21 Eki 2011

Hakem Galip; Antalyaspor 0- Galatasaray 0


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
6
Sabri
5
Gökhan
5
Ufo
7
Hakan
4.5
Selçuk
1
Melo
5.5
Abaue
-4
Aydın
-2
Baros-Riera toplamı
0
Elmander
2

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-Emekli Baros’un çıkıp, kolpaçino Riera’nın oyuna dahil olduğu 2. Yarı. Zaten kötü giden maçtaki hücum gücünü potansiyel olarak daha da düşürülmesine neden oldu.

VARİL:
Abaue; Böyle giderse varil rekorunu kıracak gibi. Gibisi fazla, en az 10 kilo fazlası var, o cüsseyle dokunduklarında kendisini yere bırakıyor. Galatasaray futbolcusu değil.

GLADYATÖR:
-Ufo; Popescu’dan varyeteler izledik. Sezonun en kötü maçında bile kendisinin ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu bir kere daha gösterdi. Tek başına oynasa bile sonuç değişmezdi. Bütün Antalya forveti üstüne gelse baş edecek görüntüsü vardı.

BOROZANCI:
-Yunus Yıldırım; Hakemler hakkında hiçbir şey yazmam genelde. Seyrettiğim en aşağılık hakem performansı gösterdi. Saymadım ama faul rekoru kırıldı her halde. Maçın kötü olmasının 2 numaralı sorumlusuydu. 1. Numaralı elbette Mehmet Özdilek’ti. Yan hakemi Melo'nun tek pozisyonunda ofsaytı tespit edemedi, iyi ki gol olmamış. Hadi onu görmedi, Deniz Riera'ya ince bir tekme atıp feryat figan yere düşüyor. Elini ağzına kapatarak Riera'ya sarı kart aldırıyor. Ne göz varmış?

BİR SORU – BİR CEVAP:
Şu ana kadar, ligin  en kötü takımı ve en kötü hocası kim?
Tartışmasız ligin en kötü takımı Antalyaspor ve ligin en kötü hocası Ziya Doğan dahil, Mehmet Özdilek’tir. Alsın 1 puanı başına çalsın. Ligte kalmasına umarım yetmez.
-
İMPARATOR:
Geçen hafta iyi oynayan takımı sakatlıklar dışında değiştirmedi. Baros için serden, ve yardan geçemedi. Oynatmasa Baros’a, oynatsa kendisine yazık. Ligin en kötü takımına karşı oynadığının farkında değildi.  
-
ORDAKİLER:
Orda kimse vardı da ben mi görmedim. Antalya stadı iğrençti, şimdi nisbeten stada benzer bir mezbelelikte bile tribünler boştu. Antalya otellerindeki çalışanlar bile gelse dolması lazımdı. Galatasaraylıların sesini duyurtacak en ufak bir pozisyon yoktu.  
-
ANALİZ:
Maç şehitlerimize saygı, hürmet ve minnetle başladı. Ve öylece de bitti. Belki de iki takım anlaşmış, millet kan ağlarken biz gol atıp, sevinecek miyiz? Diye de düşünmüş olabilirler. Özellikle Selçuk İnan’ı ben çok üzgün gördüm. Televizyon yüzünü gösterdiğinde sanki şehitlerden biri yakımıymış görüntüsü veriyordu. Ben kötü ve isteksiz futbolu ülkedeki vahim, yürekleri dağlayan olaylara bağlıyorum. Gol atsak bile ben sevinmeyecektim.

Hadi bir an için ben yanlış düşünüyorum varsayalım ve maç için gördüklerimizi yazalım. Geçen sene maç seyretmemiş olsaydım, Galatasaray’ın bu kadar kötü oynadığını görmedim diyebilirdim. Hakkını yemeyeceğim takımın, kötü oynamasının sebebi hakem ve Antalyaspor’du. Şu lanet olası 1 puanı alabilmek için futbolu kurşuna dizer bu Mehmet denen hoca. Onun içindir ki, kendisinden çok daha kötü futbolcu olan Ertuğrul haca olur, kendisinin yöneteceği en büyük takım da ancak Antalya olur.

Takımın banko oyuncuları 1-2 maçlık hafif sakatlık geçirdiğinde ben ironik olarak memnun olurum. Yerlerine oynayanlar için bulunmaz şanstır böyle durumlar. Abaue için çok erken yorumumu vermiştim, acaba mı? Diye bu maçta bir medet bekledim. Bu kadar kötü bir takıma karşı bu oyunu oynayan adamım benim takımımda yeri yok. Abbas olarak kadroyu işgal eder bu maçtan sonra. Ben erken bıraktım, yok hükmündedir. Diğer medet beklenen yaratık Aydın Yılmaz’a ne demeli. Bir son dakika gölü bir futbolcuyu bu kadar mı taşır? Her halde 10 hoca bugün yarın diye kafayı yedi Aydın için. Baros’un geçen hafta takımı ipten alması ve Riera’nın bomba transfer olarak hayatını idame ettirmesiyle bir piyango çıktı kendisine. Kazım’ın yerine bir olası patlama maçında daha ilk 11 deydi. Cillop gibi rakip karşısında. Ligin en kötü bekleri Deniz, Mehmet Eren, Ali’ye karşı hiçbir üstünlük sağlayamadı. Üstelik iyiye doğru ivme kazanmış Sabri’nin önünde, iyi bir zeminde, kötü ve zayıf takıma karşı bile bu kadar oynayabilerek benim gibi olumsuz gamlı baykuş fakat kendisinden umudu hala kesmemiş taraftarı pes ettirdi. Güle güle Aydın Yılmaz, o attığın golü canlı seyretme bahtiyarlığına ulaşan bendeniz umarım bir kez daha seni seyretme bahtsızlığına uğramam.

Milan Baros’a artık Semih şentürk diyebilir ve aynı muameleyi gösterebiliriz. Sonradan oyuna girecek o da maç sıkışmışsa. Elmander’in kötü oynamasının sebebiydi belki de. Çok uyumsuz bir forvet hattımız vardı. Bir çok kere atılan tahmini paslar çok acemice görüntülere yol açtı. Sonradan oyuna girenler de hiçbir katkıda bulunamadılar. Sercan için ben çok umutluydum, çok şeyler bekliyordum. 2 sene önce seyretmemiş olsam basardım fırçayı. Aynı şeyi kendisi içinde yazayım. Bu kadar kötü futbolcuları normalde maymuna çevirmesi lazımdı. Sercan Sercan olsa Ali’ler futbolcu mu sayılırdı bu gece?

Ligin en büyük hocasıyla en kötü hocasının maçıydı. Fatih Terim, kendisine hücum etmeyen, etmeyecek olan bir takıma Muslera yerine diğer iki kalecimizden biri olsaydı yenilmiş olacaktı. Maçın başında cümbür cemaat çullanmasını beklerdim. Maçın 20-25. Dakikalarında kötü oyunun süreceğini hissettiğimde bir gol yememizi çok istedim. Ben hoca olsam böyle kötü takımlara karşı ilk yarım saatte üstünlük sağlayamamışsam kendi kaleme gol atarım. Takım gol yemeden dirilmeyecekti, gol yemediği için de dirilemedi.

Maçın Galatasaraylı için tek olumlu durumu, tek bir pozisyon vermemesiydi. Hal böyle olunca savunma kurgusu kesin olarak bozulmayacak dolayısıyla Servet bir maç daha garanti oynamayacaktı. Servet nefretinin Gökhan Zan’ı bana sevdireceğini biri söyleseydi kavga ederdim. Aman kardeşim sakatlanayım, kırmızı kart alayım da biraz Servet oynasın deme sakın. Böyle iyiyiz, keyfimiz zaten yoktu, ne kadar kötü oynarsanız oynayabilirdiniz, daha fazla keyif kaçıracak haliniz yok ya.

Bu maç sayılmaz, kayıt dışı. Alınan tek puanı da ben yazmıyorum. Mazeretimiz vardı, yaslıydık.

Hiç yorum yok: