
Servet
Çetin; Galatasaray tarihinde benim nefretimi kazanmış çok futbolcu geldi geçti.
Mustafa Sarp’tı en sonuncusu. Artık beni takip edenle bıktı ama yazmadan
geçemeyeceğim. Bizimle geçirdiği senelerden dolayı değil, taa, seneler önce
Kartalspor’da oynadığı maçlardan beridir, üstüne serpilip gelişerek büyüyen
nefretim. Hayatımda hiç kimseye beddua etmedim bu ilk. Aldığın şampiyonluk primini
inşallah ayağın, bacağın kırılır da hastane, doktor parası olarak ödersin
şerefsiz, pis sümüklü.
-
GLADYATÖR:
Muslera;
Aslında boşuna vesvese yaptık, boşuna heyecan yaptık. Maçın son dakikalarında
ölümlere gidip geldik. Hasabı mı yanlış yaptık? Yoksa Muslera’ya mı
güvenemedik? Gol yemez ise Şampiyon değilmiydik? Yemem demedi mi? Dedi, Yedi mi?
Yemedi. Büyük kalecimiz, büyük bir maçı kıtasının klasına yakışır bir şekilde
tamamladı. Tüm kıtalardaki, milyonlarca Galatasaraylıyı sokaklara döktü.
-
BOROZANCI:
Cüneyt
Çakır;
Vezirspor
Halı Sahasında da, Kadıköy’de ölüm kalım maçında da aynı yönetimi gösterir. Çok
kolay kart gösterir, çok kolay atar. Sarı kartı almış futbolcular, daha sonra
çok dikkatli oynadıklarından, yönettiği maçlar genelde çok kötü geçer. Avantajı
oynatmaz, futbolcularla konuşmaz, kararlarında izahat vermez. Dia Ayısının
Hakan’a bastığı tabanı görse kesin atardı. Tek hatası Baros’un göğsüyle aldığı
topa el çaldı ki sapına kadar haklıydı. Ben hakem olsam Baros topa kafası ve
ayağı dışında hangi uzvuyla dokunursa dokunsun düdüğü çalarım. Maçtaki en büyük
yorumu, faul olmayan Dia’nın pozisyonuna faul çalması. Faul olduğundan değil,
büyük hakem, o pozisyonla atılmış dandik bir gole engel olur. Dandik bir golle
koskoca takımların kaderini değiştirmez.
BİR
SORU – BİR CEVAP:
Gol
yesek atabilirmiydik?
Gol
atsak yatabilirmiydik diye de sorulabilir. Takımın kadro yapısı ve oyun kurgusu
zamana oynama üzerineydi. Dakikalar ilerledikçe Fenerbahçe’nin konsantrasyonu
bozulacak öngörüsüne hepimiz sahiptik zaten. Komtrollü oyunla orta sahası
savaşına döndürdüğümüz maçta, atacağımız veya yiyeceğimiz gole göre plan önceden
yapılmıştı. Elmander’in sakatlığı elbette hesapta yoktu. Eğer yesek acilen
Baros girecek, Riera çıkacaktı. Gol atsak, bu kez Neco çıkacak, Emre Çolak
içeri dalacaktı. Gol yemediğimiz sürece de kurgu değişmeyecekti, nitekim
değişmedi de.
İMPARATOR:
Grande,
ne maçları berabere kalmamak için kaybede kaybede Grande olmuştu. İstese her
maçı bu maç gibi berabere bitirirdi. Kolay mı Galatasaray’a gol atmak? Şampiyon
olduğumuza göre, maç için söyleyecek olumsuz bir şeyimiz olamaz. Şükran ve
minnetle adını bir kez daha haykırıyoruz. Dünkü maçla ilgili tek bir şeyi merak
ediyorum sadece. Ufo’nun kart görmesini engellemek için bir şeyler yaptı mı?
Arada kaynadı gitti, gol yememek için çıktığımız maçta, gol yedirmemeye oynayan
en önemli adam pozisyon harici iki sarı karttan atılıp, yüreğimizi ağzımıza
getiriyor.
ORDAKİLER:
Hepimiz
ordaydık o ayrı, ama gerçekten orada olanlarımız da vardı. Kimi Fener
formasıyla Truva yapmış tezahüratlara tepkisiz maç seyretti. Kimi normal kot-tişört
ile Fener formalıların arasında görüntü kirliliği yapan. İşte onlara en derin
Galatasaraylı sevgilerimi iletiyorum.
-
ANALİZ:
Maç
öncesi vatan millet Sakarya naralarımız, yeneriz, Şampiyon oluruz rahatlığımız,
maçın başlama düdüğü yaklaştıkça yerini, sol mememizin altındaki cevahirin
zonklamasına bıraktı. Kimimiz Yasin okuduk, tekkelerden, zaviyelerden,
Erenlerden, Evliyalardan el vermesini bekledik, kimimiz 6 ayda tüketeceğimiz
alkolü tek bir maçta tükettik, kimimiz şaman olduk, ağaçlardan, yüce gökten,
büyüden medet bekledik. Kimimiz totem olduk, 90 dakikayı kımıldamadan
seyrettik. Ve her neysek, her nasıl pozisyondaysak, Galatasaraylılığımızın
olanca enerjisini sahadaki 11 imize aktarmayı başardık.
Aslında
maç başladığında zaten Şampiyonduk. Beni tek endişelendiren şey de bu durumdu
aslında. Galatasaray’ın beraberliğe yatma karakteri yoktu, yapamazdı, Futbol
Tanrısı ne yapar yapar bir ceza keserdi bize. Fakat başlama düdüğüyle birlikte
baktık ki, korku dağlardan, Kadıköy’e inmişti. Bir an kendimi onların yerine
koydum, ne finalleri tek gol atamadıkları için kaybetmişlerdi. Bu maçta
atacaklarını kim garanti edecekti? O andan itibaren kendimi teselli edecek
motivasyona erişmiş, biten rakıdan sonra şarabı açmıştım.
Maçta
en güvendiğim adamım Felipe Melo idi, beni yanıltmadı. Bir top sürükledi, ince
bir Selçuk İnan pası verdi Elmander’e. Elmander kırık tarak kemikle ancak böyle
vurabilirdi. Oturduğumuz yerden balıklama atlayarak topa müdahale etmek istedik
ama başaramadık. Elmander çıkarken, Baros giriyordu. Oyun planında bir
değişikliğe gidilmesine gerek yoktu. Bu arada Baroni bir ıska geçerek derin bir
nefes almamızı sağladı. O ana kadar Baroni’yi hatırlayınca da, orta sahamızın
nefes aldırmadığını, aldırmayacağını da görmüş olduk.
Fenerbahçe’nin
de bu maçı oynayacak duruma gelmesine en çok katkıda bulunmuş Emre’nin
yüzündeki endişe, yakın çekimlerde çok net belli oluyordu. O an öbür takımın
futbolcusu olmak için Emre kim bilir neler verirdi? Emre hayret verici şekilde
pislik yapmadan oynuyordu. Yakın çekimlerden Volkan’ında devamlı dua ettiği
okunuyordu, ağız hareketlerinden.
İlk
yarı bittiğinde Şampiyonduk, ikinci yarı başladığında da. Takım aslanlar gibi,
Pitbull köpek gibi savaşıyordu. Sonlara doğru kanlanacağı garantiydi. İlk gazi
Fenerbahçe’den geldi. Hakan Balta’ya attığı tekmeden atılmayı atlatmış Dia,
ancak bir şaibeyle açıklanacak hareketini yaptı atıldı. Hayret şu 2 gün
içersinde kendisinden şüphelenen hiç bir Fenerli çıkmadı. Gol atması için
oynatılan adam, kendini attırdı. Fener 10 kişi kalmasına rağmen Grande oluşan
doğal kolpayı yemedi. Marifet oyunda tabelayı değiştirmemekti, eğer değişirse de
Galatasaray’ın Allahtan umut kesilip, kendisinden kesilmeyeceği İmparatoru
vardı. Yeter ki, operasyon için zamanı olsun du.
Son
dakikaları yerlerde sürünerek seyrettik. Bitiş düdüğüyle birlikte göz
yaşlarımızı bıraktık. Bu maçın sonu, UEFA kupası Finalinden sonraki en güzel
günümüzdü. Herkesin bir kalbi vardı, herkeste bilinen yerdeydi. Bizimkiler sanki
bu maçla birlikte biraz daha ortaya, sinemize, göğüs kafesimizin tam merkezine
kaydı. Adı yürek oldu, Galatasaraylı yüreği.
Ey büyük Galatasaray taraftarı, Bu kupayı Saraçoğlu'nda alacağını söylemiştin zaten. 100 sene geçse de bu Şampiyonluk unutulmaz, zaferin kutlu olsun.
1 yorum:
ne güzel koyduk... ikinci ulubatlı vakası, koreografi her şeyi anlatıyor zaten.
Elmander, sakatlanıp çıktıktan sonra soyunma odasında ağlamış be abi, böyle bir "adam"a ne desek az...
Yorum Gönder